Sartre felsefesi'nde ben'in olanaksızlığı olarak mauvaıse foı
dc.contributor.advisor | Kurtar, Senem | |
dc.contributor.author | Özatay, Zeynep İrem | |
dc.contributor.department | Felsefe | tr_TR |
dc.date.accessioned | 2022-07-01T11:33:30Z | |
dc.date.available | 2022-07-01T11:33:30Z | |
dc.date.issued | 2015 | |
dc.description.abstract | This thesis aims to articulate within the light of the debate in the existing literature that the concept of mauvaise foi (bad faith), which has a central role in Sartre's philosophy of freedom, shows the ego's ontological impossibility and ambiguity between (ethically) self-deception and (ontologically) belief. The thought of the impossibility of ego comes to the light with Sartre's debate on transcendental ego with, especially Husserl, and then Descartes, Kant. For Sartre, ego is not transcendental; yet, it is a transcendence. That is to say, ego is not either a connector or a substance, neither is a content of consciousness. For Sartre, ego is a transcendence and also an object just like any other external beings. The very being of transcendence of ego, with its being imaginative and unreal, manifests itself in an ontological impossibility. The being of ego is revealed only in a reflection with the other's being. In mauvaise foi, one who is actually a nothingness and a freedom comprehends himself as a being, as an identity and positions this faith as reality. In the literature, Sartre's conception of mauvaise foi is also regarded as a self-deception in addition to a belief. The reason behind is because foi /or faith has a double meaning. Along with highlighting a belief regarding the being of ego, mauvaise foi, as a self-deception, describes the escape from the responsibility of freedom. | tr_TR |
dc.description.ozet | Bu tez, Sartre'ın bilinç felsefesinde merkezi bir yere sahip olan mauvaise foi kavramının, Sartre düşüncesinde benin olanaksızlığına işaret etmekte olduğunu ve kavramın "niyet" ve "inanç" olarak açığa çıkan iki anlamlılığını, literatürdeki tartışmalar ışığında gösterebilmeyi amaçlamaktadır. Ben'in olanaksızlığı düşüncesi, Sartre'ın Husserl başta olmak üzere Descartes ve Kant'ın felsefelerinde açığa çıkan aşkınsal ben düşüncesine karşı getirmiş olduğu argümanlarda ortaya çıkmaktadır. Sartre'a göre ben, aşkınsal olmaktan öte aşkın bir yapıya sahiptir. Yani ben, deneyimin birliğini olanaklı kılan bir birleştirici, bir töz olmadığı gibi, bir bilinç içeriği de değildir. Ben, aşkın olan, yani tıpkı var olan nesneler gibi bir dışsallığa sahip olandır. Aşkın ben'in varlığı, imgesel ve gerçek-dışı bir bulunmuşluğa sahip olması ile ontolojik bir olanaksızlıkta belirmektedir. Ben'in varlığı, ancak refleksiyonda ve başkasının varlığı dolayımında, mauvaise foi olarak açığa çıkmaktadır. Mauvaise foi içinde kişi, bir hiçlik, özgürlük varlığı olarak kendini bir özdeşlikte yakalamakta ve yanlış bir varsayımı, bir inancı bir hakikat olarak konumlandırmaktadır. Sartre'ın mauvaise foi kavramı, literatürde inancın yanı sıra "kötü niyet" olarak da karşılanmaktadır. Bunun nedeni ise Sartre'ın foi'yı Fransızcadaki iki anlamını da kapsayacak bir biçimde kullanmasından ileri gelmektedir. Muavaise foi, ben'in varlığına dönük bir inancı işaret etmekle birlikte aynı zamanda bir niyet olarak kişinin özgürlüğünden, özgürlüğün sorumluluğu bağlamında kaçışını anlatmaktadır. | tr_TR |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/20.500.12575/82645 | |
dc.language.iso | tr | tr_TR |
dc.publisher | Sosyal Bilimler Enstitüsü | tr_TR |
dc.subject | Felsefe | tr_TR |
dc.title | Sartre felsefesi'nde ben'in olanaksızlığı olarak mauvaıse foı | tr_TR |
dc.title.alternative | Impossibility of ego as mauvaise foi in the philosophy of Sartre | tr_TR |
dc.type | masterThesis | tr_TR |