Cilt:12 Sayı:01 (2021)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item BİR AGRO-ARKEOLOJİK MİMARLIK ÖRNEĞİ OLARAK GÜVERCİNLİKLER VE GESİ-DEĞİRMENDERE VADİSİ'NDEKİ GÜVERCİNLİKLER ÜZERİNE BAZI GÖZLEMLER(Ankara Üniversitesi, 2021) Bilici, Kenan; Sanat Tarihi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiKayseri'nin Gesi beldesinde ve Kayabağ mahallesi sınırları dahilindeki Değirmendere Vadisi'nde yer alan ve güvercinlik olarak bilinen bina örnekleri, özgün bir vadi topoğrafyası ile kaya formasyonlarının arasına dağılarak doğal ortamla bütünleşmiş zikî görünümleriyle, olağanüstü ilgi çekici bir tarımsal ticaret yapısı grubu oluşturmaktadırlar. İçinde yer aldığı vadiye âdeta bir hayalet şehir görünümü kazandıran yapıların neredeyse tamamı, giderek işlevlerini yitirmelerinin ardından, zamanla az ya da çok tahribata uğramakla birlikte, mimari karakterleri ve kimi işlevsel/dekoratif elemanlarıyla in-situ olarak korunarak günümüze ulaşabilmişlerdir. Bu bağlamda, zamanla yıkılarak ortadan kalkan ya da eksilen duvar ya da strüktürel elemanlarının, restitüsyon projeleri hazırlanarak, plastik tamamlamalar da içeren tarihselci bir yaklaşımla özgün formlarına kavuşturulmaları mümkün ve elzemdir. Değirmendere Vadisi'nin pitoresk görünüme sahip doğal ortamında ve âdeta fantastik bir açık hava heykel sergisi izlenimi yaratan olağanüstü siluetleriyle topografyanın eğim çizgilerine anlamlı bir şekilde dağılmış agro-arkeolojik nitelikteki bu tür pastoral ve ekolojik yapıların, sürdürülebilir ve kontrollü bir turizm planlaması dahilinde değerlendirilerek, bütün vadinin, sınırları belirlenmiş (protection zone) çağdaş koruma-kullanma ilkeleri çerçevesinde işlevlendirilmesi, sadece doğal hayat ve yapıların/yapı kültürünün korunması ve tanıtılmasını sağlamakla kalmayacak; hiç kuşkusuz, yöre insanını, bu gelişmenin merkezi konumuna getirecek yeni bir ekonomik canlanma modeli ve pazarın geliştirilmesine de imkân tanıyacaktır. Bu bağlamda, ülkemizin kültür tarihinin bir parçasını oluşturan bu ilgi çekici yapı grubunun canlandırılmasına yönelik her türlü planlama ve uygulama aşamalarında, doğal hayatın “turizme rağmen” korunması ve bu sessiz doğa parçasında insan ögesinin ısrarla pasif bir izleyici konumunda tutulması şarttır.Item E-TİCARET: TEORİK BİR ÇERÇEVE(Ankara Üniversitesi, 2021) Gedik, Yasemin; Other; OtherE-ticaret ilk kez görülmeye başlandığı 1960'larden itibaren işletmelerin iş yapma biçimlerinde büyük değişikliklere neden olmuştur ve günümüzde en popüler konulardan biri haline gelmiştir. E-ticaretin neredeyse tamamen internet üzerinden gerçekleşmesi, e-ticaretin geleneksel ticaretten farklılaşmasını sağlar. E- ticaret, tüketiciler için istedikleri yerden istedikleri zaman alışveriş yapabilme, esnek ödeme seçenekleri, zamandan tasarruf ve düşük işlem maliyetleri gibi faydalar sunarken, işletmeler için aracı olmadan satış, yeni pazarlar oluşturmak, müşteri sadakati ve gelirleri arttırmak, tedarikçi ilişkilerini geliştirmek, stokları ve nakliye maliyetlerini azaltmak gibi fırsatlar sağlamaktadır. Bu çalışma, güncel istatistikleri de paylaşarak, e-ticaret kavramıyla ilgili geniş bir çerçeve oluşturmaya odaklanmaktadır. Çalışmada, e-ticaret tanımları, eticaretin tarihi, e-ticaret araçları, geleneksel ticaretten farklılıkları, e-ticaret türleri, e-ticaret faydaları ve zorlukları geniş bir perspektiften anlatılmıştırItem BATI ANADOLU BEYLİKLERİNİN EGE DENİZİ'NDEKİ HAKİMİYET KAYBINDA İZMİR HAÇLI SEFERİ'NİN ROLÜ(Ankara Üniversitesi, 2021) Bayar, Umut; Zootekni; Otherİzmir Haçlı Seferi, Haçlıların 1291'de Akka'yı kaybetmesinden sonra düzenlediği Haçlı harekâtları arasında en etkilisidir. Bu sefer sayesinde Aşağı İzmir adı verilen Liman Kale 1402'ye kadar Hristiyanların elinde kalmıştır. XIV. yüzyılda Türk denizci Ghazileri Ege Denizi'ndeki pek çok yerde akınlarda bulunmuştu. Önce Menteşe Beyliği'yle başlayan bu faaliyetler XIV. yüzyılın ikinci çeyreğinde Aydın Beyliği'yle devam etmiştir. Bu beylikte en kuvvetli lider olarak ön plana çıkan Aydınoğlu Umur Bey'in etkinlikleri Papalık dâhil Akdeniz'de bulunan Katolik güçlerinin tepkisi çekmiştir. Bu nedenle ona karşı harekete geçmekte gecikmediler. Avignon Papaları İzmir'de Haçlı egemenliği için özel bir çaba harcamışlardır. Kıbrıs Krallığı, Venedik ve Papalık donanmaları hep birlikte Umur Bey'e karşı mücadele ettiler. İki aşamalı olan İzmir Haçlı Seferi'nin birinci aşaması başarıyla sonuçlansa da ikinci aşaması sonuçsuz neticelenmiştir. Bu tarihten sonra Hospitalye şövalyeleri ile Kıbrıs Krallığı başarıyla sonuçlanan 1365 tarihli İskenderiye Haçlı Seferine katıldılar. Pek çok girişime rağmen ilerleyen yıllarda bütün Hristiyan âlemi doğuda yükselen yeni Osmanlı tehdidiyle baş başa kalacaktır.Item NİTELİKSEL BİR ÇALIŞMA: SOSYAL ÇALIŞMACILAR KİMLERDİR?(Ankara Üniversitesi, 2021) Canbulut, Tugbet; Sağlık Bilimleri; Sağlık Bilimleri FakültesiBu çalışma, sosyal hizmet uzmanlarının devlet tarafından algılanmasına dayalı bir sosyal politika eleştirisidir. Sosyal hizmet uzmanlarının, sosyal politikaların uygulanmasında önemli bir rol ve yetkiye sahip olduğu görülmektedir. Çalışmada, Türkiye'de çalışan 21 sosyal hizmet uzmanıyla yapılan görüşmeler sonucunda, rolleri ve yetkileri hakkında veri toplanmıştır. Görüşmeler, derinlemesine görüşmeler şeklinde yapılmıştır. Çalışma, İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Proje Birimi tarafından desteklenen yüksek lisans tezinin bir parçasıdır. Çalışma boyunca devletin sosyal hizmet uzmanlarını nasıl gördüğüne dair anlatılar tartışılmıştır. Sosyal hizmet uzmanları, devletin kendisini bir arabulucu, pasif politika uygulayıcısı ve muhalif olarak gördüğüne dair anlatıları paylaştı. Ancak sosyal hizmet uzmanları mesleki oluşumları nedeniyle uygulanacak politikalara yön verecek donanıma sahiptir. Siyasette aktif olmaları gerektiğini iddia etmelerinin yanı sıra sosyal refahı artırmayı hedeedikleri bu çalışmanın önemli bir sonucudur. Bu bağlamda, Türkiye'deki sosyal hizmet uzmanlarını ortaya çıkaran sıçan yarışını ortaya koyan bu çalışma, sosyal refah politikalarının revize edilmesi gerektiğini savunmaktadır.Item SOSYAL GÜVENLİK REFORMU VE KADIN(Ankara Üniversitesi, 2021) Övgün, Barış; Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi; Siyasal Bilgiler FakültesiTürkiye'de sosyal güvenlik sisteminin zamanla bütçeyeekonomiye olan etkilerinin artması, kurumsal açıdan aşırı parçalı bir hal alması ve mevzuat yönünden giderek karmaşıklaşması gibi nedenlerle reforma ihtiyacı olduğu ileri sürülmüş ve bu kapsamda ilk reform hamlesi 1999 yılında 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile gerçekleştirilmiştir. Ancak daha geniş bir reform çalışması 2006 yılı ve sonrasında çıkarılan 5510 ve 5502 sayılı kanunlarla gerçekleştirilmiştir. Sosyal güvenlik reformu sağlık, emeklilik, bütçeye etki, sosyal güvence, bölüşüm ilişkileri gibi çok çeşitli açılardan ele alınabilecek oldukça geniş kapsamlı bir reform hamlesidir. Bu nedenle bu çalışmada reformun kapsamı sınırlandırılarak sosyal güvenlik reformunun nasıl bir “kadın” portresi çizdiği, kadına ve kadın emeğine bakış açısının nasıl olduğu, kadını toplumda nasıl ve nerede konumlandırdığı ortaya koyulacaktır. Bu kapsamda çalışmada Türkiye'de sosyal güvenlik reformunun politika transferi yoluyla neoliberal yönelimlere göre gerçekleştirildiği ve bu dönüşüm içerisine kadın emeğinin sosyal güvenItem YAŞAM DÖNGÜSÜNDE YÖNETİM: VAROLUŞTAKİ ALGININ VE DEĞİŞİMİN KRONOLOJİSİ(Ankara Üniversitesi, 2021) Akbaş, Nurcan; Other; OtherYönetimin geçmişi insanlık tarihinin başlangıcına kadar uzanır. Evrenin nasıl ve hangi şartlarda oluştuğu, insanı nasıl etkilediği, insanın ortaya çıkışı ile ilgili koşulların açıklanması önemlidir. Bu kronolojik çalışmada varoluştaki algı ve değişim, evrenin oluşumu, insanlık tarihinin başlangıcına kadar uzanan kökler ve yönetsel düşüncenin oluşumuna yer verilmiştir. İnsanlığın köklerinin ve yönetimin köklerinin gelecekteki evrime ışık tutması beklenmektedir. Nereden gelindiğinin bilinmesi, algı ve değişimin yönetimi nasıl etkilediğini ortaya çıkaracaktır. Böylece daha iyi ve çoğulcu bir yönetim anlayışının gelişmesi mümkün olabilir. Günümüzde şirketlerin, kurumların ve sosyal ilişkilerin daha iyi yönetilmesine, geçmişteki yanlışların düzeltilmesini ve tekrarlanmamasını sağlayacak örgütlenmelere ve stratejilere duyulan ihtiyaç oldukça yüksek düzeydedir. Yönetimin köklerinin kronolojik bir yaklaşımla ele alındığı çalışmada dünyada yaşanan kaos ortamında etkili olabilecek bir yönetim anlayışının ip uçlarına yönelik değerlendirmeler yer almıştır. Kronolojik açıklamalarda insanlık tarihindeki yönetim yapılanmaları ve varoluştaki algının nasıl değiştiği yer almıştır. Yeryüzündeki yaşamın ilk aşamasında anne ve çocuklardan oluşan aile yapısında baba yoktur ve kadın eril cins olmaksızın kendi kendine üreyen bir yaşamın tek temsilcisidir. Doğal seçilim ve evrimleşmenin şekillendirdiği ilk insan topluluklarında, varoluş algısının doğallığını yansıtan kadın egemenliğindeki yönetim yapıları mevcuttur. Sabanın icat edilmesi, toplumsal mülkiyetten bireysel mülkiyete geçiş, yazılı tarih, devlet ve din ile yönetim yapıları yapay bir yolla değişime uğratılmıştır. Bu değişim, kadınları toplumdan dışlayan erkek egemenliğindeki patriyarkal yönetim örgütlenmelerini ortaya çıkartmıştır. Günümüzde erkek egemenliğinin ideolojik, toplumsal ve politik gücü temelden sarsılmaya başlamıştır. Bu çalışma ile sosyal yaşam ve doğadaki biyolojik yaşam arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması, daha iyi bir sosyal yaşam organizasyonu ve yönetimine yönelik önerilerde bulunulması amaçlanmıştır. Kadınların doğal yaratıcı, yönlendiren ve yöneten gücünün öne çıktığı bir yönetim değişimi, tüm eşitsizliklerden arınan bir toplum, örgütlenme ve daha mutlu bir gelecek umudu