Sayı:50 (2024)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Sayı:50 (2024) by Title
Now showing 1 - 12 of 12
Results Per Page
Sort Options
Item Anısına / In Memoriam Prof. Dr. Ahmet Coşkun Özgünel(Ankara Üniversitesi, 2024) Öztepe, ErhanAnadolu Arkeolojisinin yetiştirdiği en önemli isimlerinden ve “Akurgal Ekolünün„ başarılı temsilcilerinden olan Prof. Dr. Ahmet Coşkun Özgünel 2023 yılının yaz aylarında başlayan sağlık sorunlarından sonra yılın sonuna doğru tekrar toparlanarak yeniden meslektaşları, dostları ve de her daim destekcisi, yol göstericisi olduğu öğrencileriyle birlikte çok sevdiği arkeoloji bilimi ile ilgili etkinliklere katılmaya başlamıştı. Ancak Şubat 2024 sonrası yaşanan sağlık sorunları ne yazık ki “Hocaların Hocası„ Coşkun Hocayı bizlerden kopardı. 28 Ağustos 2024 tarihinde meslektaşları, dostları, sevenleri ve yetiştirdiği öğrencilerinin katıldığı bir cenaze merasimi sonrası 40 yılını verdiği ve çok sevdiği Çanakkale-Babakale coğrafyasında Ege Denizi’nin sonsuzluğuna bakan ve Anadolu Yarımadasının en batısındaki ebedi istirahatgahına defnedildi. Prof. Özgünel 83 yıllık yaşamının meslek aşkıyla geçirdiği 62 yıla pekçok başarıyı sığdırmış, ilklerin hazırlayıcısı olmuş en önemlisi pekçok öğrencinin arkeoloji bilimine kazandırılmasına bizzat destek vermiştir. Üretken bir bilim insanı olmasının yanında babacan tavırları, ışık gördüğü her genç için sarfettiği çabalarla, yaptığı çalışmalarla Prof. Özgünel Anadolu Arkeolojisi içindeki haklı yerini almıştır.Item Anısına / In Memoriam Prof. Dr. Volker Michael STROCKA(2024) Kadıoğlu, Musa2024 yılı mart ayına kadar sağlıklı olan Profesör Strocka, 14 Ağustos’ta hızlı gelişen amansız bir hastalığın ardından Freiburg’ta hayata gözlerini kapattı ve 27 Ağustos’ta ailesi, akrabaları, öğrencileri, dostları ve meslektaşlarının katıldığı Freiburg-Littenweiler’deki St. Barbara Kilisesi’nde düzenlenen cenaze töreniyle ebediyete uğurlandı. 2023 yılı sonuna kadar bilimsel olarak aktif olan ve çok kısa bir süre içerisinde aramızdan ayrılan değerli bilim insanı ve Türk dostu Prof. Dr. Volker Michael STROCKA hem 1967 yılından itibaren Türkiye’de gerçekleştirmiş olduğu önemli kazı ve araştırmalarla (Ephesos ve Menderes Nysası) hem de Türk bilim insanlarına vermiş olduğu değer ve bilimsel destekle hatıralarımızda özel bir yer edinmiştir.Item Blaundos’un Hellenistik Dönem Sikke Darbı(Ankara Üniversitesi, 2024) Tatar, ÖmerAntik Çağ’da Lydia’nın Phrygia sınırına oldukça yakın konumda yer alan Blaundos, bugün Uşak iline bağlı Sülümenli köyü sınırları içerisinde yer alır. 2018 yılından bu yana kentte sürdürülen düzenli arkeolojik kazılar neticesinde pek çok yeni bulguya erişilirken, nümismatik buluntular ve güncel literatür ışığında kentin darp ettiği sikkelere dair de yeni bir çalışma elzem hale gelmiştir. Tıpkı Lydia bölgesinin pek çok diğer kenti gibi, Blaundos da olasılıkla MÖ 2. yüzyıldan sonraki süreçte kendi adını taşıyan sikke basmaya başlamıştır. Şu an için yalnızca bronz sikkelerini bildiğimiz kentin on farklı serisi olduğu anlaşılmaktadır. Serilerin kesin bir kronolojiye oturtulması şu an için güçtür. Bu çalışmada, bölgenin genelinden hareketle Blaundos kentinin Hellenistik dönemde darp ettiği sivil nitelikteki sikkelerin ikonografyası, birimleri ve tarihlendirmesi üzerine yeni veriler ve güncel literatür ışığında değerlendirmeler sunulacaktır.Item Kültepe’den Pasiphae Betimli Kurşun Sırlı Bir Skyphos(Ankara Üniversitesi, 2024) Tüysüz , Burcu; Kulakoglu, FikriKültepe’nin Hellenistik Dönemi’ne yönelik yapılan kazı çalışmaları sırasında, yerleşimin farklı coğrafyalarla kurduğu kültürel ve ticari ilişkileri kanıtlayan ithal seramik grupları ele geçmiştir. Söz konusu ithal seramikler arasında yer alan kurşun sırlı bir skyphos bu çalışmada değerlendirmeye alınmıştır. İlk kez detaylı bir şekilde değerlendirilecek olan parça 1971 yılı kazılarında 111/LXXXV-LXXXVI karesinde MÖ 2. yüzyılın ortaları ile MÖ 1. yüzyıla tarihlenen yapı katında bulunmuştur. Skyphos ağız kenarı, gövde ve kaide parçası olarak ele geçmiş olup kulp ve gövdesinin bir bölümü eksiktir. Hamur-sır özellikleri skyphosun Tarsus üretimi olduğunu göstermektedir. Parçanın en önemli özelliği üzerindeki betimlemedir. Kabartma tekniğinde yapılmış olan bu betimlemeye Yunan mitolojisinden Pasiphae miti konu olmuştur. Skyphosun benzer bir örneğine Anadolu’da rastlanmamıştır. Ancak karşılaştırma yapılabilecek ve Kültepe skyphosunun eksik olan bölümlerin yorumlanmasını sağlayacak tek bir örnek Los Angeles’ta özel bir müzede tespit edilmiştir. Skyphos bu yönüyle oldukça ünik bir parça olup, kullanıldığı dönemde yüksek alım gücüne işaret etmektedir.Item "Muğla ve Milas Müzelerinde Bulunan İlginç İki Yontu Parçası"(Ankara Üniversitesi, 2024) Ramazan Özgan; Nihal DurnagölüMuğla ve Milas müzelerinde koruma altına alınan iki adet nitelikli yapıt bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Bu eserlerden Muğla Müzesi envanterine kayıtlı yontu parçası emniyet mensupları tarafından müzeye teslim edilmiş ve buluntu yeri bilinmeden müze kayıtlarına etütlük olarak geçmiştir. Parçamıza önden baktığımızda göze çarpan ilk husus her iki elin birleştirilerek göbek altında betimlenmiş olmasıdır. İkonografik anlamda ünik bir buluntu olarak karşımıza çıkan ve stilistik açıdan MÖ erken 1. yüzyıla tarihlediğimiz yontucuk parçasının Ana Tanrıça Kybele’nin hizmetkarı Frigyalı Attis’i betimlediği tespit edilmiştir. Değerlendirmeye aldığımız nitelikli ikinci yapıt 1994 yılında Milas Sakarya İlköğretim Okulu bahçesinden korunmak üzere Milas Müzesi’ne götürülen ve bugün bahçede sergilenen tahtında oturan Kybele ikonografisini içermektedir. Stilistik açıdan MÖ 2. yüzyılın ortalarından sonraya (MÖ 130-120) tarihlediğimiz ve her iki tarafında erkek aslanların eşlik ettiği Kybele yontusu, Frigyalı Attis’e göre normal insan ölçülerinin üzerindedir. Örtüsü ve koşum takımlarıyla betimlenen hareket halindeki aslanlar bugüne kadar literatürde görmediğimiz ve bilimsel çalışmalara çok fazla ışık tutacak önemli detaylar sunmaktadır. İkonografik anlamda ünik buluntular olarak değerlendirmeye aldığımız ve ilk kez bilim dünyasına sunduğumuz her iki yapıt teknik, tipoloji-ikonografi, stil ve tarihlemenin yanında karşılaştırmalı örnekler aracılığıyla değerlendirmeye alınmış, olası kökenleri de dahil olmak üzere detaylıca incelenmiştir.Item Orta/Geç Ppnb Akarçay Tepe’de Değişen Mekân Kullanımı Ve Hane Halkı Organizasyonu(Ankara Üniversitesi, 2024) Duru, GüneşFırat’ın doğu kıyısındaki Neolitik bir yerleşme olan Akarçay Tepe, Çanak Çömleksiz Neolitik B (PPNB) dönemi boyunca meydana gelen sosyo-ekonomik ve teknolojik değişimlere dair önemli bilgiler sunmaktadır. Yerleşme, basit çözümlenmiş bina tiplerinden, daha karmaşık "Hücre Planlı Binalar"a kadar önemli bir mimari gelişimi ve buna bağlı olarak gelişen sosyal organizasyon ve hane halkı özerkliğini yansıtmaktadır. Uzak bölgelerden temin edilen obsidiyen aletler de dahil olmak üzere farklı maddi kültür öğeleri, bina tipleri bölgesel ve bölgeler arası iletişim ağlarını ve kültürel etkileşimleri göstermektedir. Topluluk eşitlikçi bir anlayıştan, hane ekonomilerine geçişi, bir anlamda sosyo-ekonomik karmaşıklığın yavaş yavaş belirmeye başladığı bir süreci yansıtır, ancak bu durum hiyerarşik bir toplumun gelişimine yol açmamıştır. Akarçay Tepe’nin iyi korunmuş mimari kalıntıları ve mekân kullanımına ilişkin verileri, Orta Fırat bölgesinde erken tarım topluluklarının dinamik süreçlerinin daha iyi anlaşılması açısından önemlidir. Özellikle de bölgede yeniden yoğunlaşan araştırmalar düşünüldüğündeItem Phaselis'te Bulunan Bronz Kandiller(Ankara Üniversitesi, 2024) Demirer, ÜnalAntalya İli Kemer İlçesi’nde bulunan Phaselis antik kentinde 2023 yılında sürdürülen arkeolojik kazı çalışmaları sırasında, kentin kuzeyindeki yamaçta yer alan Hellenistik Dor Tapınağı temenosu önündeki açmada açığa çıkarılan üç adet bronz kandil ve bir adet bronz çubuktan oluşan bir buluntu grubu bu çalışmanın konusudur. Kandillerden ikisi yuvarlak gövdeleri ve uzun burunlarıyla; biri de küresel gövdesi, kısa burnu ve geniş yağ deliği ile Hellenistik Dönem pişmiş toprak ve metal kandillerinin karakteristik özelliklerine sahiptirler. Dördüncü buluntu olan bronz çubuk kandillerle birlikte bulunmuş ve altında bir perçin deliği olan küresel gövdeli örnekle birlikte kullanılmış olabileceği düşünülmesine rağmen, buluntunun bir kandelabrum parçası olma ihtimali daha yüksektir. Eserlerin üretim atölyelerini belirlemek benzer eser azlığı nedeniyle zordur. Eserlerin bulunduğu karelajda ele geçen sikke ve pişmiş toprak figürinler gibi diğer küçük buluntular da Hellenistik Dönem’e tarihlenmektedirler. Dolayısıyla, yapıldıkları malzeme her dönem değerli bir metal olarak kabul edilerek kullanım dışı kaldıklarında eritilerek dönüştürüldükleri için, özellikle erken dönem örnekleri oldukça ender bulunan bu bronz eserler, Hellenistik Dönem’e tarihlenen benzer örneklerle karşılaştırıldıklarında tipolojik ve stilistik özellikleriyle özgünlükleri öne çıkan önemli bir eser grubudur.Item Seyitömer Höyük Erken Tunç Çağı Iıı Dönemi Bey (?) Yapısından Ele Geçen Metal Eşyalar Ve Bölgelerarası İlişkiler(Ankara Üniversitesi, 2024) Usta, Rana BaşkurtBu çalışma İç Batı Anadolu’da yer alan Seyitömer Höyük’te Erken Tunç Çağı III Dönemini temsil eden V. tabakanın B evresine ait bey (?) yapısından ele geçen metal eşyaları tipolojik sınıflandırması ve benzerleri çerçevesinde değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Höyüğün Erken Tunç Çağı III yerleşimi, çevre/savunma duvarı ile çevrelenmiş aşağı ve yukarı yerleşimler, dini ve idari kamusal nitelikli kompleks yapılar, uzmanlaşma, statü/prestij nesneleri, merkezi depolama sistemleri, üretim ve ticaret ile karakterize olmaktadır. Bu yerleşimin yöneticisine ait ayrıcalıklı bir konuma ve inşaya sahip yapıda bulunan silahlar, aletler ve süs eşyaları sayısal ve çeşitlilik olarak V. tabakanın metal eşyalarına önemli bir katkı sunmaktadır. Büyük bir kısmı bölgede ilk kez temsil edilen örneklerden oluşan söz konusu eşyalar ile yerleşimin, doğusu ve batısında öne çıkan siyasi otoriteler ve Akkad Devleti hâkimiyetindeki Kuzey Suriye/Mezopotamya ile ticari ve/veya kültürel ilişkiler içinde olduğu anlaşılmaktadır.Item Sınırlar, Zirveler Ve Dirheler: Şırnak-Uludere Yüzey Araştırması(Ankara Üniversitesi, 2024) Masatcıoğlu, NilgünDağlık Şırnak Yüzey Araştırması projesinin bir parçası olarak 2019 yılında Uludere İlçesinde çalışmalar yürütülmüştür. Uludere, Şırnak’ı idari ve topografik olarak ikiye ayıran Hezil Suyu’nun doğusundan başlar ve Türkiye-Kuzey Irak sınırının büyük bölümünü oluşturur. İlçe, Kel Mehmet ve Tanintanin gibi yüksek dağlarca kuşatılmıştır. Hezil’in sekilerinde yaklaşık 1000 m olan yükseklik doğuya doğru giderek artar ve 3200 metreyi bulur. Bu blok halinde uzanan dağların yüksek yaylalarında özellikle yaz aylarında kullanılan geçitler bulunur. Bu kuşaktan kaynaklan ve en sonunda Dicle ile birleşen nehirler içinde Hezil, Ortasu ve Küçük Habur, ilçenin en güçlü rezerve sahip sularıdır. Ortasu, sadece Uludere’de değil, tüm Dağlık Şırnak bölgesinde doğu-batı doğrultulu akan ender nehirlerdendir. Nehir vadileri, kar yağışının yoğun olduğu dönemlerde birincil yol ağlarıdır. Uludere’de gerçekleştirilen çalışmalar sırasında kırka yakın dirhe, beş yerleşim ve bir de kale tespit edilmiştir. İri, çoğunlukla işlenmemiş taşlardan yapılan, dörtgen biçimli ve en az iki katlı kule benzeri yapılara bölgede dirhe adı verilir. Uludere dirheleri, Altındağlar’ın güneybatı, Tanintanin’in güney ve Kel Mehmet’in de güneydoğu eteklerindeki nehir vadilerine konumlandırılmıştır. Bu yapıların, Kuzey Irak dağlığına doğru devam ettiği belgelenmiştir. Dirhelerin mimari özellikleri ve bulunan çanak-çömlekler Beytüşşebap yüzey araştırmasında tespit edilen örneklerle tamamen uyum içerisindedir.Item Teos’tan Taşa Yazılmış Bir Anakreon Şiiri Hakkında(Ankara Üniversitesi, 2024) Mustafa Adak; Andrej Petrovic; Christian MarekAnakreon şüphesiz Teos kentinin en tanınmış şahsiyetidir . MÖ 570 civarında doğan şair hayatının ilk yarısını memleketinde geçirmiş ve burada sanatını geliştirmiştir. Memle-keti Teos Arkaik Dönem’de Yakın Doğu ve Karadeniz bölgeleriyle geniş bir ticaret ağı oluş-turmuş ve belli bir refah seviyesine ulaşmıştır. İhraç edilen ürünler arasında zeytinyağı ve şarap dışında boyalı seramik kaplar yer almaktaydı. Çeşitlilik gösteren bu kaplardan sem-pozyum kültürünün yaygın¬laşmasından dolayı özellikle içki kâselerine büyük rağbet vardı . Şarap ve bereket tanrısı Dionysos’u kentin koruyucusu seçen Teoslular küçümsenmeyecek bir kültürel seviyeye ulaşmışlardı . Anakreon bu zengin kültürel ortamdan çıkmıştır. Anakreon orta yaşlarda uzun bir gezgin hayatına başlamıştır. Bazı antik yazarlar bu göçebe hayatı tetikleyen olayın Perslerin Batı Anadolu’yu işgal etmesi olduğunu öne sür-müşlerdir. Şair önce Abdera’ya yerleşmiştir. Trakya sahilinde kurulan bu İon kenti Teos’tan aldığı göç neticesinde kısa bir sürede büyümüş ve ele geçirdiği verimli topraklar ve de gü-müş maden ocakları sayesinde zenginleşmiştir . Anakreon o yıllarda Trak kadınlarının güzel-liğini de fark etmiş ve bunu “Trak Kısrağı” adında bir şiirinde ölümsüzleştirmiştir.Item The Partho-Roman Relıefs From Tur Abdın: Rock-Cut Relıefs Of Beganı(Ankara Üniversitesi, 2024) Bozkurttan , Ramazan; Şan, MehmetThis paper analyses the Begani rock reliefs, a crucial body of works reflecting the complex cultural and artistic interactions of the Partho-Roman period in northern Mesopotamia. The study investigates the strong links between the reliefs and Parthian and Mesopotamian artistic traditions and focuses on the iconographic elements that characterise this period, such as clothing, postures, and weapons. The analyses indicate that the Begani reliefs have common features with sculptural works from prominent artistic centres such as Edessa, Hatra and Palmyra, pointing to a broader cultural network in the region. The synthesis of local traditions in the depicted garments, including tunics and trousers, demonstrates the widespread influence of these artistic expressions across different regions. Furthermore, the paper highlights the Adiabene kingdom's role as a major regional power, which probably influenced artistic production in neighbouring principalities by evaluating the reliefs in the context of the kingdom of Adiabene. The influence of the Parthian Empire and subsequent Roman control has been recognised as crucial in shaping the region's artistic landscape. Despite the difficulties posed by the damage the reliefs suffered, which made it challenging to identify the figures, the details provide insight into the artistic transformations of the period. The results emphasise the importance of further research into the iconography of the Begani reliefs and their relationship with other regional works. This approach aims to improve our understanding of the social and religious contexts of the sculptural traditions of northern Mesopotamia and their interrelationships within the framework of artistic production in the region.