Browsing by Author "Erol, Hakan"
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item Anadolu Medeniyetleri Müzesine Satın Alma Yoluyla Kazandırılmış Altı Eski Asurca Belge(Ankara Üniversitesi, 2020-12-25) Erol, Hakan; Delioğlu, Selda; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiAnkara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 1951 yılında, altı adet Eski Asurca belge satın almıştır. Müze envanter kayıtlarına göre belgeleri Müzeye satan şahıs bunların, o dönemde Anadolu’daki Eski Asurca belge veren bir sit alanı olduğu bilinen Alişar höyüğünde bulunduğunu iddia etmiştir. Ancak belgeler incelendiğinde, bunların büyük olasılıkla Kültepe’de 1950 yılı kazılarında ortaya çıkarılmış Buzutaya arşivine ait oldukları anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bu altı belgenin 1950 yılı Kültepe kazılarında, Kaniš’in aşağı şehrinde (kārum alanı) bulunduğunu, ancak bir şekilde kazı envanter defterine kaydedilmeden sit alanından çıkartıldığını ve bir yıl sonra Anadolu Medeniyetleri Müzesine satıldığını düşünmekteyiz. Kültepe’nin II. Tabakasına tarihlendirdiğimiz bu küçük belge grubu iki mektup, iki şahitsiz kayıt, bir senet ve bir memorandumdan oluşmaktadır. Belgelerin tamamı Asurlu tüccarların ticari işleri ile ilgilidir.Item Çivi Yazılı Belgeler ve Arkeolojik Verilere Göre Eski Babil Döneminde Nehir Ulaşımı(Ankara Üniversitesi, 2019-08-02) Albayrak, İrfan; Öz, Esma; Erol, Hakan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiSu kaynakları, uygarlık tarihi boyunca yerleşim yerlerinin ve tarım alanlarının seçiminde ve dolayısıyla medeniyetlerin ortaya çıkışında en belirleyici faktörler arasında yer almıştır. İstisnalar olmakla birlikte yeryüzünde eski medeniyetlerin izlerine rastlanılan hemen her bölgede bu tespiti yapmak mümkündür. Denilebilir ki insanoğlu, tarihin en eski devirlerinden itibaren su kaynaklarına yakın yaşamak zorunda kalmıştır. Bu bakımdan medeniyetin doğuşu ve şekillenmesinde ırmak, çay ve dere gibi su kaynaklarının etkisi yadsınamaz. Nitekim Mezopotamya’da Fırat ve Dicle, Mısır’da Nil, Hindistan’da İndus, Altaylarda Obi ve Yenisey gibi eski medeniyet havzalarının uygarlık tarihinde öne çıkmaları bu bağlamda değerlendirilebilir. Eski Mezopotamya’da kara taşımacılığının yanında daha ucuz, kolay ve hızlı olması nedeniyle nehir ve kanal ulaşımı da sıklıkla tercih edilmiştir. Çivi yazılı belgelere göre, nehirler ve kanallar sadece tarlalara su taşımıyor aynı zamanda Fırat ve Dicle Nehirleri sayesinde yük dolu gemiler farklı kentlerin limanlarına uğrayabiliyor, böylelikle bölgeler arası mal sevkiyatı daha rahat gerçekleşiyordu. Dolayısıyla suyolları, ticari malların da nakliyesinde büyük kolaylık sağladığı için suyollarının kenarlarında kurulan liman şehirleri daima stratejik öneme sahip olmuştur. Suyolları, askerî ulaşım anlamında da önemliydi çünkü orduların nakliyesi ve her türlü askerî teçhizatın ulaştırılması da nehir ya da kanallar yoluyla gerçekleştirilebiliyordu. Mezopotamya’da ağaç kütüklerine tutunarak başlayan su ulaşımı, sal, bot, kelek, quffa ve at başı formlu bot/kayık (hippoi) gibi insan yapımı araçlarla devam etmiştir. Ancak bu tür nehir ulaşım araçları, bir süre sonra uzak bölgelere ya da deniz aşırı ülkelere ticari ürün sevkiyatında gerek hacim gerekse güvenlik ve kullanılabilirlik açısından yetersiz kalmıştır. Bunlar, küçük çaplı ulaşım ve taşımada özellikle kanal ulaşımında kullanılmaya devam etmekle birlikte yerini büyük suların nakliye aracı olan gemilere bırakmıştır. Bu çalışmanın ana malzemelerini oluşturan Mari kraliyet arşivi, Hammurabi ve onun memurlarıyla yazışmalarını içeren bir grup belge ve yine Eski Babil Dönemine tarihlenen İsin ve Larsa krallıklarına ait bazı metinler, bize Mezopotamya’da suyolu ulaşımının detayları hakkında ilginç bilgiler sunmaktadır. Bu belgelere göre, ağaç türleri, tarımsal ve hayvansal ürünler (yağ, deri, yün vb.), canlı hayvanlar, maden türleri, değerli taşlar, kum, zift gibi malzemeler, mutfak eşyaları gibi ticari mallar ve aynı zamanda insan (özellikle asker ve köle) taşımacılığı çoğunlukla gemiler sayesinde yapılmaktaydı. Bu çalışmada, Eski Babil Döneminde nehir ulaşımının önemi ve nasıl gerçekleştiği üzerinde durulacaktır. Suyolu taşımacılığında geminin gerekliliği ve kullanımı çivi yazılı belgeler ışığında ele alınacaktır. Gemi taşımacılığı dışında Eski Babil Dönemine tarihlenen metinlerde geçen bazı diğer nehir araçları da ulaşım ve taşımacılık açısından değerlendirilecektir.Item Eski asurca metinlerde meslek adları ve unvanlarla geçen şahıs isimleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) Erol, Hakan; Günbattı, Cahit; Eskiçağ TarihiThis work, which is dealing with the `title and occupations in the Kültepe relics left by the Old Assyrian Trade Colonies?, has been prepared in two main chapters. The words listed in alphabetic order in both chapters. The first chapter is allocated to the titles related the ?rabi? and the other titles and the second one is for the occupations. Apart from these, in the introduction part is giving general information about the age of colony and the administrative and occupational structure of the Anatolian city states in that age. As for the sources, the Akadian dictionaries CAD, AHw, and CDA were primarily used. Also, related books, articles, thesis and unpublished text were used. The dictionary meanings of the words were given and the some of these words? place in the text (tablet) illustrated with translation and transcription of these part. There are also different comments related the words covered. Alongside to these all, the bearer of the titles also determined and listed in the work. The ?rabis? were the local rulers appointed by the king during the age of Assyrian Trade Colonies. In this work, over forty ?rabis? were covered and discovered that they were in charge of almost every duties of the state. For example, these rulers were dealing with agriculture and animal husbandry and with collecting products and taxes of these productions. Being professional administrators and inspectors of these holders of the title of ?rabi? were the indicator of the occupational organizations during the age of the Assyrian Trade Colonies which has resemblance with such organizations of the Anatolian Selchukids ?ahi? and that of in the Ottoman Empire ?lonca?.Item ESKİ MEZOPOTAMYA’DA MATEMATİK, GENEL BİR DEĞERLENDİRME(Ankara Üniversitesi, 2022) Erol, Hakan; Eskiçağ Tarihi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiGünümüzde, gerek günlük hayatta pratik olarak gerekse bilimsel anlamda kuramsal olarak kullanılan matematik ile insanoğlunun ilişkisinin kendi tarihi kadar eski olduğu söylenebilir. İnsanlar en eski çağlardan itibaren, en azından karşılıklılık ilkesine göre, çevresindeki varlıkları nicelik bakımından da değerlendirmiş olmalıdır. İnsanlık tarihinde, matematik ile ilişkilendirilebilecek en eski somut nesneler, Paleolitik devirlere tarihli, üzerlerine çentikler yapılmış kemik buluntulardır. Bu çentikli kemikler, muhtemelen, ne olduğunu bilemediğimiz “şeylerle” ilgili hesaplama yapıldığını ve/veya kayıt tutulduğunu gösterir ve insanın matematik ile olan en erken ilişkisine işaret eder. Neolitik devirlere gelindiğinde ise, özellikle Mezopotamya ve çevresinde, tam anlamıyla matematiksel hesaplamalar ve kayıt tutma amacına yönelik hesap taşları ya da markalar (token) icat edilmiştir. Bazı araştırmacılar, Neolitik Çağ boyunca Yakın Doğu’nun birçok bölgesinde kullanılan bu token sisteminin Sumerlilerin geliştirdiği çivi yazısının, özellikle de rakamların ve altmışlık sayı sisteminin temelini oluşturduğu ileri sürmektedir. Zaman içerisinde değişim ve gelişim gösteren çivi yazısı ve bu yazı sistemindeki rakam sembolleri sayesinde, diğer birçok konuda olduğu gibi, matematik biliminin de temelleri Mezopotamya’da atılmıştır. Mezopotamya toplumları matematiği gündelik hayatlarında pratik amaçla birçok alanda kullanmanın dışında, bir bilim alanı olarak da okullarda öğrencilere öğretmişlerdir. Özellikle Eski Babil Devrine tarihli birçok matematiksel okul metni ele geçmiştir. Mezopotamya şehirlerindeki kazılarda bulunmuş çok sayıdaki matematiksel okul metni, genellikle kabul edildiği gibi, matematik biliminin temelinin Yunan uygarlığına değil, açıkça Mezopotamya kültürlerine dayandığını göstermektedir.Item Köle Sevkiyatı Hakkında Bir Kültepe Metni(Ankara Üniversitesi, 2020-07-27) Erol, Hakan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiKültepe kazılarının 1992 yılı sezonunda Asurlu tüccarlar Elamma (arşivinin önemli bir kısmı 1991 yılında bulunmuştur), Kuliya ve Šu-İštar’a ait arşivler ele geçmiştir. Burada tanıtılan belgeler ise bu arşivlerin dışında, farklı açmalarda ortaya çıkarılmıştır. Makaleye konu olan asıl tablet köle sevkiyatı hakkında bir mektuptur. Mektupta ismi verilmeyen bir kadın kölenin ve çocukların adı belirtilmeyen bir yerden Tegarama şehrine veya Hattum bölgesine sevk edilmesi istenmektedir. Ancak muhtemelen kölenin şahsıyla ilgili bir endişeden dolayı sevkiyatın kaçak yollardan yapılması ve eğer güvenlik sıkı ise ve şartlar uygun değilse, köle için bir yıllık tahıl depolanarak sevkiyatın geciktirilmesi istenmektedir. Tanıtılan diğer belge de bir mektuptur, fakat oldukça kötü korunmuştur. Mektubun konusu tam olarak anlaşılamamakla birlikte, Nanibatal adlı bir şahısla mektubun yazarı Šalim-ahum arasındaki mesele ya da hesap ile ilgili olduğu söylenebilir.Item Kültepe Tabletleri, Eski Asur Devri, Eski Asurlu Tüccarlar(Ankara Üniversitesi, 2022) Erol, Hakan; Eskiçağ Tarihi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBirkaç Kültepe metinde tanrılara ve tanrıların heykel veya temsillerinin bulunduğu kutsal odalara ait kült eşyaları konu edilmiştir. İlk kez bu makalede tanıtılan, 1949 yılı kazılarında bulunan Kt b/k 93+167 numaralı belgede de hangi tanrıya ait oldukları belirtilmemiş kült eşyaları listelenmiştir. Puzur-Aššur adlı bir şahsa teslim edilen bu eşyalar arasında, metinlerde ilk kez geçen, anlamı bilinmeyen bazı nesneler, kuş ve boğa başı biçimli kadeh ya da kaplar, muhtemelen tanrısal simgeler olan bir yay ve topuzu altın ve meteor demirinden yapılmış bir hançer bulunmaktadır. Belgede yeterli bilgi olmaması bu listenin bağlamı ile ilgili doyurucu bir yorum yapılmasına imkan vermese de, eşyaların bir tüccarın kişisel şapeline ait olduğu düşünülebilir. 1949 yılı Kültepe kazılarında 850 civarında çivi yazılı belge bulunmuştur. Belgeler üzerinde henüz detaylı bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte, Amur-Aššur ve Karriya’nın oğlu Ennam-Aššur isimleri arşiv sahibi olarak ön plana çıkmaktadır. Bu şahısların aynı aileden mi olduğu yoksa birbirinden bağımsız iki farklı tüccara ait arşivlerin mi söz konusu olduğu belgeler üzerinde devam eden çalışmalar sonunda netleşecektir.Item KÜLTEPE TABLETLERİNDE DERİ VE DERİ TİCARETİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Erol, Hakan; Dilbilimi; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiAsurlu tüccarlar, Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde, Anadolu’daki şehir devletlerinde Asur’dan getirdikleri temel ürünler olan kalay ve çeşitli yün kumaşların dışında, Anadolu menşeli bakır ve yün gibi ürünlerin de ticaretini yaparak kazançlarını artırma gayreti içinde olmuşlardır. Tüccarların Anadolu içinde ticaretini yaptıkları bu ürünlere yine Anadolu şehirlerinden tedarik edilen deri ya da post da eklenebilir. Kültepe tabletlerinde “deri” veya “post” anlamında ārum ve maškum adında iki temel terim kayıtlıdır. Toplamda 100’den fazla belgede geçen bu terimlerden özellikle maškum-deri ticari ürün olarak metinlere daha fazla yansımıştır ve yüzlercesinin alınıp satıldığına ya da bir yerden başka yere nakledildiğine dair kayıtlar bulunmaktadır. Metinlerde toplam 45 ārum deri; 1674 maškum-deri kayıtlıdır; ilaveten üç farklı belgede yaklaşık 42 talent ağırlığında maškum-deri kaydı bulunmaktadır. ārum ve maškum terimleri arasında, derinin hangi özelliklerine dair bir fark olduğu açık değildir. Fakat bu kelimeler derinin elde edildiği hayvanlar açısından değil, biçim ya da herhangi bir işlemden geçip geçmediği bakımımdan bir farka işaret edebilirler. Belgelerde ārum-deri büyükbaş hayvanlar dışında başka bir hayvanın derisini tanımlamamaktadır, ancak büyükbaş hayvan derisi için maškum terimi de kullanılmıştır. Deri tabaklama işleminin insanoğlunun üretim teknikleri bakımından ustalaştığı en eski işlerden biri olduğu tahmin edilmektedir. Bu bakımdan, Eski Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde de deri tabaklama işleminin bilindiği ve uygulandığı açıktır, fakat Kültepe belgelerinde tabaklanmış deriyi diğer post ya da ham deriden ayırt etmemizi sağlayacak net bir delil bulunmamaktadır. Diğer taraftan, CAD A/II, s. 318a’da, İbranicede “deri/post” anlamındaki ‘ōr kelimesiyle ilişkilendirilen ārum-deri, CAD E, 320b’de “çıplak, boş” anlamı verilen erû ve CDA s. 80a’da “çıplak olmak” anlamı verilen a/arûm ve bu kelimeden türetilmiş “çıplak” anlamı verilen erium ile ilişkili olabilir. Dolayısıyla, ārum terimi bir tür işlemden geçirilerek yününden/kılından arındırılmış, yani bir şekilde tabaklanmış deri için kullanılmış olabilir.Item Kültepe'de 1992'de bulunan Su-İ?tar arşivi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012) Erol, Hakan; Günbattı, Cahit; OtherThe present thesis contains a study of the arhive of ?u-İ?tar found in the 1992 excavation season at Kültepe. The study divided into two parts, which includes a detailed analysis of a total of 649 pieces of written documents from that archive. The study opens up with an introduction to the family of ?u-İ?tar in its all aspects in chapter 1. First it offers an interpretation of the archeological data of the 1992 excavation, looking at findspots of the tablets and which trader they belong to. It continues with a chronological analysis of the archive and the types of texts it contains. This analyses shows who were the members of ?u-I?tar?s family and presents the information about these people attained from the tablets. It also discusses the trading activities of the family company, including commercial relationships, established partnerships and traded commodities.The second part of the study analyses 175 texts that we can be sure belonged to ?u-I?tar?s family, some of which are in bad conditions, but give important informations about the family. Finally, it presents photographs of over 20 texts which are considered particularly important.As seen from the recorded eponyms in the tablets, the archive of ?u-I?tar covers a period of at least 56 years between Middle Cronology 1894-1838 B.C. The information obtained from the archive enables us to draw a detailed family tree of the relations of ?u-I?tar. Thus, ?u-I?tar?s father was A??ur-b?ni. He had at least three brothers named A??ur-malik, ?u-Su?en and Luzina, and five sons named A??ur-imitt?, Ili-imitt?, Kurub-I?tar, A??ur-b?ni, and A?a?uwa. Apart from these men, we can identify a number of people as being ?u-I?tar?s nephews and grandsons, who appear many times in the texts. Actually, it can be said that these people were more engaged in ?u-İ?tar?s commercial busieness than his brothers and sons. ?u-I?tar?s wife was Had?tum, who lived in Assur with their daughter ?imat-I?tar, and the Anatolian woman Azu, who lived with ?u-I?tar in Kani? was his second wife.It can be assumed that ?u-I?tar?s firm was a prominent trading actor in its era. The family firm mostly traded tin and textiles in Anatolia brought from Assur. According to suplied information form the archive, at least 56 biltus, 30 minas and 5 ?eqels (± 1 ton 690 kg.) tin and 1695 textıle were exported to Anatolia. On the other hand, at least 11 minas 54 ?eqels (± 6 kg.) gold and 269 minas, 27 ?eqels (± 135 kg.) silver were brought back to Assur. It is also seen that the family played an active role in the copper that inside Anatolia. The sum of copper recorded in the archive is 25 tons. Apart from these goods, ?u-I?tar also engaged in the am?tum/a?ium trade.There are also some records about commercial partnerships, such as be?ul?tum, ebu??um, and naruqqum, established by some of the family members with other traders. It is clear that ?u-I?tar maintained at least one naruqqum-partnership. We learn from both the archive itself, and from other Kültepe texts, that he was not able to repay his debts to some of his creditors who invested money in his naruqqum. Because these debts were inherited by his sons, especially A??ur-imitt? and A??ur-b?ni suffered great economic loss to satisfy the sons of ?u-İ?tars creditors.After the death of ?u-I?tar, his oldest son, A??ur-imitt?, took over the house and its archive from the father. We know about him that he was a priest of the god Sin, and lived in the house until the end of the Kani? lower town level II, i.e. over 20 years. Nevertheless, compared to the number of tablets related to his father?s activities, very few texts remain from A??ur-imitt?. Most of them are correspondence and judicial records related to his father?s unpaid debts.Item Kültepe’den Nikka ilgili altı yeni belge(2005) Erol, Hakan; Albayrak, İrfanBurada, 1963 yılı Kültepe kazısında ortaya çıkarılan arşivden, nikkassum “hesap” ile ilgili altı adet tablet incelenmektedir. Asurlu tüccarların sıkça kullandıkları ticari bir terim olan nikkassum, belgelerde farklı fiillerle geçmektedir. Ele aldığımız metinlerin tamamında nikkassam šasā’um “hesabı çağırmak, hesaplaşmak” tabiri kayıtlıdır. Bu ifadeden, tüccarların ortaklaşa yaptıkları bir işin veya aralarındaki alışverişin kar ve zararlarını hesaplayarak, adeta küçük mali bilançolar çıkardıklarını anlıyoruz. Ayrıca, ele aldığımız bu altı metinde, Eski Asurcada geçen, anlamı tartışmalı bazı kelimeler üzerinde de durulmuştur. The purpose of this article is to ascertain the meaning of and concepts related to nikkassum, a word common among the Assyrian merchants, by examining the context in which it is used in the six new tablets, which belong to the archive found during the excavations of 1963 in Kültepe and contain business accounts. In these documents nikkassum is used in accusative case together with several verbs to make up phrases to express concepts related to accountancy. The phrase nikkassam šasā’um, for example, appears in all the six texts generally to mean ‘to settle an account’. We understand from this expression a kind of settlement of account or balance sheet kept by the merchants who in partnership or privately undertook a work or business or who traded among themselves, in order to ascertain their gains, profits, debts and loss in short duration of time. Additionally the article has dealt with several Old Assyrian words that appear also in these six texts and the meanings of which are still obscure and, therefore, are currently disputed by scholars.