Browsing by Author "Kaymaz, Mustafa"
Now showing 1 - 11 of 11
Results Per Page
Sort Options
Item Blastosist sıvısı aspirasyonunun in vitro sığır embriyolarında dondurma sonrası viyabiliteye etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Ünal, Gökçe Onur; Kaymaz, Mustafa; VeterinerBu çalışmada in vitro koşullarda üretilen sığır embriyolarından blastosist sıvısının aspirasyonu yapıldıktan sonra, embriyoların vitrifikasyon ve yavaş dondurma metotlarıyla dondurulup çözdürülmesini takiben viyabilitelerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada lokal mezbahalardan toplanan ovaryumlardan elde edilen oositlerde maturasyon, fertilizasyon ve embriyo kültürü yapılmasını takiben zigotların cleavage kontrolü IVF sonrası 27-31. saatlerde ve 51-55. saatler olmak üzere iki kez inverted mikroskop altında kayıt alındı. Embriyonik kültürün 7-8-9. günlerinde oluşan toplamda 597 adet 5 hücreli ve 5 hücreden büyük aşamadaki zigotlardan 271 adet BL ve Exp-Bl elde edildi (%45,39). Bunların 141 adeti (%52,02) iyi kaliteli (good) olarak değerlendirilerek çalışmada kullanıldı. Embriyolar; aspire ve vitrifiye edilen embriyolar (Grup I), vitrifikasyon kontrol (Grup II), aspire ve yavaş dondurma ile dondurulan embriyolar (Grup III) ve yavaş dondurma kontrol (Grup IV) olmak üzere dört gruba ayrıldı. Aspirasyon gruplarında yer alan Bl/Exp Bl'nin blastosöl sıvısı, özel olarak hazırlanan kağillar cam pipet ile mikromanipülatör ve inverted mikroskop kullanılarak yapıldı. Embriyonun iç hücre kümesine dokunulmadan trofoblast hücreleri arasından mikroenjeksiyon pipetiyle girilerek blastosist sıvısının tümü blastosist kavitesi tamamen kollabe olana kadar aspire edildi. Bütün gruplarda çözdürme sonrası embriyoların canlılık oranları, 24-48-72. saatlerde ve 7 gün süre ile takip edildi. Yapılan istatistik değerlendirmeler sonucunda, her iki yöntem ile dondurulan embriyoların 3 gün ve 7 gün takiplerinde toplam hatched oranı ekspanded blastosistlerde blastosistlere göre daha başarılı bulundu (p=0,004 ve p=0,006). Çözdürme sonrasında embriyoların 24-48 ve 72. saatlerdeki toplam hatching-hatched oranı incelendiğinde; Grup I (%28,57), Grup II (%39,39) ve Grup IV (%41,18) arasında önemli bir farklılık bulunmazken, Grup III (%71,88) diğer gruplardan önemli bir şekilde yüksek bulundu (p=0,002). Çözdürme sonrası 7 gün süre ile incelenen embriyoların hatching-hatched oranı Grup III (%78,10)'te diğer gruplardan önemli bir şekilde yüksek bulundu (Grup I-%31; Grup II-%48,50; Grup IV-%55,90) ve Grup I,II ve IV arasındaki farklılığın ise önemsiz olduğu tespit edildi (p<0,001). Yapılan çalışmada, blastosist sıvısı aspirasyonunun yavaş dondurmada rahatlıkla kullanılabileceği ve başarılı sonuçlar elde edilebileceği sonucuna varıldı. Aspirasyon için embriyo seçiminde embriyonun ekspanded blastosist aşamasında olması, çözdürme sonrası viyabiliteyi olumlu etkilediği kanısına varıldı.Item Effectiveness of different pharmacological approaches on post-ovariohysterectomy urinary incontinence in the bitch(2005) Beceriklisoy, Hakkı B.; Kanca, Halit; Aksoy, Okan A.; Maral E., Nil; Fındık, Murat; Aslan, Selim; Kaymaz, Mustafa: In this study, the effectiveness of different pharmacological approaches on urinary incontinence encountered following ovariohysterectomy in the bitch was investigated. Eleven ovariohysterectomised bitches were used. Ephedrine hydrochloride (EHCl) tablets were used at the dose of 2 mg/kg twice a day in group I (n = 6). EHCl treatment was followed by Estradiol Benzoate administrations in cases, which did not recover totally. Estriol (Incurin®) was used (1 mg/kg/dog PO) for first seven days and a half dose was used for consecutive days in group II (n = 5). Clinical signs diminished in 50% of EHCl treated bitches and a total recovery was observed in 33.3% of cases. Total recovery rate was 66.7% after Estradiol Benzoate treatment. Duration of the treatments in group I was between 10 – 16 days. Incurin® (Estriol) treatment was effective in 80% of cases and duration of treatments including half dose administrations was 9 – 14 days. While additional treatment was needed in some of EHCl treated dogs, no recurrences were observed in group II. In conclusion, Estriol treatment is highly effective in postovariohysterectomy urinary incontinence in the bitch. Bu çalışmada ovariohisterektomi sonrası görülen üriner inkontinens olgularında değişik konservatif tedavilerin etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma 11 dişi köpekte gerçekleştirilmiştir. Birinci grupta (n = 6) Efedrin Hidroklorür (EHCl) tabletleri 2 mg/kg dozunda günde iki kez uygulanmıştır. Semptomların azaldığı ancak tümüyle iyileşmenin gerekleşmediği olgularda EHCl sağaltımından sonra Östradiol Benzoat uygulanmıştır. İkinci grupta (n = 5) Östriol (Incurin®) başlangıçta 7 gün boyunca 1 tablet (oral, 1 mg/köpek) olarak uygulanmıştır. Daha sonra doz yarım tablete düşürülerek tedaviye devam edilmiştir. Olguların %50’sinde EHCl uygulamasından sonra semptomlarda azalma olmuş, tam iyileşme saptanan olguların oranı ise %33.3 olarak bulunmuştur. Östradiol Benzoat uygulamalarından sonra sağaltılan olgu oranı %66.7’ye çıkmıştır. Birinci grup icin uygulamalar 10- 16 gün sürmüştür. Incurin® (östriol) ile elde edilen iyileşme oranı %80 olmuş ve yarıya düşürülen dozlar da dahil olmak üzere inkontinens semptomları düzelene kadar 9 ile 14 günlük uygulama yapılmıştır. EHCl kullanılan olguların bazılarının yeniden sağaltıma alınması gerekirken, Östriol uygulamasından sonra iyileşen dişi köpeklerde inkontinens olgusu tekrar etmemiştir. Bu çalışmada Incurin® (Östriol) uygulamalarının ovariohisterektomiden sonra gelişen üriner inkontinens olgularının sağaltımında başarılı olduğu saptanmıştır.Item In vitro embriyo kültür medyumlarına ve sperma dilüsyon solüsyonlarına ilave edilen eritropoietinin spermatolojik parametreler, oksidatif stres ve embriyo gelişimi üzerine etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Satılmış, Muharrem; Bilgili, Ali; Yarsan, Ender; Kaymaz, Mustafa; OtherÇalışmada, boğa spermasının dondurulmasında kullanılan dilusyon solüsyonları ve in vitro embriyo kültür medyumuna ilave edilen eritropoietinin antioksidan etkiliğini incelendi. Boğalardan alınan spermaların dondurulması esnasında eritropoietinin farklı dozları (6.25, 12.5, 25, 50, 100 ve 200 IU eritropoietin /ml) ilave edilerek oluşturulmuş 6 deneme ve eritropoietin ilave edilmemiş (antioksidansız) kontrol gruplarıyla sulandırılarak donduruldu. Çözüm sonu biyokimyasal parametreler (oksidatif stres) ve spermatolojik parametreler incelendi. İkinci aşamasında ise sığır ovaryumlarından elde edilen oositlerin in vitro maturasyonu ve fertilizasyonlarını izleyen süreçte eritropoietinin 3 farklı dozu (0,5 µg, 0,25 µg, 0,125 µg /ml) ilave edilerek 3 deneme grubu ve eritropoietin ilave edilmemiş (antioksidansız) kontrol grubu oluşturularak kültür ortamına alınarak bölünen osit oranları, blastosiste erişim oranları biyokimyasal parametreler değerlendirildi. Dondurma-çözdürme sonrası 6.25 IU eritropoietin /ml içeren dilüsyon solüsyonu grubu progresif motilite oranı (%31,81±3,74), 200 IU eritropoietin/ml içeren dilüsyon solüsyonu grubuna göre (%22,26±2,01) anlamlı ölçüde yüksek bulundu (P< 0,05). SYBR/PI sonuçları bakımından 6,25 IU eritropoietin/ml içeren dilüsyon solüsyonu grubu 12,5 IU eritropoietin /ml içeren dilüsyon solüsyonu grubuna göre anlamlı ölçüde yüksek bulundu (P < 0,05). Morula ve 48. saat bölünen oosit oranları bakımından gruplar arasındaki farklılık önemli iken, diğer özellikler için gruplar arası farklılıkların istatistiksel olarak önemsiz olduğu tespit edildi (P>0,05).Item Isı stresinin süt ineklerinde süt verimi ve fertilite parametreleri üzerine etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2013) Sarı, Gökhan; Kaymaz, Mustafa; VeterinerIn recent years, due to global warming, temperature and humidity values have increased. As a result, heat stress occured in cows decreased milk yield and efficiency of calving. In our study, determing the effect of heat stress on fertility and milk yield has been aimed. Material of the study was composed from 238 Holstein breed cows in a commercial dairy farm at Manyas, district of Balıkesir in the Marmara Region. Monthly maximum temperature, monthly minimum temperature, relative humidity and solar radiation values for the years 2009-2012, between April and October, obtained from the General Directorate of State Meteorological Service, were registered to evaluate the impact on milk yield and fertility parameters. The findings indicated that heat stress in cows due to geographical structure and climatic conditions of the region began to effect in the second half of May, intensity increased between June and August and dercreased in September. During period of increasing average temperature, decline in milk yield occured (r = -427, p <0.05), artificial insemination index started to increase (r = -720, p <0.01), and an increase in missed oestrus rate (12%) was determined. Relative humidity value alone performed decrease in milk yield (r = 80, p> 0.05) and did not influence insemination index (r = -267, p> 0.05), but with temperature has been thought to intend by causing an increase in heat-moisture index. With solar radiation, had no effect on milk yield (r = 128, p> 0.05) and artificial insemination index (r = 104, p> 0.05), when combined with temperature and relative humidity values decrease of efficiency were found. Strong negative relationship between artificial insemination index and decreased milk yield was obtained. In accordance of data obtained, declined milk yield, increasing rate of missed estrus and artificial insemination index due to heat stress, caused indirect elevations of decreased pregnancy and calving rate inducing economical reductions were determined.Item Bir köpekte pyometra ve disgerminom olgusuKaymaz, MustafaItem Koyunlarda klinik, mikrobiyolojik ve biyokimyasal metotlar ile subklinik mastitislerin saptanması(2006) Yağcı Pir, İlknur; Kaymaz, MustafaBu çalışmanın amacı, koyunlarda subklinik mastitisin insidansını, etiyolojisini ve subklinik mastitis sonucu sütteki klor (Cl- ), sodyum (Na+ ), ALP, LDH ve NA-Gaz düzeyindeki, SHS ve CMT skorlarındaki değişimleri tespit etmektir. Örneklerin %5.5’inde koagulaz negatif stafilokoklar izole edildi. Subklinik mastitisin prevalansı %6.5 seviyesinde belirlendi. Normal örneklerdeki CMT sonuçları değişken bulundu. Somatik hücre sayısı subklinik mastitisli örneklerde 300.000-1.000.000 ve normal örneklerde ≤300.000 saptandı. Subklinik mastitisli örneklerde Na+ ve Cl- düzeyleri sırasıyla 56.26 ve 47.13 mg/dl, normal örneklerde ise 78.65 ve 72.67 mg/dl bulundu. Normal süt örneklerinde ALP, LDH ve NA-Gaz düzeyleri sırasıyla 110.12, 65.60 ve 23.51 U/L, subklinik mastitisli örneklerde sırasıyla 194.69, 452.23 ve 79.38 U/L tespit edildi. Normal ve subklinik mastitisli örneklerin SHS ve biyokimyasal sonuçlarının istatistiki değerlendirmesinde iki grup arasındaki fark p<0.001 seviyesinde belirlendi. Sonuçta; sunulan çalışma göstermektedir ki, koyunlarda subklinik mastitislerde CMT’nin sınırlı bir diagnostik değeri vardır. Koagulaz negatif stafilokoklar subklinik mastitislerin yaygın nedenidir. Subklinik mastitisli memelerden alınan sütlerde ALP, LDH ve NA-Gaz aktivitesindeki ve Na+ , Cl- düzeyindeki artışlar koyunlarda mastitis indikatörü olarak kullanılabilir. The aim of this study was to determine the incidence and aetiology of subclinical ovine mastitis in Kırıkkale and to study the changes occurring in the level of chlorine, sodium, ALP, LDH and NA-Gase, SCC and California Mastitis Test (CMT) scores in milk as a result of subclinical mastitis in 200 sheep. Coagulase negative staphylococci were isolated in 5.5% of the milk samples. The period insidence of subclinical mastitis was detected as 6,5%. Milk samples from noninfected udder halves were found to have variable CMT scores. In milk samples bacteriologically positive , SCC was measured as 300.000-1.000.000 and in milk samples bacteriologically negative ≤300.000. In bacteriologically negative milk samples, the sodium and clorine levels were measured as 56.26 and 47.13 mg/dl respectively while they were found to be 78.65 and 72.67 mg/dl in the bacteriological positive milk samples. In milk from healthy udders, ALP, LDH and NA-Gase enzymes activities were measured as 110.12, 65.60 and 23.51 U/L respectively while they were found to be 194.69, 452.23 and 79.38 U/L in milk from subclinical mastitic udders. The difference between the samples from normal and subclinical mastitis for SCC and biochemical parameters were found to be statistically significant at the level of p<0.001. In conclusion; the present study indicated that, the CMT has limited diagnostic value for subclinical mastitis in ewes. Coagulase negative staphylococci are the predominant cause of subclinical mastitis. The higher ALP, LDH and NA-Gase activities and Na+ and Cl- levels in milk from subclinical mastitic udders appears to be an indicator of intramammary infection of ewes.Item Koyunlarda rektal ve ekstra-abdominal ultrasonografik bulgulara dayanarak fötal gelişimin izlenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2006) Ulusoy, Hande; Kaymaz, MustafaKoyunlarda Rektal ve Ekstra-Abdominal Ultrasonografik Bulgulara DayanarakFötal Gelişimin zlenmesiBu çalışma, koyunlarda fötometri ile gebelik yaş tayini yapmak amacıyla, T.C TarımBakanlığı Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü'nde gerçekleştirilmiştir.Bu amaçla, B-Mod Real Time 5 MHz linear rektal prob ve yazıcı (Sony ® 890 CE)donanımlı ultrasonografi cihazı (Shimadsu® SDL32, Japonya) kullanılarak 10 başakkaraman ırkı koyun incelenmiştir.Ultrasonografi ile gebelik parametrelerinin incelenmesine tohumlamayı izleyen12. gününde başlanmış, 74. güne kadar 2 gün aralıklarla, bu tarihten itibaren de 5gün aralıklarla devam edilmiştir. Ultrasonografik muayeneler transrektal vetransabdominal olarak yapılmıştır.Çalışmada fötometri yöntemi kullanılarak gebelik yaşını hesaplayabileceğimizbir formül elde etmek amacıyla embriyonik kese çapı (EKÇ), ense-kuyruk sokumuuzunluğu (EKSU), longitüdinal baş çapı (LBÇ), transversal baş çapı (TBÇ), orbitaçapı (OÇ), göğüs çapı (GÇ), placentom çapı (PÇ), transversal kalp çapı (TKÇ), mideçapı (M ) ve böbrek çapı (BÇ) olmak üzere 10 parametre incelenmiştir.Ense-kuyruk sokumu uzunluğu, LBÇ, TBÇ, OÇ, GÇ ve TKÇ ölçümleri ilegebelik yaşı arasındaki korelasyon katsayısı linear, PÇ ile gebelik yaşı arasındakikorelasyon katsayısı exspotential, MÇ ile gebelik yaşı arasındaki korelasyonkatsayısı ise hem linear hem de quadratic regresyon modelinde incelenmiş ve bukatsayıların istatistiksel olarak önemli olduğu bulunmuştur. Embriyonik kese çapı ilegebelik yaşı arasındaki korelasyon katsayısı istatistiksel olarak önemsiz olduğubulunurken, böbrek çapı ölçümlerinde veri sayısı yetersiz olduğundan BÇ ve günarasında korelasyon kurulamamıştır.Çalışma sonunda istatistiksel olarak önemli olduğu belirtilen korelasyonlaragöre gebelik yaşı formülleri oluşturulmuştur. Buna göre, EKSU ile gebelik yaşıarasında GY = 25.131 + (0.375 x EKSU), LBÇ ile gebelik yaşı arasında GY = 23.155+ (0.993 x LBÇ), TBÇ ile gebelik yaşı arasında GY = 20.862 + (1.715 x TBÇ), OÇ ilegebelik yaşı arasında GY = 22.187 + (3.895 x OÇ), GÇ ile gebelik yaşı arasında GY= 25.634 + (1.259 x GÇ), PÇ ile gebelik yaşı arasında ln(GY)=ln(25,987) + (0,032 xPÇ), TKÇ ile gebelik yaşı arasında GY = 31.871 + (3 x TKÇ) ve MÇ ile gebelik yaşıarasında linear modele göre GY = 27.029 + (1.645 x KÇ), kuadratik modele göre GY= 141.569-(5.916 x MÇ) + (0.123 x MÇ2) formülleri çıkarılmıştır. AbstractObservation of Foetal Development By Rectal and Extra-AbdominalUltrasonography in EwesThis study was performed in order to determine gestational age in ewes byfoetometry at The Turkish Ministry of Agriculture and Rural Affairs Lalahan LivestockCentral Research Institute. For this purpose, a total of 10 Akkaraman ewes wereexamined by using ultrasonography (Shimadsu® SDL 32, Japan) supported by alinear array transducer (Sony® 890 CE).The examination of gestation parameters was started at the 12th day afterinsemination and continued until 74 th day by intervals of 2 days and by 5 daysintervals after this date. Ultrasonographic examinations were performed transrectallyand transabdominally.In order to find an equation to calculate the gestational age (GA) by usingfoetometric method, the parameters of diameter of embryonic vesicle (EVD), crown-rump lenght (CRL), occipito-nasal diameter (OND), biparietal diameter (BPD), orbitaldiameter (OD), thorasic diameter (TD), cotyledonar diemeter (CD), transversal heartdiameter (THD), stomach diameter (SD) and kidney diameter (KD) were calculated.The correlation coefficent between EV, CRL, OND, BPD, OD, TD, THD, KDmeasurements and gestational age was examined in linear, correlation coefficentbetween CD and gestational age was examined expotential, correlation coefficentbetween SD and gestational age was examined both in linear and quadraticregression models and these coefficents were found statistically significant while thecorrelation coefficent between diameter of embryonic vesicle and gestational wasage found statistically unimportant. Due to unsufficent data in kidney diametermeasurements the correlation between KD and gestational age could not beestablished.At the end of the study gestation age equations was produced depending oncorrelations which were statistically significant. In this sense, GA=25,131 + (0,375 xCRL) equation between CRL and GA, GA=23,155 + (0,993 x OND) equationbetween OND and GA, GA=20,862 + (1,715 x BPD) equation between BPD and GA,GA=22,187 + (3,895 x OD) equation between OD and GA, GA=25,634 + (1,259 xTD) equation between TD and GA, ln(GA)=ln(25,987) + (0,032 x CD) equationbetween CD and GA are produced according to linear model and GA=27,029 +(1,645 x SD) equation according to linear model and GA=141,569-(5,916 x SD) +(0,123 x SD2) equation according to quadratic model are produced.Item Sığır oositlerinin in vitro maturasyonuna follikül uyarıcı hormon ve insan menopozal gonadotropini'nin etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2004) Macun, Hasan Ceyhun; Kaymaz, MustafaSığır Oositlerinin İn Vitro Maturasyonuna Follikül Uyarıcı Hormon ve İnsan Menopoza! Gonadotropini'nin Etkisi Bu çalışmanın amacı; benzer gonadotropinlere göre daha ucuz olan ve kolay bulunabilen FSH (Follikül Uyarıcı Hormon) ve hMG (İnsan Menopoza! Gonadotropini) hormonlarının sığır oositlerindeki in vitro maturasyon oranlarına etkisinin araştırılmasıdır. Çalışma materyalini, Ankara ili Çubuk ilçesi Belediyesi'ne ait mezbahada kesilen hayvanlardan alınan 321 adet ovaryum oluşturdu. Bu ovaryumlardan 2514 adet follikül aspirasyonu ile 556 iyi kalitede oosit toplandı. Oositlerin in vitro maturasyonu sırasında vasatlara eklenen hormonlara göre; FSH kullanılan Grup 1, hMG kullanılan Grup 2 ve kontrol grubu (Grup 3) olmak üzere 3 grup oluşturuldu. Grup 1'de, kontrol vasatına ek olarak FSH (Folltropin®-V, Vetrepharm, Kanada) 25 ng/ml dozunda ilave edildi. Grup 2'de, kontrol grubunda kullanılan vasata 0,1 lU/ml hMG (Pergonal®, Serono, İsviçre) hormonu eklendi. Kontrol grubunda ise hiçbir hormon katkısı olmaksızın sadece Hepes'li (N-(2 hydroxyethyl)-piperazine-N'-(2 ethanesulponicacid)) TCM 199 (Doku Kültürü Vasatı 199) vasatı kullanıldı. Maturasyon işlemi; %5 C02 içeren maksimum nemli ortamda, 39 °C'de ve 24 saatte gerçekleştirildi. Süre sonunda, oositlerdeki kumulus ekspansiyonu incelendi ve soyularak kutup cisimciği arandı. Daha sonra fiksasyon yapılarak Giemsa boyama ile nükleer maturasyon değerlendirildi. Grup 1'deki 191 oositin 160'ında (%83,77) tam, 18'inde (%9,42) kısmi kumulus ekspansiyonu olurken 13'ünde (%6,81) kumulus ekspansiyonu hiç gözlenmedi. Bu durum 2. ve 3. Grupta sırasıyla %86,80 (171/197), %9,65 (19/197), %3,55 (7/197) ve %77,98 (131/168), %17,26 (29/168), %4,76 (8/168) olarak belirlendi. Gruplar arasındaki farklar istatistiki açıdan önemli bulunmadı (p>0,05). Kumulus ekspansiyonu değerlendirildikten sonra çıplaklaştırman oositlerin Grup 1'de %75,91'inde (145/191), Grup 2'de %67,51'inde (133/197) ve Grup 3'de %64,28'inde (108/168) kutup cisimciği tespit edildi. Grup 1'in Grup 2 ve 3'den istatistik olarak farklı olduğu gözlendi (p<0,05). Grup 1'de Giemsa ile boyaması yapılan 188 oositin 27'sinin (%14,36) GV (Germinal Vezikül), 12'sinin (%6,38) M I (Metafaz I), 143'ünün ise (%76,07) M II döneminde olduğu belirlenirken, 6 adetinin (%3,19) dejenere olduğu tespit edildi. Grup 2'de ise 193 oositin 22'si (%11,40) GV, 30'u (%15,54) M I, 129'u (%66,84) M II döneminde iken, 12 oositin (%6,22) dejenere olduğu gözlendi. Grup 3'de 165 oositin 38'i (%23,03.) GV, 10'u (%6,06) M I, 106'sı (%64,24) M II ve 11 'i (%6,67) dejenere olarak kabul edildi. Gruplarda oluşan dağılımların birbirinden farklı olduğu tespit edildi (p<0,05). Grup 1'de M N'ye ulaşan oositin fazla ve dejenere oositin az olması nedeniyle FSH'nın avantaj oluşturduğu gözlendi. Sonuç olarak, sığır oositlerinin in vitro maturasyonunda vasat katkı maddesi olarak FSH kullanımının hMG'ye göre daha başarılı olduğu belirlendi. Bununla birlikte, sığır oositlerinin in vitro maturasyonu için en uygun ortam sağlanana kadar, farklı dozlarda FSH ve hMG hormonlarını da içeren vasat ve katkı maddeleri üzerine yapılan çalışmaların sürdürülmesi gerekmektedir. AbstractThe Effect of Follicle Stimulating Hormone and human Menopausal Gonadotropin on !n Vitro Maturation of Bovine Oocytes The aim of this study was to investigate the effects of FSH (Follicle Stimulating Hormone) and hMG (human Menopausal Gonadotropin) which are both easy to obtain and cheap when compared to other gonadotrophins, on in vitro maturation of bovine oocytes. Total of 321 bovine ovaries, obtained from a local abattoir in Çubuk, Ankara, was used in the study. 556 good quality oocytes were picked up by aspiration of 2514 follicles on the ovaries. According to hormone added to in vitro maturation media, three groups were formed; Group I (FSH), Group II (hMG) and Group III (Control). In group I, 25 ng/ml of FSH (Folltropin®-V, Vetrepharm, Canada) was added to control media. In group II, 0.1 lU/ml of hMG (Pergonal®, Serono, Switzerland) was added to control media. Hepes (N-(2 hydroxyethyl)-piperazine-N'-(2 ethanesulponicacid)) buffered TCM 199 (Tissue Culture Media 199) medium was used in the control group without any hormone supplementations. Oocytes were matured for 24 hours at 39 °C in a humidified atmosphere of 5% C02 in air. Cumulus expansion was evaluated, oocytes were denuded and checked for polar body. Oocytes were fixed and nuclear maturation was evaluated by Giemsa staining. 160 oocytes (83.77%) in group I had undergone full cumulus expansion while 18 oocytes (9.42%) had undergone partial cumulus expansion. No cumulus expansion was observed in 13 oocytes (6.81%) in group I. The results in groups II and III were as 86.80% (171/197), 9.65% (19/197), 3.55% (7/197) and 77.98% (131/168), 17.26% (29/168), 4.76% (8/168), respectively. The differences between groups were not statistically important (p>0.05). Polar body identified in 75.91% (145/191), 67.51% (133/197) and 64.28% (108/168) of oocytes following removal of cumulus cells in groups l.ll and III, respectively. Result in group I was statistically different from those in groups II and III (p<0.05). Giemsa staining of 188 oocytes in group I revealed that 27 oocytes (14.36%) were at GV (Germinal Vesicle) stage, 12 oocytes (6.38%) were at M I (Metaphase I) stage and 143 oocytes (76.07%) were at M II stage while 6 oocytes (3.19%) dejenerated. Number of oocytes at stages GV, M I and M II in group II were 22 (11.40%), 30 (15.54%) and 129 (66.84%), respectively. 12 of 193 oocytes (6.22%) in group II were dejenerated. Control group had 38 (23.03%) GV stage, 10 (6.06%) M I stage and 106 (64.24%) M II stage oocytes. 11 oocytes (6.67%) in this group were dejenerated. Distribution of oocytes into different stages within the groups was significantly different (p<0.05). The higher number of M II stage oocytes and the lower number of dejenerated oocytes in group I reveals the advantage of FSH supplementation. In conclusion, the use of FSH as a media supplement in in vitro maturation of bovine oocytes is more succesful than the use of hMG. In addition, more studies concerning media and supplements used in in vitro maturation of bovine oocytes, which include different doses of FSH and hMG, are needed until best results obtained.