Browsing by Author "Tarhan, Belgin"
Now showing 1 - 3 of 3
Results Per Page
Sort Options
Item Efsunlu Teolojik Yaşantıdan Pozitivist Dünyaya Türk Toplumu: Tanpınar'ın Kurmaca Eserleri Üzerine Bir Çözümleme(Ankara Üniversitesi, 2023) Tarhan, BelginAhmet Hamdi Tanpınar’ın metinlerinde öne çıkan temalardan biri, kendi ifadesiyle, “medeniyet değiştirme krizi"dir. İlk bakışta Doğu-Batı, gelenek-modernlik gerilimi gibi görünen tartışma, Tanpınar’ın Osmanlı’dan Türkiye’ye toplumun geçirdiği zihinsel/bilişsel süreci anlama ve anlamlandırma uğraşının uzantısı sayılabilir. Tanpınar, uzun kurmacalarının tümünde hayal, rüya, masal gibi efsunlu bir dünyadan huzursuz uyanışa, devamında gerçekliğin bastırdığı yaşantıya doğru yol alır. Yazarın anlatılarında zaman zaman iç içe geçen üç ayrı hayat/dünya, Auguste Comte’un Batı toplumlarının dönüşümünü açıklarken başvurduğu Üç Hal Yasası’nın kavram setine yakındır. Comtecu Üç Hal Yasası’na göre, zihinsel/bilişsel olarak Batı toplumları bugünkü haline teolojik bir dünyadan metafiziğe ve son olarak da pozitif (olgucu) düzeye ulaşarak varmıştır. Comte gibi determinist ve ilerlemeci bir perspektife sahip olmayan hatta aksi istikamette bir “hayat adamı” olan Tanpınar, pozitivist felsefenin tesiri altında değildir. Yine de Comte’un dahil olduğu Aydınlanma felsefesi ile kendisini de ait hissettiği Batı medeniyeti çatısı altından dünyaya bakmaktadır. Bu çalışma, Tanpınar anlatılarında teolojik, metafizik ve pozitivist dünyanın Osmanlı’dan Türkiye’ye toplumsal ve siyasal kültüre izdüşümünü aramaktadır. Bu bağlamda Acıbadem’deki Köşk hikâyesi, Mahur Beste, Sahnenin Dışındakiler ve Huzur’dan oluşan nehir roman serisine Saatleri Ayarlama Enstitüsü (SAE) ile tamamlanamamış Aydaki Kadın da eklenerek, tüm uzun kurgularını kapsayan bir inceleme sunulmaktadır.Item Siyasi Bir Roman Olarak Veba Geceleri: Ulus İnşası Ve Ulusal Tarih Yazımı(Ankara Üniversitesi, 2022) Tarhan, Belginİlk bakışta bir veba hikayesi gibi görünen Orhan Pamuk’un Veba Geceleri aslında salgının ivmelendirdiği yönetim ve siyaset kriziyle birlikte büyüyen bir siyasal dönüşüm romanıdır. 1901 yılında baş gösteren salgın, Osmanlı Devleti’ne bağlı Doğu Akdeniz’de hayali bir ada olan Minger’de zamanın içinde barındırdığı koşulları aktive eden bir siyasal atmosfer yaratır. Birkaç asırdır süregelen nüfus hareketliliği, salgınların bulaşı gibi yeni fikir ve hareketlerin dolaşımına da hız katmıştır. Toplumların eşitlik ve özgürlük yönündeki talepleri halk isyanlarına, darbe ve devrimlere yol açarken geleneksel monarşileri tehdit eden bir güce erişmiştir. Modern çağın siyasi roman klasiklerine girmeye aday bir anlatısı olmasına rağmen Veba Geceleri tarihi roman türü içine dahil edilerek yorumlanmakta ve değerlendirilmektedir. Yazarı Orhan Pamuk da bu yönelime öncülük eder görünmektedir. Böyle bir yaklaşım, romanı eksik ve sınırlı bir bakışa mahkûm etmektedir. Bu nedenle çalışmada, iki meseleye odaklanan bir tartışma yürütülmektedir. İlk kısım Veba Geceleri’nin niçin siyasi bir roman olarak okunması gerektiği sorusu etrafında gezinmektedir. İkinci kısımda, Veba Geceleri üzerinden edebiyatın kurmaca dünyasına yaklaşan ulusal tarih yazımının öne çıkan yanlarıyla birlikte siyasal arka planı tartışmaya açılmaktadır.Item Üç Devirde Bir Muhalif: Halide Edip Adıvar'ın Perspektifinden Türkiye'de Siyasi İktidar(lar) ve Demokrasi Sorunu(Ankara Üniversitesi, 2020-05-27) Tarhan, Belgin; Siyasal Bilgiler FakültesiHalide Edip Adıvar, yakın tarihin üç devrine tanıklık eder. 1908 Devrimi ile İttihat ve Terakki Partisi öncülüğünde kurulan parlamenter monarşiye geçilirken, 1923’te Cumhuriyet ilan edilirken ve 1950’de iktidar el değiştirirken dönemin muktedirlerinin yanında ve/veya yakınındadır. Başlangıçta desteğini esirgemediği ancak sonrasında fikri ayrılık yaşadığı iktidarlardan uzaklaşarak, görüşlerini muhalif çizgiden aktarmaya devam eder.Bu çalışmada, üç devrin muktedirleriyle Halide Edip’in arasındaki fikri ayrılığının altında yatan nedenler, otoriteryenlik-demokrasi kavramları altında tartışmaya çalışılacaktır. Çalışmada İttihat ve Terakki ile Cumhuriyetin kurucu iktidarındaki problemlere yer verilmekle birlikte asıl olarak Demokrat Parti iktidarının ilk dönemine (1950-54) odaklanılacaktır. Aynı dönemde DP İzmir bağımsız vekili olarak Meclis’te yer alan Halide Edip’in gözünden otoriterliğin izleri saptanmaya çalışılacaktır.