Browsing by Author "Yavan, Nuri"
Now showing 1 - 18 of 18
Results Per Page
Sort Options
Item Batı Coğrafyası Geleneği Üzerine(İdil Yayıncılık, 2014) Yavan, Nuri; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiItem Beşeri coğrafyadaki Anglo-Amerikan hegemonyanın yayın performansı bakımından analizi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Toprak, Halise Cansın; Yavan, Nuri; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışma beşeri coğrafyadaki Anglo-Amerikan hegemonyanın son 10 yıldaki durumunu yayın performansı üzerinden analiz etmektedir. Çalışmanın temel amacı, 2010-2018'de SSCI'da, 2015-2018'de ESCI'daki beşeri coğrafya dergilerinde yayınlanan makalelerin yayın performansını 6 tane parametre çerçevesinde değerlendirmektir. Bir başka önemli amaç ise coğrafya biliminde 20 yıllık bir geçmişe sahip olan bibliyometri literatüründeki güncel gelişmeleri takip etmektir. Son olarak, söz konusu indekslerin karşılaştırmalı analizi yoluyla ESCI'nın Anglo-Amerikan hegemonyaya karşı ne derece alternatif bir yayıncılık ortamı oluşturduğunu saptamaktır. SSCI'da yayınlanan beşeri coğrafya dergileri, makaleler, makalelerin konusu, dili, yazarlar, ülkeler, üniversiteler, araştırmanın yılı ve doküman türünün analizleri sonucunda bu hegemonyanın hala devam ettiği gözlenmiştir. Aynı parametreler ESCI'dan elde edilen verilerle de analiz edilmiştir. Buradan elde edilen bulgular da yine Anglo-Amerikan hegemonyanın büyük ölçüde devam ettiğini, ancak bazı alanlarda söz konusu hegemonyanın kırıldığına dair kanıtlar ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, ESCI hem çok yeni olması hem de henüz SSCI ile rekabet edecek kadar güçlü yapıya sahip olmadığı için Anglo-Amerikan hegemonyayı kırmada henüz yeterince ses getirememiştir. This study analyzes the Anglo-American hegemony on human geogprahy in the context of publication performance in the last 10 years. The main purpose of the study is to evaluate publication performance of the articles published in journal of human geography in SSCI (2010-2018) and ESCI (2015-2018) within the scope of 6 parameter. Another purpose is to keep up with recent developments on 20-year background literature. Last purpose is to determine to what extent ESCI create an alternative publication platform against Anglo-American hegemony through comparative analysis of relevant indexes. After the analyzes of the journals of human geography, articles, topic, language, authors, country, university and year of articles and the all document types observed that there is still Anglo-Amerikan hegemony. The same parameters analyze with the data from ESCI. The findings obtained shows that the hegemony continues substantially. But in some scope this hegemony starts to be broken. Finally, ESCI cannot resound for breaking down the Anglo-American hegemony in so far as it is a brand new index and it has not strong frame as much competitiveness as SSCI.Item Bilim Felsefesi Bakımından Coğrafyada Pozitivist Yaklaşım(Türk Coğrafya Kurumu, 2005) Yavan, Nuri; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışmada bilim felsefesi perspektifinden 1950\'lerden günümüze coğrafyanın felsefesinde meydana gelen değişiklikler ele alınmıştır. Çalışmanın amacı coğrafyada yapılan araştırmaların altında yatan en önemli felsefi pozisyon olan pozitivizmin epistemolojik ve metodolojik arka planını tanımlayarak, bu felsefi yaklaşımın coğrafya literatüründeki etkisini irdelemeye çalışmaktır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için Anglo-Amerikan dünyasında coğrafyanın tarihi ve felsefesi üzerine yazan coğrafyacıların çalışmaları incelendi. Literatürün değerlendirilmesi sonucu; çok sayıda coğrafyacı positivist bilimsel yöntemi kabul ederek coğrafyayı tasviri-idiografik bir bilimden, yasa-kural koyan, model ve teoriler oluşturup bunları istatiksel olarak test eden, açıklamalı ampirik-analitik bir mekan bilimi haline getirdi. Bugün fiziki coğrafyacıların tamamına yakınını, beşeri coğrafyacıların da büyük bir kısmının benimsediği positivist mekansal bilim görüşü, 1970\'lerden itibaren hümanist ve radikal yaklaşımlar tarafından eleştirilere uğramıştır. Çağdaş coğrafya felsefi ve metodolojik bakımdan çoğulcu olmakla birlikte, Türk coğrafyasının durumu göz önüne alındığında, positivist mekansal bilim yaklaşımının yapılacak araştırmalarda bir başlangıç noktası olarak ilk sıraya konması düşünülmelidir. Bu şüphesiz post-pozitivist yaklaşımların Türk coğrafyasından dışlanması anlamına gelmemektedir. Sonuç olarak, Türkiye\'de coğrafyanın ivedilikle hem kantitatif, hem de post-kantitatif devrime ihtiyacı olduğu düşünülmektedir. \r\n\r\n\r\nThis paper examines the changes which occurred in the philosophy of geography from the perspective of the philosophy of science since the 1950s. The main purpose of this paper is to try to explain the role of positivist philosophy in geography. In order to do so, writings in English about the philosophical history of geography were examined. The review of these writings show that the positivist approach has turned geography into a spatial science. Hence, many geographers accepted the positivist spatial science approach and used scientific or quantitative methods. Although the positivist spatial science has been considerably criticized by humanistic and radical approaches since the 1970s, the study suggests that the tradition of spatial science is still strong, and most physical geographers, as well as many human geographers, retain a close adherence to the philosophical principles of positivism. However, since contemporary geography, and in particularly human geography, has a pluralist position in terms of philosophy and methodology, it seems that geography needs not only a positivist approach but also post-positivist approaches. Considering the case of Turkish geography, the positivist spatial science approach should be considered as a starting point in research. Nevertheless, this does not imply that post-positivist approaches should be excluded from the discipline of geography in Turkey. Finally, my personal view is that Turkish geography is in an urgent need for both quantitative and post-quantitative revolution.Item Bölge Bilimi’nin Gelişiminde Coğrafyacıların Rolü(Bölge Bilimi Türk Milli Komitesi, 2007) Yavan, Nuri; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu makale 1950\\'lerden günümüze Bölge Bilimi\\'nin tarihsel gelişimini ve bu gelişmede coğrafyacıların oynadığı rolü ele almaktadır. Makalenin ana amacı coğrafyacıların Bölge Bilimi içindeki yerini saptayarak bu bilim alanına yaptığı katkıyı ortaya koymaktır. Bu çerçevede Bölge Bilimi\\'nin tarihi, felsefesi ve yöntemi üzerine yazılmış literatür incelenerek ilgili verilerin derlenmesi ve yorumlanması sonucu, Bölge Bilimi\\'nin dünü, bugünü, kurumsal yapısı, bilimsel faaliyetleri ve coğrafya ile olan ilişkisi tarihsel bir perspektifle ortaya konmuştur. Böylece çalışma bir yandan Bölge Bilimi\\'nin başarılarını, kayıplarını, sorunlarını ve yakaladığı fırsatları tartışırken, öte yandan coğrafyacıların Bölge Bilimi içinde edindiği yeri ampirik kanıtlar ile ortaya koymaktadır. Buna göre Bölge Bilimi\\'nin kurumsal gelişmesine önderlik eden başkanlarının üçte biri ve Bölge Bilimi\\'nin en fazla atıf olan 10 entelektüel liderlerinden üçü coğrafyacıdır. Ayrıca Bölge Bilimi dergilerinde yayınlanan makaleler ile bu bilim dalında çığır açan kitapların ¼\\'ü yine coğrafyacılara aittir. Sonuç olarak coğrafyacılar Bölge Bilimi\\'nin gelişmesine hem kurumsal açıdan, hem de bilimsel bakımdan çok önemli katkılar yapmışlardır.\r\n\r\nThis paper deals with the historical development of regional science, focusing on the role of geographers within regional science from the 1950s to the present. The main purpose of this paper is to explain the role of geographers and their contributions to regional science. Based on various data and the literature, and using an interpretative framework, this paper presents the past and the present of regional science and its institutional structure, its scholarly activities and its relationship with geography from a historical perspective. Hence, the paper not only discusses its achievements, its failure and its problems as well as its opportunity of regional science, but also assesses empirically the place of geographers within regional science community. As a result, many geographers contributed significantly to regional science and helped in its development. Indeed, many prominent geographers who are among top ten intellectual leaders of regional science have written path-breaking books and influential journal articles in the field of regional science. As a consequence geographers played a major role both in the early stages of regional science and also in recent years.Item Çamlıhemşin ilçesinde doğal ve beşeri kaynak tespitine bağlı olarak geliştirilen arazi kulanım kararları(2006) Özçağlar, Ali; Özgür, E.Murat; Somuncu, Mehmet; Bayar, Rüya; Yılmaz, Mutlu; Yüceşahin, M.Murat; Yavan, Nuri; Akpınar, Nevin; Karadeniz, NilgülGünümüzde kalkınma adına yapılan çalışmaların ana hedefi, toplumların yaşam standartlarının artırılmasıdır. Bu hedefe ulaşabilmek, doğal ve beşeri ortam koşullarının bir bütünlük içerisinde belirlenmesi, doğal, sosyo- kültürel ve ekonomik çevreye ait bütün bileşenleri bir arada ve çok yönlü düşünerek, kararların geliştirilmesi ve bunların sonucunda da planlar yaparak hayata geçirmekle mümkün olabilmektedir. Nitekim, bu çalışmalar sayesinde toplumun ihtiyaç, istek ve beklentileri doğrultusunda çevreye duyarlı, verimli, akılcı ve devamlılık arz eden çözüm önerileri geliştirilebilir. Bu çalışmada, Çamlıhemşin ilçesinde doğal ve beşeri kaynaklar saptanarak kalkınmaya yönelik arazi kullanım kararlarının geliştirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın temelini, arazide yapılan gözlemlerin yanı sıra anket yoluyla elde edilen bilgiler ile kurum ve kuruluşlardan toplanan veriler ve CBS değerlendirmeleri oluşturmuştur. Sonuç olarak bu çalışma planlamaya yönelik kararların alınmasını kolaylaştırmak ve ilçe ekonomilerinin gelişmesine katkı sağlamak bakımından bir model oluşturmaktadır. At present, the main goal of scientific studies that are being carried out for developmental purposes is to increase the living standards of society. In order to reach this goal, it is necessary to consider all aspects of developmental processes, which are composed of natural, social, cultural, political and economic components. This study suggests a model for making land use decisions. The model was constructed through analyzing the potential of natural and human resources in Çamlıhemşin district of the province of Rize. Based on observations made in the research area and on secondary data from various sources, a survey was conducted through questionnaires and analyzed by Geographical Information System. Future implementation of the suggested model would contribute to local development in the underdeveloped districts of Turkey.Item Les investissement directs français en Turque: évolution historique et distribution dans l’espace(2007) Yavan, Nuri; Kara, HamdiItem Mekân ve yer kavramları bağlamında üçüncü yerlerin tüketim coğrafyası perspektifinden analizi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Anlı, Ceyda Kurtar; Yavan, Nuri; CoğrafyaBu çalışma ekonomik coğrafyanın ve perakende coğrafyasının alt dalı olan tüketim coğrafyası temelinde ele alınmaktadır. Çalışma, tüketim coğrafyası perspektifinden mekân ve yer kavramlarına yönelik işlemselleştirme olanağı sunmayı amaçlamaktadır. Bu ana amaçla ilişkili olarak bu çalışma, tüketicinin gündelik yaşamda ilişki kurduğu üçüncü yerler temelinde ele alınmaktadır. Üçüncü yerdeki tüketici-ürün-mekân/yer arasındaki ilişkiyi işlemselleştirebilmek ve sorgulamak için üç teoriden yararlanılmıştır. Bunlar; üçüncü yer teorisi, ilişkisel üçüncü yer teorisi ve küresel-yerel etkileşimidir. Bu üç teori ürün-mekân-birey üçlüsünü içerirken aynı zamanda hem deneyimsel hem de ilişkisel bir ölçek anlayışını da içermektedirler. Bu teorilerin sınanması için kullanılan tüketim mekanları ise Simit Sarayı ve Starbucks'tır. Bu üç teorinin ampirik analizinde konuyu bütün ayrıntılarıyla ele almak için çeşitleme deseni kullanılmıştır. Bu araştırma desenine uygun olarak nitel ve nicel yöntemlerle Türkiye ve Almanya'dan toplanan veriler kullanılmıştır. Çalışmanın 4 temel argümanı ve bulgusu bulunmaktadır. Bunlardan ilki, Simit Sarayı ve Starbucks'ın üçüncü yer kriterlerinin sorgulanmasına dayalıdır. Bu argüman temelinde analiz edilen Simit Sarayı ve Starbucks'ın Oldenburg'un (1989) üçüncü yer kriterlerini kısmen taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. İkinci argüman ise, Simit Sarayı ve Starbucks'ın yerin hangi boyut/boyutlarını karşıladığını ilişkindir. Her iki mekân temelinde yapılan analizin bulgularına göre ilişkisel üçüncü yerin belirttiği yer anlamlarını karşılamakla birlikte, çalışma yeri ve bu çalışmanın bulgularında ortaya çıkan sembolik yer anlamlarına da sahip olduğu görülmektedir. Çalışmanın üçüncü argümanı ise, simitin yerelliği temsil etmekte güçsüz bir ürün konumunda olduğunu ve bu nedenle Simit Sarayı'nın küreselle kurduğu ilişki, ürün üzerinden değil, mekân üzerinden olmasına ilişkindir. Bu argüman Almanya'daki Simit Sarayları üzerinden analiz edilmiştir. Bu argümanla bağlantılı diğer amacı ise, Simit Sarayı ve Starbucks'ın küresel- yerel etkileşiminde bir kimlik ve aidiyet mekânı oluşturmaları ile ilgilidir. Bu çalışmanın iki temel teorik katkısı/önerisi bulunmaktadır. Bu katkılardan ilki ilişkisel üçüncü yer teorisine yeni bir yer anlamı olarak sunulan "sembolik yer" kavramsallaştırmasıdır. İkincisi ise, tüketimin mikro mekanlarının tanımlanmasına yönelik "mekanyer" kavramının geliştirilmesidir. Bu bağlamda çalışma üçüncü yerlerin anlaşılmasında ve mekân ile yer kavramlarının işlemselleştirilmesinde bu kavramlarında düşünülmesi gerektiğini önermektedir.Item Postgraduate Geography Education in Turkey(Turkish Association of Geographers Publications, 2012) Yavan, Nuri; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiItem Sanayici açısından yeni teşvik sistemi(2009) Yavan, NuriItem Teşviklerin bölgesel ekonomik büyüme üzerindeki etkisi- ampirik bir analiz(2012) Yavan, NuriItem Türk Coğrafyacılığında Jenerasyonlar: Disiplinin Tarihine Kohortçu Bir Yaklaşım(Ankara Üniversitesi, 2019-04-30) Bekaroğlu, Erdem; Yavan, Nuri; Anlı, Ömer Faik; Coğrafya; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışmanın amacı, Türk coğrafyacılarını birbirinden farklı jenerasyonlara ayırarak disiplinin tarihselliğini aktör grupları perspektifinden irdelemektir. Çalışmada, disiplin içerisinde etkinlik gösteren aktörler kohortçu bir yaklaşımla tanımlanmıştır. Bu tip bir tanımlayıcı-tarihsel çerçevede, aktörlerin doktora tezi hazırlama dönemleri esas alınarak, Türk coğrafyacılığındaki jenerasyonların sayısı ve her bir jenerasyonun disiplinin tarihselliğindeki yeri belirlenmeye çalışılmıştır. Buna göre, Türk coğrafyacılığı başlangıçtan günümüze 18 jenerasyonla temsil olmaktadır. Bulgular, disiplinin 9. jenerasyona dek bir olgunlaşma dönemini deneyimlediğini, 14. jenerasyondan itibaren niceliksel olarak büyüdüğünü, herhangi bir jenerasyonun üye sayısı ile jenerasyonel üretkenlik arasında doğrusal bir ilişkinin olmadığını, akademik yeniden-üretim sürecine esas olarak 1990’larda dahil olan çevre üniversitelerdeki jenerasyonların ise zaman içerisinde bir olgunlaşma sürecine girdiğini göstermektedir. Çalışmada, Türk coğrafyacılığında 3. jenerasyonun büyük bir ağırlığa sahip olduğu ve disiplin açısından bir yol bağımlılığı yarattığı, bunun 2000’li yılların ilk yarısından itibaren bozulmaya başladığı; bu bakımdan Türk coğrafyacılığındaki yenilik eğilimlerinin esas olarak son 3 jenerasyonla sınırlı olduğu sonucuna varılmaktadır.Item Türkiye dış ticaretinin gelişimi ve yapısı(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2001) Yavan, Nuri; Kara, Hamdi; CoğrafyaThis research which examines the development and the structure of Turkish foreign trade from Reformation Period (Tanzimat) till now has three parts. In the fist part the results which stemmed from the foreign trade politics that Ottoman Empire employed in 19th century and the first quarter of 20th century and its reflections to the development of the foreign trade volume and balance; the structure of export and import in terms of goods and the distribution of foreign trade in accordance with the countries are examined. That Ottoman Empire followed a liberal foreign trade politics after Reformation Period caused a rapid increase in the foreign trade volume compared to the old times and the trade balance had deficits perpetually in general terms. The economic structure of Ottoman Empire depended on importing industrial products and exporting rather agricultural and mining products. Ottomans made their foreign trade with the five biggest industrial Western Europe countries. The subject of the second parts are the development (the volume of trade, quantity of trade, balance of trade, Per capita export, import, Gross National Product and its share in the world trade) and structure (the combination of export and import and its distribution in accordance with groups of goods) of Turkey's foreign trade in the process from the foundation of republic (1923) till 1980 and its distribution to the country and regional organisations. In this part which examined according to periods, it is observed that due to strategy of industry which depended on Turkey's import- substitution followed an invert and protective foreign trade politics. Yet in the years between 1923-1929 and 1950-1953 it is seen that a more liberal understanding appeared on the agenda. Turkey's foreign trade didn't undergo a great change in terms of both volume and structure and countries in the period between 1923 and 1979. It is seen that country import was formed through agricultural raw materials and for export capital goods and intermediate goods were essential to a great extent. In this period, Germany, USA, England, Italy and France are in the position of the most important trade partners with whom we made more than half of our foreign trade together. Besides OECD countries and EU achieved to the most important organisations with which we made the greatest part of our foreign trade after 1960.406 The alterations that occurred from 1980 till 2000 in foreign trade are analysed in the third part. In this part the structure, and development of foreign trade and its distribution to the country and regional organisations are examined, besides the causes of the biggest transformation that took place in foreign trade after 1980 are explained. Free zones, Customs Union, the relationship between transformation and foreign trade and the distribution of the foreign trade in terms of continents are among the other subjects of the third part. Turkey, which chose the strategy of export-oriented growth (industrialisation) according to the 24th January laws, increased the export and import volume in an extra ordinary way thanks to the liberal foreign trade politics that it followed after 1980. Especially the performance that export showed in the period between 1980-1989 is worthy of note. However, export couldn't acquire the same performance in 1990s. The biggest change that occurred after 1980 is related to that Turkey's export get rid of the agricultural appearance totally and acquired a structure which exported industrial products. So that, today approximately 90% of our export goods are composed of industrial products. Our import condensed an rather intermediate goods or raw materials. Apart from OECD and EU, our greatest trade partners, Islamic countries occupies in important share in our foreign trade. Thanks to the free zones which were founded starting from 1987, Turkey's foreign trade volume has developed a great deal. In these days highways transportation through are on the foreground in Turkey's export, but in import maritime line are essential. Consequently, this research takes a photography of Turkey establishing a relationship with the process of industrialisation-development and Turkey's foreign trade from the Reformation Period till now.Item Türkiye\'de Doğrudan Yabancı Yatırımların Lokasyon Seçimi Üzerine Uygulamalı Bir Araştırma(İktisadi Araştırmalar Vakfı, 2006) Yavan, Nuri; Kara, HamdiBu arastırma, Türkiye\\\'de dogrudan yabancı yatırımların lokasyon seçiminiincelemektedir. Arastırmanın ana amacı, Türkiye\\\'de faaliyet gösteren yabancı sermayeli firmaların ülke içindeki lokasyon seçimini belirleyen faktörleri açıklamaktır. Bu ana amaçla iliskili olarak bu çalısma aynı zamanda, Türkiye\\\'deki yabancı firmaların sektörlere göre lokasyon seçiminin farklılık gösterip göstermedigini de ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Arastırma, bu ana amaca dayalı olarak formüle edilen iki temel hipotezi test ederek ampirik bir analiz saglamaktadır.Bu arastırma, hem dıs ticaret ve lokasyon teorisi, hem de dogrudan yabancı yatırım teorisine dayanmakla birlikte, esas olarak Dunning\\\'in eklektik paradigmasını benimsemektedir. Her bir lokasyon faktörü cografya, iktisat ve isletme literatürünün ortaya koydugu ampirik arastırmalara dayalı olarak seçilmistir. Bu lokasyon faktörlerinin önemini ortaya koymak için En Küçük Kareler yöntemli çoklu regresyon analizi kullanılmıstır.Çoklu regresyon analizinin sonuçları göstermistir ki, Türkiye\\\'de yabancı firmaların lokasyon seçimi yıgılma ekonomileri, piyasa potansiyeli, piyasanın büyüme egilimi, alımgücü, emek arzı, emek maliyeti, emek niteligi, hükümet tesvikleri, serbest bölgeler, yasam kalitesi, mesafe ve erisilebilirlik/ulasım seklinde tanımlanan faktörler tarafından belirlenmektedir. Yabancı firmaların lokasyon seçimini etkileyen en önemli faktör, yıgılma ekonomileridir. Ayrıca,Item Türkiye’de Yatırım İklimi ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar(YASED, 2006) Yavan, Nuri; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiItem Yeni Yatırım Teşvik Sisteminin Bölgesel Kalkınma Politikaları Çerçevesinde Değerlendirilmesi(TEPAV (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı), 2011) Yavan, Nuri; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiTürkiye’de Cumhuriyet dönemi boyunca bölgesel gelişmişlik farklılıklarını gidermek için çeşitli bölgesel kalkınma/gelişme araçları kullanılmıştır. Ancak ülkede bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi amacıyla kullanılan en önemli araç, “yatırım teşvikleri” ve bunun geri kalmış yörelerin kalkındırılması çerçevesinde uygulaması olan Kalkınmada Öncelikli Yöreler (KÖY) politikasıdır. İlk kez 1968 yılında yürürlüğe giren KÖY politikası tam 40 yıldır uygulanmakla birlikte bölgesel dengesizliklerin giderilmesinde başarılı olamamıştır. Dolayısıyla hem KÖY uygulamasının başarısızlığı, hem de Avrupa Birliği’ne uyum süreci dikkate alınarak 16 Temmuz 2009 tarihi itibariyle yeni bir Yatırım Teşvik Sistemi uygulamaya konulmuştur. Bu çerçevede, bu çalışmanın amacı, 1960’lerden günümüze Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının azaltılması amacıyla kullanılan KÖY uygulamasının terk edilerek, yerine yeni yatırım teşvik sisteminin konulmasını bölgesel gelişme politikası çerçevesinde değerlendirmektir. Çalışma yöntembilimsel bakımdan konunun kavramsal çerçevesini oluşturan bölgesel gelişme, KÖY politikası ve yatırım teşviklerinin gelişimi ile işe başlamakta ve daha sonra yeni yatırım teşvik sisteminin açıklanması ve analiz edilmesi ile devam etmekte ve buradan da sonuç ve değerlendirmelere gidilmesi şeklinde bir sırayı izlemektedir. Yeni yatırım teşvik sistemi ile KÖY uygulamasını esas alan eski teşvik sistemi sona ermiş ve teşvikler yeni oluşturulan 4 bölgeli bir yaklaşıma dayanılarak oluşturulmuştur. Bölgesel bazda desteklenecek sektörler ve yatırım konuları ise 26 alt bölge esas alınarak belirlenmiştir. Sonuç olarak, yeni yatırım teşvik sistemi bölgesel gelişme perspektifini açıkça içermesi bakımından KÖY uygulamasından oldukça farklı ve daha ileri düzeydedir.Item Yerel perakendecilerin dayanma, yeniden uyarlanma ve direnme stratejileri: Eskişehir örneği(Ankara : Ankara Üniversitesi : Sosyal Bilimler Enstitüsü : Coğrafya Anabilim Dalı : Beşeri ve İktisadi Coğrafya Bilim Dalı, 2018) Bağcı, Utku Eren; Yavan, Nuri; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışmanın amacı, gıda perakendeciliği sektöründe faaliyet gösteren geleneksel perakendeciler ile yerel market zincirlerinin büyük bir finansal ve teknolojik güce sahip küresel ve ulusal market zincirlerinin faaliyetlerinden nasıl etkilendiğini ve bu etkilere karşı nasıl stratejiler izlediklerini ortaya koymaktır. Türkiye'de geleneksel marketler ile yerel zincirlerin küresel ve ulusal perakende zincirleriyle kent ölçeğinde nasıl rekabet ettikleri ve ayakta kalabilmek adına nasıl stratejiler geliştirdikleri ihmal edilen bir alan olmuştur. Dolayısıyla bu çalışmada geleneksel firmalar ile yerel perakende zincirlerinin küresel ve ulusal organize perakende zincirleri karşısında faaliyetlerini sürdürmek ve varlığını devam ettirebilmek adına uyguladığı stratejiler Katz'ın (2004) önermiş olduğu resilience (dayanıklılık), reworking (yeniden uyarlanma) ve resistance (direnme) üçlü çerçevesi kullanılarak analiz edilmektedir. Ayrıca bu üçlü çerçevenin yanı sıra yerel perakendecilerin ulusal ve küresel zincirler karşısında elde ettiği bazı rekabetçi avantajlar, teritoryal gömülülük (territorial embededdness) kavramı bağlamında açıklanmaktadır. Bu amaçla Eskişehir'de faaliyet gösteren gıda perakendecilerine ait veriler temel alınarak CBS ortamında Eskişehir'de yer alan bakkal ve marketlerin coğrafi dağılımı ve yer seçim özellikleri analiz edilmiştir. İkinci ve en önemli aşamada ise, Eskişehir'deki bakkallar, marketler ve yerel market zincirleriyle yüz yüze derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Son olarak uygulanan mülakat sorularına bakkalların, marketlerin ve yerel market zincirlerinin vermiş olduğu yanıtlar Katz'ın üçlü kuramsal çerçevesi olan "dayanma", "yeniden uyarlama" ve "direnme" kavramları ile "yerel gömülülük" çerçevesi altında değerlendirilip, elde edilen sözel nitel veriler kodlama, temalaştırma ve tanımlama yoluyla çözümlenmiştir. Bu sonuçlara göre, geleneksel bakkal ve marketler ile yerel market zincirlerinin ulusal ve küresel market zincirlerine karşı gerçekleştirmiş olduğu stratejilerin yaygın olarak dayanma (esneklik) ve yeniden uyarlanma kapsamında olduğu görülmekteyken diğer yandan direnme gıda perakendecilerinin neredeyse hiç uygulamadıkları bir stratejidir. The aim of this study is to show how traditional retailers and local market chains operating in the food retail sector are affected by the activities of global and national market chains with a great financial and technological power and how they follow strategies against these effects. In Turkey, there has been a neglected area that how traditional retailers and local market chains compete and develop strategies in order to survive against national and global retail chains at the urban scale. Therefore, in this study, the strategies applied by traditional firms and local retail chains in the face of global and national organized retail chains to operate and maintain their existence are analyzed using the resilience, reworking and resistance triple framework proposed by Katz (2004). Moreover, some of the competitive advantages that local retailers have in the face of national and global chains, as well as these triple frames, are explained in the context of territorial embededness. For this purpose, based on the data of food retailers operating in Eskişehir, the geographical distribution of markets and grocery stores in Eskişehir and the location selection features were analyzed in GIS environment. In the second and most important stage, in-depth interviews were held face-to-face with the markets, grocery stores and local market chains in Eskisehir. Finally, the responses to the interview questions given by grocery stores, markets and local market chains were evaluated under the concept of "resilience", "re-working" and "resistance" that Katz's triple theoretical framework and the concept of territorial embeddedness and the obtained qualitative data analyzed by coding, theming and defination. According to these results, the strategies that traditional groceries and markets and local market chains have made against national and global market chains are often seen as resilience and reworking, on the other hand, resistance is a almost unapplied strategy for food retailers.