Browsing by Author "Baskak, Bora"
Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
Item Bipolar bozukluk tanılı hastalarda gözlerden zihin okuma sırasında ortaya çıkan kortikal aktivitenin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Sayar, Damla; Baskak, Bora; Ruh Sağlığı ve HastalıklarıGiriş ve amaç: Bipolar bozukluk(BB) tanılı hastalar ve etkilenmemiş birinci derece akrabalarında sosyal biliş alanında sağlıklı kontroller ile kıyaslandığında bozulmalar olduğu gösterilmiştir. Sosyal biliş alt başlıklarından biri olan zihin kuramı için de benzer sonuçlar gösterilmiştir. Bu tez çalışmasının temel amacı; zihin kuramı değerlendiren ölçeklerden biri olan Gözlerden Zihin Okuma Testi (GZOT) sırasında oluşan kortikal aktiviteyi BB tanılı olgularda değerlendirmek ve sağlıklı kontroller ile olan farklılıkların saptanmasıdır. Bunun yanında daha geniş kapsamlı zihin kuramı değerlendirmesi yapılarak bu durumun işlevsellik, içgörü ve psikotik belirti hikayesi ile ilişkisi değerlendirilmiştir. Gereç ve yöntem: Klinik olarak ötimik durumda olan 32 BB tanılı vaka grubu (VG) ve 36 sağlıklı bireyden oluşan herhangi bir ruhsal bozukluğu olmayan kontrol grubu (KG) GZOT görevi sırasında oluşan kortikal aktivite bakımından yakın kızıl ötesi spektroskopi(fNIRS) cihazı kullanılarak kaydedilmiş ve karşılaştırılmıştır. Kontrol görevi olarak aynı uyaranlar kullanılarak oluturulan cinsiyet tanıma görevi kullanılmıştır. Zihin kuramnın daha kapsamlı değerlendirmesi için Dokuz Eylül Zihin Kuramı Ölçeği (DEZİKÖ) de uygulanmıştır. Ayrıca VG'de zihin kuramı becerisinin içgörü, belirti düzeyi, işlevsellik gibi değişkenlerle ilişkisini değerlendirmek adına İçgörünün Üç Bileşenini Değerlendirme Ölçeği (İÜBDÖ), Kireysel ve Sosyal Performans Ölçeği (KSPÖ), Klinik Global İzlenim Ölçeği (KGİÖ) ile değerlendirildi. Bulgu ve Sonuçlar: Zihin okuma koşulunda KG'de VG'den daha yüksek kortikal aktivite olduğu saptanırken kontrol koşulunda kortikal aktiviteler arasında anlamlı fark saptanmamıştır. DEZİKÖ ve GZOT-zihin okuma performanslarının VG'nda KG'den anlamlı düzeyde daha düşük performans sergiledikleri saptanmıştır. Eşik altı duygudurum belirtileri ile sosyal biliş performansları arasında ters korelasyon olduğu saptanmıştır. DEZİKÖ ile İÜBDÖ toplam puanları arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. DEZİKÖ ile KSPÖ toplam puanları arasında da pozitif korelasyon saptanmıştır. Psikotik belirti hikayesi ile SB performansı arasında da bağıntı olduğu bulunmuştur. Anahtar kelimeler: bipolar bozukluk, sosyal biliş, zihin kuramı, nörogörüntüleme, fNIRSItem Klozapin kullanan psikotik hastalarda bilişsel işlevlerin ve obsesif kompulsif belirtilerin ilaç kan düzeyi; Serotoninerjik ve muskarinik reseptör gen polimorfizmleri ve frontal korteks aktivitesiyle ilişkisi(Tıp Fakültesi, 2018) Kır, Yağmur; Baskak, Bora; Ruh Sağlığı ve HastalıklarıKlozapin Kullanan Psikotik Hastalarda Bilişsel İşlevlerin ve Obsesif Kompulsif Belirtilerin İlaç Kan Düzeyi; Serotoninerjik ve Muskarinik Reseptör Gen Polimorfizmleri ve Frontal Korteks Aktivitesiyle İlişkisi Bu tez çalışmasının amacı klozapin yan etkilerinden (i) obsesif-kompulsif belirtiler ve (ii) bilişsel işlev bozukluğu ile ilişkili olabilecek genetik ve biyokimyasal faktörlerinin araştırılmasıdır. Bu tez çalışmasının hipotezleri ise (i) plazma klozapin düzeyi ve metaboliti N-desmetilklozapinin bilişsel işlevler ve obsesif-kompulsif belirtiler üzerinde etkili olduğu (ii) klozapin kullanan olgularda bilişsel işlevler üzerinde M1 rs2067477 ve 5-HT2A rs6311 ve rs6313 polimorfizmlerinin rol oynadığı (iii) klozapin kullanan olgularda obsesif-kompulsif belirtilerin ortaya çıkışında 5-HT2A rs6311 ve rs6313 polimorfizmlerinin belirleyici olabileceği şeklindedir. Antipsikotik olarak klozapin monoterapisi altındaki 50 şizofreni hastasında plazma klozapin düzeyi, N-desmetilklozapin düzeyi çalışılmış, M1 rs2067477, 5-HT2A rs6311 ve rs6313 polimorfizmleri araştırılmıştır. Obsesif- kompulsif belirtilerin varlığı Yale- Brown Obsesyon Kompulsiyon Ölçeği (YBOCS) ile değerlendirilmiştir. Bilişsel testlerden sözel akıcılık, sözel bellek süreçleri testi, işitsel üçlü sessiz harf sıralaması testi tüm olgulara uygulanmıştır. Nörogörüntülemeyi kabul eden 42 olguda N-Geri görevi sırasında kortikal aktiviteye bakılmıştır. Düzeltilmiş plazma klozapin düzeyi ile YBOCS toplam puanı arasında bir bağıntı bulunmamıştır. Ancak tüm örneklem obsesif-kompulsif belirtisi olan ve olmayanlar olarak ikiye ayrıldığında obsesif-kompulsif belirtisi olan olguların düzeltilmiş plazma klozapin düzeyi olmayanlara göre daha yüksek bulunmuştur. Serotonin reseptör polimorfizm grupları arasında YBOCS puanları bakımından bir fark bulunmamıştır. Düzeltilmiş plazma klozapin düzeyi ile bilişsel testlerden Sözel bellek Süreçleri Testi-Anlık puanı arasında ters korelasyon saptanmıştır. Bu çalışmada klozapin/N-desmetilklozapin oranıyla bilişsel işlev puanları arasındaki korelasyon bulunamamıştır. Plazma klozapin değerleriyle 2-Geri görevi sırasında 38, 48 ve 49. Kanal aktiviteleriyle değerleri arasında aynı yönde belirgin bir bağıntı bulunduğu gözlenmiştir. Nörogörüntüleme verileri, M1 reseptör wild type olan bireylerde saptanan yüksek kortikal aktivitenin bu bireylerde bilişsel işlev performansını korumaya yönelik bir kompansasyon mekanizmasına işaret ediyor olabilir. 5-HT2A reseptöründe A'dan G'ye ve T'den C'ye olan tek nükleotid polimorfizmlerinin bilişsel işlevlerde bozulmayla ilişkili olabilir.Item Psikotik bozukluk tanısı almış hastaların sanrı içeriklerinin bireyçi-toplulukçuluk açısından değerlendirilmesi ve bunun damgalamaya etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Doğan, Arzu; Baskak, Bora; OtherPsikotik bozukluklar sık görülen ruhsal hastalıklardandır. Psikoz yaşantısının en önde gelen belirtilerinden birisi sanrılardır. Şizofrenide en sık görülen sanrılar perseküsyon sanrılarıdır. Perseküsyon sanrılarına getirilen bilişsel açıklamalar arasında bu sanrıların kötü ben (KB) ve zavallı ben (ZB) sanrıları olarak ikiye ayrılmasının geçerli bir yöntem olduğu öne sürülmüştür. Psikotik bozukluk olguları için önemli bir bouyutda damgalan olgusudur. Bu tez çalışmasında paranoyanın tipine göre içselleştirilmiş damgalamanın, depresif belirti şiddetinin ve benlik saygısının değişip değişmediğini araştırmaktır. Paranoya tipi ve damgalanma ilişkisine sosyal destek algısı ve kültürel etmenler de aracılık edebilir. Bu nedenle sosyal destek algısı ve kültürün bireycilik/toplumculuk boyutlarının etkileri de araştırılmıştır. Bu tez çalışmasının örneklemi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Erişkin Psikiyatrisi Polikliniği'ne başvuran, ardışık şizofreni hastalarından oluşturulmuştur (N=56). Polikliniğe başvuran ve hastayı değerlendiren ilgili poliklinik hekimi tarafından Amerikan Psikiyatri Birliği Ruhsal Bozuklukların Tanısal Sayısal El Kitabı (DSM-IV)'e göre şizofreni, şizofreniform bozukluk, şizo-affektif bozukluk, delüzyonel bozukluk, psikotik özellikli bipolar affektif bozukluk tanıları olan hastalar alınmıştır. Bu amaçla psikotik bozukluk tanısı almış ve perseküsyon sanrısı olan hastalar önde gelen sanrılarının tipine göre klinisyen tarafından Trower ve Chadwickin (1995) yöntemine uygun biçimde ZB ve KB olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Hastalara sosyo-demografik veri formu, Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Ruhsal Hastalıklarda İçselleştirilmiş Damgalanma Ölçeği (RHİDÖ), Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (ASDÖ), Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (RBSÖ), Bireycilik-Toplulukçuluk Değerlendirme Ölçeği (INDCOL) uygulanmıştır. Perseküsyon sanrısının niteliğine göre katılımcılar değerlendirildiğinde, tüm katılımcıların 34'ünün (%60.7) sanrısı ZB, 14'ünün (%25) sanrısı ise KB olarak sınıflandırılmıştır. ZB ve KB grupları arasında yaş, cinsiyet, eğitim ve medeni durum karşılaştırıldığında anlamlı bir fark bulunmamıştır. ZB ve KB grupları RHDÖ-toplam ve alt ölçek puanları bakımından karşılaştırıldığında RHDÖ yabancılaşma ve damgalanmaya direnç puanının KB'de ZB'ye göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Beck depresyon ölçeğinde KB olguları ZB olgularından daha yüksek puan almışlardır. Bu bulgu literatür de ilk kez saptanan bir bulgudur ve şizofrenide paranoya niteliğinin damgalanma üzerine etki ettiğine işaret eder. Beck depresyon ölçeğinde KB olguları ZB olgularından daha yüksek puan almışlardır. Ölçek puanları arasındaki korelasyonlar incelendiğinde Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ile RHDÖ 'nün Yabancılaşma, Algılanan Ayrımcılık, Kalıp Yargılar, Sosyal Çekilme puanları arasında saptanan negatif bağıntı ve Beck Depresyon Ölçeği ile RHDÖ'nün Yabancılaşma, Algılanan Ayrımcılık, Kalıp Yargılar, Sosyal Çekilme ve RHDÖ Toplam Puanı arasında anlamlı pozitif ilişki ve bunun yanında Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ile Depresyon puanı arasında saptanan anlamlı negatif ilişki saptanmıştır. Damgalanma algısı üzerine çalışmada ölçülen değişkenlerin etkisi çoklu varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Bağımlı değişkenlerin damgalanma algısı alt ölçek puanlarından ve bağımsız değişkenlerin ise RBSE puanı, BDÖ puanı, ASDÖ puanı ve paranoya çeşidinden oluştuğu bu analizde damgalanma algısı üzerine yalnızca paranoya niteliğinin etkisi anlamlı bulunmuştur. Paranoya tipi ve içselleştirilmiş damgalanma arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. KB paranoyasında ZB paranoyasına oranla içselleştirilmiş damgalanma düzeyinin ve depresif belirti şiddetinin daha yüksek olduğu bulunmuş olup, ZB ve KB arasında benlik saygısında anlamlı bir fark bulunmamıştır bireycilik (dikey bireycilik) arttıkça içselleştirilmiş damgalanma arttığı bulunmuştur. Bu tez çalışmasının rutin klinik uygulamalara en önemli katkısı ZB ve KB paranoyası tiplemesinin psikotik bozukluğu olan hastalarda depresyon ve damgalanmayı öngörebilen ve kolay yapılabilen bir ayrım olduğuna işaret etmesidir. Bu tez çalışması literatürde sanrı tipiyle damgalanma algısı arasında bir ilişkiyi sınayan ilk çalışmadır.Item Psikotik bozukluklar ve obsesif kompülsif bozukluklarda bilişsel işlevlerin karşılaştırılması(Tıp Fakültesi, 2019) Kusman, Adnan; Baskak, Bora; Ruh Sağlığı ve HastalıklarıBu tez çalışmasının amacı OKB ve PB hastalarının bilişsel işlevlerinin ne derece benzeştiği/farklılaştığı araştırılmasıdır. Bu tez çalışmasının hipotezleri ise (i) Sonuca Atlama Yanlılığı Testi (SAYT)'nin sağlıklı kişiler PB hastaları ve OKB hastalarını birbirinden ayırt edebileceği (ii) SAY'ın iki vaka grubunda belirti şiddeti ile ilişkili olup olacağı (iii) Psikotik bozukluk grubunda SAY, AY ve BEP' ten oluşan bir model belirti şiddetini yordayacağı (IV) OKB grubunda SAY, BEA ve Tİ'den oluşan bir modelin belirti şiddetini yordayacağı şeklinde belirlenmiştir. Çalışmaya 71 sağlıklı kontrol, 57 psikotik bozukluk vakası, 61 OKB vakası katılmıştır. Her 3 gruba SDV formu, BAÖ, Stroop-TBAG testi, SAY, AY, Tİ, iki vaka grubuna belirti şiddetini saptamak amacıyla SAPS/SANS ve YBOCS ölçekleri uygulanmıştır. Sağlıklı kontroller ve OKB grubuna YBOCS belirti listesi ölçeği de uygulanmıştır. SAYT'nin üç grubu birbirinden ayırt edebildiği bulunmuştur. Ayrıca SAYT testinin her iki vaka grubunda belirti şiddeti ile ilişkili olduğu görülmüştür. PBG'da belirti şiddetini yordayabilecek SAY, AY ve BEP' ten oluşan bir model ortaya konamamıştır. OKBG'da belirti şiddetinin yordayabilecek SAY, BEA ve Tİ'den oluşan bir model ortaya konmuştur. Obsesyon ve psikozun doğasını anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.Item The Place of Functional Near Infrared Spectroscopy in Psychiatry(2018) Baskak, Bora; Tıp Fakültesi