Cilt:78 Sayı:02 (2023)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Trade Wars Are Class Wars, How Rising Inequality Distorts the Global Economy and Threatens International Peace(Kitap İncelemesi)(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) Köse,YaşarItem Kitap İncelemesi (Metodolojik Bireyciliğin Eleştirisi)(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) İnce, AbdulkadirItem Modern Kentte Özgürlük Mümkün Mü?(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) Güney, NurseminItem Uluslararası Kurumların Normatif Bir Unsuru Olarak Uluslararası Güvenlik(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) Birdişli, FikretUluslararası güvenlik ve uluslararası kurumlar, Uluslararası İlişkilerin temel kavramları ve çalışma alanlarıdır. Her iki kavram da birbirinden farklı olmakla birlikte düzenleyici nitelikte olmaları ortak bir özellik olarak dikkat çekmektedir. Uluslararası kurumların incelenmesinde rasyonalist ve sosyolojik olmak üzere iki yaklaşım bulunur. Rasyonalist yaklaşım, uluslararası örgütler ve rejimler gibi biçimsel alanları açıklarken, sosyolojik yaklaşım, bireysel çıkarlardan türetilmeyen kültürel pratiklerin, normların ve değerlerin etkilerine odaklanır. Martin Wright ve Hedley Bull gibi önde gelen bilim adamları, sosyolojik yaklaşım bağlamında uluslararası toplumun gerçek kurumlarının ittifaklar, diplomasi, savaş, güç dengesi ve büyük güç yönetimi olduğunu savunmuşlardır. Uluslararası Güvenlik, çoğunlukla rasyonel bakış açısıyla çalışılan bir olgu olmuştur. Bu çalışmada, uluslararası güvenliğin aynı zamanda normatif bir yönü olduğu ve dolayısıyla uluslararası toplumun kurumları arasında kabul edilebileceği savunulmaktadır. Bu bağlamda uluslararası güvenliğin normatif koruma alanları sosyolojik boyutlarıyla ortaya konulmakta, bu değer ve normların uygulanmasında ve geliştirilmesinde BM’in sorumlu olduğu vurgulanmaktadır.Item Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararlarının Filistin-İsrail Barış Sürecine Etkisi(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) Topuz,Zuhal Çalık; Arafat, MohammadFilistin-İsrail sorunu, Birleşmiş Milletler’de (BM), 1947’den beri, neredeyse kuruluşundan günümüze kadar hem Genel Kurulu’nun hem de Güvenlik Konseyi’nin gündeminin en üst sıralarında yer almıştır. Uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasına ilişkin birincil sorumluluğu olan Güvenlik Konseyi’nin, Filistinİsrail sorununa dahil olması küresel barış ve güvenliğin tesis edilmesi açısından merkezi konumunun bir yansıması niteliğinde olmuştur. Filistin-İsrail sorunu özelinde, 1946-2022 yılları arasında BM Güvenlik Konseyi’nde altmış iki (62) karar kabul edilmiştir. Bu çalışma kapsamında içerik analizi yöntemiyle BM Güvenlik Konseyi kararları analiz edilmiş ve barışa engel teşkil eden sorunlar; 1) Filistinli mülteciler, 2) Yerleşimciler, 3) Kudüs ve 4) Toprak bütünlüğü olmak üzere dört temel başlık altında sentezlenmiştir. Çalışmada Birleşmiş Milletler’in, çatışma çözümündeki rolüne atıfta bulunarak, Filistin-İsrail sorunu üzerindeki etkisine odaklanılmış ve BM’nin, Filistin-İsrail barış sürecinde hala bir etkisinin olup olmadığı ortaya konulmuştur. Bu yönüyle çalışma, güncel uluslararası çatışma tartışmalarına da farklı bir bakış açısı kazandıracağı için önem taşımaktadırItem Uluslararası Televizyon Akışının Platformlaşması Bağlamında Avrupa’da Kamu Hizmeti Yayıncılığının Dönüşümü ve TRT(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) İlaslan, Süleyman; Sümer, BurcuTelevizyon endüstrisinin hızlı bir biçimde değişen yapısı içerik üretimi ve dağıtımı konusunda uluslararasılaşan bir ortamı hâkim kılmaktadır. Son yıllarda, özellikle Avrupa’da, uluslararası yapıya da hâkim olan piyasa ilişkileri ve ticari yayıncılık karşısında kamu hizmeti yayıncılarının kendilerini nasıl konumlandırdıkları önemli bir araştırma konusu olarak belirmektedir. Bu çalışmada da Türkiye’de son yıllarda küresel dijital platformlar kapsamında giderek belirginleşen hâkim uluslararası akış karşısında TRT’nin uluslararasılaşma pratikleri değerlendirilmiştir. Bu analiz için, kamusal tartışmalara ulaşılan dijital gazete arşivleri ve düzenlemelere, sektör yapısına ve TRT faaliyetlerine dair bilgilere ulaşılan resmi raporlar kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, televizyon sektöründe belirginleşen platformlaşma odaklı akış dinamiklerinin Türkiye’de de görünür olduğu, Avrupa’da yükselen kültürel korumacı politikalar temelinde kamu hizmeti yayıncılarına yüklenen kritik rolün Türkiye’nin özgül koşullarında TRT özelinde de ortaya çıktığı görülmüştür. TRT “milli ve kültürel değerler” vurgusu etrafında kendisini yeniden tanımlayarak, sektörde önemli bir aktör olarak konummaya çalışmaktadır.Item Türkiye’de Belediye Meclis Üyelerinin Temsilde Adalet Bakımından Değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) Demir, Merve AhsenYerel yönetimler halka en yakın yönetim birimleri olarak kabul edilmektedir. Halka en yakın yönetim birimi olmaları ise demokrasinin temel kurumları olarak nitelendirilmelerine neden olmaktadır. Yerel yönetimler arasında toplam nüfusun büyük bir kısmı (yaklaşık yüzde 95’i) belediye sınırları içinde yaşamaktadır. Dolayısıyla belediyeler her kesimin ihtiyaç ve sorunlarına cevap verebilmelidirler. Bu nedenle belediyelerin karar organı olan belediye meclislerinin halkı yeterli düzeyde temsil edebilecek nitelikte olması gerekmektedir. Bu çalışmada, yerel yönetimler ve demokrasi arasında kabul edilen yakın ilişkiden yola çıkılarak Türkiye’deki belediye meclis üyelerinin seçmen kitlesini temsil edebilecek nitelikte olup olmadıklarının değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Halkın yönetime katılarak kendisiyle ilgili alınan kararlarda etkili olup alınan kararları denetleme imkanına sahip olduğu belediye meclislerinde üyeler seçmen kitlesini en azından sayı, meslek, cinsiyet ve yaş açısından temsil edebilmelidirler. Bu doğrultuda sayı, meslek, cinsiyet ve yaş bakımından belediye meclis üyelerinin hem belediye meclis üyeleri içindeki hem de seçmen kitlesi içindeki payı incelenmiştir. İnceleme sonucunda belediye meclis üyelerinin seçmenleri sayı, meslek, cinsiyet ve yaş bakımından adil şekilde temsil edemedikleri görülmüştür. Çalışma kapsamında temsilde adaletin sağlanabilmesi adına belediye meclis üye sayısının belirlendiği nüfus dilim aralıklarının yeniden düzenlenmesi, uzman meslek gruplarının ve kadın sayısının belediye meclis üyeleri içinde artırılması, belediye meclis üyelerinin belirli bir yaş aralığında yığılmasının önlenmesi gerektiği ortaya konmuşturItem Kadın ve Siyasal Katılım İlişkisi Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme: Antalya Örneği(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) Demir, ErdiBu çalışmanın konusu kadınların siyasal katılımları ve kamusal alanda temsilleri ile ilgilidir. Bir ülkede Kadınların kamusal alanda temsili, siyasi, sosyal ve ekonomik haklarını kullanımı o ülkenin gelişmişlik seviyesini yansıtmaktadır. Çağdaş toplumlar kamusal alanda yerel yönetim ve parlamentolarda kadınlara temsil edilme hakkını sağlamaktadır. Bu yönüyle hem cinsiyetin temsil edilme sorunu ortadan kalkmakta hem de kadınların toplumsal sorunlarına sürdürülebilir çözümler üretilebilmektedir. Araştırma nitel sosyal özelliklere sahip olmakla beraber veri toplama tekniği derinlemesine görüşme yöntemidir. Araştırmada Antalya İl’nde Kepez AK Parti Kadın Kolları ile Muratpaşa İlçesi CHP Kadın Kollarına mensup On’ar kadın görüşmeci ile kadın siyasal katılım ilişkisi üzerine derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir. Derinlemesine görüşmeler ile elde edilen veriler sosyal bir veri analiz tekniği olan içerik analizi tekniği ile sosyolojik olarak yorumlanarak özetlenmiştir. Araştırmada bulgu olarak; her iki siyasal partiye mensup görüşmecilerin kadınların siyasal temsil sorunlarına çözüm bulmaktan uzak sosyal dayanışma ve yardımlaşma vakfı sistemiyle çalıştıkları tespit edilmiştir. Ayrıca görüşmecilerin sosyal iletişim ağını genişletmek, kimlik kazanmak ve maddi ve manevi menfaat temin etmek gibi amaçlarla kadın kollarına üye oldukları, hayır işleri, hasta ziyareti, kermes gibi faaliyetlerde görev aldıkları anlaşılmıştır.Item Türkiye’de Yönetimsel Aklın İnşası: I. Aile Şûrası Kararları’nın Analizi(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) Tuzcuoğlu, Beyhan Çağrı1980’lerin başından itibaren Türkiye kapsamlı bir ekonomik ve siyasal dönüşüm sürecine girmiştir. Bu dönüşümün temeli, Foucault’nun yönetimsellik (governmentality) adını verdiği yeni yönetim biçimini adapte etme çabasıdır. Özellikle Batı ülkelerinde büyük oranda yerleşmiş olan bu yeni yönetim biçimine geçmek için bu örnekler de incelenerek önemli reformlara girişilmiş ve birçok yeni kurum oluşturulmuştur. Bu kurumlardan ikisi olan Aile Araştırma Kurumu ve Aile Şûrası koordineli bir şekilde çalışarak bu dönüşümde önemli bir işlev görmüş, bu dönüşümün yol haritasını çıkarmak misyonunu üstlenmişlerdir. Bu makalenin iddiası, adı bu şekilde konulmasa da, Aile Şûrası raporlarında ortaya konulan temel meselenin Türkiye’nin yönetimsel iktidar tekniklerini nasıl adapte edeceği sorunu olduğu ve üretilen politika ve projelerin yönetimselliğe geçiş için bir yol haritası şeklinde kurgulandığıdır. Bu çalışmada, 1990 yılında toplanan I. Aile Şûrası kararları üzerinden bir söylem analizi yapılarak Türkiye’de bu yeni yönetimsel aklın inşa edilme sürecinin başlangıç aşaması incelenecektir. Bu çalışmanın temel sorusu, bu yeni yönetim anlayışına geçişin nasıl planlandığı ve bu geçiş için hangi iktidar mekanizmalarının kullanılmasının önerildiğidirItem Amerikan Dış Politikasının Daimî Açmazı “Dost Despotlar”: Mısır Örneği ve “Beterin Beteri Korkusu”(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) Donduran , CanTarih boyunca ABD dış politikasının temel belirleyicisi, liberal değerlere bağlılık ve güvenlik çıkarlarının gereklilikleri arasındaki gerginlikten kaynaklanan içsel ikilem olagelmiştir. Zaman zaman örtüşse de genelde çelişen bu iki unsur, ülkenin uluslararası seviyedeki tercihlerinin temelinde yer alırken, zor seçimleri ve tartışmalı hamleleri de beraberinde getirmektedir. Bu ikilemden beslenen sorunların başında gelen dost despotlar açmazının kökenleri ve günümüzdeki yansımaları, bu makalenin odağını oluşturmaktadır. ABD’nin, dış politika stratejisini ekseriyetle şeytanileştirilen bir “öteki”ye karşıtlık üzerinden oluşturulması yönündeki daimî eğilimi ve buna bağlı olarak doğan “beterin beteri korkusu”ndan kaynaklanan bu açmaz, özellikle Soğuk Savaş döneminde oldukça belirginleşmiştir. Süreç izleme tekniğine yaslanan bu çalışma, dost despotlar ikileminin evrimini inceleyerek bugüne yansımalarını Mısır örneği üzerinden analiz etmektedir. Arap Baharı sonrasında ABD-Mısır ilişkilerinde gözlemlenen değişimler, açmazın kökeninde radikal bir dönüşüm yaratmaktan çok uzaktır. ABD’nin siyasal kültüründen, dış politikadaki yaygın eğilimlerinden ve tarih içerisinde şekillenen davranış modelinden beslendiği kadar uluslararası dinamiklerin etkisine de açık olan dost despotlar sorunu, günümüzde, özellikle Orta Doğu ile ilişkili meselelerde merkezi konumunu korumaktadır. Söz konusu açmaz, zaman, mekân ve ortaya çıktığı dönemin dinamiklerinden bağımsız biçimde daimî bir dış politika sorunsalı haline gelmiştir. Bu haliyle dost despotlar, ABD dış politikasının tarihsel bir gerçeğidir ve herhangi bir dönem, bölge veya yönetimle sınırlı değildir.Item Kamu Yönetiminde Amaçsallaşan Perfomans Düşüncesi: Literatürün Eleştirel Bir Çözümlemesi(Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2023) Yıldırım, MuratÖrgütsel düzeyde, 20. yüzyılın başlarında güçlü liberal-kapitalist ülkelerin özel sektörlerinde (sınırlı da olsa kamu yönetiminin bazı alanlarında) karşılaşılan ilk bilinçli ve sistemli performans değerlendirmelerine, yüzyılın son çeyreğine doğru performans yönetimi eşlik etmiştir. 1980’li yıllardan itibaren, başta Anglo-Sakson ülkeler olmak üzere dünya genelinde yaygınlaşan kamu işletmeciliği pratikleriyle birlikte, kamu yönetiminde performansa ve performans yönetimine büyük bir önem verilmeye başlanmıştır. Bu şekilde, (sonuç yönüyle) performans; işletme ve piyasa odaklı düşünüş ve koşulların egemen olmaya başlaması nedeniyle, özel sektörde olduğu gibi, kamu yönetiminde de başlı başına bir amaca dönüşmüştür. Bu dönüşüm, bir yandan “politikacıyönetici-toplum” üçlüsü arasındaki ilişkilerin yeni bir kavramlaştırma üzerinden yeniden kurgulanmasına diğer yandan kamu hizmeti değer ve ilkelerinde bir farklılaşmaya yol açmıştır. Betimsel araştırma yönteminin kullanıldığı makalenin tezi, kamu hizmetlerinin bizzat bir amaç olarak performans kavramı üzerinden şekillendirilmesinin ve okunmasının, kamu yönetiminin kendi varlık nedenine ve doğasına aykırı olduğudur. Makalenin özgünlüğü; kamu yönetiminde performansın başlı başına bir amaç haline geldiğinin ileri sürülerek, “performans” yerine “insan”ı önceleyen alternatif bir bakış açısının sunulmasından kaynaklanmaktadır