Cilt:46 Sayı:03 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:46 Sayı:03 (2022) by Title
Now showing 1 - 20 of 30
Results Per Page
Sort Options
Item A CROSS-SECTIONAL STUDY: PERCEPTION AND CONSUMPTION BEHAVIOR ABOUT IMMUNITY BOOSTER SAMBUCUS SP. PRODUCTS (AZERBAIJAN, GEORGIA, UZBEKISTAN)(Ankara Üniversitesi, 2022) Dumlu, Melek Ulusoylu; Other; OtherAmaç: Bu kesitsel çalışmanın amacı Mürver içerikli ürünlerin Azerbaycan (AZ), Gürcistan (GEO), Özbekistan (UZB) ülkelerindeki algısı ve tüketimindeki değişimi belirlemek ve ölçmektir. Gereç ve Yöntem: Anket temelli, kesitsel, çoklu ülkede, dijital ortamda; eczane ve gıda takviyesi ürünleri kategorisi bulunan eczanelerin, sağlık ürünleri mağazalarının tüketicileri ile, 2021 yılının Nisan ve Ağustos ayları arasında gerçekleştirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Ankete katılanların büyük kısmı 31-50 yaş aralığında olup ve %85’lik kısmını kadınlar oluşturmaktaydı. 3 ülkenin ortalama verilerine göre ürünlerin nihai kullanıcıları çocuklar (%51) ve yaşlı aile üyeleridir (%39). Mürver içeren ürünler pandemi süresinde yüksek miktarda tüketilmelerine ragmen, pahalı ürünler olarak sınıflandırılmıştır. Pandemi döneminde, immun sistemi güçlendirmek bireysel sağlıkta önceliklenmiş ve daha önceki dönemlere göre önleyici yaklaşımlar daha önemli hale gelmiştir. Bu çalışma Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan’da gerçekleştirilmiş, dijital anket temelli, kesitsel ilk çalışmadır.Item AKCİĞER TÜMÖRLERİNE YÖNELİK PAKLİTAKSEL YÜKLÜ POLİKAPROLAKTON NANOPARTİKÜLLERİ; FORMÜLASYON, KAPSAMLI İN VİTRO KARAKTERİZASYON VE SALIM KİNETİK ÇALIŞMALARI(Ankara Üniversitesi, 2022) Ünal, Sedat; Other; OtherAmaç: Günümüzde kanser hala en sık görülen kronik hastalıklar arasında yer almaktadır. Polikaprolakton gibi biyouyumlu ve biyoparçalanır polimerlerle hazırlanan nanopartiküler ilaç taşıyıcı sistemler, düşük çözünürlük ve düşük biyoyararlanım gösteren birçok antikanser ajan için rasyonel bir çözümdür. Bu çalışmanın amacı, güçlü bir antikanser olduğu bilinen paklitaksel yüklü polikaprolakton nanopartiküllerinin hazırlanması ve hazırlanan nanopartiküllerin in vitro karakterizasyonlarını ve salım kinetik mekanizmalarını aydınlatmaktır. Gereç ve Yöntem: Nanoçöktürme yöntemi ile paklitaksel yüklü polikaprolakton nanopartiküllerinin hazırlanması amaçlanmıştır. Polikaprolakton polimerinin iki farklı moleküler ağırlığı (Mw: 14.000 ve Mw: 80.000) ile ön formülasyon çalışmaları yapılmıştır. Hazırlanan nanopartiküller, katyonik yüzey yükü elde etmek ve hücresel etkileşimi artırmak için Chitosan (CS) veya Poly-l-lisin (PLL) ile ayrı ayrı kaplanmıştır. Formülasyonların kapsamlı karakterizasyon çalışmaları ve salım kinetik çalışmaları yapılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Formülasyonların partikül boyutu 188 nm ila 383 nm arasında değişmektedir. Enkapsülasyon etkinliği, farklı formülasyonlarda %77'ye kadar yükselmiştir. SEM analizi, nanopartiküllerin küre şeklinde olduğunu doğrulamıştır. İn vitro salım çalışmaları kapsamında 96 saate kadar salım devam etmiş ve ilk 24 saatte terapötik yükün %50'sinden azı salınmıştır. Matematiksel modelleme çalışmaları, formülasyonların salım kinetiğinin, yüksek korelasyon gösteren Korsmeyer-Peppas, Peppas-Sahlin ve Weibull modelleri ile birden fazla modele uyduğunu göstermiştir.Item ANTIOXIDANT ACTIVITY AND ANTI-CANCER EFFECTS OF BILBERRY (VACCINIUM MYRTILLUS L.) FRUIT EXTRACT ON GASTRIC CANCER, AGS CELL LINE(Ankara Üniversitesi, 2022) Karakaş, Nihal; Other; OtherAmaç: Vaccinium myrtillus L. meyvesi Türkiye’de gıda olarak tüketilmektedir. Bu araştırma V. myrtillus metanol ekstresinin antioksidan ve sitotoksisite aktivitelerini ve mide kanser hücresindeki potansiyel etkilerini belirlemeyi amaçlamıştır. Gereç ve Yöntem: V. myrtillus meyvesi metanol ekstresinin antioksidan aktiviteleri spektrofotometrik olarak ABTS+ ve DPPH• yöntemleriyle gerçekleştirilmiştir. Fitokimyasal analiz HPLC yöntemi ile araştırılmıştır. V. myrtillus metanol ekstresinin mide kanseri hücre hattı AGS üzerindeki sitotoksik etkisi, Cell Titer-Glo testi ile ölçülmüştür. Ek olarak, anti-kanser etkinlik analizi için fibroblast benzeri insan mezenkimal kök hücre hattı sağlıklı kontrol hücreleri olarak kullanılmıştır. Morfolojik değişiklikler, faz kontrast mikroskobu kullanılarak incelenmiştir. Sonuç ve Tartışma: V. myrtillus meyve metanol ekstresinde ABTS+ ve DPPH• testleri ile sırasıyla 0.1413 ve 0.0439 mg/mL IC50 değerleri hesaplanmıştır. Bir antosiyanin bileşiği olarak malvidin-3-O-glukozit HPLC yardımıyla tespit edilmiştir. Sitotoksite analizi, farklı konsantrasyonlar (0.5-10 mg/ml) arasında 2 mg/ml V. myrtillus meyve metanol ekstresinin, sağlıklı MSC hücrelerini korurken AGS mide kanseri hücrelerinin canlılığını azalttığını göstermiştir. Bu veriler, Yaban mersini özünün çeşitli kanser hücre dizileri üzerinde daha fazla analiz edilmesini ve ekstresindeki potansiyel aktif maddelerin belirlenmesini önermektedir.Item ANTIOXIDANT AND ANTI-INFLAMMATORY ACTIVITY OF DIFFERENT PARTS OF SAMBUCUS EBULUS L.(Ankara Üniversitesi, 2022) Cumhur, Büşra; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Adoxaceae (Mürver) ailesinin Sambucus L. cinsi, önceki çalışmalarda antioksidan, anti-enflamatuar, antiviral ve antibakteriyel aktiviteleri nedeniyle araştırılmıştır. Ayrıca, yapraklarda yapılan önceki in vivo ve in vitro çalışmalar, bitkinin anti-enflamatuar aktiviteye sahip olduğunu göstermiştir. Çalışmamız, Sambucus ebulus L. bitkisinin kök, meyve ve yaprak ekstrelerinin in vitro antioksidan ve anti-enflamatuar potansiyelini araştırmayı amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Antioksidan aktivite, Sambucus ebulus kullanılarak biyolojik bir tahlilde değerlendirilirken, radikal süpürücü aktivite 2,2-difenil-1-pikrilhidrazil (DPPH) ve ABTS + yöntemleri kullanılarak ölçülmüştür. Sonuç ve Tartışma: Maksimum anti-enflamatuvar etki, sırasıyla yaprak ve meyve ekstrelerinin ardından kök ekstrelerinde gözlendi. Kök ekstreleri, anti-enflamatuvar aktivitenin sonuçlarına benzer şekilde en yüksek ABTS ve DPPH serbest radikal süpürme aktivitesini (FRSA) sergiledi. Sonuç olarak, kök ekstresi, FRSA ve antiinflamatuar aktivite açısından diğerleri arasında en güçlü ekstre olmuştur. Anahtar KelimelerItem ANTIVIRAL ACTIVITY OF BETAFERON FOR COVID-19(Ankara Üniversitesi, 2022) Özkan, Sibel A.; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: COVID-19 enfeksiyonu 2019'dan beri dünya çapında yayılmış ve pandemik enfeksiyon olarak ilan edilmiştir. Maalesef, insanlık hala bu enfeksiyonla başa çıkmaya çalışıyor. Bu koşullar altında bilim insanları, SARS-CoV-2 viral enfeksiyonu ile mücadelede en hızlı çözüm olarak ilaç yeniden konumlandırma çalışmalarına yönelmiştir. Betaferon (İnterferon beta-1b), interferon ailesinin bir üyesidir ve immün sistem tarafından doğal olarak üretilen interferon beta-1a aynı etki mekanizmasına sahiptir. Gereç ve Yöntem: Betaferon’un SARS-CoV-2 enfeksiyonuna karşı antiviral etkisi in vitro ve in siliko olarak araştırıldı. Antiviral aktivitenin tayini için ilaç toksisitesi, gen ifadesi ve docking (kenetlenme) hesaplamaları yapılarak değerlendirildi. Sonuç ve Tartışma: Betaferon, SARS-CoV-2 viral enfeksiyonuna karşı önemli antiviral aktivite göstermiştir. Ayrıca Betaferon, hem virüsün girişinde rol oynayan ACE2 ve TMRPSS2 proteinlerinin ifadesini azaltmıştır. Betaferon, yalnızca TMPRSS2 ifadesini değil, aynı zamanda TMPRSS2'nin proteolitik aktivitesini de doza bağlı bir şekilde azaltmıştır. Bununla birlikte Betaferon'un viral Spike protein ile etkileşime girdiği in silico analizlerle gösterilmiştir. Dolayısıyla, ACE2 ve TMPRSS2 ifadesinin azalması, TMPRSS2 aktivitesinin düşmesi ve SARS-CoV-2'nin Spike proteini ile etkileşimi, Betaferon'un viral giriş yolağını engellenmesi yoluyla SARS-CoV-2 virüsüne karşı antiviral aktiviteye sahip olduğunu göstermiştir.Item ARCTİUM MİNUS METANOL EKSTRESİNİN ÇEŞİTLİ KANSER HÜCRE HATLARI ÜZERİNDE SİTOTOKSİK ETKİLERİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Şakul, Ayşe Arzu; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada Arctium minus (Hill) Bernh. ssp. minus’un toprak üstü kısımlarından elde edilen metanol ekstresinin kanser hücre hatları üzerindeki sitotoksik etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Arctium minus (Hill) Bernh. ssp. minus’un metanol ekstresinin, iki farklı insan meme kanseri hücre hattına (MCF-7 ve MDA-MB-231) ve kontrol olarak normal insan fibroblast hücre hattına (MRC-5) uygulanması ile in vitro sitotoksik etkileri araştırılmıştır. Hücre canlılık tayini CellTiter-Blue metodu kullanılarak gerçekleştirilmiştir. İstatistiksel analiz için One-Way ANOVA ve Tukey post-hoc testi kullanılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Analizlerde, MCF-7 kanser hücrelerinde hücre canlılığı %27,8 -38,7 oranında belirlenmiş olup önemli derecede sitotoksik aktivite tespit edilmiştir (1 mg/mL ekstre uygulaması için p<0.022). Ancak MDA-MB-231 kanser hücre hatlarında %47,8-59,7 oranında hücre canlılığı gözlemlenmiştir. MRC-5 normal fibroblast hücrelerinde ise sitotoksisite gözlemlenmemiştir (%92,4 – 105,4 hücre canlılığı). Bu bulgulardan yola çıkarak, MCF-7 kanser hücreleri ve MRC5 normal fibroblast hücrelerine 1,25 mg/mL Arcitum minus ekstresi ile muamele edilmiş ve flow sitometrisi metodu ile hücre ölümünün ölçümü gerçekleştirilmiştir. Arctium minus ekstresi uygulaması ile hücre ölümü, MCF-7 kanser hücrelerinde (%98) MRC5 normal fibroblast hücrelerinden (%25) çok daha yüksek oranda gerçekleşmiştir. Sonuç olarak, Arctium minus ssp. minus ekstresi uygulamasının hücre canlılığını MCF-7 hücre hattında normal fibroblast hücre hattına göre daha fazla azalttığı söylenilebilir.Item DETERMINATION OF pKa VALUES OF TENOXICAM, PIROXICAM AND MELOXICAM BY RP-HPLC AT 25 ℃ AND 37 ℃ IN THF-WATER BINARY MIXTURES(Ankara Üniversitesi, 2022) Dereli, Dilara Başat; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada, oksikam grubu ilaç etken maddeleri olan tenoksikam, piroksikam ve meloksikamın hem ağrı ve iltihabı azaltmadaki etkinlikleri hem de farmasötik önemi nedeniyle iyonizasyon sabiti (pKa) değerleri araştırıldı. Gereç ve Yöntem: pKa değerleri, 25 °C ve 37 °C'de tetrahidrofuran-su ikili karışımında (%30-40(h/h)) RP-HPLC yöntemiyle belirlendi. Bu bileşiklerin sudaki pKa değerleri, mol kesri ve Yasuda-Shedlovsky ekstrapolasyon yöntemleri ile değerlendirildi. Sonuç ve Tartışma: Tenoksikam, piroksikam ve meloksikam için 25 °C'de mol kesri yöntemiyle hesaplanan pKa değerleri 5.067 ± 0.037; 5.237 ± 0.065; 4.027 ± 0.144; 37 °C'de pKa değerleri 5.166 ± 0.017; 5.197 ± 0.084; 4.161 ± 0.116. Yasuda-Shedlovsky ekstrapolasyonu ile 25 °C'de hesaplanan pKa değerleri 5.061 ± 0.035; 5.232 ± 0.063; 4.021 ± 0.141; 37 ℃'deki pKa değerleri 5.161 ± 0.013; 5.192 ± 0.053; 4.155 ± 0.094. Sonuçlar, 25 °C'de farklı yöntemler ve farklı çözücüler ile yapılan önceki çalışmalarla uyumludur. Bu çalışma, tetrahidrofuran-su ortamında ve ayrıca vücut fizyolojik sıcaklığı olan 37 °C'de tenoksikam, piroksikam ve meloksikam için yapılan ilk pKa belirleme çalışmasıdır.Item DRUG REPOSITIONING APPROACH FOR THE TREATMENT OF ANKYLOSING SPONDYLITIS(Ankara Üniversitesi, 2022) Yalçın, Gözde; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada, AS'de inflamasyonun önlenmesinde önemli bir hedef olan IL-17 reseptörünü inhibe eden FDA onaylı bir molekülün ilaç yeniden konumlandırma yaklaşımı kullanılarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: “Drug-Gene Interaction” veritabanı kullanılarak AS'de etkin HLA-B genine özgü 18 molekül belirlenmiştir. Ardından IL-17'nin 3D yapısına RSCB veri tabanından ulaşılmıştır. Bağlanma paketinin belirlenmesi için I) Kör kenetlenme II) “Computed Atlas of Surface Topography of Proteins” web aracı kullanılmıştır. Belirlenen bağlanma paketleri çevresindeki grid kutuları kullanılarak IL-17'nin bilinen inhibitörü rhodomyrtone ile IL-17 arasındaki etkileşim moleküler doking ile belirlenmiştir. Buna göre seçilen grid kutusu özellikleri ile konfigürasyon dosyaları hazırlanarak 18 molekül için de AutoDock Vina programı ile doking gerçekleştirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Karbamazepin molekülü, IL-17 ile en iyi bağlanma afinitesini ve bağlanma profilini göstermiştir. Ayrıca minosiklin, sülfasalazin ve talidomidin moleküllerinin de aktif bölgede sıkıca paketlendiği ortaya çıkmıştır. Bu moleküllerin AS hastalığının tedavisi için bir öncü molekül olabileceği gösterilmiştir.Item EVALUATION OF THE ASSOCIATION BETWEEN PROPER INHALER TECHNIQUE AND ANXIETY IN CHEST DISEASES OUTPATIENT CLINIC PATIENTS DURING COVID-19 PANDEMIC: A PROSPECTIVE CROSS-SECTIONAL STUDY(Ankara Üniversitesi, 2022) Durmuş, Mefküre; Other; OtherAmaç: Bu çalışmadaki amacımız respiratuvar hastalıkları olan hastaların inhaler kullanma becerileri ile koronovirüs anksiyete skorları ve genel anksiyete skorları arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Yetmiş astım ve kronik obstruktif akciğer hastalığı (KOAH) hastasının inhaler kullanma teknikleri üç klinik eczacı tarafından değerlendirildi. Göğüs Hastalıkları Uzmanı tarafından Hamilton Anksiyete Ölçeği (HAM-A) ve Koronavirüs Anksiyete Ölçeği (CAS) kullanılarak hastaların anksiyete skorları ölçüldü. IBM SPSS 25.0 programı kullanılarak ilgili istatistikler yapıldı. Sonuç ve Tartışma: Doğru inhaler tekniği ile CAS skoru, yaş, komorbidite, veya inhaler tipi arasında ilişki bulunamamıştır. Doğru inhaler tekniği ile HAM-A seviyesi (p=0,096) ve eğitim durumu (p=0.074) arasında istatistiksel anlamlılık bulunamamıştır. Yaş ile CAS skoru arasında zayıf bir korelasyon bulunmuştur (r=-0.278, p=0.02). Astım hastalarının koronovirüs anksiyete oranı KOAH hastalarına göre anlamlı derecede yüksekti (p=0.036). Kadın hastaların HAM-A (p=0,037) ve CAS skorları (p=0,002) erkek hastalardan anlamlı derecede yüksekti. HAM-A ile CAS skorları arasında orta dereceli bir korelasyon bulunmuştur (r=0.407, p<0.001). HAM-A seviyesi ve inhaler kullanma beceri skorları arasındaki korelasyon anlamlı bulunmamıştır. (r=-0.208, p=0.083)Sonuç olarak, hastaların artmış CAS skorları inhaler kullanma becerilerini etkilememiştir. HAM-A skorları inhaler kullanma becerilerini negatif yönde etkilemiştir fakat sonuç anlamlı değildir.Item HASTALARIN BİTKİSEL ÜRÜN KULLANIMINA İLİŞKİN TUTUM VE UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Tezcan, Songül; Other; OtherAmaç: Bitkisel ürünler, tamamlayıcı ve alternatif tıbbın bir parçası olarak toplumda yaygın olarak kullanılmaktadır. Çalışmamızın amacı, hastaların bitkisel ürünlerin kullanımına yönelik tutum ve uygulamalarını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, Aralık 2017-Şubat 2018 tarihlerinde İstanbul'da (Türkiye) iki serbest eczanede gerçekleştirilen kesitsel tanımlayıcı bir çalışmadır. Katılımcıların sosyodemografik özellikleri kaydedilmiş ve kendi kendine yapılandırılmış bir anket uygulanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Çalışmaya toplam 200 hasta dahil edillmiştir. Hastaların ortalama yaşı 34.6’dır. Hastaların yüzde altmışından fazlası bitkisel ürün kullanmakta olup, yaklaşık yarısı bitkisel ürün kullanımının tamamen zararsız olduğuna inandığını belirtmiştir (p<0.05). Kadın, yetişkin, eğitim düzeyi düşük, kronik hastalığı olan ve sigara içmeyen hastalarda bitkisel ürün kullanım oranının istatistiksel olarak daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Kronik hastalığı olan hastaların yaygın olarak bitkisel ürünleri kullandığı ve hastaların çoğunun bu ürünlerin zararsız olduğuna inandığı tespit edilmiştir. Sağlık danışmanları olarak eczacılar aracılığıyla topluma güvenilir bilgi sağlanması önemlidir.Item HEKİM-ECZACI İŞBİRLİĞİNE YÖNELİK TUTUM ÖLÇEĞİNİN TÜRKÇE’YE UYARLANMASI: TIP VE ECZACILIK ÖĞRENCİLERİ ÖRNEKLEMİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Akalın, Betül; Other; OtherAmaç: Bu çalışma kapsamında meslek eğitimi alan öğrencilerde Hojat ve Gonnella (2011) tarafından geliştirilen Hekim-Eczacı İşbirliğine Yönelik Tutum Ölçeğinin Türkçe uyarlamasının yapılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın örneklemini Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp ve Eczacılık Fakültesi öğrencileri (N=189) oluşturmaktadır. Ölçeğin Türkçe uyarlamasının yapılması amacıyla dil, kapsam, yapı geçerliliği ve güvenilirliği sınanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Gerçekleştirilen açımlayıcı faktör analizi neticesinde toplam varyansın %60,41’ini açıklandığı ve ifadelerin iki faktör altında toplandığı ve toplam varyansın %52,59’unu birinci faktörün ve %7,82’sını ikinci faktörün açıkladığı tespit edilmiştir. Orijinal ölçekle uyumlu olarak 16 ifadeden oluşan ölçeğin alt boyutları İş Birliği ve Ekip Çalışması, Sorumluluk olarak adlandırılmış, ölçeğin iç tutarlılık katsayısı ,938 olarak bulunmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgular neticesinde Hekim-Eczacı İşbirliğine Yönelik Tutum Ölçeğinin Türk kültürüne uygun, geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu sonucuna varılmıştır.Item IMMUNOMODULATORY POTENTIAL OF CLAUSENA EXCAVATA LEAVES FRACTIONS VIA DECREASING THE PRODUCTION OF REACTIVE OXYGEN SPECIES FROM IMMUNE CELLS(Ankara Üniversitesi, 2022) ALBAAYİT, Shaymaa Fadhel ABBAS; Other; OtherAmaç: Clausena excavate’ın anti-enflamatuvar etkinlik gösterdiği bilinmektedir. Bununla birlikte, bu özelliği, bağışıklık hücrelerine hangi mekanizma ile etki ettiği ve reaktif oksijen türlerinin (ROS) üretimini baskıladığı araştırılmamıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, C. excavate yapraklarının etil asetat, petrol eteri, kloroform ve methanol ekstrelerinin tam kan, polimorfonkleer (PMN) hücreler ve makrofajlardan ROS üretimini azaltarak gösterdikleri immunomodülatör etki değerlendirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Test edilen fraksiyonlar arasından, C. excavate etil asetat ekstrresi en güçlü antienflamatuvar etkiyi göstermiş ve zimosan ve PMA tarafından active edilmiş tam kan, PMN ve makrofaj hücrelerinde, intraselüler ve ekstraselüler fagositik oksidatif ROS üretimini anlamlı oranda (p < 0.001) baskılamış ve %50 inhibisyon konsantrasyonları (IC50) sırasıyla 5.7 ± 0.01, 1.3 ± 0.01, and 0.7 ± 0.03 µg/mL olarak tespit edilmiştir. Bu çalışma, bitkinin antienflamatuvar aktivitesinin mekanizması ve çeşitli enflamatuvar rahatsızlıkların tedavisinde kullanımına dair bilgi sağlamaktadır.Item İNDOMETAZİN İÇEREN YÜZEN-PULSATİL İÇİ BOŞ BONCUKLARIN HAZIRLANMASI VE İN-VİTRO KARAKTERİZASYONU(Ankara Üniversitesi, 2022) Özakar, Emrah; Other; OtherAmaç: Polimerlerin veya mumsu lipidlerin kullanılması ile matriks yapılı kontrollü salım sağlayan sistemler tasarlamak günümüzde popüler bir seçenektir. İçi boş boncuklar (hollowbeads), içinde hava dolu bir boşluğun oluşması ile karakterize formülasyonlardır. Çalışmamızda, indometazin model ilaç olarak seçilmiştir. Hollowbeads yapısını oluşturmak için setil alkol ve uzun süreli salım elde edebilmek için de NaCMC seçilmiştir. Ülser oluşumunu azaltmak ve/veya önlemek ve salımı kontollü elde etmek için Kollicoat® MAE100P kullanılmıştır. Gereç ve Yöntem: Formülasyonlar, yeni bir teknik olan “wax removol” tekniği kullanılarak hazırlanmıştır. Çapraz bağlayıcı olarak ZnCl2 ve CaCl2’nin farklı konsantrasyonları kullanılmıştır. Önformülasyon çalışmalarında, NaCMC miktarı, çapraz bağlayıcı miktarı ve çapraz bağlanma sürelerini de değiştirerek 24 farklı formülasyon hazırlanmıştır. Formülasyonların yapısı, boyutu, enkapsülasyon etkinliği, verimi, hollow yapısı, uzun süreli salım kapasiteleri incelenmiştir. Bu parametreler NaCMC miktarına, çapraz bağlayıcı tipine, çapraz bağlayıcı miktarına ve çapraz bağlayıcıyla olan temas sürelerine bağlı olarak istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Hollowbeads’ler, SEM ve FT-IR ile karakterize edilmiştir. pH 1.2 HCl ve pH 6.8 fosfat tamponu ortamlarında in vitro salım, şişme ve yüzme çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Salım kinetikleri ve salım mekanizmaları açıklanmıştır. Formülasyonların uzun süreli stabiliteleri, enkapsülasyon etkinlikleri, ilaç yükleme etkinlikleri ve verimleri de değerlendirilmiştir. Umut vadeden iki formülasyonun (F2 ve F19), 24 saat süreyle hem mide hem de bağırsak ortamında indometazin salımı gerçekleştirebildiği tespit edilmiştir.Item İNTRAKAVERNOSAL SİLDENAFİLİN SIÇANLARDA DUTASTERID TEDAVİSİ SONRASI GELİŞEN EREKTIL DİSFONKSİYON ÜZERİNE YARARLI ETKİSİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Oral, Didem Yılmaz; Other; OtherAmaç: Benign prostat hiperplazisi (BPH) ve erektil disfonksiyon (ED), yaşlı erkek hastalarda en sık görülen hastalıklardır. BPH tedavisi için 5α-redüktaz inhibitörleri (5-ARI) önerilmektedir. Ayrıca, 5ARI'lerin ED ile ilişkisi belirtilmiştir.Bu çalışmada, 5ARI tedavili sıçanlarda gelişen ED üzerine intrakavernozal sildenafil enjeksiyonunun etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Sprague-Dawley sıçanlar (n=30) üç gruba ayrılmıştır: Kontrol; 10 haftalık dutasterid tedavili (0.5mg/kg/gün); 6 haftalık dutasterid tedavili ve 4 hafta tedavisiz. İn vivo erektil yanıtlar, sildenafilin intrakavernozal enjeksiyonundan (0.3 mg/kg) önce ve sonra değerlendirilmiştir. İzole korpus kavernozum dokularının gevşeme ve kasılma yanıtları in vitro olarak organ banyosunda değerlendirildi. Sonuç ve Tartışma: 10 haftalık dutasterid tedavisinden sonra prostat ağırlığı azalmıştır. Dutasterid gruplarında in vivo erektil yanıtlar, endotelyal ve nitrerjik gevşeme yanıtları azalmıştır. Tedavinin kesilmesi azalan erektil yanıtları kısmen geri döndürmüştür. Sildenafilin intrakavernozal enjeksiyonu, tedavi gruplarında erektil yanıtları artırmıştır. 10 hafta dutasterid ile tedavi edilen sıçanlarda kontraktil yanıtlar artmıştır. Tedavinin kesilmesi, erektil fonksiyonun yanı sıra endotelyal ve nitrerjik gevşemeyi iyileştirmemiştir. Ayrıca, intrakavernozal sildenafil, 5ARI tedavisinin neden olduğu ED'de bir iyileşmeye neden olmuştur.Item K562 KRONİK MİYELOİD LÖSEMİ HÜCRE HATTINDA SIRT5 MODÜLATÖRLERİNİN SIRT5 VE SİTOKROM C PROTEİN EKSPRESYONLARI ÜZERİNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI(Ankara Üniversitesi, 2022) Koç, Aslı; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: SIRT5, hedef proteinlerdeki lizin rezidülerinden, asetil, malonil ve süksinil gruplarını uzaklaştıran ve sitokrom c ile etkileşerek, onun deasetilasyonuna neden olan bir mitokondriyal proteindir. SIRT5'in K562 kronik miyeloid lösemi hücrelerindeki etkilerine ilişkin bir çalışma bulunmamaktadır. Resveratrol ve Suramin'in SIRT5'in deasetilaz ve desüksinilaz aktivitelerini modüle etmede rol oynadığı bilinmektedir. Resveratrol'ün K562 hücrelerinin apoptozunu indüklediği bildirilmiştir. Ancak Suramin'in K562 hücrelerinin apoptozu üzerindeki etkileri büyük ölçüde bilinmemektedir. Bu çalışmada, SIRT5 modülatörleri Resveratrol ve Suramin'in K562 hücrelerinin proliferasyonu ve apoptozu ile SIRT5 ve SIRT5'in bilinen bir hedefi olan sitokrom c proteini üzerindeki etkilerinin aydınlatılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: K562 kronik miyeloid lösemi hücrelerine artan konsantrasyonlarda Suramin ve Resveratrol uygulandı. Hücre proliferasyonu MTT analizi ve BrdU inkoporasyon yöntemi ile belirlendi. Apoptoz, Akım sitometrisi ile Annexin V boyaması ile belirlendi. Resveratrol ve Suramin'in SIRT5 ve Sitokrom c protein ekspresyon seviyeleri üzerindeki etkisini belirlemek için Western Blot analizi yapıldı. Sonuç ve Tartışma: Sonuçlarımız, Suramin'in SIRT5 ve sitokrom c protein ekspresyonlarını önemli ölçüde etkilemediğini ve Resveratrol'ün SIRT5'i azalttığını ve sitokrom c ekspresyonunu artırdığını göstermiştir. Suramin, K562 hücrelerinin apoptozunda herhangi bir değişikliğe neden olmamıştır. Resveratrol, literatüre uygun olarak hücre proliferasyonunu azaltmış ve K562 hücrelerinin apoptozunu indüklemiştir. Resveratrolün, SIRT5 protein ekspresyonunu azaltıcı etkisi ile apoptotik etkilerine aracılık etmiş olabileceği düşünülmektedirItem MAKSİLLOFASİYAL CERRAHİ UYGULAMALARINDA KEMİK REJENERASYONU İÇİN BİFOSFONAT YÜKLÜ PLGA MİKROKÜRELERİ İÇEREN İN SİTU JEL FORMÜLASYONLARININ GELİŞTİRİLMESİ; FORMÜLASYONLAR, İN VİTRO KARAKTERİZASYON VE SALIM KİNETİK ÇALIŞMALARI(Ankara Üniversitesi, 2022) Polat, Heybet Kerem; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada maksillofasiyal cerrahide implant bölgesinde kemik rejenerasyonunu artırmak için hazırlanan bifosfonat yüklü mikrosfer ilaç taşıyıcı sistemin in situ jel formülasyonu ile lokal olarak uygulanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kombinasyon taşıyıcı sistemini tasarlamak için bifosfonat yüklü PLGA mikroküreleri, hazırlanan in situ jell formülasyonlarına yüklenmiştir. Geliştirilen formülasyonlar için in vitro ilaç salım, pH, berraklık, sol-jel geçiş sıcaklığı ve salım kinetik çalışmaları değerlendirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Üretilen formülasyonların yerinde jelleşme sıcaklıkları 33 ila 37°C arasında; pH değerleri 6 civarında ve bütün formülasyonlar 20 gauge’lik şırıngalardan uygulanabilir düzeydeydi. Preparatlar içerisinde yer alan, P407 ve kitosan miktarları arttıkça, in vitro patlama salınımını düşürürken aynı zamanda viskoziteyi yükselmiştir. Bununla birlikte, her bir in situ jel formülasyonu, 14 günlük bir süre içinde salım yapmıştır. Sonuç olarak, Bifosfonat yüklü PLGA mikroküreleri yüklü in situ jel formülasyonlarına ayrıntılı olarak değerlendirilmiş ve özellikle dental implant uygulamalarında maksillofasiyal cerrahide lokal olarak uygulanabilir bir ilaç taşıma sistemi olarak sunulmuştur.Item PREPARATION AND CHARACTERIZATION OF COMBINED SALICYLIC ACID AND POVIDONE-IODINE CONTAINING NANOEMULGELS: A PRELIMINARY STUDY(Ankara Üniversitesi, 2022) Özakar, Rukiye Sevinç; Other; OtherAmaç: Bu ön çalışmanın amacı, gelecekte yapılması planlanan yara ve yanık gibi hastalık modellerinde kullanılmak üzere kombine salisilik asit ve povidone-iyot içeren nanoemüljeller hazırlamak ve karakterize etmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışma kapsamında öncelikle salisilik asitin analitik yöntem validasyonu yapılmıştır. Daha sonra yağda çözünürlük çalışması yapılıp, nanoemülsiyonlar ve nanoemüljeller hazırlanmıştır. Hazırlanan formülasyonların karakterizasyonunu belirlemek için morfoloji, zetasizer analizi, tip ve pH tayini, FTIR analizi, yayılabilirlik ve in vitro salım çalışmaları yapılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Nanoemülsiyonlar ve nanoemüljeller başarıyla hazırlanmıştır. Küresel damlacık yapısına sahip dış fazı su olan nanoemülsiyonlar elde edilmiştir ve morfolojileri ile zetasizer sonuçları uyumlu çıkmıştır. Yapılan 1 aylık stabilite çalışmasında sadece F1 formülasyonunda ayrışma gerçekleşmemiştir. Bekletme sonrasında pH’larda fazla değişim olmamıştır. FTIR analizi sonunda maddeler arasında etkileşimin olmadığı görülmüştür. pH 5.5 fosfat tamponuyla yapılan salım çalışmasında 8 saat sonunda yaklaşık % 40 oranında salım gerçekleşmiştir. Bu çalışma bir ön çalışma olup ilerde daha detaylı çalışmalar yapılarak uzun süreli stabiliteye ve salım oranına sahip formülasyonlar geliştirilebilir. Salisilik asit ve povidon-iyot ilk defa kombine halde kullanılmıştır. Bu kombinasyon gelecekte cilt hastalıkları için faydalı olabilecek formülasyonlara dönüştürülebilir.Item PREPARATION AND IN VITRO CHARACTERIZATION OF SOLID LIPID MICROPARTICLES FOR PROTEIN DELIVERY(Ankara Üniversitesi, 2022) Küçüktürkmen, Berrin; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Bu araştırmanın amacı, katı lipid mikropartiküllerinin hazırlanması sırasında proses ve formülasyon parametrelerinin etkisini değerlendirmektir. Katı lipid mikropartiküller (SLM'ler), lipid nanopartiküllerinden daha az araştırılmış olmalarına rağmen biyouyumluluk, üretim ve karakterizasyon kolaylığı, uzun süreli salım ve özellikle yüksek protein yükleme kapasitesi gibi belirgin avantajlara sahiptir. Gereç ve Yöntem: SLM'ler, biyouyumlu ve biyolojik olarak parçalanabilen bir lipid olarak gliseril tridekanoat (GTD) kullanılarak emülsiyon çözücü difüzyon tekniği ile hazırlanmıştır. Homojen küresel mikropartiküller üretmek için en iyi formülasyon koşulları belirlenmiş ve bir üçgen faz diyagram alanı ile temsil edilmiştir. Mikropartiküller, formülasyon parametreleri değiştirilerek partikül boyutu ve enkapsülasyon etkinliği optimize edildikten sonra, seçilen formülasyonlar in vitro salım, morfolojik analizler, termal analiz ve elektroforetik analiz ile karakterize edilmiştir. Sonuç ve Tartışma: En yüksek etken madde yükleme etkinliği 100 mg lipid, %60 triasetin ve %3 emülgatör kullanılarak elde edilmiştir. Ortalama mikropartikül boyutu 8.9 µm olarak gözlenmiştir. İn vitro etken madde salımı pH 7.4 fosfat tampon çözeltisinde değerlendirilmiş ve 8. saatte tamamlanmıştır.Item PTILOSTEMON CHAMAEPEUCE (L.) LESS.’İN SİTOTOKSİK VE ANTİMİKROBİYAL AKTİVİTESİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Demir, Sedar; Other; OtherAmaç: Bu çalışmanın amacı, P. chamaepeuce (L.) Less. (Asteraceae)’nin topraküstü kısımlarından hazırlanan n-hekzan, kloroform ve metanol ekstrelerinin antimikrobiyal ve sitotoksik aktivitelerinin araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Ekstrelerin antimikrobiyal aktiviteleri, standart bakteri kökenleri (Staphylococcus aureus, Enterococcus faecalis, Escherichia coli, Salmonella enterica, Pseudomonas aeruginosa, Bacillus subtilis ve Streptococcus pneumoniae) ve mantar kökenleri (Candida albicans ve C. parapsilosis) üzerinde mikrodilüsyon metodu ile araştırılmış ve minimum inhibitör konsantrasyon (MİK) değerleri belirlenmiştir. Ekstrelerin sitotoksik aktivitesi, WST-1 reaktifi kullanılarak hücre proliferasyon analiz yöntemi ile HeLa, U2OS, PC3, MCF-7 ve A549 olmak üzere farklı kanser hücre hatları üzerinde incelenmiştir. Sonuç ve Tartışma: Bitkiden elde edilen n-hekzan, kloroform ve metanol ekstrelerinin MİK değerlerinin S. aureus, E. faecalis ve B. subtilis’e karşı 250-1000 µg/mL konsantrasyon aralığında olduğu saptanmıştır. n-hekzan ve kloroform ekstrelerinin tüm kanser hücre hatlarında ise değişen düzeyde sitotoksik aktiviteye sahip oldukları belirlenmiştir (IC50: 21.0-67.1 μg/mL).Item RADYOFARMASÖTİKLERİN KALİTE GÜVENCESİ VE KALİTE KONTROLÜ: GENEL BİR BAKIŞ(Ankara Üniversitesi, 2022) Ekinci, Meliha; Other; OtherAmaç: Radyofarmasi, radyofarmasötik adı verilen, teşhis ve tedavi amaçlı kullanılan, farmasötik ve radyoaktif özellikleri bir arada taşıyan farmasötik formları inceleyen, geliştiren, kalite kontrollerini yapan, dağıtımı ve uygulaması ile uğraşan özel bir eczacılık alanıdır. Radyofarmasötikleri diğer konvansiyonel ilaçlardan ayıran en önemli fark; radyofarmasötiklerin radyonüklid içermesidir. Radyofarmasötikler insanlara uygulandığı için steril, pirojensiz, izotonik, izohidrik olmalı ve geleneksel ilaç için gerekli tüm kalite kontrol testlerine tabi olmalıdır. Ayrıca içerdikleri radyonüklid nedeniyle ek kalite kontrol testlerinin uygulanması da gereklidir. Bu derlemede radyofarmasötiklere uygulanan kalite kontrol testleri, hastane radyofarmasi laboratuvar tipleri ve İyi Radyofarmasi Uygulamaları (GRP) ele alınacaktır. Sonuç ve Tartışma: Radyofarmasötikler, farmakopelerin ilgili bölümlerinde belirtilen standartlara uygun olarak hazırlanmalıdır. Her radyofarmasötik serisi için farmakopelerde belirtilen testler ve kayıtlar tutulmalıdır. Radyofarmasötiklerin üretimi ve hazırlanması, steril preparatlar için İyi Üretim Uygulamaları ve radyoaktif ürünler için GRP uyarınca yapılmalıdır. Ancak kalite kontrol testlerini geçen radyofarmasötikler, doz kalibratörlerinde doz ölçümleri yapıldıktan sonra hastalara verilebilir. Böylece hastanın güvenliği ve faydası maksimize edilirken risk minimuma indirilir. Yarı ömrü kısa olan bazı radyofarmasötikler kalite kontrol testleri tamamlanmadan kullanılmaktadır. Bu durumda kalite güvence sisteminin etkinliği ve devamlılığı uygun aralıklarla test edilmelidir. Hastane radyofarmasi laboratuvarları tarafından yapılan işlemlere göre uluslararası standartlar Seviye IA/B, Seviye IIA/B ve Seviye IIIA/B/C olarak belirlenmişitr. Radyofarmasötiklerin kalite güvencesi, GRP kapsamında yeterli sayıda eğitimli personel, kalibre ve kontrolleri yapılmış cihazlar, uygun maddeler ve her aşamada belirlenen testlerin yapıldığı ve sonuçların doğru ve düzenli olarak kayıt altına alındığı bir çalışma düzeni ile sağlanır.