Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    New user? Click here to register. Have you forgotten your password?
Repository logo
  • Communities & Collections
  • All of DSpace
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    New user? Click here to register. Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Koz, Mitat"

Now showing 1 - 12 of 12
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Basketbolcularda anaerobik kapasitenin saha ve laboratuvar ortamında karşılaştırılması
    (Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Kostromin, Stanislav; Koz, Mitat; Other
    The purpose of this study was to investigate the relationship between Running-Based Anaerobic Sprint (RAST), 30 second repeated jump, Line-drill field tests and laboratory anaerobic Wingate test in 3 years played junior male basketball players. Nineteen female team players 16,31±0,47 years old, and height 189,93±6,37 cm, weight 77,93±15,51 kg, body fat %12,36±8,23, body mass index (kg/height2) 21,52±3,62 and Vo2mak 49,69±3,72 (ml•kg-1•dk-1 ) voluntary participated in this study. In the field tests RAST and 30 second repeated jump, both peak power and mean power were measured with body mass and relative body mass. Also mean power and mean height were got from 30 second repeated jump test. In addition to this, the best running time, mean running time and the worst running time determined from Line-drill test. Correlation between field tests result and WAnT anaerobic power test result were detected by using Spearman's Kendall' Tau Correlation Analysis. According to this correlation analysis, there is significant correlation between the index of Wingate and RAST tests in peak and mean power (r=0,579; p=0,009, r=,675; p=0,002). Furthermore the results showed that there is significant correlation between the index of Wingate test and 30 sec. repeated jump test peak p=0,819; p=0,000), mean power (r=0,660; p=0,002), peak power to body mass (r=0,774; p=0.000) and mean power relative to body mass (r=584; p=0,000). Also there are significant correlation between the index of Wingate test (mean power to body mass) and 30 sec. repeated jump test (mean power and mean height (r=0,850; p=0,0004 and r=730; p=0,0003). In additioning significant negative correlation in line-drill test the best running time (r= -0,742 p=0,0001), mean running time (r= -0,590; p=0,008), the worst running time (r= -0,740 p=0,0001) and mean power to body mass. Results showed that three of field tests would use for testing anaerobic mean and peak power as well laboratory Wingate test. It is clear from the results that 30 sec. repeated jump test is more strongly corellelated with anaerobic test. Additionally, the relationship between Line-drill running time and WAnT anaerobic mean power tests showed that Line-drill could be used for the assessment and determining of anaerobic capacity more practically and lower cost. Key Words: Anaerobic capacity, Basketball, Test
  • No Thumbnail Available
    Item
    Basketbolda farklı oyuncu sayılarıyla oynanan yarı saha ve tam saha oyunlara verilen fizyolojik cevapların karşılaştırılması
    (Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2011) Alemdaroğlu, Bilal Utku; Koz, Mitat
    Bu çalışmanın amacı, farklı oyuncu sayıları ile Yarı saha (Ys) ve Tam sahada (Ts) oynanan oyunların optimum sürelerinin, optimum setlerinin belirlenmesi ve oyunlara verilen fizyolojik ve kinematik cevapların karşılaştırılmasıdır. Çalışmaya bir bölgesel lig takımının kadrosunda yer alan 12 basketbolcu ( yaş: 21,9 ± 4,5 yıl; boy: 189,6 ± 6,9 cm; VA: 91,5 ± 8,2 kg ) gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmada öncelikli olarak optimum süreler daha sonrasında da optimum setler oyuncuların ortalama hız değeri kullanılarak hesaplanmıştır. Yarı saha ve Tam sahada 1 x 1, 2 x 2, 3 x 3, 4 x 4 oyunlar, belirlenen optimum süre üzerinden, sporcuların oynayabildikleri kadar fazla set oynatılarak ve setler arasında 3 dakika ara verilerek gerçekleştirilmiştir. Tüm oyunlarda her setin bitiminde kan laktik asit konsantrasyonu (LA) ve algılanan zorluk derecesi (AZD) belirlenmiştir. Bu oyunlar sırasında sporcuların üzerlerine yerleştirilen SPI-Prox Portatif Hareket Analiz Sistemi (GPS) yardımı ile sporcuların kat ettikleri mesafeler (KEM), ortalama hızları, belirlenen hızlarda KEM ( 0-6,9 km/sa; 7-12,9 km/sa; 13-17,9 km/sa, 18 km/sa ve üzeri), kalp atım hızları (KAH) ve maksimal KAH'ın hangi yüzdelerinde oyunu oynadıkları (% KAHmaks) belirlenmiştir. Elde edilen fizyolojik ve kinematik değerler her oyunun kendi setleri ve farklı oyunlar arasında karşılaştırılmıştır. Çalışma sonunda optimum süreler ve setler 1 x 1 Ts oyunu için 60 sn, 3 set, 2 x 2 Ts oyunu için 180 sn, 4 set, 3 x 3 Ts oyunu için 240 sn, 4 set, 4 x 4 Ts oyunu için 360 sn, 5 set, 1 x 1 Ys oyunu için 120 sn, 3 set, 2 x 2 Ys oyunu için 270 sn, 5 set, 3 x 3 Ys oyunu için 390 sn, 4set ve 4 x 4 Ys oyunu için 600 sn, 4 set olarak bulunmuştur. Oyunların setleri arasında yapılan karşılaştırma sonucu ise fizyolojik parametreler açısından setler arasında fark olduğu ve farkların birinci ve nadiren ikinci setlere verilen fizyolojik cevapların düşük olmasından kaynaklandığı belirlenmiştir. Oyunların birbiri ile karşılaştırılması sonucu oyuncu sayısının azalmasının yani kişi başına düşen alanın artmasının oyunlarda fizyolojik yükü arttırdığı ve aynı zamanda yüksek hızda yapılan hareket sayısını arttırdığı belirlenmiştir buna göre en yüksek şiddetli oyun 1 x 1 Ts oyunu olurken algılanan zorluk derecesi açısından 1 x 1 Ys oyunu en yüksek şiddetli oyun olmuştur. Bu sonuçlara göre kişi başına düşen alanın artmasının oyunların fizyolojik ve kinematik yükünü arttırdığı, oyunların değerlendirilmesinde fizyolojik cevaplar ile kinematik cevapların birlikte kullanılması gerektiği, bunların yanında oyuna özgü hareketlerin de hareket analizi çalışmaları ile tespit edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca oyunların yarattığı fizyolojik streslerin dayanıklılık antrenmanlarında kullanılan şiddetlere benzer olduğu bu sebeple antrenörlerin sporcularının dayanıklılık gelişimlerinde bu antrenmanların interval antrenmalar yerine kullanılabileceği düşünülmektedir. AbstractThe purposes of this study are to determine the optimum duration and number of repetitions and to compare the physiological and kinematic responses of Half-court (Hc) and Full-court (Fc) games. Twelve region league basketball players (Age: 21,9 ± 4,5 years; Height:189,6 ± 6,9 cm; Body Weight: 91,5±8,2kg) were voluntarily participated in the study. Primarily optimum durations, secondly optimum bouts of the games were determined as average speeds of players. Half and Full court 1x1, 2x2, 3x3 and 4x4 games were played under determined optimum time, and as many repetition as possible for the players could play were played. The resting duration between bouts was 3 minutes in all games. Subjective exertion rating (AZD) and blood lactate (LA) were determined at the end of each bout of games. During each set, in total sets in different Hc and Fc game formats, the distance covered, average velocities, and number of different movements as 0-6,9 km/h, 7-12,9 km/h, 13-17,9 km/h and 18 and above velocity running, HR, % HRmax were recorded as kinematic variables by GPS system. At the end of the study optimum durations and bouts of the games were determined as 60 sec, 3 bouts for 1 x 1 Fc, 180 sec, 4 bouts for 2 x 2 Fc, 240 sec, 4 bouts for 3 x 3 Fc, 360 sec, 5 bouts for 4 x 4 Fc, 120 sec, 3 bouts for 1 x 1 Hc, 270 sec, 5 bouts for 2 x 2 Hc, 390 sec, 4 bouts 3 x 3 Hc, 600 sec, 4 bouts for 4 x 4 Hc. Significant differences were found in the physiological responses of bouts of games and because of low responses of first bout and rarely low response of second bout. The comparison of the games showed that as the number of players decreased, which means space per player increased, physiologic intensity of the game has increased, and the number of movements increased. According to these findings as the number of players increased, amount of time spent and distance run in low intensities has increased, and as opposite to this, as the number of players decreased the amount of time spent and distance run in higher intensities has also increased. Fc 1 x 1 was defined the most intense game and Hc was defined as the most perceived difficult game according to physiological and kinematic responses. According to these results, increasing space per player resulted in higher physiological and kinematic responses. While evaluating these games, kinematic and physiological responses should be examined together and game-specific movements should be posited by movement analyses. Also physiological response of Hc and Fc games were found similar with interval training zones therefore it can be said that coaches can use these games in order to improve VO2max of basketball players.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencilerinde fiziksel aktivite alışkanlıkları ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının akademik başarı ile ilişkisi
    (Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2012) Asiabi, Sepideh Rahimi; Koz, Mitat; Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
    The Relation Between Physical Activity Habits, the Health-Promoting Lifestyles and Academic Achievements of Physical Education and Sports StudentsExisting information shows that activities of physical education, health-promoting lifestyle behaviors and physical activities contribute to academic achievement. Results obtained through cross-sectional studies demonstrate in particular that there is a positive relationship between physical activities in children and academic performance.However, it is not very clear what the relationship is between the physical activities, health-promoting lifestyle behaviors and academic achievements of the students of the Physical Education and Sports, which apart from sports education, also entails health, nutrition, psychology, sociology and related courses.The purpose of this research is to determine the relationship between health-promoting lifestyle behaviors, physical activities and academic achievements of the students studying at the School of Physical Education and Sports of Ankara University and to explain the influencing factors.The research was conducted with the participation of 91 students aged 18-25 of the total 345 students studying during the 2011-2012 academic year at the Ankara University Physical Education and Sports School (BESYO). The participants were selected from among those who volunteered for the study.The physical activity habits and health-promoting lifestyle behaviors of the students were measured with the International Physical Activity Questionnaire, (long form) whose viability and reliability has been proven, along with the Healthy Lifestyle Behaviors Questionnaire, while their academic achievements were determined through obtaining the student?s grade scores averages from the Ankara University Student Information System (SIS). Academic achievement was analyzed from the aspects of departments, active and very active students, places of living, those working and not working in any kind of job, sportsmen with and without licenses, persons with and without a disease, and those with an illness taking and not taking medication.Fifty one (56%) of the students participating in the study were evaluated as active, while 39 (42.9%) were assessed as very active. No meaningful relationship between the total Physical Activity and Healthy Lifestyle Behaviors point and the Academic Achievement obtained through their grade scores average was determined. A significant difference was also not found between departments, active and very active students, places of living, those working and not working in any kind of job, sportsmen with and without licenses, persons with and without a disease, and those with an illness taking and not taking medication.From the aspect of physical activity values, significant differences were discovered between students living with their families and those living in dorms and also between students living in lodging houses and those living in dorms. It was determined that students living in lodging houses had higher values of physical activities, while the students living in dorms had lower values (P < 0.05).There was also no significant relationship between the total health-promoting lifestyle behaviors scores and grade scores averages. A significant negative relationship (r= -0,23) was found between exercise, which is a subscale of health-promoting lifestyle behaviors and grade scores average. Significant differences were seen between the total health-promoting lifestyle behaviors scores and students of the departments of Physical Education and Sports, and Sports Management (P < 0.05). It was observed that students of the department of Physical Education and Sports Teaching had gained high points. Significant differences were also found in self-actualization, nutrition, interpersonal relations, stress management, health responsibility and exercise points between departments (P < 0.05 ).In conclusion, it could be said that students of the School of Physical Education and Sports have a high level of physical activity, there is no relationship between physical activity levels and academic achievement, that the subscale scores of healthy lifestyle behaviors change according to their place of living, department they study at and whether or not they are licensed sportsmen, and that students of the department of Physical Education and Sports Teaching, who have entered the School with higher scores, possess much higher sub scores of health-promoting lifestyle behaviors compared to students from other departments.Key Words: Academic Achievement, Health-Promoting Lifestyle Behaviors, Physical Activity, Physical Education and Sports.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Elit okçularda seçilmiş sirkadiyen ritim değişkenlerinin, atış performansına etkisinin incelenmesi
    (Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Özçelik, Mehmet Ali; Koz, Mitat; Other
    Bu çalışmanın amacı, elit düzey okçularda sirkadiyen ritme bağlı fizyolojik değişimlerin okçuluk atış performansı üzerindeki etkisini incelemektir. Çalışmaya yaşları ortalama 20,68±2,24 yıl olan ve en az 3 yıl okçuluk dalı antrenman yaşına sahip 24 sağlıklı erkek (elit okçu) gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmaya katılan okçuların günün dört farklı zaman diliminde (sabah 08.00-10.00, öğle 12.00-14.00, akşamüzeri 18.00-20.00 ve akşam 22.00-24.00) 30 okluk atış performans testinin yanı sıra, izometrik kuvvet testleri, bu araştırma için seçilmiş sirkadiyen ritim değişkenleri olan elektrokardiyogram ölçümleri, kan basıncı ölçümü, timpanik vücut sıcaklığı ölçümü ve okçuluğa özgü performans değişkenlerinden kliker reaksiyon süresi ve nişan alma süresi değerleri her bir zaman diliminde; dinlenim sırasında, 30 okluk atış performansı sırasında ve toparlanma periyodunda kayıt edilmiştir. Tüm ölçümler, aynı oda sıcaklığında (20-24 C°) ve nem miktarında (%50'den düşük) uygulanmıştır. Dört ayrı zaman diliminde tekrarlanan ölçümlere ait bulguların istatistiksel analizlerinde "Tekrarlayan Ölçümlerde Varyans Analizi" yöntemi kullanılmış ve hata payı 0,05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular incelendiğinde; günün dört farklı saatinde tekrarlanan okçuluk testlerinin atış isabetlilik düzeylerine bakıldığında standart puan ve bölgesel isabetlilik oranlarına göre sirkadiyen farklılığın istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bulunduğu ve en yüksek performans gösterilen ölçümün saat 18.00-20.00'de yapılan seansta gerçekleştiği belirlenmiştir. Okçuluk sporuna özgü olan değişkenlerden kliker reaksiyon süresi ve nişan alma süresinin kinematik analizine dayalı ölçümlerde de yine sirkadiyen farklılığın anlamlı düzeyde olduğu ve sabah erken saatlerden günün ilerleyen saatlerine doğru reaksiyon sürelerinin kısaldığı ancak geceye doğru tekrar artış gösterdiği tespit edilmiştir. Seçilmiş olan fizyolojik parametrelere ait bulgulara bakıldığında ise; EKG ölçümü ile alınan KAHD zaman ekseni değişkenleri; OrtKAH, SDNN, rMSSD, NN50, PNN50 ve KAHD frekans ekseni değişkenleri; LF, HF, LF/HF değerlerinin hepsinde anlamlı düzeyde sirkadiyen ritme bağlı değişim olduğu gözlenmiştir. Kan basıncı ölçümlerinden elde edilen bulgularda da test sırasında alınan ölçümlerin sirkadiyen değişiminin anlamlı düzeyde olduğu belirlenmiştir. Sporcuların sağ ve sol kulak timpanik sıcaklık ölçümlerinin ortalamalarından elde edilen bulgularda ise yalnızca dinlenim sırasında ölçülen değerlerde anlamlı düzeyde farklılık olduğu ve en yüksek vücut sıcaklığının saat 18.00-20.00 saatlerinde oluştuğu tespit edilmiştir. Sporculara uygulanan izometrik kuvvet testlerinde ise yalnızca dikey sıçrama testi bulgularının sirkadiyen farklılık gösterdiği, bu test için en yüksek performansında yine saat 18.00-20.00 aralığında yapılan ölçümlerde gerçekleştiği belirlenmiştir. Atış performansı ile ölçülen değişkenler arasındaki korelasyon analizlerine bakıldığında ise; Atış performansı ile kliker reaksiyon süresi, sistolik kan basıncı değerleri ve kavrama kuvveti ölçümleri için pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Judo müsabakaları arası optimum dinlenme süresi
    (Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Eyuboğlu, Ender; Koz, Mitat; Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
    In judo tournaments contestants make multiple matches in one day and rest time interval length between consecutive matches has been modified by International Judo Federation (IJF) with rule changes from time to time. The aim of this study was to determine if IJF's 10 minute rest time interval between consecutive judo matches was enough for recovery or not. 12 adult male subjects of this study has been selected from volunteered judokas of Ankara who were between 60 kg and 90 kg of weight categories (N=12; Age= 19,17±1,4 years; height= 175,92±7,27 cm; body weight= 73,21±9,63 kg). Subjects who have 8,75±3,11 years of training experience, trains judo, endurance and strength training three times for each in a week. All measurements were completed in three days. In the first two days subjects performed various tests and measurements applied on them to determine their physical and physiological profiles. In the last day subjects performed the main section of our study, SJFT (Special Judo Fitness Test), a specific test developed for judokas. Shortly after the SJFT performance the capillary blood from finger tips was taken for lactate determination (LA) and heart beat/ minute (KAH) was measured before test, 0, 5, 10, 15, 20, 30 and 60 minutes after SJFT. In order to measurements, the results for KAH were; 180,25±8,20 beats/minute, 105,08±7,87 beats/minute 102,92±7,69 beats/minute, 101,50±8,60 beats/minute, 97,67±9,35 beats/minute, 90,58±7,87 beats/minute, ve 79,58±5,26 beats/minute; the results for LA were; 10,00±1,25 mmol/L, 9,41±1,20 mmol/L, 8,34±0,98 mmol/L, 7,98±1,03 mmol/L, 7,11±1,39 mmol/L, 5,11±1,49 mmol/L, 2,87±0,91 mmol/L. The results of the study were analysed with ANOVA test. The subjects reached 10,00±1,25 mmol/L for LA and 180,25±8,20 beat / minute for KAH in this study. LA and KAH levels were measured before and after SJFT for 8 times. In conclusion, subjects came down to 120-130 beat / minute level that is accepted for efficient recovery in 5 minutes, however they needed 60 minutes to eliminate LA to 2,5-3 mmol/L levels that are considered as a warm-up value.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Kafeinli kahvenin fiziksel ve bilişsel performans üzerine etkileri: Doz, cinsiyet ve tüketim sıklığı çalışması
    (Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2021) Karayiğit, Raci; Koz, Mitat; Other
    Kafeinli kahve alımının fiziksel performans üzerine etkileri bilinsede, farklı dozlarda alınmasının fiziksel ve bilişsel performans üzerine etkilerinin cinsiyetler ve tüketim sıklığı grupları arasında değişip değişmediği bilinmemektedir. Bu araştırmanın amacı çok düşük (1,5 mg/kg), orta (3mg/kg) ve yüksek (6 mg/kg) dozda kafeinli kahve alımının alt ve üst vücut kassal kuvvet, kassal dayanıklılık, sprint ve bilişsel performans üzerine etkilerini düşük, orta ve yüksek kafein tüketimine sahip erkek ve kadın sporcularda incelemektir. Araştırmaya toplam 69 sporcu katılmış, tüketim sıklıklarına göre 3 gruba ayrılarak toplam 4 test gününe katılmışlardır: kafeinsiz kahve (PLA) alımı, 1,5 mg/kg kafeinli kahve (DDOZ) alımı, 3 mg/kg kafeinli kahve (ODOZ) alımı ve 6 mg/kg kafeinli kahve (YDOZ) alımından 60 dakika sonra skuat ve göğüs pres 1 tekrar maksimum (1TM) kuvvet ve %60 1TM kassal dayanıklılık ve sprint performansı ölçümü. Kahve alımından önce, 60 dakika sonra ve test sonrası bilişsel performans (BP) ölçülmüştür. Ayrıca test protokolü boyunca farklı zaman noktalarında kalp atımı (KA) ve algılanan zorluk derecesi (RPE) ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, kafeinli kahve alımı kassal kuvveti ve üst vücut kassal dayanıklılığı artırmamış fakat 3 ve 6 mg/kg dozları alt vücut kassal dayanıklılığı sadece düşük ve orta tüketim sıklığına sahip sporcularda artırmış ve sprint performansı 6 mg/kg dozu ile tüm tüketim sıklığı gruplarında anlamlı derecede artmıştır. Ayrıca, yüksek tüketim sıklığına sahip grupta alt vücut kassal dayanıklılık performansı sadece 6 mg/kg kafeinli kahve alımı ile artmıştır. 6 mg/kg kafeinli kahve bilişsel performansı anlamlı derecede artırmış fakat hiçbir doz KA ve RPE değerlerini etkilememiştir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Karbonhidrat (CHO) alımı ve aktif toparlanmanın yoğun fiziksel aktivite sonrası alaktasit ve laktasit güce etkileri
    (2016) Koz, Mitat; Karakoç, Barış; Aras, Dicle
  • No Thumbnail Available
    Item
    Lomber disk hernili hastalarda proprioseptif nöromusküler fasilitasyon ve lomber stabilizasyon egzersizlerinin kas kuvvetine ve kas dayanıklılığına etkisi /
    (Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Gülşen, Mustafa; Koz, Mitat; Spor Hekimliği
    Lomber Disk Hernili Hastalarda Stabilizasyon ve PNF Eğitiminin Kas Kuvveti ve Kas Dayanıklılığına Etkisi Bu çalışmanın amacı; bulging ve protrüzyon seviyesinde lomber disk hernisi tanısı konmuş hastalarda stabilizasyon ve proprioseptif nöromusküler fasilitasyon (PNF) eğitiminin kas kuvveti ve kas enduransı üzerine etkilerini araştırmaktır. Çalışmaya yaşları 15-69 yaş arasında (53.04±14.59) değişen, Macnab Sınıflamasına'na göre bulging ve protrüzyon seviyesinde lomber disk hernisi olan 64 olgu dahil edilmiştir. Olgular her grupta 16 kişi olacak şekilde stabilizasyon eğitimi, pnf eğitimi, fizik tedavi ve kontrol olarak 4 gruba ayrılmışlardır. Olguların sosyo-demografik özellikleri kaydedildikten sonra kas kuvveti, kas dayanıklılığı ve esneklik değerlendirmesi yapılmıştır. Kuvvet değerlendirmesi bilgisayar kontrollü, izokinetik dinamometre (Cybex 770 Norm Lumex Inc, Ronkonkoma, NY, USA) cihazı ile, kas dayanıklılığı değerlendirmesi; abdominal kas dayanıklılığını belirlemek için curl up testi, sırt ekstansörlerinin kassal dayanıklılığını belirlemek için gövde ekstansiyonu testi kullanılmıştır. VAS skalası ve Oswestry Disabilite İndeksi egzersizler öncesinde ve sonrasında, Physical Aktivite Hazırlık Anketi(PARQ), Fiziksel Aktivite Değerlendirme Anketi (FADA) tedavi öncesinde tüm gruplara fizyoterapist tarafından sözel olarak bire bir uygulanmıştır. Uygulamalar dört gruba da ayrı ayrı yapılmıştır. Stabilizasyon grubundaki olgulara 4 hafta boyunca haftada 5 gün 45 dakikalık fizyoterapist gözetiminde lomber stabilizasyon egzersiz programı, PNF grubundaki olgulara 4 hafta boyunca fizyoterapist tarafından haftada 5 gün PNF (pelvis paternleri ile) egzersiz eğitimi, FTR grubundaki olgulara 4 hafta boyunca haftada 5 gün klasik fizik tedavi (Hotpack, Tens, Ultrason) uygulaması, kontrol grubundaki olgulara ise herhangi bir tedavi uygulanmamıştır. 4.haftanın sonunda değerlendirmeler tekrar edilmiştir. Lomber stabilizasyon eğitimi verilmiş grupta kas kuvveti ve kas dayanıklılığında anlamlı artışlar gözlenmiştir. Ayrıca bu grupta istirahatteki ve aktivite esnasındaki ağrı şiddeti ile hastaların Oswesrty disabilite indekslerinde anlamlı düzelmeler kaydedilmiştir (p<0,05). PNF eğitimi verilen grupta aynı şekilde kas kuvveti, kas dayanıklılığı ile istirahat ve aktivite esnasındaki ağrı şiddetinde ve Oswesrty disabilite indekslerinde anlamlı düzelmeler kaydedilmiştir (p<0,05). Fakat lomber stabilizasyon eğitimi alan gruptaki düzelmeler, PNF grubuna göre daha iyiydi. FTR grubundaki olguların ise sadece istirahat ve aktivite esnasındaki ağrı şiddetinde ve Oswesrty disabilite indekslerinde anlamlı düzelmeler kaydedilmiştir (p<0,05). Bu çalışma ışığında lomber disk hernili hastalara hazırlanacak olan uygun fizyoterapi ve rehabilitasyon programının, hastaların bel çevresi kas kuvvetini koruyacağı, kas kuvveti düşük olan hastalarda kuvvet artışı sağlayacağı, kas dayanıklılığını arttıracağı, ağrıyı azaltacağı ve hastaların fonksiyonel yetersizliklerini düzeltmek yönünde gelişmeler sağlayacağı düşünülmektedir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Normobarik ortamda hipoksik koşullarda uygulanan tekrarlı sprint antrenmanlarının kadın futsal oyuncularının aerobik ve anaerobik kapasiteleri üzerine etkisi
    (Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Karabıyık, Hakan; Koz, Mitat; Other
    Normobarik Ortamda Hipoksik Koşullarda Uygulanan Tekrarlı Sprint Antrenmanlarının Kadın Futsal Oyuncularının Aerobik ve Anaerobik Kapasiteleri Üzerine Etkisi Bu çalıĢmanın amacı normobarik ortamda hipoksik ve normoksik koĢullarda yapılan tekrarlı sprint antrenmanlarının aerobik ve anaerobik dayanıklılığa etkisi‟ni araĢtırmak ve bu yolla hem antrenmanın hem de farklı koĢulların bu parametrelere etkisini ortaya koymaktır. ÇalıĢmaya Ankara Üniversitesi‟nin 16 kadın futsal (normoksi grubu (n=8): 19,83 ± 1,17 yaĢ, 164,17 ± 3,43 cm boy uzunluğu, 57,53 ± 6,88 kg vücut ağırlığı; hipoksi grubu (n=8): 19,17 ± 0,98 yaĢ, 164,83 ± 5,08 cm boy uzunluğu, 58,82 ± 5,09 kg vücut ağırlığı) oyuncusu gönüllü olarak katılmıĢtır. Ġncelenen veriler sonucunda, hipoksi grubunun aerobik parametrelerinden VO2zirve (p<0,05), TZ (p<0,05) istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuĢtur. Normoksi grubunun aerobik parameterelerinde istatistiksel olarak anlamlı farka rastlanılmasa da önemli geliĢimler gözlemlenmiĢtir. Hipoksi grubunun 10 metre sprint (p<0,05), normoksi grubunun T-çeviklik testi (p<0,05) verilerinde istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmiĢtir. Wingate, 10-30 metre sprint, dikey sıçrama ve T-çeviklik testi sonuçlarında bahsi geçen veriler haricinde istatistiksel olarak bir fark bulunamamıĢtır. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS 22.0 programı kullanılmıĢtır. Elde edilen verilerin normalliği Shapiro Wilk testi ile sınanmıĢtır. Grup içi ön-son test değerleri bağımlı örneklem T-Test ile karĢılaĢtırılmıĢ, ayrıca uygulanan farklı koĢulların etkisini ortaya koymak için gruplar arası fark olup olmadığı bağımsız örneklem T-Test ile sorgulanmıĢtır. Sonuç olarak, yapılan çalıĢmada grup içi aerobik ve anaerobik performansta geliĢimler gözlemlenmiĢ iken, gruplar arası bir farka rastlanılmamıĢtır. Bu da yapılan yapılan çalıĢma özelinde antrenman etkisinin geliĢime katkısı olduğunu ancak farklı koĢulların bu geliĢimi etkilemediğini göstermektedir. Ayrıca sprint ve çeviklik parametrelerinde istatistiksel farka raslanılmasa da, bu özelliklerin zor geliĢtirilebilir olması ve takım sporlarında performansa önemli katkı sağlamaları sebebiyle elde edilen geliĢimler azımsanmayacak kadar önemlidir. Anahtar Sözcükler: Aerobik, Anaerobik, Futsal, Tekrarlı Sprint, Yükselti.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Serbest ve grekoromen yıldız güreş milli takımlarına seçilen ve seçilemeyen güreşçilerin bazı özelliklerinin karşılaştırılması
    (Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2012) Demirkan, Erkan; Koz, Mitat
    Bu çalışmanın amacı, yıldız milli takım kadrosuna seçilen güreşçiler ile seçilemeyen güreşçiler arasındaki fiziksel, fizyolojik ve psikolojik farklılıkları belirleyerek, milli takımda yer almada etkili olabilecek faktörlerin tespit edilmesidir. Çalışmaya yıldız serbest ve grekoromen güreş milli takım kampına davet edilen 126 elit düzey güreşçi (15-17yaş) katılmıştır. Güreşçilerin vücut kompozisyonunun belirlenmesinde, boy uzunluğu, vücut ağırlığı, deri kıvrım kalınlığı ölçümleri yapılmıştır. Vücut yağ yüzdeleri Lohman ( 1981 ) denklemi ile belirlenmiştir. Anaerobik performans wingate anaerobik güç testi ( WAnT ) ve dikey sıçrama ( aktif- skuat ) ile, aerobik dayanıklılık performansı ise 20 metre mekik ( shuttle run ) koşusu testi ile belirlenmiştir. El kavrama ve sırt ? bacak kuvveti el ve sırt- bacak dinamometresi kullanılarak tespit edilmiştir. Çeviklik özelliğinin belirlenmesinde illinois testi kullanılmıştır. Hız düzeylerinin belirlenmesinde 10 ve 30 metre hız koşu testi uygulanmıştır. Esneklik özellikleri otur ? uzan esneklik testi ile belirlenmiştir. Akciğer solunum fonksiyonları spirometre cihazıyla ölçülmüştür. Görsel ve işitsel Reaksiyon süreleri Newtest 1000 cihazı kullanılarak ölçüldü. Psikolojik özelliklerinin belirlenmesi için, durumluk ve sürekli kaygı ölçeği, yarışma sürekli kaygı ölçeği ve rathus atılganlık ölçeği kullanılmıştır. T testi analiz sonuçlarına göre milli takıma seçilen ve seçilemeyen güreşçiler arasında spor yaşı ve spora başlama yaşı, bacak doruk anaerobik güç ( W/kg ), bacak ortalama kapasite ( W/kg ), maksimum oksijen tüketimi, yarışma sürekli kaygı ve atılganlık düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir ( P<0,05 ). İkili lojistik regresyon analizi sonucunda ise milli takım kadrosunda yer almada, spor yaşı, ve atılganlık düzeyleri arasında P<0,05 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunurken, maksimum oksijen tüketiminde P<0.01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur. Sonuç olarak, güreş sporunda milli takım kadrosunda yer almada, spor yaşı, anaerobik güç ve kapasite, aerobik dayanıklılık, her iki elini kullanabilme özelliği, yarışma kaygı ve atılganlık seviyelerinin etkili faktörler olduğu söylenebilir.AbstractThe purpose of this study to determine physical, physiological and psychological differences between selected and nonselected wrestlers in cadet wrestling national teams, taking place for the national team is to identify factors that might affect. One hundred twenty six elite wrestlers (15 ? 17 age) who invited in free and Greco- roman national teams camp, participated in this study. In order to determinate wrestlers? body compositions, subjects? height, body weight and skin fold thicknesses were taken. Body fat percentage was determined by the Lohman Formula ( 1981 ). Wingate Anaerobic power test ( WAnT ) and vertical jumb test were used to determinate anaerobic performance and also was used 20 m shuttle run test to determinate aerobic endurance. Hand grip and back ? leg strength were determined using hand and back ? leg dynamometers. İllinois agility test was used to determine agility feature. 10 and 30 meter speed running tests were applied to determine level of speed. Flexibility was determined by sit and reach flexibility test. Pulmonary lung function was measured spirometry device. Visual and auditory reaction times were measured using a 1000 Newtest device. State and trait anxiety scale and competition trait anxiety scale and the rathus assertiveness scale were used to determine the properties of psychological. According to the results of independent t- test analysis, between the selected and unselected wrestlers to the national team, training experience, the age onset of sport, leg peak power ( W/kg ), average leg power ( W/kg ), Max. V02, competition trait anxiety and assertiveness level statistically significant differences were found ( P<0,05 ). Binary lojistic regression analysis revealed that training experience and between the levels of assertiveness P<0,05 statistically significant differences were found, in addition this max. V02, P<0,01 as statistically significant differences were found receiving in the national team. As a conclusion, taking the sport of wrestling in national team lt can be said that to be factors training experience, anaerobic power and capacity, aerobic endurance, quality of using both hands, competition trait anxiety and level of assertiveness.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Vücut geliştirme sporu ile ilgilenen kişilerde kas yoksunluğu belirtilerinin incelenmesi: samsun ili örneği
    (Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, 2020) Koz, Mitat; Antrenörlük Eğitimi; Spor Bilimleri Fakültesi
    Vücut geliştirme sporcularında kas yoksunluğu problemi görülebilmektedir. Bunun bilinçsiz ergojenik yardımcı kullanımı, aşırı egzersiz yapma ve kötü beslenme davranışları ile ilişkili olabileceği öne sürülmektedir. Bu çalışmanın amacı vücut geliştirme yapan kişilerde kas yoksunluğu (kas dismorfisi) belirtilerini araştırmaktır. Çalışma, Samsun ilinde, en az 3 yıl vücut geliştirme sporunu yapan, 18-45 yaş aralığındaki 100 erkek gönüllü katılımcı ile yürütülmüştür. Araştırmaya katılan bireylere, kişisel ve demografik bilgilerini, beslenme alışkanlıklarını ve besin tüketim bilgilerini, vücut geliştirme sporu ile bilgileri ve sporcu destek ürün kullanım bilgilerini içeren bir anket ve Kas Yoksunluğu Ölçeği (KYÖ) ve Kendini Fiziksel Tanımlama Envanterinin (PSDQ) 3 alt ölçeği uygulanmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistik analizi, t testi, tek yönlü varyans analizi ve pearson çarpım momentler korelasyon analizi kullanılmıştır. Bireylerin kas yoksunluğu ortalama puanı 3,60±0,86, Kas Yönelimli Beden İmaj Tutumları (KYBİT) alt boyut ortalama puanı 3,34±1,13, Kas Geliştirme Davranışı (KGD) alt boyut ortalama puanı 3,95±0,97 olarak bulunmuştur. Toplam ölçek puan ortalaması ise 50,4±12,1’dir. Bireylerin %53’ünün, KYÖ ortalama puanından (X>3,6) ve %51’inin, KGD alt ölçeğinin ortalama puanından (X>3,95) daha yüksek bir ortalamaya sahiptir. Toplam ölçek puanına bakıldığında ise bireylerin %53’ü toplam ölçek puanından(X>50,46) daha fazla puan almıştır. Vücut geliştirme sporuyla ilgilenme süresi ve bu sporun yapılma sıklığı ile kas yoksunluğu arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır (p=0,264; p=0,87 p>0,05). Ergojenik yardımcıları sıklıkla kullanan bireylerde kas yoksunluğu puanının daha yüksek olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, vücut geliştirme sporcularının kas yoksunluğu semptomlarını gösterebildiği ve genç yaştaki sporcularda anlamlı olmasa da semptomların daha fazla olduğu, bu semptomlara sahip kişilerin ergojenik yardımcıları daha fazla kullandığı belirlenmiştir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Yoğun egzersiz çalışmaları sonrasında toparlanma sürecine etki eden faktörlerin belirlenmesi
    (Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri, 2014) Koz, Mitat; Spor Bilimleri Fakültesi; Aras,Dicle; Karakoç,Barış
    Egzersizin sağlığa olan olumlu etkileri bilinmekte, morbiditeyi ve mortaliteyi azalttığı ifade edilmektedir. Kardiovasküler hastalıklar, felç, diyabet ve bazı kanser hastalıklarına yakalanma riskini düşürmektedir. Sedanter bir yaşam ise hastalık risklerini artırmaktadır. Egzersiz ile hedeflenen spor branşlarında üst düzey performans sergilemek veya fiziksel uygunluk düzeyini geliştirmek olabilir. Ancak egzersizin olumlu etkilerini görebilmek için kişinin her bir antrenmana hazır halde gelebilmesi, aktivite öncesine dönebilme durumu olarak tanımlanan toparlanmanın, çabuk ve yeterli düzeyde gerçekleşebilmesine bağlıdır. Toparlanma süreci başta dinlenmenin şekli ile aktivite sonrası uygulanan beslenme şekli olmak üzere birçok parametreden etkilenmektedir. Bu projenin amacı da; farklı fiziksel uygunluk düzeyine sahip bireylerde aktif veya pasif dinlenme uygulamaları ile CHO alımının yoğun egzersiz çalışmaları sonrasında toparlanma üzerine etkilerinin incelenmesidir. Araştırma projesine iki grupta (rekreatif grup ve sporcu grup) 24 kişi katılmıştır. Öncelikle iki grubun tanımlayıcı testleri (vücut kompozisyonu, sürat, durumluk ve sürekli kaygı, aerobik güç, anaerobik güç ve günlük fiziksel aktivite ve enerji tüketimi ile uyku verimi ve süreleri) yapılmıştır. Sonrasında her kişi, KAHrezerv yönteminin % 70’inde denk gelen şiddette dört kez, bir saat koşu yapmıştır. Koşu öncesi, koşudan 30 dk, 24 s ve 48 s sonra alınan OmegaWave ölçümleri bazı parametreler üzerinden [enerji metabolizmaları ve bazı fizyolojik özellikler, kalp atım hızı (KAH) ve kalp hızı değişkenliği (KHD), duyu-motor yeterlilik ile alaktasit ve laktasit güç] toparlanmanın takip edilmesi için kaydedilmiştir. Ölçümler dört farklı değişkene bağlı olarak gerçekleştirilmiştir. Bunlar koşu sonrası; pasif dinlenme-CHO desteksiz diyet (PDND), aktif dinlenme-CHO desteksiz diyet (ADND), pasif dinlenme-CHO destekli diyet (PDCHO) ve aktif dinlenme-CHO destekli diyet (ADCHO)’tir. Bulgulara göre rekreatif grupta; toparlanma dönemine etki etmesi beklenen dört farklı değişkene bağlı olarak, her biri 48 saat boyunca incelenen parametrelerin bazılarında anlamlı değişiklikler olmuştur. Ancak bu değişiklikler sonuçlardan anlaşıldığı üzere CHO alımından veya aktif-pasif dinlenme şekillerinden bağımsız olarak ortaya çıkmıştır. Aynı durum sporcu grup için de geçerlidir. Dört farklı protokolün, 48 boyunca ölçülen değerlerinde görülen değişiklikler yine CHO alımı veya dinlenmenin şeklinden bağımsızdır. Bununla birlikte sporcu grubunda aktive sonrası 30 dk ölçümleri genel olarak başlangıç seviyesinden çok farklı bulunmamıştır. Rekreatif ve sporcu grupların farklı protokollere verdikleri yanıtlar karşılaştırıldığında ise sporcu grubun enerji metabolizmaları ve bazı başka fizyolojik parametrelerde, kalp atım hızı ve kalp hızı değişkenliği parametreleri ile alaktasit ve laktasit güç değerlerinde üst düzey sonuçlara sahip oldukları görülmektedir. Bu sonuçlar; antrenman yaşı yüksek ve yoğun egzersiz uygulamalarına sahip olan kişilerin fiziksel uygunluk düzeyi düşük kişilerden daha üst düzey performansa sahip olduklarını aynı zamanda bu kişilerde toparlanmanın daha çabuk gerçekleştiğini göstermektedir. Toparlanma süreciyle ilgili olarak görülen olumlu değişiklikler CHO alımından ve aktivite sonrası yapılan aktif-pasif dinlenme uygulamalarından bağımsızdır. Bu nedenle bundan sonraki çalışmalar için, dinlenme aktivitesi olarak uygulanan aktivitenin, farklı şiddet ve sürelerde uygulanması, denek gruplarına verilen diyetlerde ise CHO miktarının değiştirilmesi önerilebilir. Araştırmadan ulaşılan bir diğer önemli sonuç da toparlanma sürecinin değerlendirilmesinde kullanılan KAH ve KHD parametreleri ile alaktasit ve laktasit güç değerlerinin, farklı prtokoller ve gruplar üzerinde daha anlamlı farklar ortaya koyduğudur. Bu nedenle sonraki çalışmalarda KAH, KHD ile alaktasit ve laktasit güç parametrelerinin, toparlanma yanıtlarını değerlendirmede daha kullanışlı olabileceği düşünülmektedir.

DSpace software copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback