Browsing by Author "Akkaya, Murat"
Now showing 1 - 14 of 14
Results Per Page
Sort Options
Item Anterior dişlerde interproksimal bölgenin klinik ve radyolojik ölçümlerinin karşılaştırılması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü) Gushi, Ersun; Akkaya, MuratBu çalıĢmanın amacı interproksimal bölgeyi çevreleyen sert dokuda dijital radyografik yöntem vedirekt klinik yöntemler ile yapılan yükseklik ve geniĢlik ölçümlerinin güvenilirlik ve tutarlılıklarınınkarĢılaĢtırılmasıdır. Ayrıca çalıĢma sonucunda elde edilecek bilgiler ıĢığında rutin olarak kullanılanteĢhis yöntemlerinin standardizasyonunun sağlanması hedeflenmiĢtir. Bu amaçla alt ve/veya üst çeneanterior bölgelerinde flep operasyonu planlanan 5 kadın, 11 erkek, yaĢları 40 ile 60 arasında değiĢen(ortalama 46,0±5,21) toplam 16 hastanın 60 interproksimal bölgesi dâhil edilmiĢtir. Yükseklik ölçümüolarak ilgili diĢlerin kontakt noktalarının en apikalinden kret tepesine inilen dikmenin uzunluğu vegeniĢlik ölçümü olarak alveoler kret seviyesinde kök yüzeyleri arasındaki mesafeler hem klinik vehem radyografik olarak ölçülerek kaydedilmiĢtir. ÇalıĢmamızda interdental bölgenin yüksekliğininklinik ölçümleri alt ve üst çenelerde radyografik ölçümlerden daha az çıkarken, interdental bölgeningeniĢliğine ait ölçümler tam ters olarak klinik ölçümlerde radyografik ölçümlere göre daha yüksekbulunmuĢtur. ÇalıĢmamzıda dikey ölçümlerde 2 boyutlu radyografi tekniğinin yeterli olduğu ancakyatay ölçümlerde yetersiz ve radyografta daha az ölçüm olduğu gösterilmiĢtir. Bu sebepten dolayıözellikle çok duvarı içine alan kemik defektlerinin (intrabony, krater vb.) incelemenesi 3 boyutlugörüntü alınmasının yararlı olacağı düĢünülmektedir.AbstractThe purpose of the study is to compare the reliability and consistency of height and widthmeasurements using digital radiographic methods in hard tissue which was performed in theinterproximal area with direct clinical methods. In addition, information obtained from the study willbe aimed to use at providing the standardization of diagnostic methods routinely used in the clinic. Forthis purpose, the subjects who underwent lower and/or upper jaw anterior regions of flap surgery, 5women, 11 men, aged between 40 and 60 (mean 46.0 ± 5.21 ) were included. In the total 16 patients,60 interproximal region was used in this study. The height measurement was the length of the apicalto the alveolar crest leading down from the pillar of the teeth and the point of contact whereas thewidth of the alveolar crest level was measurement between the distance of the root surfaces. Thesemeasurements were recorded and measured both clinically and radiographically. In our study, it wasfound that the clinical measurements of the height was less than the interdental radiographicmeasurements while measurements of the width of the interdental radiographic measurements weresignificantly higher than those in the clinical measurement. In this study, it was found that the height(vertical) measurement is sufficient with the 2 -dimensional radiographic technique, but in horizontalmeasurement, it was shown to be inadequate and less radiographic measurements. For this reasonespecially the bone defects (intrabony, craters etc .) is considered to be useful to examine in the 3 -dimensional images.Item Destekleyici periodontal tedavi(2017) Akkaya, MuratItem Dişeti çekilmeleri, dişeti büyümeleri ve mukogingival problemler(2017) Akkaya, MuratItem Kuronale repozisyone flep tekniği ile tedavi edilen dişeti çekilmesi vakalarında mukogingival hat konumunun uzun dönem klinik değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2001) Oruç, A. Murat; Akkaya, MuratKuronale Repozisyone Flep Tekniği ile Tedavi Edilen Dişeti Çekilmesi Vakalarında Mukogingival Hat Konumunun Uzun Donem Klinik Değerlendirilmesi Bu klinik çalışmanın amacı, dişeti çekilmelerinin tedavisinde kullanılan KRF (kuronale repozisyone flep) işlemini takiben, kuronalde konumlandırılan mukogingival hattın orijinal konumuna uzun dönemde dönüp, dönmediğini değerlendirmek ve keratinize dişeti boyutlarında zaman içerisinde nasıl değişiklikler olduğunu belirlemektir. Bu amaca yönelik olarak, apikalinde en az 3 mm keratinize dişeti genişliği, en az 1 mm dişeti kalınlığı bulunan, 24 bireyin, 48 adet Miller Sınıf I lokalize bukkal dişeti çekilmesi bölgesine, başlangıç tedavi sonrasında KRF işlemi uygulanmıştır. Başlangıç, postoperatif 1. ay, 3. ay, 6. ay ve 1. yılda ÇD (çekilme derinliği), ÇG (çekilme genişliği), KAS (klinik ataşman seviyesi), CD (cep derinliği), KDG (keratinize dişeti genişliği), MHK (mukogingival hat konumu), DK (dişeti kalınlığı) ölçümleri, postoperatif 2. haftada ise sonuçlan etkilememek için, sadece ÇD, ÇG, KDG, MHK ölçümleri alındı. Yine, operasyon yapılması planlanan dişlerin, mezial, bukkal ve distal yüzeylerine ait Plak İndeksi (PI, Silness ve Löe, 1964) ve Gingival indeks (GI, Löe ve Silness, 1963) skorları kaydedilmiştir, izleme dönemlerinde, ortalama PI ve GI değerlerinin düşük seviyede seyrettiği saptanmıştır. KRF işlemi uygulanan bölgelerde ortalama ÇD 2,39 ± 0,68 mm, ortalama KDG 3,73 ± 0,81 mm idi. Cerrahi işlemden 12 ay sonraki kontrollerde ortalama ÇD 0,63 ± 0,76 mm'ye düşmüştür ve ortalama %76 ± 26 kök kapanması saptanmıştır. Çekilme bölgelerinin %52' sinde tam kök kapanması başarılmıştır. Ortalama 1,54 mm klinik ataşman kazancı elde edilmiş, ortalama KDG 3,27 ± 0,77 mm'ye düşmüştür. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda, postoperatif 1. yıl sonunda elde edilen ortalama yüzde kök kapanması ile başlangıç ÇD arasında ters yönlü bir ilişki olduğu belirlenmiştir (r=-0,327, /K0,05). KRF işleminden 2 hafta sonra mukogingival hat yaklaşık 2 mm kuronale doğru yer değiştirmiştir ve yer değiştirme istatistiksel olarak anlamlıda- (pO.001). Mukogingival hattın kuronale doğru yer değiştirmesi postoperatif 1. aya kadar sürmüştür. Postoperatif 6. aydan sonra ise, mukogingival hat orijinal konumuna geri dönmeye hafif eğilim göstermiştir. Ancak, mukogingival hattın orijinal konumuna geri döndüğü gözlenmemiştir. Bu klinik çalışmanın sonuçları, KRF işleminin çekilme derinliğinde, KDG'nde bir azalmaya ve mukogingival hattın kuronale yer değiştirmesine yol açtığını göstermiştir. Aynı zamanda, postoperatif dönemde mukogingival hatta orijinal konumuna geri dönme eğiliminin yanısıra, KDG'nde de hafif bir artış eğilimi de gözlenmiştir. Abstract The Long Term Evaluation of the Alterations in the Position of Mucogingival Junction in Cases of Gingival Recession Treated with Coronally Repositioned Flap Technique The aim of this clinical study was to evaluate, whether the mucogingival junction revert back towards its original location and to determine the alterations in the gingival dimensions following coronally repositioned flap procedure in the follow-up period. For this purpose, 24 consecutive patients with a total of 48 buccally located Miller's Class I recession type defects having at least 3 mm of keratinized gingiva were included in this study. After an initial phase of prophylaxis, the recession sites were surgically covered with coronally repositioned flaps. Clinical examinations, including assessments of oral hygiene by using Plaque Index (PI, Silness & Löe, 1964), gingival conditions by using Gingival Index (GL Löe & Silness, 1963) and measurements of recession depth, width of recession, clinical attachment level, probing pocket depth, width of keratinized gingiva, the location of the mucogingival junction and thickness of facial gingiva were performed before and 2 weeks, 1, 3, 6 and 12 months after surgical treatment. In the end of the postoperative 2nd week, only recession depth, width of recession, width of keratinized gingiva and the location of the mucogingival junction measurements were performed without disturbing the surgical sites. The mean scores of PI and GI were found very low throughout the follow-up period. The mean initial recession depth of surgical sites was about 2.39 ± 0.68 mm with a keratinized gingiva height apical to the recession of 3.73 ± 0.81 mm. At the re-examination performed 12 months after surgical treatment, the mean recession depth had decreased to 0.63 ± 0.76 mm at surgical sites. At the 12 month follow-up examination, the mean root coverage amounted to 76 ± 26%. Complete root coverage was observed at 52% of the recession sites. The mean gain in clinical attachment amounted to 1.54 mm and mean width of keratinized gingiva had decreased to 3.27 ± 0.77 mm. The statistical analysis revealed that, the mean root coverage observed at the 12 month follow-up examination significantly influenced negatively by baseline recession depth (r=-0,327, /K0,05). 2 weeks after coronally repositioned flap procedure, mucogingival junction displaced approximately 2 mm coronally. This displacement was statistically significant (p<0.001). This displacement continued between 2 weeks and 1 month after surgery. 6 months after surgery, mucogingival junction showed a slight tendency to reverting back towards its original location. But, mucogingival junction never reverted back towards its original location. It was concluded mat, coronally repositioned flap procedure led to consistent recession depth reduction, decrease in the keratinized gingiva and coronal shift of the mucogingival junction. Also, a slight tendency both in the mucogingival junction to revert back to its original position and in the width of keratinized gingiva to increase was observed.Item Mukogingival cerrahi ve yara iyileşmesi(2017) Akkaya, MuratItem Periodontal açıdan estetik(2017) Akkaya, Murat; Karacaoğlu, FatmaItem Periodontal hastalık epidemiyolojisi(2017) Akkaya, MuratItem Periodontal hastalıkların sistemik hastalık ve durumlar üzerine etkisi(2017) Akkaya, MuratItem Periodontitiste gözlenen bakteriyemi ve periodontal tedavi sonrası bakteriyemi risk değişimlerinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2006) Sonbay, Burçin Hilal; Akkaya, MuratPeriodontitise Bağlı Olarak Gözlenen Bakteriyemi ve Periodontal Tedavi Sonrası Bakteriyemi Risk Değişimlerinin ncelenmesi Periodontal hastalıkların bakteriyel kaynaklı olduğu bilinmektedir. leri periodontal probleme sahip bireylerde periodontal cep içinde mevcut olan bakterilerin ülsere cep epiteli veya gingival marjın aracılığıyla kan akımına karıştığı gözlenmiştir. Bakteriyemi olarak tanımlanan bu durum, kardiyak problemli hastalarda ve yüksek enfektif endokardit risk grubundaki hastalarda ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Araştırmamızın amacı, periodontal probleme sahip sistemik yönden sağlıklı bireylerde diş fırçalama gibi rutin ağız bakım işleminin ardından, periodontal tedavi öncesi ve sonrasında gözlenme riski olan bakteriyemi varlığı ve derecesinin saptanması, etken mikroorganizmaların tespiti; periodontal tedaviyle bu riskin azalıp azalmayacağını araştırmaktadır. Araştırmamıza A.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı' na başvuran 8 gingivitis, 18 periodontitis olmak üzere toplam 26 hasta dahil edilmiştir. Alınan ayrıntılı anamnezde mevcut herhangi bir sistemik hastalık tespit edilmemiştir. Klinik değerlendirmede PI, GI, CD, SK , SAS ölçülmüştür. Mikrobiyolojik değerlendirmede ise; alınan kan kültür örneklerinde üreme olduğunda; tiplendirme ( isimlendirme) amacıyla API-20A ve API-Strep kitlerinden yararlanılmıştır. Hastalarda başlangıçta diş fırçalama öncesi ve sonrası kan alınmış, periodontal tedavileri yapılmış, fırçalama sonrası eğer üreme mevcutsa tedavinin ardından 1 ay sonra tekrar kan alınıp değerlendirme yapılmıştır. Toplam 26 hastanın 9' unda fırçalama sonrası üreme tespit edilmiştir. Bunların 4' ü gingivitis, 5' i kronik periodontitis grubuna dahildir. Bu hastaların hiçbirinde periodontal tedavinin ardından üreme gözlenmemiştir. Abstract Bacteremia Which is Observed in Periodontitis and The Evaluation of Bacteremia Risk Variations Following Periodontal Therapy It?s known that periodontal diseases are caused by bacterial. It?s been observed that in the patients who have severe periodontal disease, the bacterial which exist in the periodontal pocket are entered into the blood circulationby means of ulsere pocket epitelium or gingival margin. This case which is called bacteremia causes serious problems for the patients who have cardiac disease and for those who belong to high enfective endocardit risk group. The aim of our research is to determine the risk of bacteremia existence which can be observed before and after periodontal treatment and its severity in the patients who have periodontal problem but don?t have any sistemic disease and who brush their teeth regularly as a daily care, and to find out whether this risk can be reduced by periodontal treatment. In our research 26 patients who applied A.Ü. Faculty of Dentistry Department of Periodontology were involved. 18 of them were periodontitis and 8 of them were gingivitis. In the received anamnesis it?s observed that there existed no systemic disease. In clinical evaluation PI;GI, PD, BOP,AL and pus were measured. In microbiological evaluation, culture samples, API-20A and API-Strep cits were used to identify them. First blood was taken from patients before and after brushing their teeth then periodontal treatment was done. When there existed reproduction after brushing, blood was taken again and examined one month later than the treatment. Reproduction was observed in the 9 of 26 patients after brushing teeth, 4 of them belonged to gingivitis group and 5 of them belonged to chronic periodontitis. After periodontal treatment reproduction was not observed in these patients.Item Periodontolojide kullanılan indeksler(2017) Akkaya, MuratItem Stainbuster ile yapılan politür işleminin yüzey pürüzlülüğü üzerindeki etkisinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2010) Tüzcel, Neyran; Akkaya, MuratBu çalışmanın amacı; üç farklı politür tekniğinin sonik cihazlar kullanılarak yapılan diş taşı temizliği nedeniyle oluşan yüzey pürüzlülüğü üzerinde etkisini değerlendirmektir. Çekilmiş ve distile su içerisinde muhafaza edilmiş 60 adet diş, sonik bir cihaz kullanılarak bukko-lingual yönde uygulanarak diş taşları uzaklaştırılmıştır. Ortaya çıkan yüzey pürüzlülüğü profilometre ile ölçülmüştür ve bundan sonra örnekler üç gruba ayrılmıştır. Birinci gruptaki örneklere air-flow kullanılarak, ikinci gruptaki örneklere döner lastik ve pat kullanılarak ve son gruptaki örneklere de Stainbuster kullanılarak politür yapılmıştır. Profilometre ile yüzey pürüzlülüğü değerlendirmek için alınan ölçümler her aşamada kaydedilmiştir. Pat ve Stainbuster kullanılan gruplarda yüzey pürüzlülük değerlerinde anlamlı bir azalma saptanmıştır ve azalma bu gruplar arasında benzerdir. Air-flow kullanılan grupta yüzey pürüzlülüğünde ise anlamlı bir azalma tespit edilememiştir.AbstractThe present in vitro study aimed to evaluate the efficacy of three polishing procedures in reducing root roughness caused by sonic scaling. Buccal enamel surface areas of extracted, distile water-stored 60 teeth were scaled in a bucco-lingual direction by a sonic scaler. Then all the specimens were cut from the semento-enamel junction. The crown of the tooth is seperated from the root .The resulting roughness of the enamel surface was measured by a profilometer. The specimens were then split into three groups. The first group was polished by an air-powder polishing instrument, the second group was polished by a rotating rubber cup and prophylaxis paste and the last group was polished by a new bur, Stainbuster. Surface roughness (Ra) and the other parameters were recorded for each step in the procedures. Surface roughness was similar and significantly reduced In the rubber cup /paste group and in the Stainbuster group. A slight increase in the air-powder polishing group values was observed, where this was not found statistically significant.