Browsing by Author "Sunay, Serkan"
Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
Item Aksaray Güzelyurt manastır ve kilise binaları(Sosyal Bilimler Enstitüsü) Sunay, Serkan; Tunçel, MehmetÇalısmamız Aksaray'ın Güzelyurt ilçesindeki manastır ve kilisebinalarını kapsamaktadır. Güzelyurt tarihi bir yerlesim merkezi olup,Kapadokya bölgesinin güneybatısı, Hasan Dağı'nın kuzeydoğusundakalmaktadır. İlkçağ'da Karbala, Ortaçağ'da Gelveri adıyla anılan kent,Ortodoks inancının temellerini atmıs ve azizlik mertebesine erismisHagios Gregorios Thelogos'u yetistirmistir.Arastırmamızın amacı, Güzelyurt'taki manastır ve kilisebinalarının tarih içindeki ve günümüzdeki konumunu, mimari vesüsleme özelliklerini arastırıp detaylarıyla tanıtmak, bu sayede baslıcaözelliklerini ortaya koyarak Bizans sanatı ve mimarlık tarihi bakımındandeğerlendirmektir.Çalısma kapsamındaki eserler, kronolojik açıdan IV. yüzyılın sonçeyreğinden XIX. yüzyılın sonlarına dek uzanan genis bir zamandiliminde insa edilmistir. Hagios Gregorios Theologos Kilisesi IV.yüzyılda muhtemelen bir basilikayken Orta Bizans Dönemi'ndequincunx semasında yeniden yapılmıstır. Hagios Anargyros Kilisesi XI.yüzyıl, Analipheos Manastırı ile Ev Sapeli XIX. yüzyıl sonuna aittir.Tanzimat'ın ilânı, ?slahat Fermanı ve Arazi Kanunu ile gayrimüslimleriçin dinî insâat kısıtlamalarının yok olması sonucu, Osmanlıcoğrafyasının çesitli bölgelerinde de dikkat çektiği üzere Güzelyurt'takiHıristiyan binalarında da birtakım imâr, insa ve onarım faaliyetleriningerçeklesmistir. Bu dönemde Hagios Gregorios Theologos Kilisesi'ninaslî karakterinden uzaklastığı, Analipheos Manastırı Kilisesi'ninyenilendiği ve Hagios Anargyros Kilisesi'ne freskolar yapıldığı tespitedilmektedir.Manastırların yerlesim düzenine bakıldığında birbirinden farklıözelliklerle karsılasılmakta ve gözden uzak vadi yamaçlarına veya sarptepelere insâ edildikleri görülmektedir.Kiliseler, tipolojik açıdan tek nefli veya kapalı haç semasındakilerseklinde sınıflandırılabilir. Bunların plan, dıs kütle, iç görünüs vemalzeme bakımından, dönemlerinin karakteristiklerini yansıttığı, aynızamanda bazı yerel özellikler de ihtiva ettikleri görülmektedir.Özellikle, apsis ve kemer formlarındaki ortak özellikler vemalzemede bütünüyle tas kullanımı yanında kayalıklardanfaydalanılması yöreye has vasıflardır.Örtü sistemi bakımından binaların hemen hepsinde müsterekhususiyetler mevcuttur. Kubbeye geçisler pandantiflerle sağlanmıs;ayrıca çapraz tonoz ve mahalli özellik tasıyan takviye kemerli besiktonozlu örtüler yapılmıstır.Malzeme, az miktarda moloz, çoğunlukla düzgün kesme taslardır.Tas malzemeden plakalarla veya kiremitlerle örtü sistemininkaplanması da Orta Anadolu'daki kiliselerde görülen geleneklerdenbiridir. Tuğla kullanımına yer verilmemistir. Bazen tas yüzeyler2boyanarak, dekoratif amaçla bu etkinin yaratılmak istendiğianlasılmaktadır.Süslemeler, tas, ahsap, metal malzemelerde ve duvar veya kubbefreskoları halindedir. Tas malzemedeki süslemeler, geometrik, figürlüve bitkiseldir. Figürlü kompozisyonların geometrik ve bitkisel motifleregöre daha fazla tercih edildiği görülmektedir. Bazı geometrikkompozisyonlarda Türk motiflerini çağrıstıran zikzak ve prizmatiküçgenlere yer verilmistir. Freskoların büyük bir kısmı günümüzegelememekle birlikte, mevcutların da XIX. yüzyıldan kaldığıanlasılmaktadır. Ahsap süslemeler ise ambon, ikonostasis, vaazkürsüsü gibi genellikle kilise esyalarında kullanılmıs barok tarzdabitkisel ağırlıklıdır. Metal isçiliği ise Hagios Gregorios TheologosKilisesi kapı kanatlarının büyük çoğunluğunda tespit edilen halka vemadeni süs ögeleri ile lama veya çubuk demirlerin meydana getirdiğigeometrik kompozisyonlara sahip dekoratif görünüsteki penceresebekeleri halindedir.Güzelyurt'ta her birinin mimari özelliklerini inceleyerek tanıtmayayöneldiğimiz kilise, kesis binası, misafirhane, ayazma, parekklesion,domus ecclesiae, sarnıç, depo, üzümlük, fırın islevlerine göre çesitliyapı türlerinin zengin bir doku meydana getirdiği tespit edilmektedir.Fakat bu dokuya ait bazı binaların bilinçsiz onarımlar veya tahribatlaharap vaziyette kaderine terk edildiği görülmektedir.Abstract The subject of this study is monastery and church buildings inthe Güzelyurt borough of Aksaray. Güzelyurt is located as a historicalsettlement which located in southwestern Cappadocia and northeast ofMount Hasan. The city which was knew as the name Karballa inAncient times and also called Gelveri in Medieval Age and brought upHagios Gregorios Theologos who reached to sainthood degree and healso set up Ortodox belief in Byzantine Empire.The aim of this study is examining circumstances of monasteriesand the church buildings of Güzelyurt from historical periods topresent day also make them known with their details by searchingarchitectural and ornamental characteristics on account of Byzantineart and architectural history.The searched buildings in our scope of thesis were buildedwithin a long time period which had began from last quarter of IVthcentury to the end of XIXth century. Hagios Gregorios TheologosChurch probably was a basilica in the end of the IVth century and itwas rebuilded in Middle Byzantine Period with quincunx scheme.Hagios Anargyros Church from XIth and Analipheos Monastery and EvChapel (domus ecclesiae) belongs to last quarter of XIXth century.During XIXth century a series of reforms undertaken in theOttoman Empire to modernize society along secular and bureaucraticlines like ?Tanzimat?, ??slahat?, brougt abolition for all restrictions ofreligional construction and also reparing existing churches for non-Muslims. It?s noticable that after this reforms there were someconstructional and repairing movements in Güzelyurt which was thesame in different geography of Ottoman Empire. In this periodAnalipheos Monastery Church partially rebuilded; made frescos forAnargyros Monastery Church and Hagios Gregorios Theologos Churchwas lost her actual plan characteristics.When we look at the layout of the monasteries it?s seen that theybuilded in valley hillside or step hills.Church buildings can be classified simple aisless and quinqunxtype. Its seen that these churches not only exhibit their own buildingperiod characteristics with their plan, facades and material but alsohave some local features.Particularly, common apsis forms, arches and using completelystone in material also taking advantages of rocks are features of theregion.There are also common features like using pendentives fordomes and making barrel-vaults which have close strengtheningarches.Material is a little rubble and mostly faceted stone. Buildingsroofs usually covered with stone-plates or stone-tiles and this is a2common feature of Middle-Anatolian Byzantine churches. There is notuse any brick but sometimes front face of a stone can be painted likeeffect of using brick for decorative appearances.Ornaments are made on stone, wooden, metal materials and alsothere are frescos on the naos walls, surface of domes. Compositionswith fıgures have geometrical, herbal and figurative. Figurativecompositions are used more than geometrical and herbal ornaments.Some geometrical compositions evocative of Turkish zig zag andprismatic triangels. Most of the frescos can not remain to present dayand existings are belogs to XIXth century. Wooden ornaments onambon and ikonostasis are generally have baroque characteristics.Metal ornaments are seen the doors and grates of Hagios GregoriosTheologos Church.We try to examine each one?s architectural and ornamentalcharacteristics of various building types which function is church,parekklesion, monk building, domus ecclesiae, hagiasmata, cistern,storage and bakehouse constitues a rich historical and architecturaltissue in Güzelyurt. However some buildings belongs to this tissuewere forsaken by reason of devastations or unconscious repaires.Item BİRİNCİ ULUSAL MİMARLIK AKIMI DEMİRYOLU LOJMAN BİNALARI İÇİN BİR TİPOLOJİ DENEMESİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Sunay, Serkan; Sanat Tarihi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiOsmanlı İmparatorluğu’nda 19. Yüzyıldan itibaren demiryolu ulaşımına verilen önem artmaya başlamıştır. Bu yüzyıl içerisinde Osmanlı coğrafyasında ticari amaçlar doğrultusunda bir takım imtiyazlarla işletmesi yabancı sermaye kaynaklı demiryolu yatırımları yapılsa da, Mondros Antlaşması’ndan sonra sadece Anadolu, Rumeli ve Kafkas demiryolunun bir kısmı kalabilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nı takiben Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde yabancı şirketlerin işlettiği hatların devletleştirilmesi yanı sıra memleketi demiryollarıyla donatmak milli bir politika haline gelmiştir. Böylece demiryolu hattı 1927’de Kayseri’ye, 1930’da Sivas’a ulaştırılmış, 1930’lu yıllar bitmeden ise Malatya, Niğde, Diyarbakır ve Erzurum’a götürülmüştür. Bu kapsamda yeni hatlar için yeni demiryolu binalarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu yıllarda ulus-devlet fikrinin mimarideki fiziki kanıtı gibi yorumlanabilecek Birinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubunda, hattın ilerleyişine durak teşkil eden merkezlerde demiryolu binaları inşa edilmiştir. Yapılan bilimsel çalışmalarda genellikle istasyon binalarının mimarisine, yeniden işlevlendirilmesine, koruma ve onarımına değinildiği, istasyon sahasının siluetini oluşturan ambarlar, depolar, lojmanlar, su depoları, cendereleri, makasçı binaları, hangarlar gibi binalara yoğunlaşılmadığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmada demiryolu yapılarından önemli bir grubu teşkil eden lojman binalarının nasıl sınıflandırılması gerektiği sorunsalından hareketle, mevcut binalardan bir tip veya grup için seçilmiş eserler ışığında bir tipolojik sınıflandırma yapılmıştır. Bu tasnif neticesinde, müstakil lojmanların ve istasyon sahasında farklı fonksiyondaki başka bir binaya bitişik lojmanların üst çerçevede bütünü oluşturduğu görülmüş; sadece lojman fonksiyonuna sahip eserler veya lojman ve işyeri görevine yönelik çok fonksiyonlu binalar gibi kullanım amaçları, kat sayıları ve kaç kullanıcıya yönelik inşa edildikleri alt gruplar halinde irdelenmiştir.Item BİRİNCİ ULUSAL MİMARLIK AKIMININ TAŞRADA İZLERİ: CUMHURİYETİN DEMİRYOLU ANITLARINDAN “KAYSERİ İSTASYONU 31 PLAN NUMARALI LOJMAN”(Ankara Üniversitesi, 2021) Sunay, Serkan; Sanat Tarihi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiOsmanlı’nın son döneminde Avrupa mimarisinden yansıyan üsluplara bir karşı duruş olarak gelişen söylemler ve milli bir üslup yaratma çabaları neticesinde gelişen Birinci Ulusal Mimarlık Akımı, 1908’den 1930’lu yıllara kadar etkisini hissettirmiştir. Bu anlamda yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin idealleri ile de örtüşen bu akım, sadece cumhuriyetin metropollerini donatan bir üslup olarak nitelendirilemez. Ayrıca taşradaki birçok kamu yapısının mimari karakterine de yön vermiştir. Bu taşradaki kamu binalarından bir grubu da demiryolu binalarıdır. Genç cumhuriyetin demiryolu altyapısını süratle tesis etmek istemesi bir tesadüf değildir. Memleketin savunması ve ekonomik kalkınması için bu gereksinim, olmazsa olmaz bir politika olarak görülmüş; gerekli adımlar atılmıştır. Bu kapsamda istasyon binaları, lojmanlar, su depoları, gibi demiryolunun ihtiyaçlarına yönelik pek çok eser yapılmışsa da bunlar arasında görece istasyon binaları araştırma ve inceleme konusu olmuş, diğer eserlere büyük ölçüde değinilmemiştir. Lojman binalarının mekânsal tasarım yönü, mimari özellikleri ve tipolojik sınıflandırmasının anlaşılabilmesi adına belirli bir tip tercih edilerek inşa edilen bu eserlerin daha iyi analiz edilmesi gerekmektedir. İstasyon binaları haricindeki diğer binalar, demiryolu taşımacılığının sürdürülebilir olmasını sağlamakla kalmaz; aynı zamanda fiziki yapıları ile istasyonun siluetini tamamlayıcı bir rol de üstlenirler. Bu çalışmada, Kayseri tren istasyonu sahasında mevcut, asli halinde iki katlı ve iki kullanıcı için tasarlanmış 31 plan numaralı lojman binası rölöveleriyle birlikte mimari ve sanatsal yönü vurgulanarak tanıtılacak, söz konusu binanın mimari öyküsü ile Birinci Ulusal Mimarlık Akımı kapsamındaki yeri ortaya çıkarılacaktır.Item Bursa Bali Bey Hanı(2007) Sunay, SerkanBu çalışma Bursa’daki Osmanlı dönemi ticaret yapılarından Bali Bey Hanı’nı konu almaktadır. Osmanlı şehir-içi hanları kare veya dikdörtgen plan biçimlenişiyle, bir veya birden fazla avlu çevresine sıralanan mekânlarıyla genellikle iki katlı binalardır. Zemin katları depo, ahır ve işyeri gibi fonksiyonlara, üst katları ise yolcuların konaklamasına tahsis edilmiştir. Bali Bey Hanı neredeyse tamamen yıkık vaziyettedir buna rağmen mevcut kalıntılardan üç katlı bir düzenlemeyle 15. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Dönemi için böyle bir kat uygulaması ilk olması bakımından önem arz etmektedir. Makalemizle yapının aslî planı belirlenmeye çalışılacak ve eser mimari özellikleriyle tanıtıldıktan sonra, Türk sanatı içerisindeki yeri ve öneminin tespitine gayret gösterilecektir. This study is related on one of the commercial building in Bursa which belongs to Ottoman period called by Bali Beg Khan. Ottoman City Inns generally construct with square or rectangular plan shapes with two or three floors arrangement. Inns have rooms which are located around one or more court. Usually, these localities from lower floor can be used as shop, depot or stable and the others are allocated for travellers like a hotel room. Although the building is almost ruined, It’s clear from the ruins that Khan was builted as a monumental style in the second half of the 15th century with three floors arrangement. This floor implementetion was the first in Ottoman commercial architecture. This article aiming that not only showing up the original construction and planning properties of Bali Beg Khan but also to determine its place in the Turkish Art and Architecture.Item I.Ulusal mimarlık döneminin ankara’da bir temsilcisi: harita umum müdürlüğü binası(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2018) Sunay, Serkan; Sanat Tarihi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiTürkiye Cumhuriyetinin harita üretme ihtiyacına yönelik inşa edilmiş ve aynı zamanda bir okul vazifesi görmüş “Harita Umum Müdürlüğü” binası, halen sahip olduğu sanatsal ve mimari vasıflarıyla I. Ulusal Mimarlık Dönemi'nin başkentteki önemli bir temsilcisi olarak kabul edilmelidir. Bugüne kadar bina hakkında sanat ve mimarlık tarihi bakımından ayrıntılı bir çalışma yapılmamıştır. Bu makalede binanın inşa sürecini hazırlayan faktörler, ne zaman inşa edildiği, mimari ve sanatsal özellikleri aydınlatılmaya çalışılmış; Cumhuriyet arşivlerindeki belgeler taranarak edinilen bilgiler ışığında inşa süreci ve tarihi belirlenmiş; bina, plan, cephe karakteristikleri, sanatsal ve mimari vasıfları ile tanıtılarak ait olduğu I. Ulusal Mimarlık dönemi içerisindeki yeri ve önemi üzerinde durulmak istenmiştir.Item İstanbul'da bağımsız bir Bulgar kilisesinin kurulma