Browsing by Author "Erdem, Engin"
Now showing 1 - 15 of 15
Results Per Page
Sort Options
Item Bireyleşim problemi ve Tanrı’nın bir’liği(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Duman, Yusuf; Erdem, EnginDuman, Yusuf, Bireyleşim Problemi ve Tanrı’nın Birliği, Yüksek Lisans Tezi,Danışman: Doç. Dr. Engin Erdem, 210s.Felsefi literatürde daha çok tümeller problemi ve mahiyet konusubağlamında ele alınan bireyleşim problemine ilişkin tartışmaların, -başka birçokteolojik mesele yanında- Tanrı’nın birliğine ilişkin önemli sonuçları ve yansımalarıvardır.Giriş bölümünde bireyleşim teorisinin Tanrı’nın bir’liğine dair geliştirilenkanıtlar açısından ne ifade ettiğini ve niçin önemli olduğunu açıkladık. Birincibölümde, bireyleşim probleminin mahiyetini, kavramsal çerçevesini, tarihselgelişimini, ilişkili olduğu diğer felsefi-teolojik tartışmaları ve ontolojik statüsünüele aldık. İkinci bölümde sırasıyla maddi ve gayrimaddi varlıkların bireyleşimineilişkin teorileri inceledik. Üçüncü bölümde, Tanrı’nın bir’liği lehine geliştirilmişaposteriori kanıtlamalarla ilgili bazı sorunlara işaret ettikten sonra tümel aprioriilkelere dayanan kanıtlama yönteminin önemine dikkat çektik ve apriori birkanıtlama tarzı olarak özellikle Fârâbî ve İbn Sînâ gibi filozofların, bireyleşimfikrinden hareket eden kanıtlarını inceledik.Sonuç olarak; “varlık”, “mahiyet”, “bireyleşim” ve “zorunluluk” gibi tümelkavramlardan hareket eden ve Tanrı’nın bireyliğini varlığın(ın) zorunluluğutemelinde açıklayan metafizik anlayışın, Tanrı’nın bir’liğini kanıtlamada aposteriori kanıtlardan daha güçlü bir perspektif ortaya koyduğunu söyleyebiliriz.AbstractDuman, Yusuf, The Problem of Individuation and God’s Oneness, Master’sThesis, Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Engin Erdem, 210p.The discussions related to the problem of individuation which, inphilosophical literature, has been mostly dealed with in the context of problem ofuniversals and quiddity, have significant consequences and reflections aboutGod’s oneness as well as many other theological issues.First we have explained what the problem of individuation means in termsof proofs promoted in relation to God’s oneness and why it is important. Afterhaving set a conceptual and contextual framework of the problem we have brieflydiscussed ontological status of individuation. Then we have examined the theoriesabout the individuation of respectively material and non-material beings. In thethird chapter, we have pointed out some problems related to a posteriori proofsfor God’s oneness and we have drawn attention to the importance of the methodsresting on universal a priori principles. We also have examined the proofsoriginated from the tought of individuation, especially proofs of Al-Farabi andAvicenna, as examples of an a priori proving method.In the conclusion; we can say that, the metaphysical approach whichmoves from universal concepts like “being” “quiddity” “individuation” and“necessity”, and which explains individuality of the God on the basis of necesssityof (it’s) existence, presents more powerful perspective than that a posterioriproofs do.Item Celaleddin Devvani'de Tanrı'nın varlığı ve sıfatları(Ankara : Ankara Üniversitesi : Sosyal Bilimler Enstitüsü : İlahiyat Fakültesi : Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı, 2018) Çubukcu, Esma; Erdem, Engin; İlahiyat FakültesiTanrı'nın varlığının kanıtlanması, ilahi basitlik ve ilahi sıfatlar meselesi filozoflar ve kelamcılar arasında tartışılan ve görüş ayrılıklarının belirginleştiği felsefesi-teolojik geleneğin ve çağdaş din felsefesinin en tartışmalı konularından biridir. İki bölümden oluşan tezde Celaleddin Devvani'nin Tanrı'nın varlığı ve sıfatları hakkındaki görüşleri konu edilmektedir. Birinci bölümde, teistik kanıtların sınıflandırılmasını, Devvani'nin isbat-ı vacib anlayışını, onun deliline getirilen eleştirileri ve Devvani'nin bu eleştirilere verdiği cevapları açıkladık. Devvani'ye göre İlahi basitlik ve Tanrı'nın bir'liği arasındaki ilişkiyi inceledik. İkinci bölümde Devvani'nin zat-sıfat ilişkisi ve ilahi sıfatlar hakkındaki görüşlerini inceledik. Sonuç olarak; Devvani, Tanrı'nın varlığını kanıtlamada İbn Sina'nın yolunu takip etmiş ve bu yolun burhan-ı limmi olduğunu ortaya koymuştur. İlahi basitliğe göre Tanrı'da varlık-mahiyet ayrımının imkansızlığını, vücud ve mevcud kavramlarının analizini yaparak açıklamıştır. Tanrı'nın bir'liğini apriori delillerle araştırarak İbn Sinacı bakış açısını paylaşmıştır. Tanrı'nın sıfatlarını ve zat-sıfat özdeşliğini ilahi basitliğe uygun olarak yorumlamıştır. İbn Sinacı metafizik ilkelerle Eşari kelamının kaderciliği arasında senteze gitmesi Devvani'nin dikkat çekici bir özelliği olarak öne çıkmaktadır. The proof of existence of God, the problem of divine simplicity and divine attributes which are the topics of philosophical-theological tradition and modern philosophy of religion are the issues which the divergences become evident and discussed between philosophers and mutakallimin. In the thesis consisting of two parts, Jalal al-Din al-Dawani's convictions with regard to God's existence and attributes are being examined. In the 1st chapter, the classification of theistic proofs, Dawānī's intellection of isbat-ı wajib, the supporting-opposing views on his proof and his responses to the ideas are analyzed. Furthermore, concepts of divine simplicity and God's oneness were examined through Dawani's perspective. In the 2nd chapter, Dawani's ideas on relationship between God's nature and his attributes and divine attributes were rendered. In conclusion, Dawani followed Avicenna's path while proving God's existence and put forward that the path is burhan-ı limmi. He had explained the impossibility of distinction between existence and essence in God by analyzing the concepts of wujud and mawjud in terms of divine simplicity. He analyzed God's oneness with apriori evidences and shared Avicenna's point of view. He interpreted God's attributes and the identity of God's existence and essence depending on divine simplicity. His syntheses between Avicenna's metaphysical principles and Ash'ari theology is one of the most remarkable characteristics of Dawani.Item Gazali ve Swinburne'de Tanrı-zaman ilişkisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2001) Erdem, Engin; Kılıç, Recep; FelsefeIn the tradition of Philosophy and theology God's eternity has been interpreted in two ways. According to the first view God's eternity means that He is outside of time or timeless. As for the rival view, God is not a timeless being but He has an existence which persists through an infinite time. In this thesis, firstly I analysed Gazali' s approach, who adopts the view of God's timelessness. According to him, time did start by the creation of the Universe and it has only an accidental reality. The existence of time depends on motion and change. The fact that God is an immutable being and the Creator everything except himself shows that He is a timeless being. But God's timelessness and immutability do not keep him from being a person. Because, to perform an action causes only a relational change in God. As for the God's knowledge about the temporal facts, according to Gazali, God knows them by a timeless and immutable knowledge. Because, from the God's point of view, past, present and future are not real distinctions. Secondly, I analysed Swinburne's views, who defends God's temporality. According to him, time as a logical necessity must be unbounded. God as an omnipotent and omniscient being can't exist at an instant as it has been caimed in the view of divine timelessness. In the same way, God's knowing temporal facts depends on His existence in time. In addition to this, the fact that divine actions such as creating, loving and knowing mean that He can't be an immutable being in a strong sense. God is not a timeless being but He exists throughout all periods of time. The fact that God and time exist together doesn't mean that God is a time's prisoner. Because this arises from the divine will.Item İbn Rüşd'ün teistik delillere yaklaşımı(Ankara : Ankara Üniversitesi : Sosyal Bilimler Enstitüsü : Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı : Din Felsefesi Bilim Dalı, 2020) Akman, Adem; Erdem, Engin; İlahiyat FakültesiTeistik deliller konusunda akılcı bir yaklaşım sergileyen İbn Rüşd (1126-1198), söz konusu meselede aklı inkâr edenleri eleştirmekte ve aklı, Marifetullah'ın merkezine koymaktadır. Diğer taraftan o, İbn Sina ve Eşarilerin akla başvurmalarına rağmen yanılgı içerisinde olduklarını düşünür. Bu nedenle İbn Rüşd, teistik deliller meselesinde bir yandan aklın önemini inkâr edenleri diğer yandan ise akıl yürütmede hata yapanları eleştirir. Aristoteles şarihi ve bir sistem filozofu olan İbn Rüşd'ün söz konusu meseledeki eleştirilerini belli bir amaç ve nizam içerisinde yapığı aşikârdır. Bu tez, Endülüslü filozof İbn Rüşd'ün marifetullah meselesi ve teistik deliller hakkındaki görüşlerini konu etmektedir. Tezde, İbn Rüşd'ün savunduğu ve eleştirdiği teistik deliller onun felsefi sisteminin bütünlüğü gözetilerek ele alınmıştır. "İbn Rüşd'ün Teistik Delillere Yaklaşımı" başlıklı tez, "Giriş" ve "Sonuç" kısımları hariç üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, İbn Rüşd'ün delil-iman ilişkisi bağlamında marifetullah'ın gerekliliği hakkındaki görüşleri; Tanrı'nın metafizik biliminin konusu mu amacı mı olduğu tartışmasındaki pozisyonu irdelenlenmektedir. İkinci bölümde, İbn Rüşd'ün "Hudûs" ve "İmkân" delillerine yönelik eleştirileri ayrı başlıklar altında ele alınmaktadır. Son bölümde ise İbn Rüşd'ün savunduğu "Hareket", "İnâyet" ve "İhtirâ" delilleri açıklanmaktadır. Ibn Rushd who adopts a rationalist approach on the issue of proofs for the existence of God, criticizes those who reject the importance of rationalism. For him, rationalism should be in the center of the proofs for the existence of God. Furthermore, he also criticizes Avicenna and Asharita Theologiaons, because he thinks that they misuse reason. Therefore, in this sense he both criticizes those who reject and misuse reason on the issue of proofs for existence of God. It is obvious that Ibn Rushd's criticisms are made within a framework. His thoughts and views on the proofs of the existence of God are subject of this thesis research. The proofs that Ibn Rushd defends and criticizes are discussed in the framework of his philosophical approach. The thesis work that is named as "Ibn Rushd's Approach to Proofs for the Existence of God" have three main parts besides the "Preface", "Introduction" and, "Conclusion" parts. In the first part Ibn Rushd's thoughts are examined in the context of reason and faith; whether God is purpose or subject of science of metaphysics. In the second part, Ibn Rushd's criticisms against argument of "Hudûs" and argument of "İmkân" are analyzed. In the third part Ibn Rushd's "Prime Mover", "İnayah", and "İhtira" arguments are explained.Item İbn Sînâ'da nefs ve ölümsüzlük(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Erkan, Ahmet; Erdem, Engin; OtherBu tez, ölüm sonrası hayatın imkânı ve mahiyeti hakkında İbn Sînâ'nın görüşlerini felsefi olarak incelemektedir. İbn Sînâ'nın nefs ve ölüm sonrası hayata dair görüşlerini inceleyen çalışmalar ağırlıklı olarak dar-kapsamlı ve tasviridir. Bu çalışmada, İbn Sînâ'nın nefs ve ölüm sonrası hayata dair görüşü kapsamlı ve eleştirel bir yöntemle çağdaş zihin felsefesinin kavramları aracılığıyla irdelenmiştir. Tez giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde temel kavramlar izah edilmiş, temel ayrımlar belirlenmiş, tezin yöntem ve organizasyonuna dair açıklamalar sunulmuştur. Birinci bölümde, belli başlı filozoflar bağlamında nefs-beden kuramlarının kavramsal çerçevesi çizilmiştir. İkinci bölümde İbn Sînâ'nın nefs-beden kuramı derinlemesine irdelenmiş ve bu sistematik içindeki konumu töz düalizmi olarak belirlenmiştir. Üçüncü bölümde, öncelikle onun nefs beden kuramı üzerinde temellendirdiği kişisel kimlik kuramı incelenmiş ve kişilere dair basit düalizmi savunduğu tespit edilmiştir. Onun kişisel kimlik kuramı üzerinde temelli ölüm sonrası yaşam kuramı irdelenmiş, materyalist yeniden yaratma kuramına karşı argümanı ve bileşik düalizm temelli yeniden bedenlenme kuramına karşı argümanı güçlü ve ikna edici olarak değerlendirilirmiştir. Onun nefs-göçüne karşı argümanı değerlendirilmiş ve iki muhtemel itiraza dikkat çekilmiştir. Son olarak, İbn Sînâ'nın bedensiz ölüm sonrası yaşam görüşünün tutarlı ve itirazlara karşı savunulabilir olduğu iddia edilmiştir. Sonuç bölümünde, İbn Sînâ'nın ölüm sonrası yaşam görüşünün genel bir değerlendirmesi yapılmış ve ulaşılan sonuçlar ortaya konmuştur.Item İbn Sînâ'nın Tanrı anlayışı(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Yalçıntaş, İsmail; Erdem, Engin; OtherBu tez, İbn Sînâ'nın metafizik sisteminin temel ilkelerini göz önünde bulundurarak Tanrı anlayışını ve bu Tanrı anlayışının ihtiva ettiği farklı yönleri felsefî bir anlayışla irdelemeyi amaçlamaktadır. Tezimiz; giriş, sonuç ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, tezin amaç, yöntem ve organizasyonuna dair açıklamalar sunulmuştur. Burada İbn Sînâ'nın Tanrı anlayışının niçin Tanrı'nın varlığı ve ne'liği şeklinde inceleneceği izah edilmiştir. Tezin birinci bölümünde, İbn Sînâ açısından Tanrı'nın varlığını bilmenin imkânı ve mahiyetiyle ilgili meseleler irdelenmiştir. Tezin ikinci bölümünde, İbn Sînâ'ya göre, Tanrı'nın ne'liğine dair bir soru sorulup sorulamayacağı, Tanrı'ya sıfat atfetmenin imkân dâhilinde olup olmadığı, sıfatların bir tür antropomorfizm reddiyesi olarak okunup okunmayacağı gibi meselelere değinilerek sırasıyla birlik, bilgi, irade, kudret ve yaratma sıfatları ele alınmıştır. Sonuç kısmında ise teist, deist, panteist ve antropomorfik Tanrı tasavvurları açısından İbn Sînâ'nın Tanrı anlayışının genel bir değerlendirmesi yapılmış ve onun nasıl bir Tanrı anlayışını benimsediği veya nasıl bir Tanrı anlayışını reddettiği ortaya konulmuştur.Item İbni Sina'nın Metafizik DeliliErdem, EnginItem İhtilafın epistemolojisi ve dini çeşitlilik(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Kütükcü, Elif; Erdem, Engin; OtherSon dönemlerde epistemolojide tartışılan önemli konulardan biri ihtilaf problemidir. İhtilaf problemi daha çok denk ihtilafı üzerinden tartışılmaktadır. Epistemik denk olan iki tarafın, ihtilafın farkındalığı sonrasında kendi inançları ile ilgili bir değişiklik yapıp yapmaması gerektiği sorusu bu tartışmalarda önemlidir. Bu soruya; uzlaşmacılık, kararlılık, toplam kanıt görüşü ve gerekçelendirmeci görüş adı altında dört ana cevap vardır. Bu tezde bu cevaplar yetersiz bulunup 'denk ihtilafında delile dayalı argüman' adında yeni bir argüman ortaya konulmuştur. Denk ihtilafı kapsamına giren bazı olgularıyla dini ihtilaflar, dini çeşitliliği doğurmaktadır. Bizatihi dini çeşitliliğin kendisinin ve dini ihtilafların, dini inancımızın epistemolojik statüsü aleyhine bir durum teşkil edip etmeyeceği dini epistemoloji için bir diğer tartışma konusudur. Bu tezde hem 'delile dayalı argüman' kullanılarak hem de çeşitli epistemolojik gerekçeler öne sürülerek dini çeşitliliğe ve dini ihtilaflara rağmen dini inancımızın rasyonel olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu tez iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde ihtilafın epistemolojisi ile 'denk ihtilafında delile dayalı argüman'ımızı; ikinci bölümde ise dini çeşitlilik ve dini ihtilafları ele aldık.Item İLÂHà EZELà LİK VE YARATMA SORUNU(SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, 2006) Erdem, Engin; Kılıç, Recepİlâhî ezelîlik konusunda, geleneksel teizmde temelde iki yaklaşım kabul görmektedir. Orta Çağda, Tanrı bütünüyle zamanın dışında, zamansız bir varlık olarak tasavvur edilirken, günümüz Hıristiyan din felsefecileri arasında bu görüşün çok az taraftar bulduğu, bunun yerine Tanrı'nın zaman içinde bulunan zamansal bir varlık olduğu düşüncesinin hâkim olmaya başladığı görülmektedir. Çalışmamızda, bu iki farklı ezelîlik yorumunun teizm açısından tutarlılığını yaratma sıfatını esas alarak tahlil etmeye çalıştık. İlâhî ezelîlik ve yaratma ilişkisi söz konusu olduğunda, başlıca üç mesele ile karşılaşılmaktadır. Bunlardan birincisi, yoktan yaratma ile ilgilidir. İlâhî zamansızlık anlayışında, Tanrı'nın, zaman dâhil, kendisi dışındaki her şeyin yaratıcısı olduğu, zamansallık tasavvurunda ise Tanrı'nın zamanın içinde bulunduğu kabul edilmektedir. Birinci anlayışta, yaratma sıfatının kapsamının daha geniş biçimde izah edildiği ve Tanrı\\\'nın zaman ve zamansal şeyler üzerinde daha büyük bir kudrete sahip olduğu söylenebilir. İkinci mesele, yaratma ve zamansallaşma ilişkisi ile ilgilidir. İlâhî zamansızlık tasavvurunda yaratma fiilinin zamansallaşma sonucunu doğurmadığı kabul edilmektedir. Buna karşılık, İlâhî zamansallığı benimseyen düşünürler Tanrı'nın, yaratmanın gerçekleşmediği durumda zamansız iken yaratma ile birlikte zamansal hale geldiğini ileri sürmektedirler. Birinci tasavvurda, zamansız bir varlıktan zamansal varlıkların nasıl ortaya çıktığı, ikincisinde ise yaratmadan sonra zamansal hale gelen Tanrı ile yaratılmışlar arasındaki farkın nasıl izah edileceği sorunu gündeme gelmektedir. Üçüncü mesele, idame ettirme ve zamansallaşma ile ilgilidir. İlâhî zamansallık anlayışında, zamansal akışın sadece yaratılmışlar için değil Tanrı için de gerçek olduğu ve idame ettirme fiilinin Tanrı'nın zamansallaşmasına sebep olduğu düşünülmektedir. Zamansızlık anlayışında ise, Tanrı'nın bakış açısından, yaratma ve idame ettirmenin tek, zamansız bir bütün olduğu, ancak, yaratılmışların bunu sürekli yaratma biçiminde tecrübe ettikleri düşünülmektedir.Item İlahi ezelilik ve yaratma sorunu(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Erdem, Engin; Kılıç, Recep; İlahiyatThe Problem of Divine Eternity and Creation, PhD?s Thesis,Advisor: Prof. Recep Kılıç, V+218 pp.In the traditional theism, divine eternity has been interpreted in two ways. Accordingto the first view, God?s eternity means that He exists apart from time, or outside time; Hehas no temporal location and doesn?t experience any temporal succession. As for the rivalview, which is dominant in the contemporary Christian philosophers of religion, God is atemporal being; He has an existence which persists through an infinite time. In this thesis,I tried to analyze the coherence of the two views of divine eternity in connection with theconcept of creation.It can be said that there arises mainly three problems in the relationship betweeneternity and creation. The first one is connected with the concept of creation ex nihilo.Those who are hold divine temporality, claim that, time has no beginning or end and God isin every period of time. In this view, it is very difficult to say that God, as a temporal being,is the creator of the time. But in the view of divine timelessness, because of the fact thatGod is considered as timeless being, it seems easier to argue that time was created by God.The second problem is connected with whether creation requires God?s becoming temporal.According to some proponents of divine temporality, such as Craig, God becomes temporalin virtue of coming to possess a real, causal relation to his creation of the world; God isatemporal without creation and then becomes temporal with creation. This view bringsabout the question that how it can be explained the relation between timeless and temporalstages of God?s eternity and why God did abandon his perfect, timeless mode of being at thetime of creation. But, in the timeless view, as Helm says, there can be no temporal `andthen? for a timeless God. In this view, God timelessly creates the universe without changinghis will; the universe is really related to God but God is not really related to createduniverse. The third problem is related to divine sustaining. The advocators of divinetemporal eternity, claim that if temporal becoming is real, then, God becomes temporalbecause of his the real relation to time at every new moment. But for the eternalist there isa difference between the two standpoints. From God?s standpoint his creation is a timelesswhole however from the standpoint of creatures this is experienced as continuos creation.Item Spinoza'nın din eleştirisi /(Ankara : Ankara Üniversitesi : Sosyal Bilimler Enstitüsü : Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı : Din Felsefesi Bilim Dalı, 2018) Gürbüz, Kibar; Erdem, Engin; İlahiyat Fakültesi"Spinoza'nın Din Eleştirisi" başlıklı çalışmamızda düşünürün "Nübüvvet", "Mucize" ve "Kutsal Kitap" hakkındaki görüşlerini analiz ettik. Çalışmamızın birinci bölümünde Spinoza'nın din tasavvurunu ve din tasnifini, ikinci bölümde ise nübüvvet ve mucize konusunu ele aldık. Nübüvvet başlığı altında Spinoza'nın vahiy ve peygamberlik hakkındaki görüşlerini inceleyip âlemin yaratılması ile nübüvvet arasındaki ilişkiyi Spinoza'nın İbn Meymun'a yönelik öne sürdüğü görüşleri çerçevesinde inceledik. Bu bölümde ayrıca Spinoza'nın mucize hakkındaki eleştirilerini ele aldık. Üçüncü bölümde, Kutsal Kitap hakkında Spinoza'nın yanlış bulduğu yorumlama yöntemi ve buna karşılık önerdiği doğru yöntemi sunduktan sonra bu yöntemin uygulanmasında karşılaşılan zorlukların neler olduğunu inceledik. Sonuç kısmında ise, panteistik bir Tanrı anlayışına sahip olan Spinoza'nın teistik din anlayışının spesifik konularını incelemesindeki temel amacını ve nasıl bir din tasavvuruna sahip olduğunu tespit etmeye çalıştık. In this thesis document titled "Spinoza's Critique of Religion" we have analyzed views of the philosopher on "Being a Prophet", "Miracle" and "Scripture". In the first part, we have narrated Spinoza's thoughts and classification of religion whereas at the second part covered the subjects on being a Prophet and miracle. Under the title of Being a Prophet, we have examined the relation in between creation of the universe and being a prophecy within the purview of Spinoza's views about Maimonides through analyzing Spinoza's views on revelations and prophecy. In this part we have also discussed Spinoza's criticism on miracle. In the third part, after introducing the commentary method found erroneous by Spinoza about Scripture and presenting the right methodology as suggested by him in return, we have examined the drawbacks with regard to the implementation of this method. In the conclusion; we have endeavoured to identify Spinoza's main course for analyzing the specific notions throughout a window of theistical religious perception based on the foundation of a panteist God alongwith the pursuit to understand what kind of a religious disecernment Spinoza had.Item Swinburne ve ilâhi zamansallık(2005) Erdem, EnginItem Teizm-ateizm bağlamında Çoklu Evrenler Teorisi -Klaas J. Kraay örneği-(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Özdem, Elif; Erdem, Engin; OtherTez, giriş ve iki bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş kısmında çoklu evrenler teorisine ilişkin genel bir bilgi verildikten sonra, çoklu evrenler teorinsin hem din-bilim ilişkisi çerçevesinde hem de teizm ve ateizmle ilişkisine kısaca değinilmiştir. Birinci bölümde, çoklu evrenler teorinsin mahiyeti ve çoklu evren kavramının tarihsel süreçte aldığı yol izah edilmiş ve bazı farklı teorilerle çoklu evrenler teorisinin benzer ve farklılıkları izah edilerek ateizm ve teizm ile çoklu evrenler teorisinin ilişkisine ve özellikle teizm ile tasarım ilişkisine değinilmiştir. İkinci bölümde, Klaas J. Kraay'in çoklu evrenler teorisi kapsamında getirdiği teistik izah ayrıntılı olarak izah edilmiş; bir çoklu evrenin yaratılması için tanrının nasıl bir seçim yaptığı, bu seçimi yaparken hangi seçenekler arasından seçim yaptığı ve bu seçim sonucunda bu evreni nasıl meydana getirdiğini izah edilmeye çalışılmıştır. Sonuç bölümünde ele alınan meseleler neticesinde varılan sonuçlar üzerinden konuya ilişkin genel bir açıklama getirilmiştir. Anahtar Sözcükler: Çoklu Evrenler, Teizm, Ateizm, Teistik Çoklu Evren, Klaas J. KraayItem Theodor Adorno'nun Immanuel Kant'ın özgürlük ve radikal kötülük düşüncesine eleştirileri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Yıldırım, Ferda; Erdem, Engin; FelsefeBu çalışmada Immanuel Kant ve Theodor Adorno'nun özgürlük ve radikal kötülük görüşlerini karşılaştırarak Adorno'nun Kant'a yönelik eleştirilerini sunmaya çalıştık. İlgili çalışmanın girişinde kötülük problemine dair genel bir tartışma yürüterek Kant öncesi felsefede probleme ne tür çözümler üretildiğini ele aldık. İlk bölümde, Kant'ın radikal kötülük doktrini ve özgürlük anlayışına yer vererek kötülük ve özgürlük arsında kurduğu ilişkiyi aydınlatmaya çalıştık. Bu bağlamda özellikle dikkate aldığımız husus, Kant'ın radikal kötülük üzerine öne sürdüğü düşüncelerin onun eleştiri felsefesiyle paralel olup olmadığıdır. Çalışmanın ikinci bölümünde, Adorno'nun radikal kötülük kavramsallaştırmasının ve özgürlük düşüncesinin Kant'ınkinden ayrılan yönlerini ve Adorno'nun Kant'a yönelik eleştirilerini ele aldık. Çalışmanın sonuç bölümünde ise, Kant ve Adorno'nun geliştirdikleri felsefi sistemlerin, günümüz kötülük problemini anlamaya ne ölçüde katkıda bulunduğunu sorgulamaya çalıştık.Item Tûsî ve Kâtibî'nin İsbât-ı Vâcib tartışması(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Küçük, Mehmet Tayfun; Erdem, Engin; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışmada Necmeddîn el-Kâtibî ve Nasîreddîn et-Tûsî arasında Tanrı'nın varlığı konusunda gerçekleşen mektuplaşmalar ele alınmıştır. Tanrı'nın varlığı hakkında İslam filozofları tarafından öne sürülen İmkân Delili üzerinden argümanlarını geliştiren Kâtibî'nin, İslam düşüncesinde kelam ve felsefe geleneklerini karşılaştırarak hocası Tûsî'ye yazdığı bu mektupların merkezinde Kâtibî'nin teselsülün imkânını iddia etmesi vardır. Kâtibî bu hususta kelam ve felsefe geleneklerinin her ikisine de teselsülün imkânsızlığını savundukları için itiraz eder. Bu geleneklerin bu önermelerinin âlemin kıdemi tartışmasında âlemin kadîm olduğunu iddia eden filozofların galibiyetine sebep olacağını dile getiren Kâtibî, kelamcılar gibi âlemin hâdis olduğunu kabul etmenin tek yolunun teselsülün imkânını kabul etmek olduğunu söyler ve bu husustaki argümanlarını sıralar. Bu argümanlara Tûsî'nin verdiği cevaplar neticesinde Kâtibî ikna olarak filozofların argümanlarının gerçeği yansıttığını kabul eder ve Tûsî ile aralarındaki tartışma sona erer. Filozofların galibiyeti sonucunda geriye sadece Fahreddîn er-Râzî'nin filozoflara yönelttiği bir eleştiri kalır. Bu eleştirisinde Râzî'ye göre, âlemin kıdemi kabul edilirse günlük olaylar da dâhil olmak üzere var olan her şeyin kadîm olduğu iddia edilmiş olacağından dolayı âlemin kıdemi iddiası kabul edilemez. Fakat Kâtibî, bu itirazın filozoflara zarar vermeyeceğini zikretmekle yetinir. Bundan sonra her iki taraf da Râzî'nin bu itirazı üzerinde durmaz ve tartışmanın bu kısmını kapalı bırakırlar. Çalışmamızda bu kapalılığın giderilmesi için tartışmada geçen argümanlar ışığında Râzî'nin bu itirazının filozoflara niçin zarar veremeyeceği üzerinde de durulmuş ve argümanlar üzerinde yapılan tahliller sonucunda Vahdet-i Vücûd taraftarı sûfîlerin de tartışmaya dahil edilerek filozoflarla karşılaştırılmaları uygun görülmüştür. Çalışmamızın giriş kısmında bu tartışmaların ve argümanların tarihsel arka planı üzerinde durulmuş ve bu argümanların İslam düşüncesindeki yeri tespit edilmiştir. Daha sonra tartışmadaki argümanlar üç ana başlık altında toplanarak çalışmamızın üç ana bölümü oluşturulmuştur. Bunlardan Tanrı'nın varlığının ispat edilmesiyle alakalı olan kısım "İmkân Delili Tartışması" başlığıyla birinci bölümde, bilfiil sonsuzun imkânsızlığıyla alakalı olan kısım "İptal-i Teselsül Delilleri" başlığı altında ikinci bölümde ele alınırken üçüncü bölüm ise "Âlemin Kıdemi Tartışması"na ayrılmıştır. Tüm bu bölümlerde taraflarca öne sürülen argümanlar sistematik bir şekilde değerlendirilerek her birinin delil değeri üzerinde analizler yapılmıştır. Âlemin kıdemi tartışmasının sonunda tartışmaya sûfîlerin de dahil olmasıyla çalışmamız Tûsî ve Kâtibî'nin tartışmalarını merkeze alarak İslam'ın üç temel nazarî disiplini olan kelam, felsefe ve tasavvuf disiplinleri arasında Tanrı'nın varlığı ve âlemin ontolojik statüsü hususunda kaleme alınan mukâyeseli bir çalışma haline gelmiştir.