Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    New user? Click here to register. Have you forgotten your password?
Repository logo
  • Communities & Collections
  • All of DSpace
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    New user? Click here to register. Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "KURT, Halil (Tez Danışmanı)"

Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Bakteriyemisi olan yoğun bakım hastalarında serum prokalsitonin düzeyinin önemi
    (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı) KÖSEOĞLU TAYMUR, Deniz Derya (Yazar); KURT, Halil (Tez Danışmanı)
    Yoğun bakım ünitelerinde takip edilen hastalarda sistemik enflamatuar cevap sendromu (SIRS), sepsis, septik şok ve bakteriyemi yaygın görülen komplikasyonlardır. Tanı ve tedavide gecikme yoğun bakımlardaki mortalite oranlarında artışa neden olduğundan sepsis tanısına yönelik öngörücü belirteçler hayati önem taşımaktadırlar. Bunlar içerisinde serum prokalsitonini (PCT) sepsis ön tanısında üzerinde önemle durulan bir belirteç olma özelliği taşımaktadır. Biz çalışmamızda; retrospektif olarak yoğun bakım ünitesinde takip ve tedavi altında olan hastalarda, ilk olarak bakteriyemisi olan ve olmayanlar arasında serum PCT değerlerinin karşılaştırılmasını; ikincil olarak sistemik enflamatuvar yanıt sendromu (SIRS), sepsis ve septik şok tanı gruplarına göre serum PCT düzeylerininin karşılaştırılmasını amaçladık. Çalışmamız Ekim 2011- Nisan 2012 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina ve Cebeci Hastaneleri yoğun bakım ünitelerinde takip edilmiş hastalar arasında geriye dönük olarak planlanmıştır. Çalışmaya enfeksiyon etkenini tespit etmeye yönelik kan kültürleri alınan hastalardan eş zamanlı (24 saat içinde) serum PCT değeri bakılan 135 hasta dahil edilmiştir. Çalışmaya katılan hastaların kan kültürleri üreme sonuçları birlikte değerlendirildiğinde 73?ünün (%54,1) bakteriyemik olduğu, 62?sinin (%45,9) bakteriyemik olmadığı değerlendirilmiştir. Bakteriyemik olanlarda PCT değerinin ortalaması 15,29±19,36, bakteriyemisi olmayanlarda ise 8,73±16,58 olarak bulunmuştur. Bakteriyemisi olanlarda serum PCT değerleri, bakteriyemisi olmayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p=0,001). Enfeksiyon hastalıklarına yönelik kan kültürleri ile eş zamanlı istenen PCT değerlerinin tanı gruplarına yönelik karşılaştırılması yapıldığında; PCT değerleri SIRS grubunda 4,20±5,86, sepsis grubunda 15,21±19,73, septik şok grubunda 22,90±22,50 ve sınıflandırılamayan grupta 6,37±14,76 olduğu bulunmuştur. Sepsis, septik şok ve SIRS grupları arasındaki serum PCT değerleri karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı istatistiksel fark olduğu değerlendirilmiştir (p=0,001). Sonuç; serum PCT değerleri sistemik enflamatuar yanıtın şiddeti ve bakteriyel enfeksiyon durumunun varlığı ile birlikte doğru orantılı olarak artış göstermektedir. Bu durum yoğun bakımda takip edilen hastalarda enflamatuar yanıt açısından serum PCT değerlerinin klinisyen için yardımcı bir öngörücü belirteç özelliği taşıdığını gösterebilir. Abstract Systemic inflammatory response syndrome (SIRS), sepsis, septic shock, and bacteremia are seen frequently in intensive care unit (ICU) patients. Since delayed diagnosis and treatment cause increase in mortality, biochemical markers that are used in early diagnosis and treatment of sepsis are important. Serum procalcitonin level is an important biochemical marker which can be used in early diagnosis of sepsis. The aim of this study is to compare the procalcitonin levels of patients who are bacteriemic or not. Secondary objective of the study is to compare the procalcitonin levels in SIRS, sepsis and septic shock patient groups. The patients that were followed in the ICU of Ankara University Ibni Sina Hospital and Cebeci Hospital, Turkey between October 2011 and April 2012 were included retrospectively to the study. 135 patients who were febrile and whose blood cultures were taken to find out the reason of fever were included to the study. Simultaneously (in 24 hours) procalcitonin levels were measured. When the blood culture results are evaluated 73 (54.1%) were bacteriemic and 62 (45.9%) were non bacteriemic. In bacteriemic group the mean procalcitonin levels were 15,29±19,36 (mean±SD) and in non-bacteriemic group 8,73±16,58. Procalcitonin levels were statistically higher in bacteriemic group (p=0,001). Procalcitonin levels in different diagnostic groups were as follows: In systemic inflammatory response syndrome group 4,20±5,86, in sepsis group 15,21±19,73, in septic shock group 22,90±22,50 and in undiagnosed group 6,37±14,76. The difference in procalcitonin levels between these groups were significant statistically (p=0.001). Conclusion: Serum procalcitonin levels increase proportionally in bacteremic patients and due to the severity of systemic inflammatory response. Serum procalsitonin levels may be an important biomarker for the clinicians in ICU patients for early diagnosis and inflammatory response.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Transrektal ultrasonografi eşliğindeprostat biyopsisi sonrası enfeksiyon gelişimi için risk faktörleri ve intestinal florada dirençli bakteri kolonizasyonunun rolü
    (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı) ERÜZ, Emine Dilek (Yazar); KURT, Halil (Tez Danışmanı)
    Bu çalışmada prostat biyopsisi sonrası enfeksiyon gelişimi için risk faktörlerinin belirlenmesi ve profilakside kullanılan antibiyotiklere dirençli bakterilerle intestinal kolonizasyon olmasının riski artırıp artırmadığının saptanması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya siprofloksasin ve gentamisin profilaksisi altında transrektal ultrasonografi eşliğinde prostat biyopsisi (TRUSPB) yapılan 168 hasta dahil edilmiştir. Biyopsi alınmasından önce hastalar risk faktörleri açısından sorgulanmıştır. Hastaların hepsiden profilaksi başlanmadan önce dışkı kültürü yapılmış, üreyen siprofloksasin dirençli bakterilerde antibiyogram çalışılmıştır. Üreyen gram negatif basiller için GSBL varlığı araştırılmıştır. Sorgulan risk faktörlerinin her birinin, prostat biyopsisi sonrası üriner sistem enfeksiyonu ve yüksek ateş gelişimi riskini artırıp artırmadığı Ki-kare testi ve Fisher's Exact test ve Odds oranı kullanılarak değerlendirilmiştir.Bulgular: Çalışmamıza dahil edilen hastaların % 10.1?inde TRUSPB sonrası üriner sistem enfeksiyonu gelişmiştir. Yüksek ateşli enfeksiyon tablosu % 3.6, ürosepsis % 1.2 oranında görülmüştür. Sepsis gelişen hastalar dışında hiçbir hastada kültür pozitifliği saptanmamıştır. Bakteriyemi ve sepsis gelişen iki hastanın birinden K.pneumoniae, diğerinden E.coli izole edilmiştir. Yapılan risk analizinde ürolitiyaz öyküsü (OR=2.23, % 95 CI 1.06-9.56, P=0.03), kalıcı üriner kateterizasyon varlığı (OR=10.64, % 95 CI 1.40-81.45, P=0.05 ), ve prostat biyopsisi tarihinden önceki bir yıl içinde 48 saatten uzun süre hastanede yatış (OR= 3.91, % 95 CI 1.10-14.05, P<0.03), son bir yılda üç veya daha fazla üriner sistem enfeksiyonu geçirme (OR=4.39 % 95 CI741.02-18.84, P=0.03), yakın zamanda antimikrobiyal ajan (OR=4.85, % 95 CI 1.34-17.59, P=0.009) özellikle de beta laktam antibiyotik kullanma öyküsü olması (OR=3.28, % 95 CI 1.03-10.47, P=0.03) TRUSPB sonrası enfeksiyon gelişimi için risk faktörleri olarak belirlenmiştir. Prostat biyopsisi öncesi alınan dışkı örneklerinin % 48.2?sinde (81 örnekte) siprofloksasin dirençli bakteri üremesi olmuştur. Yetmiş dört hastadan E.coli, beş hastadan Enterococcus spp, iki hastadan Klebsiella spp. izole edilmiştir. Üreyen E.coli suşlarının % 39.2?sinin ve iki Klebsiella suşundan birinin GSBL ürettiği gösterilmiştir. İntestinal florokinolon dirençli bakteri kolonizasyonu saptanmayan hiçbir hastada TRUSPB sonrası enfeksiyon gelişmemiştir. İntestinal florokinolon dirençli bakteri taşıyıcılığının, TRUSPB sonrası enfeksiyon gelişimi riskini artırdığı sonucuna varılmıştır (P<0.001). Yakın zamanda üriner sistem enfeksiyonu geçirme (OR=3.69, % 95 CI 1.80-7.60, P<0.001), yakın zamanda antibiyotik kullanımı (OR=6.02, % 95 CI 3.08-11.77, P<0.001), özellikle de florokinolon kullanımı öyküsü olmasının (OR=5.58 % 95 CI 2.82-11.03, P<0.001) intestinal siprofloksasin dirençli bakteri taşıyıcılığı için risk faktörü olduğu gösterilmiştir. Fekal florada bulunan siprofloksasin dirençli E.coli ve Klebsiella suşlarında GSBL pozitifliği riskini artıran tek faktörün beta laktam antibiyotik kullanımı olduğu saptanmıştır (OR=3.82 % 95 CI 1.03-14.10, P=0.04). Ayrıca siproflaksasin dirençli Enterobacteriaceae izolatlarında GSBL pozitifliği de mevcutsa, gentamisin dirençli olma olasılığının daha yüksek olduğu bulunmuştur (OR=3.42, % 95 CI 1.31-9.01, P=0.01). Dışkı kültürlerinden elde edilen siprofloksasin dirençli bakterilerde nitrofurantoin ve fosfomisine duyarlılık oranının yüksek (% 95, % 98.8) olduğu görülmüş, yüksek düzey gentamisine dirençli enterokok veya amikasine dirençli Enterobacteriaceae izole edilmemiştir.Tartışma: Bulduğumuz sonuçların, yüksek riskli hastaların tespiti ve bu hastalarda kullanılabilecek en uygun profilaksinin belirlenmesi amacıyla yapılacak daha geniş kapsamlı çalışmalara yön verebileceği kanaatindeyiz. AbstractThis study aimed to determine the risk factors for infection after prostate biopsy by the guidance of ultrasonography and the potential risk of intestinal colonization with resistance to prophylactic antibiotics.Method and Material: The study involved 168 patients that had undergone prostate biopsy procedure accompanied by transrectal ultrasonography (TRUSBP) while receiving ciprofloxacin and gentamycin for prophylaxis. The patients were asked about the risk factors before the procedure. All were studied through fecal culture and antibiogram for any ciprofloxacin resistant growth. The presence of extended spectrum beta lactamases (ESBL) was also investigated for gram negative bacilli. For each of the risk factors, to determine whether it increased the urinary infection and high fever risks, chi-square and Fisher's Exact tests and Odds ratio were used.Results: In 10.1 % of the patients, urinary infection developed after TRUSBP. The rates of high fever and urosepsis were 3.6 % and 1.2 % respectively. Except the patients with sepsis, none of the patients had positive cultures. K.pneumoniae and E.coli were isolated from each of the two patients that had bacteremia and sepsis. In the risk analysis, history of urolithiasis (OR=2.23, 95 % CI 1.06-9.56, P=0.03), permanent urinary catheterization (OR=10.64, 95 % CI 1.40-81.45, P=0.05 ), and longer than 48 hr hospitalization within one year before the date of prostate biopsy (OR= 3.91, 95 % CI 1.10-14.05, P<0.03), history of three or more urinary system infections in the last one year (OR=4.39 95 % CI 1.02-18.84, P=0.03), recent antimicrobial agent use (OR=4.85,7695 % CI 1.34-17.59, P=0.009), and use of beta lactam antibiotic (OR=3.28, 95 % CI 1.03-10.47, P=0.03) were determined as the risk factors for infection development after TRUSBP. In 48.2 % of the stool samples (n=81) obtained before the procedure, ciprofloxacin resistant bacteria (E.coli in 74, Enterococcus spp in 5, Klebsiella spp. in 2) were isolated. Of the E.coli strains, 39.2 % and of the two Klebsiella strains, one showed ESBL production. Of the patients that had no intestinal colonization of floroquinolon resistant bacteria, none developed infection after TRUSBP. Thus, intestinal colonization of floroquinolon resistant bacteria was determined to increase the infection risk after TRUSBP (P<0.001). Recent urinary system infection (OR=3.69, 95 % CI 1.80-7.60, P<0.001), recent antibiotic use (OR=6.02, 95 % CI 3.08-11.77, P<0.001), and history of floroquinolon use (OR=5.58, % 95 CI 2.82-11.03, P<0.001) in particular were shown to be risk factors for intestinal colonization of ciprofloxacin resistant bacteria. The only factor that increased the risk of ESBL positivity in ciprofloxacin resistant E.coli and Klebsiella strains in the fecal flora was found to be the use of beta lactam antibiotics (OR=3.82, 95 % CI 1.03-14.10, P=0.04). Moreover, with ESBL positivity in ciprofloxacin resistant Enterobacteriaceae isolates, higher probability of gentamycin resistance was determined (OR=3.42, 95 % CI 1.31-9.01, P=0.01). In the ciprofloxacin resistant bacteria isolated from fecal cultures, the sensitivity rates for nitrofurantoin and fosfomycin were high (95 %, 98.8 %). No Enterococcus spp resistant high level gentamycin or Enterobacteriaceae resistant to amycacin were detected.Discussion: Our results may guide further studies with larger series to determine the high risk patients and optimal prophylaxis for such patients.

DSpace software copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback