Cilt:03 Sayı:02 (2016)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 9 of 9
  • Item
    7/24. Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu
    (Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Öztürk, Şerife; İletişim Fakültesi
    Sanat tarihi profesörü olan Jonathan Crary; Edward Said, Meyer Schapiro, F.W. Dupee ve Lucien Goldmann gibi isimlerin öğrencisidir. Crary, Columbia, Princeton ve Harvard üniversitelerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Kurucularından olduğu Zone Books’ta (1986) editörlüğe devam eden Crary’nin, çağdaş sanat ve kültür üzerine pek çok eleştiri yazısı bulunmaktadır. Suspensions of Perception: Attention, Spectacle and Modern Culture (1999, Algının Askıya Alınması: Dikkat, Gösteri ve Modern Kültür) en bilinen kitaplarındandır. Türkçe’de ise Gözlemcinin Teknikleri: On Dokuzuncu Yüzyılda Görme ve Modernite (1990; 2004) ile tanınmaktadır.
  • Item
    Bourdieu Düşüncesinde Tahakküm-İtaat İlişkisi ve Sosyo-Politik Beden
    (Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Köse, Hüseyin; İletişim Fakültesi
    Pierre Bourdieu terminolojisinde beden nosyonu, gerek simgesel sermaye ve habitus, gerekse toplumsal sınıf anlamında itaat ve tahakküm ilişkilerinin üzerinde cereyan ettiği temel zemini oluşturur. Özellikle eril tahakkümün dilsel pratikler aracılığıyla inşa edildiği durumlarda, söz konusu zeminin ayırt edici özelliği, cinsiyetlendirilmiş beden söyleminde karşılığını bulur. İtaati başlı başına “toplumsal tahakküm ilişkilerinin bedenselleşmesi” olarak tarif eden Bourdieu için, bedenin kamusal ya da özel yaşama konu olan bölümleri, kendini sunma biçiminin etken ya da edilgen biçimlerini tanımlar. Kendini sunmanın edilgen biçimleri itaate karşılık gelirken; etken biçimleri eyleyen özneye, doğrudan fallus ve logos kavramlarına tekabül eder. Ayrıca Bourdieu’de itaat-tahakküm bağının dilsel kodlarının dayattığı ayrımlar, bedenin sosyo-politik niteliğinin kurucu unsurlarıdır. Bu çalışmada, Bourdieu’cü beden nosyonunun ve ona eşlik eden toplumsal cinsiyetçi söylemlerin cinsler arasında itaat-tahakküm ilişkilerinin kurulumuna aracılık eden işlevleri irdelenmeye çalışılmıştır.
  • Item
    Çingenelere Yönelik Nefret Söyleminin Ekşi Sözlük’te Yeniden Üretilmesi
    (Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Alp, Hakan; İletişim Fakültesi
    Çingeneler, kendilerine özgü yaşam biçimleri ve kültürel değerleri nedeniyle içinde yaşadıkları toplumlarda sürekli “öteki” olarak görülmüşlerdir. Medya aracılığıyla mütemadiyen desteklenen hoşgörüsüz, ayrımcı ve önyargılı söylemler, Çingene toplumunun yaşamlarında ciddi hasarlara yol açarken ötekileşme-yalnızlaşma olarak tanımlayabileceğimiz bir sürece doğru sürüklenmelerine neden olmaktadır. Bu makale kapsamında Çingene Toplumunun yaşam biçimi, kültürel değerlerine karşı beslenen önyargının nedenleri, nefret söyleminin yarattığı tahribat ve toplumsal linç iklimi örneklerle irdelenecektir. Ana akım ve sosyal medyada Çingenelere yönelik kullanılan dilin, biçim ve içeriğin hangi yapısal ideolojik süzgeçlerden geçerek bir toplumsal algı yarattığı açıklanmaya çalışılacaktır. Ekşi Sözlük İnternet portalı yazarlarının Çingene toplumuna yönelik olarak kullandıkları nefret söylemleri tahammülsüzlüğün ve hoşgörüsüzlüğün dışavurumu olarak nitelendirilebilir. Yorumlardaki aşırı önyargılar, tahammülsüzlük ve hoşnutsuzluklar; adaletsizliklere, başkalarının haklarının gasp edilmesine, bir arada yaşama kültürünü yok etme potansiyeline de sahiptir. Nefret söylemi toplumda “ötekilere” yönelik ayrımcılığı, hoşgörüsüzlüğü ve önyargıyı, dahası linci meşru kılmakta, etiketlenen ve yalnızlaştırılan grup üyelerine karşı her türlü saldırı ortamına zemin oluşturulmaktadır.
  • Item
    Korkuyorum Anne’de Hegemonik Erkekliğin Yapı Sökümü
    (Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Gürbüz, Ö. Nilay Erbalaban; İletişim Fakültesi
    Toplumsal cinsiyet çalışmaları 1970’li yıllardan itibaren ‘erkeklik’ ve kültürel yapılar arasındaki ilişkiye odaklanmaya başlamıştır. Bu araştırmalar erkekliğin tek bir tanımı olamayacağını ve erkeklik tanımının toplumsal iktidar ilişkileriyle iç içe geçtiğini göstermiştir. Türkiye sinemasında 2000’li yılların başından itibaren farklı ‘erkeklik’ temsilleri yer almaya başlamıştır. Bu erkek karakterler toplumsal cinsiyete ait geleneksel rollerin dışında özellikler göstermektedir. Bu filmler erkek çalışmalarına ait kuramsal birikimi tartışmak için önemli kaynaklar haline gelmektedir. Bu makale iktidar kurmanın aracı olan “hegemonik erkeklik” kuramından yola çıkarak Korkuyorum Anne filmindeki erkeklik temsillerine odaklanacaktır. İdeal erkek kimliğinin dışında kalarak, bu kurgusal erkek kimliğinin parçalanması filmdeki karakterler bağlamında gösterilecektir. Bu karakterler incelenirken modern ulus devletin ve ataerkil ideolojinin iktidar aracı olan kavramlardan faydalanılacaktır.
  • Item
    Gerçeklik ve Fantezi Arasındaki Dönüştürücü Olarak Reklam: İş Bankası Reklamları Örneği
    (Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Demirci, Kenan; İletişim Fakültesi
    Bu çalışmada geç-modern toplumsal koşullarda ortaya çıkan geniş çaplı toplumsal dönüşümün sonucu olarak görülen medya gerçekliği konusu, reklam örneği üzerinden ele alınmıştır. Reklamın hem gündelik yaşam hem de medyada sahip olduğu başat rol bu konunun seçiminde etkili olmuştur. Bu kapsamda çalışmanın amacı son dönemlerde uyguladığı stratejilerde önemli değişiklikler yapan reklamların gerçeklik ve fantazya arasındaki sınırları ne ölçüde çizdiği konusunun tartışılmasıdır. Çalışmada Türkiye İş Bankası A.Ş’nin çeşitli reklam filmleri gerçekliği kurma biçimleri açısından analiz edilmiştir. Reklam filmlerinin çözümlenmesinde göstergebilimsel analiz yönteminden yararlanılmış ve çözümlemede özellikle Pierce’in geliştirmiş olduğu göstergelere ilişkin üçlü tanımlama odağa alınmıştır. Bu tanımlamada göstergeler görüntüsel (iconic), belirtisel (indexical) ve simge (symbol) olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Yapılan çözümleme sonucunda incelenen reklamlarda yoğun olarak gerçeklik ve fantazya arasındaki sınırların bulanıklaştırıldığı ve bunun reklamı yapılan ürünün gerçekliğinin oluşturulmasında önemli bir strateji olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır.
  • Item
    Politikada Hakikat ve Yalan Anlatısı: Neoliberal Dönemde İknanın Akılcılaştırılmasının Üretim ve Sunum Biçimleri
    (Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Keskin, Fatih; İletişim Fakültesi
    Hakikat ile politika arasındaki ilişkinin tarihi oldukça eski ve karmaşıktır. Günümüzde hakikat, tıpkı yalan gibi farklı tarafların mücadelesinde ve güç/iktidar sürecinde gerektiği kadar, uygun ölçülerde kullanılan bir etmendir. Bu nedenle özellikle politika ile arasındaki ilişki esnek ve şartlara bağlıdır. Politikanın bu niteliği modern demokratik toplumlarda gücün/iktidarın korunmasının ve sürdürülmesinin yapıcı bir unsuru haline gelmiştir. Bu unsur özgül, farklı ve bilimsel sermaye ile donatılmış bilimsel alanın aktörlerince yönlendirilmektedir. Zamanımızın başat hegemonik anlatısı olan ve düşünceleri, davranışları örgütlü ve sürekli bir biçimde yönlendirmeyi amaç edinen neoliberalizm böyle bir kavrayış üzerine inşa edilmiştir. Süregelmekte olan bu kavrayışın güçlü etkisi ve geniş kapsamı politika ve demokrasi pratiği açısından olumsuz sonuçlara yol açmıştır.
  • Item
    Sokak Siyasetinin Bir Örneği Olarak Yüksel-Konur Sokaklar
    (Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Dinçer, Özgür; İletişim Fakültesi
    Bu çalışmada gündelik hayat içindeki pratiklerle sokağın egemenin kurduğundan farklı, alternatif bir alana dönüşebileceği varsayımından yola çıkılmakta ve bunu mümkün kılan toplumsal pratikler ve süreçlerin Yüksel Caddesi ve Konur Sokak Yaya Bölgesi örneğinde incelenmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla Asef Bayat’ın geliştirdiği ve egemenin düzenlediği ve kullanımını belirlediği sokakların, gerçek kullanıcısı olan sıradan insanlar tarafından gündelik hayat içinde aktif ve katılımcı bir kullanımla sahiplenilerek dönüştürülmesi olarak tanımladığı “Sokak Siyaseti” kavramlaştırmasından yola çıkılacak ve bölgeyi farklılaştıran süreçler ve pratikler incelenerek, sokağın aktörleri ile derinlemesine görüşmeler yapılarak söz konusu toplumsal pratikler ve unsurlar tarihsel süreç içinde açıklanmaya çalışılacaktır.
  • Item
    Ulusal Bütünlükten Kültürel Yozlaşmaya: Türkiye’de Yabancı Radyoların Dinlenmesinden Duyulan Kaygılar
    (Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) İlaslan, Süleyman; İletişim Fakültesi
    Radyo dinleyiciliği 20. yüzyılın siyasi, toplumsal ve ekonomik dönüşümleri bağlamında şekillenmiştir. Ulus devletlerin temel aktör olduğu bu süreçte dinleyiciliğe dair tartışmaların ve politikaların önemli bir kısmının ulusal gereksinim ve kaygılar bağlamında ortaya çıktığı görülmektedir. Bu endişeler, özellikle yabancı radyoların dinlenmesi bağlamında, radyoların uluslararası alanda siyasi niteliğinin belirginleştiği ve bir propaganda aracı olarak kullanılmaya başlandığı 1930’lu yıllardan itibaren yükselmiştir. Radyo yayıncılığını geliştirememiş ve tüm halka yaygınlaştıramamış ülkelerde bu kaygılar daha belirgin bir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, Türkiye’de 1940’lardan 1970’lerin başlarına kadar geçen süreçte yabancı radyoların dinlenmesinden duyulan endişelerin ulusal bütünlük ve ulusal kimliğin inşası kaygıları bağlamında şekillenişi incelenmektedir. Radyo dinleyiciliği ile ulus arasında kurulan bağlantı çerçevesinde Türkiye’de yabancı radyoların dinlenmesinin endişe kaynağı olma nedenleri ve bu endişelerin siyasi ve toplumsal temelleri sorgulanmaktadır. Bu tutumun Batı yönelimli politikalar bağlamında milli kimliğin inşa süreciyle ve kalkınma/ilerleme hedefleriyle yakından bağlantılı olduğu ileri sürülmektedir. Bu kapsamda, garbiyatçılık ve kalkınma paradigması çerçevesinde eleştirel tarihsel bir sorgulama yapılmaktadır.
  • Item
    Neglectful Archives: Representations of Afghanistan
    (Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Ahmadi, Wali; İletişim Fakültesi
    The United States, through its military occupation, has been directly involved in Afghanistan for over fourteen years now. Under President George W. Bush, the U.S. intervention was described not only as part of the so-called “War on Terror,” it was also defined essentially as a triumphal “mission civilisatrice” that insisted on “nation-building” and “creating democratic institutions” in the war-ravaged country. President Barack Obama – who had once characterized the U.S. involvement in Afghanistan as “a war of necessity” – has withdrawn the bulk of U.S. troops from the country and has been outlining, at least in public, a seemingly different course of action: extricating the U.S. involvement in the Afghan theatre by training and revamping Afghan security forces to stand up against the Taliban insurgency, that is, in essence, “Afghanizing” the Afghan conflict.