Cilt:14 Sayı:01 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:14 Sayı:01 (2022) by Issue Date
Now showing 1 - 10 of 10
Results Per Page
Sort Options
Item Gökyüzünün Ayetleri: Platon’da Koruyucu Kadınlar ve Koşullu Kabul(Ankara Üniversitesi, 2022) Kalır, Haktan; Other; OtherPlaton’un Devlet’inde kadınların koruyucu sınıfa dahil edilmeleri ile Antik Yunan’ın geleneklerinin aksi yönünde bir kadın özgürleşmesinin örneğinin ortaya çıktığı dolayısıyla Platon’da feminizm yanlısı yahut eşitlikçi emareler olduğuna dair tezler mevcuttur. Oysa Platon’un Meno’sundan Yasalar’ına kadar kadına erkeğin aşağısında hatta insan ile hayvan arasında bir konum addeden de yine Platon’dur. Bu araştırmada Platon’un Devlet’te kadın koruyuculardan söz ederken Devlet’in bekasını mı kadınların konumunu mu düşündüğünü, Platon’da kadının nasıl yer aldığını ve Platon’un etkilediği akademik mecraların kadın koruyuculara nasıl yaklaştığına dair bir analiz yapılacak, bunun sonucu olarak Platon’da kadın koruyucuların ön koşullarının içerikleri tartışılacaktır.Item Ankara’da Ev İşçisi Kadınların Toplu Taşıma Deneyimleri: Zorluklar ve Stratejiler(Ankara Üniversitesi, 2022) Keysan, Asuman Özgür; Other; OtherUlaşım yolcuların bir noktadan başka bir noktaya taşınması faaliyetinin ötesinde, toplumsal cinsiyet, sınıf, yaş ve engellilik gibi sosyal kategorilerin kestiği, devlet politikaları tarafından şekillenen ve toplumsal kodların hakim olduğu bir alandır. Bu çalışma ulaşım konusuna toplumsal cinsiyet perspektifinden bakmanın gerekli olduğunu vurgulayarak ev işçisi kadınların toplu taşıma deneyimlerine odaklanmaktadır. Temelde bu araştırma ev işçisi kadınların toplu taşımaya atfettikleri anlamlara, kadınların toplu taşımada kadın oldukları için karşılaştıkları zorluklara ve bu zorluklarla mücadele etme yöntemlerine odaklanmaktadır. Araştırmanın ampirik temelini, 2020 yılında Ankara’da 10 ev işçisi kadın yolcu ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler oluşturmaktadır. Çalışma toplu taşıma yolculuğunun, kadınların aracın kendisi, şoför ve diğer yolcularla kurdukları ilişkilerden bağımsız olmayan bir sosyal ilişkiler bütünü olarak ele almakta ve yolcuların evden çıkış anından gideceği yere varış anına kadar bir süreç olarak değerlendirmektedir. Çalışmada, ev işçisi kadınların ev dışındaki toplumsal cinsiyet ilişkilerinin toplu taşıma deneyimlerini tercihten ziyade bir zorunluluk haline dönüştürdüğü ve bu kadınların toplu taşımada yaşadığı problemlerin, içinde bulundukları sınıf temelli zorluklar yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri temelli sorunların eklemlenmesi ile çok boyutlu bir forma kavuştuğu tezi savunulmaktadır.Item Anadolu'da Akademisyen Olarak Çalışmanın Haletiruhiyesi: Başka Türlü bir Dünyaya İnanma İsteği(Ankara Üniversitesi, 2022) Erdoğan, Emine; Other; OtherOtoetnografik bir çalışma olan bu makalede kendi çalışma yaşamımın hâletiruhiyesine odaklanarak, Doğu Karadeniz’de bir üniversitede akademisyen olarak çalışmaya nasıl rıza gösterdiğimi anla(t)maya çalıştım. Makale çalışma öykümün “genç cumhuriyet kadını” imgesinin hâletiruhiyesi ile nasıl şekillendiğini ve aynı zamanda onunla nasıl çeliştiğini göstererek, çalışma yaşamının hâletiruhiyesinin toplumsal cinsiyet ideolojisinden bağımsız bir şekilde ele alınamayacağını vurguluyor. Temel olarak duygu/duygulam literatürüyle emek teorileri arasındaki bağlantıyı güçlendiren makale, akademisyen olarak çalışmamın hâletiruhiyesini başka türlü bir dünyaya inanma isteği olarak ele alıyor ve bunu çalışma öykümün bölümleri üzerinden irdeliyor: çalışma alanına geliş, çalışma alanını dönüştürme ve çalışmanın gereklerini yerine getirme. Bu başlıklar hem söz konusu haletiruhiyenin tarihsel olarak nasıl inşa edildiğine hem de gündelik yaşamda aktif olarak nasıl yeniden üretildiğine odaklanıyor. Hâletiruhiye literatürüne dayanarak, kadının ücretli çalışma yaşamına dair diskursiv bir analiz sunan çalışmanın, hâletiruhiye, emek süreçleri ve toplumsal cinsiyet ideolojileri arasındaki ilişkiye dair tartışmalara katkı sağlayacağını umuyorum.Item Feminist Yöntem ve Dezavantajlı Gruplar: Dom ve Abdal’ları Anlamak(Ankara Üniversitesi, 2022) Gündoğdu, Nehir; Other; OtherBu çalışma, “‘Okumuşluk ele geçmez’ Türkiye’deki Dom ve Abdal Çocukların Eğitim Durumu: Antep ve Urfa Örnekleri” adlı projenin saha çalışmasının yöntem tartışmalarını sunmaktadır. Sahada katılımcılara ulaşma süreçlerine, “Çingenelere ulaşmak zor” kabulünün eleştirisi üzerinden odaklanan bu çalışma, “akışkan” bir yöntemle gerçekleşen görüşmelerde araştırmacının içeriden/dışarıdan konumlanmasında rol oynayan durumları analiz etmektedir. Araştırmacıyla katılımcı arasındaki güç ilişkileri kesişimsel bir perspektifle ele alınırken, dezavantajlı katılımcılarla yürütülen projelerde katılımcının iyi olma halini gözetmenin sahada yol açtığı ikilemler ise feminist etik üzerinden tartışılmaktadır. Çalışmanın nihai hedefi, çoğunlukla güvencesiz ve düşük gelirli işlerde çalışan Dom ve Abdal gibi göçebe/yarı-göçebe toplulukları odağına olan çalışmaların feminist yönteme daha çok başvurması önerisinde bulunmak olacaktır. Zira, feminist yöntem araştırmacıya, sahadaki hiyerarşileri, “ayrıcalıklı” konumların istikrarsızlığını ve “araştırdığı” muhatabının öznellik süreçlerini fark etmesini olanaklı sağlayacak bir anlama zemini oluşturmaktadır.Item Hidayet Romanlarından Dindar Kadın Edebiyatına: Feminizmle Müzakerede Değişen Faillikler(Ankara Üniversitesi, 2022) Köse, Elifhan; Other; OtherTürkiye’de Hidayet edebiyatı İslamcılığın kamusal alanda görünür olması ile ilk kez 1970lerde ortaya çıkan bir türdür. Bu tür, hem şehirleşen İslamcılığa bir hayat ve beden yönergesi sağlamakta hem de batılı/modern olarak tanımladığı ötekilerin Müslüman dünyaya temasını sağlayan popüler edebi ürünler sunmaktaydı. Günümüzde hidayet romanları eski etkisini kaybetse de, ‘İslamcı romantizmi’ canlandıran yeni yazarlarla benzer popüler etkiyi sürdürmektedir. Dindar kadın edebiyatı ise, 1980’lerin sonunda şehirleşen ve eğitim hakkını tesettürleriyle sürdürmek isteyen dindar kadınların uğradıkları baskı sonucu laik ve İslamcı kamudan ve hatta “Müslüman ev”lerinden sürgün temasının merkezi olduğu otobiyografik hikâyelerin bir araya getirdiği kadın yazarları anlatır. Hidayet romanlarında dindar faillik, dünyayı keskin sınırlarla iyi ve kötü olarak ikiye bölen bir anlam dünyası içerisinde iyiyi temsil eden bir bütüncüllük içinde kurulur. Dindar kadın edebiyatında ise bu ikili dünyanın birbiriyle geçirgenliği artmaktadır, ancak dindar failden beklenti yine iyicil otantik bir varoluş olarak varlığını sürdürebilmesidir. Bu çalışmada dindar failliği kuran edebi müzakerede feminizmin nasıl temsil edildiği, türlerin feminizme bakış açısı da göz önüne alınarak betimleyici olarak ele alınacaktır.Item Fark, Bakış ve Sığamama Meselesi Olarak Şişmanlık: Kadınların Şişmanlığına İlişik Duygu ve Deneyim Dünyaları Üzerine Feminist Bir Tartışma(Ankara Üniversitesi, 2022) Bozok, Nihan; Other; OtherBu makale şişman kadınların yaşam deneyimleri ve duygu dünyaları hakkında feminist bir tartışma yürütmektedir. Makalede tartışılan veri, niteliksel yöntemle yürütülmüş bir alan araştırmasına dayanmaktadır. Araştırma kapsamında, yirmi şişman genç kadınla derinlemesine görüşme yapılmıştır. Onların şişmanlıkla biçimlenen yaşam öyküleri dinlenmiştir. Makale teorik olarak, feminist beden politikaları yazınından beslenmektedir. Bu yazın, özellikle 1970’lerden bu yana, kadınların ezilmesi ve ikincilleştirilmelerinin önemli bir veçhesinin ataerkil ilişkilerin kadınların bedenlerini kontrol etmesi, kısıtlaması, belli ölçütlere, imajlara, formlara göre yargılaması olduğunu tartışır. Şişmanlık, başkalarının bakışlarının nezaretinde kadınları bedenlerine hapseden bir deneyim olarak yaşanmaktadır. Ayrıca, başkalarının acımasız yargılarına konu olan şişmanlık, kadınlara olumsuz duygular esinlemektedir. Makalenin dayandığı alan araştırmasının sonuçlarına göre, bir yandan zayıf beden idealinin kurduğu baskı yüzünden, diğer yandan başkalarının bedenleri hakkındaki bitmeyen eleştirileri ve nasihatleri yüzünden şişman kadınların bedenlerini ve kendilerini sevme kabiliyetleri yaralanmaktadır. Kadınlar şişmanlığı üzüntü kaynağı olan bir farklılık olarak yaşamaktadır. Ayna karşısında, kamusal alanda, toplu taşımada, aile sofralarında başkalarının bakışları ve sözlerinin etkisi altında biçimlenen şişmanlık öfke, pişmanlık, bıkkınlık, çaresizlik, neşesizlik gibi duygularla yaşanmaktadır.Item “Ya Saçın Ya Takım!”: Türkiye’de Kadın Futbolunda Beden Politikaları ve Direniş Olanakları(Ankara Üniversitesi, 2022) Kavasoğlu, İram; Other; OtherBu araştırma Türkiye’deki kadın futbolunda normalize edilen beden ile uyumlu olmayan sporcuların futbol alanındaki deneyimlerini Foucault’nun kavramsal araçları ile irdelemeyi amaçlıyor. Futbolu sporda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en görünür olduğu alanlardan biri olması sebebiyle araştırma sahası olarak ele aldık. Bu özelliği nedeniyle kadın futbolu heteronormatif kadınsılığı idealize eder. Niteliksel araştırma yöntemi ile kurgulanan araştırmanın verilerini derinlemesine görüşmeler yoluyla topladık. Futbol yaşamları devam eden dokuz kadın futbolcu ile Mayıs 2020 – Ocak 2021 arasında ortalama bir buçuk saat süren yüz yüze ve online bireysel görüşmeler gerçekleştirdik. Elde ettiğimiz verileri tematik analiz yöntemi ile analiz ettik. Araştırmanın bulguları Türkiye’deki kadın futbolundaki “ideal” kadın futbolcunun uzun saçlı, kadınsı, güzel ve bakımlı olmak gibi özelliklere sahip olmak anlamına geldiğini ortaya koymaktadır. Bu idealin dışında futbolcu olmak ise futbol kulüplerinde ve milli takımdaki kariyerlerinin önünde bir engel olarak deneyimlenmektedir. Futbol alanındaki aktörler tarafından çeşitli disiplin pratikleriyle kısa saçlı ve erkeksi olarak nitelendirilen futbolculara saçlarını uzatmaları ve daha kadınsı olmaları dikte edilmektedir. Bu disipline etme çabalarıyla nedeniyle sporcular beden görünümleri ve öznellikleri ile futbol kariyerlerini sürdürmek arasında ciddi gerilimler yaşamaktadır. Fakat bununla birlikte beden görünümleri nedeniyle ayrımcılık yaşamamak adına geliştirdikleri stratejiler onların güçlenmelerinde motive edici bir rol oynamaktadır. Sonuç olarak kadın futbolu, heteronormatif kadınsılıkla uyumlu olmayan sporcular için normalleştirme ve cezalandırma pratiklerinin hâkim olduğu, fakat yaşadıkları gerilimlere rağmen sporcuların güçlenmeyi deneyimledikleri bir alandır.Item Enformel Sektörün Hane İçine Yansımaları: Gaziantep’te Fıstık Kıran Kadınlar(Ankara Üniversitesi, 2022) Yardımcı, Hikmek Çağrı; Other; OtherBu çalışma, kadın emeğinin yoğun bir çalışma biçimi olan enformel alanda ev eksenli çalışmayı, eleştirel feminist kuramsal ve yöntemsel tartışmaların ışığında yerel işleyişe örnek teşkil edebilecek fıstık kıran kadınlar üzerinden incelemiştir. Bu kapsamda ilk olarak enformel sektörün hem dünyada hem de Türkiye’deki emek piyasalarına yansımaları kavramsal ve tarihsel izleklerde kısaca tanıtılmıştır. Daha sonra ana akım iktisadi yöntem ve istatistiklerin enformel sektördeki emek-sermaye çelişkisini gözden kaçırdığı ve bu çelişkinin en dramatik sonuçlarının kadınlar tarafından tecrübelendiği gösterilmiştir. Bu girizgaha mukabil Gaziantepli fıstık kıran kadınların enformel emeğin hangi süreçlerinden geçtiği, esnek istihdam politikaları ve neo-liberalizm ile beraber bu emeğin nasıl dönüştüğü sorgulanmıştır. Bu bağlamda kadın emeğinin hem rekabetçi kapitalizm hem de ataerkil siyasal-kültürel pratikler aracılığıyla sömürülmesi, Gaziantepli fıstık kıran kadınların enformel ev içi emek süreçleri ile örneklenmiştir. Bununla beraber mülakatlar kadınların ev içinde sıradan addedilen işlerinin “görünmezliğinin” arttığını göstermiştir. Nihai olarak enformel sektörün yoksulluk ve sosyal güvencesizlik gibi belirgin karakteristik özelliklerine mülakat yapılan kadınların ifadelerinde de rastlanmış, sermaye ve patriyarka birlikteliğinin kadının ikincil konumunu sağlamlaştırdığı saptanmıştır.Item Samsatlı Lukianos’un Gerçek Bir Öykü’sünün Feminist Bir Yorumu(Ankara Üniversitesi, 2022) Çimen, Ünsal; Other; OtherSamsatlı Lukianos, M.S. ikinci yüzyılda yaşamış bir hicivci ve retorikçidir. Kendisi, bildiğimiz en erken bilim kurgu romanı olan Gerçek Bir Öykü’nün yazarıdır. Bu hikayede Lukianos Ay’a yolculuk yapmakta, Aylılar ile Güneşliler arasında yapılan savaşa katılmaktadır. Bu hikayeyi bizim açımızdan ilginç kılan ise, Lukianos’un Aylılar arasında dişi cins olmadığını ve çocukları erkeklerin doğurduğunu söylemesidir. Morena Deriu’nun da haklı olarak ifade ettiği üzere bu durum, o dönemde kadının kamusal alandan dışlanmasının bir hicvi olarak görülebilir. Lukianos, erkeklerin kendi çocuklarını doğurması fikrini Yunan söylencelerinden almıştır. Deriu, Lukianos’un Ay’da kadın yok ve Aylı erkekler doğum yapar demesiyle, tanrıların doğum yapmasını alaya aldığını ileri sürer. Fakat şu unutulmamalıdır ki, söylencelerde tanrıların doğum yapmaları, çocuk üzerinde mutlak hak sahibinin ve de çocuğun gerçek ebeveyninin kadın değil erkek olduğunu meşrulaştırma girişimleriydi. Bu makalede, Deriu’nun iddialarına ilave olarak, Aylı erkeklerin çocuk doğurabildiklerini söylemekle Lukianos’un, kendini çocuğun tek ve gerçek ebeveyni olarak gören erkeğin meydana getirdiği düzeni eleştirdiğini ileri süreceğim. Lukianos’un, Gerçek Bir Öykü adlı eserinde Eleusis gizemleri ile ilgili kullandığı olgular ile Aristofanes’in Kuşlar adlı komedyasına yaptığı gönderme de, bu iddiayı destekleyici olarak ele alınacaktır.Item Fragments of Everyday Life in a Pandemic: Autoethnographic Reflections of Young Women from Eastern and Southeastern Turkey(Ankara Üniversitesi, 2022) Varoğlu, Güzin Agca; Other; OtherBu makale, Harran Üniversitesi'nde Sosyoloji Bölümü’nde okumuş, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden altı genç kadın tarafından yazılan, Dr. F. Güzin Ağca-Varoğlu’nun editörlüğünü ve danışmanlığını yaptığı otoetnografik metinlerden oluşmaktadır. Katkılar, 16 Mart 2020'den sonra yaşanan mekânlarından yansıttıklarıdır. Öğrenciler, toplumlarına sosyal bilimciler olarak katılmış ve aynı zamanda pandemide aile evinin birer üyesi olmalarının getirdiği liminal konumunu deneyimlemişlerdir. Bu muğlak konum, onları günlük yaşamlarında taktiksel olarak güçlendirmiş ve katmanlı, iç içe ve çok boyutlu sosyal çevrelerini analiz etmelerini sağlamıştır. Makalede, bu genç kadınlar, köklü iktidar ilişkileri, mekânsal etkileşimleri, benlik ve toplum arasında birer “sınır aşıcılar” olarak geçiş yaptıkları gelenekleri ve deneyimleri dile getirerek ‘ses’ verdiler.