Cilt:16 Sayı:01 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item CUMHURİYETTEN PRINCIPATUS’A ROMA DEVLETİNDE İSTİHBARAT FAALİYETLERİ VE İSTİHBARAT BİRİMLERİ: GENEL BİR BAKIŞ (MÖ [C.] 500 – MS 284)(Ankara Üniversitesi, 2022) Yarlıgaş, Oğuz; Other; OtherRoma Devleti ordusunun ve idari yapısının gücü sayesinde yüzyıllar boyunca Akdeniz dünyasının en önemli gücü olmayı başardı ve geniş toprakları kontrolü altında tuttu. Tarih sahnesine İtalya’nın ortasında küçük bir kent devleti olarak çıkan, ilerleyen yüzyıllar içindeyse tüm Akdeniz’i hakimiyeti altına alan ve uzun süre bu hakimiyeti korumayı başaran bu büyük devlet, doğal olarak tarih serüveni boyunca hem içeride hem de dışarıda çok çeşitli tehditlere karşı mücadele vermek zorunda kaldı. İstihbarat faaliyetleri de işte tam bu noktada devreye girmektedir. Romalılar, günümüze kalan kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla en erken dönemlerden itibaren devletlerinin iç güvenliğini sağlamak, olası dış tehditlerden haberdar olmak ve savaş zamanlarında düşman ordularının hareketlerini takip etmek gibi ihtiyaçların karşılanması için çok çeşitli yöntem ve uygulamalardan yararlandılar. Bu makale kapsamında Romalıların tarihleri boyunca gerek savaş ve muharebe zamanlarında gerekse barış zamanlarında iç denetimi sağlamaya ve dış tehditleri etkisizleştirmeye yönelik istihbarat toplama ihtiyacını hangi yöntemlere başvurarak çözdüklerini seçtiğimiz vakalar ışığında ortaya koymaya çalışacağız.Item HİTİT METİNLERİNDE LÚAPIN.LÁ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME(Ankara Üniversitesi, 2022) Tuncer, Hasan; Other; Otherİnsanoğlu avcılık ve toplayıcılık ile başladığı besin hayatına, Neolitik dönemden itibaren tarımı eklemiştir. Zaman içerisinde gelişen tarım, birçok toplumun temel geçim kaynağı olmuştur. Tarımsal faaliyetlerinde tecrübelenen toplumlar, besin üretimine dayalı bir ekonomik modelin ortaya çıkıp gelişmesinin önünü açmıştır. Bu yeni ekonomik model, yerleşik hayat kavramını toplumlara aşılayan temel unsur olmuştur. MÖ. 2. binyıl Anadolu’sunun büyük bir siyasi gücü olan Hitit ülkesi, diğer toplumlar gibi tarıma büyük bir önem vermiştir. Hititçe metinlerde, ekip biçme işlemini gerçekleştiren çiftçiler, LÚAPIN.LÁ Sumerogramı ile anılmaktadır. Hitit Anadolu’sunun topraklarının ekilip biçilmesini sağlayan çiftçilerin ilk görevleri, elde ettikleri ürünleri insanlardan önce ve tam zamanında tanrılara sunmaktır. Bu konuyla ilgili uyarılan ve aksi bir durumda cezalandırılacakları belirtilen çiftçiler, siyasi antlaşma metinlerinde diğer kaçak kimselerden farklı olarak “işi teslim etme” olgusu çerçevesinde değerlendirilmiştir. Belgelerde, tahıl ambarlarının sorumluları olarak da karşımıza çıkan çiftçilerin, ekip biçme ve ürünü teslim etme işlemleri esnasında yalan söylemesi durumunda cezalandırılacağını görmekteyiz. Tarımsal faaliyetlerinin yanında, kimi zaman hayvanların tedarik ve muhafaza edilmesi işlerini yerine getiren çiftçiler, farklı görev ve fonksiyonları ile Hitit ekonomisinin en önemli bileşenlerinden birisi olmuştur.Item YENİ ASUR İMPARATORLUĞU’NDA SARAY RÖLYEFLERİNİN VE ANITLARIN PROPAGANDA ARACI OLARAK KULLANIMI(Ankara Üniversitesi, 2022) Toptaş, Koray; Other; OtherMÖ 934-612 yılları arasında siyasi, askeri, ekonomik ve idari anlamda güçlü bir imparatorluk kuran Asurlular, başarılarını emperyalist ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıkları uygulamalar ve araçlara borçluydular. Bu unsurların başında propaganda araçları gelmektedir. Yazılı ve görsel materyallerden oluşan bu araçlar hâkim ideolojiyi yönetilen halka aktarmada ve düşmanlara Asur’un gücünü göstermek için etkili bir şekilde kullanmaktaydılar. Bu çalışmada etkili birer propaganda araçları olan rölyefler ve anıtlar ele alınacaktır. Yeni Asur kralları Yakındoğu’da güçlü bir devlet vücuda getirdikten sonra imar faaliyetlerini artırmış ve inşa ettikleri saraylarda bir imparatorluk ikonografyası yaratmaya önem vermişlerdir. Ayrıca askeri sefer düzenlenen uzak bölgelere ve Asur sınırlarına anıtlar dikmişlerdir. Asur nüfusunun ve düşman toplulukların büyük bir bölümünün okuma yazma bilmediği düşünüldüğünde görme duyusuna dayalı bu propaganda araçlarının mesajın tüm hedef kitleye ulaşmasında önemli bir yerde olduğu anlaşılmaktadır.Item ATRIYA AND STRATONIKEIA IN THE LATE BRONZE AGE: SOME REMARKS ON CARIAN HISTORICAL GEOGRAPHY(Ankara Üniversitesi, 2022) Oğuzhanoğlu, Umay; Other; OtherBatı Anadolu’dan söz eden Hititçe ve Luvice yazıtların değerlendirilmesi ve Tunç Çağı’na dair arkeolojik araştırmalarının artması, Batı Anadolu’nun tarihi coğrafyası ile ilgili bilinenlerin ve tartışmaların giderek artmasını sağlamıştır. Bununla birlikte, Batı Anadolu’nun yazılı belgeler açısından oldukça fakir olması, bu çalışmaları zorlaştırmaktadır. Muğla’daki Yatağan Ovası’nda yer alan ve bölgenin önemli kentlerinden biri konumunda bulunan Stratonikeia kentinin, eski isimlerinden birinin Idrias olduğu bilinmektedir. Hitit yazılı belgelerinde adı geçen Atriya ile fonetik benzerlikten hareketle, Atriya’nın, Stratonikeia territoriumu içerisine lokalize edilebileceği önerilmiştir. Bu çalışmada, Stratonikeia’da son yıllarda elde edilen bazı yeni Geç Tunç Çağı bulguları ile tarihi coğrafya çalışmaları bir arada değerlendirilerek, bu konudaki tartışmalara katkı sağlamak hedeflenmiştir. Stratonikeia territoriumu içerisindeki Geç Hellas III dönemi seramik örneklerine, 2009 yılında Taşavlu mevkiinde bulunanlar, 2018 yılında çalışmaları sırasında Stratonikeia kent merkezinde Hierokles Heroon’u altında bulunanlar ile Muğla Müzesi tarafından yapılan 2018-2019 kazılarında açığa çıkarılan Değirmendere Mevkii örnekleri de eklenmiştir. Gerek Hitit krallarının batıya uzanan bazı seferlerinde izlenen güzergah, gerekse Yatağan Ovası ve Çine (Marsyas) Çayı Vadisi’ndeki kentlere ait lokalizasyon önerileri ve arkeolojik bulgular dikkate alındığında, Atriya’nın bu kesimlerde lokalize edilmek istenmesinin bugün için makul bir öneri olduğu sonucuna varılmıştır.Item MUĞLA MÜZESİ’NDEN BİR KOLCUKLU BALTA ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER(Ankara Üniversitesi, 2022) Keskin, Hakkı Levent; Arkeoloji; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiPrehistorik dönemlere ilişkin sahip olduğu önemli potansiyele rağmen Muğla ili arkeolojik araştırmaların sayısı açısından diğer bölgelerin oldukça gerisindedir. Bölge müzelerinde korunan çok sayıda eser bu potansiyelin bir göstergesiyken, ne yazık ki âtıl bir şekilde kalmış ve bilimsel bir çalışmaya konu olmamışlardır. Bu eksikliği gidermek amacıyla bölge müzelerinde başlattığımız bir çalışma müze buluntularından hareketle bölgenin Tunç Çağlarındaki durumunu ve potansiyelini ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu kapsamda Muğla Müzesi’ndeki çalışmalar sırasında tespit edilen bir kolcuklu balta bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Bu eserden hareketle temsil ettiği tipin Anadolu’daki gelişimi, kullanım şekli ve bölgeler arası ilişkilere dair bazı öneriler sunulmaktadır.Item KÜLTEPE TABLETLERİNDE DERİ VE DERİ TİCARETİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Erol, Hakan; Dilbilimi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiAsurlu tüccarlar, Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde, Anadolu’daki şehir devletlerinde Asur’dan getirdikleri temel ürünler olan kalay ve çeşitli yün kumaşların dışında, Anadolu menşeli bakır ve yün gibi ürünlerin de ticaretini yaparak kazançlarını artırma gayreti içinde olmuşlardır. Tüccarların Anadolu içinde ticaretini yaptıkları bu ürünlere yine Anadolu şehirlerinden tedarik edilen deri ya da post da eklenebilir. Kültepe tabletlerinde “deri” veya “post” anlamında ārum ve maškum adında iki temel terim kayıtlıdır. Toplamda 100’den fazla belgede geçen bu terimlerden özellikle maškum-deri ticari ürün olarak metinlere daha fazla yansımıştır ve yüzlercesinin alınıp satıldığına ya da bir yerden başka yere nakledildiğine dair kayıtlar bulunmaktadır. Metinlerde toplam 45 ārum deri; 1674 maškum-deri kayıtlıdır; ilaveten üç farklı belgede yaklaşık 42 talent ağırlığında maškum-deri kaydı bulunmaktadır. ārum ve maškum terimleri arasında, derinin hangi özelliklerine dair bir fark olduğu açık değildir. Fakat bu kelimeler derinin elde edildiği hayvanlar açısından değil, biçim ya da herhangi bir işlemden geçip geçmediği bakımımdan bir farka işaret edebilirler. Belgelerde ārum-deri büyükbaş hayvanlar dışında başka bir hayvanın derisini tanımlamamaktadır, ancak büyükbaş hayvan derisi için maškum terimi de kullanılmıştır. Deri tabaklama işleminin insanoğlunun üretim teknikleri bakımından ustalaştığı en eski işlerden biri olduğu tahmin edilmektedir. Bu bakımdan, Eski Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde de deri tabaklama işleminin bilindiği ve uygulandığı açıktır, fakat Kültepe belgelerinde tabaklanmış deriyi diğer post ya da ham deriden ayırt etmemizi sağlayacak net bir delil bulunmamaktadır. Diğer taraftan, CAD A/II, s. 318a’da, İbranicede “deri/post” anlamındaki ‘ōr kelimesiyle ilişkilendirilen ārum-deri, CAD E, 320b’de “çıplak, boş” anlamı verilen erû ve CDA s. 80a’da “çıplak olmak” anlamı verilen a/arûm ve bu kelimeden türetilmiş “çıplak” anlamı verilen erium ile ilişkili olabilir. Dolayısıyla, ārum terimi bir tür işlemden geçirilerek yününden/kılından arındırılmış, yani bir şekilde tabaklanmış deri için kullanılmış olabilir.Item ALEXANDRIA TROAS’TAN BİR DOKUMA AĞIRLIĞI(Ankara Üniversitesi, 2022) Buruldağ, Erdinç; Other; OtherTroas’ın liman kentlerinden biri olan Alexandria Troas, bölgede Hellenistik Dönem’de kurulduğu öngörülen tek yerleşim olma özelliğini taşımaktadır. Kent, MÖ 1. yüzyıl sonlarında bir Roma kolonisine dönüştürülmüş ve Roma İmparatorluk çağı boyunca en parlak dönemini yaşamıştır. Bizans Dönemi boyunca varlığını sürdüren kentte halen devam eden kazı çalışmaları ile Alexandria Troas’ın forum ve agora bölümleri gün ışığına çıkarılırken, araştırmalar sırasında bu üç dönemin yani Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemlerinden izlere rastlanmaktadır. Bu geniş zaman aralığına tarihlendirilebilen arkeolojik bulguların yanında, ait olduğu dönem hususuna kuşku ile yaklaşılan eserler de mevcut olup, bunların başında, dokuma ağırlıkları gelmektedir. Bu sebepten ötürü, mevcut çalışmanın konusunu, kentin forum ve agorası arasındaki bir noktada bulunan KP Doğu 3 açmasında saptanmış olan bir dokuma ağırlığı oluşturmaktadır. Form ve ağırlığı bakımından değerlendirildiğinde eserin tarihlendirilmesi oldukça güç olsa da tepe noktasında bulunan harflerin oluşturuluş biçimleri, alandaki diğer buluntu grubu ile paralellik göstererek, söz konusu dokuma ağırlığının Roma Devrine ait olduğuna işaret etmektedir.Item KAYSERİ ARKEOLOJİ MÜZESİNDE BULUNAN HİTİTÇE TABLET PARÇALARI II(Ankara Üniversitesi, 2022) Bozgun, Şafak; Eskiçağ Tarihi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBoğazköy’de ortaya çıkarılan, Hitit (İmparatorluk) Dönemi’ne ait beş adet çiviyazılı tablet (fragmanı), 1932 yılından itibaren Kayseri Arkeoloji Müzesinde bulunmaktadır. Bunlardan (Kayseri 285-ABoT 63=) ABoT 1.63, 1948 yılında yayınlanmış ve “II.Muršili’nin Yıllıklarına” ait olduğu tespit edilmiştir. Diğer ikisi Kutlama/Festival Ritüeli (Kayseri 286, Kayseri 287) metinleri olup 2021 yılında yayınlanmıştır. Bu çalışmada Kayseri 289 ve Kayseri 290 envanter numaralı tabletler ele alınmış ve filolojik değerlendirmeleri sunulmuştur.Item ÇİVİYAZILI METİNLERE GÖRE ESKİ ÖNASYA'DA ALIKONULAN ELÇİLER(Ankara Üniversitesi, 2022) Bardakçı, Kürşat; Other; OtherDiplomatik ilişkilerin kurulmasında, süreklilik kazanmasında ve gelişiminde elçilik müessesesi oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu müessesenin tarihi kökeni de tarihin ilk kent devletlerinin ortaya çıktığı döneme, yani Sumerler dönemine kadar uzanmaktadır. Elçilik müessesesinin ilk ortaya çıktığı andan itibaren elçilerin diplomatik ayrıcalıklara sahip olduğunu çiviyazılı metinlerden anlayabiliyoruz. Diplomatik ayrıcalıklara sahip olan bu elçilerin, alıkonulduklarını, tutuklandıklarını ve şiddete maruz kaldıklarını da yine bu metinlerden öğrenmekteyiz. Bu çalışmamızda da çiviyazılı metinler ışığında elçilerin alıkonulması mevzusunu ele alıp, alıkonulan elçileri ortaya çıkaracağız.Item ANTİK ROMA SİYASİ KÜLTÜRÜNDE DAMNATIO MEMORIAE(Ankara Üniversitesi, 2022) Aytüre, Serpil; Other; OtherSiyasi- toplumsal bir kınamayı ve yaptırımı ifade eden damnatio memoriae, lanetlenmiş bir imparatorun maddi ve kültürel mirasının yok edilmesi, aşağılanması ve “anının yeniden yorumlanması” yoluyla olumsuz nitelikleri içinde barındıran bir süreci ortaya koymaktadır. Birini veya bir şeyi kınamak amacıyla geçmişin simgelerine yönelik kültürel baskı biçimleri, günümüzün akademik tartışmalarında da ön planda yer almaktadır. Ancak fiziksel kanıtların yok edilmesi ile gerçekleşen bu girişimler, anıların esasen silinemez oluşu ve iletişim yoluyla varlığını sürdürmesi bakımından bir çelişki yaratmaktadır. Roma İmparatorluk döneminde damnatio memoriae aracılığıyla gerçekleşen kültürel baskının uygulanma amaçlarını ve yöntemlerini incelemek, çağdaş girişimlerimizin motivasyonlarını ve sonuçlarını daha iyi anlamak bakımından da önem taşımaktadır. Bu çalışmada imparatorlara ve imparatorluk ailesine uygulanan yaptırımların onların 'maddi mirası' ile nasıl etkileşime girdiği ve bu etkileşimin bir imparatorun kimliğinin yeniden yorumlanmasında oynadığı rol ele alınarak bu yeniden yaratma sürecinin toplumsal bellek, mahkum ve halefinin imajı üzerindeki sonuçları, Roma İmparatorluk dönemi’ndeki seçilmiş örnekler temelinde incelenmiştir.Item L. MARCIUS PHILIPPUS’UN SENATO SÖYLEVİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Aşkit, Çağatay; Yunan Dili ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiİÖ 91 yılı consul’ü L.Marcius Philippus’un İÖ 77 yılı başında senatoda verdiği ve Latince Oratio Philippi in senatu adıyla bilinen söylev, Romalı tarihçi Gaius Sallustius Crispus’un Historiae eserinde yer almaktadır. Sulla’nın ölümünden sonra kurduğu düzene itiraz eden Lepidus ve yandaşlarına karşı verilmiştir. Çalışmanın giriş bölümünde Philippus’un hayatı ve kariyeri hakkında kısa bilgiler verilmiş, ardından söylevin Oxford Classical Texts serisi içerisinde yer alan Latince metni temel alınarak Türkçe çevirisi sunulmuştur. Tartışma bölümünde söylevin yapısı ve bölümleri Rhetorica ad Herennium eserindeki siyasal retorik kuramları açısından değerlendirilmiş ve görülen benzerlikler vurgulanmıştır. Ayrıca Sallustius’un kullandığı sözcük ve kavramlar üslup açısından incelenmeye çalışılmıştır.