Yargı muafiyeti ve istinabe

dc.contributor.advisorArslan, Ramazan
dc.contributor.authorYılmaz, Necla
dc.contributor.departmentHukuktr_TR
dc.date.accessioned2022-06-09T11:44:38Z
dc.date.available2022-06-09T11:44:38Z
dc.date.issued1999
dc.description.abstractOne of the three powers that a state has depending on its sovereignty right in its territory is right to adjudicate. This right is being used by the state in Turkish geographical borders. According to the Constitution, state uses this power through the agency of independent courts. State's right to adjudicate is not limitless; this is limited from the point of view of its territory and person. State's right to adjudicate is limited means everybody who lives in Turkish territory no matter he or she is Turkish citizen or not is principally subject to Turkish Jurisdiction. The exception of this principle is some real or legal entities who live in the boundary of Republic of Turkey. These persons can not be judged by Turkish courts despite the fact that they live in Turkey because of,their judical exemptions. Here this matter constitutes the first chapter of this study. In this chapter which has the title "Judicial Exemption" state's judical exemption and state's representetives' and consuls' judical exemptions were stated. While explaining the state's judical exemption, some opinions that appeared by the historical progression of this matter also took place. Also judical exemptions of diplomatical representetives were examined in the frame of the "Vienna Convention on Diplomatic Relations" singed 1961 and judical exemption of consuls were examined according to the "Vienna Convention on Consular Relations" dated 1963. Limit of right to adjudicate in the point of view of territory means that Turkish state can enjoy this right in the geographical borders of Republic of Turkey. In other words, a state who uses its right to adjudicate through the agency of independent courts can use its power in its own territorial borders. While a Turkish160 court can not show activity in another country simillary a foreigh state's court can not show judical activity in Turkish territory. In accordance with this principle, it is impossibe for a court which has the right of jurisdiction of an action to enjoy the necessary judicial activities for the enlightement of that action in the territory of another state. But despite this principle, because of some practical and materialistic reasons, the necessity for applying the institution of international law aid can appear. "International law aid" matter which constitutes the exception of limitation of state's right to adjudicate according to the territory is an extensive concept including international notification, international letter of request, international judicial aid. In this chapter, "International Letter of Request" which is a matter of international law aid was tried to be examined. Second chapter which has the title "Letter of Request in Turkish and International Procedural Law" is more comprehensive. Because the subject "letter of request" was explaind according to the regulation in internal law and under the light of international conventions. In this context, the possible ways of letters of request in Turkish Law were examined in accordance with the Private Procedural Law and Code of Execution and Bankrupt. In international letters of request, there is not any detailed regulation in or internal law. This matter has been put in order in the bilateral or multilateral international law aid conventions in which Turkey is a party. Therefore international letter of request needed to be examined in the frame of the bilateral or multilateral international law aid conventions that Turkey constitutes a part. Turkey is a party to quite a few bilateral conventions which regulate the international letters of request. Since these conventions include parallel regulations,161 each convention's provision was not examined one by one but bilateral conventions were considered as a whole. Multilateral international conventions which requlate the international letters of request and of which Turkey is a part are; La Haye Conventions on Procedure Law" and "Conventions on Collecting Alimonial Credits in Foreign Countries" dated 1954. There conventions' provisions on letters of request were examined one by one. At the and of this chapter choosing the convention that will be applied in the condition that there exist more than one international convention between Turkey and requested state and the route that will be followed in the condition that there exists no convention between Turkey and the requested state were explained.tr_TR
