Browsing by Author "Karaer, Zafer"
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item Anadolu’da eğitim nereden nereye(2015) Karaer, ZaferItem Androctonus crassicauda (Olivier, 1807;Scorpiones:Buthidae)'nın genotiplendirilmesi ve gilogenetik konumu(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2009) Özkan, Özcan; Karaer, ZaferAkrepler, son 400 milyon yıldır şekillerini çok az değiştirdiğinden yaşayan fosiller olarak tanımlanabilir. Karakteristik şekilleriyle kolayca tanınırlar. Akrepler, Arachnida sınıfında zehirli artropodlar olup örümcekler, keneler ve akarların akrabaları olarak düşünülmektedir. Araknid filogenisinde özellikle, akreplerin filogenetik pozisyonu tartışmalıdır. Mitokondrial DNA, filogenetik ve filocoğrafik çalışmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Androctonus soyundan Androctonus crassicauda antivenom üretimi ve skorpionizm için çok önemli akrep türüdür. Bu tür Orta Doğu coğrafyasında yaygın bulunmaktadır. A.crassicauda Güney Doğu Anadolu, özellikle Şanlıurfa ve Mardin'de insan skorpionizm vakaları için diğer türlerden çok daha önemlidir. Bu çalışmada, Orta Doğu akrebi A.crassicauda'nın morfometrik ölçümlerini ve kullanılan 16S mitokondriyal DNA bölgesi ile genetik identifikasyonu belirlemek ve filogenetik analiz uygulanması ve Türkiye akrep faunasında bulunan türlerle filogenetik ilişkisini belirlenmesi amaçlandı. Bu araştırmada, erkek ve dişi akrepler Şanlıurfa ilinden toplandı. Türün identifikasyonu için önemli vücut kısımları hassas dijital kumpas ile ölçüldü ve ayrıca 16S mtDNA bölgesi kullanılarak A. crassicauda'nın genetik identifikasyonu araştırıldı. Örnekler fenotipik olarak kızıl-kahverengi, kızıl-sarı ve siyah olarak üç gruba ayrıldı. Genetik analiz için bütün örnekler % 96 etanol içerisinde muhafaza edildi. DNA bacak kas dokusundan fenol/klorform ekstraksiyon protokolüne göre izole edildi. 16S bölgesi kullanılan üniversal primerlerle PCR ile amplifiye edildi. Elde edilen DNA sekans verileri BLAST 2 programı ile eşleştirildi ve düzenlendi. Bütün yeni DNA sekansları GenBank'da depolandı. Kullanılan ClustalX programı ile filogenetik ağaçlar oluşturuldu. Böylece, Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) ve DNA sekans verileri ile A.crassicauda tanımlandı. Sunulan çalışmanın verileri ile A. crassicauda'nın teşhis anahtarı ve güncel bulgularının kaşlılaştırılmasında gruplar arasında morfolojik farklılık tespit edilmemiştir. Ancak, bu çalışmada, genetik analiz sonuçlarına göre iki genetik grup belirlendik. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, GenBank'da kayıt edilen A. crassicauda'nın sekans verisi ile karşılaştırıldığında 16S bölgesinde 5 farklı nükleotidde genetik varyasyon değerlendirildi. Bu nükleotid varyasyonlar ilk bu çalışma ile rapor edildi.AbstractScorpions can be regarded as living fossils because they have changed so little during the last 400 million years. They have an easily recognisable characteristic shape. Scorpions are venomous arthropods of the Arachnida class and are considered relatives of spiders, ticks and mites. A key order in the arachnid phylogeny, is highly disputed in particular, the phylogenetic position of the Scorpiones. Mitochondrial DNA (mtDNA) is widely used for phylogeographic and phylogenetic studies. Androctonus crassicauda from Androctonus genus is the most important scorpion species in Turkey for scorpionism and antivenom production. This species is found commonly in the Middle Eastern geography. Androctonus crassicauda can be found most commonly in south-eastern Anatolia, especially in Sanlıurfa and Mardin provinces and is more important than other scorpion species for human scorpionism cases. In this study, we aimed to determine the morphometric measurements and the genetic identification using 16S mitochondrial DNA region in the Middle Eastern scorpion Androctonus crassicauda (Olivier, 1807), and performe phylogenetic analysis using 16S mitochondrial DNA, and to explore further phylogenetic relationship with the scorpions in Turkey. In this research, males and females scorpions were collected from Sanlıurfa region with a sensitive digital capillars? body parts those important for the identification of a species. The specimens have been measured and genetically characterized using 16S mitochondrial DNA markers. The specimens were phenotypicaly divided into three group; reddish-brown; brown-yellow and black. To analysis genetically, all the specimens were preserved in 96% ethanol. The DNA was extracted from leg muscle tissues using phenol/chloroform protocol. The 16S region was amplified by PCR using the universal primers. The obtained DNA sequences were edited and aligned using BLAST 2 program. All new DNA sequences were deposited in GenBank (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/). The phylogenetic trees were created using ClustalX program. Then, Polymerase Chain Reaction (PCR) and DNA sequence data were utilized to identify A. crassicauda. Comparing recent findings on A. crassicauda with the data from the present study, and according to the identification key, no morphological differences were detected between groups. However, this study determined two genetic groups according to the sequence analysis results. This study showed that five different loci at the nucleotide level were determined to have genetic variation in the 16S region when compared with a known A. crassicauda sequence data (Gen Bank Acc. AJ277598). Nucleotide variations found in this research are the first descriptive report for A.crasscicauda.Item Demodicosis in a Golden (Syrian) hamster (Mesocricetus auratus)(2009) Karaer, Zafer; Kurtdede, Arif; Ural, Kerem; Sarı, Barış; Cıngı, C. Çağrı; Karakurum, M. Çağrı; Haydardedeoğlu, A. EvrenA two year old male Golden (Syrian) hamster (Mesocricetus auratus) was presented with a history of alopecia on the dorso-lumbosacral area and on the back, lethargy, anorexia and severe pruritus. Microscopic examination of skin scraping revealed mites identified as Demodex criceti and Demodex aurati. Initial therapy included ivermectin and H-vitamin, neverthless the present case was dead four days after admission. To the present authors’ knowledge this is the first reported case describing the mix demodectic infestation by Demodex criceti and Demodex aurati, in Syrian hamster in Turkey. Bu olgunun materyalini, dorso-lumbosakral bölge ve sırtta alopesi, letarji, anoreksi ve aşırı kaşıntı öyküsü olan 2 yaşlı erkek bir Golden (Syrian) hamster (Mesocricetus auratus) oluşturdu. Deri kazıntısının mikroskobik muayenesinde Demodex criceti ve Demodex aurati görüldü. İvermektin ve H-vitamini ile yapılan sağaltıma karşın hasta dört gün sonra öldü. Bu olgu sunumunda Türkiye’de ilk defa bir Suriye hamsterinde Demodex criceti ve Demodex aurati’nin oluşturduğu miks demodikozis tanımlanmıştır.Item Epidemiological studies on sheep and goat Theileria infection(2009) Sayın, Fahri; Nalbantoğlu, Serpil; Yukarı, Bayram Ali; Çakmak, Ayşe; Karaer, ZaferThis study has been carried out to detect Theileria infection in sheep and goats in different geographical regions of Turkey such as Central Anatolia, Eastern Anatolia and Southern Anatolia. Many visits were made to these locations in different periods and a total of 687 sheep and 89 goats, suspected to have Theileria infection, were examined. The prevalance of infection with T. ovis was 64.19 % in sheep and 12.36 % in goats. Microscopical examination showed that the percentage of parasite carriers was 37.55 % in sheep and 5.62 % in goats. Its seroprevalance was 60.26 % in sheep and 8.99 % in goats by IFAT. Theileria lestoquardi, which is very pathogenic for sheep and goats, is not present in Turkey. A total of 709 ticks were collected from sheep and goats. Bu çalışmada, Orta Anadolu, Güney Anadolu ve Doğu Anadolu gibi Türkiye'nin değişik coğrafik bölgelerinde, koyun ve keçilerde Theileria enfeksiyonu incelenmiştir. Değişik zamanlarda bu farklı bölgelerden Theileria şüpheli 687 koyun ve 89 keçi muayene edilmiştir. Theileria ovis'in hem serolojik, hem de mikroskopik muayenesiyle saptanan prevalans oranları koyunlarda % 64.19 ve keçilerde % 12.36 olarak tespit edilmiştir. Mikroskopik muayenede koyunların % 37.55 ve keçilerin % 5.62'sinde piroplasm şekli görülmüştür. Serolojik muayenede ise IFA testi ile koyunlarda % 60.26 ve keçilerde % 8.99 pozitiflik tespit edilmiştir. Keçi ve koyunlarda yüksek oranda hastalık ve ölüm meydana getirdiği belirtilen patojen T. lestoquardi türüne Türkiye'de rastlanmamıştır. Muayene edilen koyun ve keçiler üzerinde toplam 709 adet kene bulunmuştur.Item Laboratuvarda Hyalomma Anatolicum Excavatum (Koch, 1844) kolonisinin elde edilmesi ve muhafazası üzerinde araştırmalar(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1992) Yukarı, Bayram Ali; Karaer, ZaferBu çalışma 1989 ve 1990 yıllarında A.Ü. Veteriner Fakültesi Protozooloji ve Entomoloji Bilim Dalı'nda yapıl mıştır.» Araştırmaya İzmir yöresinde sahadan elde edilen Hyalomma a *ex cava turn1 un olgun dişileriyle başlanılmış tır o Laboratuvara adaptasyondan sonra tavşanlara konan H*a*excavatum dişileri 17 (9-25) günde doyup düşmüştür* İnkübatörde (28°c ısı % 85 nisbi nem) 14 (2-26) günde yumurtlamaya başlamıştır o Yumurtlama 17 (10-24)" gün sürmüştür* Bu yumurtalardan 31 (24-38) günde larvalar çıkmıştır» Bu larvalar 7 (5-9) günde aktifi eşmişler, tavşana konanlar (üç konutlu davranış göster diğinde), 5 (3-7) günde kan emerek doyup tavşanı terketmiş- lerdiro Doymuş larvalar inkübatörde 7 (3-11) günde gömlek değiştirmişlerdir!. Burada meydana gelen aç nimfler 3o5 (2-5) günde aktivite kazanmışlar ve tavşana konanlar 7 (5-9) günde kanla doyup düşmüşlerdir* Aynı konakda larvadan-nimfe (iki konutlu davranış gösterdiğinde) beslenenlerin doyup düşmesi 15*5 (10-21) gün sürmüştür. İnkübatörde doymuş nimfler 22 (16-28) günde gömlek değiştirmişler ve 6 (4-8) günde aktivite kazanmışlardır. Kenenin toplam hayat siklusu iki konakta 129*5 (80-179) gün, üç konakta ise 136*5 (83*190) gün devam etmiştir* Diğer taraftan bir dişi H*a*e:x:cavatum tavşandan 0o47 (0*21-0.87) gr kan emmiştir ve inkübatörde 5048 (2313-9367) yumurta yumurtlamıştır* İlk 10*5 (6-16) günde yumurtlanan yumurtalardan larva çıkmış, daha sonra yumurtlananlardan- 43 - larva çıkmamıştır» Yumurtalardan larva çıkma oranının % 66.5 olduğu tespit edilmiştiro Hyalomma aoexcavatum'un farklı bireylerine ait karış tırılmamış yumurtalardan çıkan larvalardan oluşmuş olgun kene lerde anomali oranı % 17t karıştırılmış yumurtalardan çıkan bireylerden meydana gelen olgun kenelerde ise anomali oranı % 74 o5 olmuştur. Karıştırılmamış yumurtalardan meydana gelen doymuş nimflerin % 59.5' i» karıştırılmış yumurtalardan üre yen doymuş nimflerin ise % 45 'i gömlek değiştirmemiştir» Sağlıklı aç olgun kenelerle farklı derecede anomalilere sahi ç aç olgun kenelerinf laboratuvarda inkübatörde (16°C ısı,% 90 nisbi nem) bir yıl süreyle canlılık ve aktiviteleri takip edilmiştir. İlk üç ay sonunda, sağlıklı gruptaki erkekler % 74» dişiler ise % 93 oranında canlı ve aktif kalmışlardır» Aynı süre içinde anomalili gruptaki erkeklerin sadece % 9'u, dişilerin ise % 24'ü canlılık ve aktivitelerini sürdürmüşlerdir» Bunu takibeden sürede, anomalisiz gruptaki aç olgun keneler (aynı inkübatörde), lO.ay'a kadar canlı ve aktif kaldıkları halde,\bu süre zarfın da anomalili kenelerin tamamının öldüğü belirlenmiştir. Yine düşük dereceli inkübatörde, sağlıklı aç larvaların 5 ay, aç nimflerin de 4 ay canlılıklarını muhafaza ettikleri tespit edilmiştir. Hyalomma a.excavatum'un kolonizasyonunun sürekli liği için, anomalili kenelerin kısa ömürlü olması nedeniyle, laboratuvarda her zaman 3.0» 000 aç larva, 10o000 aç nimf ve 1500 aç olgun bulundurulması gerektiği sonucuna varılmıştır»- 44 - Hyalomma aoexcavatum'un kolonizasyonunda, doymuş nimf üretmek için larvaların beslenmesinde tavşanların, kobay ve ger bili ere göre daha uygun olduğu, ancak doymuş larva ve aç nimf üretmek için gerbillerin diğer iki konak1 a göre daha uygun olduğu, kobayların ise üretimde bu türün hiç bir safhası için uygun olmadığı saptanmıştır.AbstractResearch on the establishment and maintenance of a laboratory Hyalomma acexcavatum colony. This Btudy was carried out between 1989 and 1990 in the Department of Protozoology and Entomology of the Faculty of Veterinary Medicine, Ankara University " The investigation was started with adult female Hyalomma a0excavatum ticks collected from around İzmir o After adaptation to laboratory conditions, female EUaeexcavatum ticks placed on rabbits engorged and detached in 17 (9-25) dayso The ticks began to lay. eggs in an incubator (28°C and 85 % Relative Humidity) in 14 (2-2$) days» Oviposition' took place over a period of 17 (10-24) daysc Larvae hatched from these eggs in 31 (24-38) days© The larvae became active in 7 (5-9) days and when fed on rabbits »those showing three- host characteristics engorged blood for 5 (3-7) days then detachedo The fed larvae moulted in an incubator in 7 (3-11) days» The unfed nymphs obtained in this way became active in 3o5 (2-5) days and those fed on rabbits, engorged and detached in 7 (5-9) days» For those ticks feeding from the larva to nymph stage (when showing two-host characteristics) on the same host engorging and detachment took 15 "5 (10-21) days0 Fed nymphs moulted in an incubator in 22 (16-28) days and became active in 6 (4-8) days0 The total length of the tick's life cycle on two hosts was 129 "5 (80-179) days and 136 »5 (83-190) days on three hosts*- 46 - On the other hand a female Hoac ex cava turn engorged 0e47 (0o21-0o87) g of blood from a rabbit and laid 5048 (2313-9367) eggs when placed in an incubator» Larvae hatched from eggs laid during the first 10o5 (6-16) days but not from eggs produced after this periodo It was noted that 66 c-5 % of the larvae hatched» At same time, adult Hca0excavatum ticks obtained without mixing of the eggs from different females, had an anomaly rate of 77 % whereas with mixing, the anomaly rate was 74*5 %o 59 o5 % the engorged nymphs obtained without mixing and 45 % of engorged nymphs obtained with mixing did not moult o The viability and activity of healthy unfed adults and ticks with different degrees of anomalies kept in an incubator (16°C, 90 % relative humidity) were examined for a year© After the first three months, 74 % of the healthy male and 93 % of the healthy female population remained alive and active o However of the unfed adults with anomalies, only 9 % of the male and 24 % of the female population remained alive and active " After this period, unfed healthy ticks adults were found to remain alive and active for 10 months in the same incubator, whereas all the ticks with anomalies died0 In a low temparature incubator, whereas all the ticks with anomalies diedc In a low temperature incubator, healthy unfed larvae and healthy unfed nymphs retained their viability for 5 and 4 months respectively,,- 47 - For the successful continuation of the Hoaoexcavatum colony, it was concluded that 30,000 unfed larvae, 10,000 unfed nymphs and 1,500 unfed adults should be kept available due to the short life of the tick o In order to obtain engorged nymphs for the colonization of H0 a o ex cava turn ticks it was found that the rabbit was more suitable than the guinea-pig or gerbil for feeding larvae, however the gerbil was found to bemore useful that either of the other two hosts for the production of fed larvae (unfed nymphs) o Guinea-pigs were not found to be of any use in" the production of any life-form of these ticks.Item The prevalence of ovine Sarcocystis species in Izmir province(2007) Beyazıt, Aysen; Yazıcıoğlu, Öznur; Karaer, ZaferThis study was carried out to determine the prevalence of ovine Sarcocystis species in Izmir province. A total of 734 muscle samples of 200 sheep from four different age groups were surveyed by the digestion and histological examination methods for the presence of Sarcocystis species. Sarcocystis ovifelis, Sarcocystis ovicanis, and Sarcocystis arieticanis were detected as the responsible species for ovine sarcosporidiosis in Izmir province. Macrocysts of S.ovifelis were found in 24.5 % (49/200) of sheep and the highest prevalence was detected in the oesophagus in all age groups. Microcysts of S.ovicanis and S.arieticanis were present in 86.5 % (173/200) of sheep. The prevalence of Sarcocystis cysts increased significantly with the age. Although microcysts were detected in 46 % (23/50) of lambs up to 6 months of age, they were present in all muscle samples of sheep (150/150) over 6 months of age. Histologically, no inflammatory reaction was seen against sarcocysts within the infected muscles, unless they degenerated. There was no significant difference (p>0.05) statistically between sensitivities of two diagnostic methods (digestion and histology) in detecting Sarcocystis species. These results reveal the fact that the environment is heavily contaminated with sporocysts, and the ingestion of sporocysts by sheep begins from the young ages in Izmir province. Bu çalışma, İzmir ilinde koyun Sarcocystis türlerinin yayılışını belirlemek amacıyla yapıldı. Bu amaçla dört farklı yaş grubundan 200 koyuna ait toplam 734 kas örneği, Sarcocystis türlerinin varlığı yönünden enzim tekniği ve histolojik muayene metodları ile araştırıldı. İzmir ilindeki koyunlarda sarcosporidiosis’den sorumlu türler, S.ovifelis, S.ovicanis ve S.arieticanis olarak tespit edildi. S.ovifelis makrokistleri, koyunların % 24,5 (49/200)'inde bulundu ve tüm yaş grublarında en yüksek prevalans ösefagusta tespit edildi. S.ovicanis ve S.arieticanis mikrokistleri, koyunların % 86,5 (173/200)’inde mevcuttu. Sarcocystis kistlerinin prevalansı, yaş ile önemli derecede arttı. Mikrokistler, 6 aylığa kadar olan kuzuların % 46 (23/50)’sında bulunduğu halde, 6 aylıktan büyük koyunların tüm kas örneklerinde mevcuttu. Histolojik olarak, kistler dejenere olmadıkça, enfekte kas tellerindeki sarkokistlere karşı yangısal bir reaksiyon görülmedi. Sarcocystis türlerinin tespitinde, iki teşhis metodunun (enzim tekniği ve histoloji) duyarlılıkları arasında istatistiksel olarak önemli bir fark (p>0,05) bulunmadı. Bu sonuçlar, İzmir ilinde çevrenin sporokistler ile yoğun şekilde kontamine olduğu ve koyunlar tarafından sporokist alımının genç yaşlardan itibaren başladığı gerçeğini ortaya koymaktadır.Item Trypanosoma melophagium in blood cell culture(2008) Nalbantoğlu, Serpil; Karaer, ZaferTrypanosoma melophagium is a nonpathogenic trypanosome in sheep. The parasite has a widespread distribution and could be found everywhere along with the keds. Trypanosoma melophagium is a stercorarian species and is transmitted by the sheep ked, Melophagus ovinus. This is the first record of Trypanosoma from sheep PBL (peripheral blood lymphocytes) and blood culture in Turkey. It was identified these sheep Trypanosomes as Trypanosoma melophagium. In the present study, T.melophagium was detected in 7 (7.77%) of the 90 sheep cultures. Trypanosoma melophagium koyunlarda nonpatojen bir trypanosomadır. Parazit koyun biti veya bit sineğinin yaygın olduğu her yerde bulunur. Trypanosoma melophagium Melophagus ovinus ile taşınır ve stercorarian bir türdür. Bu çalışma Türkiye’de koyunlarda PKL (perifer kan lenfositleri) ve kan kültürlerinde Trypanosoma melophagium’un ilk tespitidir. Çalışmada 90 koyun kültüründen 7’sinde (%7.77) T.melophagium saptanmıştır.Item Türkiye'de broiler yetiştiriciliğinde coccidiosise neden olan eimeria türlerinin saptanması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2010) Güven, Esin; Karaer, ZaferÇalışmada, Türkiye broiler yetiştiriciliğinde coccidiosise neden olan Eimeria türlerinin belirlenmesi hedeflendi. Bu amaçla, Türkiye'deki broiler kümeslerinin tamamını temsil edecek şekilde, Türkiye'nin 6 bölgesinde (Akdeniz Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi, Karadeniz Bölgesi ve Marmara Bölgesi) yer alan, Türkiye broiler kümeslerinin yoğunlukla bulunduğu 19 ilde (Adana, Adapazarı, Ankara, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Düzce, Elazığ, Eskişehir, İzmir, İzmit, Kayseri, Konya, Manisa, Mersin, Samsun, Uşak ve Zonguldak), illerdeki kümes yoğunluğuna göre sayıları istatiksel analizle belirlenen, toplam 1200 kümesten altlık ve dışkı örnekleri toplanarak çalışma materyali oluşturuldu. Toplanan numuneler arındırma protokolünden geçirildikten sonra, uygun şekilde bir araya getirilerek Türkiye inokulumu hazırlandı. Bu inokulumdan oocyst elde edildikten sonra, ilk etapta oocystlerin morfolojik kriterleri değerlendirilerek varlığı muhtemel türler kaydedildi. Daha sonra, oocystlerden DNA izolasyonu yapıldı. Türkiye'de ilk kez PCR tekniği kullanılarak bu DNA'lar çoğaltıldı. İnokulum içindeki, az sayıda oocyste sahip türlerin belirlenememesi ihtimaline karşı Klasik ve Nested PCR olmak üzere iki tür amplikasyon tekniği uygulandı. PCR ürünlerinin agaroz jelde görüntülenerek teyit edilmesinin ardından, klonlama prosedürü ile spesifik DNA'lar çoğaltılarak sekans analizine gönderildi. Sekans sonuçları ile referans suşların nükleotid dizileri Mega 4.1 programı ile analiz edilerek filogenetik ağaç oluşturuldu. Türkiye'de, broilerlerde coccidiosise neden olan 7 Eimeria türünün (E. tenella, E. maxima, E. brunetti, E. necatrix, E. praecox, E. acervulina ve E. mitis) varlığının araştırıldığı çalışma sonucunda E. tenella, E. maxima, E. brunetti, E. praecox, E. acervulina ve E. mitis türlerinin Türkiye oocyst inokulumunda bulunduğu saptandı. Morfolojik tanıda, inokulumda E. tenella, E. maxima, E. brunetti, E. necatrix, E. praecox, E. acervulina ve E. mitis'e benzer oocyst bulunduğu gözlemlenmesine rağmen PCR'da E. necatrix türü belirlenmedi. Türkiye Eimeria türlerinin referans suşlarla karşılaştırılarak akrabalık dereceleri araştırıldı ve Türkiye Eimeria türlerine ait sekans verilerinin GenBank'a kaydedilmesi için prosedür başlatıldı.Abstract In this study, we aimed to determine Eimeria species causing coccidiosis in broilers raising in Turkey. We selected 6 region of Turkey (Mediterranean Region, Eastern Anatolia Region, Aegean Region, Central Anatolia Region, Black Sea Region and Marmara Region) that included 19 cities (Adana, Adapazarı, Ankara, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Düzce, Elazığ, Eskişehir, İzmir, İzmit, Kayseri, Konya, Manisa, Mersin, Samsun, Uşak and Zonguldak) where the broiler poultry houses are common. We collected 1200 stool and litter samples which constituted study material. Sample collections were based on the number of flock in cities determined by statistical analysis. After collections, samples were subjected to cleaning procedure. Cleaned samples were then prepared for Turkey inoculum. Using this inoculum, oocysts were collected. Later, by assessing oocysts morphologic criterias, probable species were enlisted and then, DNA isolation of the oocysts were made. These DNAs were subjected to PCR to increase the amount of DNA for subsequent studies. In order to define species with low numbers of oocyst, two types of amplification techniques called Classical and Nested PCR were employed. After confirming PCR products in agarose gel electrophoresis, PCR fragments were isolated, cloned and sent for sequence analysis. Phylogenetic analysis of our sequence results and reference nucleotide sequences was conducted by using the MEGA software package v4.1. Of the 7 Eimeria species (E. tenella, E. maxima, E. brunetti, E. necatrix, E. praecox, E. acervulina and E. mitis) that cause coccidiosis in broilers , we found that 6 species (E. tenella, E. maxima, E. brunetti, E. praecox, E. acervulina and E. mitis) were detected in Turkey oocyst inoculum. Although it was observed that some oocysts are similar to E. tenella, E. maxima, E. brunetti, E. necatrix, E. praecox, E. acervulina and E. mitis in morphologic diagnosis, E. necatrix specie was not detected by PCR. We also subjected the DNA sequences of Eimeria species found in our studies to phylogenetic analysis to determine their degree of philogenic similarities and we are also in the process of depositing the sequence data of Turkey Eimeria species to GenBank.