“Sür ve bağla”: ingiliz romanındaki atlara insansonrası gözlerle bakmak

dc.contributor.authorAkıllı, Sinan
dc.contributor.departmentOthertr_TR
dc.contributor.facultyOthertr_TR
dc.date.accessioned2022-01-11T12:10:30Z
dc.date.available2022-01-11T12:10:30Z
dc.date.issued2018
dc.description.abstract“Romanın yükselişi” hakkındaki akademik tartışmalarda çoğunlukla kabul edildiği üzere İngiliz romanının evrimi 1740ların ortasından sonra bir sıçrama yaşamıştır. Bu dönemi takip eden yüz yıllık süre içerisinde, yani 1840ların sonuna kadar, İngiliz romanı hızlı bir biçimde olgunluğa erişmiştir. Bu tarihsel dönem birçok akademisyen tarafından Antroposen çağının başlangıcı olarak kabul edilen Endüstri Devrimi’nin de tarihsel yoğunluk noktası ile neredeyse bire bir olarak örtüşmektedir. ‘Erken Antroposen Çağı’ olarak nitelendirilebilecek olan bu yüz yıllık dönemin neredeyse tam ortasında James Watt’ın buharlı lokomotifi icadı (1784) da yer almaktadır. Watt’ın icadı, o dönemde Britanya’daki insan toplumunun işaret, üretim-tüketim ve değiş-tokuş sistemlerinde insanlardan sonra en fazla eyleyici güce sahip hayvanlar olan atların yerini Viktorya Çağı’nın sonuna gelindiğinde “beygir gücü” ve “demir at”ların aldığı bir süreci başlatmıştır. Ancak, bu yüz yıllık sürede atlar sadece İngiltere’nin şehirlerinde ve kırsal bölgesinde çalışmaya devam etmekle kalmamış, aynı zamanda da İngiliz romanında “anlatısal iş yükü” taşımaya devam etmiştir. On dokuzuncu yüzyılın ortasında yaşanan Darwin Devrimi ile de bu kez insan-at ilişkilerinin ontolojik boyutlarına ilişkin algı bağlamında bir değişim yaşanmıştır. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki ontolojik sürekliliğe ilişkin Darwinci anlayış, İngiliz romanında da yansımalarını bulmuştur. Bu arka plan üzerinde, bu makalede öncelikle Antroposen bağlamı “romanın yükselişi” tartışması ile ilişkilendirilmektedir. Daha sonra da, insansonrası bir eleştirel konumdan bakılarak, Henry Fielding’in Joseph Andrews (1742), Jane Austen’ın Northanger Manastırı (Northanger Abbey) (1818) ve Emily Brontë’nin Uğultulu Tepeler (Wuthering Heights) (1848) adlı romanlarına atıfla canlı atların “anlatısal eyleyiciliği,” George Eliot’ın Silas Marner (1861) ve Thomas Hardy’nin Tess (Tess of the d’Urbervilles) (1891) adlı romanlarına ilişkin olarak da ölü atların “anlatısal eyleyiciliği” tartışılmakta ve örneklendirilmektedir.tr_TR
dc.description.indexTrdizintr_TR
dc.identifier.issue01tr_TR
dc.identifier.urihttp://dx.doi.org/10.33171/dtcfjournal.2018.58.1.43tr_TR
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12575/77041
dc.identifier.volume58tr_TR
dc.language.isotrtr_TR
dc.publisherAnkara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesitr_TR
dc.relation.isversionof10.33171/dtcfjournal.2018.58.1.43tr_TR
dc.relation.journalAnkara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisitr_TR
dc.relation.publicationcategoryMakale - Ulusal Hakemli Dergi - Başka Kurum Yazarıtr_TR
dc.subjectİnsansonrasıcılıktr_TR
dc.subjectHayvan Çalışmalarıtr_TR
dc.subjectEdebiyatta Atlartr_TR
dc.subjectAntroposentr_TR
dc.title“Sür ve bağla”: ingiliz romanındaki atlara insansonrası gözlerle bakmaktr_TR
dc.title.alternative“Rıde and tıe”: lookıng at horses ın the englısh Novel through posthuman eyestr_TR
dc.typeArticletr_TR

Files

Original bundle
Now showing 1 - 1 of 1
No Thumbnail Available
Name:
document (46).pdf
Size:
579.25 KB
Format:
Adobe Portable Document Format
Description:
License bundle
Now showing 1 - 1 of 1
No Thumbnail Available
Name:
license.txt
Size:
1.62 KB
Format:
Item-specific license agreed upon to submission
Description: