Browsing by Author "Yalaki, Zahide"
Now showing 1 - 3 of 3
Results Per Page
Sort Options
Item A life-saving line in resuscitation and shock management of the critically ill child: intraosseous infusion(2005) Kendirli, Tanıl; Yalaki, Zahide; Öztürk Hişmi, Burcu; Kavaz, Aslı; Derelli, Emel; İnce, ErdalItem Adolesanlarda SCL-90 ile psikiyatrik semptomların taraması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Yalaki, Zahide; Orhon, Filiz Şimşek; OtherErgenlik dönemi insan yaşamındaki en kritik dönemlerden birisi olup çocuğun sadece fiziksel olarak değil, hormonal, ruhsal ve sosyal açıdan da çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olarak tanımlanmaktadır. Bu dönemde ergen birçok fiziksel, cinsel ve ruhsal gelişim ve değişimler yaşamaktadır. Önceki çalışmalarda; ergenlik döneminde somatizasyon, obsesif-kompülsif belirtiler, depresyon, öfke, anksiyete bozukluğu, fobik anksiyete ve paranoid düşünceler gibi ruhsal sorunların ortaya çıkabileceği ve bu sorunların kolaylıkla gözden kaçabileceği bildirilmektedir. Çalışmamızda; ergenlik döneminde olan ve çeşitli nedenlerle Ankara'daki bir hastaneye başvuran çocuklarda psikiyatrik belirtilerin sıklığının belirlenmesi ve bunları etkileyen sosyodemografik etmenlerin saptanması amaçlanmıştır. Kesitsel bir çalışma olan araştırmamıza Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine çeşitli nedenlerle başvuran, 14-18 yaş grubunda olan ve çalışmaya katılmayı kabul edenler dahil edilmiştir. Araştırma dışında bırakılma ölçütleri; ateşli akut hastalığı bulunanlar, daha önceden psikiyatrik hastalık tanısı olanlar, mental retardasyonu veya serebral palsisi olanlar, aileden imzalı onam formunun alınamadığı ergenler ve çalışmaya katılmayı kabul etmeyen ergenlerdir. Çalışmaya katılanlara 15 sorudan oluşan sosyodemografik veri formu ve Symptom Check List (SCL-90-R) tarama testi uygulanmıştır. Psikiyatrik belirti ve yakınmaları içeren 90 maddeden oluşan SCL-90- R tarama testinde, somatizasyon, depresyon, anksiyete, psikotik belirtiler, OKB, fobik anksiyete, öfke, paranoid düşünce, kişilerarası duyarlılık, ek puan şeklinde 10 alt ölçek bulunmaktadır. Puanlama her madde üzerindeki puanların toplanması ile elde edilmekte olup alt ölçek puanları, her boyutu içeren maddelerden alınan puanların toplamının o boyutu oluşturan madde sayısına bölünmesiyle elde edilmektedir. Sonunda bu 10 boyut üzerinde deneğin puanlarından oluşan bir profil ortaya çıkmaktadır. Testin değerlendirilmesinde her alt grup için hesaplanan puan <0,5 ise "problem yok"; 0,5-0,99 arasında ise "orta düzeyde sorun"; >1 ise "önemli ruhsal problem vardır" şeklinde yorumlanmaktadır. Araştırmaya 14-18 yaş grubunda olan 620 ergen katılmıştır. Çalışmaya katılan ergenlerin 405'i (%65,3) kız, 215'i (%34,7) erkektir. Yaş ortancası 16 yaş (14-18) olarak bulunmuştur. Ergenlerin 238'i (%38,4) meslek lisesi, 175'i (%28,2) özel lise, 116'sı (%18,7) imam hatip ve 91'i (%14,7) Anadolu liselerine devam etmektedir. Ergenlerin 252'si (%40,6) okul başarısını 'iyi' olarak nitelendirirken diğerleri okul başarılarını orta-kötü olarak nitelendirmiştir. Ergenlerin 206'sı (%33,6) sigara kullandığını belirtmiştir. Annelerin 464'ünün (%74,8) ev hanımı olduğu, 156'sının (%25,2) çalıştığı öğrenilmiştir. Ailelerin çoğunun çekirdek aileden oluştuğu (%66,5) ve çocuk sayısının genellikle üç ve üzerinde olduğu (%57,7) gözlenmiştir. Araştırmaya katılan ergenlerin SCL-90-R testinden aldıkları puanların değerlendirilmesinde; fobik ve psikotik belirtiler dışındaki diğer alt grupların puanları ortanca olarak >0,5 üzerinde bulunmuştur. SCL-90-R testinin tüm alt grup puanlarının birbirleri ile aralarında pozitif yönde korelasyon olduğu saptanmıştır. Araştırmaya katılan çocukların SCL-90-R alt ölçek puanlarının değerlendirilmesinde; 251'inde (%40,5) somatizasyon, 201'inde (%32,4) anksiyete, 282'inde (%45,5) OKB, 216'ında (%34,8) depresyon, 234'ünde (%37,7) kişilerarası ilişkilerde duyarlılık, 126'ında (%20,3) psikotik belirtiler, 220'inde (%35,5) paranoid düşünce, 271'inde (%43,7) öfke, 107'inde (%17,3) fobik, 281'inde (%45,3) ek ölçek ve 213'ünde ise (%34,4) GSİ alt gruplarında elde edilen puanların >1 olması "önemli ruhsal problem vardır" şeklinde yorumlanmıştır. Cinsiyet açısından değerlendirildiğinde; kızlarda somatizasyon, depresyon, anksiyete, OKB, kişilerarası duyarlılık, öfke, paranoid düşünce, fobik anksiyete, ek bulgular ve GSİ ortanca puanlarında erkeklerin aldığı puanlara göre anlamlı yükseklik saptanmıştır (p<0,05). Somatizasyon, depresyon, anksiyete, OKB, kişilerarası duyarlılık, fobik anksiyete, ek belirtiler ve GSİ alt puanlarında >1 puan alan kızların oranının erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek olduğu gözlenmiştir (p<0,05). Okul tipleri açısından bakıldığında; Anadolu liselerinde okuyan ergenlerde paranoid düşünce puanı en düşük iken özel liselerde okuyanlarda en yüksek olarak bulunmuştur. Meslek lisesinde okuyanlarda diğer okullardakilere göre depresyon alt ölçeğinden >1 puan alan ergen sıklığı anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur (p=0,035). Okul başarı durumlarını kötü olarak tanımlayanların psikotik belirti puanları diğerlerinden yüksek bulunmuştur. Sigara kullanan ergenlerde kullanmayanlara göre anksiyete (p=0,045), öfke (p=0,001) ve psikotik belirtiler (p=0,044) alt grup ortanca puanlarında istatistiksel olarak anlamlı yükseklik saptanmıştır. Çalışan annelerin çocuklarında depresyon puan ortancası açısından istatistiksel olarak anlamlı yükseklik saptanmıştır (p=0,02). Somatizasyon alt ölçeğinden >1 puan alma sıklığı serbest meslek ile uğraşan babaların çocuklarında diğerlerine göre daha yüksek bulunmuştur (p=0,038). Çalışmaya katılan ergenlerin ailesinin gelir düzeyi <2000 TL olanlarda somatizasyon (p=0,001), anksiyete (p=0,032), kişilerarası duyarlılık (p=0,022), OKB (p=0,014) ve GSI puanlarında (p=0,033) anlamlı yükseklik saptanmıştır. Anne ve babası ayrılmış olan ergenlerde, çekirdek aile ve geniş aile yapısı olanlara göre depresyon ve psikotik semptom alt grup puanı anlamlı olarak daha yüksek saptanmıştır (sırası ile p=0,018; p=0,025). Anne ve babası ayrı olan ergenlerde depresyon ve psikotik belirti alt ölçeğinde >1 puan alanların oranı çekirdek ve geniş ailedekilere göre anlamlı olarak yüksek saptanmıştır (p<0,05). Ailesinde psikiyatrik hastalık tanısı bulunan ergenlerde; anksiyete (p=0,043), öfke (p=0,008) ve psikotik belirtiler (p=0,031) alt grup ortanca puanlarında istatistiksel olarak anlamlı yükseklik bulunmuştur. Tek çocuk olan ergenlerde bir kardeşi olanlara göre anksiyete (p=0,008), öfke (p=0,027), psikotik belirtiler (p=0,028) alt grubunda ve GSİ'nin (p=0,037) ortanca puanlarında istatistiksel olarak anlamlı yükseklik saptanmıştır. Üç ve daha fazla çocuklu bir aileden gelenlerin anksiyete, OKB, öfke, kişilerarası duyarlılık, psikotik belirtiler ve GSİ alt ölçek puanları iki kardeş olanlara göre daha yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak; çalışmamızda ergenlerde özellikle kızlarda somatizasyon, depresyon, anksiyete bozukluğu, OKB, fobik anksiyete, psikotik belirtiler, paranoid düşünceler, uyku-yeme bozuklukları (ek belirtiler) ve öfke gibi çeşitli psikiyatrik belirtilerin varlığı saptanmıştır. Ergenlerdeki bu psikiyatrik belirtilerin ebeveynlerin çalışma durumu, anne ve babanın boşanmış olma durumu, ailenin gelir durumu, çocuk sayıları, ailedeki psikiyatrik hastalık öyküsü, ergenin devam ettiği okulun özellikleri ve okul başarısı ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Çalışmamıza alınan ergenlerin belirgin bir ruhsal yakınması olmamasına karşın belirtilerin saptanması bu yaş grubunda ruhsal sorunların kolaylıkla gözden kaçabileceğini düşündürmektedir. Bu nedenle çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olarak bilinen ergenlik döneminde psikiyatrik sorunların erken dönemde tanınması ve boyutunun iyi anlaşılması bu sorunların önlenmesinde ve hem ergen hem de erişkin sağlığının korunmasında büyük önem taşımaktadır. Pediatri polikliniklerinde taramaların uygun şekilde yapılması sonucu bulunan olguların Psikiyatri kliniklerinde izleme alınması ergenin ruhsal sağlığının korunması açısından gereklidir.Item Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Genel Polikliniğine başvuran aşılanmamaış 5-16 yaş grubundaki çacuklarda hepatit B antijen pozitifliğin araştırılması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2005) Yalaki, Zahide; Suskan, Emine; TıpViral hepatitis is an important social health problem in Turkey, as it also is around the world. There are seroepidemiologic studies conducted with children and adults conceming this subject. The very important vaccination developed against the HBV infection has been included in routine childhood vaccination programs in Turkey since 1998. There are no studies conducted to investigate whether there is a change in the seroprevalence with increase in society's education on this issue. This study was conducted with 700 children, aged 5 to 16, to investigate HbsAg positivity, routes of HBV infection and its risk factors. The ELISA method was used for testing HBsAg, anti-HBs, HBcIgG and HBcIgM in these children. Findings of the study showed that HBsAg positivity is 2,1%, anti HBs and HBcIgG positiviry is 4,3%. in most of the subjects, the HBV infection was anicteric. it was found that the levels of HBsAg positivity are significantly higher in the children, whose families contain cases of chronic HBV infection and the most important infection route was thought to be horizontal (p < 0.01). it was also found that the HBsAg positivity is higher in children whose families have a lower education level. Lower levels of education, crowded living conditions, close contact, and some shared house belongings were among the factors that increase HBV infection frequency and horizontal infection. HBsAg and anti-HBs negative ali children were vaccinated during the study. No case of HBIgM was found. During the period after the vaccination program, no change was observed in HBV seroprevalence compared to previous studies. However, it is necessary to conduct education and vaccination programs more effectively and widely. This study can be repeated in the future with a more comprehensive research. Key words: Hepatitis B infections, Hepatitis B vaccination. 56