Browsing by Author "Tekin, Deniz"
Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
Item Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi çocuk acil polikliniğine başvuran 3-36 ay arasındaki bakteriyemi saptanan ve saptanmayan odağı belirsiz ateşli çocukların değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Bay, Ulkar; Tekin, Deniz; Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıAmaç: 3-36 ay arasındaki odağı belirsiz ateşli çocuklarda gizli bakteriyemi sıklığını, neden olan etkenleri saptamak, kan kültüründe üremesi olan ve olmayan odağı belirsiz ateşli çocukların akut faz reaktanlarını değerlendirerek bakteriyemi saptamada önemi olup olmadığını belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Çalışma 1 Ocak 2010 ile 1 Ocak 2017 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Acil Polikliniğinde geriye yönelik ve kayıtlı verilere dayalı olarak yürütüldü. Çalışma grubunu önceden sağlıklı olup ateş şikayeti ile gelen odağı bulunamayan ve kan kültürü alınmış 3-36 ay arası çocuklar oluşturdu. Bakteriyemisi olan hastalar, aynı zaman diliminde ateş nedeni ile acil servise başvuran fakat kan kültüründe üremesi olmayan benzer yaş ve cinsiyet dağılımındaki olgular ile karşılaştırıldı. Bulgular: 41 çocukta bakteriyemi saptandı. Streptococcus pneumoniae, en sık etken olup (%31,7) bunu Salmonella spp. (%21,9), Escherichia coli (%19,5), Staphylococcus aureus (%9,7), Moraxella catarrhalis (%7,3), A grubu β hemolitik streptokok (%2,4), Klebsiella spp. (%2,4), Neisseria meningitidis (%2,4) ve Proteus mirabilis (%2,4) izledi. BK bakteriyemi grubunda ortalama 13.497±8.113/mm3, kontrol grubunda 10.664±5.296/mm3 olarak saptandı (p=0,125). TNS bakteriyemi grubunda ortalama 8.628±6.675/mm3 iken kontrol grubunda 5.575±4.020/mm3 (p=0,011), CRP bakteriyemi grubunda ortalama 59,6±66 mg/L iken kontrol grubunda 18,16±31,31 mg/L (p<0,001), ESH bakteriyemi grubunda ortalama 34,9±21,7 mm/sa iken kontrol grubunda 22,2±21 mm/sa (p=0,004) olarak saptandı. Ateşi ≥38°C olan 40 olgunun 14'ünde (%35), ≥39°C olan 42 olgunun 27'sinde (%64,3) bakteriyemi gelişti (p=0,015). Piyürisi olan 13 olgunun 12'sinde (%92,3), olmayan 59 olgunun 26'sında (%44) bakteriyemi gelişti (p=0,004). Sonuç: Yaşı 3-36 ay arası, odağı belli olmayan ateşli çocuklarda gizli bakteriyemi ve ciddi bakteriyel enfeksiyon gelişebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. C-reaktif protein, eritrosit sedimentasyon hızı, total nötrofil sayısı, piyüri, ateşi 39°C ve üzeri saptanan olgularda bakteriyemi olasılığı yüksektir. Ancak başka araştırmalarda CBE'yi öngörmede faydalı olduğu gösterilmiş, çalışmamızda ise anlamsız bulunan BK yüksekliği, BK≥15.000/mm3 ve ateş ≥39°C birlikteliği, TNS≥10.000/mm3 gibi diğer parametreler de göz önüne alınmalıdır. Bununla beraber çalışmamızda BK <5.000/mm3, HGB, PLT, TLS, gaitada lökosit, akciğer grafisi ile bakteriyemi ilişkisi de değerlendirildi ve anlamlı ilişki saptanmadı. Anahtar Kelimeler: Ateş, odağı bilinmeyen ateş, bakteriyemi, ciddi bakteriyel enfeksiyon, çocukItem Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi çocuk acil servise 24 saat içerisinde aynı/ilişkili şikayet ile tekrar başvuran hastaların özellikleri(Tıp Fakültesi, 2020) Ekşi, Muhammed Ali; Tekin, Deniz; OtherAcil servise tekrar başvuran hastaların değerlendirilmesi, acil servis hizmetinin kalite göstergelerinden biri olarak kullanılmaktadır. Tekrar başvurular acil servis kalabalığını artırarak kalabalığın yol açtığı tüm sorunlara katkıda bulunmakta ve hasta ile doktorlar açısından tıbbi ve hukuki sorunlara neden olmaktadır. Çalışmamızın amacı; Ankara Üniversitesi Hastanesi Çocuk Acil Servisi'ne erken dönemde tekrar başvuran hastaların demografik ve klinik özelliklerini, tekrar başvuru oranlarını ve hastaların tıbbi, kurumsal veya bireysel risk faktörlerini belirlemekti. Çalışmamıza çocuk acil servise 24 saat içerisinde aynı veya ilişkili semptom ile tekrar başvuran 622 hasta dahil edildi. Tekrar başvuru oranı % 0,54 olarak saptandı. Tekrar başvuran hastaların 252 (%40,5)'si 0-2 yaş aralığındaydı. Başvuru şikayetlerinin 266 (%42,8)'sının ateş, 114 (%18,3)'ünün kusma, 99 (%15,9)'unun hırıltı-öksürük, 52 (%8,4)'sinin karın ağrısı olduğu saptandı.Hastaların tekrar başvuru sebepleri incelendiğinde 453 (%72,8)'ünün şikayetlerinin artması veya devam etmesi, 115 (%18,5)'inin yeni bir şikayeti olması, 31 (%5)'inin doktorun aileyi tam olarak bilgilendirmemiş olması, 12 (% 1.9)'sinin tedaviye bağlı yan etki, 11 (%1,8)'inin ise reçete edilen tedaviyi almaması nedeniyle tekrar başvurduğu saptandı. Hastaların tekrar başvuru sonuçlarına bakıldığında hastaların 21 (%3,4)'inin hastaneye yatırıldığı, 156 (% 25,1)'sının müşahadeye alındığı, 97 (%15,6)'sinin ilacının değiştirildiği, 126 (% 20,3)'sına ek tetkik yapıldığı, 194 (%31,2)'üne aynı önerilerin tekrarlandığı, 28 (% 4,5)'ine ek tetkik yapılarak ilacının değiştirildiği saptandı. Tekrar başvuran hastalardan başvuru öncesi hastane yatış öyküsü ve kronik hastalığı olanların daha fazla hastaneye yatırıldığı saptandı. Hastaneye yatırılan hastalara bakıldığında 6 (%28,5)'sının apandisit, 6 (%28,5)'sının pnömoni olduğu saptandı. Pnömoni nedeni ile yatırılan hastaların 5 (%83)'i 1 yaşından küçüktü. Dolayısıyla 1 yaş altı çocuklarda özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarının ve tüm çocukluk döneminde karın ağrısı şikayetlerinindikkatle değerlendirilmesi ve gerektiğinde yakın kontrol muayenesinin planlanması gerektiğini düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: Acil servis kullanımı, çocuk acil servis, sağlık hizmeti, tekrar başvuru.Item Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi çocuk acil servisine 2013 yılında ilk başvuru sonrası erken dönem (ilk 3 gün) tekrar başvuran yenidoğan olgularının değerlendirilmesi(Tıp Fakültesi, 2015) Korkmaz, Veli; Tekin, Deniz; Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıÇocuk acil servislerinde 0–18 yaş arasında olan tüm hastalar değerlendirilmektedir. Uluslararası kabul görmüş triaj kategorilerine göre hastalar sınıflandırıldığında hastaların önemli bir kısmının aslında acil olmayan olguların olduğu görülmektedir. Tezimizde acil servise başvuran yenidoğanların ilk başvuru sebebleri ve erken dönem (ilk 3 gün) içinde tekrar başvuru sebepleri, tekrar başvuruda hastaneye yatış oranlarının saptanması ve hem yatış için risk faktörleri belirlenmesi, hem de gereksiz hasta başvurularını azaltmak için gerekli önlemler alınması açısından önerilerde bulunulmasi amaçlanmıştır. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Acil Ünitesine 01.01.2013- 31.12.2013 tarihleri arasında başvuran toplam 65.013 çocuk hastanın %3.2'si (2100) yenidoğan (ilk 28 günlük hasta)'dır. Acil servise başvuran toplam 2100 yenidoğanın % 5.7'si (121) ilk başvurudan sonraki 72 saat içerisinde acil servise tekrar başvurmuştur.Tekrar başvuran hastalar planlı olarak çağrılanlar ve plansız tekrar başvurular olarak değerlendirilmiştir. Hastaların % 62'si (75) plansız, % 38'i (46) planlı olarak acil servise erken dönemde (72 saat içerisinde) tekrar başvurmuşlardır. Grupların demografik özelliklerinden sadece ilk başvuru yaş günlerinde anlamlı farklılık saptanmıştır (p:0.000*). Her iki gruptki hastaların ilk başvuru ve tekrar başvuruda ki en sık şikayeti sarılıktır. İlk başvuruda hastaların % 72.7'sinden tanısal test istenmiş, tekrar başvuruda toplam % 71.9'undan tanısal test istenmiştir.Çalışmamızda tekrar başvuruların % 6.6'sı(8 hasta) hastaneye yatırılmıştır. Bu hastaların % 75'i plansız olarak tekrar başvurmuş, % 25'i ise planlı olarak hekim tarafından kontrole çağrılmış ve kontrolde yatış endikasyonu konularak hastaneye yatırılmıştır. Sonuç olarak acil servise başvuran yenidoğanların erken dönem tekrar başvuru oranları yüksek saptanmıştır. Tekrar başvuruda hastaneye yatırılarak tedavi edilenlerin daha çok hekimin kontrole çağırmadığı hastalar olduğu saptanmıştır. Erken dönem tekrar başvuru oranının yüksek olması, ailelere kötüleşme risk faktörlerinin iyi aktarılamadığını düşündürmüştür. Keza; tekrar başvuruda hasteneye yatırılarak tedavi edilenlerin planlı kontrole çağrılmamış olması da; yenidoğan acilleri konusundaki farkındalığımızı artırmamız gerektirdiği izlenimi vermiştir.Item Maternal metallotiyonein poliformizminin anne biyolojik materyali metal düzeyleri ve yenidoğan gelişimi üzerine etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2013) Tekin, Deniz; Söylemezoğlu, Tülin; OtherMaternal Metallotiyonein Poliformizminin Anne Biyolojik Materyali Metal Düzeyleri ve Yenidoğan Gelişimi Üzerine Etkisi Bu çalışmanın amacı, gebe kadınlardaki MT2A kor promotor bölgesi polimorfizminin; anne biyolojik materyali (maternal kan, kordon kanı ve plasenta örnekler)?ide metal düzeyleri ve yenidoğan gelişimi üzerine etkisini araştırmaktır. Çalışmamızda, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine başvuran 95 gebede metallotiyonein 2A kor promotor bölge ?-5 upstream?deki A?G tek nükleotid polimorfizmi (SNP) araştırıldı. İzole edilen DNA?ların MT2A promotor bölgesi, PCR tekniği ile çoğaltılarak, 241 bp uzunluğundaki oligonükleotid amplifiye edildi. PCR ürünü BsgI restriksiyon enzimi ile kesildi. Maternal metallotiyonein 2A kor promotor bölge ?-5 upstream?deki A?G tek nükleotid polimorfizminin; Maternal kan, kordon kanı ve plasenta örneklerinde Cd, Pb, Zn, Cu ve Fe konsantrasyonları ile ilişkisi araştırıldı. Sonuç olarak; metallotiyonein 2A kor promotor bölge ?-5 upstream?deki A?G tek nükleotid polimorfizmi için heterozigot olan gebe kadınların hem kan kadmiyum hem de kan kurşun düzeylerinin homozigot gruba göre daha yüksek olduğu saptandı (p<0,05). MT2A polimorfizmi için heterozigot olan gebe kadınlarda düşük çevresel kadmiyum maruziyetinin bile kordon kanında mikronutrient düzeylerinde değişikliklere neden olabileceği bildirildi. Diğer bir bulgu da, MT2A polimorfizmi için heterozigot olan annelerin bebeklerinde de düşük düzeyli kordon kanı kurşun değişikliği gösterildi. Anahtar Kelimeler: Anne biyolojik materyali, Gen Polimorfizmi, Metaller, Metallotiyonein, MT2A