01-YÜKSEK LİSANS TEZLERİ

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 14789
  • Item
    Türkçe dil bilgisi kitaplarında eş dizimli yapılar
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Ünlü, Elvan
    Türkçede son yıllarda eş dizimlilik çalışmaları artmış ve bu konuya önem verilmeye başlanmıştır. Hem dil bilimi çalışmalarında hem de Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi alanında yapılan çalışmalarda eş dizimlilik konusunun dikkate alındığı göze çarpmaktadır. Eş dizimlilik, dilin birden çok düzeyiyle ilgili bir kavramdır. Eş dizimliliğin bu özelliği söz konusu kavramın karmaşıklaşmasına neden olmakla birlikte dil bilimi alanında geniş ölçekte çalışılabilmesine de imkân vermektedir. Dilin anlam bilimsel, söz dizimsel, edim bilimsel, biçim bilimsel ve sözcük bilimsel düzeylerini ilgilendiren bir kavram olarak eş dizimlilikle ilgili olarak yapılan çalışmalar dilin bu pek çok düzeyiyle ilişkili olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözlükbilimsel amaçlar doğrultusunda sözcüksel ve dil bilgisel olarak ikiye ayrılan eş dizimlerden sözcüksel olanlarına odaklanılan bu çalışmada Türkçe dil bilgisi kitaplarında eş dizimlerin nasıl bir görünüm sunduğu betimlenmeye çalışılmıştır. Çalışma Türkçenin dil bilgisine yönelik anlatımını daha iyi anlayabilmeyi sağlamaktadır. Geleneksel ve modern dil bilgisi kitaplarının incelenmesi yoluyla belirlenen eş dizimler tanık cümlelerle çalışmada yer almaktadır. Çalışmada iki sözcükten oluşan eş dizimlere odaklanılmıştır.
  • Item
    Kişisel verilerin yapay zekayla işlenmesinden doğan özel hukuk sorunları
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Çavuşoğlu, Gökçe Filiz
    İnsanlık tarihi için önemli adımlardan birisi de yapay zekâdır. Yapay zekâ bir disiplinler arası kavramdır. Yapay zekâ; bilgi işlem, matematik ve mantığın orijinal çekirdeği istatistik bilimi, ekonomi bilimi, psikoloji, felsefe ve hukuk gibi bir dizi disiplinin ortak çalışmasını gerektiren bir alandır. Yapay zekâ hayatımızın pek çok alanında kullanılmaktadır. Ancak karar alabilmesi, öngörülemez olması gibi bazı kendisine özgü özellikleri nedeniyle sorunlar doğabilmektedir. Örneğin, yapay zekâ kişilerin kişisel verilerini ihlal edebilir veya kişinin bir zarara uğramasına neden olabilmektedir. Nitekim, yapay zekanın çalışabilmesi için veriye ihtiyaç bulunmaktadır. O halde kişisel veriler de yapay zekâ tarafından işlenebilmektedir. Bu durum da bu işlemin hukuka nasıl uygun olacağı sorusu akla gelmektedir. Mevcut sistemde yapay zekâya yönelik herhangi bir düzenleme yoktur. Bu durumda Kişisel Verileri Koruma Kanunun ve Avrupa'da Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğünde (GDPR) belirtilen düzenlemeler ve temel ilkeler yapay zekâ ile veri işlenmesi halinde uygulama alanı bulacaktır. Bununla birlikte, mevcut düzenlemelerin yapay zekâyı açıklamaya ve yapay zekâ ile veri işlenmesi halinde yeterli koruma sağlayıp sağlamayacağı ise tartışmalıdır. Bu çalışmada öncelikle, yapay zekâ ile kişisel verilerin işlenmesinin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla konuya ilişkin temel kavramlar açıklanmaktadır. Ardından yapay zekâ ve veri işleme arasındaki ilişki ve hukuka uygun veri işleme faaliyeti açıklanmaktadır. Bu açıklamalardan sonra, yapay zekâ ile veri işlenmesi sonucu olası hak ihlallerinde kişilerin açabileceği özel hukuk davaları ele alınmaktadır. Sonuç olarak bu çalışmada kümülatif olarak yapay zekâ ile veri işlenmesinin özel hukuk açısından hüküm ve sonuçları incelenmektedir.
  • Item
    "Cevdet Bey ve Oğulları" ile "Aile" (家) romanlarında Refik ve Gao Juexın'in çelişkili tabiatı
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Dayıoğlu, Alper
    "Cevdet Bey ve Oğulları" ile "Aile" (家) Romanlarında Refik ve Gao Juexin'in Çelişkili Tabiatı başlıklı bu tezde, çağdaş Türk ve modern Çin edebiyatından iki romanın, iki kahramanına yönelik, karşılaştırma yöntemi kullanılarak naçizane bir inceleme kaleme alınmıştır. Roman kahramanlarının çelişkili ruh halleri temel alınarak, yaşadıkları çelişkilerin tarihsel, kültürel, felsefi ve sosyolojik geri plandaki saikleri ortaya konulmuştur. Araştırmadan elde edilen veriler, birbirinden coğrafi olarak hayli uzak iki ülkede hayat bulan kahramanların, muhtelif alanlarda benzer ve farklı yönlerinin açığa çıkarılmasıyla, romanların ve insanlığın evrensel, birleştirici bir yönü olduğu görülmüştür. Aile romanı karşılaştırmaları örneklerine bakıldığında, ekseriyetle yoğun bir olay örgüsünde, kalabalık bir ailedeki kahramanların tümü, belirlenen konu kapsamında ayrı ayrı incelenmektedir. Bu çalışmada, daha özgün ve derin bir noktaya temas edebilmek amacıyla, iki romandan sadece birer kahraman seçilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde, iki romanın edebi ve anlatısal özellikleri tespit edilmiştir. İkinci bölümde, iki yazarın eserlerine yansıyan otobiyografik öğeler ve dış kaynak tesirleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde çelişkinin bir terim olarak manası ve edebiyattaki yansımaları ele alınmış, dördüncü ve son bölümdeyse iki kahramanın çelişkili ruh hallerinin nedenleri; fikir-eylem çelişkisi, felsefi altyapı ve sosyolojik zemin üzerinden anlaşılmaya çalışılmıştır.
  • Item
    Magnesia ad Maeandrum Terrakotta figürinleri
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Özdemir, Utku
    Bugün Aydın ili, Germencik ilçesi, Tekin Mahallesi sınırları içerisinde bulunan Magnesia ad Maeandrum, Ortaklar-Söke karayolu üzerinde yer alır ve Ortaklar'dan 4 km., Söke'den de 16 km. uzaklıktadır. Antik kent, Gümüşdağ'ın (Thorax) eteklerinde kurulmuştur. Menderes Nehri'nin bir kolu olan Gümüşçay (Lethaios) kentin kenarında bulunmaktadır. Kent coğrafi konumu itibariyle mühim bir kavşak noktası üzerindedir. Artemis Leukophryene yani "beyaz kaşlı" Artemis adına düzenlenen törenler, festivaller ve tanrıça adına vücuda getirilmiş dönemin en büyük tapınaklarından birisi, kentin şüphesiz ki Hellenistik ve Roma Dönemlerinde önemli bir ziyaret noktası olduğunu ifade etmektedir. Kent dinsel bir merkez olmanın sağladığı avantajlardan ötürü güç ve önem kazanmıştır. Yaklaşık 300 yıllık bir araştırma tarihçesi olan kentte tespit edilen terrakotta figürinlerin küçük bir bölümü halihazırda çalışılmış ve bugün Leiden müzesinde yer almaktadırlar. Bunun haricinde tez çalışmasının konusunu meydana getiren terrakotta figürinler 1984 yılından itibaren Prof. Dr. Orhan Bingöl ve 2021 yılından itibaren Doç. Dr. Görkem Kökdemir başkanlığında gerçekleştirilen arkeolojik kazı çalışmalarında tespit edilmişlerdir. Yüksek lisans tezi kapsamında hazırlanan çalışma, bu terrakotta figürinlerin bir değerlendirmesidir. Çalışma malzemenin ikonografik-stilistik incelemesi, tarihlendirmesi, kent ve bulunduğu coğrafya bağlamında değerlendirmesini bünyesinde barındırmaktadır.
  • Item
    Belediyelerce desteklenen kadın kooperatiflerinin kadın istihdamına etkileri: İzmir Büyükşehir Belediyesi örneği
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Türker, Pınar Kıvandık
    Kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılımının artırılması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin azaltılması, sürdürülebilir büyüme, refah ve kalkınmanın sağlanması için önemli bir unsurdur. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kadınların düşük istihdamı hem ekonomik hem de toplumsal açıdan ciddi bir problem olarak karşımızda durmaktadır. Kadınların ekonomik olarak aktif katılımını arttırmak için gerek uluslararası boyutta gerekse ulusal ve yerel boyutlarda politikalar oluşturulmakta, proje ve model çalışmaları yapılmaktadır. Bu modellerin içerisinde kadın kooperatifleri başat bir rol oynamaktadır. Kadın kooperatifi ifadesi, kadınlar tarafından kurulmuş ve işletilmekte olan kooperatifleri ifade ederken, aynı zamanda belirli kadın gruplarının istihdam arayışları, gelir getirici faaliyet ve sosyal yaşama katılım biçimleri ile de özdeşleştirilmiştir. Bu araştırmada, kadın kooperatiflerinin kadın istihdamına etkisi, istihdam şekilleri, istihdam olanakları, potansiyeli ve sürdürülebilirliğinin tespit edilmesi, aynı zamanda yerel kamusal yönetimler olan belediyelerin desteklerinden sağlanan fayda ile birlikte değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada kadın kooperatifleri istihdam yaklaşımıyla ele alındığından özellikle kadın girişimi, üretim ve işletme kooperatifleri üzerinde durulmuş ve kadın kooperatiflerinin sayıca fazla olduğu İzmir ili çalışmanın evreni olarak belirlenmiştir. Kadın kooperatiflerinin kadın istihdamını arttırılma aracı olarak görülmesi, konuyu istihdam perspektifinden bakmayı gerektirmiştir. İstihdam perspektifinde hedeflenin çalışmanın sürekliliği, sosyal güvence ve düzenli gelir sağlaması olarak değerlendirdiğimizde, araştırmaya katılan kadın kooperatiflerinde bu kapsamda yeterlilik tespit edilmemiştir.
  • Item
    Çevrenin kasten ve taksirle kirletilmesi suçları
    (Ankara Üniversitesi, 2025) Gizli, Gün Sevi
    Çevre, günümüzde ceza hukuku tarafından önem atfedilen bir değer haline gelmiştir. Bu kapsamda birçok ülkede çevreye zarar veren fiiller karşılığında cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Bu çalışmada ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer alan "Çevrenin Kasten Kirletilmesi" ve "Çevrenin Taksirle Kirletilmesi" suçları unsurlarına ayrılarak incelenmektedir. İlk bölümde Avrupa Birliği Hukuku ve karşılaştırmalı ceza kanunlarında yer alan çevre suçları, ekokırım kavramı ve yeşil kriminolojiye değinilmektedir. İkinci bölümde, Türk Ceza Kanununun 181.maddesinde bulunan Çevrenin Kasten Kirletilmesi suçuna ilişkin olarak doktrindeki tartışmalara yer verilmekte, bu suça ilişkin olarak Avrupa Birliği'nin Çevrenin Ceza Hukuku Yoluyla Korunması Direktifi (AB/2024/1203) içeriğindeki düzenlemelerden yararlanılarak birtakım öneriler getirilmektedir. Son olarak üçüncü bölümde Türk Ceza Kanunu'nun 182.maddesinde yer alan Çevrenin Taksirle Kirletilmesi suçu, özellikle unsurları bakımından Çevrenin Kasten Kirletilmesi suçundan farklılık gösterdiği kısımlara yoğunluk verilerek incelenmektedir. Çalışmada benimsenen temel hedef, yapılan tüm değerlendirmelerin çevre suçlarından elde edilen ekonomik menfaate dikkat çekilerek ve cezaların caydırıcılığının artırılması hususundaki görüşler dile getirilerek yapılmasıdır.
  • Item
    Sûdî Bosnevî'nin Şerh-İ Kâfiye isimli eseri (inceleme-çeviri yazılı metin)
    (Ankara Üniversitesi, 2025) Yılmaz, Merve
    el-Kâfiye Arap grameri sahasında ilk yazıldığı günden itibaren önemini koruyan, Arapçanın yapı taşlarını oluşturan üç temel kitaptan biri olarak zikredilmektedir. Bu önemine binaen eser üzerine birçok şerh, haşiye ve ta‘lik kaleme alınmıştır. Osmanlı medreselerinde nahiv müfredatı kapsamında yer aldığını gördüğümüz el-Kâfiye’ye, Arapça ve Farsçanın yanı sıra Türkçe şerhler de yazılmıştır. Türkçe şerhler arasında en çok göze çarpan Sûdî Bosnevî’nin Şerh-i Kâfiye isimli eseri olmuştur. Şârih ve mütercim kimliği ile öne çıkan Sûdî, muhtasar bir eser olarak nitelendirilen el-Kâfiye’yi daha anlaşılır hale getirmek adına şerh ederek Türkçeye kazanımını sağlamıştır. 16. yüzyılda ele aldığı Şerh-i Kâfiye isimli eserinin birçok nüshasının bulunuşu eserin Osmanlı medreselerinde okutulup tercih edilen bir şerh olduğunun göstergelerinden biridir. Hazırlamış olduğumuz bu çalışmada Sûdî Bosnevî’nin hayatı, eserleri, şerh metoduna değindikten sonra eserin çeviri-yazı tekniği ile günümüze kazanımını hedeflemiş bulunmaktayız. Sûdî’nin yeni Türkçe ile kaleme aldığımız bu eseri gramer sahasına ışık tutacaktır.
  • Item
    Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu
    (Ankara Üniversitesi, 2025) Toy, Şura Genç
    Bu çalışmada, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 104. maddesinde düzenlenen Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu incelenmiştir. Söz konusu suç tipi, TCK'nın İkinci Kitabının "Kişilere Karşı İşlenen Suçlar" başlıklı İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde "Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar" başlığı altında yer almaktadır. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek 15-18 yaş aralığındaki çocuğun cebir, tehdit ve hile olmaksızın cinsel ilişkiye girmesini düzenlemektedir. Bu suç tipi ve yasal düzenleme, çeşitli tartışmalara zemin hazırlamıştır. Bu düzenleme irdelenirken ilk olarak çocuk ve cinsellik kavramlarının hukuki perspektiften analizi, cinsel davranışların toplumsal bir zorunluluk olarak devletler tarafından sınırlandırılması ve Türk hukukunda reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun tarihsel gelişimine dair genel bir değerlendirme yapılacaktır. Daha sonra, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu tüm unsurlarıyla ortaya konularak, suçun özel görünüş biçimleri ve muhakemesi ele alınacaktır. Son olarak, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun benzer suçlarla mukayesesi yapılarak, bazı yabancı devletlerde suçun düzenlenişi incelenecektir. Ayrıca, bu düzenlemeyle ilgili olarak doktrin, yargı kararları ve uygulamada tartışmalı konular üzerinde durulacaktır.
  • Item
    Clostridium beijerinckii kullanılarak lı̇gnoselülozı̇k atıklardan bı̇yobütanol üretı̇mı̇ ve remazol brıllıant blue r boyasının bı̇yosorbsı̇yonu
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Köse, Tuğba
    Bu tez çalışmasında, Clostridium beijerinckii DSMZ 6422 kullanılarak yenilenebilir ve sürdürülebilir biyobütanol üretimi için ikinci nesil hammadde olarak balkabağı kabuğu atığının değerlendirilmesi ve tekstil boyası olarak kullanılan Remazol Brilliant Blue R (RBBR) boyasının mikrobiyel biyokütle aracılığıyla ortamdan uzaklaştırılması amaçlanmıştır. Balkabağı kabuğu atıkları 80°C'de kurutulmuş, 0,2 cm gözenek boyutunda öğütülmüş ve fizikokimyasal ile enzimatik yöntemlerle ön işlemden geçirilmiştir. %10 balkabağı kabuğu yüklemesi ile 96 saatte en yüksek biyobütanol konsantrasyonu 4,87 g/L ve şeker tüketimi 18,90 g/L olarak belirlenmiş, şeker tüketim oranının 24-72 saat arasında artış gösterip sonrasında stabil hale geldiği gözlemlenmiştir. Biyorafineri yaklaşımı kapsamında, biyobütanol üretimi sırasında elde edilen mikrobiyel biyokütle, atık sularda bulunan sentetik tekstil boyası RBBR’nin ortamdan uzaklaştırılmasında biyosorbent olarak kullanılmıştır. Biyosorpsiyon süreçleri, Response Surface Metodolojisi (RSM) ile optimize edilmiş ve pH’ın 2’ye düşürülmesiyle RBBR giderim veriminin %80’in üzerine çıktığı, en yüksek biyosorpsiyon oranının ise 15. dakikada elde edildiği tespit edilmiştir. İkinci dereceden regresyon modeli deneysel verilere iyi uyum göstermiş (R² > 0,95) ve pH 2’nin biyosorpsiyon verimliliğini en fazla artıran kritik faktör olduğu bulunmuştur.
  • Item
    Genişletilmiş benlik ve çevrim içi oyuncular
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Pedük, Merve
    Bu çalışmada çok oyunculu çevrim içi rol yapma oyunu (MMORPGs) oynayan oyuncuların genişletilmiş benlik kavramı ekseninde deneyimleri araştırılmıştır. Bu kavram incelenirken iyi oluş kavramı, sosyal sermaye kavramı ve psikolojik sahiplik kavramından yararlanılmıştır. Çalışma World of Warcraft oynayan 7 katılımcının katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Bu amaç doğrultusunda oyuncuların deneyimlerini derinlemesine anlamak için nitel araştırma yöntemi ve fenomenolojik desen kullanılmıştır. Yapılan analiz sonucu ortaya çıkan haritada yer alan temalar öznel ve psikolojik açıdan iyi oluş; bir yere ait olma, etkililik ve etkinlik ve öz kimlik alt başlıklarında psikolojik sahiplik ve köprü kuran ve bağ kuran sosyal sermayeden oluşmaktadır.
  • Item
    Trakya bölgesinden toplanmış Tuber excavatum örneklerinin konaklık ettiği RNA mikovirüslerinin tanımlanması ve moleküler olarak nitelendirilmesi
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Bora, Elifnaz
    Bu çalışma, Trakya bölgesinden toplanan Tuber excavatum örneklerinde RNA mikovirüslerinin varlığını ve genetik özelliklerini araştırmaktadır. Moleküler ve konvansiyonel tür teşhisi yapılan örneklere Viral Çift İplikçikli RNA (dsRNA) taraması yapılmıştır. Tanımlanan dsRNA segmentlerinin eşlenik DNA'ları (cDNA'ları) rastgele (random) PZR (rPZR) yöntemi ile amplifiye edilmiş ve Yeni Nesil Dizileme (NGS) yöntemiyle analiz edilmiştir. Tanımlanan dsRNA segmentlerinin 5' ve 3' terminal bölgelerinin RACE (Rapid Amplification of cDNA Ends) ile çoğaltılması ve Sanger sekanslama yöntemi ile dizilerinin belirlenmesi sonucu elde edilen tüm viral genomlara ait dsRNA dizilerinin biyoinformatik ve filogenetik analizleri sonucunda, Tuber excavatum mitovirüs olarak bilinen ve resmi olarak Triamitovirus tuex1 olarak adlandırılan bir mitovirüsün ikinci izolatı tanımlanmış ve tüm genomu ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışmada tanımlanan Triamitovirus tuex1 izolat Tekirdag ve önceden tanımlanmış izolat Lammspringe, sırasıyla Türkiye ve Almanya'dan toplanan T. excavatum izolatlarında tanımlanmıştır. Yapılan karşılaştırmalı genom analizleri, iki virüs izolatının RNA bağımlı RNA polimeraz (RdRp) alanını içeren proteinlerinin %94,60'lık bir benzerlik oranına sahip olduğunu göstermiştir. Viral genomların en çok farklılık gösteren kısmının %78,53'lük bir dizi benzerliği gösteren 5' translasyonu yapılmayan bölgeler (UTR'ler) olduğu, 3' UTR'lerin ise %91,53'lük bir dizi benzerliği ile en çok korunmuş kısımlar olduğu bulunmuştur. İki virüs izolatının tüm genomlarının %85,33'lük bir dizi benzerliği paylaştığı ortaya koyulmuştur. Triamitovirus tuex1 izolatlarının aynı konak tür içinde ortaya çıkması, adaptif radyasyondan kaynaklanan bir duplikasyon olayını yansıtıyor gibi görünmektedir.
  • Item
    Maternal obezite kaynaklı diyabetik yatkınlık için yeni bir marker: Amilin
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Karabulut, Çağatay Ozan
    Bu tez çalışmasında pankreasta bulunan beta hücrelerinden insülin ile birlikte sekrete edilen Adacık Amiloid Polipeptit – Amilin (IAPP)'in hem Tip 2 Diabetus Mellitus (T2DM) hastalığının fizyopatogenezinde hem de maternal kaynaklı T2DM'nin belirlenmesinde önemli bir belirteç olarak kullanılması amaçlanmıştır. Çalışmada 5 haftalık 20 adet dişi Wistar albino sıçan kullanılmış ve çiftleşme öncesi dişi sıçanlar rastgele seçilmiş ve kontrol ve kafeterya diyet (KAF) grubu olmak üzere her grupta 10'ar adet olacak şekilde iki gruba ayrılmıştır. KAF grubu, normal sıçan yemine ek olarak yüksek yağlı diyet (HFD) ile beslenmiştir. 8 ay sonra KAF grubundaki dişi sıçanların vücut ağırlıkları, kontrol grubundaki dişi sıçanlara göre %75 oranında artmıştır. Çalışmada, kafeterya diyet ile indüklenen obezite modeli sonucu gelişen Tip 2 diyabetli anne sıçanlarla birlikte 0, 20 ve 90 günlük yavrulara ait pankreas dokuları kullanılmıştır. Bu dokulardan nükleik asit izolasyonu gerçekleştirilerek gerçek zamanlı PCR aracılığıyla Adacık Amiloid Polipeptit (IAPP) mRNA'ları düzeyleri izlenmiştir. Gerçek zamanlı PCR işleminin ardından IAPP ve 18S rRNA genlerine ait amplikonlar Agaroz Jel Elektroforez yöntemi ile görüntülenmiştir. Kontrol gruplarında, kafeterya diyetine tabi tutulan KAF gruplara göre insülin gen ifadesi daha fazla bulunmuştur (p<0.05); bu durum, kafeterya diyeti uygulanan annelerde ve bunların yavrularında diyabet veya önceden diyabetik durumlara meyilli olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir. IAPP gen ifadeleri kontrol gruplarına oranla, p0 gün KAF grubunda 8 kat, p20 KAF grubunda 8 kat ve p90 gün KAF grubunda 4 kat şeklinde rapor edilmiştir (p<0.05). Bu noktada IAPP, yavrularda gelişebilecek maternal kaynaklı T2DM`ye yatkınlık patofizyolojisindeki yolakta önemli bir gen ve klinik çalışmalar için bir hedef potansiyelini barındırmaktadır.
  • Item
    Uluslararası yetişkin eğitimi konferanslarında mesleki eğitim
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Koç, Ozan
    Bu araştırmanın amacı Uluslararası Yetişkin Eğitimi Konferansları'nda (CONFINTEA) mesleki eğitimi incelemektir. Araştırma boyunca mesleki eğitimin konferanslarda nasıl ele alındığı, yetişkinler için mesleki eğitimin nasıl olması gerektiği, 1949'dan 2022'ye kadar konferanslar boyunca meslek eğitim anlayışının nasıl değiştiği ve geliştiği ve bu konferanslardaki mesleki eğitim anlayışının Türkiye'deki mesleki eğitim politikalarına benzerlik gösterip göstermediği araştırılmıştır. Araştırma, söz konusu amaçlar doğrultusunda hazırlanmış nitel bir araştırmadır. Verilerin toplanmasında doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır ve sonrasında verilerin çözümlenmesi için betimsel analiz yapılmıştır. Araştırma neticesinde geçmişten bu yana yetişkinlerin mesleki eğitiminin toplumsal ve bireysel ilgi ve ihtiyaçlara hitap etmesi, gelişen teknolojiye uyum sağlaması, hayat boyu öğrenme esaslı ve gerekli görüldüğü hallerde esnek bir yapıda olması, mesleki ahlak gibi mesleki gerekliliklere uygun olması, işbirliğine önem vermesi, bütüncül bir açıdan öğrenenleri geliştirici olması gerektiği sonucuna varılmıştır. İkinci olarak bu araştırmayla birlikte yetişkinlerin mesleki eğitiminin 1949'da temel bir mesleki eğitim ihtiyacından hareketle 1997'ye kadar alan yazın yönünden gelişerek zenginleştitiği sonrasında ise 2009'da benimsenmiş yaklaşımla beraber yetişkinlerin mesleki eğitimine ilkesel bir yönden bakılmaya başlandığı ve bu alanda güncel meselelere daha fazla önem verildiği anlaşılmaktadır. Üçüncü olarak ise Türkiye'nin 1960'larda planlı döneme geçmesi öncesinde Uluslararası Yetişkin Eğitimi Konferansları'nın yetişkin mesleki ve teknik eğitimi anlayışı ile Türkiye'deki mesleki eğitim politikaları arasında kayda değer bir benzerlik görülmemektedir ancak 1960'tan sonra konferansların yetişkin mesleki ve teknik eğitim anlayışı ve Türkiye'nin mesleki eğitim politikaları arasında sayısız yönden benzerlikler olduğu görülmektedir.
  • Item
    Özgül öğrenme güçlüğü olan çocukların ebeveynlerinin eğitim ihtiyaçları
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Karakoç, Eda
    Bu çalışmanın amacı, özgül öğrenme güçlüğü çeken çocukların ebeveynlerinin eğitim gereksinimlerini belirlemektir. Belirlenen amaca uygun olarak nitel bir araştırma yapılması uygun görülmüştür. Özgül öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların ebeveynlerinin eğitim gereksinimlerini incelemek ve sonuçları değerlendirmek için en uygun yaklaşımın durumsal bir araştırma olduğu düşünülmüştür. Genelleme gözetilmeksizin gerçekleştirilen bu çalışmada, ailenin sosyoekonomik durumu, çocukların yaşları, çocukların gösterdiği ilk belirtiler ve ebeveynlerin konuya ilişkin görüşleri dikkate alınarak amaçsal örnekleme tekniği ile 15 katılımcı seçilmiştir. Katılımcılar Ankara'nın Çankaya ve Mamak ilçelerinde çocuklarında öğrenme güçlüğü olduğu tespit edilen vatandaşlar arasından gönüllü olarak seçildi. Ankara'daki bu iki ilçenin seçilmesinin nedeni, nüfuslarının büyük olması ve sosyoekonomik durumlarının farklı olmasıdır. Araştırma projesi kapsamında öğrenme güçlüğü çeken çocukların ebeveynlerinden biriyle derinlemesine görüşme yapıldı. Sonuçlar, ebeveynlerin demografik verilerini, çocuklarında gördükleri ilk belirtileri, özgül öğrenme güçlüğüne ilişkin anlayışlarını ve teşhis hakkındaki duygularını, ebeveynlerin çocuklarını destekleme ve eksik hissettikleri olan konuları ve ebeveynlerin eğitim ihtiyaçları hakkındaki görüşlerini kapsamaktadır. Araştırmada Çankaya ve Mamak ilçeleri arasında sosyoekonomik statü eşitsizlikleri ve olanak yetersizliği nedeniyle farklılık oluştuğu göze çarpmaktadır. Aynı zamanda ebeveynlerin öğrenme sorunları konusundaki bilgisizliğinin, çocuklarına tanı koyma ve yardım etmede gecikmeye neden olduğu da ortaya çıkmıştır. Araştırmanın sonunda erişilebilirliğin, sosyal ve psikolojik yardımın ve yetişkin eğitimi olanaklarının iyileştirilmesine yönelik önerilerde bulunulmuştur.
  • Item
    İlkokullarda öğretmen- veli arasındaki iletişim engellerive çözüm önerileri
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Yılmaz, Sümeyye
    Bu araştırmada; devlet ilkokullarında görev yapmakta olan öğretmenler ile aynı okullardaki öğrencisi bulunan velilerinin sağlıklı iletişim kurmasını engelleyen faktörlerin öğretmen – veli görüşlerine göre belirlenmesi, yaşanan iletişim engellerinin doğurduğu sonuçların tespiti ve bu engelleri aşmaya yönelik çözüm yollarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında Ankara ili Etimesgut ilçesinde bulunan ilkokullardan üç tanesinde görev yapan 12 öğretmen ve bu okullarda öğrencisi bulunan 12 veli ile görüşmeler yapılmıştır. Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan olgubilim (fenomenoloji) yaklaşımı kullanılmıştır. Bu araştırmanın bulguları; araştırmacı tarafından geliştirilen iki ayrı yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak katılımcılarla yapılan görüşmeler sonucunda elde edilmiştir. Karşılaştırma yapılabilmesi için soruların paralel olmasına özen gösterilmiştir. Görüşmeler yüz yüze ve ses kayıtları alınarak gerçekleştirilmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen veriler; nitel araştırma yönteminin içerik analizi tekniği kullanılarak çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre; öğretmenler ve veliler birçok noktada aynı fikirde buluşmaktadır. Ön yargılar, üslup, yanlış tutum ve davranışlar, öğretmenden farklı beklentiler, birbirini tanımama, öğretmenlik mesleğinin saygınlığının azalması gibi unsurların sağlıklı iletişimin önünde duran engeller olduğu belirtilmiştir. Bu engellerin; motivasyon düşüklüğü, öğrencinin ve eğitim ortamının olumsuz etkilenmesi, iletişimin tamamen kopması ve şikayetlere varması gibi sonuçlar doğurduğu ifade edilmiş ve bu engellerin ortadan kalkmasına yönelik için çözüm önerileri sunulmuştur.
  • Item
    Lisans öğrencilerinde hayat boyu öğrenme tutumu ve girişimcilik algısı ilişkisi
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Demircan, Mehmet Burak
    Bu çalışmanın amacı, Ankara Üniversitesi'nde lisans eğitimi alan öğrencilerin bireysel girişimcilik algıları ve hayat boyu öğrenme tutumları arasında ilişkinin araştırılması ve etkili olan çeşitli sosyo-demografik faktörlerin incelenmesidir. Araştırma nicel bir çalışma olup tarama modeli ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya Ankara Üniversitesi'nde 2023-2024 akademik yılında kayıtlı olan 18 yaş üstü lisans öğrencilerinden 419 öğrenci katılmıştır. Araştırmada katılımcıların hayat boyu öğrenme tutumu ölçeğinden ve bireysel girişimcilik algısı ölçeğinden aldıkları puanlarının sosyo-demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediği karşılaştırma testleri ile değerlendirilmiştir. Gruplar arasındaki farklılıklar değerlendirilmek istendiğinde veriler parametrik test ön şartlarını sağlamadığı için "Mann Whitney–U testi" ve Kruskal Wallis H testi ile çoklu karşılaştırma testlerinden Bonferroni-Dunn testi kullanılmıştır. Bulgulara göre girişimcilik algısı ve hayat boyu öğrenme tutumu arasında orta düzeyde pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Katılımcıların bireysel girişimcilik algısının; çalışma deneyimi, gönüllü çalışma deneyimi, sivil toplumla ilişki, yaş değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği ancak cinsiyet, öğrenci topluluğuyla ilişki ve yurtdışı deneyimi, kardeş sayısı, baba ve anne eğitim durumu, aile aylık geliri, en uzun süre yaşanılan yere göre anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir. Hayat boyu öğrenme tutumunun yaşa göre anlamlı farklılık gösterdiği ancak cinsiyet, çalışma deneyimi, gönüllü çalışma deneyimi, sivil toplum kuruluşları ile ilişki, öğrenci topluluğu ile ilişki kardeş sayısı, baba ve anne eğitim durumu, aile aylık geliri, en uzun süre yaşanan yer ve yurtdışı deneyimine göre anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir. Araştırmanın bulguları doğrultusunda girişimcilik ile hayat boyu öğrenme arasındaki tespit edilen ilişki, hayat boyut öğrenme faaliyetleri kapsamında girişimcilik eğitimlerinin artmasına ve benzer araştırmaların yürütülmesine kaynak olabilir.
  • Item
    Göğüs kanseri veri setinin GAN mimarisi ile sentetik olarak elde edilmesi
    (ANKARA ÜNİVERSİTESİ, 2024) Aytar, Dilşat Berin
    Bilgi çağı olan günümüzde veri, özellikle teknolojinin hızla ilerlemesiyle birçok alanda kritik bir kaynak haline gelmiştir. Veri doğru bir şekilde toplandığında, düzenlendiğinde ve analiz edildiğinde, birçok sektörde etkili kararlar almak, süreçleri iyileştirmek ve başarı elde etmek için güçlü bir araç haline gelir. Gerçek verinin kısıtlılığı, etiketlenmiş verinin elde edilmesinin maliyetli olması, bazı durumlarda ve alanlarda gizlilik ve güvenlik endişeleri gibi sebepler sentetik verilere ihtiyaç duyulmasına sebep olmuştur. Sentetik veriler, özellikle sağlık alanında hassaslık ve gizlilik endişeleri, yasal düzenlemeler, etik ve güvenliğin sağlanmaya çalışılması gibi nedenlerden dolayı önemli bir araçtır. Sentetik veri üretme amacıyla derin öğrenme modeli olan GAN (Generative Adversarial Networks) ortaya çıkmıştır. Bu tez çalışmasında Göğüs Histopatolojisi veri seti kullanılarak bir GAN çeşidi olan MSG-GAN (Multi-Scale Gradients for Generative Adversarial Networks) ile kanser tespitinde yarar sağlamak amacıyla iyi huylu ve kötü huylu etiketli sentetik yama görselleri oluşturulmuştur. Sonrasında gerçek ve sentetik veriler ResNet18 modeli kullanılarak Aktarımlı Öğrenme ile sekiz farklı senaryoda sınıflandırılmıştır. Çalışma sonucunda, elde edilen metrik sonuçlarına göre sentetik verilerin, gerçek dünya verilerine olan benzerliği ve gerçek dünya verilerini yansıtıp yansıtmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
  • Item
    Türkçede adöbeği ve bilgi yapısı
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Ertürk, Ece Atambay
    Bu çalışma Türkçenin adcıl alanında tümcesel alandakine benzer bir bilgi yapısı görünümü olup olmadığını sorgulamaktadır. Bilgi yapısı çoğunlukla tümce düzeyinde incelenmiş ve bu düzeye ait olduğu düşünülmüştür. Ancak TümÖ (Tümleyici Öbeği) ve BelÖ (Belirleyici Öbeği) arasında parallellik olduğu görüşü ortaya çıktıktan sonra BelÖ'nün bilgi yapısı da çeşitli dillerde çalışılan bir konu olmuştur. Bu görüşe göre, BelÖ'nün işlevsel kategorileri ile TümÖ'nün işlevsel kategorileri eşdeğerdir. Bu sebeple tümce düzeyinde gözlemlenen bilgi yapısının BelÖ düzeyinde de gözlemlenebileceği iddia edilmiştir. Çalışmada, bilgi yapısı alanyazınında BelÖ-içi bilgi yapısı ile ilgili tartışmalar, Türkçe açısından değerlendirilmiştir. Alanyazında bu bağlamda sunulmuş olan önerilerin Türkçe BelÖ'ler için geçerli olup olmadığı sorgulanmıştır. Benzer çalışmalarda incelenen tamlayan, gösterici, sayı ve sıfatların bulunduğu BelÖ yapıları Türkçe için değerlendirildiğinde, bu yapılarda odaklama amacı ile bir taşıma yapılmadığı gözlemlenmiştir. Bu yapılar içindeki birimler odaklanmak istendiğinde bu yerinde vurgu almaları yolu ile gerçekleşmektedir. Ayrıca, TümÖ ve BelÖ düzlemleri arasındaki benzerliklere örnek olarak sunulan adarkası konumun, eylem-arkası konuma benzer olarak odağa izin vermediği iddiası incelenmiş ve bazı anadili konuşucularının farklı dilbilgisel yargılara sahip olduğu ve bu durumun iddiayı zayıflattığı öne sürülmüştür. Bunlara ek olarak, tümce düzleminde gözlemlenmesine rağmen BelÖ düzleminde gözlemlenmeyen iki farklı taşımadan bahsedilmiştir. Türkçe tümcelerde eklentiler eylem ardına taşınabiliyorken aynı taşıma BelÖ düzleminde gerçekleşmemektedir. Özgüllük-dışı yalın AÖler tümce düzleminde e-ardına taşınabilmektedir ancak bu birimlerin BelÖ düzleminde ad-ardına taşınamadığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, iddia edilenin aksine, TümÖ ve BelÖ'nün konulaştırma açısından bütünüyle benzer olmadığı da görülmektedir: yalın AÖ'ler tümce düzleminde t-başına taşınarak konulaştırılabilirken BelÖ içinde böyle bir taşıma dilbilgisi dışıdır. Bu durum TümÖ ve BelÖ arasında benzer olmayan bir başka özellik olarak göze çarpmaktadır. Sonuç olarak, incelenen örneklerde, BelÖ-içinde gerçekleşen sözcük sıralamasındaki değişimlerin bilgi yapısı ile bağlantılı olmadığı, bunun yerine odaklama aracı olarak vurgunun kullanıldığı ve TümÖ-BelÖ düzlemlerinin bilgi yapısal olarak tüm yönleri ile paralel olmadığı sonucuna varılmıştır. Bilgi Yapısının tümce düzeyine ait olduğu ve BelÖ düzeyinde bilgi yapısal özellikler aramanın çeşitli kuramsal sorunlara yol açtığı sonucuna ulaşılmıştır.
  • Item
    Tanzimat’tan cumhuriyet’e osmanlı basınında vehhâbîlik
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Turpcu, Merve
    Tarih boyunca siyasi ve dini amaçlarla ortaya çıkan dini inançlar, tarihsel süreç içerisinde kişi ve olaylar etrafında toplanmış ve ortya çıktıkları dönemin koşullarına farklı şekiller almışlardır. Bu oluşumlar zamanla pasif şekilde kalmayı reddetmiş, insanları etkilemek ve fikirlerinin daha geniş alana yaymak için baskı ve şiddet kullanmaktan çekinmemişlerdir. Çalışmamızda incelediğimiz Vehhâbîlik konusu da bu süreçleri izlemiştir. Çalışmamızın ana konusu teşlil eden Vehhâbîlik, Osmanlı Devleti’nin her yönden büyük sıkıntılar içerisinde olduğu !8. yüzyılda tam anlamıyla ortaya çıkmış ve zamanla siyasi bir kisveye bürünmüştür. Bu çalışmada Osmanlı basınında önemli yere sahip olan önemli düşünürlerin Vehhâbîlik konusundaki yazıları incelenmiştir.
  • Item
    Sütte antibiyotik kalıntısının yoğurt reolojisi üzerine etkileri
    (ANKARA ÜNİVERSİTESİ, 2024) Şenata, Mustafa Cemil
    Çalışma kapsamında 6 farklı antibiyotiğin (sulfonamid grubuna ait sulfametazin; -laktam grubuna ait amoksisilin, amfisilin ve penisilin G; florokinolon grubuna ait enrofloksasin ve aminoglikosids grubuna ait gentamisin) yoğurt fermentasyon prosesine ve reolojik özelliklerine etkileri incelenmiştir. Bu amaçla; antibiyotik içermeyen çiğ inek sütlerine her bir antibiyotik için ayrı ayrı olmak üzere Maksimum Kalıntı Limitleri (MRL) seviyesinde antibiyotik ilavesi gerçekleştirilmiş ve yoğurt üretimi gerçekleştirilmiştir. Örneklerde; fermentasyon süresi, yoğurt starter kültür (Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus) sayısı, yoğurt örneklerinin frekans ve amplitüd tarama profilleri, büyük deformasyon tekstürel özellikleri ve 30 günlük depolama sonundaki pH değerleri takibi yapılmıştır. Gentamisin ve penisilin G'de daha belirgin olmak üzere tüm antibiyotik ilaveli sütler kontrol örneğine oranla daha uzun fermentasyon sürelerine (pH 4,6'ya inene kadar geçen süre) sahip olduğu belirlenmiştir. Gentamisin ve penisilin G ilaveli sütlerin pH 4,6'ya inmesi için geçen süre kontrol örneğinden sırasıyla 73 ve 74 dakika daha uzun olduğu, kontrol örneğine en yakın fermentasyon süresine sahip örneğin ise Sulfametazin (kontrol grubuna göre 17 dakika daha uzun sürede) ilaveli yoğurt olduğu belirlenmiştir. Örnekler arasında reolojik ve tesktürel profil farklılıkları oluşmasına karşın bu farklılığın antibiyotik uygulamasından bağımsız olduğu anlaşılmıştır. Antibiyotik uygulamasının Str. thermophilus koloni sayısı üzerinde etkisinin olmadığı, ancak; Lb. bulgaricus sayısının uygulanan antibiyotik türünden bağımsız şekilde kontrol örneğinden daha düşük olduğu saptanmıştır. 30 günlük depolama sonunda tüm örneklerde pH değerlerinde düşüş kaydedilmiştir.