İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye üzerinden yapılan Yahudi göçleri (1939-1945)
No Thumbnail Available
Files
Date
2021
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü
Abstract
Yahudi tarihine etki etmiş olan "vaat edilmiş toprak" ve "üstün ırk" düşünceleri onların Filistin'le olan bağlarının temel dayanak noktasını teşkil etmiştir. 19. yüzyılda Avrupa'da güçlenmeye başlayan milliyetçilik akımının etkisi ve bunun sonucu olarak Yahudilere karşı artan antisemitik yaklaşım nihayetinde Yahudilik tarihine etki eden ikinci önemli faktör olan siyasal Siyonizmi ortaya çıkarmıştır. 19. yüzyılın sonlarında "Siyonizm"in bir Yahudi milliyetçiliğine dönüşmesiyle birlikte, bu hareketin etkisiyle başta Doğu Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden "Siyon'a dönüş" adıyla Filistin'e dalgalar halinde göç (Aliyah) süreçleri başlamıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası Filistin'de başlamış olan İngiliz Manda İdaresi yönetiminin Yahudi göçlerine karşı olan ılımlı tutumu ve Almanya'da güçlenen Nazi yönetiminin nihayetinde 1933'te iktidara gelmesiyle güçlenmiş olan antisemitik politikalar Filistin'e olan Yahudi göçlerini artırmıştır. 1939'da başlayan İkinci Dünya Savaşı'yla birlikte başta Balkan ülkeleri olmak üzere Avrupa'daki pek çok ülke Nazi işgaline uğramış ve/veya etkisine maruz kalmıştır. Bu ülkelerdeki baskılar da Yahudilerin bulundukları yerlerden gruplar halinde kaçmalarına/göçüne neden olmuştur. Bu bağlamda savaş dışında kalmayı başarmış olan nadir ülkelerden olan Türkiye Yahudiler için en güvenli ülkelerden biri haline gelmiştir ve Yahudi göç güzergâhları arasındaki en önemli rotalardan birisi olmuştur. Ancak savaşın ilk yıllarında İngiltere'nin Filistin'e olan Yahudi göçlerini engelleme konusundaki tutumu ve Almanya'nın savaştaki artan etkisi Türkiye'yi Yahudi göçmenler konusunda zora sokmuştur. Bir yanda İngiliz baskısı diğer yanda da Alman baskısıyla yüzyüze gelen Türk Hükümeti ne göçmenlerin akın halinde Türkiye üzerinden geçişine izin vererek Filistin'de İngiltere'yi zor duruma sokmuştur ne de Avrupa'dan gelen Yahudi göçmenlere kapılarını tamamen açarak Almanya ile karşı karşıya gelmiştir. Türk Hükümeti, Avrupa'dan başlamış olan Yahudi akınına karşı tedbirler alarak Türkiye üzerindeki göç hareketlerinin hangi koşullarda ve hangi kurallar çerçevesinde gerçekleşeceği ile ilgili Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyelerinin imzalarının bulunduğu kararnameler çıkarmıştır. Bu kararnamelerle Yahudi göçmenlerin gidecekleri ülke pasaportuna sahip olmaları ve Türkiye topraklarında kalmadan transit olarak geçiş yapmaları şartıyla karayolu ve demiryollarının kapasitesinin elverdiği ölçüde Türkiye topraklarından transit geçişlerine izin vermiştir. Yahudi göçmenler bu dönemde kiraladıkları büyüklü küçüklü gemilerle yasal veya yasadışı bir şekilde Filistin topraklarına ulaşmaya çalışmıştır. Bu göçmen gemilerinin bir kısmı Filistin topraklarına ulaşırken bir kısmı da bakımsız, eski, deniz taşımacılığına uygun olmaması ve kapasitesinden fazla yolcu almasından dolayı batmış veya farklı ülkelere ait denizaltılar tarafından batırılmıştır. Örneğin Salvador, Struma ve Mefkûre Gemileri bunlar arasındadır. Bu batan gemilerde sağ kalan kişiler Türkiye tarafından kurtarılmıştır. Ayrıca Türk Hükümeti izinsiz Yahudi göçmenleri taşıyan gemi kaptanlarını Milli Korunma Kanunu'na aykırı hareketten dolayı cezalandırmıştır. Örneğin Sakarya, Mefkûre, Morina ve Bülbül Gemileri'nin kaptanları bunlar arasındadır. Ancak Türkiye Türk Boğazları'nı ve karasularını göçmenlere açık tutmuştur. Diğer yandan Türkiye Yahudi göçmenlere karşı savaşın ilk yıllarında benimsemiş olduğu insani yaklaşımı savaşın ikinci evresinde de devam ettirmiştir. Savaşın ikinci evresinde Yahudi göçmenlere karşı değişen İngiliz politikaları ve ABD'nin Yahudi göçmenlere olan ilgisinden dolayı Türkiye üzerindeki baskılar artmıştır. Türk Hükümeti'nin vize almadan gelecek Yahudi göçmenleri Türkiye'ye kabul etmesini ve Türk sınırlarının ve limanlarının ardına kadar Yahudi göçmenlere açılmasını talep etmiş olsalar da Türk Hükümeti bu durumu tam anlamıyla kabul etmemiştir. Ancak Türk Hükümeti dönemin iç ve dış politik şartları dâhilinde konuyu insani açıdan ele alarak hareket etmiştir. Ayrıca Türk Hükümeti ihtiyaç duyulan alanlarda Türkiye'de çalışmak isteyen Yahudilere ve onların ailelerine Türkiye çalıştıkları süre boyunca ikametlerine Bakanlar Kurulu kararnameleriyle izin vermiştir. Nihai olarak savaş döneminde Türk Hükümeti Yahudi göçmenler konusuna insani boyutta yaklaşarak göçmenlere elinden gelen yardım ve desteği sağlamıştır. Bu çalışmada İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye üzerinden yapılan Yahudi göçleri konusu ele alınmıştır. Bu konu Türk arşiv belgeleri temelinde dönemin Türk basınına ait gazeteleri (Örn. Tan, Cumhuriyet Tasvir-i Efkâr, Anadolu), Yahudi basınına ait gazete/dergileri (Şalom, Şabat, La Boz de Türkiye Dergisi), Franklin D. Roosevelt Kütüphane ve Müzesi'nin arşiv kayıtları, dönemin tanıklarının eserleri ve telif eserler ışığında ele alınarak objektif bir metin ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Description
Keywords
Antisemitizm, Dünya Savaşı II, Filistin göçü