This article compares the association agreements of Greece, which signed the
first association agreement with the European Economic Community (EEC), and
Türkiye, which subsequently signed a similar agreement. It has been argued for a long
time that the Ankara Agreement was inspired by the Athens Agreement. This article
tries to reveal that although the aims and purposes of these agreements are similar,
they diverge considerably when examined closely, both in spirit and wording. The
argument of the article is that the Athens Agreement was prepared from the very
beginning by the EEC to bring Greece to full membership as quickly as possible. But
the Ankara Agreement with Türkiye appears to be a derivative agreement very similar
to the Athens Agreement, but it has different important clauses and a deliberately
weakened regulatory power. As a result, the Ankara Agreement, which is still in force
and forms the legal basis of Türkiye’s relations with the EU, neither had the proper
content to carry Türkiye into full membership at the time it was signed, nor it is not
meaningful in this context to expect same results from the legal texts that differ in this
way. This paper attempts to prove this assertion.
Bu makalede Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ilk ortaklık anlaşması imzalayan
Yunanistan ve ardından benzer bir anlaşmayı imzalayan Türkiye’nin ortaklık
anlaşmaları karşılaştırılmıştır. Ankara Anlaşmasının Atina Anlaşmasından
esinlenildiği uzun süredir savunulmuştur. Bu makale, bu Anlaşmaların hedefleri ve
yapılış amaçları benzer olsa da hem ruhu hem de lafzı yakından incelendiğinde
önemli derecede ayrıştıklarını ortaya koymaktadır. Makalenin iddiası şudur: Atina
Anlaşması AET tarafından en başından Yunanistan’ı en hızlı şekilde tam üyeliğe
taşımak için hazırlanmıştır. Türkiye ile yapılan Ankara Anlaşması ise, ilk bakışta
Atina Anlaşmasına benzer şekilde düzenlenmiş bir türev anlaşma gibi görülse de
önemli maddeleri farklı şekilde düzenlenmiş ve yaptırım gücü bilinçli olarak
zayıflatılmış bir anlaşmadır. Sonuç olarak, halen yürürlükte olan Ankara Anlaşması,
AB ile olan ilişkilerimizin (müzakere eden ülke statüsü ile birlikte) hukuki temelini
oluşturmaktadır. Ancak, bu anlaşma Atina Anlaşması’nın aksine, ne imzalandığı
dönemde ne bugün Türkiye’yi tam üyeliğe taşıyacak bir içerik ve kapsama sahip
olmamıştır. Bu şekilde farklılaşan hukuki metinlerden benzer sonuçları beklemek de
bu bağlamda anlamlı değildir. Elinizdeki çalışma bu tezi kanıtlamaya çalışmaktadır.