Sayı:48 (2024)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 8 of 8
  • Item
    2023 Depremleri Sonrasında ‘Birlikte Yaşama Kültürü’ Bağlamında ‘Hataylılık’ Kent Aidiyeti ve Yerellik
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Eraslan, Aylin
    Hatay, Şubat 2023’te gerçekleşen depremlerin ardından hasar almış, kentte çok sayıda can ve mal kaybı yaşanmıştır. Hataylıların bir kısmı kenti terk etmek zorunda kalmıştır. Bu çalışmada amacım, 6 Şubat Kahramanmaraş ve 20 Şubat Hatay depremlerinin, kenti terk etmek zorunda kalan Hataylıların en eski dönemlerden bu yana süreç içerisinde etkileşime bağlı olarak birlikte inşa ettikleri Hataylılık ve birlikte yaşama kültürüne ilişkin duygu ve düşünceleri üzerindeki etkilerini anlamaya ve anlatmaya çalışmaktır. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi, derinlemesine mülakat ve katılımcı gözlem teknikleri kullanılmıştır. 10 kadın ve 5 erkek toplam 15 kişiyle Eskişehir’de yüz yüze ve Türkiye’nin birçok iline göç edenlerle ise çevrimiçi görüşülmüştür. Alan araştırması 8-15 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Anlatılarda Hataylılığa ve birlikte yaşama kültürüne yönelik duyguları temsil eden ifadelerin yoğunluğu dikkat çekicidir. Elbette bu denli yoğun duyguların açığa çıkmasında yaşanan deprem felaketinin etkisinin olduğu düşünülebilir. Ancak bu kısmen doğrudur. Bu çalışmada, Hataylılığın deprem sonrası yaşanan romantik bir duygu yoğunluğundan çok daha fazlası olduğu öne sürülmektedir. Hatay’ın kadim tarihine bakıldığında kentin, en eski ticaret yollarının kesiştiği noktada yer alması birçok halkı kendine çekmiş, kente ticaret amacıyla gelenler bir süre sonra kente kalıcı olarak yerleşmişledir. Hatay, bir arada yaşayan halkların ortak yaşam alanlarında etkileşime bağlı olarak farklılıklara saygı duyma ve bir arada yaşama kültürü geliştirdikleri ve bugün dünyada medeniyetler şehri olarak ifade edilen örnek bir kente dönüşmüştür. Öte yandan Hatay’ın Atatürk’ün, Tayfur Sökmen’in ve Hataylıların çabalarıyla anavatana katılması, kente olan bağlılığı ve aidiyeti daha da arttırmış ve kenti bu yönüyle özel kılmıştır. Çalışmanın bulguları genel olarak değerlendirildiğinde deprem sonrasında belirgin bir şekilde ön plana çıkan kent aidiyeti ve bağlılığının tarihsel ve ilişkisel bir süreç içerisinde inşa edilmiş ve yüzyıllardır kuşaklar arasında aktarılan birlikte yaşama kültüründen doğduğu ve deprem sonrasında daha da belirgin bir hale geldiği söylenebilir. Buna ek olarak, anlatılarda mutfak kültürü, yer’e bağlılık ve birlikte yaşama kültürüne yönelik üç ana tema göze çarpmıştır
  • Item
    Kitap İncelemesi: Cumhuriyet ve Antropoloji
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Uçar, Fuat
  • Item
    Kitap İncelemesi: Güvencesizlik ve belirsizlik koşullarında türler arası dolanıklık, türler arası işbirliği
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Dişli, Semra Özlem
    Bu çalışmada, antropolog Anna Lowenhaupt Tsing’in Dünyanın Sonundaki Mantar: Kapitalizmin Enkazlarında Yaşam İmkânı Üzerine isimli kitabı değerlendirilmektedir. 2015 yılında Princeton University Press tarafından Amerika’da İngilizce olarak yayınlanan kitap, antropoloji dünyasında büyük ses getirmiş Victor Turner Etnografik Yazma Ödülü (2016) ile Gregory Bateson Kitap Ödülü’nün (2016) yanı sıra daha birçok ödülün sahibi olmuştur. 2023 yılında da kitap, Erdem Gökyaran’ın çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlamıştır. Dünyanın Sonundaki Mantar, günümüz küresel kapitalizmin bir sonucu olan güvencesizlik ve belirsizlik koşullarındaki yaşamları anlatır. Ancak bu anlatıyı, sadece insanı değil, aynı zamanda insan olmayan bir varlık türünü; matsutake mantarını da odağa alarak kurmaktadır. Bu çerçevede kitap, yaygın etnografik yaklaşımlardan iki önemli açıdan farklılaşır. İlk olarak kitap, yerleşik insan-merkezli düşüncenin sınırlarının ötesine geçen bir kavrayışla toplumsala, tarihe, ekonomiye ve ekolojiye yaklaşmaktadır. İkinci olarak ise kitapta, insan ile insan olmayan varlık türleri arasındaki birbirini etkileyen, şekillendiren ilişki ve işbirlikleri merkeze alınmaktadır. Kitap bu iki yönüyle çoktürlü etnografi yaklaşımına örnek teşkil eder. Çoktürlü etnografiyi ortaya çıkaran dönüşümlere değinerek başlayan bu değerlendirme, Dünyanın Sonundaki Mantar’ı içerdiği temel tartışmalarla tanıtmayı amaçlamaktadır.
  • Item
    Diş morfolojisini etkileyen genetik, epigenetik ve çevresel faktörler
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Erbil, Fatma Nur
    Diş morfolojisi ağırlıklı olarak genetik faktörler tarafından belirlenir. Bu sebeple dişler, bireylerin ve popülasyonların ait olduğu coğrafi bölge, akrabalık ilişkileri, popülasyonlar arası benzerlik ve farklılıklar gibi önemli konularda bilgiler vermesi bakımından antropolojik çalışmalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Bu makalede, diş varyasyonlarına sebep olan genetik, epigenetik ve çevresel faktörlere değinilmiştir. Ayrıca, dişlerin embriyolojik gelişimi, ikiz çalışmaları, genom çapında ilişkilendirme çalışmalarından bahsedilmiştir. Bu çalışmalar diş varyasyonlarının büyük ölçüde genetik kökenli olduğunu, ancak, embriyolojik gelişim döneminde maruz kalınan çevresel ve epigenetik faktörlerin de diş morfolojisine etki ettiğine dikkat çekmiştir. Diş morfolojisine katkı sağlayan faktörlerin belirlenmesine yönelik daha çok genetik çalışmaya ihtiyaç vardır
  • Item
    Batı Anadolu Geç Miyosen Memeli Lokalitelerinden Hippotherium brachypus (Hensel, 1862) (Equidae, Hipparionini): Sistematik ve Paleoekoloji
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Pullu, Büşra; Mayda, Serdar; Kaya, Tanju
    Anadolu, Avrasya ve Afrika faunalarının paleocoğrafik tarihi boyunca özellikle karasal memelilerin evrimi için önemli bir kavşak rolü oynamıştır. Fosil atların kaydı ise evrimsel süreçlerin ve biyokronolojik korelasyonların değerlendirilmesine katkıda bulunarak kıtalararası yayılım desenlerinin izlenmesinde önemli bir yere sahiptir. Fosil Equidae örneklerinin üzerine yapılan sistematik çalışmalar, fonksiyonel anatomileri, yaş dağılımları, faunaların paleoekolojisi ile bölgesel iklim değişiklikleri arasındaki bağlantının aydınlatılmasına katkı sağlamaktadır.Geç Miyosen dönemi 3 toynaklı atları olarak bilinen Hipparion taksonu Anadolu’da ilk kez Astrasiyen-Valesiyen sınırında görülmüş olup, daha sonra özellikle Turoliyen dönemde ciddi bir çeşitlilik sergilemiştir. Bu bağlamda, Avrasya Hipparion evriminin anlaşılmasında Anadolu faunalarının çalışılması, Equidae sistematik paleontoloji çalışmaları açısından dikkate değerdir. Hippotherium brachypus Turoliyen dönemin iri hipparionine türü olarak bilinmektedir ve bu tür ilk kez Hensel tarafından Pikermi’den raporlanmıştır. Bu makalede Batı Anadolu’daki Geç Miyosen dönem memeli lokaliteleri olan Muğla-Yatağan-Şerefköy (MN12), Uşak-Eşme-Kemiklitepe (MN11- 12) ve Kütahya-Bayat ( MN11-12) lokalitelerinden elde edilen maksiller diş serileri ve izole diş örneklerinin sistematik tayini sonucunda Hippotherium brachypus taksonunun varlığı ve bölgelerin paleoekolojisi tartışılacaktır.
  • Item
    Kişilik Özelliklerinin Beslenme Alışkanlıkları, Beden Algıları Ve Antropometrik Ölçümlere Etkisinin İncelenmesi: Başkent Üniversitesi Örneği
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Sinanoğlu, Ece; Sağır, Mehmet
    Kişilik özellikleri, kalıtsal ve çevresel etkilerle şekillenen, bireyin kendisini ve çevresini algılama şekillerini değiştirebilen tutum, tavır ve davranış kalıplarıdır. Bireyin hayatında sosyal, psikolojik, ekonomik olduğu kadar anatomik açıdan da etkilere sahiptir. Bu araştırma, üniversite öğrencilerinin kişilik özelliklerinin beslenme şekilleri, beden algıları ve antropometrik ölçümleri üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın örneklemini 100 kadın 100 erkek olmak üzere toplam 200 Başkent Üniversitesi öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre kadınların erkeklere göre daha dışadönük ve uyumlu kişilik özellikleri gösterdikleri, erkeklerin şişmanlığa karşı ön yargılarının daha fazla olduğu tespit edilmiştir (p<0.05). Nevrotizm kişilik özelliğinin beden memnuniyetini negatif yönde; dışadönüklük, deneyime açıklık ve sorumluluk kişilik özelliklerinin ise beden memnuniyetini pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Kişilik özellikleriyle bazı antropometrik özellikler arasında zayıf korelasyon tespit edilirken şişmanlığa karşı kendilik algısı alt boyutuyla antropometrik özellikler arasında yüksek oranda bir ilişki bulunmuştur.
  • Item
    Karlığın Tepesi (Malatya) Topluluğunun Paleodemografik Analizi
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Alkan, Yarenkür
    Malatya ili, Battalgazi ilçesinde yer alan Karlığın Tepesi nekropolü, TOKİ inşaatı esnasında açığa çıkmış ve Malatya Müze Müdürlüğü tarafından 2020 yılında kazılmıştır. Toplam 17 mezarın kazısı yapılmış ve 259 birey gün ışığına çıkarılmıştır. Mezar sunularına göre MS. 3-6. yy’lar arasında tarihlenen nekropolde iki tip mezar bulunmaktadır: yeraltı kaya mezar odaları ve kayaya oyulmuş tekne formlu mezarlar. Bu çalışmada Karlığın Tepesi nekropolünden çıkarılan bireylerin paleodemografik analizleri yapılmıştır. Bunların 23’ü bebek (0-2,4), 67’si çocuk (2,5 17,9), 84’ü kadın, 65’i erkek bireydir. Ayrıca cinsiyeti belirlenemeyen 20 birey mevcuttur. Bebek ve çocukların popülasyon içerisindeki demografik dağılımı %34,75 ile erişkinlerin demografik dağılımı ise %65,25 ile temsil edilmektedir. Topluluğun yaşları tespit edilebilen 198 bireyden hesaplanan erişkinlerin ortalama ömür uzunluğu 37,75 yıldır. Topluluğun erişkin kadınlarında ortalama ömür uzunluğu 38,45 yıl, erkeklerinde ise 36,87 yıldır. Geç Roma-Erken Bizans Dünya genelinde karışıklıkların başladığı, savaşların, göçlerin, salgın hastalıkların ve kıtlıkların yoğun olduğu bir dönemdir. Dönemin kötü koşullarına karşın Karlığın Tepesi topluluğunda bebek ve çocuk ölüm oranlarının ve erişkin bireylerin ömür uzunluklarının görece daha iyi olması, Karlığın Tepesi insanlarının yaşam koşullarının, beslenme düzenlerinin ve refah seviyesinin daha iyi olduğunu düşündürmektedir. Karlığın Tepesi nekropolünün bağlı olduğu kenti tahmin etmek zor olsa da ele geçen iskelet verileri, mezar sunuları ve mesafe olarak daha yakın olması antik Melitene ihtimalini artırmaktadır. İmparator Vespasianus’un MS 70 yılında Kappadokia’ya yerleştirdiği iki lejyondan biri olan Legio XII Fulminata’nın askeri üssü Melitene, modern Malatya ilinin 10 km kuzeyinde, Fırat Nehri havzasında bulunmaktadır. Lejyonların kurulduğu kentler ticaret kervanlarının Fırat Nehri’ni geçmek için kullandığı rotalar üzerinde yer aldıklarından ekonomik merkezler haline gelerek zenginleşmiş ve şehirlerin sosyal ve kültürel yapısını da etkilemiştir.
  • Item
    Kemikler Üzerindeki Fiziksel Tahribatın Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi (FTIR) ile İncelenmesi
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Sarıbey, Aylin Yalçın; Ağartancan, Alper
    Adli bağlamda suçun gizlenmesi amacıyla gerçekleştirilen kundaklama, cesedin suya bırakılması veya gömülmesi gibi eylemler kemiklerde postmortem değişikliklere yol açabilmektedir. Bu konuda Fourier Dönüşümlü Kızılötesi (FT-IR) spektroskopisi, adli amaçlarla detaylı bir inceleme için etkili bir araç olarak değerlendirilebilir. Bu araştırmanın odak noktası, kemiklerdeki postmortem değişikliklerin, ön işleme tabi tutulmadan Zayıflatılmış Toplam Yansıma (ATR)-FT-IR spektroskopisi kullanılarak ayırt edilebilirliğini araştırmaktır. Çalışma kapsamında 14 farklı kemik numunesi çeşitli hasarlara maruz bırakılarak ATR-FT-IR spektroskopisi ile detaylı bir şekilde incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, yanmış kemik dışındaki hasarlı kemiklerin FTIR spektrumlarında ortak absorbans bantlarına rastlandığını göstermiştir. Ayrıca, PCA (Temel Bileşen Analizi) kullanılarak kemiklerde meydana gelen tahribatın %93 ila %100 arasında bir ayırt edilebilirlik oranına sahip olduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonuçları, adli bilimler alanında gerçekleştirilecek ileri çalışmalara yönlendirici ve yardımcı olabilecek nitelikte değerlendirilmiştir.