Cilt:22 Sayı:04 (2021)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Matematik Öğrenme Güçlüğü Yaşayan Öğrencilere Yönelik Öğretimsel Müdahalelerin Öğrencilerin Akademik Başarılarına Etkisinin İncelenmesi(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2021) Filiz, Tunahan; Other; OtherMatematik öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciler bilişsel anlamda hiç öğrenememekten ziyade yavaş ve farklı öğrenen öğrencilerden oluşmaktadır. Öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerin bireysel farklılıkları nedeniyle bu öğrencileri desteklemek amacıyla öğretimsel müdahaleler geliştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı, matematik öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciler için oluşturulan öğretimsel müdahalelerin öğrencilerin akademik başarılarına etkisini inceleyen farklı türden birincil çalışmaları sentezleyerek, güncel ve ayrıntılı bir analiz çalışması yapmaktır. Yöntem: Matematik öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciler için oluşturulan öğretimsel müdahalelerin öğrencilerin akademik başarılarına etkisinin incelendiği farklı türden birincil çalışmalar meta analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışmalara ait etki büyüklük değerleri, heterojenlik testi, yayın yanlılığı ve ara değişken analizlerine ilişkin bilgiler, CMA (Comprehensive Meta Analysis) istatistik programı kullanılarak hesaplanmıştır. Bulgular: Yapılan meta analiz çalışmasıyla matematik öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciler için hazırlanan müdahale programlarının öğrencilerin akademik başarı seviyelerinde geniş bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir (Hedge g = 0.764, %95 CI = 0.494 - 1.033). Ayrıca yapılan ara değişken analizlerinde etki büyüklük değerlerinin çalışma değişkenlerinden müdahale türü ve tanılama ölçütlerine göre anlamlı düzeyde farklılaştığı; öğrenme alanına, uygulama süresi ve öğretim düzeyine göre ise bir anlamlılık ifade etmediği belirlenmiştir. Tartışma: Araştırmaya dâhil edilen çalışmalardan elde edilen genel etki büyüklüğü (0.764), öğretimsel müdahalelerin matematik öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerin matematik performansı üzerinde genel anlamda olumlu bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Matematik öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerin desteklenmesi amacıyla farklı öğretimsel müdahalelerin geliştirildiği görülmektedir. Geliştirilen öğretimsel müdahaleler, öğrencilere matematik öğretim sürecinde destek olmakla beraber matematik öğrenme güçlüğü üzerine farkındalık oluşturmaya devam etmektedir. Sonuç olarak, daha fazla öğretimsel müdahale çalışmasına ihtiyaç olduğu ifade edilebilir.Item Öğrenme Güçlüğü ve Özel Yeteneği Olan İki Kere Farklı Bireylere Yönelik Yapılan Çalışmaların Gözden Geçirilmesi(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2021) Yenioğlu, Büşra Yılmaz; Özel Eğitim; Eğitim Bilimleri Fakültesiİki kere farklı (2f; twice exceptional [2e]) kavramı; bireylerin bir ya da birden fazla alanda özel yetenek gösterirken bir ya da birden fazla alanda yetersizlik göstermesi ya da bu alanlarda güçlük yaşaması olarak açıklanmaktadır. 2f terimi; özel yeteneğinin yanı sıra özel öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, otizm spektrum bozukluğu veya sosyal duygusal gelişim bozukluğu gibi durumlardan birine de sahip olmayı içermektedir. Yöntem: Bu araştırmanın amacı, özel yetenek ve öğrenme güçlüğü tanısı almış 2f bireylere yönelik 2014-2019 yılları arasında yapılan ulusal ve uluslararası çalışmaları inceleyerek betimsel analiz yapmaktır. Belirlenen anahtar kelimeler veri tabanlarında taranmış ve toplam 41 makale araştırma kapsamında incelenmiştir. Bulgular: Araştırmanın sonucunda, 2f bireylere yönelik çalışma sayısının az olması nedeniyle tam olarak tanımlanamadıkları ve daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca incelenen makalelerin büyük çoğunluğunun betimsel araştırma olarak gerçekleştirildiği ve müdahale araştırmalarının sayısının oldukça sınırlı olduğu dikkat çekmektedir. Tartışma: Bulgular tartışılarak araştırma kapsamında incelenen makaleler hakkında genel bakış oluşturulmuştur.Item Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Sosyal Etkileşim ve İletişim Becerilerinin Öğretiminde İpucunun Giderek Arttırılması: Sistematik Bir Derleme(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2021) Kürkçüoğlu, Burcu Ülke; Other; OtherBu çalışmanın amacı, yanlışsız öğretim yöntemlerinden olan ipucunun giderek arttırılmasıyla öğretim (İGA) sunularak otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan bireylere sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinin öğretildiği araştırmaları demografik özellikler, yöntemsel parametreler ve bulgular açısından betimsel olarak analiz etmektir. Yöntem: Çalışma kapsamında, dört farklı veritabanının (EBSCOhost, ScienceDirect, Jstor ve SAGE) gelişmiş arama motoruna, ilgili anahtar kelimeler yazılarak elektronik taramalar yapılmıştır. Tarama sonucunda 390 çalışmaya ulaşılmıştır. Bu çalışmalar dahil etme ölçütleri olarak (a) OSB olan bireylerle yürütülmesi, (b) ipucunun giderek arttırılmasıyla öğretim yönteminin kullanılması, (c) tek denekli araştırma modellerinden biriyle desenlenmesi, (d) bir sosyal etkileşim ve iletişim becerisinin öğretilmesi, (e) Ocak 2003-Mayıs 2020 yılları arasında yürütülmesi ve (f) Türkçe ve/veya İngilizce dilinde hakemli bir dergide yayımlanması açısından incelenmiştir ve toplamda 35 araştırma, kapsama alınarak analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırma sonucunda, farklı yaş grubundaki OSB olan bireylere İGA sunularak sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinin öğretilebildiği görülmüştür. Tartışma: Araştırmanın bulguları tartışılarak ileri çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.Item Otizm Spektrum Bozukluğunda Refleks Tabanlı Motor ve Gelişimsel Problemler: Fear Paralysis ve Moro(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2021) Akbuğa, Ekrem; Other; OtherOtizm Spektrum Bozukluğu (OSB) birçok gelişim alanında kendisine özgü sorunlara sahip nörogelişimsel bir bozukluktur. OSB’de refleks ve motor gelişim ile duyusal işlevsellik üzerine çeşitli araştırmalar mevcuttur ancak Fear Paralysis Refleks (FPR) ve Moro refleks ile ilişkilendirilmiş çalışmalar sınırlıdır. FPR ve Moro, refleks harmonisinin ilk gelişen refleksleri ve kendilerinden sonraki reflekslere temel geçit olmaları açısından önemlidirler. İki refleksin işleyiş sürecindeki sorunlar motor gelişim başta olmak üzere bütün gelişim alanlarında bozulmalara neden olabilmektedir. Ayrıca OSB, dispraksi, epilepsi, alerjiler, serebral palsi, disleksi gibi sorunlara yol açabilmekte veya eşlik edebilmektedirler. Bu reflekslerdeki işlevsel bozulmalar sonucunda duyusal entegrasyon ve motor gelişim başta olmak üzere OSB ilişkili birçok problemin oluştuğu görülmektedir. Moro refleksindeki bozulmalar bazı testlerle tespit edilebilir ve Moro entegrasyonunu sağlayan egzersiz/tekniklerle ilgili sorunların çözümüne katkı sağlanabilir. Sonuç olarak FPR ve Moro reflekslerindeki sorunların OSB problemleriyle eşleşmesi OSB’yi daha erken dönemlerde tanılamak ve müdahale etmek için öncelikle bu reflekslerin gelişimlerinin takip edilmesini önemli kılabileceğini düşünmekteyiz.Item Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Kaynaştırmaya Yönelik Öz-Yeterlik Algılarının İncelenmesi(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2022) Sönmez, Nesrin; Other; OtherGelişim ve öğrenmenin en hızlı olduğu okul öncesi dönemde özel gereksinimli çocukların erken tanılanması ve erken müdahalenin nitelikli bir şekilde yapılarak onların potansiyellerini en üst seviyeye ulaştırmak önemlidir. Bu dönemde kaynaştırma uygulamalarının niteliği bu uygulamaları yürüten öğretmenlerin yeterlikleriyle birebir ilişkilidir. Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmeni adaylarının kaynaştırma konusunda öz-yeterlik algı düzeylerini belirlemek ve adayların kaynaştırma öz-yeterlik algı düzeylerini, en son mezun olunan okul, daha önce özel gereksinimli bireylerle etkileşimde bulunma durumu, etkileşimin süresi ve öğretmenlik uygulaması yaptığı sınıfta özel gereksinimli çocuk bulunma durumu değişkenleri açısından incelemektir. Yöntem: Çalışmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma grubunu okul öncesi öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 107 son sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak “Öğretmen Adayı Bilgi Formu” ve “Özel Gereksinimli Çocukların Kaynaştırılmasına Yönelik Öğretmen Yeterliği Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizi bir istatistik programı ile yapılmıştır. Bulgular: Çalışma sonunda elde edilen bulgulara göre; okul öncesi öğretmeni adaylarının kaynaştırmaya yönelik öz-yeterlik algıları orta düzeydedir. Okul öncesi öğretmeni adaylarının öz-yeterlik algılarının ölçeğin genelinde ve alt ölçeklerde incelenen değişkenler açısından anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir. Tartışma: Okul öncesi öğretmeni adaylarının kaynaştırmaya yönelik öz-yeterlik algı düzeyinin arzu edilen seviyede olmaması, kaynaştırma ve özel eğitim alanı ile ilgili bilgilerinin ve uygulama deneyimlerinin hizmet öncesinde yeterince sağlanmadığına işaret etmektedir. Bu bilgi ve deneyimler artarsa kaynaştırmaya yönelik özyeterlik algıları da yüksek düzeye ulaşabilir. Öz-yeterlik algısını etkileyen olası faktörlerin belirlenmesi için başka çalışmalara gereksinim olduğu düşünülmektedir. Yapılacak benzer çalışmalarda nitel yöntemin de kullanılması, bu çalışmadakinden farklı değişkenlerin incelenmesi; öğretmen adaylarının genel öğretmenlik öz-yeterlik algıları ile kaynaştırmaya yönelik öz-yeterlik algılarının ilişkisinin incelenmesi öneriler arasında sayılabilir.Item Zihin Yetersizliği Olan Öğrencilerin Devam Ettiği Destek Eğitim Odası Hizmetine Yönelik Bir Durum Çalışması(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2022) Güven, Didem; Other; OtherKaynaştırma uygulamaları kapsamındaki destek eğitim odası (DEO) hizmeti, mevzuatta yer almasına karşın son dönemlerde ülkemizde fiili olarak sunulmaya başlamış ve bu hizmetin nasıl sunulacağı tartışılır hale gelmiştir. Yöntem: Bu nedenle bu çalışma DEO’nun temel boyutları olan yönetim, rehberlik ve uygulama boyutlarının nasıl işlediğini bütün olarak görmek, betimlemek ve sonucunda çözüm önerileri sunmak amacıyla nitel araştırma yöntemlerinden iç içe geçmiş tek durum çalışması olarak gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda belirtilen her bir boyutun sorumluları olan 10 okul yöneticisi, 10 rehber ve 10 DEO öğretmeniyle yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların okullarında DEO’nun fiziksel ortamına ilişkin geliştirilen kontrol listeleri kullanılmıştır. Ayrıca araştırmacı, DEO’nun işleyişini betimlemek için bir okulun iki ayrı DEO’sunda saha notları tutmuş; süreç boyunca araştırmacı günlüğüne görüşlerini yansıtmıştır. Bulgular: Yapılan analiz sonucunda fiziksel ortama, paydaşların görüşlerine ve DEO’nun işleyişine ilişkin üç tema ortaya çıkmıştır. Araştırma sonucunda, DEO’ların fiziksel ortamının yetersiz olduğu, rehber öğretmen ve yöneticilerin DEO sürecinin lideri olduğu, DEO’da sadece öğretim hizmeti sağlandığı, danışmanlık hizmetinin sunulmadığı görülmüştür; katılımcıların DEO bilgilerinin yetersiz olduğu anlaşılmıştır. Tartışma: Araştırma sonucunda DEO hizmeti süreçlerin sağlıklı işlemediği, katılımcıların DEO bilgilerinin yeterli olmadığı ortaya çıkmıştır. DEO’da öğretmenlerin sadece öğretim yaptıkları, DEO konusunda lider kişilerin okullardaki rehber öğretmenlerle okul yöneticileri olduğu anlaşılmıştır. Belirtilen bu olumsuz durumların üstesinden gelmek için DEO’lara özel eğitim öğretmeni ataması önerilmiştir.Item Gelişimsel Dil Bozukluğu Olan Çocuklar: Dil Gelişimi ve Sözel Çalışma Belleği(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2022) Hssamancıoğlu, Uğur; Other; OtherSözel çalışma belleğinin yapısı ve işleyişi göz önünde bulundurulduğunda, gelişimsel dil bozukluğuna sahip çocukların yaşadıkları dil güçlüklerinin sözel çalışma belleği sorunlarının bir yansıması olabileceği düşünülmüştür. Bu araştırma, ilişkisel tarama modelini kullanarak gelişimsel dil bozukluğuna sahip çocukların dil gelişimleri ile sözel çalışma belleği performansları arasındaki ilişkileri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Yöntem: Bireysel dil ve konuşma bozuklukları terapisinden yararlanan, anadili Türkçe, 60-93 ay arasında olan ve kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan eğitsel değerlendirme sonucunda yalnızca dil gelişiminin desteklenmesine karar verilen 45 çocuk araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Veriler Türkçe Erken Dil Gelişim Testi (TEDİL) ve Çalışma Belleği Ölçeği (ÇBÖ) kullanılarak toplanmış, sözel çalışma belleği alt boyutları ile alıcı, ifade edici ve sözel dil gelişimi arasındaki ilişkiler bu çalışma kapsamında incelenmiştir. Bulgular: Sonuçlara göre sözel çalışma belleği alt boyutlarının tamamı ile çocukların dil becerileri arasında anlamlı düzeyde ilişkiler bulunmuştur. Sözel kısa süreli bellek ile alıcı dil becerileri arasındaki ilişki düzeyi ifade edici dil becerilerine nazaran daha yüksektir. Ayrıca çocukların dil gelişimleri ile sözel çalışma belleği performanslarının terapiden yararlanma sürelerine bağlı olarak değişiklik göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Tartışma: Belirli bir engele bağlı olmaksızın dil gelişiminde güçlük yaşayan çocukların, sözel çalışma belleğinin alt boyutlarında farklı performanslar gösterdiği görülmüştür. Bu çocukların değerlendirme sürecine dil becerileriyle birlikte bilişsel süreçlerin de dahil edilerek bütüncül ve ayrıntılı bir değerlendirme yapılması gerektiği ileri sürülebilir.Item Okulların Bütünleştirme Uygulamalarına Yönelik Yeterlilik Ölçeği: Geçerlilik ve Güvenirlilik Çalışması(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2022) Sümer, Halime Miray; Other; OtherSon yıllarda yapılan araştırmalarla birlikte, özel gereksinimli çocuklara ilişkin temel inançlar ve varsayımların değişmesiyle okulların da onlarla ilgili rolü değişmiştir. Bu çalışmanın amacı, okulların bütünleştirme uygulamalarına yönelik yeterliliklerini ölçmek amacıyla ölçme aracı geliştirilmesidir. Yöntem: Çalışmanın amacı doğrultusunda, araştırmacılar sistematik bir süreç izleyerek “Okulların Bütünleştirme Uygulamalarına Yönelik Yeterlik” ölçeği hazırlanmış ve hazırlanan ölçek toplam 582 öğretmene uygulanmıştır. Çalışmaya 2019-2020 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapmakta olan öğretmenler dahil edilmiştir. Ölçek 341 öğretmene uygulanarak elde edilen veriler üzerinde açımlayıcı faktör analizi, 241 öğretmenden elde edilen verilerle doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Bulgular: Açımlayıcı faktör analizi sonucunda, dört faktör (okul rehberlik hizmetleri, destek eğitim odası hizmetleri, çevresel eğitsel düzenleme, öğretmen bilgi düzeyi) ve 25 maddeden oluşan bir yapı ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan bu yapının geçerliği doğrulayıcı faktör analizi ile test edilmiş ve ölçeğin kabul edilebilir düzeyde uyum indeks değerlerine sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca Cronbach Alfa güvenirlik (iç tutarlık) katsayısı .95 olarak bulunmuştur. Faktörlere ait güvenirlik katsayılarına bakıldığında ise .87 ile .94 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Tartışma: Elde edilen bulgular sonucunda, ölçeğin okulların kaynaştırma uygulamalarına yönelik yeterliliğini ölçmek için geçerli ve güvenilir olduğu görülmüştür. Geliştirilen bu ölçekle ülkemizdeki bütünleştirme uygulamalarının çok boyutlu olarak değerlendirilmesi amacıyla kullanılabileceği, değerlendirme sonuçlarına göre uygulamalarda değişiklik ve iyileştirmeler yapılabileceği düşünülmektedir.Item Kekemeliği Olan ve Olmayan Çocukların Çalışma Belleği Performanslarının Karşılaştırılması(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2022) Aydın, Ayşe; Other; OtherGiriş: Bu çalışmanın ilk amacı; kekemeliği olan ve olmayan çocukların çalışma belleği performanslarının karşılaştırılmasıdır. Ayrıca kekemeliği olan çocuklarda kekemelik sıklığı ile çalışma belleği bileşenleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır Yöntem: Çalışmanın katılımcı grubu, 20 kekemeliği olan ve 20 yaş ve cinsiyete göre eşleştirilmiş herhangi bir dil ve konuşma bozukluğu olmayan çocuktan oluşmaktadır. Çalışma belleğinin değerlendirilmesi için katılımcılara Çalışma Belleği Ölçeği uygulanmıştır. Ayrıca kekemeliği olan grupta en az 400 heceden oluşan konuşma örneği üzerinden kekelenen hece yüzdesi hesaplanmıştır. Bulgular: Yapılan analizler sonucunda; kekemeliği olan ve olmayan çocukların çalışma belleği sözel ve görsel alt test skorları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı düzeyde olmadığı görülmüştür. Ancak; kekemeliği olan grubun sözel alt test ortalama puanlarının, kontrol grubundan daha düşük olduğu görülmüştür. Tartışma: Çalışmanın sonuçları, kekemeliği olan çocuklarda fonolojik bellek ve fonolojik kodlama süreçlerinde farklılıklar olabileceğini düşündürmektedir. Ek olarak, kekemeliği olan çocukların görsel bellek alt test skorlarının istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte kontrol grubundan daha yüksek olması, bu durumun telafi edici bir mekanizma olabileceği savını destekler niteliktedir. Sonuç, Sınırlılıklar ve Öneriler: Gelecek çalışmalarda daha fazla sayıda ve daha geniş bir yaş dağılımı olan katılımcıya ulaşarak, farklı davranışsal ölçüm araçları ve beyin görüntüleme tekniklerinin birlikte kullanıldığı boylamsal yöntemlerin bu konunun aydınlatılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Item Otizm Spektrum Bozukluğu ve Zihinsel Yetersizliği Olan Bireylerin Ebeveynlerinin Yaşam Doyumu ve Aile Yılmazlık Düzeylerinin İncelenmesi(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2021) Yavuz, Mehmet; Other; OtherGiriş: Bu araştırmada otizm spektrum bozukluğu (OSB), zihinsel yetersizliği (ZY) olan çocukların ebeveynlerinin yaşam doyumu ve aile yılmazlık düzeyleri incelenmiştir. Yöntem: Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını İzmir ve Bursa illerinden 309 ebeveyn oluşturmaktadır. Veriler Aile Yılmazlık Ölçeği ve Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde t-testi, ANOVA, Tukey HSD Testi ve Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Ebeveynlerin yaşam doyumları ile ilgili değişkenlerle ilgili bulgular, annelerin, genç ebeveynlerin, geliri yüksek olanların, eğitim düzeyi yüksek olanların, çocukları ZY olan ebeveynlerin yaşam doyum düzeyleri karşılaştırıldıkları gruplara göre daha yüksek olduğunu göstermiştir. Aile yılmazlık düzeyleri, cinsiyette genel ölçek puanında, mücadelecilik, yaşama bağlılık ve kendini kontrol alt boyutlarında annelerin, öz-yetkinlik alt boyutunda genç ebeveynlerin, öz-yetkinlik alt boyutunda gelir düzeyi yüksek olanların, mücadelecilik alt boyutunda eğitim düzeyi yüksek olanların, çocuklarının yetersizlik türü değişkeninde genel ölçek puanında, mücadelecilik, öz-yetkinlik ve yaşama bağlılık alt boyutlarında ZY olan çocukların ebeveynlerinin lehine anlamlı farklılıklar gözlenmiştir. Yaşam doyumu ile aile yılmazlığı ve tüm alt boyutları arasında pozitif ilişki bulunmaktadır. Tartışma: Çalışmanın bulguları alanyazın çerçevesinde tartışılmıştır. Araştırma sonucuna göre yaşam doyumu yüksek olan bireylerin aile yılmazlık düzeylerinin de yüksek olduğu gözlenmiştir. Yaşam doyum düzeyi yüksek olan bireyler hayata daha olumlu yönleriyle bakmakta, daha az stres yaşamakta ve karşılaştıkları sorunları daha kolay aşabilmektedirler.