Cilt:14 Sayı:01 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:14 Sayı:01 (2020) by Title
Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
Item Hitit Arşivinden Bir "Bilgelik Örneği" (kbo 32.14 metni)(Ankara Üniversitesi, 2020-07-27) Kaynar, Fatma; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi1983 ve 1985 yıllarında Boğazköy-Hattuša kazılarında (Tapınak 15 ve 16) ele geçen Hurrice-Hititçe çift dilli olarak yazılmış metin grubu, literatürde ‘Özgürlüğün Şarkısı’ olarak bilinmektedir. Parabolè olarak adlandırılan yedi ahlaki öyküyü içeren anlatılar, ilk çalışmalarda Özgürlüğün Şarkısı’na dahil edilmiş fakat daha sonra bu anlatıların farklı bir kompozisyona ait olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu yedi anlatıda, hikayenin başkahramanları olan hayvan ya da cansız nesnelere insani özellikler atfedilmiştir. Çalışmamızda her bir anlatının çevirisine yer verilerek anlatılar, okuyucuya bir bütün olarak sunulmuştur. Bunun yanında Özgürlüğün Şarkısı hakkında genel bilgiler verilerek fabl niteliğindeki anlatıların Özgürlüğün Şarkısı ile ilişkisi değerlendirilmiştir.Item İÖ 73 Yılı Halk Temsilcisi Lıcınıus Macer’in Söylevi(Ankara Üniversitesi, 2020-07-27) Akşit, Çağatay; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiRomalı tarihçi Gaius Sallustius Crispus’un Historiae eseri aracılığıyla günümüze ulaşan söylev, İÖ 73 yılı halk temsilcisi Gaius Licinius Macer tarafından muhtemelen halk meclisinde verilmiştir ve Sulla’nın diktatörlüğü sırasında ortadan kaldırdığı halk temsilcilerinin yetkilerinin geri verilmesini amaçlamaktadır. Bu çalışmada söz konusu söylevin Oxford Classical Texts serisi içerisinde yer alan Latince metni temel alınarak Türkçe çevirisi sunulmuştur. Dönemin siyasal çekişmelerinde ve bu söylevde sıkça geçen kavramların hitabet sanatı ile bağlantısı vurgulandıktan sonra konuşmanın yapısı ve bölümleri Rhetorica ad Herennium eserinde yer alan siyasal retoriğe ilişkin kuramlar dikkate alınarak incelenmiştir. Yapılan karşılaştırma ile söylevin kurgusuna ve düzenine ilişkin öneriler sunulmuştur. Ek olarak söylevin Sallustius’un üslup özellikleriyle uyuşan yönleri de vurgulanmıştır.Item Köle Sevkiyatı Hakkında Bir Kültepe Metni(Ankara Üniversitesi, 2020-07-27) Erol, Hakan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiKültepe kazılarının 1992 yılı sezonunda Asurlu tüccarlar Elamma (arşivinin önemli bir kısmı 1991 yılında bulunmuştur), Kuliya ve Šu-İštar’a ait arşivler ele geçmiştir. Burada tanıtılan belgeler ise bu arşivlerin dışında, farklı açmalarda ortaya çıkarılmıştır. Makaleye konu olan asıl tablet köle sevkiyatı hakkında bir mektuptur. Mektupta ismi verilmeyen bir kadın kölenin ve çocukların adı belirtilmeyen bir yerden Tegarama şehrine veya Hattum bölgesine sevk edilmesi istenmektedir. Ancak muhtemelen kölenin şahsıyla ilgili bir endişeden dolayı sevkiyatın kaçak yollardan yapılması ve eğer güvenlik sıkı ise ve şartlar uygun değilse, köle için bir yıllık tahıl depolanarak sevkiyatın geciktirilmesi istenmektedir. Tanıtılan diğer belge de bir mektuptur, fakat oldukça kötü korunmuştur. Mektubun konusu tam olarak anlaşılamamakla birlikte, Nanibatal adlı bir şahısla mektubun yazarı Šalim-ahum arasındaki mesele ya da hesap ile ilgili olduğu söylenebilir.Item Ksenophon’un Kyros’un Eğitimi Eserinde Tanrı-Kral Paradigması(Ankara Üniversitesi, 2020-07-27) Yalazı, Esra; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiKlasik Çağ Yunan yazarı Ksenophōn devlet yönetiminin esaslarına ilişin fikirlerini, “Kyros’un Eğitimi” (Κύρου Παιδεια) adlı eserinde tarihi gerçekliğinden bağımsız olarak kurguladığı Kyros karakteri üzerinden sunmuştur. “Kyros’un Eğitimi”, Platōn’un “Devlet Adamı” (Πολιτικός) adlı eserinin ışığında okunduğunda, Ksenophōn’un bu eserde yönetim bilgisi ve tanrısallığı Sokratik erdemle ilişkilendirerek ele aldığı görülmektedir. Ksenophōn’un böylece Sokratik gündemi olan yönetme erkinin ve tanrısallığın dayanağı olarak sunduğu erdem (aretē) kavramına canlı bir örnek (paradeigma) olarak Kyros’u kurguladığı anlaşılmaktadır. Buna göre Kyros’a biçilen tanrı-kral imgesi, farklı kent (polis) devletlerinin koruyucu tanrılarının üstünde bir siyasi oluşuma duyulan ihtiyacı vurgulamak için bir kral kültü olarak oluşturulmuştur. Bu yeni kült Büyük İskender’e ve Roma döneminin krallarına yönetimlerinin meşruiyetini sağlamak için de başvurulan bir bağlam oluşturmuştur. Rönesans sonrası ise yaşanan din savaşları yine dinin üzerinde bir siyasi oluşuma ihtiyaç göstermiş ve Ksenophōn’un tanrı-kralı bugünün devletine dönüşmüştür. Ancak “Kyros’un Eğitimi” eserinde Kyros portresi üzerinden yaratılan tanrı-kral imgesi, bu süreçte yönetim erkinin tasavvuru için bir paradigma olmayı sürdürmüştür.Item Nerik ve Hakmiš Hakkında(Ankara Üniversitesi, 2020-07-27) Bozgun, Şafak; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiNerik ile Hakmiš, devletin kuzey bölgesi yerleşim yerleri arasında en önemli statüye sahip kentler arasındadır. Özellikle Nerik ve Hakmiš’in bulunduğu bölgelerde, Kaška kabile toplulukları ile etkin bir mücadele sürdürmeye çalışan Hititler'in uzun yıllar çok da başarılı olamadığı metinlerde yer alan bilgilerde görülebilmektedir. Uzun bir dönem Hitit otoritesinden uzak kalmış olan Nerik kenti, özellikle III.Hattušili'nin bölgede uyguladığı farklı politikalar ve uygulamalar ile Hitit siyasi tarihinde önemli bir rol üstlenmiştir. III.Hattušili başta Nerik ve Hakmiš olmak üzere bölgedeki birçok kenti imparatorluk için yarar sağlayacak noktaya getirmiştir. Hakmiš kenti ise idare merkezi konumundadır ve Nerik kenti, Kaškalar'ın eline geçtiğinde, onun kültü Hakmiš'e taşınarak uzun süre geçici bir kült merkezi olmuştur. Hakmiš'te yerel bir krallık geleneğinin sürdürülmüş olmasının temelinde kuşkusuz onun bölgeye hakim jeopolitik konumu etkili olmuştur. Yaklaşık 350 yıl Kaška işgali ile, Hititler tarafından terk edilmek zorunda kalınan Nerik, imparatorluk döneminde III.Hattušili'nin bölgede uyguladığı hem askeri hem de barışçıl politikalar sonucu tekrar Hititler'in eline geçmiştir. Nerik ve Hakmiš'in bulunduğu bölgelerde hakimiyet sorunlarının çözümü ise, imparatorluğun Anadolu, Kuzey Suriye ve Mısır politikalarını etkileyen en önemli unsurları arasında yer almıştır. Bu araştırmada her iki kentin Hitit tarihindeki statüleri ile önemlerine açıklık getirilmek istenmiştir.Item Vandal Tarihine Genel Bir Bakış: Vandalların Ortaya Çıkışı ve Afrika’da Kalıcı Bir Yurt Edinmelerine Kadar Geçen Süreç Hakkında Genel Bir Değerlendirme(Ankara Üniversitesi, 2020-07-27) Kozan, Mert; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiV. yüzyıldan itibaren dağılmaya başlayan Roma dünyasına büyük bir darbe indirmeyi başarmış bir kavim olan Vandallara bugüne değin tarihçiler tarafından gereken önem gösterilmemiştir. Oysaki Vandallar Kartaca'yı işgal ettikleri 439'lu yıllardan itibaren Batı Roma İmparatorluğu’nun gölgesinde bir kavim olmaktan çıkıp tarihte büyük öneme sahip bir krallık yaratmayı başardılar. 450-500 yılları arasında Akdeniz siyasetine hâkim oldular ve 50 yıl daha hem ekonomik hem de kültürel olarak önemli bir devlet konumunda kaldılar. Ancak bu “peri masalı”nın sonu yıldırım hızıyla geldi. 534 yılında Kartaca ve Vandal krallığı, Iustinianos'un Roma’yı yeniden ihya etme teşebbüsü neticesinde ele geçirildi ve Vandallar sonsuza kadar tarih sahnesinden çekilmek zorunda kaldı. 21. yüzyılda Vandallar şiddet ve kültürsüzlük için adeta bir metafor olarak kullanılmaktadır. Bu süreç kuşkusuz Fransız Devrimi’nden itibaren süre gelmektedir. Vandallar, yaşadığımız yüzyılda özellikle Roma Cumhuriyeti üzerine yapılan güzellemeler neticesinde Roma Cumhuriyeti karşıtı grupların baş listesine eklenmiştir. Çünkü Romalıların elinde bulunan zengin eyaletlerden birini ele geçirmişi Roma’nın Akdeniz’deki üstünlüğüne son vermiştir. Ancak unutulan bir olgudur ki Roma; Vandallar Afrika’ya geçtiğinde ne cumhuriyetti ne de o eski ihtişamındaydı. Vandal Kralığı Geiserich, tarih sahnesine unutulmayacak bir zamanda çıkan özel bir insandı. Geiserich toplumunun yaşadığı zor zamanlarda onlara önderlik etmiş ve yarım yüzyıl gibi kısa bir süre zarfı içerisinde onları Akdeniz’in önemli bir topluluğu haline getirmiştir. Makalemizdeki temel amaç Vandalların Afrika’ya geçişi ve burada kalıcı bir yurt edinmelerine kadar olan süreci incelemektir.Item Zamanın Tanımı: Hitit Metinlerinde 'mehur' Kavramı(Ankara Üniversitesi, 2020-07-27) Cesur, Sevgül Çilingir; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiZaman, sürekli bir devinim içinde olan ve insanın kontrol edemediği fakat ona bağlı yaşamaktan da kurtulamadığı bir olgudur. Ekonomisinin ve yaşamının büyük bölümü tarıma dayalı olan Hitit toplumu için de zaman, yaşamın en önemli parçasıdır ve onun merkezinde durur. Metinlerde özellikle mevsimler, gün bölümleri ve bunların içinde daha sınırlı bir zamanı ifade eden kullanımlara yer verilir. Bu bakımdan Hitit toplumunda zaman, farklı açılardan ele alınabilecek çok yönlü bir araştırma alanıdır. Bu makale, Hitit metinlerinde geçen ve genel bir kavram olarak zamanı tanımlayan meḫur ifadesine odaklanmaktadır. Bunun için öncelikle bu kavrama atfedilen anlamlar ele alınacaktır. Böylece Hititlerin ‘zaman’ dediği olgunun aslında birden fazla tanımı olduğu ortaya konacaktır. Ardından metinlerde meḫur ile kullanılarak daha sınırlı bir zaman dilimini ifade eden sözcük grupları incelenecek ve Hitit kültüründe zaman algısı konusunda çeşitli tespitler sunulacaktır.