Browsing by Author "Akbulut, Yasemin"
Now showing 1 - 10 of 10
Results Per Page
Sort Options
Item Atatürk dönemi sağlık politikaları(2011) Akbulut, Yasemin; Ağırbaş, İsmail; Önder, Ömer RıfkıItem Katarakt cerrahisinin yaşam kalitesi ve maliyet sonuçlarının değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2021) Kavak, Demet Gökmen; Akbulut, Yasemin; Sağlık Kurumları YöneticiliğiKatarakt Cerrahisinin Yaşam Kalitesi ve Maliyet Sonuçlarının Değerlendirilmesi Bu çalışma, katarakt cerrahisi uygulanan hastalara yönelik, sosyo-demografik, klinik, ameliyat, hizmet sunucu ve tedavi görülen klinik türü özelliklerini ortaya koymak, katarakt cerrahisi öncesi ve sonrası sağlıkla ilişkili yaşam kalitesini belirlemek, katarakt cerrahisinin maliyetini hesaplamak, sosyo-demografik, klinik, ameliyat, hizmet sunucu ve tedavi görülen klinik türü özellikleri ve maliyet ile sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın evrenini Ankara Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, 2018 yılında katarakt cerrahisi uygulanan hastalar oluşturmaktadır. Örneklem büyüklüğü 363 hasta olarak hesaplanmış, amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak, Mangione (2000) tarafından geliştirilen ve Türkçe adaptasyonu Toprak ve ark. (2005) tarafından yapılan "Amerika Ulusal Göz Enstitüsü Görme İşlevleri Anketi (NEI VFQ-25)" ile hasta dosyaları ve hastane bilgi sistemi kullanılmıştır. Verilerin analizinde Wilcoxon İşaretli Sıralar testi, Kruskal Wallis H testi, Mann Whitney U testi ve çok değişkenli doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda hastaların ameliyat öncesi yaşam kalitesi bileşik puan ortalaması 82,77±11,89 olarak bulunmuştur. Ameliyat öncesi yaşam kalitesi ile hastaların öğrenim durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunduğu saptanmıştır. Ortaöğretim öğrenim düzeyine sahip hastaların ameliyat öncesi yaşam kalitesi, okuryazar olmayan hastalara kıyasla daha yüksektir (β=0,161; p=0,032). Buna göre hastaların öğrenim düzeyi arttıkça ameliyat öncesi yaşam kalitesi artmaktadır. Hastaların ameliyat öncesi görme keskinliği (β=0,153; p=0,004) ameliyat öncesi yaşam kalitesini pozitif yönde etkilemekte, görme keskinliği yüksek olan hastaların ameliyat öncesi yaşam kalitesi de daha yüksek bulunmuştur. Hastaların ameliyat sonrası yaşam kalitesi bileşik puan ortalaması (96,02±5,56), ameliyat öncesi yaşam kalitesi puan ortalamasına göre (82,77±11,89) daha yüksektir. Ameliyat sonrası yaşam kalitesi değişimi ise ortalama 13,24 (±12,84) puan değerinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış göstermektedir. Hastaların katarakt ameliyatı sonrası genel sağlık, genel görme, yakın görme, uzak görme, sosyal işlevsellik, akıl sağlığı, rol güçlükleri, bağımlılık, araç sürme, renkli görüş, çevresel görme aktiviteleri ile yaşam kalitesi puan ortalamaları, ameliyat öncesi puan ortalamalarına kıyasla istatistiksel olarak anlamlı ve daha yüksektir. Hastaların yaş, cinsiyet, öğrenim durumu ve gelir durumu ile ameliyat sonrası yaşam kalitesi değişimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Ameliyat öncesi görme keskinliği, ameliyat öncesi refraksiyon, ameliyat öncesi oküler tansiyon, katarakt tipi, anestezi türü, ameliyat süresi, operatörün yaşı, operatörün cinsiyeti ve operatörün akademik unvanı ile ameliyat sonrası yaşam kalitesi değişimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Ameliyat sonrası yaşam kalitesi değişimi ile hastaların tedavi gördükleri klinik türleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Katarakt cerrahisi ortalama toplam maliyeti 696,31 TL olarak hesaplanmıştır. Bu tutar, SGK (2018) tarafından SUT kapsamında belirlenen "fakoemülsüfikasyon ve intraoküler lens implantasyonu" paket fiyatının (435 TL) üstündedir. Katarakt cerrahisi toplam maliyetinin en büyük bölümünü "işlem maliyeti" (439,41 TL), en düşük bölümünü ise "ilaç maliyeti (17,07 TL)" oluşturmaktadır. Sarf malzeme maliyeti ikinci sırada (190,70 TL), yatak maliyeti (49,95 TL) üçüncü sırada yer almaktadır. Katarakt cerrahisi toplam maliyeti ile hastaların yaşı arasında istatistiksel olarak negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (β=-0,152; p=0,005). Buna göre, hastaların yaşı arttıkça toplam maliyet azalmaktadır. Hastaların cinsiyeti, öğrenim durumu ve gelir durumu ile katarakt cerrahisi toplam maliyeti arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Katarakt cerrahisi toplam maliyeti ile hastaların klinik, ameliyat ve hizmet sunucu özellikleri (ameliyat öncesi görme keskinliği, ameliyat öncesi refraksiyon, ameliyat öncesi oküler tansiyon, katarakt tipi, anestezi türü, ameliyat süresi, operatörün yaşı, operatörün cinsiyeti, operatörün akademik unvanı) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Katarakt cerrahisi toplam maliyeti ile hastaların tedavi gördükleri klinik türleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunduğu saptanmıştır. Klinik 4'te tedavi olma durumu (β=0,131; p=0,018), Klinik 3'te tedavi görme durumuna göre, katarakt cerrahisi toplam maliyetini pozitif yönde etkilemektedir. Hastaların katarakt cerrahisi toplam maliyeti ile ameliyat sonrası yaşam kalitesi değişimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Araştırma sonucunda, katarakt cerrahisi hastalarının ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası yaşam kalitesinin ölçülmesinin, ameliyata uygunluğun belirlenmesi ve ameliyatın etkinliğinin izlenmesi açısından yararlı bilgiler sağladığı, rutin hasta izlem sürecine dâhil edilmesi önerilebilir. Katarakt cerrahisi SGK paket fiyat uygulamasının gözden geçirilmesi, katarakt cerrahisi maliyetlerinin kanıta dayalı olarak belirlenmesi önerilebilir. Katarakt cerrahisi maliyetleri ile yaşam kalitesi değişimi arasındaki ilişkinin birden fazla kurumda, hastalığa özgü ilk muayene, ameliyat sonrası kontroller gibi tüm süreçleri kapsayan, özel ve kamu sektörünün karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği, hastaların yaşam kalitesini artırmada hangi tür harcamaların en etkili olduğu ve hangi tür harcamaların israfı temsil ettiği gibi konular dikkate alınarak araştırılması önerilebilir. Türkiye'de sağlık turizmine yönelik yürütülen çalışmalarda katarakt cerrahisinin öncelikli hizmet alanları arasında olması desteklenebilir. Bu araştırmada katarakt cerrahisine yönelik yaşam kalitesi, klinik ve maliyet sonuçlarının bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi, hizmet sunucular tarafından bu yaklaşımın benimsenerek, sonuçların ölçülmesi ve kanıta dayalı kararlar alınmasını sağlayabilir.Item Örgüt iklimi ve örgütsel sinizm ilişkisi: Kamu hastanesinde bir araştırma(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Işık, Mehmet; Akbulut, Yasemin; Sağlık Kurumları YöneticiliğiÖrgüt İklimi ve Örgütsel Sinizm İlişkisi: Kamu Hastanesinde Bir Araştırma. Bu araştırma, bir kamu hastanesinde görev yapan hekim, hemşire ve ebelerin sosyo-demografik ve mesleki özelliklerine göre örgüt iklimi ve örgütsel sinizm tutumlarını belirlemek, örgüt iklimi ile örgütsel sinizm arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini 1091; örneklemini 73 hekim, 248 hemşire ve ebe olmak üzere toplam 321 çalışan oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Stringer (2002) tarafından geliştirilen Örgüt İklimi Ölçeği ve Brandes (1997) tarafından geliştirilen Örgütsel Sinizm Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin istatistiksel analizinde, IBM SPSS 21.0 ve IBM SPSS AMOS 21.0 programından yararlanılmıştır. Araştırma sonunda örgüt ikliminin, "tanıma" ve "bağlılık" boyutları ile katılımcıların cinsiyet durumları arasında; "tanıma" ve "standartlar" boyutları ile katılımcıların eğitim düzeyleri arasında; "standartlar" boyutu ile medeni durum arasında; "tanıma" ve "standartlar" boyutları ile meslek grupları arasında; örgüt iklimi genel ve "yapısal destek" boyutu ile çalışılan birim arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur. Örgüt iklimi ve alt boyutları ile araştırma grubunun sosyo-demografik ve mesleki özelliklerinden medeni durum, yaş, çalışma süresi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Örgütsel sinizm genel ve alt boyutları ile araştırma grubunun sosyo-demografik ve mesleki özelliklerinden cinsiyet, medeni durum, meslek, eğitim durumu, çalışma süresi ve çalışılan birim arasında istatistiksel anlamda bir farklılık saptanmamıştır. Örgütsel sinizm "davranışsal" boyutu ile katılımcıların yaş durumu arasında farklılık istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Örgüt iklimi ile örgütsel sinizm arasındaki doğrudan ve dolaylı ilişkiye yönelik sonuçlara göre, örgüt ikliminin "yapısal destek" boyutunun, örgütsel sinizmin "davranışsal" boyutunu negatif yönlü etkilediği, örgüt ikliminin "standartlar" boyutunun, örgütsel sinizmin tüm boyutlarını negatif yönlü etkilediği saptanmıştır. Ayrıca örgüt ikliminin "bağlılık" boyutunun, örgütsel sinizmin tüm boyutlarını, "tanıma" boyutunun örgütsel sinizm "davranışsal" ve "duyuşsal" boyutlarını, "sorumluluk" boyutunun ise örgütsel sinizm "davranışsal" boyutunu pozitif yönlü etkilediği saptanmıştır. Araştırma sonucunda, sağlık çalışanlarının örgütsel sinizm düzeylerinin orta seviyede olduğu, örgüt iklimini ise ne olumlu, ne olumsuz buldukları ortaya konulmuştur. Buna göre, hastanede sinizmin engellenmesinde çalışanlarla etkili iletişim yöntemlerinin geliştirilmesi, kuruma güven duyulmasını sağlayacak uygulamaların artırılması, çalışanların istenmeyen davranışlarının nedenlerinin araştırılması önerilmektedir. Ayrıca, örgüt içinde rol ve sorumlulukların belirlenmesi, katılımcı karar verme yöntemlerinin uygulanması, etik olmayan davranışların önlenmesi, etkili bir ödül ve eleştiri sisteminin kurulması çalışanların örgüt iklimine yönelik tutumlarının olumlu olmasını sağlayabilir.Item Personel güçlendirme: Hastane yöneticileri üzerinde bir araştırma(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Kuranel, Emine; Akbulut, Yasemin; Sağlık Kurumları YöneticiliğiBu çalışma, hastane yöneticilerinin personel güçlendirmeye ilişkin davranışsal ve psikolojik algılarının, sosyo-demografik ve mesleki özelliklerine göre farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi ve davranışsal güçlendirme ile psikolojik güçlendirme arasındaki ilişkinin ortaya konulması amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın evrenini Ankara'da Kamu Hastaneleri Kurumu'na bağlı 39 hastanede görev yapan 331 hastane yöneticisi (başhekim, idari ve mali hizmetler müdürü, sağlık bakım hizmetleri müdürü, hasta hizmetleri ve sağlık otelciliği müdürü ve yardımcıları) oluşturmaktadır. Araştırmaya 198 yönetici (evrenin %60'ı) katılmıştır. Hastane yöneticilerinin personel güçlendirme algılarının ölçülmesinde Pelit (2008) tarafından geliştirilen Davranışsal Güçlendirme Ölçeği ile Spreitzer ve arkadaşları (1997) tarafından geliştirilen ve Altındiş (2011) tarafından Türkçeye uyarlanan Psikolojik Güçlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda hastane yöneticilerinin yaş ve cinsiyetleri ile davranışsal güçlendirme boyutları arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Yöneticilerin medeni durumları ile davranışsal güçlendirmenin güven ve destek boyutu arasında; yöneticilerin öğrenim düzeyleri ile davranışsal güçlendirmenin takım çalışması boyutu arasında anlamlı farklılık saptanmıştır. Yöneticilerin öğrenim gördükleri lisans alanı ile davranışsal güçlendirmenin ödüllendirme ve geri besleme boyutu arasında, öğrenim gördükleri lisansüstü ve tıpta uzmanlık alanları ile davranışsal güçlendirmenin yetki ve sorumluluk, iletişim ortamı ve takım çalışması boyutları arasında anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Yöneticilerin yönetsel unvanları ile davranışsal güçlendirmenin iletişim ortamı ve takım çalışması boyutları arasında; yönetici olarak çalışma süreleri ile davranışsal güçlendirmenin yetki ve sorumluluk ile iş zenginleştirme boyutları arasında anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Yöneticilere bağlı olarak çalışan personel sayısı ile davranışsal güçlendirmenin yetki ve sorumluluk, güven ve destek ile eğitim ve öğrenme boyutları arasında, yöneticilerin görev yaptıkları hastane türü ile davranışsal güçlendirmenin motivasyon, iletişim ortamı, takım çalışması ile eğitim ve öğrenme boyutları arasında anlamlı farklılık saptanmıştır. Araştırma sonucunda hastane yöneticilerinin yaşları ile psikolojik güçlendirmenin özerklik ve etki boyutları arasında; yöneticilerin cinsiyetleri ile psikolojik güçlendirmenin anlamlılık ve özerklik boyutları arasında; yöneticilerin öğrenim düzeyleri ile psikolojik güçlendirmenin anlamlılık boyutu arasında anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Lisansüstü ve tıpta uzmanlık eğitimi alan yöneticilerin güçlendirme algılarının diğerlerine göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu nedenle yöneticilerin lisansüstü eğitim almaları konusunda özendirilmeleri ve teşvik edilmeleri önerilebilir. Yöneticilerin iletişim ortamı, güven ve destek, takım çalışması ve ödüllendirme ve geri besleme boyutlarında daha düşük güçlendirme algıları olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle yöneticilerde güçlendirmenin tam olarak anlaşılmasının sağlanması ve yöneticilerin çalışanları organizasyonel süreçlere daha fazla dâhil etmesi önerilebilir.Item Sağlık diplomasisi ve Türkiye üzerine bir araştırma(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Muganyızı Sosthenes, Edwın Gratıon; Akbulut, Yasemin; Sağlık YönetimiSağlık, dünyadaki birçok ülkenin dış ve sağlık politikalarında ilgi alanı haline gelmiştir. Bu ilgi temelde iki faktöre dayanmaktadır. Bunlar küreselleşmeden etkilenen ülkelerin dünya ile bağlantısının artması, ülkelerin sınırları içindeki ve dışındaki sağlık sorunlarıyla daha fazla ilgilenmeleridir. Bu durum, "Küresel Sağlık Diplomasi" olarak adlandırılan olguyu ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye'nin sağlık diplomasisi konusundaki politikasını paydaş görüşlerine dayalı olarak analiz etmektir. Bu amaçla öncelikle, Türkiye'nin küresel sağlık ve diplomasi konusunda mevcut politikaları, bu politikaların Türk dış politikasındaki yeri, önemi ve etkisi, ilgili aktörler, yasal düzenlemeler ortaya konulmakta, daha sonra sağlık diplomasisinin gelişmesine yönelik öneriler sunulmaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın amacına ve literatüre dayalı olarak 20 paydaş ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Araştırmanın verileri, Nisan - Aralık 2018 tarihleri arasında yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Verilerin toplanmasında yarı yapılandırmış görüşme formu kullanılmıştır. Formda, paydaşların kişisel, demografik ve çalışma ortamına ait sorular ile küresel sağlık ve sağlık diplomasisi, Türkiye'nin sağlık diplomasisinde mevcut durumu, Türkiye'nin sağlık diplomasisinde gelecek trendlerini ortaya koymak üzere sorular yer almaktadır. Araştırma verilerinin çözümlenmesinde içerik analizi teknikleri kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen kalitatif veriler, her bir katılımcı için ayrı dosya olacak şekilde word belgesi olarak hazırlanmış ve Maxqda 18 programına aktarılmış, kodlamalar oluşturulmuştur. Daha sonra kodlar bir araya getirilerek, araştırma bulgularının ana hatlarını oluşturacak temalar ortaya çıkarılmıştır. Temaları temsil etmek için kod matrisi, kod ilişkileri, tek kod ve kod alt kod modelleri kullanılmıştır. Araştırmada yapılan içerik analizine göre, 16 tema ve 483 alt tema belirlenmiştir. Türkiye'nin son yıllarda gerek TIKA gerekse Sağlık Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yürüttüğü çalışmaların küresel anlamda sağlık diplomasisi çerçevesinde ele alınıp, yorumlanması konusunda çalışmaların çok sınırlı olduğu bulunmuştur. Katılımcıların küresel sağlık ve sağlık diplomasisi anlayışının dünya ile paralel olduğu tespit edilmiştir. Türkiye'de sağlık diplomasisi politikasının varlığı ve bunun Türk dış politikasına entegrasyonu konusunda ortak bir anlayış olmadığı saptanmıştır. Türkiye'nin, birçok uluslararası anlaşmaya taraf olduğu, sağlık alanında çeşitli faaliyetler yürüttüğü bulunmuştur. Türkiye'nin sağlık alanında işbirliği ve yardım projelerinin hem ülkelerin toplum sağlığının çeşitli boyutlarda gelişmesine katkıda bulunduğu, hem de dış politika hedeflerine ulaşılmasında katkısının olduğu görülmüştür. Türkiye'de, sağlık diplomasisinde hükümet ve hükümet dışı aktörlerin var olduğu ve çok paydaşlı bir yapı olduğu belirtilmiştir. Diplomatik başarıya ulaşmak için, Türkiye'nin yumuşak güç olarak sağlık alanına daha fazla odaklanmasının avantajları olduğu, Türkiye'nin bu konudaki dış politikasının aktif, işbirlikçi ve yapıcı olduğu tespit edilmiştir. Türkiye'nin küresel sağlık diplomasisinde bazı zorluklarla karşılaşabileceği belirtilmiştir. Bu zorlukların bütüncül bir politika ve strateji eksikliği, kaynak yaratma sorunları, yeterli bilgi ve deneyime sahip insan ve fiziksel kaynakların yetersizliği ve göç ile ilgili olduğu ifade edilmiştir. Türkiye'nin küresel sağlık diplomasisi rolünü artırmasına yönelik öneriler arasında, dış sağlık politikasının geliştirilmesi, uluslararası fonlara Türk şirketlerinin ulaşması ve kullanması, TİKA ve benzeri kuruluşların projelerinde olduğu gibi, diğer sağlık programları hakkında daha fazla araştırma yapılması, kongre ve eğitim programları düzenlenmesi, sağlık diplomatlarının yetiştirilmesi ve görevlendirilmesidir. Küresel sağlık diplomasisine yönelik araştırmaların yapılması, projelere yönelik fizibilite çalışmaları gerçekleştirilmesi, faaliyetlerin güçlü ve zayıf olduğu yönlerinin belirlenmesi, evrensel sağlık kapsamı, sağlık reformları, halk sağlığı deneyimi gibi alanlarda başarıların paylaşılması, göç ve hastalık kontrolüne önem verilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, Türkiye'nin küresel sağlık diplomasisindeki rolünü artırması için tüm paydaşları kapsayan bütüncül bir dış sağlık politikası belirlemesi, sağlık ateşe ve diplomatları yetiştirmesi ve görevlendirmesi, uluslararası liderlik girişimleri üzerine İİT ile çalışmaya devam etmesi ve konu ile ilgili araştırma faaliyetlerini artırması önerilmektedir. Anahtar Sözcükler: Dış Politika, Sağlık Politikası, Sağlık Yardımları, Sağlık Yönetimi.Item Sağlık kurumlarında kadın yöneticilere yönelik tutumların değerlendirilmesi: Bir kamu hastanesi örneği(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Kutlu, Gamze; Akbulut, Yasemin; Sağlık Kurumları YöneticiliğiBu çalışma Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapan hekim, hemşire, ebe, sağlık teknikeri, yönetici, diğer sağlık personel ve idari personelin kadın yöneticilere yönelik tutumlarını saptamak, bu tutumların sosyo-demografik ve örgütsel özelliklere göre farklılıklarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın evrenini Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapan 1952 kişi oluşturmaktadır. Evreni temsil edecek yeterli örneklem büyüklüğünü bulmak için tabakalı örnekleme yöntemi kullanılarak hesaplanmıştır. Buna göre 18 yönetici, 102 hekim, 105 hemşire ve ebe, 50 sağlık teknikeri, 22 diğer sağlık personeli ve 51 idari personel olmak üzere toplam 348 kişi araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Berkman (2005) tarafından geliştirilen "Kadın Yöneticilere Yönelik Tutum Ölçeği" kullanılmıştır. Veriler bilgisayar ortamında ve SPSS istatistik programı kullanılarak çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda, kadın yöneticilere yönelik tutum puanının ne olumlu ne olumsuz (nört) olduğu bulunmuştur. Cinsiyet ile kadın yöneticilere yönelik tutumun tüm alt boyutlarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte öğrenim durumu, toplam çalışma süresi, görev unvanı ile kadın yöneticilere yönelik tutum puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. Ancak lisans alanı, çocuk sayısı, medeni durum ile kadın yöneticilere yönelik tutum arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Sağlık kurumlarında kadın çalışanların görüşünü belirleyebilmek için yapılan analizler sonucu; kadınlar erkeklere göre daha fazla cam tavana maruz kaldığını ifade etmişlerdir. Kadın katılımcılar erkeklere kıyasla sağlık kurumlarında kadın yönetici sayısının daha yetersiz olduğu görüşüne daha fazla katılmışlardır. Araştırma grubunun kadınların üst düzey yönetici olmaları konusundaki tutum puanları arasında cinsiyete göre anlamlı bir farkın bulunmuş olması, sağlık sektöründe cam tavanın olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle sağlık sektöründe kadın üzerine araştırmalar daha geniş kitlelerde ve farklı değişkenlerle tekrarlanmalıdır. Ayrıca kadınların yönetici konumuna gelmeleri özendirilmesi amacıyla, çalışma saatlerinde esneklik ve kreş imkânları sağlanabilir. Bunun yanında, hastanelerde kadınların sorunlarını doğrudan iletebileceği birimlerin kurulması önerilebilir.Item Sağlık okuryazarlığı, öz kontrol ve sağlıklı yaşam biçimi davranışları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2021) Alp, Servet; Akbulut, Yasemin; OtherBu araştırma, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğrenim gören lisans öğrencilerinin sağlık okuryazarlık, öz kontrol ve sağlıklı yaşam biçimi davranışları düzeyini belirlemek, sosyo-demografik özelliklere göre farklılıklarını ve aralarındaki ilişkiyi ortaya koymak, öz kontrolün aracı ve düzenleyici rolünü belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, Fakülteye kayıtlı 2645 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada örneklem seçilmemiş 25 Kasım 2020 - 14 Ocak 2021 tarihleri arasında araştırmaya katılmayı kabul eden 1023 öğrenciye ulaşılmıştır. Veri toplama aracı olarak Okyay ve ark. (2016), tarafından geliştirilen "Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği", Bahar ve ark. (2008), tarafından geliştirilen "Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları II'' ve Ercoşkun (2016), tarafından Türkçe'ye uyarlanan "Öz Kontrol-Öz Yönetim'' Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde AMOS 23.0, IBM SPSS 22.0 ve SPSS 22.0'ın eklentisi Process Macro v3.5 programları kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, sağlık okuryazarlığı ve öz kontrolün; cinsiyet, yaşanılan yer, bölüm, sınıf ve gelire göre anlamlı farklılık göstermediği saptanmıştır. Sağlıklı yaşam biçimi davranışların cinsiyet haricinde yaşanılan yer, bölüm, sınıf ve gelire göre anlamlı farklılık göstermediği bulunmuştur. Araştırmada; sağlık okuryazarlığı, öz kontrol, sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve bunların alt boyutları arasındaki ilişkiyi belirlemek amacı ile korelasyon analizi yapılmıştır. Analiz sonucunda; pozitif yönlü orta ve yüksek düzeyde anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Regresyon analizi sonucunda; sağlık okuryazarlığının öz kontrol ve sağlıklı yaşam biçimi davranışları üzerinde anlamlı etkisi olduğu bulunmuştur. Öz kontrolün sağlıklı yaşam biçimi davranışları üzerinde etkisi olduğu saptanmıştır. Sağlık okuryazarlığı ve öz kontrolün sağlıklı yaşam biçimi davranışları üzerinde anlamlı etkisi olduğu belirlenmiştir. Sağlık okuryazarlığı ve öz kontrol ölçekleri alt boyutlarının sağlıklı yaşam davranışları üzerinde istatiksel olarak anlamlı etkisi hesaplanmıştır. Aracı etki analizi sonucunda öz kontrolün aracı rolü olduğu belirlenmiştir. Düzenleyici etki analizi ile öz kontrolün düzenleyici role sahip olduğu bulunmuştur. Sağlık okuryazarlığı ve öz kontrolün yükseltilmesi yoluyla sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının geliştirilmesi önerilmektedir.Item Sağlık yönetimi bölümü öğrencilerinin öz yeterlik ve karar verme stillerinin değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2016) Karakoç, Ayşe Gül; Akbulut, Yasemin; Sağlık Kurumları YöneticiliğiBu çalışma, Ankara ilinde bulunan ikisi devlet, birisi özel olmak üzere toplam üç üniversitenin sağlık yönetimi bölümlerinin 1. ve 4. sınıflarında okuyan öğrencilerin "öz yeterlik düzeyleri ve karar verme stillerini belirlemek, öz yeterlik düzeyleri ve karar verme stillerinin sosyo-demografik özelliklere göre farklılıklarını saptamak, öz yeterlik ve karar verme stilleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmek" amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın evrenini, Ankarada bulunan üç üniversitenin sağlık yönetimi bölümlerinin 1. ve 4. sınıflarında okuyan öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmaya 331 öğrenci (evrenin % 92,7'i) katılmıştır. Öğrencilerin genel öz yeterlik düzeyleri ve karar verme stillerini belirlemek için iki farklı ölçek kullanılmıştır. Araştırma grubunun öz yeterlik algısının ölçülmesinde, Schwarzer ve Jarusalem (1979) tarafından geliştirilen Genel Öz Yeterlik Ölçeği ve karar verme stillerinin ölçülmesinde Scott ve Bruce (1995) tarafından geliştirilen Genel Karar Verme Stilleri Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öz yeterlik ile bölümü kendi isteği ile seçme arasında; karar verme stilleri ile öğrenim görülen üniversite, sınıf düzeyi, cinsiyet, yaş, anne eğitim düzeyi, aile gelir düzeyi ve bölümü kendi isteği ile seçme arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olduğu saptanmıştır. Araştırmada; öz yeterliğin karar verme stillerinin her bir alt boyutu ile olan ilişkisini belirlemek amacı ile korelasyon analizi yapılmıştır. Korelasyon analizi sonucunda; genel öz yeterlik ile rasyonel ve sezgisel karar verme stili arasında pozitif; kaçınmacı karar verme stili arasında ise negatif ilişki olduğu tespit edilmiştir. Korelasyon analizi sonucunda en kuvvetli ilişkinin, genel öz yeterlik puan ortalaması ile rasyonel karar verme stili arasında olduğu saptanmıştır. Korelasyon analizi sonucunda ayrıca, genel karar verme stilleri ölçeğinin kendi alt boyutları arasında da bazı anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. Buna göre; en yüsek korelasyonel ilişki, kendiliğinden-anlık karar verme stili ile kaçınma karar verme stili arasında saptanmıştır. Yapılan Regresyon analizi sonucunda; öz yeterliğin rasyonel, sezgisel, kaçınma karar verme stilleri üzerinde etkili olduğu saptanmış ve araştırmanın sonunda araştırma bulgularına yönelik ve genel öz yeterlik ve karar verme stillerinin geliştirilmesine yönelik olarak bazı öneriler geliştirilmiştir. Anahtar Sözcükler: karar verme stilleri, öğretim, öz yeterlik, sağlık yönetimi, üniversite öğrencisiItem Yalın yönetimin bir kamu hastanesi laboratuvarında uygulanması(Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi, 2019) Akbulut, Yasemin; Durur, Fatih; Sağlık Bilimleri FakültesiBu çalışmanın amacı, yalın yönetim teknik ve araçlarından yararlanarak bir kamu hastanesinin patoloji laboratuvarındaki israf noktalarını ve bu israf noktalarını ortadan kaldıracak yalın yönetim tekniklerini belirlemek, yalın uygulamalar ile daha kaliteli ve verimli çalışan bir patoloji laboratuvarının oluşmasını sağlamaktır. Bu amaçla çalışmada yalın yönetimin uygulanması için üst yönetimin desteğinin alınması ve çalışma yerinin belirlenmesi, gözlem, çalışanlara eğitim verilmesi, değer akış haritalarının çizilmesi, israf noktalarının ve uygulanacak yalın tekniklerin belirlenmesi, uygulama, değerlendirme ve raporlama olmak üzere yedi adımdan oluşan bir yöntem takip edilmiştir. Çalışma katılımcı eylem araştırması türünde olup, veri kaynağı olarak gözlem ve görüşmelerin yanında hastane istatistik birimi ve patoloji laboratuvarından alınan verilerden yararlanılmıştır. Çalışmada değer akış haritaları ile patoloji laboratuvarının mevcut durumu ve israf noktaları belirlenmiştir. Buna göre mide biyopsisi örneği için patoloji laboratuvarında akış süresinin 74 saat 09 dakika, bekleme süresinin 54 saat 37 dakika, katma değer süresinin ise 19 saat 32 dakika olduğu belirlenmiştir. Mevcut durum haritasına göre mide biyopsisi örnekleri için patoloji laboratuvarında geçen sürenin %73,6’sının katma değer yaratmadığı belirlenmiştir. Oluşturulan gelecek durum haritası ve değer akış planı ile hata, malzeme ve gereksiz hareket israflarının ortadan kaldırılabileceği bu sayede akış süresinin 63 saat 09 dakikaya, bekleme süresinin 43 saat 37 dakikaya, katma değer süresinin ise 19 saat 32 dakikaya düşürülebileceği hesaplanmıştır. Bu durumda katma değer yaratmayan süre oranı %73,6’dan %69’a düşürülecek ve %4,6’lık bir iyileşme sağlanacaktır. Ayrıca balık kılçığı diyagramı ve pareto analizi ile belirlenen öncelikli israf noktalarının ortadan kaldırılması amacıyla laboratuvarda 5S uygulaması gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgular ile patoloji laboratuvarında yalın yönetim uygulamaları sonucunda hata, maliyet, gereksiz hareket ve bekleme sürelerinin azaltılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Yalın yönetim uygulamalarının uzun vadeli sonuçlarının görülebilmesi için çalışmaların sürdürülmesi ve hastanenin geneline yaygınlaştırılması önerilmektedirItem Yenidoğan yoğun bakımda ebeveynlerin güçlendirilmesi: Empathic-n ölçeği'nin Türkçe uyarlaması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Özsoy, Sevilay; Akbulut, Yasemin; Sağlık YönetimiYenidoğan Yoğun Bakımda Ebeveynlerin Güçlendirilmesi: EMPATHIC-N Ölçeği'nin Türkçe Uyarlaması Aile merkezli bakım felsefesi pediatrik hasta bakımının vazgeçilmez bir öğesi olarak gelişmiştir. Bu çalışmanın amacı; orijinali Hollandaca olan Empowerment of Parents in the Intensive Care-Neonatology (EMPATHIC-N), isimli ölçeğin Türkçe'ye uyarlama çalışmasının yapılmasıdır. Araştırmaya Hacettepe Üniversitesi İhsan Doğramacı Çocuk Hastanesi yenidoğan yoğun bakım ünitelerinden hizmet alan, çalışmaya katılmayı kabul eden ve araştırma kriterlerine uyan toplam 134 ebeveyn dahil edilmiştir. Araştırmanın yürütülmesi için ilgili hastaneden izin alınmıştır. Ayrıca, Hacettepe Üniversitesi Girişimsel Olmayan Araştırmalar Etik Kurulu'ndan etik kurul izni alınmıştır. Araştırma verileri 15 Mayıs 2018 – 15 Haziran 2019 tarihleri arasında toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen bilgi formu ve Latour ve arkadaşları tarafından (2012) geliştirilen EMPATHIC-N Ölçeği'nin Türkçe dil geçerliliği ve uyarlaması tamamlanan ve "Yenidoğan Yoğun Bakımda Ebeveynlerin Güçlendirilmesi: EMPATHIC-N Ölçeği" adını alan araç kullanılmıştır. Ölçek 57 madde ve beş alt boyuttan (bilgi, bakım ve tedavi, ebeveyn katılımı, organizasyon, profesyonel tutum) oluşmaktadır. Ölçeğin Türkçe'ye uyarlama çalışmaları kapsam ve dil ile yapı geçerliliği olmak üzere iki başlıkta yapılmıştır. Uyarlama çalışmaları ölçek sahibinin yönergesi ve ISPOR (The translation and cultural adaption group of the international society for pharmacoeconomics and out come research) talimatları doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. Buna göre, ölçeğin kapsam geçerliğinin değerlendirilmesi için görüş almak üzere 56 uzmana ulaşılmıştır. Uzman görüşleri doğrultusunda ölçeğin iç tutarlılık katsayısı olan cronbach'ın α değeri ,955 olarak hesaplanmıştır. Ölçek için madde-toplam istatistikleri hesaplanmış, herhangi bir maddenin çıkarılması sonucunda cronbach α değerleri anlamlı bir farklılaşma göstermemiştir. Bunun yanında, kapsam geçerliği oranı, her bir ölçek alt boyutu için kapsam geçerlik indeksi hesaplanmıştır. Ölçeğin güvenirliğinin belirlenmesinde, "madde toplam puan korelasyonu, Cronbach α iç tutarlılık, ikiye bölme, sınıf içi korelasyon katsayısı" kullanılmıştır. Verilerin analizi ile elde edilen bulgulara göre, Yenidoğan Yoğun Bakımda Ebeveynlerin Güçlendirilmesi: EMPATHIC-N Ölçeği'nin Türkiye'de yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde ebeveynlerin memnuniyet düzeylerini ölçmek için geçerli ve güvenilir bir araç olduğu bulunmuştur. Uyarlaması yapılan ölçeğin araştırmalarda kullanılması ve farklı kültürlerde elde edilen sonuçlar ile karşılaştırılması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Aile Merkezli Bakım, Ebeveyn Memnuniyeti, EMPATHIC-N, Geçerlilik, Güvenirlik, Uyarlama.