Rasyonel Tercih Yaklaşımı Rehberliğinde Belirleyici Aktörlerin Ülke Seçim Barajı Oranı Tercihi: Türkiye Örneği
No Thumbnail Available
Date
2022
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Abstract
“Rasyonel Tercih” yaklaşımına göre, birden fazla seçeneğe sahip olan bir birey amacı ile seçeneklerin
sonuçları arasında bağıntı kurarak uygun seçeneğe yönelir. Bu yaklaşım, seçim sisteminin bağımlı değişken
olduğu çalışmaların kuramsal zeminlerinde sıklıkla kullanılmıştır. Buna göre, seçim sisteminin nasıl
belirlendiği sorusuna cevap önerirken, karar alıcı aktörlerin siyasal amaçları gözetilmelidir. Buna karşın,
Türkiye’de seçim sistemini konu alan çalışmalarda, “temsilde adalet” normunu önceleyen cevaplar önerilmiştir.
“Nasıl bir seçim sistemi olmalı” gibi normatif sorulara ağırlık verilmişken, “karar alıcı aktörler seçim sistemini
nasıl şekillendirir” gibi ampirik sorular yeterince tartışılmamıştır. “Rasyonel tercih” yaklaşımını merkezine alan
bu çalışmada, seçim sisteminin bileşenlerinden olan “ülke seçim barajı” üzerinde durulmaktadır. Karşı-olgusal
(counterfactual) yöntemle farklı ülke barajı seviyelerinde (%0, %5, %7) 2002–2015 parlamento seçim
sonuçlarının üreteceği milletvekili dağılımıyla, belirleyici aktörlerin “yasama çoğunluğunu kazanma” amaçları
arasındaki bağıntıyı incelenmektedir. Mevcut %10 seçim barajının korunması veya %7 seviyesine çekilmesi
seçenekleri “yasama çoğunluğunu kazanma” öne çıkan “rasyonel tercihler” olarak tanımlanmıştır.
The rational choice approach holds the view that an individual having more than one alternative is
likely to opt for the one that will serve the individual’s interest best. This approach has been glossed over in
existing studies on electoral system in Turkey. Much attention has been paid to normative questions, such as
“how should the electoral systems be,” yet less attention has been given to the empirical questions, such as
“which electoral system the decisive actors opt for.” Considering this gap, the article embraces the rational
choice approach and discusses the impact of different electoral threshold levels on the incumbent’s electoral
interest. Based on a counter-factual question - how would the legislative seats be distributed among the parties
at different electoral threshold levels (0%, 5%, 7%) in parliamentary elections from 2002 and 2015 - this study
concludes that the incumbents would deem one of the two alternatives as “the most rational choice” in terms of
electoral threshold level: 7 per cent or 10 per cent level.
Description
Keywords
Seçim sistemi, Seçim barajı, Rasyonel-seçim, Temsilde adalet, Yönetimde istikrar, Electoral system, Electoral threshold, Rational-choice, Fair-representation, Stability in governance