Cilt:77 Sayı:01 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:77 Sayı:01 (2022) by Title
Now showing 1 - 11 of 11
Results Per Page
Sort Options
Item 21. Yüzyılda Kente İlişkin Olarak Ortaya Çıkan Yeni Kavramlar(Ankara Üniversitesi, 2022) Gürsoy, Oğuzhan; Other; OtherNeolitik Devrim'den başlayıp Sanayi Devrimi ile yeni bir forma dönüşen kentlere yönelik göç hareketi kentler üzerinde ciddi bir nüfus ve kentleşme baskısı oluşturmuştur. Özellikle milenyum öncesindeki son on yıla denk gelecek şekilde insanların ve doğa olaylarının sebep olduğu kentsel sorunların ve bu sorunların toplumlar, çevre ve ekonomi üzerinde bıraktığı olumsuzlukların asgariye indirgenmesi amacıyla bir takım modeller ve yaklaşımlar ortaya konulmuştur. Kimisi yüksek katlı yapılaşmayı öneren, kimisi yatay mimarinin önemini vurgulayan bu yaklaşımlar bazı açılardan taban tabana zıt olsa bile özünde ekonomik, ekolojik, siyasal ve/veya sosyal sürdürülebilirliğe hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada, kentsel alanlarda karşılaşılan problemlerin çözülmesi amacıyla milenyum sonrasında ön plana çıkan yeni kavramlara ve modellere yer verilmiştir. Sonuç olarak, milenyum sonrası dönemde hızlı teknolojik gelişmenin ve küreselleşmenin etkisiyle geliştirilen çözüm girişimlerinin Sanayi Devrimi sonrası dönemde olduğu gibi sadece Batı merkezli olmadığı açıkça anlaşılmıştır. Bu yeni dönemde dünyanın farklı yerlerindeki çözüm girişimlerinin de küresel gündemi büyük ölçüde etkileyebileceği ve taraftar bulabileceği görülmüştür. Bu çalışmada, yakın dönemdeki dönüşümlerin etkisiyle geliştirilen kentsel kavramlar tespit edilmiş ve açıklanmış, kavramlara ilişkin yorumlar analiz edilmiş ve kavramların gelecekteki kentsel sorunlara yönelik içerikleri tanımlanmaya çalışılmıştır.Item ABD Yaptırımlarının Uluslararası İnsan Haklarına Etkisi: GMA ve CAATSA Kapsamında Bir Değerlendirme(Ankara Üniversitesi, 2022) Çelik, Şenel; Other; OtherDevletler, tarih boyunca siyasi, hukuki, ahlaki amaçlarla birbirlerine yaptırım uygulamışlardır. Soğuk Savaş sonrasında yaptırımlar uluslararası topluluğun ajandasında önemli yer tutmaya başlamış, bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri de, belirli devletlere karşı tek taraflı yaptırımları hayata geçirmiştir. 11 Eylül sonrasında güvenlik veya insan hakları gerekçeleriyle uygulanan Küresel Magnitsky Yasası (GMA) ve Amerika’nın Yaptırımlar Yoluyla Hasımlarıyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında yeni yaptırımlar gündeme gelmiştir. Ancak bu yasalara istinaden uygulanan yaptırımların insan haklarına etkisi literatürde yeterli derinlikte araştırılmamıştır. Bu çalışma, insan hakları ihlalleri nedeniyle sözkonusu iki yasaya istinaden yaptırım uygulanan Rusya, Çin ve İran’daki temel hak ve özgürlüklerin bu yaptırımlardan ne şekilde etkilendiğini bulmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın temel bulgusu, yaptırımların Rusya’da minör düzeyde etkin olmakla birlikte Çin ve İran’da majör bozulmaların kaydedildiği, yaptırımların hak ihlallerinin önüne geçmekte hedeflenen başarıya ulaşamadığıdır.Item Batı’nın İdari Hastalıkları ya da Drucker’ın Gözünden Kamu Yönetiminde Ölümcül Günahlar(Ankara Üniversitesi, 2022) Avaner, Tekin; Other; OtherBu çalışmada “modern idareciliğin babası” ya da “yönetim gurusu” olarak adlandırılan, Avusturyalı yönetim bilimci Peter F. Drucker’ın 1980 yılında kaleme aldığı, kendisinin kamu yönetimi alanına ilişkin sayılı eserlerinden biri olan “The Deadly Sins in Public Administration” adlı makale ele alınmıştır. Gerek özel gerek kamusal örgütlere ilişkin reçete niteliğinde araştırma ve çalışmalara imza atmış olan Drucker, bu çalışmada kâr amacı gütmeyen, kamu hizmeti yerine getiren örgütlerde sıklıkla işlenen altı ölümcül günaha, somut örnekler üzerinden yer vermiştir. Bu çalışma ise, Drucker ve onun kamu yönetimine ilişkin yaklaşımına dair yazılardan yararlanılarak Drucker tarafından saptanan altı günahı kamu yönetimi bağlamında analiz etmeye ve doğru anlamaya yönelik bir çabanın ürünüdür. Bu kapsamda yönetim bilimi yazınında temel sayılabilecek eserlerin yanı sıra Drucker’a dair kamu yönetimi alanına giren çeşitli çalışmalardan da yararlanılmıştır. Elde edilen nitel verilerin analiziyle oluşturulan çalışma sonunda Drucker’ın gözünden kamu yönetiminde işlenen altı ölümcül günah ve bu günahlarla ilişkili faktörler ileri sürülmüştür. Kamu yönetimi alanında günümüzde hala geçerliliğini sürdüren bu saptamaların bilimsel bir kaygıyla ele alınmasının yanı sıra Drucker’ın kamu yönetimine dair çıkarımları ve çözümlemelerine de yer verilmiştir.Item Çarlık’tan Sovyetler Birliği’ne Rusya’nın Kürt Politikası(Ankara Üniversitesi, 2022) Gafarli, Okan; Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi; Siyasal Bilgiler FakültesiSuriye iç savaşının sonlanmaya doğru gittiği süreçte Rusya’nın Suriye Kürtlerinden bazı gruplar ile temasa geçmesi, Rus-Kürt ilişkilerinin tarihi arka planını da gündeme almayı gerektirmiştir. Kürtler sadece günümüzde değil, geçmişte de Rusların politik gündeminde olmuşlardır. Gerek Çarlık Rusya gerekse de Sovyetler, askeri ve siyasi olarak genişledikleri bölgelerde hakimiyetlerini arttırabilmek için o bölgelerde yaşayan etnik grupları bir ortak olarak değerlendirmişlerdir. Kürtler içerisinden bazı kesimler de Orta Doğu’da belli dönemlerde Rusya’nın ortaklık kurduğu aktörler olmuşlardır. Bu bağlamda bu çalışma, Rusya’nın Kürt politikasının tarihsel bir analizini yapmaya çalışacaktır. Bu doğrultuda ilk olarak, 19. yüzyılın ortalarından itibaren Rusya’da başlayan Kürt çalışmalarının akademik ve bilimsel boyutu ele alınacaktır. Daha sonra da Rusya’nın fiili anlamda ortaya koyduğu Kürt politikaları tarihsel olgular üzerinden ele alınacaktır.Item Erken Cumhuriyet Döneminde Toplumsal Muhalefet; Bursa Olayı(Ankara Üniversitesi, 2022) Özbey, İlber; Other; OtherBu çalışma, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde iktidar ilişkilerinin, toplumsal muhalefetin görünürlüğü problemi üzerinde durularak eleştirel bir yaklaşımla yeniden düşünülmesini önermektedir. Bu suretle 1933 yılında Bursa’da yaşanan Türkçe ezan karşıtı olaylar, Tek Parti iktidarının dinsel yaşama dönük politikalarının, halkın talep ve beklentileri ile ilişkili biçimde nasıl değişime uğradığı sorunsallaştırılarak incelenmektedir. Buna bağlı olarak direniş kavramı üzerinde durularak, taşrada vücut bulan muhalefet, bu kavram üzerinden tartışılmıştır. Bu doğrultuda ilk olarak tarih yazıcılığı bakımından toplumsal muhalefet meselesine dair eleştirel bir yaklaşım önerilmekte, iktidarın dini alana yönelik uygulamaları bu çerçevede incelenmektedir. Ardından bu dönemde yürütülen ibadet dilini Türkçeleştirme politikası analiz edilerek, Bursa Olayı etrafında şekillenen toplumsal muhalefetin köken ve kapsamı üzerinde durulmaktadır. Çalışmada bu örnek vakadan hareketle, taşrada yerel ölçekli dinamikler ile bağlantılı biçimde somutlaştığı savunulan iktidar ilişkileri içerisinde direniş pratiklerinin, sahip olduğu belirleyici etkiye dikkat çekilmek istenmiş ve tarih yazıcılığı açısından toplumsal muhalefetin ele alınma biçimlerine yönelik alternatif bir yaklaşım geliştirilmesi hedeflenmiştirItem Fenomenolojinin Siyasi Radikalizm Açıklaması: Yaşam Dünyasına Yabancılaşma(Ankara Üniversitesi, 2022) Pektaş, Uğur; Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi; Siyasal Bilgiler FakültesiSiyasi radikalizm kavramının terörizmle ve aşırıcılıkla ilişkilendirilmesi kavramın göndermede bulunduğu sosyal gerçekliğin tartışılmasını güçleştirmektedir. Bu çalışmada radikalizm kavramını, aşırıcılık veya terörizm yerine yabancılaşma fenomeni ile ele almamızın radikalizm ile ilişkili meselelerin daha geniş bir bakış açısıyla analiz edilmesine katkı sağlayacağı iddia edilmiştir. Radikalizm ve terörizm literatürüne ilişkin çalışmalarda radikalizmin iki farklı boyutu olduğuna (bilişsel radikalizm ve davranışsal radikalizm) ilişkin argüman bu çalışmada da benimsenmiştir. Bu doğrultuda eylem düzeyine geçmemiş farklı dünya görüşleri bilişsel radikalizm olarak ele alınırken bilişsel radikalizmin aşırıcılık olmadığı gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışmada Fenomenolojiden faydalanarak yabancılaşma ve bilişsel radikalizme ilişkin bir analiz modeli inşa etmek amaçlanmıştır. Söz konusu fenomenolojik model aracılığıyla birey veya çeşitli gruplar ile içinde yaşadıkları toplumsal ve siyasal düzen arasındaki karşılıklı inşa süreci ortaya koyulmuştur. Söz konusu inşa sürecinin bozulması ile ilgili ülkede yabancılaşma ve bilişsel radikalizm adı verilen sosyal gerçekliğin görüldüğü iddia edilmiştir. Çalışmada inşa edilen yabancılaşma ve bilişsel radikalizm modelinin, sonraki projelerde pratiğe uygulanması planlanmıştır.Item Fransız Devrimi ve Dostluk Üzerine Düşünceler(Ankara Üniversitesi, 2022) Kumlu, Seray; Other; OtherFransız Devrimi’nin siyasal düşüncesini incelediğimizde Devrim sürecinin aynı zamanda modern devlete özgü kavramların içeriği, kapsamı, soyut ve somut karşılıkları açısından bir tartışma ve inşa süreci olduğu görülür. Ulus, halk, yurttaşlık kavramlarını, Devrim’in sloganı olan ‘eşitlik, özgürlük, kardeşlik’ başlığı altındaki düşünceleri incelemek bize Ancien Régime sonrası kurulan siyasal yapının nasıl bir birliktelik biçimi olduğuyla ilgili fikir verir. Bu çalışma, Devrim rüzgârının tesiri altındaki Fransız toplumunun siyasal yolcuğunu anlamaya çalışırken modern siyasal düşüncenin temel kavramlarının yanına ‘dostluk’ kavramını da eklemektedir. Aristoteles insanın mutlu olmak için erdemli dostlara gereksinim duyduğunu ve dostluğun devletleri ayakta tuttuğunu söylerken hem kavramın ilk sistematik incelemesini sunuyor hem de kavramın önemine vurgu yapıyordu. İnsanların birbirleriyle dost olması gerektiğine dair düşünceler değişmese de terörün erdemin canlı şekli olduğunu söyleyen Jakoben lider Robespierre’in dünyasında devletin, erdemin anlamı ve insanların mutluluğuyla ilgili yapılacaklar değişmişti. Dostluk kavramı Fransız Devrimi’nin ortaya çıkış koşullarını anlamak açısından olduğu kadar Devrim’in ortaya çıkardığı siyasal imkânları ve sonra bu imkânların ortadan kaldırılmasıyla nasıl bir siyasal birliktelik biçiminin galebe çaldığını anlamak açısından da yol göstericidirItem Göçün Suriyeli Kadınların Toplumsal Cinsiyet Pratikleri Üzerindeki Etkisi: İmkânlar ve Zorluklar(Ankara Üniversitesi, 2022) Doğangün, Götan; Other; Other2011 yılından itibaren Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle yaklaşık 4 milyon Suriye vatandaşı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmış ve bu durum hayatlarında çok köklü değişikliklere sebep olmuştur. Göç karmaşık ve çok katmanlı bir süreç olarak Suriyeliler için hem imkânlar yaratmış hem de yeni yaşam zorluklarını beraberinde getirmiştir. Akademik literatürde karmaşık bir süreç olarak göçün sadece erkekler ve kadınlar tarafından farklı deneyimlenen bir süreç olmadığı, sosyal statü, eğitim düzeyi, istihdam statüsü gibi sosyal pozisyonların da kadınların göçü farklı deneyimlemelerine sebep olduğu tartışılmaktadır. Bu çıkış noktasından hareketle bu çalışmada, Suriye’den Türkiye’ye göçün, değişik eğitim düzeyleri ve istihdam statülerine sahip olan Suriyeli kadınlar tarafından farklı tecrübe edildiği tartışılmaktadır. Bu çalışma 2018 yılında Türkiye’nin 5 farklı şehrinden toplam 83 Suriyeli kadın ile yapılan mülakatlardan elde edilen verilerin feminist metodoloji ile yapılan analizine dayanmaktadır. Göç öncesi eğitim olanaklarına erişmiş ve iş gücüne katılmış olan kadınlar için Suriye’den Türkiye’ye göç yeni zorlukları beraberinde getiren ve sosyal statü kaybına neden olan bir deneyim olurken göç öncesi eğitim ve istihdam olanaklarından faydalanamayan kadınlar içinse eğitime ve istihdama katılım, kamusal alana erişim ve aile baskısının azalması gibi imkânlar doğuran bir süreç olarak deneyimlenmektedir.Item İdealizm-Realizm Dikotomisinden Habermasçı ve Levinasçı Etiğe: Ana Akım ve Eleştirel Teorilerde Paylaşım ve Sınırlılık Sorunu(Ankara Üniversitesi, 2022) Polat, Yunus; Other; OtherUluslararası ilişkiler teorileri içerisinde ana akım (idealizm, realizm ve türevleri), Habermasçı eleştirel ve Levinasçı post-yapısalcı-eleştirel yaklaşımlar, ‘uluslararası olan’ı kavramak için kullandıkları farklı teorik araçlar, yaklaşımlarındaki epistemolojik ve ontolojik farklılıklar ile birbirlerinden ayrılsalar da, uluslararası olanın siyasal ve toplumsal olan ile içinde bulunduğu kurucu ilişkileri açıklayabilmek ve uluslararası ilişkileri daha adaletli ve eşitlikçi bir etik zemine taşımak yönünde yeni perspektifler sunabilmek noktasında belirli bir sınırlılığı paylaşmakta ve benzeşmektedirler. Bu çalışma kendisini, söz konusu sınırlılığın uluslararası ilişkiler teorileri literatüründe önemli ve geniş bir yer kaplayan tezahürlerini ele almak ve dört yaklaşım arasındaki bu ortak sınırlılığı, siyaset bilimi ile tarihsel sosyoloji literatüründen de yardım alarak, uluslararası ilişkiler disiplinin tarihsel gelişimi ve temel tartışmalarına atıfla çözümlemeye çalışmakla sınırlamaktadır.Item Kitap incelemesi: Eski Doğu Neresidir ve Nedir?(Ankara Üniversitesi, 2022) Güler, Birgül Ayman; Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi; Siyasal Bilgiler FakültesiKitap hakkında bir açıklama ve tanıtım yapılmadığı, neyin çevirisi olduğu bilgisi verilmediği için, okuyucu, ilk basımın 2008’de yapılmış olduğuna bakarak, güncel bir incelemeye kavuştuğu umuduyla okumaya başlıyor. Ancak kısa bir süre sonra, bu dipnotsuz ve kaynakçasız kitabın eski çağı başka bir zaman diliminden ve bugün üzerine pek de canlı tartışmalar yapılmayan kuramsal sorunlar çerçevesinde anlattığını fark ediyor. Bu arada tarama yaptığınızda, gerçekte çevirinin Türkçe olarak ilk kez 1987 yılında Verso tarafından basıldığını da öğreniyorsunuz.Item Kurumsal Kuram’da Örgütsel Alan Kavramı ve Örgütsel Alan Türlerine İlişkin Bir Literatür İncelemesi(Ankara Üniversitesi, 2022) Kocaman, Rıdvan; Other; OtherÖrgütsel alan kavramı kurumsal kuramın merkezinde yer almaktadır. Böylelikle, kavramın kullanımı teorik ve özellikle de ampirik olarak oldukça geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Bu durum, yapılacak olan çalışmalara yol göstermesi açısından daha kümülatif bir yaklaşım ihtiyacını beraberinde getirmektedir. Bu doğrultuda, bu çalışma kapsamında örgütsel alana ilişkin mevcut tanım, tartışma ve araştırmaları içeren literatür incelenmiştir. Bunun neticesinde, örgütsel alanların ayırt edici özelliklerine göre sistematik bir şekilde kendi alt türleriyle beraber mübadele alanları ve mesele alanları olarak iki grupta sınıflandırılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Böylelikle, alanlar hakkındaki farklı yaklaşımların daha bütüncül bir bakış açısıyla incelenmesine olanak sağlanacağı düşünülmektedir