Repository logo
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    New user? Click here to register. Have you forgotten your password?
Repository logo
  • Communities & Collections
  • All of DSpace
  • English
  • Català
  • Čeština
  • Deutsch
  • Español
  • Français
  • Gàidhlig
  • Italiano
  • Latviešu
  • Magyar
  • Nederlands
  • Polski
  • Português
  • Português do Brasil
  • Srpski (lat)
  • Suomi
  • Svenska
  • Türkçe
  • Tiếng Việt
  • Қазақ
  • বাংলা
  • हिंदी
  • Ελληνικά
  • Српски
  • Yкраї́нська
  • Log In
    New user? Click here to register. Have you forgotten your password?
  1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "ARAT, Mutlu (Tez Danışmanı)"

Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
  • No Thumbnail Available
    Item
    Alıcı verici arasındaki short tandem repeat "STR" farklılıklarının human leukocyte antigen "HLA" uygun verici kardeşten yapılan allojeneik hematopoietik kök hücre nakli üzerine etkisi
    (Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İç Hastalıkları Anabilim Dalı) SERBEST, Esin (Yazar); ARAT, Mutlu (Tez Danışmanı)
    KTB allo-HHT sonrası kimerizmin takibinde yaygın olarak kullanılan ve duyarlılığı yüksek bir yöntemdir. Az sayıda çalışmada alıcı-verici KTB lokuslarındaki farklılıkların allo-HHT üzerine etkisi çalışılmıştır. Bu çalışmada amacımız alıcı verici arasındaki KTB lokuslarındaki farklılıkların erken ve geç dönem transplantasyon sonuçlarına etkisini geriye dönük olarak değerlendirmektir. Eylül 2001-Şubat 2007 tarihleri arasında HLA uygun kardeş vericiden allo-HHT yapılan ve transplantasyon öncesi KTB ile değerlendirilebilen 150 hasta (81 erkek/ 69 kadın) çalışmaya alınmıştır. Ortanca yaş 34 yıl (16-64 yıl) dı. Hastaların tanıları sıra ile: 66 AML, 24 ALL, 30 KML, 6 MDS ve 30 diğer malign veya malign olmayan hastalıklardı. Hastaların 121'ine myeloablatif ve 29'una indirgenmiş yoğunlukta bir hazırlık rejimi kullanılmıştır. Kliniğimizde kimerizm tayininde multipleks polimeraz zincir yöntemi ile 15 KTB lokusu (D3S1358, HUMvWA, D16S539, D2S1338, D81179, D21S11, D18S51, D19S433, THO1, FGA, D7S820, CSF1PO, D13S317, TPOX, D5S818) (ABI Prism 3130) amplifiye edilebilmektedir. Bu lokuslar alıcı-verici arasındaki uyum durumuna göre tam uyumlu (TU), kısmi uyumlu (KU) ve uyum yok(UY) olarak gruplandırılarak istatistiksel analizler yapıldı. Sonuçlar: En bilgi verici lokuslar D13S317, D18S51 ve D2S1338 lokusları olarak saptanırken, en az bilgi verici olanların ise CSF1PO ve TPOX lokusları olduğu görülmüştür. Çalışma grubundaki hastaların % 46,7'sinde (n=69) akut GvHH gelişirken, yalnızca 31 hastada akut ciddi GvHH (Gr II-IV) görüldü. Kronik GvHH sıklığı ise % 63,4'dü. Akut ciddi II-IV GvHH ayrı olarak değerlendirildiğinde TPOX lokusunda TU olanlarda akut GvHH gelişme sıklığı fazla idi (p=0,02). D7S820 lokusunda KU olanlarda kronik GvHH gelişme sıklığı UY ve TU'lu gruba göre fazla idi (p=0,016). TİÖ sıklığı D21S11 lokusunda KU olanlarda daha fazla iken, D5S818 ve FGA lokusunda UY ve KU olanlarda ise TİÖ sıklığı daha azdı. İki yıllık HSK ve GSK olasılığı sıra ile %58,1±5.5 ve %67,5±4,4 idi. D21S11 lokusunda TU olanlarda (P=0,07) ve D5S818 lokusunda KU olanlarda (p=0,009) HSK olasılığı daha fazla idi. Çoklu değişken analizde HSK üzerine tekli değişken analizlerdeki gibi D21S11 ve D5S818 lokuslarının etkisi vardı. GSK da aynı şekilde D5S818 ve D19S433 etkisi gösterilmiştir Hastalarımızdaki KTB lokuslarındaki uyumluluğu iki gruba indirgediğimizde: Tam uyum var ve tam uyum yok (Kısmi uyum ve uyum yok) grubu altında değerlendirdiğimizde; genel olarak GvHH gelişimi D21S11 lokusunda tam uyum yok ise artmaktadır. İstatisiksel olarak anlamlı olma eğilimindedir. GrII-IV GvHH sıklığı ise D18S51 ve TPOX lokuslarında tam uyum yok grubu azaltmaktadır. Kronik GvHH ise D7S820 lokusunda tam uyum olan grupta artmaktadır. İlk analizlere benzer olarak D21S11 lokusunda uyumsuzluk TİÖ arttırırken, D5S818 ve FGA lokuslarında uyumsuzluk TİÖ azaltmaktaydı. GSK üzerine D5S818 lokusunun etkisi devam ederken, D19S433 lokusunun hafif etkisi görülmüştür. Sonuçta, bazı KTB lokuslarında allojeneik transplantasyon sonuçları etkilenmektedir, bu etkilerin transplantasyon sonuçlarını etkileyen diğer değişkenler ile birlikte analizi yapılmalıdır. Sonuçta KTB'deki farklılıklar transplantasyon sonucunu etgkileyebilmekte, ancak sonuçlarımızın çok merkezli bir çalışmada ve beraberinde transplantasyon sonuçlarını etkileyen diğer değişkenler ile birlikte değerlendirilmelidir. AbstractSTR marker systems are used in the monitoring of hematopoietic chimerism in patients after AHCST. The biological effect of STR disparity on AHCT outcome has rarely been studied. Therefore, we aimed to evaluate the impact of STR disparity on allo-HCT outcome in our single center. Between Sept 2001 and Feb 2007, 150 patients (81M/69F, median age: 34 ys) underwent AHCT (Stem cell source: 119 PB/31 BM) were retrospectively analyzed. Their diagnoses were 90 acute leukemia, 30 CML, 6 MDS and 24 other hematological conditions. Multiplex PCR method was performed to amplify 15 STR loci (D3S1358, HUMvWA, D16S539, D2S1338, D8S1179, D21S11, D18S51, D19S433, THO1, FGA, D7S820, CSF1PO, D13S317, TPOX, D5S818) using (ABI Prism 3130). The loci examined were classified as complete matched (CM), partially matched (PM), and fully mismatched (FMM) between donors and recipients. Results: The loci of D13S317, D18S51 and D2S1338 were the most informative, while the loci of TPOX and CSF1PO were the least. The incidence of acute GvHD was 46.7 % (n=69), which acute severe GvHD (grII-IV) was observed in only 31 patients. Chronic GvHD was developed in 63.4 % patients. The incidence of grII-IV GvHD was higher in patient with CM in TPOX loci (p=0.02). Chronic GvHD was more frequent in the patients with PM in D7S820 loci than those with CM or FMM (p=0.016). While PM in D21S11 locus increased TRM, FMM or PM in D5S818 and FGA loci decreased the TRM. In our cohort analysis, 2-year probability of disease-free survival (DFS) and overall survival (OS) were 58.1±5.5% and 67.5±4.4%, respectively. The CM in D21S11 locus (p=0.07) and PM in D5S818 locus (p=0,009) prolonged the probability of DFS. In multivariate analysis, these loci had an impact on DFS (p=0.055 ve p=0.005). D19S433 and D5S818 loci had an effect on the OS. We repeated similar analyses upon two groups, mismatched (MM) group, which FMM and PM was accepted as a whole group or CM group, while the incidence of grII-IV GvHD was higher in patients with CM of D18S51 and TPOX loci, the chronic GvHD was more frequent in those with CM D7S820 loci. Similar as the first analyses MM in D21S11 increased TRM, while MM in D5S818 and FGA decreased the incidence of TRM. The impact of D5S818 on the OS also continued, additionally D19S433 had minimal effect on the OS. In conclusion, some disparities of STR loci might affect the transplantation outcome; however, these results should be analyzed multivariate with other co-variates and with multicenter data input.
