Cilt:13 Sayı:02 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:13 Sayı:02 (2022) by Title
Now showing 1 - 19 of 19
Results Per Page
Sort Options
Item ARTI ÜRÜN: KENTLEŞEME SÜRECİ VE TAPINAK EKONOMİSİNE ETKİSİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Atilla, Cenker; Other; OtherYüzbinlerce yıl avcı-toplayıcı olarak yaşayan insanoğlu, iklim şartlarının düzelmesiyle yerleşik hayata geçmiştir. Yerleşik hayat, insanların tarımı ve hayvancılığı öğrenmesinde etkili olmuştur. Tarımda sulamanın öneminin anlaşılması ve gelişen tarım yöntemleriyle insanlar kısa süre içinde tükettiklerinden daha fazlasını üretmeye başlamışlardır. “artı ürün” adını verdiğimiz bu fazla ürün, zamanla birikerek önemli bir politik ve askeri güç oluşturmuştur. Artı ürün doğrudan ya da dolaylı olarak, siyasi ve ticari ilişkilerin kurulmasını, askeriye ve savunma sitemlerinin oluşmasını, nüfus yoğunluğunu ve tapınak ekonomisinin oluşmasını etkilemiştir. Bu çalışmada, artı ürünün bu oluşumlara, kentleşme sürecine ve tapınak ekonomisine etkisi incelenmiştirItem BUTİK BURGERİN MÜZİĞİ ÜZERİNE BİR GASTROMÜZİKOLOJİ ARAŞTIRMASI(Ankara Üniversitesi, 2022) Türen, İrem Erdoğan; Other; OtherFarklı meslek gruplarından işletmelerin ürünlerinin temsil kabiliyetini arttırmak, belirli bir kesime hitap edebilmek, alışverişe teşvik etmek veya atmosfer yaratmak için müziği kullandıkları bilinmektedir. Bu araştırmada, butik burger işletmelerinin tercih ettiği müzik türünün/türlerinin belirlenmesi ve ilgili müzik türlerinin hangi amaçla(rla) tercih edildiğinin araştırılmasıyla butik burgeri temsil eden bir müzik türü/türleri olup olmadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. İstanbul ili Kadıköy ilçesi Caferağa Mahallesi'nde mekân, lezzet ve müzik arasındaki ilişkilerle oluşan 8 butik burger işletmesi belirlenip ilgili amaç doğrultusunda etnograk yöntemli gastromüzikolojik araştırma yapılmıştır. Betimsel düzende durum tespitine dayalı bu nitel araştırmada, toplam 8 işletmede; 6 işletmeci, 4 aşçı-işletmeci, 10 aşçı ve 16 müşteriye gözlem ve görüşme tekniği uygulanarak veriler toplanmıştır. Araştırma problemine ilişkin veriler betimsel analiz tekniği ile analiz edilmiş ve butik burgerin Elektronik (House, Elektro House, Deep House, Techno), Funk, Pop, Rock, Country, Jazz, Reggae, Rap, Chill-out, R&B ve Hip-hop gibi çeşitli Amerikan popüler müzik türleri tarafından temsil edildiği belirlenmiştir.Item ÇEVİRİ ÜZERİNE SÖYLEM ÜRETMEK İLE ÇEVİRİYİ UYGULAMAK ARASINDA: ÇEVİRİ ALANINDA BİLGİ KAZANIMININ SEÇENEKLERİ ÜZERİNE BİLİMKURAMSAL BİR SORGULAMA(Ankara Üniversitesi, 2022) Akalın, Rahman; Other; OtherHerhangi bir konuda söylem üretmek, söylemi ortaya atanın eylemin içinde olmasını gerektirmemektedir. Keza bir eylem ortaya koymak, eylemi ortaya koyanın belli bir söylemin içinde olmasını gerektirmemektedir. Çeviri alanında öteden beri var olduğu savunulan kuram ile uygulama arasındaki ilişkisizlik durumu gerçekten bir sorun mudur yoksa bir olgu olarak çeviri, bu beklentiyi boşa mı çıkarmaktadır? Çeviri kuramcıları, özünde bir etkinlik olan çeviriyi olgu düzeyine taşıyıp belli yasalılıkları, diyesi çevirinin doğasını / gerçekliğini anlamaya çalışıp bunları somut modellerde göstermeyi hedeerken, çeviri uygulayıcıları, daha somut bir söyleyişle çeviri yapanlar, kendilerini kabul edilebilir çeviri çıktılarına götüren yöntem ve stratejileri izleyerek bir iş icra etmektedirler. Başka bir anlatımla çeviri, bir araştırma nesnesi olarak bir araştırma alanının konusu iken, diğer yandan bir uygulama olarak deneyim alanının bir konusudur. Bu çalışmada bilim yapma gelenekleri ve akıl yürütme tarzı açısından bilgi, bilginin kaynağı konuları açımlanmaya çalışılmış, bu konu alanları çeviri odaklı araştırma alanı açısından değerlendirilmiştir. Bu çalışmadaki başka bir hedef olarak iki ayrı dinamik alan olarak değerlendirilebilecek çeviri kuramı ve çeviri uygulaması arasındaki farklar, çeviri kuramcıların söylemleri ve çeşitli çevirmenlerin eylemleri düzeyinde sorunsallaştırılmıştır. Deneyim alanından gelen çeviri odaklı görüşlerin değerlendirilmesinde ise Ülker İnce ve Fuat Sevimay'ın görüşlerinden yararlanılmıştır. Son tahlilde çevirikuramsal söylem ile çevirmen eylemi alanlarının 'çeviri' odaklı bilgi kazanımındaki yerleri ve etki alanları değerlendirilmiştirItem DÖNÜŞÜMCÜ LİDERLİK TARZI VE ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞI İLİŞKİSİNDE KİŞİ-ÖRGÜT UYUMUNUN ARACI ROLÜ(Ankara Üniversitesi, 2022) Altıntaş, Emrah; Other; OtherBu çalışmada dönüşümcü liderlik tarzının, örgüt çalışanlarının örgütsel vatandaşlık davranışları üzerindeki etkisi incelenmektedir. Ayrıca dönüşümcü liderlik tarzı ve örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişkide, kişi-örgüt uyumunun aracı rolü araştırılmaktadır. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket tekniği kullanılmıştır. Araştırma verileri Ankara' da faaliyet gösteren bir üretim işletmesinin, mavi yakalı çalışanlarından elde edilmiştir. Değişkenler arasındaki ilişkilerin belirlenmesinde yapısal eşitlik modellemesi kullanılmıştır. Gerçekleştirilen yol analizleri neticesinde, dönüşümcü liderlik tarzının, örgütsel vatandaşlık davranışının güçlü bir yordayıcısı olduğu ve kişi-örgüt uyumunun bu ilişkide kısmi aracı rolü üstelendiği sonuçlarına ulaşılmıştır. Aynı zamanda dönüşümcü liderliğin, kişi-örgüt uyumu üzerinden, örgütsel vatandaşlık davranışı üzerinde dolaylı bir etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır.Item “GELECEĞİ PARLAK ŞEHİR”: IGNÁC KÚNOS VE BÉLA HORVÁTH'IN GÖZÜNDEN ANKARA(Ankara Üniversitesi, 2022) Aksel, Sevgi Can Yağcı; Hungaroloji; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiAnadolu'nun kadim kenti, Türkiye'nin başkenti Ankara, 1892'de demiryollarının gelişiyle birlikte Batılı gezginlerin ve araştırmacıların daha fazla ilgi gösterdiği bir uğrak yeri haline gelir. Yüzyıl başında, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluklarının ilişkileri giderek gelişmiş, İstanbul'dan Anadolu'ya yönelen, Ankara'yı da kapsayan, önce atlar ve arabalarla sonraki zamanlarda ise demiryollarıyla izlenen rota, Macarlar tarafından da benimsenmiştir. Bu çalışmada Türkoloji alanına önemli katkıları olan iki Macar araştırmacının, Kúnos Ignác ve Béla Horváth'ın birbiri ardına yüzyıl başında, Balkan Savaşlarının gölgesinde yaptıkları Anadolu yolculukları, Ankara'yı odağa alarak değerlendirilmiştir. Gezilere dair metinler, tarihsel bir perspektie, betimleyici-niteliksel metin çözümlemesi tekniği ile incelenmiştir. Söz konusu gezi yazıları, dönemin sosyo-kültürelekonomik ortamını, başta demiryolları olmak üzere her türlü teknik, sosyal ve siyasal gündemin bir kentin gündelik yaşam kültürüne nasıl nüfuz ettiğini Macar gözüyle tartışmaya olanak tanımıştırItem GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SOSYAL KORUMA(Ankara Üniversitesi, 2022) Çalışır, Yusuf Can; Adalet; Adalet Meslek YüksekokuluBu araştırma, sosyal korumanın tarihsel gelişim bağlamında değişen anlamını gelişmekte olan ülkeler ekseninde değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın temel sorunsalı, gelişmekte olan ülkelerde değişen ve gelişen koşullar doğrultusunda sosyal koruma kavramının mevcut durumunu açığa çıkarabilmektedir. Küresel düzlemde sosyal koruma alanında açığa çıkan güvencesizlik gelişmekte olan ülkelerin temel sorunları arasındadır. Sosyal koruma dinamik ve muğlak bir kavram olmakla birlikte, gelişmekte olan ülkeler düzleminde sosyal yardım ekseninde işlerlik kazanmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler açısından farklı çerçeveler doğrultusunda geliştirilen kavramsal yaklaşımlar ise sosyal korumanın değişen ve gelişen koşullar karşısında anlamını açığa çıkaramamaktadırItem İŞVERENİN TESPİTİNDE BİRLİKTE İSTİHDAM, ORGANİK BAĞ VE TÜZEL KİŞİLİK PERDESİNİN KALDIRILMASI(Ankara Üniversitesi, 2022) Baycık, Gaye; Hukuk; Hukuk Fakültesiİş hukukunun etkinliği, işçilerin haklarına hızlı ve tam olarak ulaşmasıyla sağlanır. Ülkemizdeki işsizlik oranının yüksekliği, iş hukukunun etkinliğini azaltmakla birlikte, hem yargı organları hem de öğreti, işçi haklarının korunması için ölçütler getirmekte ve diğer hukuk alanlarında yaratılan kavramlardan da yararlanmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri, müteselsil sorumluluk ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasıdır. İş hukukunda işverenin ve sorumluluk türünün doğru tespiti, işçinin haklarının zarar görmemesi açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle birlikte istihdam, organik bağ ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılması kavramlarının ve hukuki sonuçlarının doğru anlaşılması ve uygulanması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, anılan kavramların öğreti görüşleriItem JEOTERMAL ENERJİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ 1 VE SOSYAL KABUL: EFELER İLÇESİ ÖRNEĞİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Yılmaz, Mutlu; Coğrafya; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiYenilenebilir enerji kaynakları fosil yakıtlar ile kıyaslandığında çevresel etkileri bakımından zararsız, sürdürülebilir ve dışarıya bağımlı olmayan kaynaklardır. Son yıllarda Türkiye'de üretimi giderek yaygınlaşan yenilenebilir enerji kaynaklarından birisi de jeotermal enerjidir. Özellikle Ege Bölgesi ve Aydın İli özelinde jeotermal enerjiden elektrik üretim faaliyetleri ilk sırada gelmektedir. Enerji yatırımlarının verimliliği ve sürdürülebilirliği adına son yıllarda literatüre girmiş olan sosyal kabul terimi giderek önemli bir hale gelmektedir. Enerji üretim faaliyetlerinin gerçekleştirildiği bölgede yaşayan yerel halkın bu santrallere karşı olan algısını ve kabul düzeyini belirlemektedir. Toplumsal kabulü sağlanmış bir yatırımın yöre halkı tarafından benimsenmeyen bir yatırıma göre daha başarılı olduğu yapılan çalışmalarda görülmüştür. Bu çalışma ile Aydın İli Efeler ilçesinde yaşayan halkın yörede ve yakın çevrede kurulu olan jeotermal enerji santrallerine karşı olan toplumsal kabulü ve bu kabulü etkileyen faktörler incelenmiştir. Bu yatırımlara yönelik sosyal kabulün artması için mevzuatlar açısından değerlendirmeler yapılmıştır. Bununla birlikte, jeotermal enerji santrallerinin sosyo-ekonomik açıdan oluşturduğu etkiler ile sosyal ve siyasal açıdan etkileri değerlendirilmiştir. Bu santrallere yönelik yöre halkının sağlığına ilişkin şikâyetlerden yola çıkarak, yapılan araştırmalar incelenmiş olup, konuyla ilgili güncel bilimsel çalışmalar yapılması gerektiği hususu vurgulanmıştır. Bu çalışma ile bir jeotermal enerji yatırımının hayata geçmesinde bölge halkının toplumsal kabulünün ne kadar önemli olduğu jeotermal enerji santrallerinin etkileriyle ilgili yapılan veri analizleri dikkate alınarak ortaya konulmuştur. Yöre halkının şikâyetlerinin nasıl azaltılabileceği ve bu yatırımlara nasıl olumlu katkı sunulabileceği ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştırItem KENTSELLİĞİN TARİHİNDE NİTELİKTEN NİCELİĞE GEÇİŞ SÜREÇLERİ ÜZERİNDEN CUMHURİYETİN BAŞLANGICINDA ANKARA'NIN KENTSEL KATMANLARI(Ankara Üniversitesi, 2022) Tokalı, Manolya Ayşe; Other; Sosyal Bilimler Enstitüsü21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarında, dünya nüfusunun kentlerde yoğunlaşması kentsellik ve biriktirdiklerini her zamankinden daha çok yönlü ve katmanlı bir sürece yöneltmektedir. Kentlerin ziksel genişlemelerinin yanı sıra kentselliğin tanımı, kökenlerinin geriye dönük zamanda nereye indiği ve tarihselliğinin geçirdiği değişim süreçleri konusu önemli araştırma sorularını içermektedir. Şüphesiz kentsellik bu etkilerin ve birikimlerin azlığı ya da çokluğu doğrultusunda birbirleriyle karşılaşmaları, çok katmanlı oluşumları, zaman içinde duraksama veya hızlanmalarıyla birlikte ilerlemiştir. Bu anlamda Ankara da bulunduğu coğrafyasında kendi tarihsel sürecini yaratmıştır. Anadolu'nun merkezinde bir yerleşim olarak Frig ve Galat uygarlıklarına kadar dayanan üç bin yıllık geçmişle önemli ve zengin bir kentsellik tarihine sahiptir. Bu birikim daha sonraları eklenen Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait katmanlarla daha değerli hâle gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde batının gerçekleştirdiği sanayi devriminden uzak kalışı Ankara için de geçerli olmuş, batı ile denklik yakalayamamış ve kaynaklarını mütevazi biçimde kullanabilen bir yerleşim olarak kalmıştır. Dolayısıyla Ankara için planlı bir kentleşme ancak Cumhuriyet sonrası başkentlik konumu ile gerçekleşmeye başlamıştır. Bu konum bir taraftan imar ve planlama çalışmalarını gerektirirken aynı zamanda ülke için devletin kalkınma modeline ev sahipliği yaptığı, örnek bir kentselliğin tanımlandığı dönemdir. Ancak gereksinimler yerine getirilse bile, cumhuriyet dönemi öncesi uygarlıkların zengin birikimlerinin planlı ve plansız uygulamalarla günümüze gereğince nasıl ulaştığı çeşitli sorular içermektedir. Ankara'nın kentsellik sürecinin değerlendirilmesi kentselliğin doğuşuyla birlikte, Tarih Öncesinden, Modern Öncesi dönemi, Erken Modern ve Modern Dönemden geçip, nicelikten niteliksizleşmeye geçtiği Çağdaş Dönemi ile birlikte, günümüz megakentlerin yükseldiği bir süreç üzerinden yapılacaktır. Şüphesiz kentsellik bütün bu tarihsel akışta sosyal, ekonomik, toplumsal, siyasi dinamiklerin, tarihe sıçrama olanağı veren keşierin, buluşların doğrudan etkilerini barındırmıştır. Ankara, bu etkilerle sürekli bir etkileşimde bulunmasa da kendine özgü kentsellik tarihine sahiptir. Bu derin ve değerli birikimin gelecek kuşaklara aktarılması var olan kentsel katmanların her birine yer ve değer verilmesiyle gerçekleşebilir. Bu nedenle cumhuriyet sonrası, tarihsel katmanların üzerine yayılan planlı ve plansız yapılaşma öncesi durum tespiti yapmak yerinde olacaktır.Item KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE İKİ TABLOYU BİRBİRİNE KIYAS ETMENİN BİR YOLU(Ankara Üniversitesi, 2022) Demirciler, Ahmet Zahid; Other; OtherKlasik Türk şiirinde beyitler çoğu zaman tek başına bir şiir değerinde oldukları için anlamlarının yoğun olmasına özen gösterilirdi. Bu doğrultuda kullandıkları yöntemler belagat ve nakd teorilerinin terimleriyle tespit edilip açıklanagelmiştir. Bununla beraber şairlerin beyitlerin inşasında kullandıkları bir yöntemin hangi terimle ifade edileceği belirlenmemiştir. Bu, şairin muhayyilesinde kıyasladığı tabloları sunarken bu tabloların parçalarını karşılıklı birbirine karıştırarak vermesidir. Bu konudaki hâkim yaklaşım sözü edilen parçaların tek başlarına yorumlanıp değerlendirilmesidir. Bu makalede, sözü edilen yapıların bir bütün olarak anlaşılıp yorumlanması gerektiği savunulmaktadır. Bu amaçla öncelikle bu yapıların bütünlüklü yorumuna dair bazı görüşler ve genellikle Farsça izafet şeklinde kendini gösteren kelime öbeklerinin anlamıyla ilgili eleştiriler ele alınmıştır. Yapıların bütününü yorumlayan görüşler değerlendirilmiş, kelime öbeklerinin ise her zaman tek başlarına bir anlamının olmayabileceği tespit edilmiştir. Teşbih taraarının bazen bir ifadenin anlamının bütününden çekip çıkarılabileceği görüşüne dayanarak, sözü edilen kelime öbeklerinin aslında birleşik bir teşbihin unsurları olduğu savunulmuştur. Bu birleşik teşbihin taraarından her biri şairin muhayyilesinde kıyasladığı tablolara denk gelmektedir. Bu tespitlerden sonra Türk belagat kitaplarının teşbih taraarını işleyen bölümlerinden sözü edilen üsluba uyan örnek beyitler seçilerek bunlardaki teşbihler tartışılmış ve yeniden yorumlanmıştır. Makalede ortaya konan çözümün klasik şiirin beyit yapısını tahlile ve beyitlerdeki kelime öbeklerinin anlamlandırılmasına katkı sunacağı düşünülmektedir.Item MIGUEL LITTÍN'İN EL VIAJERO DE LAS CUATRO ESTACIONES (DÖRT MEVSİMİN YOLCUSU) ROMANINDA “LOS TURCOS”(Ankara Üniversitesi, 2022) Çifter, Ayşe; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiIX yüzyıl ortalarından başlayarak XX yüzyıl başlarına kadar olan süreçte Latin Amerika'nın farklı ülkelerine göç eden yüz binlerce Osmanlı vatandaşının toplumsal yaşamda olduğu kadar Latin Amerika edebiyatındaki varlıkları da yadsınamaz bir gerçektir. Osmanlı pasaportu ile gittikleri ülkelerde “Los turcos” olarak anılan Osmanlı göçmenleri çok sayıda Latin Amerikalı yazarın romanlarında baş kahraman ya da yan karakterler olarak karşımıza çıkmaktadır. Şilili yazar Miguel Littín'in El Viajero de las Cuatro Estaciones (Dört Mevsimin Yolcusu) isimli romanı, bu olgunun yer aldığı romanlar arasında otobiyograk özelliği ile dikkat çeken bir eserdir. Kendisi de bir Osmanlı göçmeni torunu olan Littín, bu eserinde dedesinin hayatından kesitleri sunarken tarihi gerçekliklere de ışık tutmakta ve Osmanlı göçmenlerinin göç süreci ve Latin Amerika'daki hikayeleri ile ilgili derin gözlemler sunmaktadır. Bu çalışmanın amacı “Los Turcos” kavramının Miguel Littin romanına ve Latin Amerika kültürüne nasıl yansıdığını incelemektir. Bu bağlamda yazarın hayatı ve tarihsel gerçeklerle örneklendirilerek Osmanlı göçmenlerinin Latin AmerikaItem PANDEMI SÜRECİNDE AŞI KARARSIZLIĞININ VE AŞI KARŞITLIĞININ SOSYOLOJİK BİR DEĞERLENDİRMESİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Özel, Mesut; Other; OtherBu çalışmanın konusu, Kovid-19 pandemisi sürecinde tekrar ve artarak oldukça önemli bir tartışma konusu halini alan aşı karşıtlığı ve/veya aşı kararsızlığıdır. Dünyadaki bu “yeni” pandemi sürecine ilişkin bu ve benzer çalışmaları önemli kılan ise, önceki çalışmalardan farklı olarak teknoloji ve iletişimdeki gelişmelerin bir sonucu olarak; hem hastalığın, hem tedavi/aşı çalışmalarının hem de bunlara ilişkin tartışmaların aynı anda herkesin gözleri önünde gerçekleştirilebiliyor olmasıdır. Çalışmada nitel yötem kullanılmış ve on erkek, sekiz kadın olmak üzere, on sekiz yaş üstü on sekiz kişiyle derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen bulgular sosyolojik bir izlekten değerlendirilmiştir. Bu bulgulara göre aşı tereddüdü/karşıtlığı, başta sağlık kuruluşları ve kamu yönetimine olmak üzere hızla artan güvensizlik ikliminden sökün etmektedir. Teknolojik gelişmeler sonucunda artan bilgi kaynakları ve bilgiye erişmede kolaylıklar aşı karşıtlığını tetikleyen/artıran büyük bir bilgi kirliliğine yol açmıştır. Bulgular pandemi sonrasında aşı karşıtlığının çocukluk aşıları üzerinde de artarak devam edeceğini göstermektedir. Bu bağlamda bir aşı karşıtlığı salgınından da söz edilebilir. Her şeye rağmen genel anlamda sağlık çalışanlarına ve dolayısıyla bilime güvenin yüksek olduğu görülmüştür.Item TÜRK MODERNLEŞMESİNİN DEVLET MERKEZLİ VE DEMOKRATİK AMAÇLI EKLEKTİZMİNDE BİR 1 İSTİSNA OLARAK DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI(Ankara Üniversitesi, 2022) Türker, Taşansu; Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi; Siyasal Bilgiler FakültesiII. Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlığını kazanan sömürge ülkeleri ile birlikte gelişmekte olan ülkelerin hızlı kalkınmayı gerçekleştirmek için planlama yaklaşımını benimsemeleri yeni ekonomik ve idari kurumların yaratılmasına sebep olmuştur. Türkiye'de de bu konjonktürle bağlantılı olarak planlama örgütü kurulmuş, bu örgüt kamu yönetimi içine dahil edilmiştir. Ancak kurumun sahip olduğu görev ve yetkiler herhangi bir kamu örgütünün sahip olduğu görev ve yetkilerden farklıdır. Kurum, ekonomik kalkınma gündemini yönetmekle görevlendirilmiş fakat ekonomik kalkınmayı sağlamak için hem siyasal hem yönetsel hem de toplumsal alanı düzenleyecek kararlar alabilen, kamu politikalarını yönlendiren kurumlar üstü bir yapı olarak ortaya çıkmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı(DPT), ekonomik ve yönetsel bir kurum olmasının yanı sıra Osmanlı-Türk modernleşme sürecinin önemli bir aktörüdür. Kurum, devlet merkezli ve elit-bağımlı modernleşme sürecini sürdürmekle birlikte kendinden önceki bürokratik elitlerden farklılaşarak yeni bir elit tipolojisi olan teknokratik elitler üretmiştir. Teknokratik elit tipolojisine ve demokrasi-teknokrasi ikiliğine rağmen bu elitler demokrasi ideallerini ekonomik kalkınma ve sosyal adalet temelinde sürdürmüşlerdir. Bu çalışmada DPT, kurumsalcılık perspektinden ele alınacak, modernleşme sürecinin sürekliliğini ve devlet merkezliliğini göstermek için karşılaştırmalı bir kurum olarak Tanzimat Dönemi Hariciye Nezareti ile benzerlikler kurulacaktır. Teknokratik elitlerin kısa süreli iktidarları kurumun kurulmasından ilk teknokratların istifasına kadar geçen süreci (1963) kapsayacak şekilde ele alınacaktır.Item TÜRKİYE'DE BULUNAN BOR REZERVLERİNİN STRATEJİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİNE 1, 2 YÖNELİK AKADEMİK ALGI(Ankara Üniversitesi, 2022) Yılmaz, Mutlu; Coğrafya; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi21. yüzyılın en temel gereksinimlerini teşkil eden hammadde ve enerji kaynaklarının önemi, artarak devam etmektedir. Bor rezervleri de bu kaynaklar arasında önemli bir maden olarak karşımıza çıkmaktadır.Türkiye dünyada bilinen toplam bor rezervlerinin % 73,4'üne sahiptir ve bu maden endüstriyel açıdan stratejik alanlarda kullanılmaktadır. Bu araştırmada bor rezervleri açısından dünyada en büyük paya sahip olan Türkiye'nin küresel bor piyasasındaki yeri sorgulanmıştır. Makalede bor konusunda araştırması bulunan uzman ve akademisyenlerin bor madeninden stratejik açıdan faydalanma konusundaki görüşleri betimsel analizle yorumlanmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre; Türkiye küresel pazarda % 57'lik pay oranıyla ilk sırada yer almaktadır. Bu araştırmanın katılımcıları açısından bor madenine ve rezervlerine atfedilen önemin çok büyük olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca bor rezervlerinden maksimum düzeyde faydalanma ve bor madeninin Türkiye ekonomisine sağlayacağı katkı beklentisi de yüksek görülmüştür.Item TÜRKİYE'DE FİKRİ MÜLKİYET KORUMASI, PATENT VE MARKA KORUMASI-YABANCI SERMAYE İLİŞKİSİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Demircioğlu, Mehmet; Other; OtherFikri mülkiyet haklarının korunması, ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli düzenlemelere konu olmuştur. Ekonomik kalkınmada yabancı kaynak ihtiyacı olan Türkiye, yabancı yatırımcıları çekebilmek için gerekli koşullardan olan kri mülkiyet haklarını koruma konusunda önemli düzenlemeler yapmıştır. Fikri mülkiyet hakları, telif hakları ve sınai mülkiyet