Browsing by Author "DEMİR, Erol (Tez Danışmanı)"
Now showing 1 - 4 of 4
Results Per Page
Sort Options
Item Çöküntü bölgesi ve suç: Ankara'da Hacıbayram mahallesi örneği(Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Bölümü Sosyoloji Anabilim Dalı Sosyoloji Bilim Dalı) GÜRBÜZ, Davut (Yazar); DEMİR, Erol (Tez Danışmanı)Kentleşme bir değişme sürecidir. Bilindiği üzere kentlerin asıl gelişmesi Sanayi Devriminden sonra olmuştur. Sanayi Devrimiyle birlikte kentlerin gelişmesi, büyümesi, büyük endüstri merkezleri halini alması köylerden kentlere doğru olan göçlerin artmasına ve hızlı bir kentleşme sürecinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Gelişmiş ülkelerde, kentleşmenin, sanayileşme ile paralel olarak ortaya çıkması sonucunda, kentleşme gelişme ile eşdeğer tutulmuştur. Azgelişmiş ülkelerde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan kentleşme süreci, gelişmiş ülkelerdeki sanayileşme ve ekonomik gelişmelerin etkisi altında şekillenen bir süreç olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'de ise diğer az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi daha geç olarak 1950'ler sonrasında, kırdan kente göç süreciyle hızlı kentleşme olgusu yaşanmaya başlanmıştır. Göçle birlikte kentlerin nüfusu büyürken, yayıldıkları alanda genişlemiştir (bkz. Keleş, 2004). Bu bağlamda, gelişmiş-azgelişmiş ayrımının da temel belirleyicisi olan sanayileşmenin, azgelişmiş ülkelerde kentleşme hızının gerisinde kalması ile kentler, kırlardan göçen nüfusun konut, iş ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmıştır. Bu süreç ile beraber, azgelişmiş ülkelerde kentleşme süreci, ?gelişme?den çok kent sorunları ile eşdeğer hale gelmiştir. Gerek bireylerin, gerekse bir bütün olarak toplum hayatını etkileyen, hızlı ve sağlıksız kentleşme sürecinde, kırdan kente göç edenler, kentte, işsizlik, konut, yalnızlık, suç ve çöküntü bölgelerinin oluşması gibi birçok sosyal problemle karşı karşıya kalmışlardır. Özellikle gelişmiş ülkelerde görülen ve ?slamlaşma? olarak ifade edilen bölgelere benzer özellikler gösteren alanlar, zaman içerisinde ülkemizde de görülmeye başlanmıştır (bkz. Kongar, 2007). Kent merkezlerinde oturan orta sınıf kesimin, kentleşme süreci içerisinde oturdukları bölgelerden göç ederek, daha düzenli ve fiziksel açıdan daha modern alanlara yerleşmeleri sonucu boşalan alanlar, kent yoksullarının yoğun olarak yerleştikleri bölgelere dönüşebilmektedir. Genellikle bu bölgeler, suç potansiyelinin yüksek olduğu, eski ve köhneleşmiş binalardan oluşmakta, suçların işlenmesine ve suçluların barınmasına zemin hazırlayabilmektedir. Suç, kentlerimizin güncel ve önemli sorunları arasında yer almakta ve günümüzde de önemini büyük ölçüde korumaktadır. Çöküntü bölgeleri, mekânsal özellikleri bakımından suç işlemeye elverişli olabilmekte ve mekânın sağladığı kolaylıkların da etkisiyle suç işleme oranlarının yüksek olduğu ve suç işlemeye meyilli insanların toplandıkları mekânlar haline gelebilmektedir. Çalışma alanı olarak seçilen bölgenin eski kent merkezine yakın olması ve toplum içerisinde suç potansiyeli yüksek bir alan olarak algılanması sebebiyle, çöküntü bölgelerinde suç olgusu bağlamında, Ankara'nın en eski mahallelerinden biri olan Hacıbayram Mahallesi incelenerek, mahalle sakinlerinin genel profili, eğitim durumları, işgücü piyasasına katılımları, dayanışma ilişkileri, suç olgusu çerçevesinde mahallenin kuruluş, değişim ve dönüşüm süreçleri incelenmiştir. Söz konusu alan bir çöküntü bölgesi olarak tanımlanabilmesinin yanı sıra, çok sayıda gecekondu tarzı inşa edilmiş konutları da içerisinde bulundurmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle, konu çok boyutlu bir değerlendirme ile ele alınmıştır. Yapılan çalışmada, bölgede ne tür suçların işlendiği ve suç oranları ile ilgili veriler, mahallede bulunan Anafartalar Polis Merkezi ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nden elde edilmiştir. Diğer istatistiki veriler ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Ankara Büyükşehir Belediyesinden (bilgi edinme ve mavi masa birimi) elde edilerek analiz edilmeye çalışılmıştır. Belirlenen konu üç bölümde ele alınmıştır. Tezin birinci bölümünde, Türkiye'de kentleşme sürecinde çöküntü bölgelerinin oluşumu, gelişmesi ve değişmesi süreçleri irdelenmektedir. İkinci bölümde, suç ve suçluluğun ne olduğu, kentleşme bağlamında suç teorileri incelenerek, kavramsal bir çerçeve oluşturulmaktadır. Üçüncü bölümde ise Hacıbayram Mahallesi'nde toplanan veriler analiz edilerek bulgulara ulaşılmakta ve bulgular sergilenmektedir. Son olarak da çalışmanın sonuçları ve yararlanılan kaynaklar yer almaktadır. AbstractAs it is frequently expressed by the social scientists, there is a strong relation between crime and urban environment, especially the slums which were emerged as a consequence of irregular urbanization and moving in urban which have negative effects on the behaviors of their residents. In this study, demographic, employment and criminal profile and criminalization process of the slums of the Hacıbayram Quarter of Ankara are analyzed aiming to show main characteristics of the relation between crime and environment by considering the similarities of the slums of the Hacıbayram Quarter which is known with its poor residents with the ones located in the developed countries which were formed after the migration of their middle class residents, and the unique character of the Hacıbayram Quarter which has both the close to the old city center and a boondock which was formed throughout the Ankara history. In parallel to the aforementioned aim of the study, the common profile of the district residents was primarily focused. In addition, levels of the education, forms and relations of the solidarity among the residents, and the problems of the community were studied by means of the interviews with the well known and leading residents of the district. Meanwhile, characteristics and quantities of the criminal activities which were occurred in the district were displayed by means of the statistics which were gathered from the official records of the Turkish Statistical Institute (TÜİK) and local police center. In the lights of the annual crime index which were recorded and provided by the Police Department of Ankara, general profile of the crime ?numbers, volume and proportions of the criminal cases which were occurred in the Hacıbayram Quarter - was analyzed by year and population of the residents. At the last part of this study, the results of the analysis were examined in order to prove that whether the district was transformed to the criminal area where the poor and criminals have been living although it was located at the city centre of Ankara. Briefly, relations between the environment and crime, and the impact of the environment on the criminal activities are tried to be examined by means of the examples within the limits of Hacıbayram Quarter of Ankara.Item Çöküntü bölgesi ve suç: Ankara'da Hacıbayram mahallesi örneği(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı) GÜRBÜZ, Davut (Yazar); DEMİR, Erol (Tez Danışmanı)Kentleşme bir değişme sürecidir. Bilindiği üzere kentlerin asıl gelişmesi Sanayi Devriminden sonra olmuştur. Sanayi Devrimiyle birlikte kentlerin gelişmesi, büyümesi, büyük endüstri merkezleri halini alması köylerden kentlere doğru olan göçlerin artmasına ve hızlı bir kentleşme sürecinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Gelişmiş ülkelerde, kentleşmenin, sanayileşme ile paralel olarak ortaya çıkması sonucunda, kentleşme gelişme ile eşdeğer tutulmuştur. Azgelişmiş ülkelerde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan kentleşme süreci, gelişmiş ülkelerdeki sanayileşme ve ekonomik gelişmelerin etkisi altında şekillenen bir süreç olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'de ise diğer az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi daha geç olarak 1950'ler sonrasında, kırdan kente göç süreciyle hızlı kentleşme olgusu yaşanmaya başlanmıştır. Göçle birlikte kentlerin nüfusu büyürken, yayıldıkları alanda genişlemiştir (bkz. Keleş, 2004). Bu bağlamda, gelişmiş-azgelişmiş ayrımının da temel belirleyicisi olan sanayileşmenin, azgelişmiş ülkelerde kentleşme hızının gerisinde kalması ile kentler, kırlardan göçen nüfusun konut, iş ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmıştır. Bu süreç ile beraber, azgelişmiş ülkelerde kentleşme süreci, ?gelişme?den çok kent sorunları ile eşdeğer hale gelmiştir. Gerek bireylerin, gerekse bir bütün olarak toplum hayatını etkileyen, hızlı ve sağlıksız kentleşme sürecinde, kırdan kente göç edenler, kentte, işsizlik, konut, yalnızlık, suç ve çöküntü bölgelerinin oluşması gibi birçok sosyal problemle karşı karşıya kalmışlardır. Özellikle gelişmiş ülkelerde görülen ve ?slamlaşma? olarak ifade edilen bölgelere benzer özellikler gösteren alanlar, zaman içerisinde ülkemizde de görülmeye başlanmıştır (bkz. Kongar, 2007). Kent merkezlerinde oturan orta sınıf kesimin, kentleşme süreci içerisinde oturdukları bölgelerden göç ederek, daha düzenli ve fiziksel açıdan daha modern alanlara yerleşmeleri sonucu boşalan alanlar, kent yoksullarının yoğun olarak yerleştikleri bölgelere dönüşebilmektedir. Genellikle bu bölgeler, suç potansiyelinin yüksek olduğu, eski ve köhneleşmiş binalardan oluşmakta, suçların işlenmesine ve suçluların barınmasına zemin hazırlayabilmektedir. Suç, kentlerimizin güncel ve önemli sorunları arasında yer almakta ve günümüzde de önemini büyük ölçüde korumaktadır. Çöküntü bölgeleri, mekânsal özellikleri bakımından suç işlemeye elverişli olabilmekte ve mekânın sağladığı kolaylıkların da etkisiyle suç işleme oranlarının yüksek olduğu ve suç işlemeye meyilli insanların toplandıkları mekânlar haline gelebilmektedir. Çalışma alanı olarak seçilen bölgenin eski kent merkezine yakın olması ve toplum içerisinde suç potansiyeli yüksek bir alan olarak algılanması sebebiyle, çöküntü bölgelerinde suç olgusu bağlamında, Ankara'nın en eski mahallelerinden biri olan Hacıbayram Mahallesi incelenerek, mahalle sakinlerinin genel profili, eğitim durumları, işgücü piyasasına katılımları, dayanışma ilişkileri, suç olgusu çerçevesinde mahallenin kuruluş, değişim ve dönüşüm süreçleri incelenmiştir. Söz konusu alan bir çöküntü bölgesi olarak tanımlanabilmesinin yanı sıra, çok sayıda gecekondu tarzı inşa edilmiş konutları da içerisinde bulundurmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle, konu çok boyutlu bir değerlendirme ile ele alınmıştır. Yapılan çalışmada, bölgede ne tür suçların işlendiği ve suç oranları ile ilgili veriler, mahallede bulunan Anafartalar Polis Merkezi ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nden elde edilmiştir. Diğer istatistiki veriler ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Ankara Büyükşehir Belediyesinden (bilgi edinme ve mavi masa birimi) elde edilerek analiz edilmeye çalışılmıştır. Belirlenen konu üç bölümde ele alınmıştır. Tezin birinci bölümünde, Türkiye'de kentleşme sürecinde çöküntü bölgelerinin oluşumu, gelişmesi ve değişmesi süreçleri irdelenmektedir. İkinci bölümde, suç ve suçluluğun ne olduğu, kentleşme bağlamında suç teorileri incelenerek, kavramsal bir çerçeve oluşturulmaktadır. Üçüncü bölümde ise Hacıbayram Mahallesi'nde toplanan veriler analiz edilerek bulgulara ulaşılmakta ve bulgular sergilenmektedir. Son olarak da çalışmanın sonuçları ve yararlanılan kaynaklar yer almaktadır. Abstract As it is frequently expressed by the social scientists, there is a strong relation between crime and urban environment, especially the slums which were emerged as a consequence of irregular urbanization and moving in urban which have negative effects on the behaviors of their residents. In this study, demographic, employment and criminal profile and criminalization process of the slums of the Hacıbayram Quarter of Ankara are analyzed aiming to show main characteristics of the relation between crime and environment by considering the similarities of the slums of the Hacıbayram Quarter which is known with its poor residents with the ones located in the developed countries which were formed after the migration of their middle class residents, and the unique character of the Hacıbayram Quarter which has both the close to the old city center and a boondock which was formed throughout the Ankara history. In parallel to the aforementioned aim of the study, the common profile of the district residents was primarily focused. In addition, levels of the education, forms and relations of the solidarity among the residents, and the problems of the community were studied by means of the interviews with the well known and leading residents of the district. Meanwhile, characteristics and quantities of the criminal activities which were occurred in the district were displayed by means of the statistics which were gathered from the official records of the Turkish Statistical Institute (TÜİK) and local police center. In the lights of the annual crime index which were recorded and provided by the Police Department of Ankara, general profile of the crime ?numbers, volume and proportions of the criminal cases which were occurred in the Hacıbayram Quarter - was analyzed by year and population of the residents. At the last part of this study, the results of the analysis were examined in order to prove that whether the district was transformed to the criminal area where the poor and criminals have been living although it was located at the city centre of Ankara. Briefly, relations between the environment and crime, and the impact of the environment on the criminal activities are tried to be examined by means of the examples within the limits of Hacıbayram Quarter of Ankara.Item KENTSEL DİNAMİKLER ve KAMUSAL ALAN FARKLILAŞMASI: ADANA NUSAYRİLERİ(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI) KESER, İnan (Yazar); DEMİR, Erol (Tez Danışmanı)'Kentsel Dinamikler ve Kamusal Alan Farklılaşması: Adana Nusayrileri' başlıklı bu tez çalışmasında, kültürel farklılıklar üzerine inşa edilmiş ve diğer topluluklarla aralarında sınırlar bulunan etnik toplulukların, kentsel yaşamın bütün devingenliğine karşın, kültürel farklılıklarını nasıl koruduklarına ve sınırlarını değişen koşullarda nasıl yeniden üretebildiklerine ilişkin betimleyici ve keşfedici çalışma yapmak amaçlanmıştır. Bu amaca ulaşabilmek için Adana Nusayrileriyle ve Nusayri olmayan Adanalılarla derinlemesine görüşmeler yapılmış ve bu teknik aracılığıyla yukarıda belirtilen amaca ulaşmayı sağlayacak veriler elde edilmeye çalışılmıştır. Sosyal teorideki özne-yapı dikotomisini aşmak üzere oluşturulan yapılaşma teorisinin temel yaklaşım olarak seçildiği, mevcut etnisite teorilerinden ise inşacılıktan yararlanıldığı, bu çalışmada ele alınan etnik topluluk, yapısal değişim sürecini kavrayabilmek için, kent ile etkileşim süreci içinde değerlendirilmiş; kentteki değişim süreçleri ile etnik topluluk arasında değişim arasında bağ kurulmaya çalışılmıştır. Bu nedenle derinlemesine görüşmelerde sadece topluluğa ilişkin değil kentin geçmişine ilişkin verilerde elde edilmeye çalışılmıştır. Ancak kent, yalnızca görünen mekânsal yönüyle değil bu mekânsal görünümün ardında yatan ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi yapılar, bunların birbiri içine girmiş karmaşık ilişkileri ve etkileşimleri ile birlikte ele alınmaya çalışılmıştır. Topluluğu oluşturan kişiler ile yapılan derinlemesine görüşmeler ile de yaşanan yapısal değişim sürecini kişilerin ve kolektif bir aktör olarak Adana Nusayrilerinin ne biçimde deneyimlediği anlaşılmaya çalışılmıştır. Süreçsel deneyimleri ve kentteki mekânsal kümelenmeleri bağlamında ele alınan Nusayrilerin günümüzdeki kamusal tartışmalarından hareketle Nusayri kamusunun temel özellikleri ve mekânları betimlenmiştir. Elde edilen bu bilgilerden yararlanılarak, genel kamusal alan-özel alan yaklaşımlarının Nusayri kamusu örneği ile uyumluluğu tartışılmış ve Nusayri kamusunun ‘ataerkil bir kamu' olduğu sonucuna varılmıştır.Item ORTOPEDİK ENGELLİLERİN İŞ TATMİN DÜZEYLERİ: VAZİFE MALULLERİ ÖRNEĞİ(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ) ERSOY, Mine (Yazar); DEMİR, Erol (Tez Danışmanı)Bu çalışmanın amacı, terör nedeniyle sakat kalan ortopedik engelli vazife malullerinin iş tatmin düzeylerinin ölçülmesidir. Ayrıca çeşitli faktörlerin iş tatmin düzeyi ile ilişkisi incelenmiştir. Bu amaçla Temmuz-Ağustos aylarında T.S.K. Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi’nde kalan 87 ortopedik engelli vazife malulüne Minnesota İş Tatmin Ölçeği-Kısa Form ile araştırmacı tarafından hazırlanan soru formu uygulanmıştır. Araştırma verileri t-testi ve tek yönlü Anova ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; yaş, öğrenim düzeyi, hizmet süresi, ortopedik engellilik sayısı, mesleğini yapma ve ayrımcılık faktörleri açısından grupların iş tatmin düzeyi puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bedensel yorgunluk, işin önemsenmesi, işin sevilmesi, ücretin tatminkarlığı, işe uzun süreli devamsızlık, işten ayrılma düşüncesi, fiziksel çalışma koşulları ve sosyal destek faktörleri açısından grupların iş tatmin düzeyi puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. Araştırmanın sonunda elde edilen bulgular, literatürde yer alan konuyla ilgili diğer çalışmalar çerçevesinde tartışılmıştır.