Hipertansiyonu olan ve olmayan obstrüktif uyku apne sendromlu hastalarda polisomnografik değişiklikler
dc.contributor.advisor | Acıcan, Turan | |
dc.contributor.author | Kaya, Aslıhan Gürün | |
dc.contributor.department | Tıp | tr_TR |
dc.date.accessioned | 2022-09-01T06:30:53Z | |
dc.date.available | 2022-09-01T06:30:53Z | |
dc.date.issued | 2016 | |
dc.description.abstract | Obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS), uyku sırasında oksijen satürasyonunda azalmaya neden olabilen tekrarlayan apne veya hipopneler ile karakterize bir hastalıktır. OSAS genel popülasyonun yaklaşık %5-15'ini etkileyen bir durumdur. OSAS ve hipertansiyon arasında iki yönlü bir ilişki vardır. Hipertansif hasta popülasyonunda OSAS sıklığı artmakla birlikte, OSAS'lı hastalarda da hipertansiyon görülme sıklığı artmıştır. Bu çalışmada Türkiye'de OSAS ön tanısı ile polisomnografi yapılan hastalarda eşlik eden hipertansiyon varlığının semptomatik, demografik ve polisomnografik etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmamıza Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Uyku Laboratuvarında OSAS tanısı almış 150 hasta dahil edildi. Bu hastaların 75'inin daha önceden hipertansiyon tanısı mevcuttu. Hastaların demografik özellikleri, semptom sorgulamaları ve polisomnografi bulguları prospektif olarak kayıt altına alındı. Hipertansiyonu olan grubun yaş ortalaması, beden kitle indeksi (VKİ) ve Epworth uykululuk ölçeği (ESS) skoru normotansif gruba göre daha yüksek bulundu (yaş: 55.3 vs 46.3; p<0.001, VKİ: 34.12 vs 30.6; p<0.001, ESS: 14.7 vs 11; p<0.001). Hipertansiyonu olan grupta OSAS semptomlarının görülme oranı daha fazla saptandı. Hastalar polisomnografik bulgularına göre değerlendirildiğinde, hipertansiyonu olan hasta grubunda normotansif gruba göre uyku etkinliği azalmış (%82.1 vs %85.1; p:0.029), uyku başlangıcı sonrası toplam uyanıklık süresi (WASO) (57 vs 41.5; p: 0.017)ve arousal indeksi artmış (17.7 vs 15; p:0.036) olarak bulunurken; uyku süresi, uyku latansı, hızlı göz hareketleri(REM)latansı açısından farklılık izlenmedi. Hastalar solunumsal olaylar açısından incelendiğinde obstrüktif apne sayısı (50 vs 17; p: 0.003), total apne sayısı (70 vs 26; p<0.001), hipopne sayısı (48 vs 27; p: 0.004), total apne-hipopne sayısı (162 vs 75; p<0.001), hipertansiyon tanısı olan grupta artmış olarak bulundu. Hipertansiyonu olan grupta apne-hipopne indeksi (AHİ) hipertansiyonu olmayan gruba göre yüksek saptandı (30.9 vs 15.8; p<0.001). Uyku sırasında ölçülen oksijen satürasyonlarına göre hastalar değerlendirildiğinde hipertansiyonu olan hasta grubunda oksijen desatürasyon indeksi daha yüksek (14.9 vs 4.05; p<0.001), ölçülen ortalama SpO2 (%91.3 vs %93.9; p<0.001) ve en düşük SpO2(%76 vs %82; p<0.001) değerleri daha düşük saptandı. Hipertansiyonu olan OSAS hasta grubunda noktürnal oksijen desatürasyonu (NOD) oranı artmış olarak bulundu (%64 vs %20; p<0.001). Hipertansif grupta orta ve ağır dereceli OSAS oranı normotansif gruba göre yüksek oranda bulundu. Bu durumun çalışma sonuçlarını etkileyebileceği düşünülerek, ağır OSAS saptanan hastalar kendi içinde tekrar analiz edildi. Ağır OSAS tespit edilen hasta grubunda önceki bulgulara benzer olarak hipertansiyonu olanların ESS skoru artmış, uyku latansı uzamış, uyku etkinliği azalmış, arousal indeksi artmıştı. NOD varlığı ağır OSAS grubunda da hipertansiyonu olan hasta grubunda artmış olarak bulunurken, bu grupta ortalama SpO2 değeri daha düşük, oksijen desatürasyon indeksi yüksekti. Sonuç olarak hipertansiyon ve OSAS sık birliktelik gösteren iki klinik durumdur. Hipertansiyonu olan OSAS'lı hastaların OSAS şiddeti ve semptomları daha fazla olabilmekte, bu hastaların uyku kaliteleri daha düşük olmaktadır. OSAS'lı olgularda ortaya çıkan noktürnal oksijen desatürasyonu ve diğer parametrelerdeki bozulmalar, hipertansiyon ve diğer komplikasyonların ortaya çıkmasında önemli bir yer tutmaktadır. Anahtar Sözcükler: hipertansiyon, obstrüktif uyku apne sendromu, polisomnografi, noktürnal oksijen desatürasyonu, sempatik aktivasyon. | tr_TR |
dc.description.ozet | Obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) is characterized by repeated episodes of apnea or hypopnea during sleep leading to oxygen desatürasyon. OSAS affects approximately 5-15% of the general population. There is a bi-directional association between OSAS and systemic hypertension. The prevalance of OSAS increased in hypertensive population, hypertension prevalance also increased in patients with OSAS. In this study we aimed to determine symptomatic, demographic and polysomnographic effects of concomitant hypertension in patients with OSAS. In our study totaly 150 patients, diagnosed as OSAS in sleep disorders laboratory of Ankara University School of Medicine Department of Chest Diseases were included. 75 of 150 patients had a diagnosis of hypertension previously. The data about demographic features, sypmtoms and polysomnographic findings were recorded prospectively. The mean age, body mass indeks (BMI) and Epworth sleepiness scale (ESS) were higher in patients who had concomitant hypertension (age: 55.3 vs 46.3; p<0.001, BMI: 34.12 vs 30.6; p<0.001, ESS: 14.7 vs 11; p<0.001). OSAS symptoms were more common in OSAS patients with hypertension. On polysomnographic evaluation; sleep efficiancy was lower (82.1% vs 85.1%; p:0.029) but also wake time after sleep onset (WASO) (57 vs 41.5; p: 0.017) and arousal index (17.7 vs 15; p:0.036) were higher in patients with hypertension history. There wasn't statistically significant difference between two groups for total sleep time, sleep onset and latency of REM. The number of obstructive apneas (50 vs 17; p: 0.003), total apneas (70 vs 26; p<0.001), hypopneas (48 vs 27; p: 0.004) and total apneas-hypopnes (162 vs 75; p<0.001) were higher in hypertensive group compared with normotensive group on respiratory events analysis. AHI was significantly higher in the hypertensive group (30.9 vs 15.8; p<0.001). In the analysis of oxygen satürasyon during sleep time, oxygen desaturation index was higher (14.9 vs 4.05; p<0.001); mean SpO2(91.3% vs 93.9%; p<0.001) and minimum SpO2(76% vs 82%; p<0.001)were lower in patients with hypertension. In addition presence of nocturnal oxygen desatürasyon were higher in hypertensive group (%64 vs %20; p<0.001). The frequency of moderate and severe OSAS patients were higher in hypertensive OSAS patients since these findings might affect the results of the study, we performed subgroup analyzsis of patients with severe OSAS. ESS score, sleep latency, arousal indeks were higher, sleep efficiancy was lower in hypertensive group compared with normotensive group. Nocturnal oxygen desaturation rate was higher in hypertensive patients. In addition, cases with hypertension had lower mean Sp02 value and higher oxygen desatürasyon indeks than cases without hypertension In conclusion hypertension and OSAS are two clinical conditions which may co-exist. OSAS severity and symptoms can be more prominent in patients with hypertension. Also this group had poor sleep quality. Nocturnal oxygen desatürasyon and deterioration of other sleep parameters have an important role for development hypertension and other complications. Keywords : hypertension, obstructive sleep apnea syndrome, polysomnography, nocturnal oxygene desaturation, sympathetic activation | tr_TR |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/20.500.12575/83524 | |
dc.language.iso | tr | tr_TR |
dc.publisher | Sağlık Bilimleri Enstitüsü | tr_TR |
dc.subject | Göğüs Hastalıkları | tr_TR |
dc.title | Hipertansiyonu olan ve olmayan obstrüktif uyku apne sendromlu hastalarda polisomnografik değişiklikler | tr_TR |
dc.title.alternative | Polysomnographic differences between obstructive sleep apnea syndrome patients with or without hypertension | tr_TR |
dc.type | MedicalThesis | tr_TR |