Browsing by Author "DORUK, Seyhan (Tez Danışmanı)"
Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
Item SEBASTOPOLİS ANTİK KENTİ( TOKAT – SULUSARAY)(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI) DORUK, Seyhan (Tez Danışmanı); ALKAN, Ali (Yazar)Çekerek Irmak’ın ( Scylax ) yüksek vadisinde yer alan Sulusaray Tokat’ın 68 km güneybatısındadır. Sulusaray’ da ele geçen yazıtlarda Sebastopolis isminin okunması ile buranın antik Sebastopolis şehri olduğu anlaşılmıştır. Antik Sebastopolis şehrinin üzerinde kurulduğu höyükte yapılan kazılarda Eski Tunç, Hitit, Phyrig, Hellenistik ve Roma dönemlerine ait buluntular ele geçirilmiştir. Eski adı Carana olan bu şehir Galat Beyi Ateporix’ in de başkentidir. Ateporix MÖ. 3-2 de ölümünden sonra Roma topraklarına katılmış İmparator Augustus onuruna yeniden inşa edilmiş ve Sebastopolis adını almıştır. Sikke ve yazıtların belirttiği gibi şehrin ikinci adı da Heracleopolis tir. Sebastopolis Karadeniz‘i ( Pontus ) Kappadokia’ ya bağlayan yol üzerindedir. Amisos ( Samsun ) Amesia ( Amasya ) , Zela ( Zile ), Sebastopolis ( Sulusaray ), Siara ( Yıldızeli ), Sebasteia ( Sivas ) yoluyla Karadenizden Kappadokia’ ya ulaşılıyordu. Şehir Flaviuslar zamanında inşa edilen iyol şebekesi ve çok yakınında yer alan sıcak su kaynakları ( termal tesis ) ile önem kazanmıştır. Şehir Trajan’ dan itibaren para basmaya başlamıştır. Sikke ( madeni para ) ve yazıtlardan öğrendiğimize göre şehirde yerli halktan başka Yahudi ve Hırıstiyan toplulukları da yaşamıştır. Adından da anlaşıldığı gibi Heracles şehrin en büyük tanrısıydı. Diğer tanrılar ise Zeus Pylaios, Pyleon, Asclepios, Theos Hypsistos’ tur. Şehirde hamam, kilise, şehir suru, köprü ve gymnasium gibi yapılar ile pek çok mimari parça ele geçmiştir. Bu antik yapı ve parçalar şehirde Hellenistik – Roma ve Bizans dönemlerinde yoğun bir yerleşim olduğunu gösterir.Item Şehircilik açısından romanizasyon sürecinde Likya kentleri(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı) DORUK, Seyhan (Tez Danışmanı); ALP, A. Oğuz (Yazar)Yerleşim alanlarının sürekliliğinin kaçınılmaz bir sonucu olarak, geç dönem yapılaşmaları, erozyon, deprem ve güçlü jeomorfolojik değişimler gibi doğal etmenler nedeniyle Likya bölgesi erken yerleşimlerine ait izlerin çok azı günümüze ulaşmıştır. Bu yüzden, Roma Dönemi Likya kentlerinin tarihsel süreç içerisindeki öncüllerinden nasıl bir kentsel miras devraldıkları ve bunların bilinçli tasarım ilkeleri taşıyıp, taşımadıklarını bir kaç örnek dışında söylemek mümkün değildir. Savunma gereksinimlerinin belirleyici olduğu Klasik Dönem'in feodal karakterli küçük dağ yerleşimlerinin bir kısmı, Hellenistik Dönemde de önemlerini koruyarak polis karakterli kentsel yerleşimlere dönüşmüştür. Bölge genelinde agora, tiyatro, bouleterion gibi yapılar ilk olarak Hellenistik Dönemde ortaya çıkmıştır. Romanizasyon olgusunun temel belirleyici olduğu Likya bölgesi Roma Dönemi kentleri, bir kısmı bölge için yeni sayılabilecek Romalı karakter taşıyan anıtsal kamu binaları açısından bir bütünlük sunmaktadır. M.S. I y.y.'m ortalarından başlayarak giderek artan anıtsal kamu binaları, M.S. II y.y.'da kentlerin fiziksel yapılarını ve görünümlerini değiştirmiştir. Lykia bölgesinde Roma Dönemi düzenli kent planlamacılığının geniş çaplı uygulandığı örneklere bakıldığında, bunların, düz hatlara sahip geniş caddeler ve büyük boyutlu kamu binalarının yerleştirilebileceği düz alanlara sahip, ekonomik açıdan güçlü limanları veya verimli tarım arazileri bulunan kentler olduğu anlaşılmaktadır. Doğal ulaşım yolları üzerinde yer alan dağ kentleri ise, yeni tip yapıları kamu binaları repertuarlarına dahil etseler de, topografik olumsuzluklar çoğu zaman kentin bütününe ilişkin geniş çaplı uygulamalara izin vermemiştir. Özellikle coğrafi ve topografik koşullar, ekonomik kaynaklar, artan nüfus gibi kültürel değişim ve yeni idare sistemi, bir kısmı düzenli kent planlarına sahip kentlerin oluşmasında en önemli faktörler olmuştur. Abstract Very little evidence on the early settlement periods in Lycia reached today as an unescapable result of continuity of settlements, building phases of later periods, together with natural causes like erosion, earthquakes and powerful geomorphological changes. For that reason, apart from a number of stray examles, it is yet impossible to determine, what kind of city heritage and whether these had any programmed planning norms, for cities of Roman period in Lycia received from their predessors. A number of characteristic feodal mountain top settlements of the classical period that were founded with protection reasons in mind, have indeed stayed in importance, and developed into the polis type cities in the Hellenistic period. Across the region, building types like agoras, theaters and bouleterions first became to be constructed in this period. For the cities of Roman period in Lycia the Romanisation idea became to be the major shaper factor. Throughout Lycia there exists similarities of many characteristics between some new types of monumental public buildings introduced by the Romans, and they may have followed what seems to be a programmed sequance of type selection and construction. These construction phases starting from mid I. century A.D. had easily changed the appearances by the II. Century A.D. The examples of large scale Roman city planning in Lycia are not numerous; actually these are mainly confined to those cities that control large plains upon where straight streets and large monumental public buildings may be placed, and those that must also benefit from a large territory and a suitable horbour to be able to command a strong economical power. For the mountain top cities placed on natural transport routes, even though they could include new building types into their city repertory, they usually could not help suffering from limited building area forced by topography; and thus new ideas of city planning had to be confined to small scale projects. The geographical and topographical properties, economical recourses, increasing population, cultural transformation and new governing bodies were the main factors for settlements of Lycia to be able to develop into cities.