vermektedir.Item TÜRKİYE'NİN TARIM POLİTİKALARI (1918- 1938)(Ankara Üniversitesi, 2021) Kayıran, Mehmet; Other; OtherGelişmekte olan diğer ülkelerde olduğu gibi, Türkiye ekonomisinin temelini de tarım teşkil etmektedir. Türkiye ekonomisinde tarımın payı son yıllarda azalma göstermişse de tarım sektörü önemini sürdürmektedir. Türkiye'nin ekonomik ve sosyal kalkınması tarımsal gelişme ile yakından ilgilidir. Çünkü mevcut ve hızla artan nüfusun beslenmesi sanayinin geliştirilmesi için gerekli sermayenin ve dövizin sağlanması, hammadde ihtiyacının karşılanması, sanayi ürünlerine istikrarlı bir pazarın yaratılması, faal nüfusun çalışan kesiminin büyük bir bölümünün tarımda istihdam edilmesi bu sektörün önemini arttırmaktadır. Tarımsal gelişmenin sağlanabilmesi için, tarımsal yapının bilinmesi ve akılcı bir politikanın izlenmesi kaçınılmazdır. Doğru tarımsal politikaların belirlenebilmesi de – önemli ölçüde- tarımsal yapının tarihi temellerinin bilinmesine bağlıdır. Bu araştırmada Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı'dan devraldığı tarımsal miras, 1923-1938 devresindeki tarımsal gelişme ve tarım sorunları, ilgili dönemin siyasal ve ekonomik koşulları temel alınarak, tarih metodolojisi çerçevesi içinde değerlendirilmiştir. Çalışmamızda, Atatürk'ün tarımsal kalkınmanın gerçekleştirilmesi için de Türkiye ve insanlık tarihine yepyeni düşünceler getirmiş ve uygulamış bir devlet adamı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Atatürk döneminde Türkiye'de tarımsal üretimi arttırıcı bir dizi, hukuki, mali, teknik ve örgütsel önlemler alınmıştır. Bu dönemde Türkiye'de izlenen tarım politikası sonucunda tarımsal üretim iki katına yükseltilmiştir. Ancak bu üretim artışı tarım alanlarının genişletilmesi sonucunda gerçekleştirilmiş, birim alandan alınan gelir arttırılamamıştır. Başka bir deyimle, tarımsal üretim potansiyel üretim düzeyine çıkartılamamıştır.Item İSTİKRAR VE ADALET ARAYIŞINDA İBN ZAFER'İN 1 YÖNETİM DÜŞÜNCESİ(Ankara Üniversitesi, 2021) Akman, Kaan; Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi; Siyasal Bilgiler FakültesiTürk, Arap, Fars, Çin gibi farklı devletlerin tarihteki varlığını ve etkisini araştırmak, devlet olgusunu daha iyi anlayabilmek için oldukça önemlidir. Bu makalede İslam devletlerini incelemek amacıyla İbn Zafer'in Adil Hükümdar kitabı analiz aracı olarak tercih edilmiştir. Çalışmada, 8. ve 12. yüzyıl arasında Akdeniz coğrafyasındaki devletlerin yönetimi ve yöneticilerine ilişkin tespitleri bulunan İbn Zafer'in hayatı, yaşadığı dönemdeki gelişmeler ve eserindeki yönetim düşüncesi incelenmiştir. Makalede, temel meselesi istikrarlı ve adaletli bir yönetim olan İbn Zafer'in yönetim düşüncesi tüm yönleri ile ele alınmaya çalışılmıştır.Item YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE GELENEKSEL METİN SADELEŞTİRME YAKLAŞIMINA KARŞI METİNDİLBİLİMSEL SADELEŞTİRME ÖNERİSİ: BAĞLAŞIKLIK VE BAĞDAŞIKLIK KAVRAMLARI(Ankara Üniversitesi, 2021) Ay, Sıla; Dilbilimi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiYabancı dil öğretiminde okuma-anlama becerisine katkı sağlaması için özgün metinler, temel ve orta düzeydeki öğrencilere yönelik uygun sözvarlığı ve sözdizimi çerçevesinde sadeleştirilmektedir. Bu çalışmada, özgün bir metni sadeleştirmenin sözvarlığına ve sözdizimine uygunluktan çok daha fazlası olduğu düşünülmektedir. Bu bakımdan sadeleştirme sürecinde, özgün metinde var olan sözcüksel- dilbilgisel bağlaşıklık (cohesion) ve bağdaşıklık (coherence) görünümleriyle paralel çizgide ilerlemek, özgün metne olabildiğince en yakın sadeleştirmeyi gerçekleştirmek adına önemlidir. Bu nedenle, metin sadeleştirme işlemi sadece söz varlığını dil düzeyine uyarlama veya tümceleri kısaltma işi olarak görülmemeli, metinsellikle ilişkili bağlaşıklık ve bağdaşıklık ölçütleri çerçevesinde hareket edilmelidir. Çalışmada söz konusu kavramlar dikkate alınarak metin sadeleştirmenin nasıl yapılabileceğine ilişkin öneride bulunmak amaçlanmıştır. Bu yaklaşımla yapılacak sadeleştirmenin özgün metne uygun ve bilimsel bir nitelikte olacağı düşünülmektedirItem ÖĞRENCİ HİZMETLERİNİN YÖNETİMİ KAPSAMINDAANKARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN *MEMNUNİYET DÜZEYLERİNİN BELİRLENMES(Ankara Üniversitesi, 2021) Aydın, Gönül; Eğitim Programı ve Öğretimi Bölümü; Eğitim Bilimleri FakültesiBu çalışmanın amacı, Ankara Üniversitesi lisans ve ön lisans öğrencilerinin öğrenci hizmetlerinin yönetimi kapsamındaüniversiteden memnuniyet düzeylerini saptamak ve hizmet niteliği açısından üniversitenin gelişimine katkı sağlamaktır. Araştırmanın örneklemi, Ankara Üniversitesi'ndeki 18 Fakülte, 1 Devlet Konservatuvarı ve 10 Meslek Yüksekokulunda öğrenimgören 523 kadın, 523 erkek toplam 1.046 öğrenciden oluşmaktadır. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafındangeliştirilen “Öğrenci Hizmetlerinin Yönetimine İlişkin AnkaraÜniversitesi Öğrencilerinin Memnuniyet Ölçeği” kullanılmıştır.Ölçek çalışması sonucunda elde edilen veriler SPSS Programı ile analiz edilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde ortalama, standart sapma, alt amaçlara yönelik iki grup karşılaştırmalarındabağımsız gruplar için t-testi, ikiden fazla gruplarınkarşılaştırılmasında ise varyans analizi (tek yönlü ANOVA)kullanılmıştır. Yönetim, öğrenci ve destek boyutları arasındaki ilişkiyi belirleyebilmek için Pearson Korelasyon Analizi kullanılmış ve üç boyut arasında pozitif ve güçlü bir ilişki olduğu sonucu elde edilmiştir.Çalışmada öğrencilerin Ankara Üniversitesi'nden genel memnuniyetlerinin orta düzeyde olduğu, öğrenci görüşlerinin fakültelere ve meslek yüksekokullarına göre, fakülte veya meslek yüksekokullu olma durumuna göre ve sınıara göre farklılık gösterdiği, cinsiyete ve ailenin gelir durumuna göre ise farklılık göstermediği sonuçları elde edilmiştirItem NEOLİBERAL İDEOLOJİNİN ÇEVRESEL YÜZÜ: EKOLİBERALİZM(Ankara Üniversitesi, 2021) Serter, Gencay; Other; Other1960'ların sonlarından itibaren çevre konusu ulusal ve uluslararası ölçekte önem kazanmıştır. Bu durum karşısında ülkelerin mevzuatlarında çevre konusu daha fazla önem ve yer bulurken, uluslararası platformda çevre konusu konferanslar ve hukuki metinler aracılığı ile giderek daha fazla gündeme gelmeye başlamıştır. Tüm bu pratik gelişmelere koşut olarak siyasal ideolojilerin birçoğunda ekoloji alanına doğru bir kırılma meydana gelmiştir. Siyasal ideolojilerin hemen hemen hepsi hâkim ekonomik sistem olan kapitalizmi yaşanan çevre sorunlarının ana kaynağı olarak görüp, bu gelişmeler üzerinden liberalizm ve serbest piyasa ekonomisini eleştirirken, liberal ideologlar bu saldırılara karşı öncelikle teorik bir zemin hazırlama gereği hissetmişlerdir. Bu anlamda liberal ideolojinin tıpkı diğer ideolojiler gibi temel varsayımlarını ekoloji bilimine eklemleme çabaları neticesinde serbest piyasa çevreciliği (ekoliberalizm) ortaya çıkmıştır.Liberalizmin zaman içerisinde evrilerek eko-liberalizme dönüşümü belirli eksenler üzerinden olmuştur. Bu eksenler öncelikle içerisinde yeni birey tanımı da barındıran özgürlük, ekonomi ve doğa kavramlarıdır. Bu kapsamda makalenin birinci bölümünde ekoliberalizmin bu üç gelişme ekseni etrafında nasıl bir ideolojik çerçeve ve altyapı oluşturduğunu belirledikten sonra, ikinci bölümde ekoliberalizmin pratik yaşamda çevre sorunlarına hangi tür uygulama araçları ile müdahalede bulunduğu ortaya konmuş; bu araçların ne tür bir politik çerçeveye oturduğu tespit edilmeye çalışılmıştır.Item GÖLGELİ DEMOKRASİ ÇAĞININ EKOLOJİK 2ELEŞTİRİSİ(Ankara Üniversitesi, 2021) Çoban, Funda; Other; Other21. yüzyıl kimi iktisadi, siyasi ve toplumsal krizlere gebe olduğugibi insanlık ve dünya için çok daha büyük bir tehdit olarak ekolojik krizle de karşı karşıyadır. Bu krizin atlatılması için bilim insanları çeşitli teknik ve uzmanlık gerektiren çalışmalar yapmaktadır. Oysa, krizin kökeni çok daha temelde, politik bir zeminde tartışılmalıdır. Bu makale bu savdan hareketle, ilk olarak gölgeli olarak nitelendirdiği çağdaş liberal demokrasinin temel dayanaklarını toplumsal ve siyasal yönden eleştirel olarak incelemektedir. Gölgeli demokrasilerin kavramsal ve fonksiyonel bir kriz içinde olduğunu göstermektedir. Bu suretle de çalışma, ekolojik kriz ile gölgeli demokrasi anlayışı arasında ilişkiler kurmaktadır. En nihayetinde çalışma Murray Bookchin'in toplumsal ekoloji kuramı perspektinde gölgeli demokrasiden ideal bir demokrasiye geçiş için gerekli anlayış değişimine vurgu yapmaktadır.Item TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE GÖRÜNÜŞ KATEGORİSİ 1 İNCELEMELERİNDE KULLANILAN ÜÇ YAKLAŞIM(Ankara Üniversitesi, 2021) Gündüz, Fikriye; Other; OtherGörünüş, eylemlerin bitmişlik-bitmemişlik zıtlığına dayanan zaman ve kılınış kategorileriyle sıklıkla karıştırılan bir kategoridir. Türkiye Türkçesinde görünüş kategorisine geleneksel dilbilgisi kitaplarının bazılarında yer verilmediği, bazılarında ise kısaca değinildiği görülmektedir. Alan yazındaki bu eksikliğin fark edilmesi ile görünüş kategorisi incelemelerinin arttığı söylenebilir. Bu çalışmada, Türkiye Türkçesinde görünüş (aspect) kategorisi incelemelerinde kullanılan üç yaklaşım olduğu tespit edilmiş ve söz konusu yaklaşımların özelliklerine değinilmiştir. Bahsi geçen yaklaşımlardan ilki Uzun (1998)'a aittir. Uzun, Türkiye Türkçesinde görünüş kategorisini tek ek-tek işlev ilkesine göre incelemiştir. Uzun (1998)'a göre eklemeli bir dil olan Türkiye Türkçesinde eklerin ancak bir işlevi olabilir. Türkiye Türkçesinde görünüş kategorisi üzerine yapılan çalışmalarda karşılaşılan ikinci yaklaşım Johanson (1971, 1994)'a aittir. Johanson'un görünüş yaklaşımı zaman ve görünüş kategorileriyle ilişkili olup aspektotempora olarak adlandırılmıştır. Üçüncü yaklaşım olan Smith'in geliştirdiği görünüş kuramı, iki bileşenli olup görünüş ve kılınış kategorilerini beraber değerlendirmektedir. Smith'e göre bir eylem bitmiş (perfective), bitmemiş (imperfective) ve yansız (neutral) olmak üzere üç şekilde görülebilir (Smith 1997). Çalışmada nitel araştırma deseni kullanılmış olup çalışmanın verileri doküman incelemesi yoluyla elde edilmiştir. Çalışmanın sonucunda alan yazında kullanılan üç yaklaşımdan Türkiye Türkçesinin yapısına daha uygun olan yaklaşımın Uzun (1998)'un yaklaşımı olabileceği sonucu elde edilmiştir.Item PRIMO LEVI'NİN ŞİİR YAZAN MAKİNESİ VEYA LEVI'DE BİLİMKURGUNUN İZLERİ(Ankara Üniversitesi, 2021) Ayyıldız, Bülent; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiPrimo Levi II. Dünya Savaşı sonrası İtalyan edebiyatının en önemli isimlerinden biridir. Özellikle “tanıklık” temelli eserleri ile yalnızca bir edebiyatçı değil, aynı zamanda da toplumun tarihine ışık tutan bir tanıktır. Eserleri aracılığıyla insanın kötülüğünü aktarır. Eserlerinin özünü Auschwitz Toplama Kampı deneyimi ve bu kötü deneyimin insanda yarattığı acılar oluşturur. Bununla birlikte, Primo Levi edebiyatı topluma seslenmenin, gelecek kuşaklara daha iyi bir dünya bırakabilmenin yegâne yolu olarak görür. Tanıklık merkezleri eserlerinin yanı sıra bilimkurgu türünde kaleme aldığı öyküleri ile de İtalyan edebiyatında zaman içerisinde sağlam bir yer edinir. Bir tanık olarak tanımlanabilecek hem bir yazar hem de bir düşünür olarak Primo Levi, bu çalışmanın konusunu oluşturan Il Versicatore öyküsünde de açıkça görüleceği üzere bilim-insan, teknoloji ve iyilik/kötülük ilişkilerini irdeler. Bu çalışmada, Levi'nin Il Versicatore öyküsünden yola çıkarak, İtalyan Bilimkurgu edebiyatıyla Levi'nin ilişkisine, konumuna ve tanıklık, teknoloji, bilim, ahlak ve iyilik-kötülük unsurlarına dayanan bir inceleme sunmak amaçlanmıştır. Bu noktada, İtalyan kuramcılar Enzo Traverso ve Franco Bifo Berardi'nin tanıklık, teknoloji, bilim ve insan ilişkilerine dair kirlerinden faydalanılmış ve Levi'nin edebi anlayışına dair kuramsal göndermeler yapılmıştır.Item YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE BİLİŞSEL DİLBİLİME GENEL BİR BAKIŞ(Ankara Üniversitesi, 2021) Şener, Buket Şener; Dilbilimi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiYabancı dil öğretiminin tarihine bakıldığında, farklı ilkelere dayanan pek çok kuramın ortaya çıktığı görülmektedir. Verilen çabaya rağmen yabancı dil öğretiminde nihai hedeere ulaşılmadığı düşüncesi araştırmacılar tarafından kabul görmektedir. Son zamanlarda, bilişsel dilbilim uygulamalarının yabancı dil öğretimine yönlendirilmesiyle bu sorunların çözümlenebileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada, yabancı dil öğretiminde bilişsel dilbilim ele alınmış ve bilişsel dilbilim ilke ve kuramlarına yönelik yapılan çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir.Item TÜRKÇEDE EYLEMLERDE GÖRÜLEN -SA-N/-NIZ-A BİÇİMBİRİMİ KAYNAŞIK MIDIR?,EK MİDİR?(Ankara Üniversitesi, 2021) Kurtgel, Ayberk; Other; OtherTürkçede eylem köklerine biçimlenerek onlara emir, rica, yalvarma, istek, sabırsızlık ve öneri gibi anlamlar yükleyen -sA-n/-nIz-A biçimbirimi vardır. Yaptığımız ilk araştırmalar bize “-sA”nın, dilek veya şart bildiren biçimbirim; “-n/-nIz”ın ise 2.tekil/çoğul kişi uyumuna girmiş ek işlevindeki biçimbirimlerolduğunu düşündürmüştür. “-A” ise seslenme edatı olarak değerlendirilmiştir. Ancak detaylı literatür taramaları sonucunda “-sA-n/-nIz-A”nın, kaynaşık (clitic) işlevli biçimbirim olarak çözümlendiği de görülmüştür. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde bu çalışmanın amacı, -sA-n/-nIz-A biçimbiriminin, ek olarak mı yoksa kaynaşık olarak mı çözümlenmesi gerektiğini saptamaktır. (1) ve (2)'de verilen örnekler üzerinden oluşturulan araştırma soruları şunlardır: (1) Bu akşam bize yemeğe gel-se-n-e.(2) Sus-sa-nız-a. a) -sA-n/-nız-A yapısı içindeki -sA biçimbirimi, dilek-şartkipi kategorilerinden hangisine aittir?b) Eğer “-sA”nın ve “-A”nın kaynaşık olduğu düşünülürse, -n/-nIz eylemcil kişi uyumları, ek görevini üstlenebilir mi?Davranışsal gözlem tekniğiyle gerçekleştirilen bu araştırmanın yöntemi, (1) ve (2)'de verilen örneklerin kullanıldığı Ertelenmiş Ekleştirme (Ing. Suspended Afxation) ölçeği çerçevesinde oluşturulmuştur. Elde edilen bulgular sonucunda “-sA”nın sonsuz hece (non-terminal) olduğu ve k paradigması kişi uyumundaki –n/-nIz ile sözcük oluşumunu tamamladığı için ek görevi gördüğüsaptanmıştır. -A seslenme ilgecinin de bu ek yapısına dahil olduğu kanısına varılmıştır.Item GÜNCEL SANAT PRATİKLERİ İÇERİSİNDE SANATÇI GÜNLÜKLERİ VE BİR UYGULAMA ÖRNEĞİ(Ankara Üniversitesi, 2021) Küpeli, Ali Ertugrul; Other; OtherGünümüz sanat anlayışı 21. yüzyılın getirmiş olduğu yenilikler doğrultusunda sürekli olarak değişmekte ve geçmişe nazaran anlaşılması daha güç bir hale gelmektedir. Ortaya çıkan bu yeni sanat dili karşısında sanat eğitimi de çağın gerekliliklerini karşılayacak bir arayışla günden güne kendisini yenilenmekte, yeni eğitim yöntemleri ve yaklaşımları ile kendisini donatmaktadır. Araştırma bu düşünceden hareketle sanat eğitimi alan lisans öğrencilerinin güncel sanat yaratım süreçlerinde sanatçı günlükleri tutarak günümüz sanatına dahil olmaları, özgün eserler ortaya çıkarabilmeleri, güncel sanat eserlerine ilişkin görsel okur yazarlıklarını geliştirebilmeleri ve derse yönelik tutumlarını ortaya çıkarmak ve değerlendirmek amacı ile oluşturulmuştur. Araştırmanın katılımcıları 2016-2017 eğitimöğretim yılının bahar döneminde Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-iş Eğitimi Anabilim Dalı 4. Sınıf “Seçmeli IV (Deneysel Atölye II) ” dersini alan toplam 9 kişilik bir grup öğrenci ve dersi yürüten araştırmacın ile gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma nitel araştırma modellerinden eylem araştırması deseni ile tasarlanmıştır. Kişisel bilgi formları, yarı yapılandırılmış öğrenci görüşme formları, araştırmacı günlükleri, öğrenci günlükleri ve öğrencilerin sanatçı günlüklerinden elde edilen veriler içerik analizi tekniği kullanılarak çözümlenmiştir. Araştırma kapsamında elde edilen önemli sonuçlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: Öğrenciler, güncel sanat yaratım sürecinde beden temalı sanatçı günlüğü kullanarak farklı malzemeleri bir arada kullanma fırsatını yakalamışlar, özgünlüğün desteklenerek yaratıcılıklarının ortaya çıkarıldığı ve bilginin farklı alanlara transfer edip kalıcılığının sağlandığı bir ders süreci yaşamışlardır. Ayrıca öğrenciler, etkinlik kapsamında alışkanlık edindikleri sanatçı günlüğü uygulamasını gelecekte ki yaşantılarında da uygulama isteklerini dile getirmişlerdir.