dc.description.ozetDevletin kendi ülkesi üzerinde egemenlik hakkına dayanarak sahip olduğu üç erkten biri yargı hakkıdır. Bu hak, Türkiye'nin coğrafî sınırlan içinde Devlet tarafından kullanılmaktadır. Anayasaya göre, devlet bu yetkiyi bağımsız mahkemeler aracılığı ile yerine getirir. Devletin yargı hakkı sınırsız değildir; ülke ve kişi yönünden sınırlandırılmıştır. Yargı hakkının kişi yönünden sınırlı olması; Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içinde yaşayan yerli ve yabancı herkesin, kural olarak, Türk yargısına tabî olması demektir. Bu kuralın istisnasını, Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içinde yaşıyor olmasına rağmen, Türk yargısına tabî olmayan gerçek ve tüzel kişiler oluşturur. Bu kişiler, yargı muafiyetine sahip olduklan için, Türkiye'de yaşıyor olmalanna karşın, Türk mahkemelerinde yargılanamazlar. İşte bu konu çalışmamızın birinci bölümünü oluşturmaktadır. "Yargı Muafiyeti" başlığını taşıyan bu bölümde; devletin yargı muafiyeti ile devlet temsilcileri ve konsoloslann yargı muafiyetleri anlatılmıştır. Devletin yargı muafiyeti açıklanırken, konunun tarihsel gelişimi ile birlikte ortaya çıkan görüşlere de yer verilmiştir. Aynca, diplomasi temsilcilerinin yargı muafiyeti, 1961 tarihli "Diplomasi İlişkileri ve Bağışıkhklan Sözleşmesi" hükümlerine göre; konsoloslann yargı muafiyetleri ise, 1963 tarihli "Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi" hükümleri çerçevesinde incelenmiştir. Yargı hakkının ülke yönünden sınırlı olması; devletin yargı hakkını sadece Türkiye "Cumhuriyeti'nin coğrafî sınırlan içinde kullanabilmesi demektir. Başka bir deyişle, devlet, bağımsız mahkemeler aracılığı ile kullandığı yargı hakkım ancak kendi ülke sınırlan içinde kullanabilir. Bir Türk mahkemesi, yabancı ülkede faaliyet gösteremeyeceği gibi, yabancı ülke mahkemesi de, Türkiye'de yargısal faaliyette157 bulunamaz. Bu kural gereğince, davaya bakan mahkemenin, yabancı bir ülkede, davanın aydınlatılması için gerekli yargısal faaliyetleri bizzat yapması mümkün değildir. Ancak bu kurala rağmen, bazı pratik ve maddî nedenlerle, milletlerarası hukukî yardım müessesesine başvurma zorunluluğu ortaya çıkabilir. Yargı hakkının ülke yönünden sınırlı olması kuralının, istisnasını oluşturan, milletlerarası hukukî yardım konusu; milletlerarası tebligat, milletlerarası istinabe, milletlerarası adlî müzaheret gibi konulan da kapsayan, geniş bir kavramdır. Bu bölümde, milletlerarası hukukî yardım kapsamına giren "milletlerarası istinabe" incelenmeye çalışılmıştır. "Türk ve Milletlerarası Usul Hukukunda İstinabe" başlığım taşıyan ikinci bölüm daha kapsamlıdır. Çünkü istinabe konusu hem iç hukuktaki düzenleme çerçevesinde, hem de milletlerarası sözleşmeler ışığında anlatılmıştır. Bu bağlamda, öncelikle, Türk hukukunda istinabenin mümkün olduğu haller, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve İcra İflas Kanunu hükümlerine göre incelenmiştir. Milletlerarası istinabe konusunda ise, iç hukukta ayrıntılı bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu konu, Türkiye'nin taraf olduğu ikili ve çok taraflı milletlerarası hukukî yardım sözleşmelerinde düzenlenmiştir. Bu nedenle, milletlerarası istinabe konusunu, Türkiye'nin taraf olduğu ikili ve çok taraflı milletlerarası sözleşmeler ışığında inceleme gereği doğmuştur. Türkiye, milletlerarası istinabe konusunu düzenleyen pek çok ikili sözleşmeye taraftır. Bu sözleşmeler, genellikle, birbirlerine paralel düzenlemeler içerdikleri için, her bir sözleşmenin ilgili maddeleri tek tek ele alınmamış, bunu yerine ikili sözleşmeler bir bütün olarak değerlendirilmiştir. Milletlerarası istinabe konusunun düzenlendiği ve Türkiye'nin taraf olduğu çok taraflı milletlerarası sözleşmeler ise; 1954 tarihli "Hukuk Usulüne Dair La Haye158 Sözleşmesi" ile "Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsili İle İlgili Sözleşme"dir. Bu sözleşmelerin, istinabeye ilişkin hükümleri ise, tek tek incelenmiştir. Bu bölümün sonunda, Türkiye ile istinabe olunan devlet arasında birden fazla milletlerarası sözleşme bulunması halinde, uygulanacak sözleşmenin seçimi ile, herhangi bir sözleşme bulunmaması halinde izlenecek yol anlatılmıştır.tr_TR
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12575/81455
dc.language.isotrtr_TR
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.subjectÖzel Hukuktr_TR
dc.titleYargı muafiyeti ve istinabetr_TR
dc.title.alternativeJudical exemption and letter of requesttr_TR
dc.typemasterThesistr_TR

Files

Original bundle
Now showing 1 - 1 of 1
No Thumbnail Available
Name:
081520.pdf
Size:
7.25 MB
Format:
Adobe Portable Document Format
Description:
License bundle
Now showing 1 - 1 of 1
No Thumbnail Available
Name:
license.txt
Size:
1.62 KB
Format:
Item-specific license agreed upon to submission
Description: