Cilt:62 Sayı:02 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:62 Sayı:02 (2022) by Author "Erkek, Fatma"
Now showing 1 - 1 of 1
Results Per Page
Sort Options
Item Fıchte'nin Felsefe Sistemi Ve Dayanakları(Ankara Üniversitesi, 2024) Erkek, FatmaBu çalışmanın amacı öncelikle Alman İdealist felsefenin önemli temsilcilerinden biri olan Fichte’nin Wissenschaftslehre adlı eserinde temellerini attığı felsefe sistemini ve bu sistemin temel dayanaklarını ortaya koymaktır. Bu çalışmanın bir diğer amacı ise Fichte’nin temel amacının özgürlüğün ve insanın ahlaki olarak daha iyi hale gelmesinin olanağını araştırmak ve ortaya koymak olduğunu göstermektir. Fichte’nin felsefesini politik ve ahlaki kaygılar şekillendirir. Bu nedenle felsefesi daha çok pratik meselelere ilişkindir. Fichte’nin felsefe sistemi Kant’ın ve Reinhold’un felsefesinden bağımsız değildir. Fichte, Kant ve Reinhold’un felsefelerinden beslenerek, onların eksiklerini tamamlayarak sistemini inşa eder. Reinhold ve Fichte için, Kant felsefesindeki en büyük sorunlardan biri temel bir ilkenin yokluğudur. Reinhold bu sorunu gidermek için tüm bilgiye dayanak olabilecek “Bilinç İlkesi” adında temel bir ilke ortaya koyar. Ancak Fichte bu ilkenin bir olguyu ifade ettiğini söyleyerek reddeder ve bu ilkenin bir edimi ifade etmesi gerektiğini dile getirir. Fichte, sistemini üç temel ilkeden hareketle inşa eder: Mutlak Ben, Ben ve Ben-olmayan. Tüm siteminin dayanağı kendisini bir edim, etkinlik olarak ortaya koyan Ben ya da bilinçtir. Fichte empirik bilinçten hareketle soyutlama ve refleksiyon aracılığıyla bu ben’e veya bilince ulaşır. Bu Ben’in temel özelliği eylem veya etkinliktir. Ben, kendini koyduktan sonra ikinci aşamada karşıtını, yani Ben-olmayanı koyar. Ben, kendi varlığı, ben-bilinci ve kendini eyleyen olarak bulmak için Ben-olmayanı koyar. Fichte bu iki ilkeyi diyalektik sürecin sentez aşaması (Mutlak Ben) dediğimiz aşamada biraraya getirir. Bu aşamada onlar birbirlerini kısmen olumsuzlayan, kısıtlayan şeyler olarak ortaya çıkar. Ben’in Ben-olmayan ile ilişkisi ise hem teorik hem de pratiktir. Wissenschaftslehre’nin teorik kısmında Ben-olmayan Ben’i belirler, oysa pratik kısmında Ben, Ben-olmayan’ı belirler. Pratik kısımda Ben-olmayan tamamen etkin olan Ben’in ürünüdür. Ona göre Ben karşısına bir direnç veya engel çıktığında kendisinin bilincine varabilmektedir ve kendini eyleyen olarak bulabilmektedir. Bir engel, bir direnç olarak Ben-olmayanın Ben’in karşısına konulması sonsuz çabaya yol açar. Bu çabanın nesnesi ulaşılamazdır. Çünkü çaba veya eylem “olana” değil “olması gerekene” ilişkindir.