Kıbrıs Barış Harekâtı'nın Türkiye ve Yunanistan basını eksenli analizi
No Thumbnail Available
Files
Date
2016
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü
Abstract
Kıbrıs Adası jeopolitik konumu sebebiyle her dönemde önemini korumuştur. Bu özelliği sebebiyle tarih boyunca çeşitli dönemlerde dikkatleri üzerine çekmiştir. 1570 yılında Osmanlı İmparatorluğu, Venedik himayesi altında bulunan Ada'ya fetih düzenlemiş ve 1571 yılında Kıbrıs'ı egemenliğine almıştır. Ada Osmanlı topraklarına dahil olunca, fetihte görev alan askerlerin bir kısmı Kıbrıs'ta bırakılmıştır. Ayrıca padişah emriyle Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde ikâmet eden Türkler, ihtiyaç dâhilinde Kıbrıs'a yerleştirilmiştir. Ada'daki Müslüman ve Türk nüfusu, Osmanlı iskân politikasının tipik örneği olan bu yöntemle sağlanmıştır. Kıbrıslı Türklerin kökeni, o yıllarda Ada'da bırakılan askerler ve sürgün hükmüyle gönderilen Anadolu Türkleridir. Kıbrıs'ın fethinden sonra Ada'da bulunan Ortodoks Rumlara kiliseleri geri verilmiştir. Başpiskoposa tanınan haklar ve imtiyazlar sayesinde kendi içinde yönetime sahip olan Kıbrıslı Rumlar, ticaret ile uğraşmışlardır. Osmanlı döneminde Ortodoks Rumların liderliği ve kendi içlerindeki yönetimi Başpiskoposlar tarafından gerçekleştirilmiş ve Osmanlı İmparatorluğu adına vergiler Başpiskopos tarafından toplanmıştır. Avrupa'da yükselen milliyetçilik akımıyla Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Yunan halkında "Megali İdea" oluşturulmuştur. 1821 yılında başlayan Yunan ulusunun bağımsızlık hareketi, ticaretle uğraşan Kıbrıs Rum toplumunu da etkisi altına almıştır. Mora Yarımadası'nda kurulan Yunan Devleti'nin ardından Megali İdea'da yer alan Enosis, Yunanistan ile birleşme fikri, Kıbrıslı Rumlar tarafından benimsenmiştir. 93 Harbi sonrasında imzalanan Ayastefanos Anlaşması sonuçlarından çekinen İngiltere, artan Rus gücü nedeniyle imparatorluk ticaret yolunun tehlikeye düşebileceğini düşünerek Osmanlı İmparatorluğu'ndan Kıbrıs'ın kendilerine kiralanmasını istemiştir. Osmanlı İmparatorluğu'na Rusya'nın saldırıda bulunması halinde askeri lojistik destek teklfinde bulunan İngiltere, 4 Haziran 1878 tarihli Kıbrıs Konvansiyonu ile Ada'yı kiralamıştır. Ada'ya İngilizlerin gelmesiyle birlikte, yönetici konumundan yönetilen konumuna geçen Kıbrıslı Türkler umutsuzluğa düşerken, Kıbrıslı Rumlar bu gelişmeyi Enosis yolunda bir adım şeklinde düşünerek memnuniyetle karşılamıştır. 1914 yılında İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na dâhil olmasını bahane ederek, savaştan daha önce alınmış bir karar ile Ada'nın ilhakını açıklamıştır. 1923 yılında, Lozan Antlaşması'nda, Kıbrıs'ın İngiliz himayesi altında kalması, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilmiştir. Kıbrıs'ın gün sonunda İngiltere tarafından kendisine verileceğine inanan Yunanistan, dolaylı yönden Kıbrıslı Rumları Enosis adına desteklemiştir. Buna karşın Türkiye Cumhuriyeti de iç meselelerin çözülmesinden sonra Kıbrıs ile daha fazla ilgilenmeye başlamış ve Kıbrıs Türklerine desteğini arttırmıştır. II. Dünya Savaşı sonrasında Kıbrıs'ta artan Enosis hareketleri sonucunda Rumlar tarafından 1950 yılında plebisit gerçekleştirilmiş ve bu karar BM'ye iletilmiştir. BM'den istenilen cevabın alınmaması üzerine, Enosis'in hayata geçirilmesi için Yunanistan'ın desteğiyle EOKA isimli bir örgüt kurulmuş ve İngilizlere karşı harekete geçilmiştir. İngiliz Polisleri arasında yer alan Kıbrıslı Türklerin de yaşanan saldırılarda hedef olmasıyla Ada'da Türkler ve Rumlar arasında çatışmalar başlamıştır. Çatışmalar sonrasında İngiltere, Yunanistan ve Türkiye'yi Londra'da 1955 yılında bir konferansa davet etmiştir. Türkiye, Kıbrıs meselesine resmen bu şekilde müdahil olmuştur. 1958 yılına gelindiğinde Kıbrıslı Türkler, Türkiye desteğiyle Enosis'e ve EOKA'ya karşı Türk Mukavemet Teşkilatını kurmuştur. Ada'da yaşanan çatışmaların ardından Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında imzalanan antlaşmalarla 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Cumhuriyetin kurulmasından üç sene sonra Makarios, Kıbrıs Anayasası'nda değişiklikler isteyince, Türk-Rum çatışmaları tekrardan başlamıştır. Kıbrıslı Türkler enklavlarda yaşamak zorunda kalmıştır. Gelişmelerin sonrasında Kıbrıslı Rumlar ekonomik refah seviyesini arttırırken, Kıbrıslı Türkler ekonomik zorluklar içerisine düşmüştür. Kıbrıs'ta havanın gerginleştiği ve toplumlararası çatışmaların yaşandığı bu dönemde Türkiye, Garanti Antlaşması'ndaki mevcut haklarını kullanarak, Ada'ya resmi olarak ilk kez müdahalede bulunmuştur ve Türk uçakları Ada'nın üstünde seyretmiştir. 1967 yılının 21 Nisan'ında Yunanistan'da yaşanan siyasi istikrarsızlık nedeniyle darbe olmuştur. Buna mukabil aynı yıl içinde Ada'da çatışmalar tekrardan başlamış ve sonrasında Kıbrıs'taki toplumların liderleri 1974 yılına kadar çeşitli görüşmeler gerçekleştirmiştir. Yunan Cuntası ile Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios'un siyasi frekansları uyumluluk göstermemiştir ve sonucunda Enosis'ten uzaklaşan Makarios bağımsızlık çizgisini yaratmıştır.. Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında yaşanan bu hoşnutsuzluk,15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan Cuntası'nın Kıbrıs'ta Makarios Hükûmeti'ni devirmek amacıyla darbe gerçekleştirmesine sebep olmuştur. Türkiye tarafından tehlike unsuru olarak görülen darbe sonrasında Türk askerleri, 1960 Antlaşmalarının vermiş olduğu haklara dayanarak, 20 Temmuz 1974 tarihinde Ada'ya Barış Harekâtı düzenlemiştir. Tarihe "Kıbrıs Barış Harekâtı" olarak geçen bu hareketin birinci ayağı, 22 Temmuz 1974 tarihinde sonlanmış, ateşkes ilan edilmiş ve ardından Cenevre görüşmeleri yapılmıştır. Konferans'ta Türk tarafı coğrafi temele dayalı federasyon önerisinde bulunmuştur. Konferanstan bir sonuç alınamaması, Türk askerlerinin hareket darlığı ve Kıbrıslı Türklerin güvenliğinin sağlanamaması sebebiyle 14 Ağustos'ta II. Harekât gerçekleştirilmiştir. 16 Ağustos'ta ateşkes kararı taraflarca kabul edilmiştir.
Description
Keywords
Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye, Yunanistan, Basın