Cilt:02 Sayı:01 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Modern Sanat Müzesi’nin Tasarımı: Müzecilik Yazıları(Ankara Üniversitesi, 2020) Karadeniz, Ceren; Güzel Sanatlar Fakültesiİletişim Yayınları tarafından basılan ve Ali Artun tarafından yayına hazırlanan Modern Sanat Müzesi’nin Tasarımı: Müzecilik Yazıları isimli kitap müzecilik için yalnızca taze kan bir yayın değil, aynı zamanda önemli müzecilerimizden Halil Edhem Bey’in müzecilik yaklaşımını ve deneyimlerini de içeren önemli bir yayındır. 19. yüzyılda Avrupa’da kurulan ve hizmet veren British Müzesi ve Louvre Müzesi gibi büyük müzeleri örnek alarak kurulan Müze-i Hümayun (Günümüz İstanbul Arkeoloji Müzesi), Halil Edhem Bey tarafından modern ve ulusal bir müze modelinde düzenlenmiştir. Müzenin düzenlenmesi sürecinde Halil Edhem Bey, koleksiyonu ayrıntılı olarak incelemiş; Müze-i Humayun’un Avrupa’daki örnekleriyle başa baş rekabet edebilecek bir müze olması için çaba sarf etmiş bir müzecidir. Kitapta Halil Edhem Bey’in müzecilik üzerine yazdığı yazılar yer almış; Türkiye’de müzeciliğin kurucu metinleri olarak kabul edilen bu yazılar ışığında Türk müzeciliğinin tarihi ve gelişim dönemleri de gözler önüne serilmiştir. Halil Edhem, müzelerin asar-ı atika mezarlığına dönüşmemesi gerektiğini ve İstanbul Asar-ı Atika Müzesi’nin Avrupa’daki örneklerinden hiç de geri kalmadığını; eser zenginliğinde onlarla yarıştığını ifade etmiştir. Bir modern ulusal müze kurma fikrine sahip olan Halil Edhem’in bu müzenin küratoryel fikrini ve programını nasıl kurduğu da bu kaynakta ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Halil Edhem’in biyografisine ayrıntılı olarak yer veren kaynak, Edhem’in kaleminden çıkan eserleri içerikleriyle birlikte ele almaktadır. Kitap iki bölümde ele alınabilir. Birinci bölümde, Halil Edhem ile çalışmış olan arkeolog, tarihçi, müzesi İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Aziz Ogan ve Arif Müfit Mansel gibi hocaların Halil Edhem’i tanıtan yazıları yer almaktadır. Bu üç yazı da sanat tarihi ve müzecilik konularında önemli belgelerdir. Kitabın en sonunda ise, tarihçi Füsun Kıral tarafından derlenen Halil Edhem kaynakçası bulunmaktadır. Kitapta Aziz Ogan tarafından yazılan Halil Edhem’in yaşam öyküsü, ailesi, gençliği, eğitimi ve çalışma hayatı ve özellikle müze idareciliği kaleme alınmıştır. Müze-i Hümayun’un koleksiyonlarının zenginleştirilmesinde yaptığı katkılar, belgeleme çalışmaları ile Sanayi-i Nefise Mektebi müdürlüğü yaptığı dönemdeki hizmetleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır.Item Süreçsel Drama Planlaması İçin Kılavuz Niteliğinde Bir Kaynak(Ankara Üniversitesi, 2020) METİNNAM, İhsan; Güzel Sanatlar FakültesiBu çalışmada, Pamela Bowell ve Brian Heap tarafından kaleme alınmış ve 2019 yılında Türkçeye çevrilerek alanyazına kazandırılan "Süreçsel Dramada Planlama" başlıklı kitap incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Kitap, ele aldığı konu gereği drama tarihi içerisindeki merkez tartışmalardan planlama paradigmasındaki değişim odağında değerlendirilmeye çalışılmıştır. Böylelikle kitabın drama tarihi açısından nerede durduğu, ne tür bir söylem üzerine inşa edildiği belirlenmiş, ardından da kitabın içeriğine ilişkin betimsel değerlendirmelere yer verilmiştir.Item Sevâkıb-I Menâkıb Nüshasındaki “Mevlâna ve Su Issı” Minyatürlerinin Northrop Frye’ın Mitolojik Eleştirisi Bağlamında İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2020) ABOLHASAN MOGHADDAMİ, Sevda; Güzel Sanatlar FakültesiNorthrop Frye'ın “büyük şifre” teorisine göre Kur’an, Müslümanlar için de evrensel bir şifredir. Bu nedenle Mevlâna İslam’ın mistik dünyasındaki bir efsanedir. Dolayısıyla onun kerametlerini minyatürlerde açıklamak için, Kur’an’daki hikayelerden yararlanılabilir. Bu makalede incelenen nüsha, Sevâkıb-ı Menâkıb nüshasıdır ki Abdulvehhab İbn-i Celaleddin Muhammed Hemedâni tarafından 1541 yılında yazılmıştır. Bu nüshada Mevlâna’nın mucizeleri ve kerametleri anlatılmaktadır. Bu nüshanın iki adet resimli versiyonu bulunmaktadır. Resimli nüshalardan biri 1590 yılında yapılmıştır. Bu nüsha 29 minyatürle süslenmiştir ve şu an New York Morgan müzesinde (M466 numarasıyla) bulunmaktadır. İkinici minyatürlü nüsha 1599 yılında yapılmıştır. 22 minyatür içeren bu nüsha, Topkapı Sarayı Müzesi’nde (TSMK REVAN 1479 numarasıyla) bulunmaktadır. Bu makale için, belirtilen her iki nüshadan Mevlâna ve Su Issı miniyatürleri seçilmiştir. Çalışmada, tanımlayıcı-analitik yöntem ve Northrop Frye’ın “büyük şifre” teorisi kullanılmıştır. Çalışmanın hipotezi, Kur’an ayetlerine göre Mevlâna hikayelerinde yer alan ve minyatürlerde tasvir edilenin Su Issı (Suyun Tanrısı/Efendisi) değil, cinler soyuna ait olduğudur. Bu amaçla, bu makalede cinlerin özellikleri Kur’an ve yorumları temel alınarak incelenmiş ve doğruluğu “Mevlâna ve Su Issı” adlı minyatürün Sevâkıbü’l-Menâkîb’in iki resimli nüshası kullanılarak analiz edilmiştir. Cin kelimesi Kur’an’ın çeşitli surelerinde tekrar tekrar kullanılmıştır. Kur’an’a ve onun geçerli tefsirlerine göre, Tanrı’nın evliyalari ve peygamberleri cinleri emirlerine alabilir, onlarla konuşabilir ve kafir inançsız cinlerin İslam’a girmesine vesile olabilirler. Cinler, ayetler ve anlatımların yorumlarına göre yarı insan ve yarı hayvan görünüme sahip olabilir ya da yılan, ejderha, köpek ve diğer hayvanların şeklinde görünebilirler. Bu kavramlar Sevâkıb-ı Menâkıb çizimlerinde izlenebilir.Item Gallery Review - Visualising An Ancient Legend: The “Troy: Myth And Reality Exhibition” At The British Museum(Ankara Üniversitesi, 2020) Özdemir, Batuhan; Güzel Sanatlar FakültesiConsisting of echoes of the Trojan War from different periods and supported by BP (British Petroleum), the exhibition “Troy: Myth and Reality” was staged by the British Museum in London between 21 November 2019 and 8 March 2020. The first section was mostly devoted to the “myth”, the timeless tragedy of the Trojan War and its consequences, which were narrated by Homer in two epic poems, the Iliad and the Odyssey. Four episodes related to the war form the first section, Discord – Έρις, War – Πόλεμος, Fall – Άλωσις and Return – Νόστος, which visualise the legend with artefacts uncovered in the mound of Hisarlık, the archaeological site of Troy in northwest Asia Minor now in modern-day Turkey. In order to display more artefacts in a small space, the second section was placed in a rotunda, and is dedicated to Heinrich Schliemann, a German businessman and fame-seeking amateur archaeologist who “comprehensively” excavated Hisarlık for the first time in the nineteenth century. In the third section of the exhibition, the first books published telling the story of Troy take pride of place; along with modern artworks and contemporary interpretations of the Trojan War, including the controversial video clip, Queens of Syria. Inspired by the ancient tragedy of Euripides, “The Trojan Women”, 13 Syrian refugee women in the video correlate Trojan and Syrian women who have been killed, tortured and abused in conflicts. In the course of the exhibition, the British Museum was exposed to climate protests targeting BP, who, according to activists, ‘caused the climate crisis’. In memory of my visit to Bloomsbury in person, this paper aims to evaluate how the British Museum utilised contemporary display techniques to visualise the ancient legend and to analyse socio-politic cases targeted in the exhibition.Item Son Bulgular Işığında Eskişehir İlinin En Eski Kültür Varlıklarına Genel Bir Bakış(Ankara Üniversitesi, 2020) Kartal, Gizem; Güzel Sanatlar FakültesiAnadolu yarımadası hemen her dönemde insanlar için oldukça önemli bir kara parçası olmuştur. Anadolu’nun bu kadar popüler olmasında hiç kuşkusuz yaşamaya olanak sağlayan besin kaynakları ile yerleşime uygun iklim koşulları önemli rol oynayan iki temel unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Anadolu uygun yaşam koşulları ve besin kaynakları nedeniyle insanlar tarafından tarih öncesi çağlar boyunca da uzun süreli iskân edilmiştir. Bu iskândan arta kalan kültür varlıkları kazı ve yüzey araştırması yöntemleri ile gün ışığına çıkarılmakta ve uzmanlar tarafından dönemlerin/çağların anlaşılıp yorumlanmasında büyük katkı sağlamaktadır. Dönem koşullarının sonraki kuşaklara aktarılabilmesi için en önemli araç olan yazının henüz keşfedilmediği bu çağlar hakkında bilgi, yalnızca insanın geride bıraktığı maddi kültür varlıklarında saklıdır. Özellikle bu çağlardan en eskisi olan Paleolitik Çağ açısından, insanın yaşamını sürdürebilmesi için ürettiği ve kullandığı yontmataş ürünler doğru okunduğunda ve yorumlandığında pek çok bilinmezi olan bir çağın aydınlatılmasında önemli katkılar sağlar. Son yıllarda Anadolu’da Paleolitik’in araştırılması için hâlihazırda yürütülen kazı çalışmalarına ek olarak çok sayıda yüzey araştırması projesine başlanmıştır. Bu çalışmalardan elde edilen her bir veri Anadolu Paleolitik’inin kapsamlı bir şekilde ortaya konması açısından oldukça önemli sonuçlar vermektedir. 2017 yılında Prof. Dr. Metin Kartal tarafından başlatılan “Eskişehir İli Tarih Öncesi Arkeolojisi Yüzey Araştırması” projesi, Anadolu Paleolitik Çağ kronolojisi açısından oldukça önemli buluntular ve sonuçlar ortaya koyarak yeni buluntu alanlarının tespitine olanak vermiştir. Bu buluntu alanlarından ele geçen buluntular Eskişehir tarihinin en eski kültür varlıkları olmaları dolayısıyla oldukça önemli buluntulardır. Şimdilik araştırılan alanlar dâhilinde pek çok farklı alandan Paleolitik Çağ’a ait çok sayıda buluntu ve hammadde kaynağı tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda Eskişehir’in Alt ve Orta Paleolitik Dönem’de prehistorik insanlar tarafından iskân edildiği anlaşılmıştır. Ayrıca Paleolitik Çağ’ın son evresine ait buluntular da tespit edilmiştir. Eskişehir’in prehistorik insanlar tarafından tercih edilme sebeplerinin başında yaşamlarını sürdürmede temel unsur olan aletlerini üretebilmek için gerekli olan hammaddenin bol ve kaliteli olması ve bölgede pek çok alanda yoğun bir şekilde bulunması gelmektedir.