aşaması ve Sveti Stefan Kilisesi / Establishment phase of an independent Bulgarian church in Istanbul and Sveti Stefan Church(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Çiçekliyurt, Gökhan; Sunay, Serkan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiSveti Stefan Bulgar Ortodoks Kilise'sinin yapımı, Osmanlı "millet sistem"inde Rum milleti olarak sayılan, kendi dillerinde ibadet edemeyen, kendilerine ait bir kiliseleri olamayan Bulgarların bağımsızlık mücadelesiyle bağlantılıdır. İlk bağımsızlık fikrinin ortaya atıldığın günden bu zamana birçok şekil değiştirmiş bir kilisedir. Mücadele Osmanlı yönetimine karşı değil, Fener Rum Patrikhanesi karşı verilmiştir. Stefan Bogoridi'nin arsasını bağışlamasıyla başlayan inşa süresi, önce ahşap bir papaz evinin daha sonra ise kagir bir yapının inşasını içermektedir. Haliç'in kıyısında kaygan bir zeminde inşa edilen Kilise, zeminin taş bir binaya izin vermemesinden dolayı çelik bir iskelet ve döküm bir kaplamayla yapılıyor. Yapının her unsuru tamamen demir malzemeden yapılmıştır. Binanın düzeni ve sanatsal dekorasyonu, 19. yüzyılda Avrupa mimarisinde tarihselciliği karakterize eden eklektizmin ana unsurudur. Dış cephe süslemeleri Neo barok etkiler gösterirken, sütun başlıkları ve motifler neo klasik tarzı yansıtmaktadır. Gülpencere kullanımı, pilaster hizalarındaki sivri babalar neo gotik bir etki katmaktadır. İç mekandaki beşik tonoz ve kaset döşeme kullanımı yapının neo Rönesans etkileridir. 19 yüzyılda Sv. Stefan Kiliseyle çağdaş başka demir kiliseler de yapılmıştır. Gerek cephe süslemeleri gerek yapıya ait her unsurun demir malzemeden yapılması ve döneminin mimari anlayışını en iyi şekilde yansıtmasından dolayı, çağdaşlarının önünde bir eserdir. Dünyanın tek demir kilisesi olmasa da Balkanlar ve Güney Avrupa'nın tek demir kilisesidir. Anahtar Kelimeler: Stefan, Kilise, Çelik, Demir, NeobarokItem Türk sinemasında Ankara'nın kent dokusu: Zamanlar, mekanlar, değişimler(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Satur, Göknur; Sunay, Serkan; Sanat TarihiTezin konusu, Ankara kentini mimarisini tanımlamak olup, sinema filmleri birer belge olarak kullanılmıştır. Sinemanın gerçekliği kaydetme potansiyelinden hareketle; her biri Ankara kent silüetine, tarihine ve mimarisine dair birer belge niteliği taşıyan filmler üzerinden kentin mimarisine dair, geçiridği değişimleri belirlemek ve mimari belleğe bir katkıda bulunmaya çalışmaktır. Bu nedenle kentin dönüşümüne kanıt/tanık olarak yararlanılan sinema filmlerindeki anlık görüntülerin çözümlenmesi bu çalışmanın özgünlüğünü ortaya koyar. Bu çalışma sanat tarihi, mimarlık tarihi, kent tarihi, sinema sanatı ve hatta kültür tarihi ile örüntülü olarak çok disiplinli bir çalışmadır. Ankara kenti 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olmasıyla beraber yoğun bir iskân akınına uğrar. Zaman içerisinde kentin silieti çok değişir. Kentin sokaklarını, caddelerini kaydeden bu filmler geçmişe yönelik bir anı/hafıza tazeleme, kent kimliği, kentin dokusu, kent mimarisi için birer belge niteliği taşımaktadır ve çekildiği dönemin tarihine dair kentsel bir okuma sunar. Bu çerçevede Ankara'yı mekân edinen en eski tarihli film olan 1925 yılından, Ankara'da geçen en son çekilen 2015 yılına kadar gelinen doksan yıllık süreci kapsamaktadır. Çalışmamızda yer alan Katalog kısmında tüm filmlerde geçen mekânlar, yapılar mimari anıtlar sınıflandırılmış ayrıca kentin değişen planı ve strüktürü filmler üzerinden çözümlenmiştir. Kentin ilk plancısı mimar Hermann Jansen'in 1932 yılında palandığı Ankara ile 2000'lerin Ankarası arasındaki değişimleri filmler aracılığıyla, görsel veriler aracılığıyla ortaya koyulmuş, değişen kent tarihine dair bir karşılaştırmalı bir veri analizi yapılmıştır.