Browsing by Author "Tellal, Erel"
Now showing 1 - 20 of 32
Results Per Page
Sort Options
Item 1980'lerde ÇHC ve SSCB'de reformların karşılaştırılması(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Liu, Jinglin; Tellal, Erel; Siyasal Bilgiler FakültesiBu tezin konusu, 1980'lerde Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde (SSCB) gerçekleştirilen kapsamlı ekonomik ve siyasal reformların karşılaştırılması ve söz konusu reformların her iki devletin dış politikalarına yansımalarıdır. ÇHC ve SSCB'de sosyalist ideoloji rehberliğinde kurulmuş olan iktisadi ve siyasi sistemler, 1970'lerden itibaren tıkanmaya başlamıştır. Gerek içeride rejimi sağlamlaştırmak gerekse Batı Bloku karşısındaki konumlarını pekiştirmek için başvurulan yöntem ise köklü reformları gerçekleştirmek olmuştur. Ancak ÇHC ve SSCB'de hedeflenen ekonomik ve siyasal reformların planlanma aşamaları ve uygulanma biçimleri farklılıklar göstermiştir. Dolayısıyla aynı hedefe hareket eden ÇHC ve SSCB'nin söz konusu reformlar neticesinde ulaştıkları sonuçlar da son derece farklı olmuştur. İki ülkenin iç dinamiklerindeki bu dönüşümler dış politikalarını da doğrudan etkilemiştir. Deng Xiaoping'in uyguladığı ve "sosyalist piyasa ekonomisi"ne evrilen ekonomik reform, Çin'in iktisadi ve demografik özellikleri de göz önünde bulundurularak öncelikle kırsal bölgelerde başlatılmış, giderek kentlere teşmil edilmiştir. Siyasal alanda ise Kültür Devrimi'nin olumsuz etkileri tasfiye edildikten sonra, Çin'de "dışa açılma" kararı alınmış ve "Çin modeli sosyalizm" düşüncesi de bu dönemde ortaya çıkmıştır. İktidardaki Çin Komünist Partisi (ÇKP)'nin kararlarının verimli şekilde uygulanması sonucu, ülkede hızlı ekonomik büyümeyle birlikte daha güçlü bir siyasal yapı inşa edilmiştir. Bütün bu dönüşümün dış politikaya yansıması da "bağımsız ve barışçı bir dış politika" anlayışı olmuştur. Aynı dönemde SSCB'de perestroyka ve glasnost (yeniden yapılanma ve açıklık, şeffaflık) adı verilen bir ekonomik ve siyasi reform uygulanmaya başlanmıştır. Gorbaçov'un başlattığı bu reformlar, dış politikaya "yeni düşünce" adıyla yansımış ancak başarısız olmuş, Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) Doğu Blokundaki etkisini ve ülkedeki iktidarını kaybetmiştir. Neticede, SSCB dağılmıştır. Buna karşılık ÇHC'de ise Deng Xiaoping'in yaptığı reformlar, Çin ekonomisinin kalkınmasını sağlamış, halkın yaşam standartlarını belli oranlarda yükseltmiş, ÇKP'nin varlığını ve iktidarını korumuş, hatta daha da sağlamlaştırmış, ülkenin uluslararası sistemdeki yerini ve ağırlığını artırmıştır. The subject of this thesis is the comparison of the comprehensive economic and political reforms in the People's Republic of China (PRC) and the Union of Soviet Socialist Republics (USSR) in the 1980s and their reflections on the foreign policies of the two states. The economic and political systems established in the PRC and the USSR under the guidance of socialist ideology began to be blocked from the 1970s. In order to consolidate the regime and to consolidate its positions against the Western Bloc, the method applied was to realize radical reforms. However, the stages of planning and implementation of the economic and political reforms targeted in the PRC and the USSR differed. Accordingly, the results of the reform PRC and the USSR, which focused on the same objective, were quite different too. These transformations in the internal dynamics of the two countries directly affected their foreign policies. The economic reform that Deng Xiaoping practiced and after evolved to into a socialist market economy was first initiated in rural areas, taking into account the economic and demographic characteristics of China, and was gradually extended to the cities. In the political field, after the negative effects of the Cultural Revolution were liquidated, the decision of "opening to foreign" was taken in China and the idea of "Chinese model socialism" emerged in this period. As a result of the efficient implementation of the decisions of the ruling Communist Party of China (CPC), a stronger political structure was built in the country with rapid economic growth. The reflection of this transformation on foreign policy has been an independent and peaceful foreign policy. In the same period, an economic and political reform called perestroika and glasnost (restructuring and openness, transparency) was introduced in the USSR. These reforms initiated by Gorbachev were reflected in foreign policy as "new thinking", but failed, the Communist Party of the Soviet Union (CPSU) lost its influence in the Eastern Bloc and its power in the country. Eventually, the USSR has been collapsed. In return, the reforms of Deng Xiaoping was providing for the development of the Chinese economy, increased the living standards of the population a certain extent, maintained and strengthened the existence of CPC and it increased the place and weight of the country in the international system in PRC.Item Abhazya sorunu bağlamında Gürcistan Rusya ilişkileri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Nızharadze, Ana; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerGürcistan'ın işgal altındaki Abhazya bölgesi Güney Kafkasya'daki sorunlu bölgelerden biridir. Sovyetler Birliği'nin yıkılışı ile beraber Gürcistan'dan ayrılmayı talep eden bölge çatışmalara neden olmuş, 1990'lar boyunca dondurulmuş bir sorun olmasına rağmen 2008 yılında Rusya ve Gürcistan'ın savaşması ardından bağımsızlığını ilan etmiştir. Geçmişteki politikasının aksine Rusya'nın desteklediği Abhazya karşısında Batı'nın Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü savunması sorunu daha karmaşık bir noktaya taşımıştır. Bu kapsamda Abhazya sorunu Gürcü Rus ilişkilerini etkileyen en önemli unsurlardan biri haline gelmiştir. Bölgenin Rusya ve Batı etki alanı mücadelesine de sahne olması dolayısıyla, çalışmada özellikle 2008 savaşı sonrasındaki tarafların ikili ilişkilerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Item Avrasya jeopolitiğinde Rusya'nın Tacikistan politikası(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Rakhmatboeva, Lola; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerRusya'nın Avrasya jeopolitiğinin son ve en geniş ölçekli tezahürü olarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) kabul edilmektedir. Bu nedenle 1990'ların başında SSCB'nin ve tüm sosyalist kampın çöküşü, dünyanın jeopolitik resminde köklü bir değişikliğe neden olmuştur. Bu bağlamda 21. yüzyıla giren Rusya, gelişmiş bir ekonomiye, askeri güce ve aktif bir dış politikaya sahip yeni bir devlet inşa ederken yeni bir jeopolitika üretme göreviyle de karşı karşıya kalmıştır. Avrasyacılık kavramı etrafında kurulan bu yeni jeopolitika Rusya'yı emperyal devlet klişeleri ile donatmıştır. Bu çalışmada, Rusya'nın en yakın komşuları olan SSCB'nin çöküşü sonucu ortaya çıkan devletlerle nasıl ilişkiler kurduğu Tacikistan Cumhuriyeti örneği üzerinden ele alınacaktır. Öncelikle, kavramsal temel oluşturması açısından Avrasyacılığın gelişimi Çarlık Rusyası ve Sovyetler mirası da ele alınarak incelenmektedir. Ardından, Rusya'nın izlediği Avrasya jeopolitiği çerçevesinde Avrasya'nın önemi siyasi, askeri ve ekonomik açıdan ele alınmaktadır. Devamında ise Tacikistan'ın Rusya için sahip olduğu önem ve oynadığı rol tarihi süreç içinde değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmelerin sonucunda Rusya'nın da hem küresel hem de bölgesel düzeylerde entegrasyon süreçlerinin güçlendirilmesi yönünde giderek daha fazla adım attığı, başta eski SSCB cumhuriyetleri olmak üzere Avrasya kıtasındaki devletler ile işbirliğinin güçlendirilmesine odaklandığı anlaşılmaktadır. Bu noktada jeopolitik ve jeoekonomik açıdan Tacikistan'ın Rusya bakımından uzun vadeli hayati çıkarlarını sağlamak için son derece önemli bir ortak olduğu görülmektedir.Item Büyük güçler politikasında orta asya enerji kaynakları: Jeopolitik mücadele(Ankara : Üniversitesi : Sosyal Bilimler Enstitüsü : Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, 2018) Şakı, Çağlar; Tellal, Erel; Siyasal Bilgiler FakültesiUlusal ekonomilerin temel girdisi olan enerji, modern jeopolitikte siyasi ve ekonomik mücadelelerin temelinde yer almaktadır. Enerji kaynakları üzerinde hakimiyet mücadelesi, ekonomik alanda sürdürülebilir bir gelecek sürmek isteyen her aktörün dahil olduğu bir mücadeledir. Sovyetler Birliği'nin dağılışıyla birlikte Orta Asya coğrafyası sahip olduğu petrol ve doğalgaz kaynakları ile modern jeopolitikte yeni bir mücadele alanı olarak ortaya çıkmıştır. Bölgenin enerji kaynakları potansiyeli birçok aktörü bu kaynaklara erişim sağlama hususunda bölgeye çekmektedir. Bu çalışmada, Büyük Güçler politikasında Orta Asya enerji kaynakları üzerinde ABD, AB, Rusya ve Çin arasındaki mücadele ele alınmaktadır. Çalışmanın ilk bölümü, Orta Asya tarihi ve coğrafyası temelinde yapılan jeopolitik ve kuramsal bir incelemeyle başlamakta, sonrasında ise modern jeopolitikte bölgenin sahip olduğu petrol ve doğalgaz kaynaklarının yeri veri analiziyle birlikte ele alınmaktadır. Çalışmanın ikinci bölümünde, modern jeopolitikte ABD ve AB'nin Orta Asya enerji kaynaklarına atfettiği önem, bu aktörlerin enerji siyasetlerinde yaşanan gelişmeler altında incelenmekte, ABD ve AB tarafından bölgede yürütülen enerji politikası ticaret, yatırımlar, ulaştırma boyutlarıyla birlikte irdelenmektedir. Bölümde ayrıca, ABD ve AB kökenli petrol şirketlerin bölgede faaliyetleri detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise Avrasya coğrafyasının merkezinde bulunan Rusya ile anılan coğrafyanın doğusundaki Çin'in bölge enerji kaynaklarına atfettikleri önem, bu ülkelerin enerji politikalarının gelişim süreçleriyle birlikte incelenmektedir. Bölümde ayrıca, Rusya ve Çin'in, petrol şirketleri eliyle bölgede yaptıkları yatırımlar, bölge içi enerji taşımacılığı boru hatları, bölge ülkeleriyle yaptıkları enerji ticareti tüm boyutlarıyla ele alınmaktadır. Energy, as a fundamental input of national economies, constitutes the basis of political and economic struggle in modern geopolitics. The contest over domination of energy resources is a challenge in which each actor desiring to pursue sustainable future in economic sphere takes part. Following the dissolution of Soviet Union, Central Asia, with its oil and gas resources, has emerged as a new area of struggle in modern geopolitics. The potential of region's energy resources brings numerous actors to region with a view to gaining access to these resources. In this study, the struggle over Central Asian energy resources in Great Powers' Politics among USA, EU, Russia and China are examined throughly. The first chapter of the study begins with a geopolitical and theoretical analysis based on Central Asian history and geography; and is followed by the analysis of place of regions' oil and gas resources in the modern geopolitics; and is concluded by data analysis on the resources which region has. In the second chapter of study, the importance that USA and EU attach to Central Asian energy resources in modern geopolitics is assessed with the developments taking place in energy politics of these actors; energy policies carried out by USA and EU in the region is examined along with trade, investment and transportation dimensions. The chapter also includes regional activities of oil companies which are rooted in the USA and the EU in detail. In the third chapter of study, importance attributed to energy resources of region by Russia, which locates in the center of Eurasian geography, and China, which locates in the eastern part of mentioned geography is elaborated together with development processes of energy politics of these countries. Besides, in this chapter, investments made by Russia and China through oil companies of these countries, regional energy transportation lines and energy trade between regional countries and Russia and China are investigated with all aspects.Item Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde Belçika yönetiminın etkisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Tabala, Tabitha Bukumba; Tellal, Erel; Siyasal Bilgiler FakültesiAfrika kıtasının ikinci en büyük olan Demokratik Kongo cumhuriyeti, Afrika ülkeleri arasında dördüncü en fazla nüfusa sahip, din, etnik yapısı ve sosyokültürel açılarından çok renkli bir ülke kabul edilmektedir. Büyük kısmını kara ülkesinden oluşturan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, aynı zamanda da önemli doğal zenginliklere sahip olmasıyla bilinmektedir. Nitekim önemli ve çok stratejik hammadde kaynaklarının varlığından dolayı uluslararası alanda ülkenin önemini artırmakla birlikte, bu durum ülke halkının eski sömürge yönetimler tarafından büyük zararlara uğratılmasına da yol açmaktadır. Bu çerçevede Afrika ülkelerinden en zengin biri olarak bilinse de, büyük keşif yolculuğu döneminden itibaren sömürge yönetimlerce sömürüldüğünden dolayı giderek fakirleşmektedir. Bu durum, dolayısıyla, sömürgecilik döneminde ve sonrasında ülkede sonu bilmeyen kriz ve çeşitli çatışmaların sebebi olmaktadır. Bu çalışma, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını kazanmasından itibaren ülkede süregelen kriz ve çeşitli siyasal çatışmalar üzerinde Belçika sömürge yönetiminin etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Başka bir deyişle bağımsızlıktan bu yana ülkede yaşanmakta olan siyasi çatışmaların üzerinde çatışmalar Belçika sömürge yönetiminin oynadığı rol ve etkisini incelemeyi ve tespit etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca genel olarak uluslararası sistemdeki, özel olarak Afrika bölgesindeki gelişmelerin Kongo'daki sonu gelmeyen çatışmaları nasıl etkilediği araştırılacaktır. The Democratic Republic of the Congo, the second largest in the African continent in terms of land area, has the fourth largest population among African countries, and is considered a multicolored country in terms of religion, ethnicity and sociocultural aspects. The Democratic Republic of the Congo is known for having important natural riches. Indeed, due to the existence of significant and very strategic raw material resources, the importance of the country in the international arena increases, but this situation leads to great harm to the people of the country by the former colonial administrations. In this context, although it is known as one of the richest of African countries, it is becoming poorer because it was exploited by the colonial administrations from the period of great discovery. This is the reason for the endless crisis and various conflicts in the country during and after colonialism. The aim of this study is to examine the impact of Belgian colonial administration on the ongoing crisis and various political conflicts in the country since the Democratic Republic of Congo gained independence. In other words, the nature of the role and influence of the Belgian colonial administration on political conflicts in the country since independence is examined. As a matter of fact, it is highly important to determine how the present and future influence of Belgium affects the colonial rule and the ongoing conflicts in the Congo. It will also examine the nature of the relationship between the influence of the Belgian colonial administration and the endless conflict of Congo in the international system, and in particular in the African region.Item Irak Kürdistan bölgesel yönetiminin kurulması süreci(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Arıkan, Mahmut Kemal; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerDevletsiz olarak bilinen en büyük topluluk varsayılan Kürtler, günümüz Ortadoğu'sundaki dördüncü büyük etnik grubu oluşturur ve kendini dört ülkeye yayar: Türkiye, İran, Suriye ve son olarak Baas rejiminin çökmesini müteakip de jureözerk yaşama şansı bulduğu Irak. Görünen o ki Irak Kürtleri kendi ulus-devletlerini kurabilecek durumdadırlar. Bu yönde, 2017 yılında bir referandum düzenlediler ve dikkate değer oranda oy sağladılar. Her nasılsa, uluslararası toplum Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni tanıyarak,bağımsız bir devlet olarak taçlandırmadı. Tez, öncelikle yasal devlet olarak tanınabilmenin geleneksel ve modern kritelerini tartışmaktadır. İkincil olarak, kendi kaderini tayin hakkının arka planını ve uluslararası hukukta bulduğu anlamı çalışmaktadır. Sonunda ise, Kürt Milliyetçi Hareketi'nin genel bir özeti ve şimdilerde edindiği durumu sunmaktadır. Tüm bunlardan sonra tez, Kürtlerin sahip olduklara saygın koşullara rağmen çağdaş normların içini doldurmak konusunda zayıf olduklarını savlamaktadır.Item Kazakistan ve Kırgızistan'ın Rusya ile ilişkilerinin karşılaştırılması(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Akçam, Ahmet; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerhis thesis addresses comparatively Kazakhstan's and Kyrgyzstan's relations with the Russian Federation. It is argued that despite these two Central Asian states' similar historical backgrounds and their similar type of relation with the former hegemonic power Russia, their relations nonetheless differ within their own contexts. In this framework, the introductory chapter gives general information about Kazakhstan and Kyrgyzstan's standings in Central Asia. In the first chapter the historical background of the two states' relations with Russia is narrated. In the second chapter Kazakhstan's bilateral agreements with Russia, the economic side of their relations and their involvement at multilateral international platforms between the 1991-2001 and 2001-2014 periods are analyzed. In the concluding chapter, Kazakhstan's and Kyrgyzstan's relations with Russia are compared in the light of notions developed from the thesis, and the assumptions in the introductory chapter are examined.Item Kronik: 20. yüzyılın dengelerine neler oluyor?(2007) Tellal, ErelItem Kronik: Rusya Suriye’de ne arıyor?Tellal, ErelItem Rus dış politikası: Temelleri, belirleyicileri, uygulaması (1991-2007)(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012) Memmedli, Elşen; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerThe definition of Russia?s place in world politics, who appeared in international arena after the end of the Cold War and the dissolution of the USSR, is very important from the standpoint of International Relations studies. The determination of Russia?s place in changing international system through the exploration of several important internal and external dynamics of the country is sought in the framework of this work.While the unipolar system was established as a result of international events in the new world order after the end of bipolar political system, it is also understood that international political system has been moving towards the multipolar system following the quickly developing events. Russia, who does not want the unipolar international system and its governance by one state, favors the establishment of the multipolar world system together with other world powers. For this purpose, Russia prefers multilateral relations in its foreign policy and develops its relations with the European Union, and especially China and India, who are turning into the important powers in the world. The strategic aim of Russian foreign policy is to regain its former place in international system and to become the leader of one of the power centers of the targeted multipolar system if not the superpower as the USSR. Russia uses its rich natural resources, geopolitical position and nuclear power as a means in the realization of its foreign policy goals.The purpose of this thesis named as ?Russian Foreign Policy: Foundations, Determinants, Realization (1991-2007)? is to define Russia?s place in international system through the exploration of important internal and external factors that influence the formation of foreign policy in line with changing conditions of the world.Russia attempts to become an influential power in the Eurasia, which is regarded as the region of opportunities in the XXI century. Russia sees it as a springboard to regain its global power status. For this reason, Russian foreign policy, which has been becoming even more effective since 1994, has turned Russia into a power that should be taken into consideration. It is thought that although Russia?s roles that it play and could play in transformation period of international system has changed, it will preserve the continuity of its influence on world order that will be formed. It could be said that Russian foreign policy after the Cold War has passed through a long period of development from inactivity to active protection of national interests and enlargement of spheres of influence. In this regard, it could be assumed that Russia has a potential to become a power center in international system.Item Rus dış politikasında kimlik arayışı: Batı'dan kopuşun tarihsel analizi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Gafarov, Orkhan; Tellal, Erel; Siyasal Bilgiler FakültesiRusya'nın dış politikasını şekillendiren etkenler konusunda günümüze kadar hem iç hem de dış nedenler üzerine yapılan tartışmalara bakıldığı zaman; ekonomi, kültür, kimlik, öteki ile olan ilişki ve ideolojik bağlamlarda farklı yorumlar ve analizler yapılmaktadır. Bu çalışmada; aktör merkezli inşacı uluslararası ilişkiler perspektifinden hareket edilmiş, siyaset ve sosyal psikoloji alanlarında kullanılan ''Sosyal Temsiller'' kavramının çalışmaya eklemlenmesiyle birlikte, Rusya'nın dış politikasının nasıl ve niçin bu şekilde ortaya çıktığı sorusu yanıtlanmaya çalışılmıştır. İnşacı uluslararası ilişkiler yaklaşımına aktör merkezli ve bireyselci yöntemle bir bakış getirilmiş, toplum katmanları ve elitler içinde sosyal temsillere dair fikirlere odaklanılmış ve bunların dış politika çıktılarına nasıl yansıdığına bakılmıştır. Sosyal temsillerin Rus dış politikasındaki etkisine odaklandığımız için; X. yüzyıldan XX. yüzyılın başlarına kadar Rusya'da birbirinin antagonizmi olan, ama zamanla kendi içlerinde de farklılaşan iki ana eksenin, yani Batıcı (Liberal, Sosyalist, Marksist) ve Yerelci (Muhafazakar ve Milliyetçi) çevrelerin inşa ettikleri fikir ya da düşünce kümeleri, tarihselci bir perspektiften ele alınmıştır. Kiev, Moskova ve Büyük Novgorod Knezlikleri'nin yönetim biçimleri ile sosyal temsiller olarak Batıcı ve Yerelci fikirlerin gelişimindeki rollerine değinilmiştir. Daha sonra III. İvan ve Moskova Devleti'nin ortaya çıkışına, taşıdığı birleştirici misyona bakılmıştır. III. Roma ve Mesihci devlet felsefesinin, bir sosyal temsil olarak dış ve iç politikaya yansımasına bakılmıştır. 1648 yılında Westphalia uluslararası sisteminin ortaya çıkışı ve Rusya'ya yansıması sonucunda eski sosyal temsillerin kullanımından imtina edilmiştir. Bu dönemde yeni Batıcı sosyal temsillerin niçin ve nasıl ortaya çıktıkları incelenmiştir. XVIII. yüzyıldaki I. Petro döneminde devam eden Batılılaşma hareketlerine, Avrupa tipi imparatorluk fikrine ve bu dönemki devlet felsefesine bakılmıştır. Daha sonra Batılılaşma sürecinin II. Yekaterina döneminde etkinliğini yitirmesine değinilmiştir. 1768-1774 yılları arasında yapılan Kırım Savaşı'nın, her ne kadar jeopolitik anlamda bir zafer olarak görülse de, Batıcılık düşüncesinde yaşanan kırılmanın başlangıcı olduğu saptanmıştır. Eski Rus geleneksel sosyal temsillerine dönüş ile XIX. yüzyıl Napolyon Savaşları'nın sürece etkileri incelenmiştir. XIX. yüzyılda I. Alexander döneminde yaşanan tartışmalara, erken muhafazakarlık fikirlerinin ortaya çıkışına, II. Nikolay döneminde izlenen Ortodoks muhafazakar iç ve dış politikaya değinilmiştir. Aynı zamanda II. Alexander dönemindeki reformlara ve Rus Milliyetçiliği anlayışının şekillenmesine bakılmıştır. III Alexander ve II. Nikolay dönemlerindeki muhafazakar milliyetçi anlayışın Rus dış politikasına etkisine bakılmış; Rus – Japon Savaşı'na kadar olan bir dönem incelenerek, hem iç hem de dış politika bağlamında önemli tarihsel olgular üzerinden saptamalar yapılmıştır. Böylelikle, çalışma boyunca sosyal temsillerin şekillenişinin iç ve dış politikaya yansımalarına tarihselci bağlamda bakılmıştır. There are different interpretations and analyzes have been made up to the present day in economical, cultural, identity, relationship with the other and ideological contexts on both internal and external causes of the factors shaping Russia's foreign policy. In this study, the question of how and why the Russia's foreign policy emerged in a certain way is tried to be answered from the perspective of the actor-centric constructivist international relations with the addition of the concept of ''Social Representations'' used in the fields of politics and social psychology. An actor-centric and individualistic perspective has been brought to the constructivist approach to international relations, focusing on ideas of social representations within the layers of society and elites and how these are reflected in foreign policy outcomes. Since it is focused on the impact of social representations on Russian foreign policy here; circles of ideas or thoughts, constructed by the two main axes, namely the Westernist (Liberal, Socialist, Marxist) and Localist (Conservative and Nationalist), that were antagonistic in Russia from the X until the beginning of the XX century, but differentiated in time, are discussed from a historicalist perspective. The management styles of Kiev, Moscow and Great Novgorod Knezlikes and their role as social representatives in the development of Western and Localist ideas are mentioned. Then the emergence of the State of Moscow, III Ivan and the unifying mission he carried out are examined. The reflection of III Roman and Messiah state philosophy as a social representation on foreign and domestic politics is examined. As a result of the emergence of Westphalia's international system in 1648 and its reflection to Russia it was refused from the use of old social representations. It is examined, why and how new Western social representations emerged in this period. Westernization movements, the idea of European-type empire during the period of Petro I. XVIII. century, and the state philosophy of this period were examined. Then, the lost of effectiveness of the Westernization process during the II. Yekaterina period was mentioned. Although the Crimean War between 1768-1774 was seen as a geopolitical victory, it was determined as the beginning of the breaking of Western thought. With the return to the old Russian traditional social representations, the effects of the Napoleonic Wars in the XIX. century were examined. The discussions in the period of Alexander I in the XIX. century, the emergence of ideas of early conservatism, II. Orthodox conservative domestic and foreign policy followed during the period of Nikolai were mentioned. At the same time, the reforms in the II Alexander period and the shaping of Russian nationalism were examined. The effect of conservative nationalist understanding on the Russian foreign policy during the Alexander III and Nikolai II period was examined. The period until the Russian and Japanese War was examined and the findings were made on important historical facts in the context of both domestic and foreign policy. Thus, the reflections of the formation of social representations on domestic and foreign policy were examined in a historicalist context throughout the study.Item Rus dış politikasında Sovyet mirası(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) Ayan, Kübra Burcu; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerThis thesis aims to examine Soviet foreign policy during the Cold War decade and the post-Cold War Russian foreign policy and to have a comparision between two decades. The thesis argues that Russia has been influenced from the Soviet Union in the evolution of its foreign policy and inherited the Soviet legacy in every area. The thesis includes three chapters. In the first chapter, Soviet foreign policy during the Cold War is examined. In the second chapter, the changes in the post-Cold War international politics and the system is examined. The third chapter explores the post-Cold War Russian foreign policy and the comparision of foreign policies of Soviet and the post-Cold War decades.Item Rus dış politikasında Ukrayna (1991-2014)(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Tellal, Erel; Özdal, Habibe“Rus Dış Politikasında Ukrayna (1991-2014)” başlıklı tez çalışması, SSCB’nindağılmasının ardından iki bağımsız dış politika aktörü olarak uluslararası alanakatılan RF ile Ukrayna arasındaki siyasi ilişkileri incelemektedir. Çalışmanın temelsorunsalı SSCB’nin ardından RF ile Ukrayna’nın arasındaki ilişkilerin hangi iç ve dışetmenler çerçevesinde oluştuğudur. Çalışmada RF-Ukrayna ilişkilerinin yönünübelirlemede Moskova’nın siyasi, ekonomik ve askeri güç kapasitesi bakımından dahagüçlü olduğu varsayımından hareket edilmektedir. Buna uygun olarak çalışmada ilkolarak Rus dış politikasını belirleyen iç etmenler ile dış politika yapımını veuygulamasını etkileyen dış etmenler irdelenmektedir. RF’nin dış politikadaönceliğinin Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) entegrasyonu olduğununbelirtilmesi üzerine SSCB’nin dağılmasından bu yana BDT entegrasyonuçerçevesindeki girişimler ve hayata geçirilen ekonomik ve askeri yapılanmalaraçıklanmıştır. Son olarak RF’nin gerek dış politikasının oluşturulmasında gerekse deUkrayna ile ilişkilerinde uluslararası gelişmeler belirleyici önemde olduğundan, baştaAB ve NATO genişlemesi olmak üzere öne çıkan uluslararası konjonktürelgelişmeler ele alınmıştır. Tüm bu unsurlar ışığında RF-Ukrayna ilişkileri dönemselolarak (1991-1999; 2000-2008; 2008-2014 yılları arasında) iki devlet arasındakitemel konular çerçevesinde incelenmiştir.AbstractThe thesis entitled “Ukraine in Russian Foreign Policy (1991-2014)” evaluates thebilateral relations of the Russian Federation and Ukraine after the two appeared asindependent foreign policy actors on the international arena subsequent to thedissolution of the USSR. The main research question of the study dissects andexplores the internal and external dynamics which have come to shape the bilateralrelations of the two actors at hand, starting with the hypothesis that the main actor tohave driven the relationshiphas been the Russian Federation by way of its political,economic and military capabilities. In order to test this assumption, the study beginswith an in-depth examination of the internal and external factors that have come toaffect the Russian Federation’s foreign policy-making. In this vein, considering thatit has been emphasized as the main foreign policy aim of Russia, the economic andmilitary integration of the Commonwealth of Independent States (CIS) also occupiesa central place in this study. Moreover, Russian foreign policy towards Ukraine andthe overall bilateral relations between the two countries has also been affected byexternal dynamics such as EU and NATO enlargements. By including such externalinternational developments within the scope of its analysis, the study seeks toinvestigate the effects thereof on Russian-Ukrainianbilateral relations. In light of themost significant factors that have come to constitute the overall form of Russia-Ukraine relations, this study examinesthe course of their development within thecontext of the primary parameters emergingduring the periods of 1991-1999, 2000-2008 and 2008-2015.Item Rusya Federasyonu'nun güvenlik politikası aracı olarak çatışmaları dondurması: Gürcistan ve Ukrayna örnekleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Torun, Bilal Alper; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerRF'nin güvenlik politikasının ele alındığı bu tezde, Kremlin'in Gürcistan ve Ukrayna müdahaleleri üzerinden çatışmaları dondurma stratejisine odaklanılmaktadır. SSCB'nin dağılmasının ardından ekonomik ve siyasi bir krize giren RF'nin Nisan 1993'te ilân ettiği Dış Politika Konsepti ile eski Sovyet coğrafyasındaki "özel çıkarlarına" işaret eden bir Yakın Çevre Politikası geliştirdiği görülmektedir. Buradan hareketle bu çalışmada, literatürde sıklıkla karşılaşılan ve 1993'e kadar RF dış politikasını Atlantikçi olarak tanımlayan anlayışa itirazla RF'nin dış ve güvenlik politikasının Yakın Çevre'yi önceleyen şekilde bir tutarlılık içinde olduğu öne sürülmektedir. RF dış politikasına yönelik Atlantikçi tanımlaması, ekonomik ve siyasi krizlere ek olarak Çeçenya'daki savaşın RF'yi Yakın Çevre Politikası'nı uygulamaktan alıkoymasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle çalışmanın birinci bölümünde RF'nin geçirdiği ekonomik ve siyasi dönüşüm ele alınmaktadır. RF'nin güvenlik politikasının ele alındığı ikinci bölüm, eski Sovyet coğrafyasında görülen ve "renkli devrim" adı verilen hareketler ile NATO'nun genişleme politikası üzerinden RF'nin ABD tarafından Soğuk Savaş mantığı ile yeni(den) çevreleme politikasına maruz bırakıldığını ortaya koymaktadır. RF'nin bu çevrelemeye karşı güvenlik politikasının temelinde ise Yakın Çevre'deki çatışmaları dondurmak yer almaktadır. Bu bağlamda çalışmanın örnek olayları olarak üçüncü ve dördüncü bölümlerde RF'nin 2008 Gürcistan ve 2014 Ukrayna müdahaleleri ele alınmaktadır.Item Rusya Federasyonu'nun ve Rus Dış Politikası'nın dönüşümünde enerjinin rolü(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Sağlam, Mühdan; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerNeoliberalizmin ekonomi ve politik öğretisinin hızla yükseldiği bir süreçte kurulan Rusya, ekonomi, siyaset ve dış politika alanında bu doktrinden doğrudan etkilenmiştir. Neoliberalizmin bir sistem olarak yerleşme sürecinde devletlerden beklentileri ve devlete biçilen rol Rusya'nın da içinde olduğu pek çok devlete tepeden reçetelerle dayatılmıştır. 2000'de Vladimir Putin'in iktidara gelmesi Rusya ile küresel sistem arasında hukukun ve sermayenin kurallarını dayattığı yeni bir modelin hayata geçmesine kapı aralamıştır. Bununla beraber Rusya'nın dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olması bu çerçevede hem uyguladığı dış politika hem de devlet olarak sistemle kurduğu ilişkiyi doğrudan etkilemiştir. Petrol kaynaklarına ulaşmak için gerekli olan ihtiyaçlar, Rusya ekonomisi ve siyasi yaşamında petrolün etkisi, Rusya'nın küresel ilişki biçimlerine ve üretici ülkelerle kurduğu diyaloğa etki etmektedir. Bu tez 1991-2018 arasında Rusya'nın petrol zengini bir devlet olmasının ulusal kapitalist ve siyasal dönüşümü ve dış politikaya etkisine mercek tutmaktadır. Tez Rusya'nın siyasal, ekonomik ve dış politikadaki dönüşümü uyarınca enerjinin işlevini ve anlamı ele almaktadır.Item Rusya'nın Koreler politikası (1992-2008)(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Demirkıran, Özlem; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerBu tezde, 1992-2008 yılları arasında Boris Yeltsin ve Vladimir Putin'in devlet başkanlıkları döneminde Rusya'nın Kuzey ve Güney Kore'ye yönelik izlediği politikalar incelenecektir. Soğuk Savaş döneminde Rus liderler için ideolojik bir anlamı olan Kore Yarımadası, Sovyetler Birliği'nin mirasını devralan Rusya Federasyonu için daha farklı anlamlar ifade etmeye başlamıştır. Yeltsin döneminin başında Kore politikasını belirleyen ekonomik beklentilere, Rusya'nın 1993-94 nükleer krizin çözümü sürecinden dışlanmasıyla bölgede güvenlik ve istikrarın sürdürülmesi ve Rusya'nın etkinliğinin artırılması da eklenmiştir. Putin iktidarı döneminde, ülkenin ekonomik ve iç yapısal anlamda toparlanmasıyla, Rusya bu amaçlar çerçevesinde daha etkili bir dış politika izleme imkanı bulmuş ve her iki Kore'yle de siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerini Yeltsin dönemine göre oldukça geliştirmiştir. Kore Yarımadası'nda II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan bölünmüşlüğün ve sıcak çatışma ihtimalinin sürmesi, Rusya için Koreleri sıradan komşular olmaktan çıkarmaktadır. Yeniden büyük güç olma arzusu duyan Rusya, dünyanın büyük güçlerinin de ilgisinin üzerinde olduğu Kore Yarımadası'nda etkinliğini artırmaya çalışmaktadır. 1990'lı yıllara göre, bu konuda başarı sağlamış ve 2002'de ortaya çıkan nükleer krizde Rusya, nükleer sorunun çözümü ve barış görüşmelerinin sürmesinde yardımcı olmuştur. Fakat diğer aktörlere göre çok sınırlı bir role sahiptir.Item Rusya-Çin ilişkileri bağlamında Çinli göçmenler(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Tangatarova, Zarına; Tellal, Erel; Siyasal Bilgiler FakültesiBu tez Rusya'daki Çinli göçmenlerin durumunu geçmişten günümüze kadar ele almaktadır. Tez kapsamında, Rusya-Çin ilişkileri ve Çinli göçmenlerin Rusya'ya göç etmelerinin nedenleri, Rus hükümetin izlediği göç politikası, ikili ilişkilerin göç üzerinde oluşturan etkisi, kurulan stratejik ortaklık ve göç durumunu stabilize edebilecek çözümler araştırılmıştır. Birinci Bölüm'de SSCB-Çin ilişkilerinde ve Sovyet ulusal politikası bağlamındaki Çinli göçmenlerin durumları incelenmiştir. İkinci Bölüm altında Çinli göçmenlerin Rus Uzakdoğusu'na göç etmelerinin sebepleri, faaliyet türleri ve etnik topluluklarının ana yönleri, aynı zamanda Rusya'nın izlediği göç politikası ve oluşan göçmen sorunlarına ilişkin çalışmalar yer almaktadır. Üçüncü Bölüm'de ise göç sürecinin yönetimi açısından Rusya- Çin sınır bölgesinde işbirliğinin gelişimi konusu ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Sovyet- Çin ilişkileri, Rusya-Çin ilişkileri, Rus Uzakdoğu, Çinli göçmenler, Rus-Çin işbirliği. This thesis deals with the situation of Chinese immigrants in Russia from the past to the present. Within the scope of the thesis, the reasons of the migration of Chinese immigrants to Russia and Russia-China relations, the migration policy pursued by the Russian government, the effect of bilateral relations on migration, the strategic partnership established and solutions that can stabilize the migration situation were investigated. In the first chapter, the situation of Chinese immigrants in the USSR-China relations and in the context of Soviet national policy is examined. The second part covers the reasons for the migration of Chinese immigrants to the Russian Far East, the main types of activities and ethnic groups, as well as the migration policy pursued by Russia and the problems of migrants. In the third part, the development of cooperation in the Russian-Chinese border region in terms of the management of the migration process is studied. Keywords: Soviet-Chinese relations, Russian-Chinese relations, Russian Far East, Chinese immigrants, Russian-Chinese cooperation.Item Soğuk Savaş sonrası ABD-Ermenistan ilişkileri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Çalık, Tuğba; Tellal, Erel; Siyasal Bilgiler FakültesiItem Soğuk savaş sonrası dönemde iç etkenler açısından Rus dış politikasının yönelimleri: Yeltsin ve Putin dönemleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009) Yapıcı, Merve İrem; Tellal, Erel; Uluslararası İlişkilerInternal factors play an important role in determining states? foreign policy orientations. Those factors, which are effective in foreign policy making, have been defined in different ways by the scholars that contribute to the foreign policy analysis. At this point, Michael Brecher?s foreign policy model - that takes into consideration different aspects of internal factors - gains importance. According to the Brecher?s model, economic and military capability, political structure, interest groups, competing elites and finally the decision makers that are influenced by these factors are classified as internal factors. The study, that applies Brecher?s foreign policy model to the Russian Federation, explains Post-Cold War transformations in Russian foreign policy in the context of aforementioned internal factors.This paper?s basic argument is that in both the Yeltsin (which symbolizes Russia in the 1990s) and the Putin periods (2000-2008), domestic developments pave the way for different foreign policy orientations in the Russian Federation. During the 1990s, Russian Federation displayed an image dependent on the West, and during the 2000s it has become one of the important actors of the international system. Internal factors that are defined by Brecher were influential in that transformation. During the Yeltsin period, economic collapse was experienced and the presidential power was restricted by oligarchs, senior generals and the Parliament. Economic, military and political conditions within the country obliged the implementation of a Western-oriented foreign policy. However, during the 2000s the increase in energy prices, the general improvement of economy and the establishment of central control has enabled a shift to a more balanced foreign policy.