Sayı:49 (2024)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 7 of 7
  • Item
    1929-1980 yılları arası kozmetik reklamlarında bilim ve teknoloji söylemi üzerinden inşa edilen kadınlık temsilleri: Akşam Gazetesi örneği
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Tunçer, Fatma
    Bu makale, 1929-1980 yılları arasında Akşam Gazetesi’nde yayımlanan kozmetik ürünleri reklamlarına yer vermektedir. Modernliğe atıfta bulunan ve bilim ile teknoloji söylemi üzerinden gençlik ve güzellik temalarını işe koşan kozmetik reklamları aracılığıyla, toplumsal cinsiyet ilişkilerinin nasıl inşa edildiğini ve yeniden üretildiğini ortaya koymak, çalışmanın temel sorunsalını oluşturmaktadır. Reklam metinlerindeki bilim ve teknoloji dilinin işaret ettiği olası anlamlardan yola çıkan bu çalışmada, “kadınlık temsilleri”; gençlik, güzellik, doğa, kültür, beden, akıl, ırkçılık ve teknoloji ile ilgili literatürle bağlantılı olarak tartışmaya açılacaktır. Her tarihsel dönemde, toplumdaki normları ve kültürel değerleri yansıtan reklamlar, birtakım ideolojilerin aktarılmasında ve anlamın üretilmesinde önemli rol oynamakla beraber, özellikle toplumsal cinsiyet ilişkilerine dair toplumda kabul gören kalıpların yaratılmasında ve yeniden inşa edilmesinde önemli bir işleve sahiptir. Bu bağlamda, ait olduğu dönemin geçerli toplumsal değerlerinin, inançlarının ve teknolojisinin izlerini taşıyan reklam metinlerinin kadınlara seslenme biçimleri yoluyla nasıl bir kadın temsili sunduğu ve nasıl bir erillik türünü içinde barındırdığı gösterilmeye çalışılacaktır. 2019-2020 yılları arasında Ankara Milli Kütüphane’ de yürütülmüş olan ve arşiv taraması çalışmalarından elde edilen reklam metinleri, eleştirel söylem analizine tabii tutulmuş olup; bu yaklaşımın, kozmetik reklamlarının toplumsal cinsiyet normlarını ve ideolojik yapıları nasıl yansıttığını ve yeniden ürettiğini anlamak açısından önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Item
    Is digit ratio a biomarker of bone mineral density? Sivas Cumhuriyet University example
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Koç, Fırat; Gültekin , Timur
    This study aimed to investigate the relationship between bone mineral density (BMD) and digit ratio, with the goal of evaluating the potential of digit ratio as a marker for predicting osteoporosis-type bone diseases. The study sample included 200 patients (100 women and 100 men) who visited the Nuclear Medicine Clinic at Cumhuriyet University Research Hospital for check-ups, along with a control group of 100 healthy individuals (50 women and 50 men). Bone densitometry measurements were obtained for all participants, and the lengths of the second and fourth digits on both hands were measured using digital calipers. The results indicated a positive correlation between digit ratio and BMD, with this relationship being more pronounced in women. In men, significant positive correlations were found between the right-hand digit ratio and L BMD (r = 0.589), the right digit ratio and L T-score (r = 0.544), and the right digit ratio and L Z-score (r = 0.454). Similar positive associations were observed between the right digit ratio and femoral BMD (r = 0.608), femoral T-score (r = 0.465), and femoral Z-score (r = 0.362) (p < 0.05). For women, stronger positive correlations were identified between the right-hand digit ratio and L BMD (r = 0.707), the right digit ratio and L T-score (r = 0.815), and the right digit ratio and L Z-score (r = 0.737). Additionally, significant associations were noted between the right digit ratio and femoral BMD (r = 0.469), femoral T-score (r = 0.535), and femoral Z-score (r = 0.495) (p < 0.05). These findings suggest that the association between digit ratio and bone mineral density is stronger in women. In summary, individuals with a high digit ratio generally have higher bone density
  • Item
    Adli antropolojide bilişsel yanlılıklar
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Büyükkaymaz, Ayşenur; Sarıbey , Aylin Yalçın
    Adli bilimler, adalete hizmet etmek üzere farklı bilim dallarını çatısı altında barındıran disiplinler arası bir uygulama alanına sahiptir. Adli bağlamda inceleme konusu olmuş kemik bulgularının analizini kapsayan adli antropoloji de bu alt bilim dallarından birisidir. Adli antropologlar kemik bulgularından yaş, cinsiyet, boy gibi biyolojik verilere ulaşmak, patolojik değerlendirmelerde bulunmak ve travma bulgularını irdelemek gibi analizler gerçekleştirmektedir. Bilişsel yanlılıklar, insan beyninin düşünme süreçlerinde bilgiyi kategorize etmek ve hızlı işlemek için istemsizce başvurduğu kalıplardır. Birey, yanlı olduğunun farkında değildir ve kasıtlı olarak bir taraf seçmez. Kasıtsız ama öngörülebilir bu eğilimler, algılamayı, hafızayı, muhakeme yeteneğini ve davranışları etkileyebilir. Adli bilimlerde bilişsel yanlılıklar ise bu durumun adli analizler gerçekleştiren uzmanların karar verme süreçlerine yansımasıdır denilebilir. 2016’da başlayıp takip eden yıllarda alevlenen “Bj.581” isimli Viking mezarının cinsiyetine dair tartışmalar bağlamsal değerlendirmeleri şekillendiren bilişsel süreçleri gündeme getirmiş ve yanlılıkların bilimsel analizlere etkisini inceleme ihtiyacı doğmuştur. Bu çalışmada adli antropoloji alanında bilişsel yanlılıkların etkisini ortaya koyan çalışmaları tespit etmek amacıyla literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Tespit edilen makaleler incelenirken içerik analizi tekniğinden faydalanılmıştır. Adli bilimler alt disiplinleri arasında adli antropolojinin sık çalışıldığı ancak yeterli yayın olmadığı gözlemlenmiştir. Toplamda beş deneysel makaleye ve bir vaka raporuna ulaşılmıştır. Çalışmalarda biyolojik profilin oluşturulmasına özellikle cinsiyet tespitine odaklanıldığı gözlemlenmiştir. Bağlamsal yanlılık ve doğrulama yanlılığının hem metrik hem metrik olmayan adli antropoloji analizlerine yansıdığı anlaşılmıştır. Adli bilimlerin genelinde bilişsel yanlılıklara karşı farkındalığın oluşturulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Sıralı açığa çıkarma yaklaşımı gibi sistematik önlemlerin alınması gerektiği ve yeni çalışmalara ihtiyaç olduğu değerlendirilmiştir.
  • Item
    Human age estimation ability and factors affect the estimation
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Tunç, Yeşim; Sezgin, Nurdan
    Number of studies that are focused on estimating age from facial images are increasing every day. These studies are performed largely by automatic systems. Altough these techniques have given better results, they have not reached successful estimation levels as human made, yet. Being able to identify the significant decision-making variables that influence people's estimations is one of the things that can improve these systems. The aim of this study is to examine the success rate of human observers' estimations and to draw attention to what affects those estimations. In this study an age estimation survey was offered; people were asked whether they trust themselves about age estimation and which factors affect their estimations. Participants have been provided with an online survey created using Google Forms. A total of 223 people participated in the study, 66 male and 157 female. In general total 5 images were estimated correctly out of 12, 7 were estimated incorrectly. The ages of all participants (face images of 12 individuals) were estimated correctly with an average of 30.08%. The majority of participants (77,6%) claim to trust their judgement on some level and to make correct estimations overall. When the frequency of factor designation was examined, it was discovered that the majority of participants (65,17%) were focused on the wrinkles on faces (the study includes general face, eyes and mouth.). It is expected that future studies would yield improved results by increasing the number of factors affecting age estimation and including more machine learning studies.
  • Item
    Nüfus çalışmalarına iki önemli yaklaşım: Arkeolojik demografi ve paleodemografi
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Özbey, Serpil Özdemir
    Geçmiş dönemlerde yaşamış toplumların nüfus yapılarının ortaya konulması, arkeolojik demografi ve paleodemografi çalışmalarının temelini oluşturmaktadır. Arkeolojik demografi; geçmiş insan topluluklarının demografik yapısı ve dinamiklerini, insan faaliyetlerinin izleri ve arkeolojik kayıtlardaki maddi kültür kalıntıları doğrultusunda inceleyen bir çalışma alanıdır. Bu alandaki araştırmalar disiplinler arası bir nitelik taşımaktadır ve antropoloji, paleogenetik ve insan ekolojisi gibi çalışma alanlarından elde edilen bulguları içermektedir. Geçmişte yaşamış toplumların nüfus yapısının ortaya konulmasına yönelik yöntemlerin oluşturulması, modern insanın demografik sistemlerinin ortaya çıkış zamanı, demografik geçişler ve kolonileşme ile nüfus yok oluşları arkeolojik demografinin cevap aradığı sorular arasında yer almaktadır. Yerleşim alanlarının büyüklüğü, malzeme ve eserlerin kullanımı, tüketimi ve atık miktarları gibi arkeolojik kanıtlar, geçmişe dair nüfus büyüklüğü ve yoğunluğunu tahmin etmek için kullanılan geleneksel göstergelerdir. Son yıllarda bu kanıtlar, radyokarbon tarihleme programlarıyla da desteklenen ve gün geçtikçe artan veri setleriyle birleştirilmektedir. Bu veri setleri, kıtasal çapta kolonileşme ve kültürel değişim dönemlerinde demografik ilerleme dalgalarını incelemek ve nüfus düşüşü, yok oluş ve yerleşim tarihi boyunca duraksama dönemlerini tespit etmek için kullanılmaktadır. Eski dönem toplumlarının doğum ve ölüm oranlarına ilişkin istatistiki değerlerle ilgilenen paleodemografik çalışmalarda ise farklı zaman ve mekanlarda yaşamını sürdürmüş olan toplumların iskelet kalıntıları incelenmektedir. Elde edilen veriler o toplumların mezar buluntuları ve kültürel kalıntılarıyla birlikte değerlendirilmektedir. Anadolu toplumlarının demografik yapılarının ortaya konulması amacıyla gerçekleştirilen arkeolojik demografi ve paleodemografi çalışmalarının sonuçları; paleopatolojik, paleobotanik ve paleoekolojik bilgilerle desteklendiği takdirde insanlık tarihi boyunca meydana gelen biyolojik ve kültürel değişimlere ilişkin daha net veriler sunacaktır. Bu makalenin amacını; arkeolojik demografi ve paleodemografik araştırmaların yöntemleri hakkında bilgi verilmesi ve bu bilgilerin ışığında geçmiş dönem Anadolu toplumlarının demografik yapılarının ortaya konulması oluşturmaktadır.
  • Item
    Van Başkale Yahudilerinin kültürel geçmişi
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Çelik, Azat; Levendoğlu, Fuat
    Bu çalışma, uzun yıllar boyunca Van ilinin Başkale ilçesinde yaşayan ve 20. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle kalan son ailelerin de göç etmesiyle bölgede varlığı kalmayan Başkale Yahudileri hakkındadır. Çalışmada Yahudilerin bölgeye ne zaman, nereden ve hangi sebeplerden ötürü geldikleri, gelip yerleştikten sonra bölgedeki sosyo-kültürel yaşamlarının nasıl olduğu ve bölgeden tekrar göç etme sebepleri araştırılmıştır. Tarihi kaynaklara ve mülakat sonucu edindiğimiz bilgilere göre; Van-Başkale Yahudilerinin bölgeye zorunlu nedenlerle göçle gelip, bölgede uzunca bir süre yaşam sürdükten sonra gönüllü ve çeşitli sebepler doğrultusunda yine başka coğrafyalara peyderpey göç ettikleri bilinmektedir. Sınırlı sayıdaki literatür bilgisine göre; Yahudiler bölgede Türkler, Kürtler, Ermeniler ve Yezidiler ile uzun yıllar birlikte yaşayarak, kültürel alışverişlerin gerçekleşmesinde de rol oynamışlardır. Yine; bölgede yaşadıkları süre boyunca Yahudilerin dil olarak Aramiceyi kullandıkları; bunun yanında Kürtçe ve Türkçe de konuşabildikleri bilinmektedir. Bölgenin kerpiç mimariye dayalı barınak ve kapalı mekân mimarisi, Yahudiler de dâhil dönemin tüm etnik grupları için ortak özellik oluşturmaktadır. Bölge bakımından bir başka ortak özellik de geniş aile yapısıdır. Bölge Yahudilerinde de geniş aile şekli ve büyüklere saygı, etnik grupların benzer kültürünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla aile içi otorite, rol ve sorumluluklar da söz konusu kültürel yapıya göre belirlenmiştir. Buna göre; coğrafi bölgenin benzeşen kültürel yapısına dayalı olarak, Van Başkale Yahudilerinin gelenek-görenek, inanış ve ritüelleri de yine bölgenin diğer kültürel grupları ile benzerlikler barındırır. Sonuç olarak, kendilerini Nash Didan olarak tanımlayan Van-Başkale Yahudilerinin, bu bölgeye Mezopotamya, Irak ve İran üzerinden geldikleri, Başkale’de ise en erken verilere göre en az 200 yıllık süreç içinde sosyal, kültürel, dini ve ekonomik yaşam inşa ettikleri anlaşılmıştır
  • Item
    Jean-Jacques Rousseau’da yabancılaşma ve üçüncü katman
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Ferhat, Nevin; Bas , Kemal
    Bu makalede Jean-Jacques Rousseau’da yabancılaşma kavramı ele alınmıştır. Makale insanın, doğa durumundan çıkışının bir yabancılaşma süreci olduğunu, emek aracılığıyla doğanın ve şeylerin düzeninin tamamıyla değiştiğini öne sürmektedir. Bu değişim, yani özgür insanın nasıl köleleştiği, doğal şeylerin nasıl emek ürünleri haline geldiği, yarar kavramı etrafında ve ekonomik antropolojinin genel yaklaşımları çerçevesinde açıklanmaya çalışılmıştır. Antropolojik araştırmaların imkânı doğrultusunda Rousseau’da yabancılaşmanın, antropolojik üçüncü bir katmana karşılık geldiği savunulmaktadır.