Cilt:23 Sayı:01 (2024)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Expecting the Same Results From Dissimilar Legal Texts: An Assessment of Association Agreements of Türkiye and Greece(Ankara Üniversitesi, 2024) Eren, T. MesutThis article compares the association agreements of Greece, which signed the first association agreement with the European Economic Community (EEC), and Türkiye, which subsequently signed a similar agreement. It has been argued for a long time that the Ankara Agreement was inspired by the Athens Agreement. This article tries to reveal that although the aims and purposes of these agreements are similar, they diverge considerably when examined closely, both in spirit and wording. The argument of the article is that the Athens Agreement was prepared from the very beginning by the EEC to bring Greece to full membership as quickly as possible. But the Ankara Agreement with Türkiye appears to be a derivative agreement very similar to the Athens Agreement, but it has different important clauses and a deliberately weakened regulatory power. As a result, the Ankara Agreement, which is still in force and forms the legal basis of Türkiye’s relations with the EU, neither had the proper content to carry Türkiye into full membership at the time it was signed, nor it is not meaningful in this context to expect same results from the legal texts that differ in this way. This paper attempts to prove this assertion. Bu makalede Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ilk ortaklık anlaşması imzalayan Yunanistan ve ardından benzer bir anlaşmayı imzalayan Türkiye’nin ortaklık anlaşmaları karşılaştırılmıştır. Ankara Anlaşmasının Atina Anlaşmasından esinlenildiği uzun süredir savunulmuştur. Bu makale, bu Anlaşmaların hedefleri ve yapılış amaçları benzer olsa da hem ruhu hem de lafzı yakından incelendiğinde önemli derecede ayrıştıklarını ortaya koymaktadır. Makalenin iddiası şudur: Atina Anlaşması AET tarafından en başından Yunanistan’ı en hızlı şekilde tam üyeliğe taşımak için hazırlanmıştır. Türkiye ile yapılan Ankara Anlaşması ise, ilk bakışta Atina Anlaşmasına benzer şekilde düzenlenmiş bir türev anlaşma gibi görülse de önemli maddeleri farklı şekilde düzenlenmiş ve yaptırım gücü bilinçli olarak zayıflatılmış bir anlaşmadır. Sonuç olarak, halen yürürlükte olan Ankara Anlaşması, AB ile olan ilişkilerimizin (müzakere eden ülke statüsü ile birlikte) hukuki temelini oluşturmaktadır. Ancak, bu anlaşma Atina Anlaşması’nın aksine, ne imzalandığı dönemde ne bugün Türkiye’yi tam üyeliğe taşıyacak bir içerik ve kapsama sahip olmamıştır. Bu şekilde farklılaşan hukuki metinlerden benzer sonuçları beklemek de bu bağlamda anlamlı değildir. Elinizdeki çalışma bu tezi kanıtlamaya çalışmaktadır.Item The German Social Democratic Party Between Idealistic Pro-Europeanism And Domestic Ideological Priorities In The Post-Reunification Germany(Ankara Üniversitesi, 2024) Tekiner, UğurThe main thrust of this article is to examine the evolution of the Social Democratic Party of Germany (Sozialdemokratische Partei Deutschlands - SPD)’s Europhile position since German reunification from a broader ideological perspective. To this end, this study rests on the field research that entails 16 semistructured interviews with high-profile SPD political elites and archival research on key official party documents. Based on this analysis, the main argument of this study is that the SPD encountered a growing tension between idealistic and domestic views of European integration since 1990. Under the impact of the post-reunification domestic problems and Chancellor Schröder’s assertive European policy line, the German Social Democrats’ ideology-driven doubts about European integration increased at the expense of their idealistic pro-Europeanism. Over time, this tension led to the greater prominence of ideological pragmatism in the SPD’s official European Union (EU) narrative, rendering Europe a politically and ideologically salient issue for the party. Bu makalenin temel amacı, Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin Avrupa bütünleşmesi yanlısı tutumunun Alman birleşmesinden bu yana gelişimini geniş bir ideolojik perspektiften incelemektir. Dolayısıyla bu çalışma, yüksek profilli SPD siyasi elitleriyle yapılmış 16 yarı yapılandırılmış görüşme ve önemli resmi parti belgeleri üzerine arşiv araştırmasını içeren bir saha araştırmasına dayanmaktadır. Bu analize dayanarak, bu çalışmanın temel savı, SPD'nin 1990'dan bu yana Avrupa bütünleşmesine ilişkin idealist ve iç kaynaklı görüşler arasında giderek artan bir gerilimle karşılaştığıdır. Ulusal birleşme sonrası iç meselelerin ve Şansölye Schröder'in iddialı Avrupa politikasının etkisi altında, Alman Sosyal Demokratları’nın Avrupa bütünleşmesine ilişkin ideoloji kaynaklı şüpheleri, idealist Avrupa yanlılığı pahasına artmıştır. Zamanla bu gerilim, SPD’nin resmi AB söyleminde ideolojik pragmatizmin daha fazla öne çıkmasına yol açarak Avrupa'yı parti için siyasi ve ideolojik açıdan önemli bir konu haline getirmiştirItem Avrupa Birliği Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Politikaları: Başlangıcından Günümüze Bağlamsal Bir İnceleme(Ankara Üniversitesi, 2024) Kılınçarsla, PelinBu çalışma, Avrupa Birliği’nin (AB) 1957 Roma Antlaşması’ndan günümüze toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının tarih içindeki gelişimini dönemsel olarak incelemeyi amaçlamaktadır. AB’nin eşitlik politikaları uluslararası alanda belirleyici bir rol oynamaktadır; bu sebeple toplumsal cinsiyet politikalarının tarihsel oluşum sürecini anlamak son derece önemlidir. Bu çalışma, AB belgelerinin analizi yoluyla, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarında benimsenen eşitlik yaklaşımlarını, odaklanılan konuları ve kullanılan politika araçlarını incelemektedir. AB başlangıçta ekonomik bir iş birliği olarak kurulmuş olmasına rağmen zaman içinde farklı alanlara genişlemiştir ancak sosyal politikalar açısından hâlâ piyasa odaklı bir yaklaşımı sürdürmektedir. Toplumsal cinsiyet politikaları özellikle istihdam odaklıdır; bu da eşitsizlik meselesinin piyasa önceliklerine göre ele alındığına işaret etmektedir. Bu politikalar genellikle piyasayla doğrudan ilgili oldukları durumlarda bağlayıcı önlemler içermektedir ancak diğer durumlarda daha zayıf düzenlemelere tabi tutuldukları veya gündeme alınması için AB içinde veya dışında uzun ve zorlu çabalar gerektiği gözlemlenmektedir.Item Energy Regionalism in Wider Europe: Sub-Regional Energy Dynamics and the EU’s Eastern Partnership(Ankara Üniversitesi, 2024) Erbil, Eray; Tanrısever, OktayIn recent years, the European Union (EU) has taken concrete steps to enhance its energy security and reduce its dependence on Russia. Russia's invasion of Ukraine has further highlighted the critical dimension of the energy crisis between Russia and the EU. This study emphasizes the vital role of sub-regional energy dynamics in regional policy formulation and criticizes the EU's regional approach by assessing the EU's Eastern Partnership through the Caucasus Eastern Partnership countries (Armenia, Azerbaijan, Georgia) and the Northeast Europe Eastern Partnership countries (Ukraine, Moldova, Belarus). In this realm, countries' recent initiatives will be investigated to demonstrate how they cope with energy security issues. In the end, the article underlines the necessity for the EU to adopt tailor-made sub-regional energy policies. For Northeast Europe Eastern Partnership countries, the EU needs to support energy market liberalization and stability, invest in critical infrastructural developments, foster effective dispute resolution mechanisms, and maintain transparent transit conditions. For Caucasus Eastern Partnership countries, the EU needs to facilitate multilateral energy cooperation and dialogue, promote energy market liberalization, and facilitate energy interconnection. In short, strong political leadership and continuous efforts to foster collaboration and interconnectivity in wider Europe are necessary to enhance energy securityItem Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne Üyelik Sürecinde Almanya'nın Tutumu ve Etkisi: Merkel Dönemi (2005-2021)(Ankara Üniversitesi, 2024) Avan, Esengül AyazTürkiye’nin 1959’da başlayan AB serüveni 1999 yılında adaylık statüsü elde etmesi ve 2005 yılında da tam üyelik müzakerelerine başlaması ile sürmüştür. Özellikle Soğuk Savaşın bitimiyle birlikte AB içindeki etkisi ve gücü artan Almanya süreç boyunca AB’nin Türkiye’nin üyeliğine dair politikasında belirleyici olmuştur. Bu çalışmanın amacı 2005 yılından 2021’e kadar iktidarda bulunan Angela Merkel’in başbakanlığı döneminde Almanya’nın Türkiye’nin AB üyelik sürecine yaklaşımını ve bu süreçteki etkisini tartışmaktır. Çalışmanın temel tezi; Merkel hükümetleri boyunca Almanya Türkiye’nin AB üyeliğine açıkça karşı çıkmış ve tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık fikrini desteklemiştir. Ancak Almanya hem AB’nin hem de kendi güvenliği ve çıkarları gibi akılcı sebeplerden dolayı Türkiye’nin müzakere sürecinin sonlandırılmasını ve AB’nin dışına itilmesini göze alamamış ve Türkiye’nin AB ve diğer AB üyesi ülkeler ile yaşadığı krizlerde de dengeleyici bir rol oynayarak Türkiye’yi AB yörüngesinde tutmaya çalışmıştır.Item Liberal Kozmopolitanizm ve Avrupa Birliği : Ukrayna ve Moldova’nın Adaylık Statüsü Üzerine Bir Eleştiri(Ankara Üniversitesi, 2024) Atatorun, Mustafa; Veziroğlu, SinanBu çalışma Avrupa Birliği’nin (AB) Kantçı veya liberal kozmopolitan köklerini ve özelliklerini ele alıp, bunların dış politikadaki yansımalarını Ukrayna ve Moldova’nın adaylığı bağlamında tartışmayı amaçlamaktadır. Demokrasi, serbest ticaret ve uluslararası hukuk normlarını kapsayan liberal kozmopolitanizm, AB’nin temeli sayılan Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (AET) oluşmasıyla pratik ve kurumsal bir şekle kavuşmuştur. AB genişleme süreçlerinde aday ülkelerin liberal kozmopolitanizmin bu ilkelerini benimsemesini ve uygulamasını temel şart olarak görmüştür. Genişleme süreçlerinde ince eleyip sık dokuyan ve adaylık statüsünün verilmesinde bile birçok tartışma yaşayan Birlik, Ukrayna ve Moldova için ezber bozmuştur. Hızlı bir şekilde Ukrayna ve Moldova’ya adaylık statüsü tanıyan AB, bunun nedenini komisyonun resmi ifadesine göre Ukrayna ve Rusya arasında 2022 yılı mart ayında başlayan savaş olarak göstermiştir. Bu makale Rusya’nın işgalci tutumuna karşılık AB’nin genişlemeyi bir koz/silah olarak kullanıp söz konusu ülkeleri genişleme sürecine dahil etmesinin kuruluş felsefesi olan liberal kozmopolitanizm ile bağdaşmadığı iddia etmektedir.