  • No Thumbnail Available
    Item
    Otolog periferik kök hücre toplanmasında bakteri kontaminasyon riski ve aşamasının saptanması
    (Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı) YILMAZ, Ahmet (Yazar); ARAT, Mutlu (Tez Danışmanı)
    Periferik kan kök hücreleri (PKKH), otolog kök hücre naklinde kullanılan en büyük kök hücre kaynağıdır. Toplanan PKKH'de bakteriyal kontaminasyon nadir olarak meydana gelen büyük bir problemdir. Otolog periferik kök hücre toplama işleminde infüzyona kadar birçok aşamada bakteriyal kontaminasyon meydana gelmektedir. Bakteriyal kontaminasyon hakkında yayınlanmış birkaç çalışma vardır fakat bunların mortalite ve morbidite üzerine olan etkileri nadiren bildirilmiştir. Biz tek merkezli prospektif kontrolsüz çalışmamızda tüm OPKH toplanması aşamalarında bakteriyal kontaminasyonun kaynağını ve bunun klinikle olan ilişkisini araştırmayı amaçladık. Merkezimiz her yıl 100 den fazla lökoferez işlemi ve kök hücre transplantasyonu yapmaktadır. Bu çalışmada otolog periferik kök hücre transplantasyonu için karar alınmış, yaş ortalaması 52 (25?68) olan myeloma ve lenfoma tanısına yönelik tedavi gören 18 hastanın 30 lökoferez işlemi bakteriyal kontaminasyon açısından değerlendirildi. Aseptik koşullar altında lökoferez öncesi ve sonrası perifer veya kateter yolundan, toplanan PKKH ürününden, saklama torbalarından kriyoprezervasyon (dondurma) öncesi ve infüzyon aşamasında ürünün çözülmesinden sonra BD BACTEC Ped/Plus Aerop ve Anaerop kan kültür şişelerine 1'er ml örnek alındı. Bakteriyal incelemeler BACTEC 9050 kan kültür sisteminde inkübe edildi. Pozitif üreme saptanan kan kültür şişelerindeki mikroorganizmalar konvansiyonel identifikasyon yöntemleri ve Gram Pozitif Crystal ID Kit (BBL) ile tanımlandı. Çalışmamız sonucunda 10 hastanın 12 lökoferez işleminde mikroorganizmalar tespit edildi. Tespit edilen MO %77,7 gram pozitif kok ve %22,3 oranında gram negatif basiller oluşturmaktadır. Gram (+) mikroorganizmaların %85,7' si S.epidermidis ve %14,3 S.haemolyticus iken gram (-) basillerin tamamı P.aeruginosa olarak saptandı. Bakteriyal kontaminasyonun meydana geldiği esas aşama lökoferez aşamasında, kriyo solüsyonunun hazırlanması esnasında ve ürünün çözülmesi aşamasında meydana gelmektedir. İlk aşamalarda üreyen MO'ların çoğu ürünün çözülmesinden sonra tespit edilmedi. Sadece 30 lökoferez işleminin 4 `nde infüze edilen PKKH ürününde MO saptandı. Bu ürünlerin infüzyonundan sonra transplantasyonla ilişkili hiçbir komplikasyon gözlenmedi OPKH toplanması ve transplantasyon süreci bakteriyal kontaminasyonun meydana gelebileceği birçok aşamayı kapsamaktadır. Lökoferez aşamasında kontaminasyon riski beklenenden daha yüksekti ve çoğunluğunu gram (+) MO oluşturmaktaydı. Kriyoprezervasyondan sonra infüzyonların sadece birkaçında aynı MO sebep olduğu klinik enfeksiyon ataklarının gelişmediği bakteriyal kontaminasyon tespit edildi. AbstractPeripheral blood stem cells (PBSC) are the major stem cell source for autologous stem cell transplantation. Bacterial contamination (BC) of the collected PBSC is a major problem, which is seldomly reported. The multi-stage processing of autoPBSC till infusion incapacitates hazards for BC. There are several published reports about BC but its impact on mortality and morbidity is seldomly shared. In our single center prospective non-controlled study we aimed to determine the source of contamination at all possible stages and its clinical relevance Our center is performing more than 100 leukopheresis and SCT per year. Candidates for autoPBSC transplantation are consecutively entered into this study. We analyzed 30 completed leukopheresis procedures on 18 patients, whose median age was 52 y (range, 25-68) with diagnoses of lymphoma and myeloma. One ml. samples were collected into the BD Bactec Ped/Plus Aerobic&Anaerobic blood culture bottles at the following stages in aspetic conditions: before and after leukopheresis from peripheral vein or from both catheter arms, in collected PBSC, just before cryopreservation from the cryobags, just after thawing at the time of infusion. Bacteriological examination was performed by BACTEC 9050 blood culture system. Growing microorganisms (MO) were identified using conventional methods and gram (+) crystal ID Kit We identified MO in 12 PBSC procedures of 10 patients. The majority was gram (+) cocci (%77.7) as expected and gram (-) bacilli (%22.3). Gram (+) MO were Staphylococcus epidermidis (%85.7), Staphylococcus heamolyticus (%14.3) and all of the gram (-) bacilli isolated were Pseudomonas aeruginosa. The stages of bacterial growth are depicted in table 1. The major stage for contamination was leukopheresis procedure, followed by preparation of cryosolution and thawing. The majority of the MO grown at the primary stages were not identified after thawing. Only in 4/30 procedures we identified MO in infused PBSC. They did not develop any relevant infectious complications during peritransplant period Collection of autoPBSC and transplantation are multistage consecutive procedures, which are prone to bacterial contamination. The contamination risk during leukopheresis was higher than expected and gram (+) MO in the majority. After cryopreservation only in a minority of infusions we detected bacterial contamination which did not develop significant clinical infectious episodes of the same MO.

DSpace software copyright © 2002-2025 LYRASIS

  • Cookie settings
  • Privacy policy
  • End User Agreement
  • Send Feedback