Browsing by Author "ALGAN, Nesrin (Tez Danışmanı)"
Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
Item BİR TÜKETİCİ HAKKI OLARAK SAĞLIKLI BİR ÇEVREYE SAHİP OLMA HAKKI(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL ÇEVRE BİLİMLERİ ANABİLİM DALI) KAYSERİLİOĞLU, Gülsün İrem (Yazar); ALGAN, Nesrin (Tez Danışmanı)Bu çalışmanın konusu, 'bir tüketici hakkı olarak sağlıklı bir çevreye sahip olma hakkı'dır. Konuya ilişkin olarak aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir: Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, temiz, yeterli hava ve su; daha çok yeşil alan; temiz ve çağdaş bir kent; sağlıklı, kaliteli alt yapı hizmetlerinin sağlanması, oluşturulması ve savurganlığa karşı alınan tüm önlemleri kapsamaktadır. 5491 sayılı Kanunla değişik 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 30. maddesi, 'Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemler alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir' hükmü ile, idari yargıda dava açabilmelerinin ilk adımı olarak, yönetim makamlarına başvurarak bu eylem ve etkinliğin durdurulmasını isteyebileceklerini göstermektedir. 2000 yılında çıkarılan 4577 sayılı yasanın 5. maddesinin a fıkrası açıkça, iptal davalarının 'menfaatleri ihlal edilenler tarafından' açılabilmesini kurala bağlamıştır. Tüketim olgusu insanlığın doğuşundan itibaren önce ABD'de, ardından Batı Avrupa ve giderek tüm dünyada tüketicinin korunması hareketinin başlaması ve genişleyen bir şekilde yayılması sonucunu doğurmuştur. Hem 1982 T.C Anayasası'nın 172. maddesi çerçevesinde, hem de AB ile olan ortaklık ilişkisi ve gümrük birliğinin öngördüğü uyumlaştırmayı sağlamak amacıyla 23.2.1995 tarihinde kabul edilen 4077 sayılı Tüketicilerin Korunması Hakkında Kanun ve bu Kanunda 4822 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler yapılmıştır. Bunların, Avrupa Birliği mevzuatı ile karşılaştırıldığında, eksik ve yetersiz kaldığı söylenebilir. Sonuç olarak, çevreyi koruyan bir tüketim bilincinin oluşturulmasının, gelecek nesillere sağlıklı bir temiz bir çevre bırakılması bakımından önemli olduğu ifade edilebilir.Item Ekosistem yaklaşımı hukuki ve teknik boyutları – uygulamalar(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı) ALGAN, Nesrin (Tez Danışmanı); GÜL, İlkem İlktan (Yazar)ÖZET Bu tez çalıĢması günümüzde ekolojik etkisi oldukça fazla hissedilen ve bunun yanı sıra ekonomik değer kayıplarına da neden olan biyolojik çeĢitliliğin kaybının önlenmesi ve ekosistem yaklaĢımı çerçevesinde, türlerin doğal yaĢam ortamlarının korunarak geliĢtirilmesi ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının sağlanması amacıyla geliĢtirilen yöntem ve stratejilerin araĢtırılarak derlenmesi amacıyla hazırlanmıĢtır. ÇalıĢmada öncelikle doğal kaynakların azalmasına ve ekosistem yapılarının bozulmasına iliĢkin yaĢanan sorunsal ortaya konulmuĢtur. Bu çerçevede; yanlıĢ arazi kullanım kararları ve sektörel uygulamalar nedeniyle parçalanan habitatlarda ortaya çıkan çevresel etkiler açıklanmıĢ ve bu sorunsalın aĢılması ve doğal çevre ve insanlar için yaĢamsal önem taĢıyan doğal kaynakların korunması, sürdürülebilir kullanımı ve sağlanan faydaların eĢit paylaĢımı amaçlarına ulaĢmak için geliĢtirilmiĢ olan ekosistem yaklaĢımının evrilme süreci aktarılmıĢ ve bu stratejinin temel ilkeleri kavramsal çerçevede irdelenmiĢtir. Farklı ekosistem türleri ve farklı ekolojik öncelikler için ortaya konulmuĢ uluslararası ve ulusal düzeyde ekosistem yaklaĢımı ile ilgili mevzuat düzenleme çalıĢmalarına yer verilen hukuki çerçevede ise önemli mevzuat metinleri ekosistem yaklaĢımının esasları doğrultusunda analiz edilmiĢtir. Bu aĢamada BirleĢmiĢ Milletler, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin ulusal mevzuatı birbirleri ile eĢleĢtirmeli olarak irdelenmiĢtir. ÇalıĢmanın ikinci bölümünde ise ekosistem yaklaĢımının ve ilkelerinin uygulanmasına yönelik örnekler verilerek kavramsal ve yasal çerçeve somutlaĢtırılmaya çalıĢılmıĢtır. Bu bölümde örneklerin ulusal ve yabancı kaynaklardan yapılan seçiminde içeriklerine dikkat edilmiĢtir. Öncelikle ekosistem yaklaĢımının bir yöntem olarak nasıl ele alındığı ve uygulandığına iliĢkin uygulamalara yer verilmiĢtir. Bu kapsamda, dünya coğrafyasının büyük bir kısmını oluĢturan kurak bölgelerin geliĢtirilmesinde, diğer taraftan sulak alanların korunması ve geliĢtirilmesinde ve ek olarak insanların büyük çoğunluğunun yaĢamlarını sürdürdüğü kentsel alanlardaki planlamalarda ekosistem yaklaĢımının nasıl sağlanabileceğine iliĢkin örnekler verilmiĢtir. Bir yöntem olarak ekosistem yaklaĢımının uygulanmasına iliĢkin verilen örneklerden sonra, ekosistem yaklaĢımı kavramının temelini oluĢturan ilkelerin uygulamalarda nasıl ele alındığına yönelik örnekler ise ikinci bölümün ikinci kısmında yer almaktadır. Bu baĢlıkta dünya genelinde ekosistem yaklaĢımının uygulanmasını içeren projelerin yönlendirildiği ve finanse edildiği IUCN tarafından gerçekleĢtirilen uygulamalara yer verilmiĢtir. Ekosistem yaklaĢımının temelini oluĢturan ilkelerin birbirleri ile olan ilgileri ve etkileri bakımından gruplanarak bir arada uygulandığı örnekler seçilmiĢtir. Verilen 162 örneklerde farklı ekosistem türleri için geliĢtirilmiĢ çözümler açıklanmıĢ ve ekosistem yaklaĢımının uygulanmasında edinilen deneyimler ortaya konulmuĢtur. ÇalıĢmanın sonunda ise ekosistem yaklaĢımının kavramsal ve yasal çerçevesi ile uygulamalarına yönelik değerlendirme ve önerilerde bulunulmuĢtur. Bu çerçevede yapılan değerlendirmelerde, ekosistem yaklaĢımının günümüzde hemen her sektörde yapılan planlamalarda, geliĢtirilen stratejilerde ve belirlenen politika önceliklerinde göz önüne alınmasının önemi ortaya çıkmıĢtır. Ekosistem yaklaĢımına yalnızca düzenlenecek yasal metinlerde yer verilmesinin bir yarar sağlamayacağı, bunun bir temel kabul olarak tüm karar verici kesimler tarafından benimsenmesi ve uygulanması ile bir anlam kazanacağı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Ancak bu Ģekilde, günümüzde yaĢanan ve etkileri küresel boyutlara dek uzanan çevre sorunlarının önüne geçilmesi ve gelecek kuĢakların gereksinmelerinin güvence altına alınabilmesinin mümkün olabileceği anlaĢılmıĢtır. SUMMARY This thesis has been prepared to search and reveal the methods and the strategies that are developed to prevent the loss of biodiversity which not only causes economic decrements but also affects the human beings adversely in their daily life. At the beginning of the study, the problem appeared due to the decline of natural resources and deterioration of the ecosystem structures and habitats is introduced, then the evolving process of the “ecosystem approach” concept, that has been presented as the strategy to reach the main goals, such are conservation of the biodiversity that are crucial for humans, sustainable use of them, and the equitable sharing of the benefits gained from the ecosystems. Afterwards the twelve principles of the “ecosystem approach” are examined in detail. Then, the important legal documents, which are prepared and taken into force both on national and international levels and concerned with “ecosystem approach”, are analyzed briefly within the time framework. At the end of the study, national and international case studies about the implementation of ecosystem approach itself and the principles of ecosystem approach are given. Finally; the assessments concerned with the subject are made.Item KÜRESEL ÇEVRESEL YÖNETİŞİM (İYİ YÖNETİM)(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL ÇEVRE BİLİMLERİ ANABİLİM DALI) ÜZEL, Esra (Yazar); ALGAN, Nesrin (Tez Danışmanı)Dünyadaki pek çok değişim, özellikle küresel çevre sorunları uluslararası işbirliklerinin şekillerinde, küresel yönetim kurumlarında ve bunların yöntemlerinde bazı yenilikler yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu düşüncelerden yola çıkan uluslararası örgütler, çevrenin korunmasına ve geliştirilmesine yönelik ortak politikalar üretmek amacıyla çalışmalara başlamışlardır. Uluslararası oluşumlar tarafından “küresel sorunlar küresel çözümler gerektirir.” sloganı benimsenerek, geleneksel yönetim anlayışının yerini, katılımcılığa ve ortaklıklara dayalı çok aktörlü yönetim olarak tanımlanan yeni bir yönetim anlayışının almaya başladığı görülmektedir. Yönetişim kavramı ile sürdürülebilir gelişme yaklaşımına atıfta bulunularak geliştirilen “Küresel Çevresel Yönetişim” kavramı temel olarak liberal çevrecilik normlarına dayanmaktadır. Üç bölümden oluşan bu tez çalışmasının, birinci bölümünün ilk kısmında, yönetişim kavramının ortaya çıkış süreci, tanımı ve anlamı üzerindeki farklı yorumlar ile özellikleri, hedefleri, unsurları, aktörleri, araçları ile göstergeleri incelenmeye çalışılmıştır. Kavrama yönelik uluslararası kuruluşların yaklaşımlarına yönetişim ve siyasal sistem alt başlığı altında ayrıca yer verilmiştir. Tezin birinci bölümünün ikinci kısmında ise, sürdürülebilir gelişme kavramı ile yönetişim ilişkisi ele alınmıştır. Çalışmanın bu bölümünün son kısmında ise yönetişim kavramına yönelik tartışmalar ile eleştirilere yer verilmiştir. Tezin ikinci bölümünde küresel çevresel yönetişim kavramı uluslararası kurumların yaklaşımları ile birlikte ele alınmıştır. Bu kısmın başlangıç bölümünde küresel düzeyde çevresel yönetişimin ortaya çıkış süreci, anlamı, kapsamı, amaçları, küresel çevresel yönetişim senaryoları, akçal kaynakları detaylı bir biçimde incelenmiştir. Ayrıca, sürdürülebilir gelişme paradigmasının hayata geçirilebileceği ortam olarak sunulan küresel çevresel yönetişim kavramının aktörleri ve rolleri açıklığa kavuşturulmuştur. Bu çalışmanın üçüncü bölümünde, küresel yönetişim anlayışı Birleşmiş Milletler çevre konferansları ve Birleşmiş Milletler Küresel Yönetişim Komisyonu görüşleri çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır.Item Küresel çevresel yönetişim (iyi yönetim)(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı) ALGAN, Nesrin (Tez Danışmanı); ÜZEL, Esra (Yazar)Dünyadaki pek çok değişim, özellikle küresel çevre sorunları uluslararası işbirliklerinin şekillerinde, küresel yönetim kurumlarında ve bunların yöntemlerinde bazı yenilikler yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu düşüncelerden yola çıkan uluslararası örgütler, çevrenin korunmasına ve geliştirilmesine yönelik ortak politikalar üretmek amacıyla çalışmalara başlamışlardır. Uluslararası oluşumlar tarafından “küresel sorunlar küresel çözümler gerektirir.” sloganı benimsenerek, geleneksel yönetim anlayışının yerini, katılımcılığa ve ortaklıklara dayalı çok aktörlü yönetim olarak tanımlanan yeni bir yönetim anlayışının almaya başladığı görülmektedir.Yönetişim kavramı ile sürdürülebilir gelişme yaklaşımına atıfta bulunularak geliştirilen “Küresel Çevresel Yönetişim” kavramı temel olarak liberal çevrecilik normlarına dayanmaktadır.Üç bölümden oluşan bu tez çalışmasının, birinci bölümünün ilk kısmında, yönetişim kavramının ortaya çıkış süreci, tanımı ve anlamı üzerindeki farklı yorumlar ile özellikleri, hedefleri, unsurları, aktörleri, araçları ile göstergeleri incelenmeye çalışılmıştır. Kavrama yönelik uluslararası kuruluşların yaklaşımlarına yönetişim ve siyasal sistem alt başlığı altında ayrıca yer verilmiştir. Tezin birinci bölümünün ikinci kısmında ise, sürdürülebilir gelişme kavramı ile yönetişim ilişkisi ele alınmıştır. Çalışmanın bu bölümünün son kısmında ise yönetişim kavramına yönelik tartışmalar ile eleştirilere yer verilmiştir.Tezin ikinci bölümünde küresel çevresel yönetişim kavramı uluslararası kurumların yaklaşımları ile birlikte ele alınmıştır. Bu kısmın başlangıç bölümünde küresel düzeyde çevresel yönetişimin ortaya çıkış süreci, anlamı, kapsamı, amaçları, küresel çevresel yönetişim senaryoları, akçal kaynakları detaylı bir biçimde incelenmiştir. Ayrıca, sürdürülebilir gelişme paradigmasının hayata geçirilebileceği ortam olarak sunulan küresel çevresel yönetişim kavramının aktörleri ve rolleri açıklığa kavuşturulmuştur.Bu çalışmanın üçüncü bölümünde, küresel yönetişim anlayışı Birleşmiş Milletler çevre konferansları ve Birleşmiş Milletler Küresel Yönetişim Komisyonu görüşleri çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır.AbstractMost changes in the world involve developments especially in the forms of international cooperation on global environmental problems, in global management institutions and in the methods of these institutions. With these thoughts in mind, international institutions started to work in order to create common policies related to the protection and development of the environment. International constitutions adopted the slogan “Global problems need global solutions”. Thus, instead of the traditional management intelligence, a new management model defined as participative and partnership-based and that has multiple actors was acknowledged.The concept of “global environmental governance” that was developed to be attributed to “governance” and “sustainable development” approaches is basically based on liberal environmentalism norms.This thesis consists of three main parts. In the first section of the first part, different comments on the definition, meaning and the process of formation, and characteristics, goals, actors, instruments, components and indicators of governance were examined. In the second section of the first part, the relationship between the concept of sustainable development and governance was studied. In the last section of the first part, arguments and critics about the concept of governance take place. In the second part of this thesis, the concept of global environmental governance was discussed with the approaches of international institutions. In the first section of this part, the process of formation, definition, scope, goals, global environmental governance scenarios, financial resources of environmental governance on the global level were analyzed in detail. Furthermore, the actors and roles of the concept of global environmental governance that is defined as the setting in which sustainable development paradigm is achieved was revealed.In the third part of this thesis, global management intelligence was evaluated based on the concepts of the United Nations Environment Conferences and United Nations Commission on Global Governance.Item Özel çevre koruma bölgeleri yönetimi ve sürdürülebilir çevre koruma anlayısının olusumuna etkisi: Datça-Bozburun örnegi(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı) ALGAN, Nesrin (Tez Danışmanı); YILMAZ, Müge (Yazar)Türkiye’de alan koruma mevzuat ve idari zayıflıklar bakımından sorunlu biralandır. Bu sorunların asılmasında sadece hukuki düzenlemeler yeterli olamamaktadır.Mevcut koruma statüleri dahilindeki alanlar ve zaman içerisinde belirlenmesi muhtemelbaska koruma alanlarının daha saglık bir biçimde olusturulması ve idare edilmesi sürecininbir bütün olarak degerlendirilmesi gerekmektedir. Ulusal alanda en büyük problemlerdenbiri koruma alanlarına dair yönetim planlarının eksikligi, bir digeri ise egemen merkeziyönetim anlayısının dogrudan yönetim sürecine olan etkisidir. Pratikte koruma statüsündekialanlar için verimli yönetim mekanizmasının olusması in-situ koruma anlayısının öncelikliolarak yöre halkı ve diger ilgili paydaslarca benimsenerek hayata geçirildiginde mümkünolabilmektedir. Bu nedenle biyolojik çesitligin korunmasında ve ekosistemin bütünlügününve sürekliliginin garanti altına alınmasında yöre halkının katılımının desteklenmesi, ortayaçıkan isbirligi agının iyi yönetisim hedeflerinin bir aracı olarak yönetim planlaması süreciiçerisinde daha çok yer alması ve bu noktada gönüllü çevre kurulusları ve özel sektöründestekleyici denge mekanizmaları olarak çalısması etkili yönetim sürecinin özeti olarakgösterilebilir. Bu sayede pek çok koruma statüsünde oldugu gibi Özel Çevre KorumaBölgeleri yönetiminde de isbirligine dayalı düzenlemeler ve çalısmalarla kavramsal netlikkazandırılarak bütünlesik koruma alanı yönetiminin uygulanması mümkün olabilecektir.Item Türkiye'de peyzajın korunması için bir model önerisi(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Anabilim Dalı) ALGAN, Nesrin (Tez Danışmanı); POYRAZ, Ebru (Yazar)Uluslararası ve ulusal düzeyde peyzajın korunması, yönetimi ve planlaması için gerekli düzenlemeler ile uygulama çalışmaları dikkate alınarak, ne tür tüzel, kurumsal, ekonomik ve teknik önlemlerin alınması gerektiğinin bir model çerçevesinde incelenmesi ve önerilerin geliştirilmesi bu tez çalışmasının konusunu oluşturmaktadır. Doğal dengenin korunması, gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakılması ve yaşam kalitesinin artırılması, doğal karakteristikler gösteren alanların korunmasına bağlıdır. Bu nedenle, bu tür alanların hem kişisel hem kurumsal çabalarla korunması ve örgütlenmeye gidilmesi, kurumlar arasında koordinasyon sağlanması gerekmektedir. Her alanda koordinasyonun sağlanması, alman kararlarda kolaylık sağlayacağı gibi adı geçen alanların da özelliklerini koruyarak kamu yararına sunulmasına da olanak tanıyacaktır. Nüfus artışındaki ve göç hareketlerindeki mevcut durum değiştirilmeksizin, endüstri, tarım ve ormancılıkta köklü düzenlemeler yapılmaksızın ve nüfusun doğal çevre üzerindeki olumsuz etkileri azaltılmaksızın doğada gerçek anlamda biyolojik çeşitlilik, peyzaj ve kaynakların korunması mümkün görülmemektedir. Sonuç olarak çevre politikalarının uygulanması, çevresel altyapının güçlendirilmesi, çevre sorunlarının ekonomik kararlara entegre edilebilmesi ve Türkiye'nin çevre konusunda uluslararası taahhütlerini, yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.Abstract Examinig the legal, instutional, economical and technical precautions those, considering the practical studies and necssary regulations, are necessary to be taken to plan, manage, and protect the landscape on a national and international platform and developing in a model frame is forming the subject of this thesis. Protecting the balance of the nature, leaving a liveable environment to the future generations and increasing the life quality depends on the protection of the areas showing natural characteristics. For this reason, it is necessary to protect this kind of places both with individual and institutional efforts, to be organized and to set coordination between this institutions. Providing the coordination in any subject would make it easier to make decisions as it would give us an opportunity to protect the features of these areas and present them to common good. It doesn't seem possible to protect the naturel sources, the landscape and the biological variety in the nature, without changing the present situation about the growth of the population and migration, without making fundimental regulations about forestry, industry and agriculture, and without decreasing the negative effect of population on naturel environment. As a consequence, it is needed to put the environment policies into practice, to strenghten the environmental infrastructure, to be able to entegrate the environmental problems to the economical decisions and carrying out the Turkey's international responsibilities and commitments about the environment.Item ULUSLARARASI TİCARETTE ÇEVRE KORUMA UYGULAMALARI VE TÜRKİYE’NİN DURUMU(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ ( KENT VE ÇEVRE BİLİMLERİ ) ANABİLİM DALI) YILMAZ, Selçuk (Yazar); ALGAN, Nesrin (Tez Danışmanı)Günümüzün en temel sorunu olan çevresel bozulmanın engellenmesi, ancak üretim/tüketim süreçlerinin çevresel duyarlılıgı içeren bir karaktere bürünebilmesine baglıdır. Bu anlamda, uluslararası ticarette uygulanan çevre koruma uygulamaları, ülkelerin ve firmaların sözkonusu duyarlılıklarını bir denge içinde artırmaya yarayabilir. Çevresel bozulma noktasında duyarsız olan aktörlere, örnegin dıs ticaretlerinin kısıtlanması gibi ekonomik yaptırımlar yoluyla uygulanması, hiç kusku yok ki, dünyanın ömrünü uzatacak bir adımdır. Dünyamızı ilgilendiren her önemli adım gibi, çevresel duyarlılıkların uluslararası ticarette bir kısıı olarak kullanılabilmesi, uluslararası kurum ve kurulusların öncülügüne, destek ve zorlayıcılıklarına baglıdır. Kuskusuz, çevresel standart ve kriterler, ticaret iliskilerinde taraf olan bu aktörlerin olusturdugu araçlar oldugundan uygulamada adil ticaret ve rekabet hakkının ihmal edilememesi hayati bir önem arzeder. Ne var ki, çevresel kriterler, giderek daralan ticaret kısıtlamaları içerisinde korumacılıga bir kalkan olarak kullanılabilmektedir. Uluslararası standart düzenlemelerini gerektirdigi yöntem ve maliyetler, gelismekte olan ülkelerin bir çogunun bireysel olarak gelismis ülkelere ihracat yapabilmesine engel teskil edebilmektedir. Dıs ticarette çevre koruma uygulamalarının, maliyetleri artırarak gelismekte olan ülkelerin bireysel rekabet sansını azalttıgı, ancak diger taraftan ürün kalitesinin ve üretim süreçlerinin verimliliginin yükseltilmesi yoluyla uzun vadede ülke endüstrisinin rekabetçiligine hizmet ettigi görülmektedir. Dolayısıyla, bir tarafta standardize edilen süreç ve yöntemler ile ürün güvenilirliginin artması, diger taraftan artan süreç iyilestirme, belgelendirme ve know-how giderleri ile maliyetlerin yükselmesi olmak üzere, konunun gelismekte olan ülkeler açısından iki boyutu bulunmaktadır. 1980'lerden bu yana hız kazanan Türk dıs ticaretinde, temel ihracat destinasyonu olan Avrupa Birligi ülkelerinin çevresel duyarlılıklarının görece yüksek olusu, endüstrinin ana sektörlerinde standardizasyon sürecinin tamamlanmasına ve bir çok alanda gereken belge ve bilgi akısının saglanmasında önemli rol oynamıstır. AB'ye uyum takviminde üretim standartlarının daha da sıkılasacagı ve ürün güvenilirliginin daha da önem kazanacagı görülmektedir. Türkiye ihracatının % 85'i sanayi mamüllerinden olustugu dikkate alındıgında, dıs ticarette yeni teknik engellerle karsılasılması olası bir durumdur. Türk ihracatçılarının ve kamusal otoritelerinin gelecek planlarında bu husus dikkate alınmalıdır.