Cilt:46 Sayı:01 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:46 Sayı:01 (2022) by Author "Eczacılık"
Now showing 1 - 4 of 4
Results Per Page
Sort Options
Item ALCHEMILLA MOLLIS (BUSER) ROTHM. İLE BİLEŞENLERİ HİPEROZİT VE İZOKERSETİNİN SİTOTOKSİK VE ANTİOKSİDAN AKTİVİTELERİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Kurtul, Ekin; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Alchemilla mollis (Buser) Rothm. (Rosaceae) Avrupa, Kuzey Anadolu, Kafkasya ve Kuzey İran’da geniş yayılış göstermektedir. A.mollis’in toprak üstü kısımlarından elde edilen ticari ilaç "Herba Alchemillae" Bulgar ve Türk halk tıbbında aşırı adet görme ve yara tedavisinin yanı sıra anstrenjan, diüretik, antispazmodik özellikleri için de kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalarda A.mollis’te hiperozit, izokersetin, mikuelianin, cis- ve trans-tilirozit, sinokrassozit D2 ve rodiolgin tespit edildiği bildirilmiştir. Bu çalışmanın amacı A.mollis’in metanollü ektresi ile içerdiği bileşikler, hiperozit ve izokersetinin K562 lösemi hücre hattındaki sitotoksik aktiviteleri ile in vitro antioksidan aktivitelerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Sitotoksik aktiviteyi test etmek için MTT testi, antioksidan aktiviteyi değerlendirmek için NO radikali süpürücü test kullanılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Çalışma sonuçları A.mollis’in metanollü ekstresinin 0.02 mg/ml'den daha yüksek konsantrasyonlarda K562 hücrelerinin hücre canlılığını azaltırken, bileşiklerin aynı konsantrasyon aralığında herhangi bir sitotoksisite sergilemediğini göstermiştir. Ayrıca, test edilen tüm materyallerin NO radikali üretimini önemli ölçüde inhibe ettiği görülmüştür.Item KOZMETİK ÜRÜNLERDE GÖRÜLEN MİKROBİYOLOJİK KONTAMİNASYONLAR(Ankara Üniversitesi, 2022) Eryılmaz, Müjde; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Kozmetik ürün; insan vücudunun epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar ve dış genital organlar gibi dış kısımlarına; dişlere ve ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek veya temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek, görünümünü değiştirmek ve/veya vücut kokularını düzeltmek ve/veya korumak veya iyi bir durumda tutmak olan bütün madde ve preparatları tanımlanmaktadır. Bu ürün grubu toplumda hemen her yaş grubundan bireyler tarafından kullanılmakta olup tüketicilere etkili, güvenli ve kaliteli bir şekilde ulaştırılmalıdır. Kozmetik ürünler, steril olmayan farmasötik ürünler grubunda yer almaktadırlar. Kozmetik ürünlerin içeriğinde yer alan su bazlı karışımlar, protein açısından zengin maddeler, bitkisel veya hayvansal hammaddeler mikrobiyal üreme için oldukça elverişlidir. Bu derlemede ülkemizde kozmetik ürünlerin mikrobiyolojik açıdan sahip olması gereken özellikler ve kozmetik ürünlerde görülen mikrobiyolojik kontaminasyonlar değerlendirilerek, kontaminasyonun önlenmesi için yapılması gerekenler gözden geçirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Yapılan çalışmalar kozmetik ürünlerin çoğunlukla tüketici tarafından kullanım sırasında kontaminasyona uğradığını göstermektedir. Ürünlerin son kullanma tarihi geçtikten sonra kullanılması, birden fazla kişi tarafından kullanılması, tükürükle ıslatılması, içine parmak ya da kontamine cisimlerin sokulması, hava ile temas halinde olması kullanım sırasındaki kontaminasyonun en önemli sebepleri olarak gösterilmektedir. Kozmetik ürünlerde sıklıkla kontaminasyona neden olan mikroorganizmalar; Pseudomonas aeroginosa, Staphylococcus aureus, Enterobacter sp., Escherichia coli, Klebsiella pneumonia, S. epidermidis, Candida albicans ve Aspergillus sp. olarak belirtilmektedir.Amaç: Kozmetik ürün; insan vücudunun epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar ve dış genital organlar gibi dış kısımlarına; dişlere ve ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek veya temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek, görünümünü değiştirmek ve/veya vücut kokularını düzeltmek ve/veya korumak veya iyi bir durumda tutmak olan bütün madde ve preparatları tanımlanmaktadır. Bu ürün grubu toplumda hemen her yaş grubundan bireyler tarafından kullanılmakta olup tüketicilere etkili, güvenli ve kaliteli bir şekilde ulaştırılmalıdır. Kozmetik ürünler, steril olmayan farmasötik ürünler grubunda yer almaktadırlar. Kozmetik ürünlerin içeriğinde yer alan su bazlı karışımlar, protein açısından zengin maddeler, bitkisel veya hayvansal hammaddeler mikrobiyal üreme için oldukça elverişlidir. Bu derlemede ülkemizde kozmetik ürünlerin mikrobiyolojik açıdan sahip olması gereken özellikler ve kozmetik ürünlerde görülen mikrobiyolojik kontaminasyonlar değerlendirilerek, kontaminasyonun önlenmesi için yapılması gerekenler gözden geçirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Yapılan çalışmalar kozmetik ürünlerin çoğunlukla tüketici tarafından kullanım sırasında kontaminasyona uğradığını göstermektedir. Ürünlerin son kullanma tarihi geçtikten sonra kullanılması, birden fazla kişi tarafından kullanılması, tükürükle ıslatılması, içine parmak ya da kontamine cisimlerin sokulması, hava ile temas halinde olması kullanım sırasındaki kontaminasyonun en önemli sebepleri olarak gösterilmektedir. Kozmetik ürünlerde sıklıkla kontaminasyona neden olan mikroorganizmalar; Pseudomonas aeroginosa, Staphylococcus aureus, Enterobacter sp., Escherichia coli, Klebsiella pneumonia, S. epidermidis, Candida albicans ve Aspergillus sp. olarak belirtilmektedir.Item RNA-DEPENDENT RNA POLYMERASE (RDRP) INHIBITOR DRUGS AGAINST SARS-COV-2: A MOLECULAR DOCKING STUDY(Ankara Üniversitesi, 2022) Alagöz, Zeynep; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: SARS-CoV-2 ile ilişkili viral pandemisi ilk olarak Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde bildirilmiştir. enfeksiyon gücünün yüksek olması nedeniyle, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 11 Mart 2020 tarihinde SARS-CoV-2’yi küresel pandemi olarak ilan etmiştir. Bu nedenle en önemli viral protein hedeflerinin belirlenmesi bir zorunluluk haline geldi. En önemli hedef proteinlerden biri ise, SARS-COV-2’nin replikasyon sürecinin bağlı olduğu RNA'ya bağımlı RNA polimerazdır (RdRp). Bu çalışmada RdRp ile RdRp nükleozit inhibitörleri, özellikle de Purin nükleozid analogları arasındaki olası etkileşimlerin incelenmesi, RdRp inhibitörleri ile yaygın olarak etkileşime giren en önemli kalıntıların saptanması ve bu kalıntılarda şimdiye kadar herhangi bir mutasyon gözlemlenip gözlemlenmediği araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: SARS-CoV-2 RdRp’ye karşı fizyolojik nükleotidler (ATP ve GTP) ve farklı viral RdRpler’e karşı onaylanmış ilaçlar (Galidesivir, Remdesivir, Ribavirin, Sofosbuvir ve Favipiravir) olmak üzere toplam 7 bileşik test edilmiştir. RdRp ile bu 7 bileşik arasında AutoDock Vina yardımıyla moleküler docking çalışmaları gerçekleştirilmiş olup moleküler docking çalışmalarından elde edilen sonuçlara ve uzaydaki konfigürasyonlarına göre en uygun olan modelleri için de detaylı yüzey etkileşim analizi Pymol ve Discovery Studio Visualizer software yardımıyla yapılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Test edilen tüm moleküller, SARS-CoV-2 RdRp'ye başarıyla bağlanabilmiştir. Ayrıca hepsi 9 farklı amino asit ile (Arg553, Arg555, Asp618, Asp623, Ser682, Asn691, Ser759, Asp760 ve Asp761) aynı zamanda 3 farklı Template-primer RNA nükleotidi (U10, A11 ve U20) ile etkileşime girmiş ve zorunlu olmayan RNA zinciri sonlandırması yoluyla viral RdRp'nin inhibisyonuna neden olmuşlardır.Item YENİ NESİL LİPİT BAZLI İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER: LİPİT NANOKAPSÜLLER(Ankara Üniversitesi, 2022) Türk, Ceyda Şengel; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Nanopartiküler ilaç taşıyıcı sistemler, boyuta bağlı özelliklerinden dolayı giderek artan şekilde ilgi görmektedir. Bu sistemler arasında polimerik nanopartiküller ve lipozomlar en popüler nanotaşıyıcılardandır; ancak bu sistemlerde görülen düşük stabilite, kısa raf ömrü, hazırlanmasında organik çözücü kullanımı, ölçek büyütmenin zor olması gibi dezavantajların üstesinden gelmek için araştırmacılar lipit bazlı nanotaşıyıcılara yönelmiştir. Yeni nesil lipidik taşıyıcılardan olan lipid nanokapsüller (LNC), hidrofilik ve lipofilik sert bir surfaktan kabuk ile çevrelenmiş yağlı sıvı çekirdekten oluşan sistemlerdir ve polimerik nanokapsüller ile lipozomlar arasında yer alan hibrit bir yapıya sahiptirler. Bu derleme kapsamında LNC’ler hakkında genel bilgiler, hazırlama yöntemi ve uygulama yollarına ilişkin bilimsel çalışmalar sunulmuştur. Sonuç ve Tartışma: Tüm bileşenleri FDA onaylı olan LNC'ler, organik çözücü içermeyen, düşük enerji tüketimli ve ölçek büyütmeye elverişli patentli bir üretim teknolojisi olan faz inversiyon yöntemiyle kolayca hazırlanabilmektedir. Bu yöntem ile 20-100 nm partikül büyüklüklerinde ve dar bir dağılım aralığında elde edilen LNC'ler yüksek etkin madde yükleme kapasitesine sahip olmaları, yüzey modifikasyonuna elverişli olmaları, yüzeyindeki polietilen glikol zincirleri sayesinde uzun süre kan dolaşımında kalabilmeleri ve fiziksel stabilitelerinin yüksek olması (18 aya kadar) gibi çok sayıda avantaja sahiptirler. LNC'lerin, lipofilik, amfifilik ve hidrofilik özellikteki pek çok etkin madde için oral, parenteral, topikal, pulmuner yollar gibi çeşitli uygulama yolları kullanılarak farklı farmasötik uygulamalarda kullanılması onların potansiyel ilaç taşıyıcı sistemler olduğunu göstermektedir. Sahip oldukları bu üstün özellikler sayesinde LNC’ler başta lipozomlar ve polimerik nanokapsüller olmak üzere ilaç taşıyıcı sistemlerde gözlenen dezavantajların üstesinden gelerek umut verici alternatif yeni nesil ilaç taşıyıcı sistemler olarak karşımıza çıkmaktadır.