Cilt:13 Sayı:01 (2019)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:13 Sayı:01 (2019) by Issue Date
Now showing 1 - 6 of 6
Results Per Page
Sort Options
Item Yeni Asur Döneminden Yeni Bir Limmu Adı ve Tarihi Üzerine Değerlendirme(Ankara Üniversitesi, 2019-08-02) Akyüz, Faruk; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi50 civarında belgeden oluşan Maraş Tabletleri “Kahramanmaraş’ta Bulunmuş Yeni Asurca Tabletler” adıyla yayımlanmak üzere hazırlanmıştır. 90 (MÖ 703-613) yıllık bir süreyi kapsayan tabletler Yeni Asur dönemine ait Anadolu’dan ele geçirilen en kapsamlı yasal belgeler olması açısından oldukça önemlidir. Bu öneminin yanında içerik bakımından birçok yeni bilgi sunmaktadır. Bunlardan biri de adı limmu listelerinde yer almayan Zamānu valisi Šamaš-iqbi’nin tarihleme olarak ilk defa kaydedilmiş olmasıdır. Belgedeki şahıs adları limmu tarihinin MÖ 624 veya civarı olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu çalışma daha önce yayımlanan YE 1185 env. numaralı belgenin ve limmu Šamaš-iqbi’nin post-kanonik döneme tarihlenmesi gerektiğini prosopografik bilgiler ışığında sunmayı amaçlamaktadır.Item An Aramaic Docket on Clay from Kahramanmaraş(Ankara Üniversitesi, 2019-08-02) Fales, Mario; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiWithin the small corpus of texts of Neo-Assyrian date from Kahramanmaraş, there is a clay tablet in Aramaic alphabetic script, bearing the inventory number 36-25-07. I have examined the text in detail through a set of color photographs, which were kindly provided to me. Unfortunately, as will be said in detail below, the piece presents some abrasions on its written surface, and the script tends moreover to “snake” somewhat around the corners and folds of the clay; these two factors (which partially deceive even good photographic reproductions) have thus influenced negatively both the time required to establish an acceptable reading of the signs, and the overall interpretation of the inscription. An autoptic, i.e. direct, the examination of the tablet might yield some further results; but for the time being, the present – still rather tentative – version may be offered.Item Çivi Yazılı Belgeler ve Arkeolojik Verilere Göre Eski Babil Döneminde Nehir Ulaşımı(Ankara Üniversitesi, 2019-08-02) Albayrak, İrfan; Öz, Esma; Erol, Hakan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiSu kaynakları, uygarlık tarihi boyunca yerleşim yerlerinin ve tarım alanlarının seçiminde ve dolayısıyla medeniyetlerin ortaya çıkışında en belirleyici faktörler arasında yer almıştır. İstisnalar olmakla birlikte yeryüzünde eski medeniyetlerin izlerine rastlanılan hemen her bölgede bu tespiti yapmak mümkündür. Denilebilir ki insanoğlu, tarihin en eski devirlerinden itibaren su kaynaklarına yakın yaşamak zorunda kalmıştır. Bu bakımdan medeniyetin doğuşu ve şekillenmesinde ırmak, çay ve dere gibi su kaynaklarının etkisi yadsınamaz. Nitekim Mezopotamya’da Fırat ve Dicle, Mısır’da Nil, Hindistan’da İndus, Altaylarda Obi ve Yenisey gibi eski medeniyet havzalarının uygarlık tarihinde öne çıkmaları bu bağlamda değerlendirilebilir. Eski Mezopotamya’da kara taşımacılığının yanında daha ucuz, kolay ve hızlı olması nedeniyle nehir ve kanal ulaşımı da sıklıkla tercih edilmiştir. Çivi yazılı belgelere göre, nehirler ve kanallar sadece tarlalara su taşımıyor aynı zamanda Fırat ve Dicle Nehirleri sayesinde yük dolu gemiler farklı kentlerin limanlarına uğrayabiliyor, böylelikle bölgeler arası mal sevkiyatı daha rahat gerçekleşiyordu. Dolayısıyla suyolları, ticari malların da nakliyesinde büyük kolaylık sağladığı için suyollarının kenarlarında kurulan liman şehirleri daima stratejik öneme sahip olmuştur. Suyolları, askerî ulaşım anlamında da önemliydi çünkü orduların nakliyesi ve her türlü askerî teçhizatın ulaştırılması da nehir ya da kanallar yoluyla gerçekleştirilebiliyordu. Mezopotamya’da ağaç kütüklerine tutunarak başlayan su ulaşımı, sal, bot, kelek, quffa ve at başı formlu bot/kayık (hippoi) gibi insan yapımı araçlarla devam etmiştir. Ancak bu tür nehir ulaşım araçları, bir süre sonra uzak bölgelere ya da deniz aşırı ülkelere ticari ürün sevkiyatında gerek hacim gerekse güvenlik ve kullanılabilirlik açısından yetersiz kalmıştır. Bunlar, küçük çaplı ulaşım ve taşımada özellikle kanal ulaşımında kullanılmaya devam etmekle birlikte yerini büyük suların nakliye aracı olan gemilere bırakmıştır. Bu çalışmanın ana malzemelerini oluşturan Mari kraliyet arşivi, Hammurabi ve onun memurlarıyla yazışmalarını içeren bir grup belge ve yine Eski Babil Dönemine tarihlenen İsin ve Larsa krallıklarına ait bazı metinler, bize Mezopotamya’da suyolu ulaşımının detayları hakkında ilginç bilgiler sunmaktadır. Bu belgelere göre, ağaç türleri, tarımsal ve hayvansal ürünler (yağ, deri, yün vb.), canlı hayvanlar, maden türleri, değerli taşlar, kum, zift gibi malzemeler, mutfak eşyaları gibi ticari mallar ve aynı zamanda insan (özellikle asker ve köle) taşımacılığı çoğunlukla gemiler sayesinde yapılmaktaydı. Bu çalışmada, Eski Babil Döneminde nehir ulaşımının önemi ve nasıl gerçekleştiği üzerinde durulacaktır. Suyolu taşımacılığında geminin gerekliliği ve kullanımı çivi yazılı belgeler ışığında ele alınacaktır. Gemi taşımacılığı dışında Eski Babil Dönemine tarihlenen metinlerde geçen bazı diğer nehir araçları da ulaşım ve taşımacılık açısından değerlendirilecektir.Item Eski Mezopotamya Kültüründe Tılsım İnanışı ve Bazı Tılsımlı Objeler(Ankara Üniversitesi, 2019-08-02) Kaçar, Abdülgani; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiEski Mezopotamya sakinlerinin zihin dünyalarında, dönemin bilim ve kültür düzeyiyle iç içe gelişen inanç sistemlerine bağlı olarak, kendilerine sürekli zarar vermek için fırsat kolladıklarını düşündükleri, çok sayıda metafizik varlık yer almaktaydı. Bu varlık, kimi zaman bir ölünün yeraltı dünyasından yeryüzüne gelen kızgın hayaleti, kimi zaman ise korkunç derecede kötü bir cin olabilirdi. Cinler ve hayaletler, insanlara genellikle keyfi olarak yani herhangi bir sebep olmaksızın saldırabilir ve hem fiziksel hem de ruhsal rahatsızlık verebilirlerdi. Hastalıklar ve felaketler doğrudan cinlerin ve hayaletlerin eylemleri olarak görülmekteydi. Onların nezdinde suçlu ve masum aynıydı ve bir insana saldırırken etik unsurları ya da sosyal farklılıkları gözetmezlerdi. Bu nedenle insanlar, onlara karşı mantığa uygun yöntemlerle değil, tılsımlar/muskalar, büyü ritüelleri gibi koruyucu olduğuna inandıkları şeylerle veya tanrılara yalvararak mücadele edebilirdi. Kötülüklerden korunmanın yanı sıra tılsım/muska kullanmanın bir diğer amacı, söz konusu objenin, arzulanan herhangi bir şey için iyi şans getireceğine dair inançtı.Item Kuzey Lykia’dan Yeni Bir Yapı Yazıtı(Ankara Üniversitesi, 2019-08-02) İplikçioğlu, Bülent; Yakut, Ayşe; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu makalede Elmalı Müzesi’nden M.S. 3. yüzyıla ait yeni bir yazıt tanıtılmaktadır. Bu yazıttan anlaşıldığına göre, rahip ve rahibeler kendi paralarıyla bir yapı (muhtemelen bir müştemilat binası) inşa ettirmişlerdir. Yazıtta geçen isimlerin çoğunluğunun epikorik kökenli olduğu anlaşılmaktadır. İsimlerin genel dağılımına bakıldığında, Hellen kökenli olan isimlere iç bölgelerde daha az rastlandığı; buna karşılık, yerli isimlerin iç bölgelerde daha yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu durum, iç bölgelerdeki Helenizasyon’un kıyı bölgelerine göre daha zayıf olduğunun bir göstergesidir.Item Hititçe Metinlerde Geçen Bazı Yerel Şarkıcılar Üzerine(Ankara Üniversitesi, 2019-08-02) Şahin, Gülgüney Masalcı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiHititlerde müzik icrasında en çok kullanılan enstrümanlardan biri insan sesi olmuştur. Hititçe belgelerde geçen müzisyenler arasında şarkı söyleyen pek çok görevli görülmektedir. Çeşitli sazlar seslendiren ve törendeki durumuna göre sesini de kullanan müzisyenler bunlardandır. Bununla birlikte, esas görevi şarkı söylemek olan pek çok müzisyen de kaydedilmiştir. Bazı kentlerin kendi bünyelerinde koroları vardır. Çalışmada bu kentler ve yerel şarkıcılar üzerinde durulacaktır.