Cilt:63 Sayı:01 (2023)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:63 Sayı:01 (2023) by Subject "Bilim Tarihi"
Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
Item Dârülfünûn Hocası Salih Zeki’nin Fizik Tarihi Konulu İki Makalesi(Ankara Üniversitesi, 2023) Kökcü, AyşeNewton fiziği; daima hareketsiz ve aynı kalan mutlak bir mekâna, mutlak bir zamana ve üç boyutlu Öklid geometrisine ihtiyaç duymaktaydı. 19. yüzyıl sona ererken matematik alanında Öklid dışı geometriler, fizik alanında elektrik ve elektromanyetik alan teorisi gibi yeni teorilerin ortaya çıktı. Diğer taraftan; radyoaktivite, x-ışınları ve radyo dalgalarının keşfi gibi gelişmeler mevcut klasik mekanikle açıklanamıyordu. Dolayısıyla 20. yüzyılın başında mekanik fizik yasalarının üzerine yapılan tartışmaların odağında, fiziğin temel kavramları olan; ışık, madde, ısı ve enerjinin mahiyetinin ne olduğu sorusu bulunmaktaydı. Söz konusu dönem, klasik fizikten modern fiziğe geçiş dönemi olarak adlandırılabilir. Bu makalede fizikçiler arasında kutuplaşmanın ve ayrışmanın had safhada olduğu 1. Dünya Savaşı öncesi yıllarda, mekanik fizik ilkeleri konusunda Osmanlı aydınlarının tutumunun ne olduğu sorusu Salih Zeki’nin 1916 yılında Dârülfünûn’da vermiş olduğu iki konferans çerçevesinde ele alınmıştır. Osmanlı’nın modern anlamda açılmış ilk üniversitesi olan Dârülfünûn’da hem matematik hem de fizik bölümlerinin başında olan isim, 1921 yılında vefat eden Salih Zeki’dir. Bu münasebetle mekanik fizik üzerine tartışmaların Osmanlı’da yansımaları hakkında başvurulacak isimler arasında ilk sırada Salih Zeki gelmektedir. Öncelikle 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başı itibariyle tartışılan fizik problemleri hakkında kısaca bilgi verilecektir. Sonrasında Salih Zeki’nin konferanslarının mahiyeti, kaynağı ve son olarak Osmanlı bilim tarihi açısından değeri tespit edilmeye çalışılacaktır.Item Halil Hâlid Bey’in “Akvâm-I İslâmiyye Etnografyasına Bir Medhal” Başlıklı Makalesi Üzerine Bir İnceleme(Ankara Üniversitesi, 2023) Özbay, ÇiğdemXIX. yüzyılda akademik bir disiplin olarak dünya bilim sahnesine giriş yapan antropolojiye Osmanlı aydınlarının ilgisi yüzyılın son çeyreğinde gün yüzüne çıkmıştır. Başlangıçta evrim kuramının muazzam etkisiyle ortaya çıkan bu ilgi, cumhuriyet sonrası dönemde bilimsel bir uğraş halini almış ve tarihin dinsel olmayan bir bakış açısıyla ele alınması ve Türklere karsı olan önyargının kırılması işlevini görmüştür. Antropoloji aynı zamanda, dil, tarih, coğrafya, arkeoloji, jeoloji, biyoloji, etnoloji bilimlerinin çağı yakalama sürecinde de başı çekmiştir. Antropolojinin, yeni yeni ilgi gördüğü zamanlarda etnoloji ve etnografya bilgisi ile iç içe olması, bu bilimlerin odaklandıkları konuların kapsamı ve sınırı hususunda farklı yorumlamalara sebep olmuştur. Halil Hâlid Bey (1869-1931) de, 1926 tarihli Darülfünun İlahiyat Fakültesi Mecmuası’nda yayımlanan “Akvâm-ı İslâmiyye Etnografyası Tedkîkâtına Medhal” başlıklı makalesinde bu üç bilimi analiz etmiştir. Bu makalesi Müslüman kavimleri tetkik ettiği makale serisinin girişi niteliğinde olup antropoloji ve etnoloji üzerine oldukça bilgilendiricidir ve zamanının önemli bilim insanlarının eserlerinden alıntılarla zengin kılınmıştır. Ankara mebusluğu, Bombay Başkonsolosluğu, Londra İkinci Konsolosluğu gibi yürüttüğü idari görevleri onu Avrupa siyaseti ve İslam toplumları üzerine yetkin hale getirirken yabancı dillere hâkimiyeti ve Cambridge Üniversitesindeki yaklaşık 15 yıllık öğretmenlik deneyimi de bir akademisyen olarak nitelememizde etkili olmuştur. Harbiye Mektebi’nde İngilizce, Dârülfünûn İlahiyat Fakültesinde İslam felsefesi ve Müslüman kavimlerin etnografyası gibi dersler de veren Halil Hâlid Bey, geniş bir kültür ve tarih bilgisi olan entelektüel bir kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz de çalışmamızda söz konusu makaleyi inceleyerek Halil Hâlid Bey’in antropoloji ilgisi ve bilgisini tartışmaya açacak ve antropoloji tarihimizdeki yerini göstermeye çalışacağız.