hakları olarak iki ana dala ayrılmaktadır. Türkiye'de telif haklarının korunması konusundaki çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı, sınai mülkiyet haklarının korunması konusundaki çalışmalar ise ağırlıklı olarak Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yürütülmektedir. Dünyada yaygınlaşan küreselleşme eğilimleri doğrultusunda, çok uluslu şirketlerin yatırım yeri tercihlerinde kri mülkiyet haklarının etkin korunması önemlidir. Sınai mülkiyet haklarından olan patent ve marka haklarının etkin korunması, işletmecilik ve yatırım faaliyetlerinde daha belirgin olarak öne çıkmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'de patent ve marka haklarının korunması ile yabancı sermaye yatırımları arasındaki ilişki konusu ele alınmıştır.Item TÜRKİYE'DE KADIN AKADEMİSYENLERDE ALGILANAN CAM TAVAN SENDROMU ARAŞTIRMASI(Ankara Üniversitesi, 2022) Atay, Özlem; İmamoğlu, Emre; Gürgen, Emre Nedim; İşletme; Siyasal Bilgiler FakültesiAkademik iş hayatını inceleyen çalışmaların büyük kısmının kadın akademisyenlere odaklanmasının nedeni, kadın akademisyenlerin pek çok noktada erkek meslektaşlarına oranla daha dezavantajlı görünmesidir. Bu dezavantajların büyük kısmının cam tavan sendromu ve rol çatışmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Kadın akademisyenler araştırmacı–öğretim üyesi, tez danışmanı ve yönetici gibi kimliklerinin yanı sıra evine, ailesine ve çocuklarına karşı sorumlulukları bulunmaktadır. Bu nedenle literatürde erkek akademisyenlerin mesleklerini icra edebilme, ilerleme ve üst kademelerde görev alabilmede kadın akademisyenlere kıyasla daha avantajlı olduğu değerlendirilmektedir. Bu çalışmada Türk üniversitelerindeki kadın akademisyenlerin genel durumu ulusal ve uluslararası ölçekte ele alınmıştır. Bu bağlamda cam tavan sendromu kapsamında kadın akademisyenlerin üst düzey yöneticiliğe geçmede ve kariyer basamaklarında karşılaştıkları engeller araştırılmıştır. Araştırmanın ilk bölümünde Türkiye'deki durum incelenmiştir. Türkiye'de bulunan 209 üniversitede görev yapan kadın akademisyenlerin oranı %46'dır. Bu oran yüksek olmakla birlikte üst düzey yöneticilik yapan kadın akademisyen oranlarının düşük olduğu, nitekim 129 devlet üniversitesinde sadece 8 kadın akademisyenin rektör olarak görev yaptığı görülmektedir. Araştırmanın ikinci bölümünde, makale yazarlarından Atay tarafından geliştirilen anket Ankara'da çalışan kadın akademisyenlere gönderilmiştir. Ancak, dünyada ve Türkiye'de yaşanan salgın nedeniyle sadece 29 kadın akademisyene yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile sorular yöneltilebilmiştir. Nitel analiz sonunda katılımcıların “genel olarak” ve “yöneticilik görevi sırasında” olmak üzere iki ayrı durum için cinsiyete bağlı ayrımcılık yaşadıkları ve kadınların akademik hayatta dezavantajlı olduklarını ifade ettikleri görülmüştür. Astlarla ilişkilerde ise katılımcıların yaşanan problemlerin cinsiyetten bağımsız olduğunu düşündükleri anlaşılmıştır.Item XUNZI'NIN DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE YASANIN KARAKTERİ VE RİTÜELLER İLE İLİŞKİSİ 1 ÜZERİNE BİR İNCELEME(Ankara Üniversitesi, 2022) Bedel, Burçin; Other; OtherXunzi, Çin'in Zhou Hanedanlığı (MÖ 1111/ 1027- 249) döneminin Savaşan Devletler (战国) olarak adlandırılan döneminde (MÖ 480/ 403- 222) yaşamıştır. Düşünür, Konfüçyanizm (Ru Ekolü) temsilcilerinden biri olarak görülmektedir. Yaşadığı dönemde, Çin'deki pek çok düşünür gibi Xunzi da toplumda ve devlette düzen kurmak amacıyla bir düşünce sistemi geliştirmiştir. Bu düşünce sistemi ritüeller (, Lǐ) ve yasanın (, Fǎ) birlikte işlediği bir yönetim sistemidir. Düşünür bu şekilde daha önce ileri sürülen görüşlerden farklı olarak iki ayrı yönetim sistemini bir araya getirmiştir. Xunzi'nın ritüellerin yanı sıra yasaya da önem vermiş olması, onun farklı bir ekole dahil edilmesi gerektiği görüşünü ortaya çıkarmıştır. Bunun sebebi Xunzi'nın ritüeller düşüncesinin Ru Ekolünün doktrini, yasa düşüncesinin ise Fa Ekolünün (legalizm) doktrini olarak ele alınması ve ritüeller ile yasa arasındaki hiyerarşinin f a r k l ı a r a ş t ı r m a c ı l a r t a r a f ı n d a n f a r k l ı ş e k i l l e r d e değerlendirilmesidir. Ancak bu yaklaşımlar Xunzi düşüncesini tam olarak yansıtmamaktadır. Bu nedenle bu çalışmada, Xunzi düşüncesinde yasanın karakteri incelenmiş, bunun ritüeller ile ilişkisi değerlendirilerek Xunzi'nın siyaset düşüncesine farklı bir bakış açısı sunulmItem YAPAY ZEKÂ, MAKİNE VE SANAT(Ankara Üniversitesi, 2022) Erten, Onur; Other; Otherİnsanların evrimsel süreçte yaşam şansını artırmak için kullandığı alet icat etme özelliğinin gelişmiş olduğu son nokta olarak karşımıza çıkan yapay zekâ, mevcut durumda insanlığın kendi vasatlığını aşması için önemli bir yardımcı haline gelmiştir. Gelişiminin hızı bazıları için tedirgin edici olabilir. Ancak sonuç olarak sürecin gelişimi bir kez devinmeye başlamıştır. Söz konusu devinim durdurulamaz bir gelişimi kaçınılmaz kılmıştır. Bu bağlamda yapay zekâ ve insan becerileri daima kıyaslanan iki unsur olmuştur. Karşılıklı olarak öğrenen ve birbirini geliştiren bu unsurlar karşıt olmaktan çok birbirlerinin tamamlayıcısı ve geliştiricisi olmak hususunda bağdaşıktırlar. Makine, insan iş birliğinin kapsamlı bir şekilde incelenebildiği sanat alanı açısından söz gelimi karşıtlığın tartışılan boyutu olan yaratıcılık açısından irdelenmiştir. Yapay zekânın derin öğrenme vasıtasıyla gerçekleştirdiği öğrenmelerin sonu olarak üretimlerinin, insan öğrenmesi üzerinden ilişkisi incelenmiştir. Yaratıcılık bağlamında sanatın ve sanatçının çağımızın gelişimine uygun olarak tekrar tartışılması ve sanatın niteliğinin yeniden ele alınması amaçlanmaktadır.Item YÜKSEK VASIFLI İŞGÜCÜNÜN GÖÇÜ: BEYİN GÖÇÜ(Ankara Üniversitesi, 2022) Sercan, Emre; Other; OtherÇalışmada, göç kavramı temelinde vasıı işgücünün göçü yani beyin göçü olgusu incelenmiştir. Böylelikle göç literatürüne katkı sağlanması amaçlanmıştır. Beyin göçü; ekonomik ve politik gelişmeler, küreselleşme, değişen ekonomik örgütlenme, teknoloji, ulaşım olanakları, birey istek ve ihtiyaçları gibi çeşitli etkenlere bağlı olarak yüksek vasıı ve iyi eğitim almış meslek gruplarının göç kararları alması sonucu gelişen bir göç türüdür. Bu kapsamda beyin göçü kavramı, beyin göçünün özellikleri, beyin göçünün yönü ve beyin göçünün belirleyicileri; itici ve çekici faktörlerin incelenmesi suretiyle analiz edilmiştir. Ardından Türkiye'nin beyin göçüne ilişkin güncel durumu incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise gelişmiş ülkelerin beyin göçüne ilişkin geliştirdiği istihdam odaklı politikalar ve stratejiler okuyucu ile paylaşılmıştır. Derleme bir çalışma olan bu çalışmada, daha önce yapılmış araştırmalar ışığında beyin göçünün ülkeler arasında bir rekabet alanı olarak ön plana çıktığı, gelişmiş ülkelerin ihtiyaç duyduğu yüksek vasıı meslek gruplarının göçünün teşvik edildiği tespit edilmiştir. Bu süreçte gelişmiş ülkelerin beyin göçü ile ulusal insan kaynakları stratejilerini bir arada değerlendirerek göç politikalarını şekillendirdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda, beyin göçünün belirleyicilerinin göç veren ülkeler tarafından analizinin yapılması ve beyin göçüne neden olan faktörlerin ortadan kaldırılmasına yönelik adımların atılması önerilmektedir. Ülkeler arasında süregelen küresel ekonomik rekabetin beyin göçü hareketlerini de diri tutacağı öngörülmektedir