İcra ve İflas Hukukunda mal beyanında bulunmamanın ve gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmanın sonuçları

dc.contributor.advisorARslan, Ramazan
dc.contributor.authorToğrul, İsa
dc.contributor.departmentHukuktr_TR
dc.date.accessioned2022-06-10T07:37:23Z
dc.date.available2022-06-10T07:37:23Z
dc.date.issued2011
dc.description.abstractIn claims and debt relationships, it?s a must of the principle of fidelity and loyalty (pacta sund servanda) that the debtor pays his/her debt willingly and on time. However, as in all societies it?s possible to have debtors who do not pay their debts willingly. In order for the claimant to receive their debts from the debtors, the debtors have been given the right to get help from the government in trying to receive their debts back from the debtors. The law which helps claimants receive their debts from the debtors with the help of the government is called Compulsory execution law. With compulsory execution law, the debtors property will be seized sold and their debts will be paid to the claimant. It?s usually not possible for the claimant to know how much property the debtor owns. Once the case has been followed and it has come to the stage of foreclosure, the law maker has made the debtor liable to declare their properties in order to foreclose. The claim of property statue in clause 74 of the Compulsory Execution Law is a declaration that states that the debtors property, claims, rights and all types of income and property be notified to official authorities.In order for the claimant to receive their claims, the Compulsory Execution law has put debtors under liability; these liabilities have been sanctioned under the compulsory execution crimes. To provide the liability of declaration of property that forms the subject of scrutiny, sanctions of ?preventive detention? and ?false declaration of property? crimes have been statued in the law. Preventive detention, mostly particular to execution and bankruptcy law is enclosed in clause 76 of İİK in order to detain the debtor preventively for a maximum or three months until the debtor declares his/her property. If the defendant debtor claims a false declaration of property, it is considered as a crime under criminal law that can lead to imprisonment; this is stated in the provision under the 338 clause of İİK. The notion of declaration of property was handled, when these provisions were being analyzed.In the first part, within the frame of declaration of property, the historical development, conditions, content, method of declaration explanations from different angles have been made. It was later analyzed under the sanctions that arose as a result of incomplying to liabilities and lack of declaration of property. When analysis was being made, the execution and bankruptcy law and crimes were generally looked at first, the preventive detention sanctions were tried to be explained. The canceling decision of the Constitutional Court which is related to the ?the liabilities not being met? crime were analyzed in terms of imprisonment for debts and disciplinary imprisonment which is special to administration law.In the second part, under the results of false declaration of property, in the frame of TCK clause 5, the effects of the ?blanket clause?, the other special crime laws, and execution and bankruptcy crimes have been evaluated. Explanations have been made regarding the implementation of the provisions. Finally, explanations were tried to be made about the crime of false declaration of property. When the sanctions were being analyzed, the regulation of legislation clause, elements, criminal and victim were evaluated in terms of method of prosecution and their results.tr_TR
dc.description.ozetAlacak-borç ilişkilerinde, borçlunun borcunu kendi rızası ile gereği gibi ve zamanında ifa etmesi ?ahde vefa ilkesi?nin (pacta sund servanda) gereğidir. Ancak her toplumda borçlarını rızası ile ifa etmeyen borçluların olması mümkündür. Bu gibi borçlulara karşı, alacaklıların alacaklarına zamanında ve gereği gibi kavuşabilmeleri için, alacaklılara devlet gücünün yardımını isteme hakkı tanınmıştır. İşte cebrî icra hukuku, alacaklıların, devlet gücünün yardımı ile alacaklarına nasıl kavuşacağını düzenleyen hukuk dalının adıdır. Cebrî icra hukuku ile borcunu ödemeyen borçlunun malvarlığına dâhil malları haczedilir, satılır ve alacaklının alacağı karşılanır. Alacaklının, borçlunun malvarlığını bilmesi çoğunlukla mümkün değildir. İşte bunu öngören kanun koyucu, takip kesinleşip haciz aşamasına gelindiğinde, haciz yapabilmek için borçluya mal beyanında bulunma yükümlülüğü getirmiştir. İcra ve İflâs Kanunu m. 74 hükmünde kapsamı bildirilen mal beyanı; borçlunun mal, alacak, hakları ve her türlü gelir ve malvarlığını yetkili mercilere bildirdiği bir açık bildirimdir.Alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak için borçluya İcra ve İflâs Kanunu ile bir takım yükümlülükler getirilmiş, bu yükümlülükler, icra ve iflas suçları ile yaptırım altına alınmışlardır. İnceleme konusunu teşkil eden mal beyanında bulunma yükümlülüğünü sağlamak için de Kanun'da ?tazyik hapsi? yaptırımı ve ?gerçeğe aykırı beyanda bulunma? suçu düzenlenmiştir. Tazyik hapsi, daha çok icra ve iflâs hukukuna özgü olup borçlunun mal beyanında bulununcaya kadar, en fazla üç ay süreyle hapsen tazyik edilmesini öngören yaptırım olarak İİK m. 76 hükmünde düzenlenmiştir. Borçlu failin, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunması ise ceza hukuku anlamında hürriyeti bağlayıcı ceza yaptırımına yol açan bir suç olarak öngörülmüş, İİK m. 338 hükmü ile yaptırım altına alınmıştır. Bu düzenlemeler incelenirken mal beyanı kavramı temel alınmıştır.Birici bölümde, mal beyanı kavramı çerçevesinde tarihi gelişimi, şartları, kapsamı, beyanda bulunma usulü gibi açılardan açıklamalar yapılmış, daha sonra yükümlülüğe uyulmaması sonucu öngörülen yaptırımlar, mal beyanında bulunmamanın sonuçları adı altında incelenmiştir. Bu incelemeler yapılırken öncelikle icra-iflas suç ve cezalarına genel olarak değinilmiş, tazyik hapsi yaptırımı açıklanmaya çalışılmış, ?yükümlülüklerin yerine getirilmemesi? suçuna ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı da borç için hapis yasağı ve daha çok idare hukukuna özgü olan disiplin hapsi kavramı çerçevesinde incelenmiştirİkinci bölümde ise, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmanın sonuçları adı altında, TCK m. 5 hükmü çerçevesinde TCK'nun ?Genel Hükümleri?nin diğer özel ceza kanunlarıyla icra ve iflâs suçlarına etkisi değerlendirilmiş, uygulanabilir hükümleri konusunda açıklamalar yapılmış, son olarak gerçeğe aykırı mal beyanında bulunma suçu açıklanmaya çalışılmıştır. Yaptırımlar incelenirken düzenlendiği kanun maddesi, unsurları, faili ve mağduru, takip usulü ve sonuçları yönlerinden değerlendirmelerde bulunulmuştur.tr_TR
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12575/81540
dc.language.isotrtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.subjectİcratr_TR
dc.subjectİflastr_TR
dc.subjectHukuktr_TR
dc.titleİcra ve İflas Hukukunda mal beyanında bulunmamanın ve gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmanın sonuçlarıtr_TR
dc.title.alternativeThe results of not declaring property and/or false decleration of property in Execution and Bankruptcy Lawtr_TR
dc.typemasterThesistr_TR

Files

Original bundle
Now showing 1 - 1 of 1
No Thumbnail Available
Name:
302102.pdf
Size:
802.61 KB
Format:
Adobe Portable Document Format
Description:
License bundle
Now showing 1 - 1 of 1
No Thumbnail Available
Name:
license.txt
Size:
1.62 KB
Format:
Item-specific license agreed upon to submission
Description: