Cilt:08 Sayı:02 (2019)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 13 of 13
  • Item
    Ortaokulların altıncı ve yedinci sınıfında öğrenim gören çocukların sosyal uyum düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Aydoğdu, Fatih; Gürsoy, Figen; https://orcid.org/0000-0001-5123-0824; Sağlık Bilimleri Fakültesi
    Amaç: Bu araştırma, ortaokulların altıncı ve yedinci sınıfında öğrenim gören çocukların sosyal uyum düzeyleri üzerinde cinsiyet, sınıf düzeyi, kardeş sayısı, doğum sırası, aile tipi ve anne-baba öğrenim durumu gibi değişkenlerin anlamlı farklılık oluşturup oluşturmadığını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırmaya Erzincan ilinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ortaokulların altıncı ve yedinci sınıflarında öğrenim gören 668 çocuk dahil edilmiştir. Araştırmanın verileri “Genel Bilgi Formu” ve “Sosyal Uyum Ölçeği” ile toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde parametrik testlerden bağımsız örneklemler icin t testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Bulgular ve Sonuç: Araştırma sonucunda, çocukların sosyal uyum düzeyleri üzerinde sınıf düzeyi, kardeş sayısı, doğum sırası, aile tipi, anne ve baba öğrenim durumu gibi değişkenler anlamlı farklılık oluştururken; cinsiyetin anlamlı farklılık oluşturmadığı saptanmıştır. Elde edilen bulgular literatür eşliğinde tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.
  • Item
    Tipik gelişim gösteren çocukların işitme engelli kardeşleriyle olan ilişkilerini değerlendirmeye yönelik nitel bir çalışma
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Yersel, Beyhan Özge; Durualp, Ender; Baran, Gülen; Sağlık Bilimleri Fakültesi
    Araştırmanın amacı, tipik gelişim gösteren çocukların işitme engelli kardeşleriyle olan ilişkilerini değerlendirmektir. Yöntem: Bu amaç doğrultusunda amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmış, Ankara’da bir özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine devam eden işitme engelli çocukların, yaşları dokuz-18 arasında değişen tipik gelişim gösteren kardeşleri (n=15) araştırmaya dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan ve uzman görüşü doğrultusunda son halini alan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Görüşmeler tamamlandıktan sonra, yapılış sırasına göre numaralandırılarak ve kod verilerek yazıya dökülmüştür. Görüşmelerde sorulan soruların her biri ile ilgili temalar ve alt temalar oluşturulmuştur. Her bir alt tema kapsamında katılımcıların verdikleri yanıtlar alıntılanarak açıklanmıştır. Bulgular ve Sonuç: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; tipik gelişim gösteren kardeşlerin çoğunlukla üzgün olduğu, birlikte dışarıda vakit geçirmekten rahatsız olmadığı, olumlu-olumsuz duygularını paylaştıkları, iletişim kurmakta zorluk yaşamadıkları ve birbirlerine yardım ettikleri düşüncesinde oldukları görülmüştür. Araştırma sonucunda ailelere, eğitimcilere ve uzmanlara önerilerde bulunulmuştur.
  • Item
    Awareness of sexual health in mothers who have children with learning disability
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Altundağ, Sebahat; Çalbayram, Nazan Çakırer; https://orcid.org/0000-0002-7902-6451; https://orcid.org/0000-0003-2048-608X; Sağlık Bilimleri Fakültesi
    The individual and social benefits of sex education should not be ignored. This study was conducted to examine the effect of education on sexual health to mothers of children with educable mental disability. Material and Method: The Single Group Pretest-Posttest Model, which is one of the quasi-experimental study methods, was used in this study. The universe of the study consisted of all the parents of children who attended a Special Education Vocational Training Center (School). No sampling procedure was employed in the study. Instead, the mothers of the students who were attending the Special Education Vocational Training Center and agreed to participate in the study were enrolled in the study. Necessary permissions were taken from the ethics committee, the institution where the study was conducted, and the mothers. Results: The study was carried out first by the administration of the questionnaire forms, then parents’ training, and finally by the re-administration of the forms one month after the training. Of the mothers participating in the study, 18.2 % stated that their children asked them questions with sexual content, 66.7 % said that children must be given sex education, and 36.3 % thought this education should be provided by instructors. 30.3% of mothers stated that they can learn the necessary information about sexual education by attending conferences and seminars. Conclusion: The level of knowledge of mothers about sexual development of the child generally changed after the education. In line with these results, families should educate their children with mental disabilities on sexual health.
  • Item
    The relationship between digital game addiction and being neglected by parents in adolescence
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Bayazıt, Utku; Ayhan, Aynur Bütün; https://orcid.org/0000-0002-2596-9091; https://orcid.org/0000-0003-3306-9672; Sağlık Bilimleri Fakültesi
    Digital game addiction is defined as an impulse control disorder involving characteristics such as “feelings of restlessness and/or irritability when unable to play”, “isolation from others in order to spend more time gaming”, and “the inability to control the time spent on game-playing”. It is thought that the children who are neglected by their parents may experience feelings of loneliness, isolation and depression, may lean on to digital games as a means of socialization and coping with feelings of loneliness. Within this concept, in this study, it is aimed to examine the relationship between digital game addiction and being neglected by parents in adolescence. Method: The study was consisted of 303 adolescents, attending to two separate secondary schools in the city center of Antalya, Turkey in 2018-2019 spring semester and their 303 parents. As the data gathering instruments, a SocioDemographic Information Form and Digital Game Addiction Scale were administered to adolescents. To the parents, Socio-Demographic Information Form and Multidimensional Neglectful Behavior Scale-Parents Form were administered. Results and Conclusion: As a result it was found that adolescents’ level of digital game addiction increase as their parents’ level of neglectful behaviors increase. The results were discussed in terms of the relevant literature and suggestions were made in regards with the subject.
  • Item
    Türkiye’de eğitim ve araştırma hastaneleri performansının TOPSIS yöntemi ile analizi
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Yiğit, Arzu; https://orcid.org/0000-0002-5777-3405; Siyasal Bilgiler Fakültesi
    Amaç: Bu araştırmanın amacı Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinin performansını çok kriterli karar verme tekniklerinden biri olan TOPSIS yöntemi ile analiz etmektir. Yöntem: Araştırmanın evreni Sağlık Bakanlığı’na bağlı A1 grubunda yer alan hastanelerin tamamını kapsamaktadır. Araştırmada örneklem çekilmemiş evrenin tamamına ulaşılmıştır. Araştırma verileri Sağlık Bakanlığı istatistik raporlarından derlenmiştir. Araştırmada hastane performans değerlendirme kriteri olarak; hekim başına düşen günlük poliklinik sayısı, yatak başına düşen hekim oranı, yatak başına düşen hemşire oranı, hekim başına ağırlıklı ameliyat sayısı, yatak doluluk oranı, yatak devir hızı ve ortalama kalış gün sayısı alınmıştır. Araştırmada verilerinin analizinde TOPSIS yöntemi kullanılarak hastane performansları tek bir puana çevrilmiş ve hastaneler performans düzeylerine göre sıralanmıştır. Bulgular: Araştırma verilerinden elde edilen bulgulara göre hastanelerin ortalama performans puanı 0,4647 olarak tespit edilmiştir. Analiz sonucunda, en yüksek puana sahip hastanenin 0,7270 performans puanı ile Giresun Üniversitesi Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Hastanesi, en düşük puana sahip hastanenin ise 0,2577 performans puanı ile Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi olduğu saptanmıştır. İller bazında en düşük performans puanı ortalamasının 0,3395,0,3682, 0,4493, 0,4819, 0,5057 ile sırasıyla, İzmir, Ankara, İstanbul, Antalya ve diğer illere ait olduğu saptanmıştır. Sonuç: Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim ve araştırma hastaneleri performans düzeyinin genel olarak nüfusun az olduğu illerde faaliyet gösteren, personel ve yatak sayısının düşük olduğu hastanelerde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Sağlık Bakanlığı’na bağlı A1 grubunda yer alan hastaneler ile yatak ve personel sayısının yaklaşık %50’si İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya ilinde bulunmaktadır. Bu durum söz konusu illerde hastane performansının diğer illerdeki hastanelere göre daha düşük olmasına neden olmaktadır. Bu nedenle sağlık politika ve planlama yapıcılarına, hastanelere kaynak (personel, yatak, cihaz, malzeme ve bina vb.) tahsisi yaparken ve öncelik belirlerken TOPSIS gibi çok kriterli karar verme yöntemlerinden yararlanmaları önerilmektedir.
  • Item
    Engelli gebelerin karşılaştıkları zorluklar ve ebelik yaklaşımı
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Kapan, Buse Kübra; Boyacıoğlu, Nur Elçin; https://orcid.org/0000-0003-0538-2100; https://orcid.org/0000-0001-8138-7347; Hemşirelik Fakültesi
    Engelli bireyler ile yapılan çalışmalar sıklıkla bu kişilerin sağlık, konut, eğitim gibi alanlarda pek çok sorun yaşadıklarına odaklanmaktadır ve bu sorunlar kadın erkek ayrımı yapılmaksızın ele alınmaktadır. Oysa engelli kadınlar eril bir toplumda hem kadın olmaları nedeni ile hem de engelli olmaları nedeni ile daha fazla sorun yaşamaktadırlar.Toplum tarafından mağdur, bakıma muhtaç olan, güçsüz, çocuksu görülen engelli kadınların, gebe kaldıklarında yaşadıkları sorunlar artmaktadır. Ebeler, engelli kadınlara karşı geliştirilen önyargıların aşılabilmesinde ve gebelik döneminde karşılaşabilecekleri sağlık sorunlarının üstesinden gelinmesinde önemli bir role sahiptir. Bu derleme engelli kadınların, gebeliklerinde karşılaşabileceği sorunlar ve ortaya çıkan sorunlara çözüm üretmede ebelerin rol ve sorumlulukları ile ilgili 1991-2019 tarihleri arasında yayınlanmış literatürü gözden geçirmektedir.
  • Item
    Hemşirelerin ventilatör ilişkili pnömoninin önlenmesinde kanıta dayalı uygulamalar konusunda bilgileri: İzmir örneği
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Alankaya, Naile; Karadakovan, Ayfer; Uran, Berna Nilgün Özgürsoy; Bayram, Handan; https://orcid.org/0000-0002-3950-2409; https://orcid.org/0000-0002-7225-6860; https://orcid.org/0000-0002-4096-4619; https://orcid.org/0000-0002-0510-2888; Hemşirelik Fakültesi
    Çalışmamızda hemşirelerin ventilatör ilişkili pnömoninin (VİP) önlenmesine yönelik kanıta dayalı uygulamalar konusunda bilgilerini belirlemek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel olan bu çalışma Mart-Haziran 2014 tarihleri arasında İzmir'deki iki üniversite ve beş eğitim araştırma hastanesinde yapılmıştır. Araştırmanın evrenini yoğun bakım ünitelerinde çalışan 500 hemşire; örneklemi ise veri toplama tarihleri arasında araştırmaya katılmayı kabul edenler oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında “Sosyo-demografik ve çalışma özellikleri formu” ve “Ventilatör ilişkili pnömoninin önlenmesinde kanıta dayalı uygulamalara ilişkin bilgileri” formları kullanılmıştır. İstatistiksel analizde Kolmogrov-Smirnov testi yapılmış, normal dağılım göstermeyen veriler için nonparametrik testler kullanılmıştır.Veriler sayı ve yüzde dağılımları, madde ortalaması, Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis testleri kullanılarak analiz edilmiştir. Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis testleri kullanılarak yapılan analizler için istatistiksel önemlilik düzeyi p<0.05, Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U testinde üçlü karşılaştırma için anlamlılık düzeyi p<0.02, altılı karşılştırma için anlamlılık düzeyi p<0.01 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya 332 hemşire katıldı ve %73,8'inin yoğun bakım hemşireliği sertifikasının olmadığı belirlenmiştir. Çalışmamızda hemşirelerin VİP önlenmesine ilişkin kanıta dayalı uygulamalar hakkındaki bilgileri oldukça düşük bulunmuştur (2.02±0.47). Hemşirelerin bilgi düzeylerinin yoğun bakımda çalışma yılından, meslekte çalışma yılından ve yoğun bakım sertifikasına sahip olma durumundan etkilenmediği bulunmuştur (p>0.05). Sonuç: Hemşirelerin VİP’in önlenmesinde KDU konusunda bilgilerinin oldukça düşük olduğu bulunmuştur. Hemşirelerin kanıt temelli çalışmalara yönlendirilmesi, sertifika ve hizmet içi eğitimlerinin güncel kanıtlar kullanılarak düzenli olarak yürütülmesi önemlidir.
  • Item
    Ankara’da çalışan bazı kadın sağlık personeli ile beslenme ve diyetetik öğrencilerinin anne sütü bankacılığı hakkındaki görüşlerinin saptanması
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Onur, Aslı; Er, Nida Tokaç; Ayhan, Nurcan Yabancı; https://orcid.org/0000-0003-1233-246X; Sağlık Bilimleri Fakültesi
    Bu çalışmanın amacı sağlık personelleri ile Beslenme ve Diyetetik öğrencilerinin (BDÖ) ASB ile ilgili görüşlerini saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışma, Ankara’da hastane, özel klinik, eczane gibi çeşitli sağlık kurumlarında çalışan 400 kadın sağlık personeli (SP) ve Ankara, Hacettepe ve Başkent Üniversiteleri Beslenme ve Diyetetik Bölümleri’nde öğrenci (BDÖ) olan 262 kadın üzerinde yürütülmüştür. Anket formları katılımcılar tarafından doldurulmuştur. Elde edilen veriler SPSS istatistik programıyla değerlendirilmiştir. Bulgular: Sağlık personelinin %50,8’i, BDÖ’nün %52,7’si ASB hakkında fikir sahibidir. Anne sütü bankacılığı hakkında bilgisi olan SP’nin %71,9’u ve BDÖ’nün %82,6’sı ASB uygulamasını yararlı bulmaktadır. Sağlık personelinin eğitim seviyesinin artması ile ASB’den yararlanmak isteyenlerin durumunda artış saptanmıştır (p<0,05). Sonuç: Anne sütü bebek beslenmesi için hayatî önem taşımaktadır. Anne sütü olmadığında ya da kullanılamadığında ASB en önemli alternatiflerden biridir. Bunun nedenle, ASB ihtiyacı olan tüm bebekler için kolay ulaşılabilir olmalı ve ASB’nin mama kullanımını azaltmada faydaları olduğu unutulmamalıdır
  • Item
    Bir üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumları
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Doğan, Sevgi Deniz; Karaçay, Seda Yıkar; Arslan, Sevban; Yurtseven, Şeyma; Nazik, Evşen; Yüksekkaya, Sevilay Erden; Hemşirelik Fakültesi
    Bu çalışma, bir üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumlarını belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yürütülmüştür. Materyal ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini, Ocak-Mart 2018 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinde çalışan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 222 hemşire oluşturmuştur. Veriler, Kişisel Bilgi Formu ve Kanıta Dayalı Hemşireliğe Yönelik Tutum Ölçeği (KDHYTÖ) kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistikler için frekans ve yüzdelik hesaplama, normal dağılım gösteren veriler için bağımsız gruplarda t testi ve tek yönlü varyans analizi, normal dağılım göstermeyen verilerde ise Mann Whitney U testi ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan hemşirelerin, yaş ortalamasının 27,46 ± 6,83 olduğu, %81,1’inin kadın olduğu ve %51,8’inin lisans mezunu olduğu saptanmıştır. Hemşirelerin %78,4’ünün daha önce hiç bilimsel bir dergi okumamış olduğu, %85,6’sının daha önce en az bir kez bilimsel toplantıya katılmış olduğu ve daha önce bilimsel toplantıya katılan hemşirelerin %78,4’ünün dinleyici olarak katıldığı saptanmıştır. Araştırmaya katılan hemşirelerin KDHYTÖ puan ortalaması 60,68±8,62 (25-75) olarak belirlenmiştir. Hemşirelerin mesleğini sevme, bildiri ile bilimsel toplantılara katılma, mesleki yayınları takip etme ve araştırma yapma durumları ile kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumları arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Sonuç: Bu sonuçlar doğrultusunda; hemşirelerin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumlarının olumlu olduğu söylenebilir. Hemşirelerin bilimsel toplantılara katılımlarının desteklenmesi, mesleki araştırma sonuçlarını takip edebilmeleri ve araştırma yapmaları konusunda teşvik edilmesinin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik olumlu tutum geliştirmelerinde etkili olacağı düşünülmektedir. Ayrıca hemşirelerin kanıta dayalı hemşirelik uygulamaları konusunda farkındalıklarını arttıracak hizmet içi eğitim programlarının planlanması da önerilebilir.
  • Item
    Hemşirelerin periferik venöz kateter uygulamasına ilişkin beceri durumlarının incelenmesi
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Cura, Şengül Üzen; Atay, Selma; Efil, Sevda; Hemşirelik Fakültesi
    Bu araştırma, hemşirelerin periferik venöz kateter (PVK) uygulama becerilerinin incelenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın evrenini bir üniversite hastanesinin periferik venöz kateter uygulamasının sıklıkla yapıldığı yataklı tedavi birimlerinde çalışan toplam 74 hemşire oluşturmuş, örneklemi ise basit rastgele örnekleme yöntemi ile seçilen ve çalışmaya katılmaya gönüllü olan 33 hemşire oluşturmuştur. Araştırmaya başlamadan önce araştırmanın yapılacağı kurumdan kurum izni ve etik kurul izni alınmıştır. Veriler literatür doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlanan ‘Bilgi Formu’ ve ‘Periferik Venöz Kateter Uygulama Form’’u kullanılarak toplanmıştır. Her bir hemşire üç ayrı PVK uygulaması sırasında gözlenmiştir. 33 hemşirenin katıldığı çalışmada toplam 99 gözlem yapılmıştır. Hemşirelerin doğru yaptığı her uygulamaya “1 puan”, yanlış yapılan ya da yapılmayan her uygulamaya “0 puan” verilerek her bir gözlem ve toplam gözlem puanı belirlenmiştir. Verilerin değerlendirilmesi SPSS 25.0 paket programında tanımlayıcı istatistiksel analizler kullanılarak yapılmıştır. Bulgular: Hemşirelerin yaş ortalaması 30,18±6,45, mesleki yıl deneyim ortalaması 7,8±2,4, %69,7’sinin lisans mezunu olduğu belirlenmiştir. PVK uygulama sırasında yapılan gözlemlerin %82,8’inde hemşirelerin el yıkamadığı, %95,9’unda bölgenin asepsinin %70lik etil alkolle yapıldığı, buna rağmen %65,6’sında bölgenin asepsisinden sonra yeniden venin palpe edildiği ve %71,7’sinde aseptik solüsyonun kurumasının beklemediği gözlenmiştir. Hemşirelerin gözlem sırasında elde edilen toplam puan ortalaması ise 39,1±4,4 (27-49) olarak bulunmuştur. Sonuç: Çalışma sonucunda, hemşirelerin PVK uygulama sırasında bazı basamakları eksik ya da yanlış uyguladıkları görülülmüştür. Kateterle ilişkili olası komplikasyonların önlenebilmesi için hemşirelerin PVK uygulama basamaklarını eksiksiz yapmaları ve hatalı uygulama basamaklarını iyileştirmeye yönelik çaba göstermeleri önemlidir.
  • Item
    Forensic anthropological approach to skeletal traumas in child abuse cases
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Mehder, Özlem; https://orcid.org/0000-0002-5733-7881; Sağlık Bilimleri Fakültesi
    Child abuse is an important issue frequently encountered in forensic cases. In this context, skeletal findings are also used in the evaluation of physical evidences. The involvement of forensic anthropologists in the analysis of physical evidence of child abuse also contributes to the work of other experts working in this field. For the examination of the findings of the abuse in the skeleton, forensic osteology knowledge which is one of the main sources of forensic anthropology is needed. This study aims to emphasize the importance of forensic anthropological perspectives in the evaluation of physical findings of child abuse. Material and Method: This study analyzes both preliminary and current research and reveals how forensic anthropological approaches can be used to evaluate physical child abuse findings. A compilation study was carried out by evaluating the available sources on the subject. Results and Conclusion: Forensic anthropologists specializing in bone development, trauma and fracture types define whether changes in the skeleton and damages are related to abuse. As in most areas, the use of interdisciplinary approaches in cases where child abuse is evaluated increases the reliability of the results obtained. Therefore, different disciplines including forensic anthropology should be used in child abuse researches.
  • Item
    Bazı fonksiyonel besinlerin sağlık üzerindeki koruyucu etkileri
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Akçay, Buse; Yılmaz, Hande Öngün; https://orcid.org/0000-0003-4648-5368; https://orcid.org/0000-0002-3497-567X; Sağlık Bilimleri Fakültesi
    Fonksiyonel besin sektörü, tüm dünyada hızla büyüme göstermektedir. Günümüze kadar kabul edilmiş tek bir tanım bulunmamakla birlikte Türkiye’de 2000’li yıllarda çıkarılan kanun hükmünde kararname ile fonksiyonel besinler tanımlanmıştır. Bilim ve teknolojinin gelişmesi, hastalık-besin etkileşimine olan ilginin artması, sağlıklı beslenme ile ilişkili hastalıkların önlenmesi tedaviden daha kolay ve düşük maliyetli olması ile fonksiyonel besinlere ve içeriğinde bulunan fitokimyasallara ilgi artmıştır. Yapılan çalışmalarda bu besin ve besin ögelerinin sağlık üzerine olumlu etkileri, kronik hastalıklardan korunmada ve çeşitli hastalıkların tedavisinde faydalı etkiler gösterdiği gösterilmiştir. Düzenli fonksiyonel besin tüketimi özellikle diyabet, kanser, kalp-damar hastalıkları, gastrointestinal sistem hastalıkları, menopoz ve osteoporoz ile pozitif ilişkilidir. Bu nedenle çeşitli araştırma kurumları fonksiyonel besin preparatlarının geliştirilmesi ve çeşitliliğinin artması yönünde çalışmalar yapmakta ve bu besinlerin tüketim bilincini tüketiciye kazandırmaya çalışmaktadır. Bu derlemenin amacı fonksiyonel besinlerin özelliklerini ve sağlık üzerine olan etkilerini yapılan çalışmalar ışığında sunmaktır.
  • Item
    Hemşirelik öğrencilerinin parenteral girişimler hakkındaki bilgi düzeyinin belirlenmesi
    (Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Molu, Birsel; Tuna, Pınar Tunç; Keskin, Alev Yıldırım; Tuna, Halil İbrahim; https://orcid.org/0000-0001-5144-286X; https://orcid.org/0000-0002-6566-0937; https://orcid.org/0000-0003-0981-5364; https://orcid.org/0000-0003-2119-5874; Sağlık Bilimleri Fakültesi
    Bu araştırma; hemşirelik öğrencilerinin intradermal, subkütan ve intramüsküler enjeksiyon hakkındaki bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan araştırmanın örneklemine 2017-2018 yılında Hemşirelik Bölümü’nde 2. ,3. ve 4. sınıfta okuyan öğrenciler dahil edilmiştir. Çalışma 131 öğrenci ile tamamlanmıştır. Veri toplama aracı araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan öğrencilerin tanımlayıcı özellikleri ve 28 puanlık bilgi formundan oluşmuştur. Bulgular: Araştırmada yer alan öğrencilerin %71,8’inin kadın ve %35,9’unun dördüncü sınıf olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin akademik notlarının ortalaması 2,73 ± 0,40 olduğu saptanmıştır. Puan ortalamaları ise; İntramüsküler 4,50 ± 1,28, Subkütan 5,37 ± 1,96 ve toplam puanları 17,50 ± 3,04 olduğu bulunmuştur. Öğrencilerin sınıflara göre puan ortalamaları karşılaştırıldığında aralarında fark olmadığı bulunmuştur (p>0,05). Hemşirelik öğrencilerinin enjeksiyon sırasında %89,2’sinin hava kilidi kullandığı, %80,6’sının enjeksiyon öncesi enjektörün iğnesini değiştirdiği, %91,6 oranıyla en iyi abdominal bölgeye yapılan subkutan enjeksiyonu bildikleri saptanmıştır. Sonuç: İntradermal, subkutan ve intramüsküler uygulamalarına yönelik öğrencilerin eksik bilgilere sahip oldukları saptanmıştır. Öğrencilerin parenteral girişimler hakkındaki bilgi düzeyleri hasta güvenliği açısından önemli olduğu için eğitimcilerin her yıl parenteral girişimler hakkında öğrencilere güncel bilgi vermesi önerilmektedir. Laboratuar uygulamalarına verilen önemin gösterilmesi ve parenteral girişimlerde gelişmiş simulasyon maketlerinin kullanımının arttırılması gerekmektedir. Eğitimcilerin güncel bilgileri daha fazla sayıda öğrenci ile paylaşmasının hemşirelik eğitimine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.