Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    New user? Click here to register. Have you forgotten your password?
Repository logo
  • Communities & Collections
  • All of DSpace
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    New user? Click here to register. Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Orhan, Salim"

Now showing 1 - 3 of 3
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Bölünmüş toplumların Anayasa yoluyla birlikteliği
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Orhan, Salim; Saygılı, Abdurrahman; Hukuk
    Bu çalışmada çağdaş siyaset biliminin ve anayasa hukukunun en temel sorunlarından birini oluşturan etnik, dilsel, dinsel veya ulusal olarak derince bölünmüş toplumlarda demokrasi, istikrar ve uzlaşının sağlanmasını yönelik yaklaşım ve stratejiler incelenmiştir. Bu araştırmanın temel iddiası, iktidar ve gücü ethno-kültürel veya ulusal gruplar arasında orantılı bir şekilde paylaşan ve bu topluluklara özerklik sağlayan ortaklıkçı güç-paylaşım sisteminin bölünmüş toplumların yönetilmesine yönelik mevcut yaklaşım ve strateji seçenekleri arasında en demokratik ve aynı zamanda en rasyonel alternatif olduğudur. Bu bağlamda, toplamda dört bölümden oluşan çalışmanın ilk iki bölümünde konuyla ilgili temel kavramlar ve ortaklıkçılık dışında diğer alternatif yaklaşım ve stratejiler ele alındıktan sonra üçüncü bölümünde tezin temel iddiasını oluşturan ortaklıkçılık detaylı olarak incelenmiştir. Dördüncü bölümde ise, alt-gruplar arasında uzun süre devam eden çatışmalar ile derince bölünmüş bir toplum olarak ortaklıkçılık vasıtasıyla gruplar arasında şiddeti durduran ve uzlaşı sağlayan belirgin bir örnek olarak Kuzey İrlanda örneği irdelenmiştir.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Dil politikaları, dil hakları ve Türkiye’de uygulamaları
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012) Orhan, Salim; Sancar, Mithat
    İnsanın en temel vasıflarından biri konuşabiliyor olmasıdır. İnsanın konuşabilmesinin aracı, kendisiyle özdeşleşen ve kimliğinin temel taşını oluşturan, anadilidir. Kişinin anadili onun için sıradan bir dil değil, kendisini üretebilmesinin esas aracıdır. İnsanın anadilini kullanması, onurlu bir hayat sürebilmesi için gerekli olan en temel haklarındandır. Ancak uygulanan dil politikalarının çerçevesini dilsel insan haklarından ziyade, devletlerin ulusal kimlik politikaları belirlemektedir. Ulusçuluğun devlet modeli olan ulus-devlet, hem ulusal kimliği inşa etmek, hem de inşa ettiği ulusal kimliği devam ettirebilmek için dilin sembolik niteliğini politik bir araç olarak kullanmaktadır. Bu amaçla ulus devletler ülke içinde tek ve ortak bir dili hakim kılmaya çalışmaktadırlar. Bu tek dillilik politikası diğer dillerin asimile edilmesine yol açmaktadır. Tek dillilik (asimilasyonist) politikası ile dilsel insan hakları arasında doğal bir çatışma bulunmaktadır. Dil haklarının gelişmesiyle birlikte tek dillilik politikası tepki ile karşılanmaktadır. Uluslararası belgelerde dil hakları ile ilgili, yeterli/tatmin edici derecede olmasa da, birçok gelişme bulunmaktadır. Ancak bu belgelerin bir kısmının bağlayıcılığının olmaması ve devletlerin takdir yetkilerinin geniş olması nedeniyle devletler alışık oldukları dil politikalarını sürdürmektedirler. Bu bağlamda Türkiye’nin izlediği dil politikalarına bakıldığında, başta Anayasa ve diğer birçok yasa ile tek dillilik politikası korunmakta; eğitimde, siyasi hayatta ve diğer kamusal alanlarda Türkçe dışındaki dillerin kullanımına yönelik kısıtlamalar bulunmaktadır. Dil hakları talebine karşılık olarak son yıllarda bazı gelişmeler kaydedilse de, henüz dilsel çoğulculuktan ve çerçevesi dil hakları tarafından belirlenmiş bir dil politikasından çok uzak bir noktadadır.Abstract The basic characteristic of human is the ability to speak. The mother tongue, which is the basic tool of speaking, is the first language s/he learns and the milestone of her/his identity. The mother tongue of a person is not an ordinary language; on the contrary it is the source of life for her/him. The usage of mother tongue is one of the basic rights of a person which is necessary for sustaining an honorable life for herself/himself. However, the framework of the language policies are determined by the national identity policies of states instead of linguistic human rights. Nation-states exploit the symbolic characterictic of language both to construct a national identity and to sustain this constructed national identity. In this line, nation-states dominate one and common language in their domestic spheres. This monolingual policy causes the assimilation of other languages. There is a natural conflict between linguistic human rights and monolingual policies. As a result of the improvements in language rights, the monolingual policies receive a sharp reaction. There are a number of imrovements in international documents with regard to language rights although they are not satisfactory. The states continue to sustain their familiar language policies since some of these document are not binding for them and the power of states are too broad in order not to implement these resolutions. In this context, the monoligual policy is maintained with the constitution and other laws in Turkey. Although there are some imrovements with regard to language rights in Turkey, It is still far away from a linguistic plurality.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Popülizm, Liberal Demokrasi ve Faşizm Denklemi
    (Ankara Üniversitesi, 2020-04-17) Orhan, Salim; Hukuk Fakültesi
    Popülizm kavramı, günümüzdeki siyasi analizlerin ve tartışmaların egemen kavramlarından biri haline gelmiştir. Coğrafi olarak dünyanın çeşitli bölgelerinde politik ve ideolojik açıdan birbirinden oldukça farklı –hatta karşıt– çizgilerde bulunan birçok siyasi hareketi ve aktörü tanımlama ve niteleme maksadıyla, çağdaş siyaset biliminin temel bir kavramı olan popülizm kavramına başvurulmaktadır. Ancak popülizmin kendisi müphem ve muğlak bir kavram olup henüz net ve evrensel bir tanıma sahip değildir. Belirsiz bir kavram olmasından dolayı popülizm, bir taraftan gerçek demokrasi diğer taraftan faşist diktatörlük şeklinde birbirine tamamen zıt siyasi pozisyonlar üzerinden tanımlanacak kadar geniş bir kullanıma sahiptir. Bu çalışma, popülizm kavramını incelemeyi ve bu kavramın iki zıt siyasi anlayış ve pozisyon olarak liberal demokrasi ve faşizm (faşist diktatörlük) ile ilişkisini tespit etmeyi amaçlamaktadır.

DSpace software copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback